Akşam başımı yastığa koyduğumda
Hep benim köyüm gelir aklıma
Şöyle eskilere gidip düşünüyorumda
Sabah namazında erken kalktığımda
O içimizi sızlatan ince sedasıyla
Ezan okuyan Osman ( topal )hoca
Bakıyorum hani şimdi nerde?
Kendi değil çocukları Ekrem hoca vefat etmiş. Cafer hoca ise köyü terketmiş.
Balta elinde kocaman kavak köklerine
Meydan okuyan Yemliha guçça hani nerede. ?
Çocuklarından biri erken bu dünyadan göç etmiş. Ruhu şad mekanı cennet olsun. Diğeri uğraşır balık işiyle.
Tavatır ata binerdi idirizin Veysel emmi
Atışa gerçekten süperdi.
Bir şaha kalktığında
İnsan zaptedemezdi.
İyiki ağzında gemi vardı yoksa dar gelirdi
Ortabayır mal tepesi. Çocuklarından
Ölenler Nazif ve Yakup abi.
Abdullah ve Gürbüz köyde İdris bir çocukların yanı bazan köyde.
Sebahaddin kışın Almanya yazın köyde
Gider gelir sevmesede.
Beyde eminin emmi uşakları var hemen bitişiğinde. Alirıza emmi.
Sürüyle malı davarı
Kuzusu koyunu özel yaylası.
Davar çobanı birde hizmetkarı
Köyde belli başlı bir ağaydı
Biri Naciye halam diğeri Sadiye bibim
İki tanede hanımı vardı.
Yakup abi Aziz abi çocuklarıydı
Ruhları şadolsun bunlardanda Yakup abide Turgay oldu genç yaşta rahmetli oldu. Aziz abiden İdris Nahit Sait ve Oğuz evlatları vardı. Kızlarda var ama tanımam. İdris Nahit erken hayata gözlerini kapadı. Diğerleri yaşamakta Allah sağlık sihat versin.
Tam köyün ortasında
Köy çeşmesi yanı başında
Süleyman Yavan emmi yaşardı
Etliye sütlüye karışmaz
Pek gereksiz işlerle uğraşmaz
Kendi halinde yaşayıp giderdi.
2-3 çocuk zaten kabus gibi
enseye çöken yoksulluk.
Çulla tezgahı vardı kilim dokur
Bir kaç parça bahçesiyle uğraşırdı.
Tam bizim sokağın karşısında evleri
Babamın has adamıydı.
Çocuklarından Niyazi abi Muhammet abi erken
Hayatını kaybetti ruhları şadolsun
Ahmet sağ Allah uzun ömürler versin.
[14:58, 30.03.2024] Süleyman Özpınar: Biraz ilerdeki sokakta Süleyman
Emminin gardaşı doktor emmi yaşardı
Askerlik yaptığı yerin revirinde görev yapmış. Diş çekmeyi öğrenmiş
Ordan birde diş prensesi getirmiş
Köyün diş doktoruydu.
Morfinsiz ilaçsız canlı canlı diş çekerdi
Sanmayınki para pul için yapardı
Asla kimseden bir kuruş almazdı.
Allah rahmet eylesin. Güzel insandı
Çocukları nerde kaç tane bilmiyom.
Hemen yanıbaşında değirmenci Ahmet emminin evi vardı.
Çok ileri görüşlü yenilikçi bir insandı
Dışarda ne gibi yenilik varsa
Takip eder köyümüze getirirdi.
O zamanlar köyde radyo dahi yoktu
Köye granfon radyo ardından teyp
Ve daha sonrada televizyon getirdi.
Çocukları Mahmut Nail Almancıydı
Lütfi Hacı İzmit’e taşındı.
Şu anda hapsinde hayatını kaybetti
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah.
En yakın komşusu Musa emmiydi
Biraz iri yarı göbekli biriydi
Sanırım bundan dolayıki
Part Musa derlerdi Sakın yanlış anlamayın saygısızlığımdan değil
Er lakabıyla anılır derler ondandır.
Çocuklarından Ali vefat etti ruhu şadolsun. Fuat Kayseri’de Tacettin öğretmen emekli köyde arıcılıkla uğraşır. İrfan bağ bahçe ile uğraşır köyde çalışır.
Hepsine Allah güç kuvvet ve sağlık versin.
Hemen yanı başında Musa emminin kardeşi Kerim emminin evi vardı.
Kerim emmi hep yol kenarı kapı önünde
Topraktan yapılmış sekide
Otururdu altında bir yün minderle.
Her gelip geçen selam verirdi
Hemen biraz yerinden yekinip
Tebessümle selamını alırdı
O bir yerinden kıpırdamak saygıydı
Allah rahmet eylesin. Çocuklarından
Hasan vefat etti Allah rahmet eylesin
Hacı köyde Fahri Kayseri’de yaşıyo.
Kerim eminde az yukarda izci
Memet emmi yaşardı. Sanırım köyün
Yerlilerinden değil başka köyden gelmişti
Çocukları falan nerde bilmiyom
Evde kalan varmı bilmiyom
Gürün çarşıbaşındada bizim komşuydu.
Şimdi orasında boş kimse yok.
Ayni yol üzerinde en yakınında
Necip emminin evi vardı. Güzel insan
Komşuluğu seven yardımlaşmaya koşan
Babacan insandı. Allah rahmet eylesin
Çocukları Şerafettin güzel zurna çalardı
Yalçın motor sürerdi. Motorla kaza yapıp
Hayatını kaybetti Şerafettin hastalanıp vefat etti ikisininde ruhu şadolsun. Fayık öğretmen emekli olup köye yerleşti
Yüksel çobanlığı seçti.Bir sürü davarı
oldu maşallah Allah güç kuvvet versin.
Hemen arka kısmında Nuri emminin evi vardı. Kendisinin Güründe bakkal dükkanı vardı. Hafta sonları gelip köyde bağ bahçede uğraşırdı. Çocuklarından fikri okuyup mühendis oldu yurt dışına gitti Hamdi gurbette Hasan köyde. Yusuf ehliyet öğretmenliğ yapmakta. Yazları köye gelip baba yurdunu şeneltir.
[20:08, 30.03.2024] Süleyman Özpınar: Nurü amcalara bitişik olan
Abdurrahman emminin evi vardı
Kelokta güzel bir bahçesi vardı
Bizim bahçe komşusuydu. Allah rahmet eylesin.
Soy isimleri Aslan. Farklı bir yerden gelmiş olabilir çünkü bizim köy iki soyisminden ibaret. KÜÇÜKLER ve ÖZPINARlar. Bildiğim kadar tek oğlu vardı Mevlüt okuyup orman memuru olmuştu. Emekli olup köye yerleşti daha sonra vefat etti ruhu şadolsun.
En yakın komşusu Feyzullah amcalar vardı. Buranın dışında ziyaret denen mevkide yazlık evleri vardı.
Yazları malı davarı ile ziyarete taşınır
Kar yağana kadar orda yaşardı.
Orda büyük bağı bahçesi evi ahırı ve malına davarına yetecek kadar konutları vardı. Çocukları Muharrem abi ve Haco,Almanya’ya gidip çalıştı emekli olup geri yurda döndü. Okuyup doktor olan Abdullah,öğretmen Fahrettin. Öğretmen Fahri isimlerinde idi Haco vefat etti. Allah rahmet eylesin. Diğer çocuklara sağlık sihat dilerim.
Feyzullah amcaların bitişiğinde
Şükrü dayı vardı. Babamın dayısı oğlu.
Bir küçük bahçesi vardı onunla uğraşır. Boş zamanında yüvmiyeci olarak komşuların işinde çalışıp geçimini sağlardı.
Allah rahmet eylesin. Oğlu Murat okuyup
Öğretmen oldu sıtkı aşçılık ustası. Turgut
Erken vefat etti Allah rahmet eylesin.
