Memleket havası,suyu ve dostları,
Terapi kadar etkili ve şifalıdır.
Bir yerde ağrınız varsa sakın ola ağrı kesici almayın.
Aç bir Gürün'lüye telefon 10 dakika sohbet et.
Benim güzel memleketimden
Böyle haberler duymak ne kadar güzel değilmi?.
Görünce insan gurbette daha bir başka seviniyo inanki.
Çünkü her ne kadar kendisi gurbette olsada .
Şu öküz altında buzağı aramaktan.
Her arı kovanına çomak sokmaktan.
Etek öpüp el yalamaktan.
Parasıyla din satmaktan.
Çıkarı için dindar olmaktan
Yüze gülüp arkadan kuyu kazmaktan..
Tutmak yerine çelme takmaktan.
Fasülyeler toplanıp.Cevizler çırpılıyo.
Kışlık Elmalar Armutlar deriliyo.
İğdeler dökülüyo,Bağ bozumu.
Son kalan hasatlar toplanıyo.domates ,salatalık,
Kabak ,patlıcan,ne kalmışsa bahçe bağlarda.
Aha gidiyorum Sivas êlinden.
Artık Sivas êli sizlere kalsın.
Sesini duyarım sazın telinden.
Bu aşkın sevdası sazlara kalsın.
Gız bu bayramı eyle gozel geçürdukki bir gorsen.
Herif bir akşam yalunuz otururhan dediki,
Gel bu bayram koye abam gile gidek dedi.
Bir sevündüm,bir sevündüm.
Gahıp herifin boynuna darıldım.
Gürün ilçesinde bulunan bu caminin yapım tarihini belirten bir bilgiye rastlanmamıştır. Ancak, yapı üslubu ve bezemesine dayanılarak XIX.yüzyılın son yıllarında yapımına başlandığı anlaşılmaktadır. Cami Nafiz Bey’in yardımları ile 1922 yılında tamamlanmıştır.
DEVAMINI OKUİşte yine geri dönüş başladı.
Biraz hüzün birazcıkta gözyaşı
Sağlıkla beklerim gelecek yazı .
Gitsemde aklım hep orada kaldı..
Lütfen yapmayın.
Gurbetçi gardaşlarımıza turist gözüyle bakmayın..
Ne yapıpta daha fazla soyarım diye can atmayın.,
Bu yapılanların farkında değiliz sanmayın..
Abooo ağzım sulandı kaysı yiyesim geldi.
Altın sarısı sanki ne güzel rengi....!
Acep bir gün bu zalım gurbetlik bitermi?
Bu ayaklar çıkıp o dallardan kaysı dökermi??
İstanbul oto gardan otobüs hareket etti.
İçimde bir sevinç birde ürperti.
Hiç uyumadın o gece bitti.
Kayseriyi geçtik şafak vakti
Pınar başı uzun yayla,
Ben bir oturuyom bir ayakta.
Bunu 50 senedir söylüyom.
Bu gurbetçi gardaşlara inanmadılar
Gürünümüz cennet gibi diyorum.
Toprak ile gayadan cennetmi olur diyorlar.
Gürün en güzel memleket diyorum.
Gittik bir güzellik görmedikki diyorlar.
Ama onlarda haklı
Benim köylerime karlarmı yağdı?
Eskilerden artık zerre kalmadı
Eserdi fırtına her yer dolardı.
İyilik düşünen kelle kalmadı..
O karlar yağar bereket gelirdi.
Mevla her kuluna kısmet verirdi.
Her köşesi delik delik delindi.
Bozdular doğayı denge kalmadı.
Bir memleket aşkı varki benim içimde.
O memleket yakar,yakar savurur beni.
Uçuşur küllerim dolaşır gök yüzünde.
Karışır bulutlara kaybolup gider.
O benim memleket'im üzerinden geçerken bile.
Yağmur damlaları dahi kavurur beni.
Kasım ortalarına doğru,havalar çok soğudu
Sanki gürün'e kış gelir gibi bir hava görünüyordu.
Kimisi baltayı almış omzuna.
Kimileri odunu dolduru vermiş çovala.
Omuzlarında taşıyorlardı taa odunluğa.
Odun kıymetli,odun zerafetli.omuzda taşınmalı
Bizlerde adet böyledir gardaş.
Yer sofrasında yiyenler gelsin
Yere oturanlar kurar bağdaş.
Herle çorbası içenler gelsin.
Sebze çorba benim favorimdir
İsterseniz onu her gün getir.
