BİZLER KÖYDEYKEN 2.SAYFA

11.01.2024


BİZLER KÖYDEYKEN

2.SAYFA

Bizim köy Gürüne 8 km uzakta 4 tarafı dağlarla çevrili.Ortası yemyeşil Bağ bahçe şirinmi şirin yeşiller içinde bir köydü.Üst tarafı ulu kayalıklar.O kayalıklar alt kısmında GÖZ dediğimiz yerden bir su doğar.Tertemiz berak bir su ,Köyü tam ortadan bölerek.Bizim köyün bitimiden sazcığaz suyunu geçer Telin köyünün sarı kaya denen şelaleden dökülür.Sarı kayaya da hayat verdikten sonra Gürün TOHMA çayı ile birleşir.Ordanda GÖKPINAR suyu ile buluştuktan sonra.Darendeye doğru yol alır.Daha büyüyerek Fırat nehrine ulaşır.Bu bizim köyümüzün suyu az değil koca bir ırmak.Kışın ılık yazları soğuk çok tatlı bir suyu vardır.İlk kaynak yerinden son döküldüğü şeleleye kadar her kıyısı her kenarı.Aynalı sazan,bıyık ve ala balıklarla dolu.Ala balıklar sonradan töredi.Çünki köyde alabalık çiflikleri kuruldu.Orlaradan kaçanlar çiflik sahiplerinin bırakması derken her köşesi alabalık doldu.Ama avcısıda çoğaldı.Hemde her çeşit avlanmayı yaparak balıkların kökünü kazımaya uğraşıyorlar sanki.Balık avlamanın yöntemleri ve uygun adetleri vardır.Biz esiden Lükx ışığıyla elimizle tutardık. Birde Rahmetli kazım amcam bük denilen bir bitkiden sepet örerdi. O hususi balık için yapılırdı.Tabanı geniş üsst tarafta balıkların gireceği bir delik ama çıkması mümkün olmayan bir düzenek şekli.Onu biz balığın bol bulunduğu durgun bir yere koyardık dibine büyük bir daş ve balık yemleri koyup altını kapatıp,iplede bir ağaca bağlar akşamdan bırakır ,sabahleyin gidip çıkartırdık .Sepet balıkla dolu .İşte o gün balık ziyafeti olurdu evde.İşte bu su köyün her köşesine ve her kişisine hayat veren bir doğanın bağışıydı bizlere.Bu arazinin sulanması için asıl projeleri hazırlayıp faliyete sokan rahmetli babam Halim Özpınar.Köyün her iki tarafına köylüyle beraber bentler yapıp suyu imece usuli ile çalışmış ve başarmışlardı..Bu suyla sulanan bağ bahçe ve bostanların tümü babamın kontrolünden geçerdi.Çünki cumatesileri Güründen köye inerken Köy girişinde arkadaşlarından ayrılır.Eve gelmeden önce,Köyün sağ tarafından girer son mahsüllere kadar gider.Ordanda sol tarafa geçip son mahsüle kadar konrol ederek eve dönerdi.Tabiki babam eve gelmeden geleceği saat belli.Evde ve köy büyüklerindede bir hareket başlardı.Evde yemekler hazırlanır.Köy büyükleride babamı akşam ziyareti için hazırlanıp gelirler.Bizim ev 6 odalı.Daha başka hizmetler için ayrılmış sayısız bölmeler var Sağ tarafı küçük düz dağına yaslanmış.Evin damı harman yeriyle düz kalmış.Hafif bir yokuşla çıkılır.Yukardan dama çıkıp bakıldığında köyün güzelllikleri güzüyün önünde kalır.Girersin evin içine 40-50 Metre karelik bir hol odalar dağılmış sağlı sollu.Hele acer oda dediğimiz bir oda var köyün nerdeyse yarısını alır.Burası özel bir oda babam köye geldiğinde köy halkıyle bir araya geldiği onlarla dertleştiği bazanda sertleştiği bir mekandı.