Hemen arka kısımda Mehmet emminin evi vardı. Bunlar iki kardeş bir diğerinde Eşref emmi. Eskiden Rusya savaşında
Ailelerini kaybedip sahipsiz kalan çocuklar yol kenarında bitkin vaziyetteysen dedemlar görüp kiminiz kimseniz yokmu bizimle gelirmisiniz diye sormuşlar çaresiz olan çocukları tuz getirdikleri eşeklerin üstüne bindirip köye getirmişler. Köye gelince Mehmet amcayı dedemler almış Eşref amcayıda
Dedemin diğer kardeşleri alıp büyütmüşler. Evermişler çoluk çocuk sahibi oldular. Mehmet amcanın Çocukları Hasan Nurettin Alaattin Şabettin isminde çocuklarıvardı garibanlardı. Babam hep dal kol olup sahip çıkarkimseye ezdirmezdi. Kendi vefat etti Allah rahmet eylesin. Çocuklarda hepsi ekmeğinin peşinde
İzmit’e yerleşti.
Eşref amcanın çocuklarıda zıya öğretmen olan Mustafa vefat etti Allah rahmet eylesin. Tayyar yaşıyo oda sanırım istanbulda.
Bunlara gösteriş denmez
Bunlarda bir onur beyim
Muhteşemse kimse gülmez
Hainlikse kudur beyim.
Yiğitlerse orağıyla
Otellerde yatağıyla
Araziler toprağıyla
Değerini korur beyim.
Tanıtım reklamdan geçer
Hep güzellik arar gözler
Bağ bahçeye güller döşer
Susuz güller kurur beyler.
Willis saray çok görmeyin
Hissedardır ebeveyin
Bu gün olmaz yarın deyin
Saray orda durur beyim.
Güzellik Türk’e yakışır
Yabancı görüp şaşırır
Kaynatıp suyun taşırır
Dost olalım nolur beyim.
Vicdanlarla barışsanız
Bu düzene alışsanız
Değişmiycek ne yapsanız
Yol düzeni budur beyim.
Özpınar bildiğin yazar
Her canlının sonu mezar
Yanlış sözler Kabe zarar
Hak yerini bulur beyim.
Şair: Süleyman ÖZPINAR
29,03,2024,Şiirinhas
Yün minder almış altına
Ot yastıklar arkasında
Sekiz köşe şapka başta
Selam güzel insanlara.
Tabakadan tütün sarar
Gözler eşi dostu arar
Dostsuz yaşam neye yarar
Selam köyden duyanlara.
Ağaç gölgeleri mekan
Çıkınında peynir soğan
Bostan geçerinde doğan
Selam köyde doğanlara.
Doğum yeri cennet bilir
Dolaşsın hep şehir şehir
Nere gitse dönüp gelir
Selam köyün bulanlara.
Doğduğum yer deyip yanar
Hep bu aşkla kal Özpınar
Bülbül dahi gülün arar
Selam köyde olanlara.
Şair:Süleyman ÖZPINAR
Şiirinhası. 30,03,2024.
Şairler sazında gürün
Her gün gelir akla gürün
Genç kız gibi nazda gürün
Sakın şaşma orda gürün.
Güründe kalmak bir aşktır
Burda olmak bir sevdadır
Orda yaşamak bir şanstır
Bana hasret kalma gürün.
Beylerine dayı dedik
Bayanlara bacı dedik
Yaşlısına hacı dedik
Koşarak gel burda gürün.
Selamolsun eşe dosta
İçimden geliyo koşma
Bütün yollar bize rampa
Bana rampa olma gürün
Aha şurda ne galdıki
Önce yapalım seçimi
Torunlar öpsün elimi
Sonra gelem sana gürün
İşte geldi yine bahar
Valizini al özpınar
Gitmeye verdiysen karar
Artık hedef nokta gürün.
Şair:Süleyman ÖZPINAR
07.04.2024 Şiirinhası.
Mevlam ilham bol eylesin
Tüm sözlerin bol eylesin
Muhabbetli kul eylesin.
Bitene denk son nefesin.
Varolsun şair yüreğin
Kabulümdür tüm dileğin
Senle olsun aşk meleğin
Kalemin asla bitmesin
Söz hazine kaynağısın
Halkın gözünde aynasın
Dünyada şanın parlasın
O ışığın hiç sönmesin.
Selam olsun üstadıma
Şapka çıkar kelamına
Yazılan her satırına
Sonsuz başarı eklensin.
Özpınarın sözü budur
Doğru sözü tarih korur
Tüm sözlerin olsun yağmur
Bundan halkım şifa bulsun.
Şair:Süleyman ÖZPINAR
Şiirinhası. 07.04.2024.
GAZZE
İsrail dünyada soyun kurusun
Bittimi soyunda namusun gayrı
Ortaki insanlar hepisi masum
İnşallah belanı bulursun gayrı.
İnsanmısın yılanmı Netanyahu
Senin katliamların yeter yahu
Ölen canların hepsi Allah kulu
Yedi ceddin birgün yok olsun gayrı.
Otuz binden fazla canlara kıydın
Binlerce çocuk okadarda kadın
Donuversin tüm damarında kanın
Soyun sopun birgün kurusun gayri.
Hep yuvasız bırakıp yakıp yıktın
Sağ kalan canları hapise tıktın
Yirminci yılların Hitleri çıktın
Bu hesaplar senden soruldun gayrı.
Şair;Süleyman ÖZPINAR
Şiirinhası. 19,03,2024
Neyine güvenem yılan dünyanın
Fakiri yandırıp kül etmedinmi
Havada gezinir türlü yalanın
Mazlumu zalime kul etmedinmi?
Fakir kazanında taşı pişirir
İşini uyduran lopu aşırır
Garip düz ovada yolun şaşırır
Zalime dağları yol etmedinmi?
Dertleri getirdin derdin üstüne
Hasret bıraktın hep dostu dostuna
Zehir kattın garibanın aşına
Zalimin aşını bal etmedinmi?
Dünya dünya deyip eğildik önde
Hiç insaf denilen bişey yok sende
Size karşı güven kalmadı bende
Garibi yerlerde çul etmedinmi?
Özpınar olarak inandım sana
Başıma sarmışın beladan bela
Elimden tutmasa hazreti Mevla
Tüm değerlerimi pul etmedinmi?
Şair Süleyman ÖZPINAR
Şiirin hası 19,03,2024.
Sevgi iki yünlü tek yönlü olmaz
Boşuna uğraşma sevmek nafile
Karşılıksız sevgi sonuca varmaz
Buna gençliğini Vermek nafile.
Akıldane insan öğüt neylesin
Herkes yaşariken sevsin sevilsin
Bu dünya fanidir bilmeyen bilsin
Boşyere kalpleri kırmak nafile
Bu dünya yükünü taşımak zordur
Kurşundan ağırdır sönmeyen kordur.
Bu yükü hafife almayın nolur.
Herşeyide normal görmek nafile.
Devrilmiş çınarın gölgesi olmaz
Kırılmış testinin suları dolmaz
Herşey kararında fazlasın almaz.
Boşuna uğraşma emek nafile.
Özpınarım söyler bunu içerden.
Bazı sözler varki farksız hançerden
Sinir sitres kalbi ansız çökerten
Olmazlarsa ortam germek nafile.
Şair: Süleyman Özpınar
Şiirinhası 21,03,2024
İstanbuldan veya başka biş şehirden
Çıkıp uzun süre direksiyon başında olanlar
Malatya Elazığ gibi1000_12000 km uzaktaki
Memleket yolu tutanlar
Yollarda hep oturup dinlenecek
Nefis bir çay içecek
Birazcık kendine gelecek yer ararlar
İşte o zaman Gürün çay evi
Yusuf Coşkunun yeri.
Karşılarına çıkar.
Malatya'ya 200 km hemen yol kenarı çarşı içinde
YETER ARTIK YETER
Başın sağolsun Türkiyem.
Hiç kimse bize vuramaz gem
Yeter yeter artık yeter !
Ucu nereye varırsa varsın
İster ABD ister İngili,zler
Şehitler geliyo ardı ardına
Üçer beşer.
Yeter yeter artık yeter!
Kolay yetişmiyor bu yiğitler
Kanlı elbiseler geliyo teker teker
Her gün göz yaşı döker
Eli kınalı gelinler
Ve yüreği yanan anneler
Yeter yeter artık yeter.
Şu mısraları yazarken dahi ellerim titrer
Bu şehitlerin hepsi
Sanki benim ciğerim gibi
Haydi baş komutanım ver şu som emri
Dağıtsın Mehmedim hepsinin yuvasını inini.
Arkasında ,yanında,sağında ,solunda kim varsa
Hepsini,hepsini..!