Herkes bayılırdı zengin Fakir.
Damak zevkine uyanlar gelsin..
Bizim çocukluğumuzda dellal'lar vardı.
Eskiler bilirde,hatırlamaz yenileri.
Duyduk duymadık demeyin diyede sonuna eklerdi.
O nefesi yettiği yere kadar ulaşırdı.
Bizde yeni teknoloji lerle gücümüzün yettiği yere kadar,
Ulaşa bildiğimiz yere kadar ulaşmaya çalışırız
Hayatımızda en önemli faktör nedir?
Sağlık,sağlık.sağlık.
Sağlık için ne lazım?
Sağlıkçı lazım değilmi?
Ne yazıkki işte o bizde yok.
Yaz tatili için Gürün'deyim.
Kollarımda bir kızartı,çok aşırı birde kaşıntı oluştu.
Hafta sonu devlet hastanesi acile gittim.bir krem yazdılar.
Allah birlik ve beraberliğinizi daim eyleye
Şu zor ve beraberliğe ihtiaç olan dar günlerde.
Sayın Bakanım İsmet Yılmaz Beyle,
Sayın Osman Boyraz Vekilim'le.
Sayın Başkanım Temel Beyle
Oralar saçcağaz sarıkaya, telin'mi?
Yoksa nikah için hazırlanmış gelinmi?
O yol kenarlarından kenger kesip yedinmi?
İnsan o güzelliğe inanamıyor değilmi?
Atalarımız ne de güzel söylemiş. "
Aslan yattığı yerden belli olur. "
Biz çevremiz hakkında nasıl güzel düşünüyorsak,
düşündüklerimizi hayata uyguluyorsak,
çevremizin de öyle güzel olması gerekir.
Soluduğumuz havanın, içtiğimiz suyun,
Şimdi orda olmak var,anasını satayım.
Buz gibi sulara dalmak var anasını satayım.
Oraya yerleşip kalmak var anasını satayım.
Buralarda artık hayat çekilmiyo gardaşım...!
Şu Çırpınan yüreğimdeki onulmaz sızım.
Ava giden tazı'm ,kapıda haykıran itim.
Sürüyle koyunlar,kayada dolaşan keçim.
Bizim,bizim onlarda bizim,hepisi bizim...!!
Havşada gördüğün culuklar,sürüyle gazlar.
Yolda deli gibi savrulan tozlar topraklar.
Sekiye oturmuş eli bastonlu yaşlılar.
Bizim,bizim onlarda bizim,hepisi bizim...!!
Gürün'de dokunan şallar bizimdir.
Basmadan kırılan dallar bizimdir.
Her günü gurbette kullar bizimdir.
Dönüşü olmayan yollar bizimdir.
Hayatın gerçekleri çilesi budur.
Bu millet ne yapsın çaresi yoktur.
Ekmeğinin peşine gidenler çoktur.
Köprüsü olmayan yollar bizimdir.
Parfüm doğadan,yeşil kekik.
Şarkı türkü ötüşen keklik.
Anadan doğma gelir mertik.
Çükü bizler Sivas'tan geldik...!
Vaz geçmeyiz tere yağından.
Suyum dağdan soğur pınardan.
Ateş çıkar çelik pazıdan.
Çünkü bizler doğadan geldik..!
Aldı sazı ele ozan kuruldu bağdaş.
Saz dile geldi böylece konuştu gardaş.
Dostlar ehvalini sordular yavaş yavaş.
Ozanlar gelip Sivas'ta buluştu gardaş.
SERDARİ çok fakir ailenin çocuğu.
Kangırandan kayıp etti bir tek kolunu
Köylerinde okuyup yazmakda yoğudu.
Tek kolla sazın teline vurmuştu gardaş.
Her şey o eskide kaldı demeyin.
Eski anılarınızı hatırlayıp özleyin
Sonuna kadar her yolu deneyin
Doğduğunuz kapıyı açarak gelin.!
Bu bir sila-i rahimdir unutulmasın.
Ayak basığınız yerin hatrı kalmasın
İçerde bir alev kalıp hep yanmasın
O aleve bir kova suyu saçarak gelin..
Yağmur yağar mis gibi kokar o bağlar
Çiçeklere bürünür ormansız dağlar
Hayalimde gündüzler,gece rüyalar
Akıldan çıkmaz öpülesi topraklar..
Gardaş özledinmi demekte ne demek ?
Memleket havasını içime çekmek
Sebze ve meyvesini kopartıp yemek
İşte o bile insanı, mutlu yapar ..