HEBA OLAN ANILAR Bizler bizim asırlık anılarımız,Analarımız ,babalarımız ,Bunlarla beraber yaşadıklarımız İçerde yakıp fırınlarında patatesler,Patataesli kömbeler ve çörekler, Yaptığımız fırınlı sobalar.,Tandırlıkta yanan tandırlarımız, Hemen yanı başında yanan ocaklarımız Üzerinde kocaman çamaşır kazanlarımız.Girersin odalara serili kilimler Başköşede kurulmuş tahta sedir.Etrafında ot yastıklar. Üzerinde kızlarımızın göz nuru,İşlemeli beyaz örtüler. Ve sırasıyla dizilmiş yün minderler.,Köşelerinde işlemeli gırletler. Duvarları sarmış kırmızı çizgili,Culfalarda dokunmuş kilimler. Ve mıhda asılı kuranı kerim çantası Birkaç ağaç sandelye.Cevizden özenle yapılmış iskemle Bizezi silinip kılıfla kapatılmış gaz lambası Mutfaktaki ağaçtan yapılmış terek Kenarları işlemelerle süslenmiş.Duvarda kalbur,yanı başında elek Bakır kazanlarda pişen o nefis yemekler.Şimşir kaşıklarla yenirdi. Tandırda pişen mis kokulu ekmekler.Onu yapıştıran rapatlar O ekmek hamuru yuğrulduğu kocaman teştler Sofralara serildikten sora kuruyan ekmekler Bir sırıkta dizilir evlik tavanına asılırdı. Yanı başında leğenlerde dondurulmuş, Tavanda süzülen kavurmalar.Etlik için kesilirdi eskiden tosunlar. Un ,bulgur ,dut kurusu Külekler dolusu tere yağlar  Tenekeler dolusu gavutlar Tarlalara ekilen bugday ve arpalar Bakarsın hepsi sararmışlarİşte o zaman hareket başlar Semerlenir eşekler ,Sırtlarında şahralar. Bakır tepsilernen hazırlanır azıklar  Un ve pekmezle yapılmış helvalar,Çeleli pilavlar,ayranlar,hoşaflar Sajda pişmiş bazlamalar,Kepekten yapılmış gilikliler Ekinler gelir harmana düven koşulur Anadut harman yapar dirgen etrafı toplar Yaba dövenin ezdiği harmanları savurur Döveni süren çatal iskemlede oturur Kenarda şarkılar çalardı eski radyolar.Uzaklardan gelirdi sesleri  Gramfonlar çalar plaklar dönerdi,Çeşme başlarında su dolduran, Gelinler kızlar, hepsinin eller kınalı,Koca koca kovalar bakraçlar Omuzlarda çatmalar su taşırlardı,Bazı delikanlılar çeşmelere göz atar Islık çalardı ama asla yaklaşamazdı.Çobanlarımız gelirdi .Bacakta dolaklar,ayakta çarıkları  İçerden meleşir kuyunlar kuzular.Keçilar ve oğlakları.Akşam olur çöker karanlıklar Gelmeye başlar kuş sesleri.Her köşede şarkı söyler cırcır böcekleri Kapılar kapanır kitlenir koca firekler,Bir dabanca kadar anahtarlar Ertesi sabah yine hayat başlar,Hızar,balta,nacak alan oduna gider Tırpan,örs,çekiç,masatı alan yonca biçmeye Burma kalıcı burma bükmeye.Zehir gibi kışımız var geride Karlar yağar dam boyu yollar kapanır,Kapılar açılmaz sabah tunel yapıp çıkarız Karlar kürünür temizlenir .Damlara saman saçılıp Loğ taşlarıyla loğlanır .Sokaklar temizlenir Sobalara tezek doldurup yakılır.Üzerinde bir güğüm su hiç inmez Sürekli orda fokurdar.Su azalınca yenisi dolar  Hep o yaşantılar,orda kaldılar Bunları yaşarken kullanılan eşyalar O koskoca anılarTümüyle kayboldular Ama kalbimizin köşesinde saklı kaldılar.Heba oldu o güzelim Hatıralar .

Babam kimseye kırıcı ve sert kolay kolay konuşmazdı zaten.

Sertleşme dedimse.Şöyle tatlı sert.Hani o Güründen gelirken tarlaları mahsülleri bağı bahçeyi gezerek geldiya.Orda bazı kişilerin bağında bostanında hatalar ve eksiklikler gördü.Onların sahiplerini kırmadan uyarırdı.Şöyle yani ahmet senin o patatesin suyu gelmiş sulamamışsın yanmış yazık.Bir diğerine ya hasan sen o nohut tarlasına hiç gitmedinmi? Ottan nohut gözükmez olmuş öldürmüş nohutu .Onun otunu al gardaş Bak istersen bizim çocuklarda yardım etsin yazık verdiğin emeklere,gibi sertleşmeler böyle yani.---------2.SAYFA

https://www.siirinhasi.com/siirler/kabuk-baglayan-yarami-kasima-2-2211.html

Şair Süleyman ÖZPINAR.Şiirinhası




Bu şiirin her türlü telif hakkı kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin almadan kopyalanması 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına göre suçtur.