Şair:Süleyman Özpınar.Şiirinhası.
Bu canım hep cennet ister
Yalan dünyadan göçünce
Buna karşı çıkan göster
Günahlarım razı gelse.
Hayal kurup duruyorum
Hacı hoca soruyorum
Şer odaktan koruyorum
Şeytanlarım razı gelse.
Mevla bize müjde verse
Dünyada hep yüzler gülse
Dostlar elden tutup gezse
Düşmanlarım razı gelse.
Şair:Süleyman ÖZPINAR.
Şiirin hası 13,01,2024.
Eşin dostun imdadına koşarsın
Darda kalmış gel diyorsa uçarsın
Biri senin cananına kıymışsa
Çekinmeden ölümüne dalarsın
Bu dünyanın güzelliği güzeldir
Kadeh dostun sevgi senin mezendir
Bilemiyor bu ne biçim düzendir?
Bu dünyada işte böyle anlarsın.
Bu dünyanın ahengine aldanma
Bir garibi maşa gibi kullanma
Her kolu salıncak yapıp sallanma
Se dalında salıncağın kurarsın
Attığın ok menzilini bulursa
Çözülmeyen denklem öne konursa
Benden senin bir isteğin olursa
Hiç çekinme haberini salarsın
Özpınar’a başüstüne demişsen
Bu rüzgarlar nerden gelir sezmişsen
Gol olduğu son kararı vermişsen.
Oyun bitsin son düdüğü çalarsın
Şair:Süleyman ÖZPINAR. Şiirinhası.
23,01,2023,
Çiçekli yün minder almış altına
Ot yastığa yaslanıyor koltukta
Sekiz köşe şapka takmış başta
Selam olsun her köylüm olanlara
Açmış tabakasını tütün sarar
Etraftan gözleri dostları arar
Hayatın dostsuzsa ne işe yarar
Selam dostum hem köylüm olanlara..
Yaşımı sordunuz değilmi?
Sorma boşuna sorma hesap yapamamki.
Şimdi defter kalem alıp ince ince hesap lamak gerek
İsersen ben söyleyim sen yaz sonucu öyle bulur
Çocukluktan başla,Enaz dört senem kayıp oralarda
Dünyadan bi haber o zamanlarda
Varım yoğum anamdı
Bazanda elime tutuştururladı çuldan çovaldan oyuncak
Bunları yaşasan nolacak yaşamasan nolacak
Daha sonrasını sorarsan yine aynı
Sabah kalk bağa bahçeye
Ya kuzu otlamaya yada dana bağlamaya
Akşam eve gel iç bulgur çorbasını yat
En azından sekiz saat
Bu geçen zamanu yaşadıkmı yani?
Yatıp uyuduğum zamanı ?
Bunu ben yaşadım saymamki
Düş bu kadar geçen geceyi
Bu güne kadar tam tamına 75 yıl olmuş
Anam beni doğuralı
Çocukluktan düş 5 yılını
Her gün 8 saat uyku zamanı
Uyku ömrünrün tam üçte biri
75 bölü 3 ettimi 25 yıl
5 yılda çocukluktan kalanı
Topla bunları dopdolu 30 yıl
Düş bunları 75 seneden kaldımı 45 yıl
Benim gerçek yaşım işte bu
Hesapta bir yanlışlık varmı?
Ben yaşamadığım zamanı yaştan saymamki
Sayanlar saysın benim itirazım olmazki
Ben dolu dolu yaşadığım ânı, günü.yılı, ve zamanı
Yaşadım sayarım
Ben neyleyim geride kalan boş zamanı?
Özpınr bunda haksızmı?
Şair:Süleyman Özpınar.Şiirinhası.27.12.2023.
Bu dünyada nere gitsek kovulduk
Aslan pençesinde ceylan gibi boğulduk
Dünyanın her köşesine savrulduk
İki dost bir kalbe giremez olduk...
Kimi gurbet dedi kimi yurt dışı
Herkes kayıp etti eşi gardaşı
Başladı başlarda ekmek savaşı
En yakın dostumuz göremez olduk.
Atmış ıldır gamlı derterin yazar
Kendi yaraların kendisi sarar
Bir gün yüzü gülmez onamı yanar
Beklerim kış bitsin gelsin şu bahar..
Kaçmak için sanki bahane arar
Daha çok beklemek ömrüne zarar
Kendime vermişim önemli karar
Beklerim kış gitsin gelsin şu bahar.
Ahlakın ve niyetin bozuksa insan
Adam olmaz yıllar yılı okusan
Devlete millete olmamış faydan
Faydan olmaz yıllar yılı okusan
Okumayla insan insan olamaz
Yüreği insansa kimse bozamaz
Çok okurda kaderini yazamaz
Elden tutmaz yıllar yılı okusa.
Hepsi bizde mevcut şükürler olsun
Bunu inkar eden Allah'tan bulsun
Hainlere inat vatan sağolsun
Türkün düşmanıysan soyun kurusun..
Türk olupta bayrağını sevmeyen
Ezana sus deyip çanı dinleyen
Yal yediği çanaklara pisleyen
Kusura bakmadan burdan defolsun.
Pişti bulgur kazan indi
Cevizini alan gelsin
Kahkahayla hedik yendi
Bu şenliği gören gelsin
Değirmenler bulgur döver
Çovallarla eve giur pilav
Pilav üstü yap bir döner
Bulgur pilav seven gelsin..
Hep yaşadık köyde güzel günleri
Kapanmış yarayı kazıma şimdi
Kurumadı sırtta o günün teri
Buram buram kokar burnuma şimdi.
Öküze deh deyip saban koşardık
Belimde önlükle tohum saçardık
Ellikleri takıp ekin biçerdik
Sanki masal oldu toruna şimdi.
Sev lan allahına kadar sev
Ölümüne sev.
Ama adam gibi sev
İncitmeden sev
kırmadan sev
ezmeden sev
bakışan gözler
Söylenen sözler
itici olmayıp
birleştirici olmalı
Kırıcı değil yapıcı olmalı
Kalp sevgiyle doluysa
Dudaklardan o dökülmeli
Kalp ayrı dudak ayrı olmamalı.
Sev her daim sev
her gün sev
[12:28, 13.11.2023] Süleyman Özpınar:
Hepsi bizde mevcut şükürler olsun.
Bunu inkareden Allah ‘tan bulsun
Hainlere inat vatan sağolsun
Türk düşmanlarının soyu kurusun
s,
Hep yaşadık köyde güzel günleri.
Kazınmış yüreğe silinmez gayri
Kurumadı sırtta o günün teri
Buram buram kokar buruma şimdi.
: Ahlakın ve niyetin bozuksa insan.
Adam olmaz otuz yılda okusan.
Devlete millete olmamış faydan
Ne yazarki bir asır boyu yaşasan.
s,özp
Kendi Yaralarım kendim sararım
Atmış yıldır gamlı
derdim yazarım
Beklerim kış
bitmez gelsin baharım.
Bir gün yüzüm gülmez ona yanarım.
Bu dünyada nere gitsek kavrulduk
Aslan pençesinde
Her gün boğulduk
Dünyanın her köşesine savrulduk
İki dost bir kalbe
Giremez olduk.
Tohma ve agin suyundan içmiş.
Gürün oksijeni Havasın seçmiş
Mevla güzelliğin hepsini vermiş
Bunu kimse başka yerde bulamaz.
Pişti bulgur kazan indi
Cevizini alan gelsin
Kahkahayla hedik yendi
Bu lezzeti bilen gelsin.
Değirmenler bulgur döver
Çovallarla eve gider
Pilav üstü yap bir döner
Bulgur pilav seven gelsin.
Ayrılırmı et tırnaktan?
Koparıpta attın beni
Beraber geçtik ırmaktan
Sırtında taşıdın beni..
Hep onu biz baba bildik
Saygıyla öne eğilldik
Abi değil baba dedik
Öz evlatmış saydın beni..
Acı haberini aldım
İşte o gün yetim kaldım
Baba ateşiyle yandım
Acılarla yaktın beni.
Baba kapısı kapandı
Yandı ciğerimiz yandı
Benim için koca dağdı
Bağtında sakladın beni.