İnsanın doğup büyüdüğü,
Yerin değer üstünlüğü
Kimisiyle canciğer olup,kimisiyle küstüğü.
Yazın sıcağında yanıp.
Kış gelince üşüdüğü.
Dünyada bu kadar güzel olan
İnsanı rahatlatan ortam varmıdır be?
Kimi sokaklarda kahkaha atıp güldüğü
Kimisinde yalnız yürüdüğü.
Hüzünlenip üzüldüğü
Sizler yenisiniz galiba bizim Sivas'da?
Daha yeni kış geldi buralara
Kar olsun şüyle diz boyunca
Rüzgar başlasın acıklı,acıklı ıslık çalmağa
İşte o zaman bak sen sivasın tadına
Buranın sovuğu hem ilaç hem dopink
Burası bizim SİVAS'ımız
Bizden başkası sahip çıkamaz.
Hiç bir soysuz burda barınamaz
Dil uzatamaz.
Kimse yan bakamaz,
Uzaktanda olsa laf atılamaz.
Çünkü bizim topraklarımız.
Bize miras bıraktı atalarımız.!!
Ahanda çingene sobası
Bendede var aynısı.
Ama bir mahallenin sevgilisi.
Arasanın birisi
Hiç eve gelmez elden ele dolaşır
Genelde sonbahara doğru.
Bu insanların kendi memleketini
ve nerden geldiğini,.
Saklayanlara ben şaşıyorum.
Birazda kızıyorum.
Neden şu anda yaşadığı şehrin ismini verirlerki?
İstanbul'luyum,
Bak hele,kocaman bir yalan.
Sivas'da diyorlar,her yer soğuk
Gardaş,İstanbul daha soğuk
Sizin hiç değilse güzine sobalarınız var
Malisef bizim o güzel sobamızda yok.
Bizde kombinin ayarını açtık.
Ama nerdeee o güzellik
Ne yapayım Sivas'ım sahipsiz kaldı.
Yiğtlerin hep teker teker harcandı.
Tüm çıkarların elinizden alındı.
Geri alacak yiğitlerin kalmadı.
Sivas benim göz bebeğim
Gurbet elde özlediğim.
Dünyada tek memleketim
Kalkın Sivasa gidelim
"Fırına kelle verelim.
Kelleyı kırıp yiyelim.
Kalede çayın içelim
Birazda keyfin sürelim.
O sarmalara ellerinle dalacan .
İçli köfteye,çatalda batırmıyacan.
Hiç bir şeyi düşünmeden yumulacan.
Arada parmaklarıda az yalayacan.
Dur hele gardaş bana sanki bişeyler oluyo.
Ağzıma hoş lahana sarması tadı geliyo !
Hey gidi kara deniz
Dünyada yok eşiniz
Bahçe duvarına çarpar
Dev gibi gelen dalgalar.
Çığlık çığlığa etrafta uçuşan martlar
Gagalarla söylenen o güzel şarkılar
İnsana huzur ve mutluluk aşılar.
Her güzelliği ayrı,ayrı vermiş Yaradan
Yeşili,mavisi, sarısı.
Hele ,hele o tertemiz insanları.
Yalnız bir çok eksikleri var
İşsiz kalmış delikanlıları
Neden yok iş sahaları
Neden yoktur fabrikaları
Sivas Gürün'den yürüdük yola
Son hızla geçtik Suşehri Zara
Aman allah Mesudiye Ordu arası
Sanki bir Allahın belesı
Bu yollardan geçtik gece yarısı
Bu yollar üzerinde bulunan
Köyleri ve kasabası
Şimdiye dek neden, hiç sesiniz çıkmadı?
Özlemişsen eğerki memleketini
İnsan oğlu artık gerçek kuş misali
Sabah uçsan,akşam evine dön geri
Mutlu et hem dostunu hemde kendini,
Hadi diyelim üç saatın yolda geçer
Dokuz saat sana dolu dolu yeter
Dünya fanidir habersiz geliir geçer
Uçur sevinçten dostu seni seveni,
AKINCILAR kelkit çayı ile canlıdır
Tonlarca elma,şeker pancarı vardır
ALTINYAYLA karatonos dağlarına yaslanır.
DİVRİĞİ demir madenlerinden nasibin alır.
Görüpde küçümseme
Tabakla dolu turşu
Zaten yetiyor onun duruşu.
Yayıktan çıkmış koyun yoğurdu.
Yanında özenmiş çalkama,
Dizilmiş bardaklar sırasıyla.