Tel çaldı,oğlumdu telin ucunda
Uçak biletiniz almak geldi içimden
İstanbul havalanından Malatya
Sevinçten ağlamak geldi içimden.
Açtım telefonda çifte telliyi
Hanım bana derki herif delirdi
Sen olsan nedersin yetti be gayri
Sevinçten oynamak geldi içimden.
Dokuz aydır ayrı kaldım yurdumdan
Bıkıp usanmıştım gurbet kahrından
Aylarca bu hasretliğin ardından
Sevinçten naratmak geldi içimden.
Gürün’e sanki özenmiş yaratan
Daha ne işterim yüce mevladan
Böyle bir toprak kalmış babadan
Fatiha okumak geldi içimden.
Memleket aşkıysa ben buna derim
Tatil için tercih gürünü seçtim
Çünkü orda ağ’in suyunu içtim
Üç ay burda kalmak geldi içimden.
İki ay oldu güründen geleli
Sanki aradan senelermi geçti
Vallahi o kadar özlemişimki
Kişta olsa kaçmak geldi içimden.
Şu kış günü gidip sobayı yaksak
Fırtınada üç beş patates atsak
Yoldan geçen dosta selamı çaksak
Kucaklayıp sarmak geldi içimden.
Özpınarda bu toprağın çocuğu
Burnuma tüter tere yağı bulguru
Diz boyu olsana yolun çamuru
Gürün deyip koşmak geldi içimden.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirinhası. 11,11,2023.
Köyler zengin oldu fakir kalmadı
İnek beslenmez yoğurt çalan kalmamış
İnekle ahırı güzel kokardı
Taze boktan tezek yapan kalmamış.
Sizden mahsül bekler anbar çovallar
Bu ne lüks hayat beyler ağalar?
Her mahsüle hasret kaldı tarlalar
Çovalnan patates söken kalmamış.
Mahsülün ekmeyen fakir kalırdı
Her evin tarlada mahsülü vardı
Kimse üretmiyo hazıra daldı
Tarlalara tohum saçan kalmamış..
Köyü değil gençlik gurbeti seçti
İşte böylelikle üretim bitti
Herkes mal mülkünü bırakıp gitti
Tarlasına sahip çıkan kalmamış.
Hayatına yeni güzellik kattı
Varını yoğunu ne varsa sattı
Herkes birer tane araba aldı
Eşşeklere nalı çakan kalmamış.
Kalmamış köyümde mal ile davar
İhtiyaç kalmamış kim gelip toplar
Yerinde kurudu çayırda otlar
Masatla,örs,çekiç,tırpan kalmamış.
Özpınar bunların içinden geldi
Her şeyin kıymetin sonradan bildi
Ne yazıkki artık enerji bitti
Tarlada uğraşa derman kalmamış..
Şair: Süleyman Özpınar.Şiirinhası.30.10.2023.
Sevgi dediğin şey
yürekte yanan
bir ateş kütlesi gbidir
Gözle görülmez
Elle tutulmaz.
Bu nasıl bir ateş
Bunu kimse bilemez
Her yürektede bulunmaz
Kimisinde har halinde
kimisinde kor halinde
kimisinde kar halinde
Kimisinde küllenmiş
Kimisindede artık taşlaşmış halde
O sevgi denen histen zerre kalmamış
O taşı sökemezsin
Kaldırıp atamazsın
Onun için her insana
Her canlıya sevgiyle bakamazsın.
Küllenmiş yüreğin külleri savrulup gider
Rüzgarın sermayesidir artık
Eseri kalmaz sevginin
Kiminin gözlerine serpilir
Kiminin yüzlerine
tozar gider taa insanın ciğerine.
Yanan yürek karşıyıda etkiler
Çeker kendine doğru
Miknatıs çekici kutupları gibi
Yaklaştırıp sarar kendine
Ayıramazsın bir birinden
İşte bu gerçek sevgi
Sevglılıktıi bağlılıktır
Sevgi bağımlılıktır
Sevgi gizli aşktır
Sevgi hayattır
Sevginin olduğu yerde
herşey vardır
Sevgi yaşamaktır nefes almaktır
Onun için sev
Onun için sevil
ve sedir kendini
Daha vakit var
Zaman geçmedi
Hoşça kal
Sevgiyle kal
Mutlu kal..
Şair Süleyman Özpınar.Şiirinhası.29.10.2023.
Sabah erkenden kalkılır
Kış ise soba yakılır
İnek sağılır sıkılır
Sonra sığıra katılır.
Anamız böyle öğretti
Babamız böyle öğretti
Atamız böyle öğretti
Söyle gardaş suç bendemi?
Herkes kendi işin bilir
İşi biten eve gelir
Ayırt etmez koltuk sedir
Her lütufa şükür denir.
Anamız böyle öğretti
Babamız böyle öğretti
Atamız böyle öğretti
Söyle gardaş suç bendemi?
Büyüğün sözü kesilmez
Küçük çocuklar üzülmez
İzinsiz her yer gezilmez
Çevresinden damga yemez.
Anamız böyle öğretti
Babamız böyle öğretti
Atamız böyle öğretti
Söyle gardaş suç bendemi?
Şöyle bir kendine gelir
Gülen yüzle selam verir
Şahıs kim olduğun bilir
Falanın evladı denir..
Anamız böyle öğretti
Babamız böyle öğretti
Atamız böyle öğretti
Söyle gardaş suç bendemi?
Dağa giderdik şafakta
Keven keserdik dağlarda
Irgat neyse aynı ağa
Sor atana eğer sağsa.
Anamız böyle öğretti
Babamız böyle öğretti
Atamız böyle öğretti
Söyle gardaş suç bendemi?
Kuyma suyla taş dönermi?
İnsan ağlarken gülermi?
Arpa ek buğday bitermi?
Özpınardan söz yetermi?
Anamız böyle öğretti
Babamız böyle öğretti
Atamız böyle öğretti
Söyle gardaş suç bendemi?
Şair:Süleyman ÖZPINAR.Şiirinhası.26.10 .2023
Şu gecenin zifiri karanlığında
Ta uzak ellerin yalnızlığında
Geniş ailemin mutlu anıda
Gitmek istesemde gidemiyorum
Göz pınarı doldu tutamıyorum
El açtım mevlama dua ederim
Mutluluğu mevlam bozmasın derim
Olmasamda gayrı dolmuştur yerim
dönüpte bakınca seviniyorum
Gözüm açık gitmez mutluoluyorum.
Şair Süleyman ÖZPINAR.Şiirinhası.
Doyulurmu doyulurmu?
Gürüne hiç doyulurmu
Sanmayın bir gece kondu
Burası atamızın yurdu..
Gardaş gibi dostlarım var
İple çeker bizi bahar
Burcu burcu kokar dağlar
Bura babamızın yurdu..
Koca bir yaz gelip geçti.
Yurdun seven gürün seçti
Yiyip içtik tatlı ekşi
Bu sofrayı dostlar kurdu..
Tekrar görmek nasibolsun
Seven birbirini bulsun
Anılar masaya konsun
Döksün içindeki kurdu..
Hep onun içindir öfkem
Hep onun içindir kahrım
Onun içindir sana bu kinim
O musluk bir gün kapanır
Her kanal kuruda kalır
Diye hiç düşünemedin
Ah benim akılsız aklım.
Yetmiş beşideki kocamış aklım
Kırkbeşinde sen nerdeydin?
Yedin içtin altından girip üstünden çıktın
Sabahlara kadar nara attın
O muslukları hep boşa akıttın
Çeşmeden akan suyu
Kanı beş para etmeyen
Hatır gönül bilemeyen
İçtikçe kuduz gibi kuduran
Nankörlere köpeklere içirdin
Kendi bahçendeki
Yeni yetişen fideler
O akan suyu beklerken
Sen hep başka bahçeleri suladın
Vay benim akılsız aklım.!
Şair:Süleyman ÖZPINAR.06.10.2023 Şiirinhası.