Oh ne güzel hayat bu
Buldun sıcacık baba yurdunu
Etrafında çiçekleri kokladın
Cam kenarına huzur ile yaslandın
Dışarda kış ister fırtına
Kimin umrunda
İşte aradığımız
Özlemleriyle yandığımız
Eşi nadir harika manzaramız.
Rüzgarlar duvarlarda
Kendi zevkince çalışmış
Tayip küçük hasta çardakta yatar
Hikmet kesim domuzlara korkuluk yapar
Ben kamerda bunları bir araya toplar
AHMET kardeşte bizlere hohut firiği üter
Vay dünya vay daha dün gibi bunlar
Tarlalardan her türlü sebzeyi toplar
Her çeşiti eşitleyerek koliler yapar
Nerde ihtiyaçlı varsa onlara koşar.
Boşa geçen her gün
Ömürden geçer
Bir günün dahi,
Kıymetini bilmeyenler
Aslında yazık eder.
Ne güzel eski anı bunlar be,
öyle değilmi?
Tam 30 yıl olmuştu,
ben buraları terkedeli .
İşte ta o günlerden hatırlıyorum,
ben seni
Birtek dostu tanımaz olmuşum,
tekrar geldimki.
Sivas'ın rüzgarları her gün essede.
Ensemizi hafif yalayıp geçsede.
Saçları okşar gibi gelir bizlere.
Sanki gardaş olduk hiç gitmez biryere.
Eser gardaşlardan ta kaleye kadar.
Yerlerdeki tüm karları önüne katar.
Nefesi uzun zevkle ıslığın çalar.
Uyarı verir bütün çevre köylere.
Bazı arkadaşlar sanki Gürün'e doğalgazın gelmesine
razı değiller gibi.
Yoksa banamı öyle geldi.
Öyle birkaç yazı okudum.Gerçekten üzüldüm.
Doğalgaz rahatlık,güzellik.temizlik.çağdaşlık saya bildiğin kadar say.
Bazı günler var insan yerinde duramaz.
Oturup masada doyası içesi gelir.
Azgın sular gibi coşar,asla tutulmaz.
Sanki kanatlı kuş gibi uçası gelir.
Haydi çekin gardaş çekin sivas halayı.
Takmayın etraftan yamuk yumuk bakanı.
Durma salla mendilini,patlat naranı.
İnsan bir kaç duble daha atası gelir.
İşte o kürsüye çok girip oturduk
Belden aşağı fırın gibi ısıttık
Nice çerezler sofrası kurduk
Tabaklarla çekirdekler çıtlattık.
Dut kurusu,çedeneyle gavurga
Yanında misget,hünkar elma
Sonunda başlardı kahkaha
Karşıkinin ayakları gıdıklardık.
Benzeri bulunmayan güzel vatanım
Geldimi bahçelere yine hazanın
Düşen her yaprağına destan yazarım
Yaprağını koynumda sonsuz saklarım.
Gazellerin dökülmüş kahve, sarılı
Üstünde çekilir SİVAS'ın barları
Hasretim o toprağın yağmuru karı
Kışın bahçede kardan adam yaparım.
Elli sekiz dir Sivas araç plakamız
Sivas toprağı bizim ana vatanımız
Gürün ilçemizdir yiğitler mekanımız
Kesseniz kırmızı beyaz akar kanımız.
Buraya Sivas derler iç anadoluda
Boyun eğmez kiselere namert uğruna
Düşman giremedi asla Sivas yurduna
Hiç karışıklık yok safkandır ecdadımız.
O Patatesleri hiç soymadan
Yasla Yufka ekmek arasına kabuklarıynan,
Hatta hatta üzerinde kalsın ,
Biraz kül bulaşıklarından
Hani analarımızın yaptığı misler gibi kokan
Yoncalığın cılgayolundan geçip ilerle şöyle
Bahcivan Aslanı bulacaksın.
Ne arasan bulursun onda.
Domates,soğan ,patates,patlıcan,biber ve çele
Aldık ların toplayıp getireceksin eve.
Yapacaksın gavanozlar dolusu menemen ve salça.
Biberle patlıcanları dizeceksin iplere.
Asacaksın pencere demirlerine...
Bakarmısın ben şu yolu tanıdım,
Benim doğduğum evin yoluydu.
Şimdi yıkıp viran etmişler.
Yeniden evler yapmışlar.
Aha solda gözüküyor bak.
Tam yolun sonuna doğru .
Mümkünmü bakamadım doyası.