GÜRÜNDE 81 GÜNDEN ANILAR
ÇULLU KARGA( kel karga )
Sabah erken kalktık darende somuncu baba vakıf hastanesine gidip bir ilaç raporu yenileyecektik. Aktaşlar dinlenme tesislerine gittik hanımla beraber. Gürün devlet hastanesinde öyle bir imkan yok tabi. Lokantanın önünde dururken önümden bir Çullu karga yürüyerek geçti az ilerdeki çöp tenekesinin kenarında tahta gibi kurumuş bir ekmek parçası buldu. Gagasıyla alıp ilerledi bende merak ettim yavaş yavaş ardısıra takip ediyom. 3-4metre ilerde araba camlarını yıykayınca su gölekleri oluşmuş. O göleğin başına vardı. Önce şöyle sağa sola bakındı ve gagasındaki kuru ekmeği kenara bıraktı ve gagasıyla vurup 8 - 10 parçaya böldü. Parçaları teker teker gölekteki suya bıraktı.Biraz bekledi Demekki ekmekler kıvamına gelmişki daha sonra suya bıraktığı ekmek parçalarını çıkarıp kenara dizdi. Sonunda yeme sırası geldi. Birer birer yumuşayan ekmek lokmalarını afiyetle yedi üstüne o gölekten güzel birde suyunu içti. tekrar şöyle etrafı gözlemledi gak diyede bir öttüverdi uçup gitti.
Hani bazı insanlar birini aşalamak isterse veya birine çok kızmışsa şöyle derler kuş beyinli nolacak. Bu Çullu kargayı izledikten sonra. Bu kelimenin yanlış oldunu bir kez daha onayladım.
Biz darendeye gidip raporu yeniledik Keşke gürün devlet hastanesini yapılmasında o kuş kadar döşünselede o kadar emek o kadar uğraşa ramen. O tu kaka diyerek yıkıp attıkları hastaneden Daha farklı bir hastane yapsalardı.
Şair:Süleyman ÖZPINAR.24,09,2023
Bir akşam üzeri daha güneş etkisini kaybetmemiş durumdayken Bişeyler alıp çarşıdan geliyorum.
Eve yaklaşık 200 metre falan kala sol tarafta bir boş arsayı bahçe haline getirmişler .
Tam oraya gelmiştim.
Dönüp baktım bir çocuk soluk soluğa
Elinde bir keser
İki eliyle yapışmış kesere
Ayağında çizmesi,başında fötörü vuruyo toprağın döşüne döşüne.
Yaklaştım şöyle yanına doğru.
Hafiften bir öhö sesiyle
Hani dalgın olur korkmasın deyi.
Benim öhö sesini duymuş olmalıki
Hafiften doğrulup bana baktı.
Alnındaki terler boncuk boncuk.
Güzel bir gülümsemeden sonra
Alnındaki terler damlamak üzereyken
kolunun tersiyle terleri sildi.
Kolay gelsin delikanlı dedim.
Sağolasın abi dedi.
Ne yapıyon bahçeyimi çapalıyon dedim .
He abi çok otlanmış.
Adın ne senin dedim
Adım ali
Okula gidiyonmu?
Bu sene ikiye gidecem abi.
Afferin
9 yaşındamısın
Evet abi.
Böyle görmüş büyüklerinden
Toprak onun aşkı olmuş.
Toprağı görünce dayanamaz.
Balıklama dalar
Beller tırmıklar çapalar
Büyüsede unutmaz toprağını
Tatil olduğu zamanı
Koşar baba yurduna
Kavuşur toprağına
Yine vurur çapasını
Yine hatırlar o eski anılarını
Yolun açık olsun Ali.
Fotoğrafını alabilirmiyim diye sordum
Tabi deyip güzelde bir poz verdi.
Allah kolaylık versin deyip ben ayrıldım.
Ali tekrar daldı toprakların içine..
Şair:Süleyman Özpınar.01,10,2023
İnsafın yok yalan dünya
Hep yalanla dönen dünya
Bizlere vuran vurana
Emekliler kölen dünya.
Devlete faydamız yoksa
Kimimiz aç kimi toksa
İsyan edip giden çoksa
Emeklisiz kalın dünya.
Güç kalmadı nefes alam
Sığınacak kaldı mevlam
Bizi artık doğru anlan
Emekliden selam dünya.
Özpınarım gözem dertli
Herkesin sonu emekli
Elalem iyi bilmeli
Yaşlı kalbi kıran dünya.
Şair:Süleyman ÖZPINAR. 03,10,2023. Şiirinhası. 
Aşıkların sözü vardır
Her notayı bilen ister
Ozanların sazı vardır
Bam teline vuran ister.
Ovaların üstü dağdır
Körük üfler ateş hardır
Her güzelin nazı vardır
Dil döküpte saran ister.
Hep ihtiyaç bu gün dünde
Derman odur bütün derde
Akan suyun gözü nerde?
Arayıpta bulan ister.
Bu çağ anlaşılmaz çağdır
Ataların sözü vardır
Her yokuşun düzü vardır
Nefes yetip varan ister.
Kokuşmayan tekşey kaldı
Birisi tuz biri baldı
Söylen dostlar bu ne haldı
Derde çare olan ister.
Özpınarım söyler durur
Güzellikten duyar gurur
Bana kırılmayın nolur
Taş gediğe koyan ister
Şair:Süleyman ÖZPINAR. 23 09.2023
Sabah erken kalktık darende somuncu baba vakıf hastanesine gidip bir ilaç raporu yenileyecektik. Aktaşlar dinlenme tesislerine gittik hanımla beraber. Gürün devlet hastanesinde öyle bir imkan yok tabi. Lokantanın önünde dururken önümden bir Çullu karga yürüyerek geçti az ilerdeki çöp tenekesinin kenarında tahta gibi kurumuş bir ekmek parçası buldu. Gagasıyla alıp ilerledi bende merak ettim yavaş yavaş ardısıra takip ediyom. 3-4metre ilerde araba camlarını yıykayınca su gölekleri oluşmuş. O göleğin başına vardı. Önce şöyle sağa sola bakındı ve gagasındaki kuru ekmeği kenara bıraktı ve gagasıyla vurup 8 - 10 parçaya böldü. Parçaları teker teker gölekteki suya bıraktı.Biraz bekledi Demekki ekmekler kıvamına gelmişki daha sonra suya bıraktığı ekmek parçalarını çıkarıp kenara dizdi. Sonunda yeme sırası geldi. Birer birer yumuşayan ekmek lokmalarını afiyetle yedi üstüne o gölekten güzel birde suyunu içti. tekrar şöyle etrafı gözlemledi gak diyede bir öttüverdi uçup gitti.
Hani bazı insanlar birini aşalamak isterse veya birine çok kızmışsa şöyle derler kuş beyinli nolacak. Bu Çullu kargayı izledikten sonra. Bu kelimenin yanlış oldunu bir kez daha onayladım.
Biz darendeye gidip raporu yeniledik Keşke gürün devlet hastanesini yapılmasında o kuş kadar döşünselede o kadar emek o kadar uğraşa ramen. O tu kaka diyerek yıkıp attıkları hastaneden Daha farklı bir hastane yapsalardı.
Şair:Süleyman ÖZPINAR.24,09,2023
Her söze çocuklar gibi küsmesi
Bak duvara yerin evin köşesi
Yemek yerken üste başa dökmesi
Bak şalvara olmuş yemek listesi.
Tek arkadaşın var eğri bir baston
Kalmadı etrafta gerçek bir dostun
Yetmiş senedir sen ne için koştun
Bak halına oldun hayat kölesi.
Bir zamanlar yere yurda sığmazdın
Kem sözlerin kulağınla duymazdın
Her halinle bir ortama uymazdın
Bak ağzına çıkarmıyor o sesi.
Nara atarken ses verirdi kayalar
Kalmamış eskideki modalar
Şimdi sana bakıp güler insanlar
Bak tarzına kalmamıştır süksesi
Özpınarsam gördüğümü yazarım
Kimseye yoktur kinim ve garazım
Şairim ama bende bir insanım.
Ba yazıma olur kulun hatası.
Şair:Süleyman ÖZPINAR. Şiirinhası
Bir akşam üzeri daha güneş etkisini kaybetmemiş durumdayken Bişeyler alıp çarşıdan geliyorum.
Eve yaklaşık 200 metre falan kala sol tarafta bir boş arsayı bahçe haline getirmişler .
Tam oraya gelmiştim.
Dönüp baktım bir çocuk soluk soluğa
Elinde bir keser keserin boyu kendinden uzun.
İki eliyle yapışmış kesere
Ayağında çizmesi,başında fötörü vuruyo toprağın döşüne döşüne.
Yaklaştım şöyle yanına doğru.
Hafiften bir öhö sesiyle
Hani dalgın olur korkmasın deyi.
Benim öhö sesini duymuş olmalıki
Hafiften doğrulup bana baktı.
Alnındaki terler boncuk boncuk.
Güzel bir gülümsemeden sonra
Alnındaki terler damlamak üzereyken
kolunun tersiyle terleri sildi.
Kolay gelsin delikanlı dedim.
Sağolasın abi dedi.
Ne yapıyon bahçeyimi çapalıyon dedim .
He abi çok otlanmış.
Adın ne senin dedim
Adım ali
Okula gidiyonmu?
Bu sene ikiye gidecem abi.
Afferin
9 yaşındamısın
Evet abi.
Böyle görmüş büyüklerinden
Toprak onun aşkı olmuş.
Toprağı görünce dayanamaz.
Balıklama dalar
Beller tırmıklar çapalar
Büyüsede unutmaz toprağını
Tatil olduğu zamanı
Koşar baba yurduna
Kavuşur toprağına
Yine vurur çapasını
Yine hatırlar o eski anılarını
Yolun açık olsun Ali.
Fotoğrafını alabilirmiyim diye sordum
Tabi deyip güzelde bir poz verdi.
Allah kolaylık versin deyip ben ayrıldım.
Ali tekrar daldı toprakların içine..
Şair:Süleyman Özpınar.01,10,2023
Tanımayan kim varsa tanısınlar
Burası gürün’dür buyurun dostlar
Toprağı sanki ana gibi kokar
Burası gürün’dür hazbulun dostlar.
Kurumuş yeşili kalmış kel dağlar
Zümrütten örülü karşı kayalar
Her mevsimi ayrı kış ile bahar
Burası gürün’dür koşturun dostlar.
Ekmekleri yenip suyu içilir
Tatil için her yıl gürün seçilir
Her ferdi sizlere Önder elçidir
Tatili neşeyle doldurun dostlar
Yoncalıktan girsen tıhmına kadar
Göz zevkine uygun seyirleri var
Gökpınar gözükmez dağları saklar
Dağları aradan kaldırın dostlar.
Bir şuğulu varki görmeyi değer
Gece balık tutsan ellerde fener
Göller vardı göller çocuklar çımer
O gölleri artık buldurun dostlar.
Özenip yaratmış seni yaradan
Daha ne isterim yüce mevladan
Böyle bir memleket kalmış atadan
Ruhlara Fatiha okuyun dostlar.
Özpınar ‘ın kaynakları gürün’de
Akar gider gölekleri derinde
İstenen herşey yerli yerinde
Burası gürün’dür şenolun dostlar.
Şair:Süleyman Özpınar.
16,09,2023
Sevgiler saygılar güzel insanlar.
Bu yürek varya bu yürekte
Kapanmayan yaraları kapadık
Örttük üzerini yanmış küllerle
Yaralayan acıları sakladık.
Ah çekince kara duman çıkardı
Sığmazdı bağrına dışa çıkardı
Gören gözler bune diye şaşardı
Kıvrandıran sancıları sakladık.
Bizler işte o günleri yaşadık
Zorba ele birer Demir maşaydık
Bu gün marabaysak yarın paşaydık
Hak olmayan davaları sakladık.
Özpınar donmaz zemheri ayında
İster kış olsun ister baharda
Mevsim mevsim kanatların altında
Açılmamış goncaları sakladık.
Şair:Süleyman Özpınar. 16,09,2023.Şiirinhası.
Kaybetmiş olsakta herşeyimizi
Bizim hep doğru bildiğimizi
Hangi şartlarda ve nerden geldiğimizi.
İnkar etmeyiz unutmayız herkes bilmeli
Canlıya sevgiyle bakan gözlerimizi
İzzeti nefsimizi
Türklük kalitemizi
Dosta karşı sevgimizi
O yufka yüreğimizi
Muhtaca uzanan ellerimizi
Bunları elimizden alabilmeyi
Kimse aklından geçirmesin denemeyi.
Ufuktaki al bayrağı indirmeyi
Camilerde ezan susturmayı
Vatandan bir karış toprak almayı
Hatta tek bir çakıl taşımızı çalmayı
Bunlarıdan birini aklından geçireni
Haritadan siler bu Türk milleti
Türkiyemize ters bakanlar varsa bunlari iyi bilmeli.
Şair:Süleyman Özpınar. 16,06,2023. Cumam
Bu düzen buzuldu ne oldu bize
Yönünü kaybetmiş kuşlar gibiyiz
Hep mutlu yaşarken geldikmi göze?
Mazisi küflenmiş aşklar gibiyiz
Kenetliydik birlikteydik neolduk
Sanki tabana dinamitler konulduk
Her birimiz bir yerlere savrulduk
Kayadan ayrılmış daşlar gibiyiz.
Ana baba mekan yad oldu gayrı
Evladın babaya kalmadı hayrı
Bu gençlerimize benden bir çağrı
Memleket aşkını boşlar gibiyiz.
Özpınar çağlamış gelir ufuktan
Artık yeter uyan gaflet uykudan
Bu memleket bizim kopma topraktan
Doğduğumuz yere koşar gibiyiz.
Kışın gidip gurbet elde kışladık
Bahar geldi yurda dönüş başladık
Toprak kokusuna nasıl alıştık.
Eski zorlukları aşar gibiyiz.
Şair:Süleyman Özpınar. 25,05,2023,
[12:13, 25.05.2023] Süleyman Özpınar:
Sıcaktan bir zarar gelmez
Gelirse soğuktan gelir
Varlıktan bir maraz gelmez
Gelirse yokluktan gelir.
Tavşanlardan zarar gelmez
Gelirse avcudan gelir
Ceylandan bir maraz gelmez
Gelirseçakaldan gelir.
Çise düşer zarar vermez
Verirse donunca verir
Ayıklardan zarar gelmez
Gelirse sarhoştan gelir.
Yavru kuştan zarar gelmez
Atılan taşlardan gelir
Serçelerden zarar gelmez
Gelirse kartaldan gelir.
Her evlattan zarar gelmez
Hayırsız evlattan gelir
Mutluluğun son darbesi
Cazgır bir hayattan gelir..
Şair:Süleyman Özpınar.
Bahar deyip her gün onu beklerken
İnat edip gelmez ona kırgınım
Parmak sayıp günü güne eklerken
Surat asıp gelmez ona kırgınım..
Gel dedikçe naz ederek eğlenir
Karnından konuşur bazan söylenir
Bazan aga olur bazan beylenir .
Kadir kıymet bilmez ona kırgınımz gınım..
Doğduğu topraklar bunlara batar
Biz kimdik kimler olduk şaşarım.
Burda doyup gider dışarda havlar
İnanılmaz bir gaflet olduk şaşarım..
Ata yurdu devletini sevmezler
Utanmasa bir güzelde küfreder
Bize düşman kim var onu överler
Zararlı bir afet olduk şaşarım..
Türkiye bir zarar görsün sevinir
Hayırlı bir iş yapılsın delirir
Çıkar için kul önünde eğilir
Bu nasıl bir zillet olduk şaşarım.
Ak denene kara derler inada
Sevinirler dondurucu soğuğa
Karşı çıkar düşman için savaşa
Bu nasıl bir nalet olduk şaşarım..?
İt izleri kurt izine karışır
Kurtlar gelmiş itler ile sevişir
Gardaş gardaş ile her gün boğuşur
Bu nasıl bir millet olduk şaşarım?
Gözler görmez kulaklar duymaz olmuş
Kalpler taşlaşıp Türk aşkı yok olmuş
İçerde sen ben kavgası başlamış
Bu ne kadar haset olduk şaşarım?
Nankölük ruha kadar işlemiş
Nankörleri hangi ana beslemiş
Ermeniler teker teker fişlemiş
Toruna ters ibret olduk şaşarım..
Özpınarım sabrım nereye kadar
Bu hale üzgünüm ateşim çıkar
Atalarım duysa mezardan kalkar
Bu nasıl bir evlat olduk şaşarım.
Şair:Süleyman Özpınar.04.05.2023
Evet 20 yılda gerçekten çok çok
Fakir ve hiç bişey yapmayan
Olduğu yerde sayan bir ülke olduk.