Sanki için dilim,dilim parçalandı...!..
Göremezsin böyle renkli bitki dokusu
Dağlarını doldurmuşmuş koyunla kuzusu
İstanbul şehrinin bende olsa tapusu
Şu hayata değişmezdim işin doğrusu.
Keşke herkes senin gibi çoban olsaydı
Dağlar taşlar benim yurdum,obam olsaydı.
Önümde sürü sırtımda abam olsaydı
Kokmuş ciğere dolardı kekik kokusu ..
Gerek varmı sorgu suvala?
Veya sahte sapan pozlara.
Gururlu gerçek,yiğido'ysa.
Asla girmez yalan dolana?
Anamızdan tam mert doğduk biz
Biz namı değer sivas'lıyız
Asla girmez düşmanlarımız.
Ayak basmadı topraklara
Ver elini öpem nine
Çok tuz ekmek yedik senle
Davarları sattılar hadi neyise
Köylerinide terkettiler
Yetişen gençler.
Hâlâ güzeldir o eskiler,
Benim aklıma geldi o günler.
Düştüm yollara ,
Tırmandım dağlara
Ne bulduysam söktüm yedim onları
Yülme ,yemlik çiğdem,pürçekli
Her insanın içinde saklı kalır
Bunlar bizim çiğdemlerimiz
Bunları görünce nefsi çekenlerimiz
Onlar bizim veli nimetimiz:
Onlar bizim sermayemiz.
Kazma eşer kürek temizler
Kazma kırar, söker kürek seyreder,
Kürek kazmayı kardeş gibi sever
Kazma oyunbozanlık eder
Kürekle hiç uyuşmaz fikirler
Kazmalar sözden anlamaz
Yalvarırım dostlar size
Kurudu hep akar göze
Mevlam layık gördü bize
Bütün kullar azdı diye.
Çiçek açtı nisanda kaysı dalları
Beyazla mor bir birine garıştı
Çiçeklerin üstüne birde kar yağdı
Manzara güzel çiçekler haşlandı.
Çiçekler dalındayken üşüdü dondu
Rüzgar vurunca teker teker savruldu
Geçen senelerde aynı böyle oldu
Tek kaysıya insanlar hasiret kaldı
"Hele emmi şaşırdım SİVAS ne yönde?
Ecük daha get gorecan şorda bahsene.
Nedecanki suvası hemi gardaş desene?
Bah varabülürsen şu sözlerim eyi dinne!
Hoş gelmişin, nedecenki suvas elinde ?
Alışun kısa zamanda şivesine sözüne
Aman dikkat et kaş,göz,el vede diline
Yanlışın olmasın suvasın hiç bir ferdine!!
Hayalimi süslüyorsun, hemde düşlerim.
Benim gündüzüm oldun bazanda gecemsin
Her köşelerini adım adım gezeyim.
O çıkmaz sokaklarından geri döneyim.
İnan bir anamı özledim birde seni.
Dünyalara değişmem senin saç telini.
Öpsem her sekiye reyhan eken elini.
Bahçelerde açan güllerini özledim.
Karları görünce uçtum sevinçden
Karlar tazemi? sordum köyümden.
Kaynaklar kurumuştu susuz canlılar
Susuzluktan çatlamıştı bütün topraklar
Yiğido demek yiğit demek,
Pehlivan demek.
Ama bu yeterli değildir sadece
Her yiğidin omzunu,
Yere değdirip,
Tuşa getirmek.
Sevüyrüm karı duysun cümle alemle herkes !!
Bağırmaktan kalmadı gırtlakta ses ve nefes!
Aramıza kardan adam dahi giremez .
Elinde süpürge değilde olsa bir meses.
Yaşayan canlıların aşkı doğanın aşkı
Bağımıza bahçamıza bereketler yağdı
Sevinçten susuz kalmış dağlar taşlar ağladı
Aramızdaki o sevgiyi kimse bilemez.
Darende,Gürün'le gardaş bir ilçe
Aynı bulgur yeriz bakmaz pirinç'e
Sanki Gürün'e bağlı bir mahalle.
Herkes koşar birbirinin derdine..
Hava,su aynı anane beraber.
Aynı elle yenir içli köfteler
Tere yağ kokusu Gürün'de tüter
Isbanaklı çörek sac üzerinde.
Aha o turkaz renkli yer varya,
Ben işte ordanım...
Orda kaldı yer yatağım,
Yünden köpünmüş sıcak yorganım
Hele bir yaz gelsin ,
Herkes hasret yurda,tutuşup yanmış.