1-Sokaklarda otoparklarda
Araç parkedecek yer bulamadık
2-TOGG diye bir milli araba yaptık
Türkiye almak için sıraya girdi.
3-Misafirim vardı dışarıda
Bir iftar açalım dedik lokantaya gittik
Bir boş masa bir sandalye bulamadık
4-Markete gittik birazcık bişeyler aldık
Para vermek için yarım saat kuyrukta kaldık
5-İftardan sonra misafirimi gezdirmek için
Avm ye gittik tıklım tıklım nefes alamadık
6-Uçaklar ful bilet bulamıyoruz.
7-Otobüslerin ek seferine bile yetişemedik
8-İnsansız hava araçları yaptık
Başarılarına hayran kaldık Tb 2-3 4
Kızıl elma TCG sayısını unuttuk
9-Bir deprem oldu
Allah kimsenin başına vermesin
Kısa zamanda yaralar sarılmaya çalışıldı
Toplanan yardımlar depolayacak yer bulamadık
Üç ay gibi kısa bir zamanda köy evlerini
Yapıp vatandaşa teslim etmeye başladık
Evlerin temelini attık
Tüm depremde yıkılan evleri
Bir yıl içinde teslim vadinde bulunduk
Açılıştan açılışa koşmaktan yorulduk
Hastaneler,barajlar,havalanı ,yollar, tuneller,
Sayamadığımız yüzlerce hizmet ler
Gerçekten Çok fakirleştik çok.
Türkiyede çok bunu böyle diyenler..
Şair Süleyman Özpınar.17.04.2023
Ey uşgur düşkünü sünni
Mecbur kılmadı herkesi
Dört karı alın demedi
Müslüman kullara Nebi..
Darda kalmışsa kadınlar
Al eve el açmasınlar
Kıy nikah eş olmasınlar
Böyle emir vermiş Nebi..
Gittiğin yer nere ise
Sonu cehennem olsada
Yeterki olayım senle
Sonu cehennem olsada
Ardınsıra bakmayalım
Hayal kurup durmayalım
Nere dersen ben ordayım
Sonu cehennem olsada.
Bir güzel insan
Nasıl olsun dersen
İşte karşında görmek istersen.
Bir bakıp görsen
Güler yüzlü Yufka yürekli
Hatır gönülü bilen
Büyük küçük hiç seçmeden
Tüm insanları seven
Ah be hayal able gerçekten
Ne güzel bir komşusun sen..
Yaşı hayli ileri
Kilosuda olmasına ramen
Şakaları ve gülüşleri
Sanki yeni bir ergen
Hiç bir şey kaybetmemiş
O yaşadığı eski gençlikten
Kapıdan her geçen
Komşulara tebessümle seslenen
Ah be Hayal abla gerçekten
Bulunmaz bir komşusun sen..
Gençlere nasihat çeken
Orta yaşa örnrk olmayı bilen
Yaşlıya destek için koluna giren
Evlatları uğruna canını veren
Komşuluk için herkese yol gösteren
Her konuda sen bir örnreksin desem
Ne dersin be Hayal abla sen
Hayırlı ramazanlar bayram gelmeden
Sevgiler dolu selam
Öperim ellerinden..
Şair:Süleyman Özpınar.11.04.2023
Gözü kör olan göremez
Hayırlı olsun diyemez
Hiç birine Türk denilmez
Kan bozuksa çok farketmez.
Otu çekip köküne bak
İnsan ise sözüne bak
Biri değil yüzüne bak
Kan bozuksa hiç farketmez
Öksüz yetim kaldım çocuk yaşımda
Bunlar için yanıp yanıp ağladım
O gün bu gün aklım yoktur başımda
Yara derin sarıp sarıp ağladım.
Yirmi yaşa kadar sahipsiz kaldım
Kimselere gidip derdim yanmadım
Seneler boyunca açılmaz kapım
Kapılara bakıp bakıp ağladım.
Dereden doldurup geldi
Kutsalım zemzem bozuldu
Faydası yok dünden belli
Sağlıkta melhem bozuldu.
Ördekler hep terse yüzer
Dişi erkekleri düzer
Tekneler karada gezer
Rota ve dümen bozuldu.
Nefes almak ne güzelmiş
Meğer ne çok değerliymiş
Mevlam bedavadan vermiş
Kıymetini bilmek varmış..
Astım vurdu ensemize
Gelemedik kendimize
Gece yarı hastanede
Şifa için kalmak varmış.
Havalanma telli durnam
Gün olur sende inersin
İnandığım güzel dünyam
Bir gün bak sende gülersin.
Çok güzel ince düşünce
Sık doku ele geçince
Elbette günü gelince
Ne ektin onu biçersin.
Şu acımasız fani dünyadan
Bir garip gelipte geçti gördünmü?
Yalan dünyasına hiç doymadan
Bir garip kuş gibi uçtu gördünmü?
Garip kuşun asla yuvası olmaz
Duldasız çalıya kuşlarda konmaz
Bir gün keyfe keder yarınsa doymaz
Elli yılda neler çekti gördünmü?
Seneler seneyi aratır oldu
Tufan olup vurdun vicdansız kader
Daha dur yeni güneşin doğdu
Bizi yakıyorsun vicdansız yıllar
Bekleseydin sabah olsaydı bari
Yıkıp viran ettin yolları şehri
Nice masum yavru canını verdi
Buna nasıl kıydın vicdansız yıllar
Açmış yine bizim dağın gülleri
Bahar geliyom diye vermiş müjdeyi
Süslemiş kırda dağı tepeyi
Gidipte koklama zamanı geldi..
Güneş vurup karlarını eritmiş
Kardelenler kar altından gözükmüş
Naruzları ker taraftan gözükmüş
Varıpta toplama zamanı geldi..
Kış boyu kaldık apartman içinde
Özlemle hayal kurduk köyümle
Halı gibi yeşillerin üstünde
Çocukça hoplama zamanı geldi..
Arıları uyanmış çiçek peşinde
Her gece görüyom artık düşümde
Tüm derdini yazsam şiir köşemde
Anılar saklama zamanı geldi..
Özpınar çok uzak olsada yollar
Sılaya varıpta açılsa kollar
Depremler gördü sarsıldı dostlar
Dostları yoklama zamanı geldi..
Şair.Süleyman Özpınar.28.03.2023.Şiirinhası.
Deprem vurmuş eş dost sevdiklerimi
Yanlarına varıp bir soramadık
Hayalda rüyada gördüklerimi
Gerçekte görüpte bir saramadık..
Atıldık gurbete yabancı olduk
İçim yanar ama sağlığım bozuk
Burnumda tüter çoluk ve çocuk
Alnından öpüpte bir saramadık.
Anamın saçlarına
Bakıyom mevsim mevsim
Ak düşmüş uçlarına
İleri yaştan derim.
Kalbini kıranların
Ona laf edenlerin
Laf edip üzenlerin
Kalpleri taştan derim.
Tatlı dil güler yüz ne güzel şeyler
Hanım baştacı eşiyde beyler
O güzel sevgini her yerde göster
Güzel yüzü sizde gösterin beyler..
Artık güzellikten güzel ne vardır
Sıkıntılar üzer dertler ağlatır
Boş tartışma huzursuzluk yaratır
Şimdi tercih sizin tartışın beyler.
İşte zamanında bizlerde gençtik
Bunu biz seçtik mertlik ne yapsın
Sigarayı binbir keyifle içtik
Çocuk kan deli cahillik ne yapsın..
Son zamanlar kendinden iğrenirsin
Ulan ben kimim diyerek tepinirsin
Sigara içmeyen gence imrenirsin
Tüm beden olmuş pislik ne yapsın?
Neşeni bırakıp mateme dalma
Her derdi içinde abartma dostum
Oturup sofrada aşırı doyma
Yarı aç yarı toksan kalk be dostum.
Her gün sabah en az bir saat yürü
Temiz hava solu,Koklayın gülü
Sabah kalkıp çevir işine yönü
Sakın deme bular ırak be dostum..
Sivas Gürün ilçesi 2,717km2 toprağa sahip
Çok büyük ve şirin bir ilçeyiz
Ama biz halen bunun bilincinde değiliz
Burda yapacağımız binalarımızı
Gürün yerleşim alanımızı
Genişletmek ve moderin çağa ayak uydurmak için
Başka çarelere baş vurmayıp inatla bahçelere giriyoruz.