Bu gurbet ellerden,SANDIM usanmış
Kırk sene uyumuş, yeni uyanmış.
Bir garış toprağın DAŞIN galmamış..
Gardaş nerdeydin şimdiye gadar.
Ne esgi bağ galmış nede tarlalar.
Kimi hazine olmuş kimi tarımar.
Ne yanıyon köyde ADIN kalmamış...
İstemem öyle willalar köşkler
Yeter bana o köyümdeki,
Kerpiçten evler.
Sanmayın bu dildedir söyleyip geçer,
Ta yürekten gelen bu sesler.
Bu köylere kavuşmak ,
Hep güğüm gelir akılıma
Ne zaman soba konuşulsa
Bu ikisi ayrılmaz ikili
Her dakika o sobanın sırtında
Soba yanar su ısınır güğüm fokurdar
Bir vızırtı başlar
Varmı kendi gurbette olupta
Memleketini özlemeyen?
Çıkıp söylesin hemen.
O topraklarda doğduysa.
Oraların yogurduna ekmek bandıysa,
Avcunu açıp çeşmerin sularına kandıysa,
Bağlanmış çıkın, içinde azık
İçinde ne var diye sordum etrafa
Bilgi dağarcığım genişlesin azıcık
Dediler bidondaki dut pekmezİ
Tabakta kuymak
Az sonra çıkın açıldı
Tere yağlı kuymaktan nefis koku saçıldı
Sanki ocaktan yeni inmiş
Arkadaşlarla bir araya gelip
Düştük yollara ,
Tam üç araba
Arabaları öyle doldurmuşuzki
Halı kilim tencere tava
Çıktık ta çalın eteklerine
800 m yüksekte
Güzel bir esinti
Arada kulaklara gelen
Helede görülen şey o cocuğun beynine
Kızgın iğne uçlarıla vücuda yaptırdıkları
Döğmeler gibi dağlanarak yazılmışsa
Sahipmi o çocuk onu unutma şansına
Ben daha beş yaşlarında
Toprak damın sivik başında
Yüz üstü uzanmış bakıyom etrafa
Bazı köylüler toplanmış...
Ne görürse insan onları yazar
Irgatlıktır işi tırpanı sallar
Sizlerle olsun bütün dualar
Kalbi taş olanın ciğeri sızlar.
Gece gündüz köle gibi çalışır
Baksan üzerinde yoktur çamaşır
Bir ekmeği sekiz kişi paylaşır
Vicdanlı olanın gözleri dolar..
Ana baba nedir kıymet bilmezler.
Sağlığında selam sabah vermezler.
Atası gözünü yumsun beklerler.
Leş kargalarıyla dolar köşeler...
Benim anam babam yoktur diyenler
Atasına bir tas çorba vemezler
İhtiyaç zamanı yandan geçenler
Ata ölsün gelip çöreklenirler.
Köyden ayrılırken önce sevinir.
Bir zamanda gurbetlerde didinir
Sonra biraz özlem birazda sinir
Kafayı taşlara vurasın gelir..
Gençlikte harika doyduğun yerler
Aradan geçerki uzun seneler
Aklına düşer o doğduğun köyler
Herşeyi terkedip gidesin gelir.
Burnuma baharla birlikte
Memleket kokuları
Gelmeye başladı
Ufaktan hazılıklar yapmalı
Diyeceksin hayırdır nereye böyle
Ee artık o güzel köyüme
Ta çocukken dahi
Haşır naşır olduğum topraklara.
Senede en az bir defa,
Git baba yurduna.ataların yurduna.
Nolursun, imkanların zor olsada.
O ebeveynlerin hatrına,
En son imkanlarını zorla.
Sakın unutma git,
İstersen unut.
Esgiden her dereden su akardı.
Artık yaylaların tadı kalmadı.
Çeşmeyi açtımda kovam dolmadı.
Zaman artık kıymet bilme zamanı.
Kaynakları gezdim hepsi gurumuş.
Dağda daşda mahsül sararıp solmuş.
İnsanlıkda ölmüş hatır yok olmuş.
Eski dostlukları bulma zamanı..
Hem ana, hem baba,
Ben daha çocuk yaşta.
Bu dünyadan göç ettiler...
Hem öksüz hemde yetim galdım.
Bense hiç kimselerin ocağına Sığmadım.
Herkesten ayrılıp, tek başıma yaşadım
Bir ev verdiler bana,
Sadece birtek oda
Kilidi dahi yoktu kapıda.