Irmak kenarları bağ bahçe ortaları
Daha önceleri sel suları ve o selin getirdiği
Kum çakıl ve çeşitli tortuları getirip yerleştirdiği alanlardır.
Yedi nokta yedi vurdu
Aç gözünü Anadolu
Öksüz yetim çocuk doldu
Benzi solmuş Anadolu.
Adıyaman Urfa hani?
Aç gözünü doktor geldi
Bu felaketi mevlam verdi
Kanla dolmuş Anadolu.
Oldu Türkiye tek yürek
Yürek kazma eller kürek
Ne kolon var nede direk
Hep kum olmuş Anadolu.
Malatya’da canlarım var
Nolur mevlam canı kurtar
Türkiyem sizlere ağlar
Kışta donmuş Anadolu
Urfa Antebe yaklaşmış
Diyarbakır kar kaplamış
Osmaniye haber salmış
Darda kalmış Anadolu.
Adana’yı yaptı viran
Ambulanslar çalar siren
Allah aldı Allah veren
Yürek yanmış Anadolu.
Elazığ’da vardır hasar
Gürün için son bir karar
Devlet acıları sarar sarar
Haber gelmiş Anadolu.
Acı büyük hayat devam
Sağ canlara olsun selam
Gücüm yokki koşup varam
Affın olsun Anadolu.
Kimi seksenli yaşlarda
Kimiside yeni ana
Yıkık binalar başında
Gözü yaşlı Anadolu.
Özpınarım yandı ciğer
Ruhun şadolsun şehitler
Hastaya koşar tabipler
Nazar almış Anadolu.
O Maraş Maraş Maraş
Size noldu söyle gardaş
Aç gözünü geldim yoldaş
Yaslan omuzuma gardaş.
Oy oy.
Türkiyem başın sağolsun.
Allah birdaha böyle bir
Acı göstermesin AMİİN.
Şair:Süleyman Özpınar.
06,02,2023.
04,17. 7,7 7,6 13,24 pazartesi.
Havlamayı bilmez itler
Sürüye çağırır kurtlar
Musallat oldu naletler
Yetiş mevlam bizi kurtar
Her dinazor bir köşede
Dünyayı görür şüşede
Hepsi şehvetin peşinde
Yetiş mevlam teni kurtar.
Aha bu gün aha yarın denirken
Haberin olmadan bakki yaz gelmiş
Hayal kurup düşlerinde görürken
Haberin olmadan bakki yaz gelmiş
Karlar erimişte suları akar
Kar çiçeği açmış gözüne bakar
Daha önce haber veriyo bahar
Her şeyin ardından bakki yaz gelmiş.
Öyle bir asırdayızki
Hayvanlarda dile geldi
At,eşek sokakta itler
Konuşursa şaşmayın gençler..
Bu dünyada neler var.
Fare çekmiş susuz rakıyı sakiyi arar
Hemde masayı yumruklar
Beni kovalayan o kedi vardıya
Ona söyleyin derhal gelsin buraya kadar..
Diyerek nara atar
İnsanlık Allah vergisi
Allah sevgin varolmalı
Yok fuarı ve seregisi
Asil soyun varolmalı..
Güzelliğin sonu yoktur
İnsan kalbi kırma nolur
Tamir etmez hiç bir doktor
Hassas vicdan varolmalı..
Atmış beşinden sonra azanların
Araya girip dostluk bozanların
Yalan dolanla haber yazanların
Devamını diyemedim siz deyin..
Her konuya atlayan sazanların
Dosta arkadan kuyu kazanların
Helal varken harama dalanların
Devamını diyemedim siz deyin..
Besle sen beslersin besle yetimi
İlk sende dener bütün hain zevkini
Besle besle sen onun bunun itini
Vallahi zevkle çeker senin ipini.
Kimseye verme fazlalıktan değeri
Güzel yakışır deyip vurur eyeri
Görmez kendi sırtındaki semeri
Pekte sever kendi aşgarını tipini.
İt yatar araba gölgesi altında
Hepsi kendi gölgesiymiş sanarya
Geçip gidince gölge yapan araba
İşte o zaman cahil kafa dank etti.
Şair:Süleyman Özpınar.
Uzaktan uzağa şöyle bakarken
Memlekette karlı dağlar gözükür
Topraklarım burcu burcu kokarken
Köyümüzden buzlu yollar gözükür.
Hava soğuk odamızda üşürken
Karlar öbek öbek tepe yaparken
Fırtına balkonda ıslık çalarken
Bunca kış ardından bahar gözükür
İşte yaşım yetmişbeşe dayandı
Bahçelerde açan gülüm kalmadı
Ben doysamda deli gönlüm doymadı
Yalan dünya senle işim kalmadı.
Bunca isme nice name dizdiler
Benim için bir çok çene ezdiler
Sağlığımda hep benimle gezdiler
Gideriken peşe düşen kalmadı.
Nezamandan beri hasretim desem
Benim için kapı açan olurmu?
Çıkıp gitsem ahe ben geldim desem
Benim için soba yakan olurmu?
Bizim êlin kar yağmurunu sevsem
Çorbasını içip ekmeğin bölsem
Ben bu köyde doğup büyüdüm desem
Tanıyıpta selam çakan olurmu?
Çok zor bişey değil hele bir dene
Buda benim köylüm gardaşım diye
Êlgördülük değil gerçek sevgiyle
Selam verip elim tutan olurmu?
Emek verip toprağına ter döktüm
Çarık giyip tarlalarda hergettim
Atmış yıl önceydi köyüm terkettim
Varıp gitsem bir tanıyan olurmu?
Arazi toprağım köyümde vardı
Ya kayboldu yada merraya kaldı
Eş dost baba mülkü gibi kullandı
Geçmişe dua okuyan olurmu?
Özpınarsın emek verdin toprağa
Allah rahmet etsin ana babana
Onların emeği çoktur burada
Hoş gelmişsin köyüne diyen olurmu?
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.14.12.2022.
Kış gelince karlar yağar
Hasreti çok canlar yakar
Yaş gözlerden durmaz akar
Bekliyorum gelsin bahar
Bu hasretlik gürün için
Tatil deyip gürün seçin
Tüm canlılar olsun elçin
Yaz boyunca gitsin bahar.
Bizde geçtik aynı yolu
Teşvik değil gerçek konu
Çok görmeyin nolur bunu
Farklıdır gençlik duygusu..
Gençlik hasreti çekene
Al güründen bir reçete
Susuz rakı içenlere
Gelde bir sor ne arzusu
İnsan bu kadarmı soğur
Bir elimden tutsan nolur?
Buda seningibi kuldur
Gelde aşkı kalbe doldur..
Boşa akan suyu döndür
Yanan ateşimi söndür
Gülmeyen yüzümü gülgür
Gizli aşkı tene doldur..
Tek katlı bir evim,önünde bahçesi
Her dallardan gelen ayrı kuş sesi
Kapıda çemkiren it birde kedisi
Tüm evlerde bunlar olsaydı keşke..
Köşede güzüne sobam yansaydı
Üstünde çaydanlık çay kaynasaydı
Fırında patates ,kestane patlasaydı
Hep beraber oturup yenseydi keşke.
Bazı eşşeklere değer vermişim.
Biri yarış atı oldu görmüşüm
Arpa,saman önlerine sermişim.
Sanki o zamanlar bakar körmüşüm.
Ben adam bilirdim meğer değilmiş.
İçerde beslenen hep dolu kinmiş.
Anadan süt değil zehirmi emmiş.?
Saçtı üstüme,ben sağar körmüşüm
Adam ettiğim o çulsuz eşekler .
Çullanınca önce beni teptiler.
Tüm çevremizede zehir serptiler.
Bunu göremiycek kadar körmüşüm.
Ben yemeyip hep bunlara yedirdim.
Hepsinide baştan sona giydirdim.
Ben herkesi kendim gibi bilirdim.
Bunun için yemlik pazar olmuşum..
Zamanında büyük hata yapmışım
Gereksiz insana değer vermişim.
İnsandır diyerek bakıp görmüşüm
O zamanlar ne kadarda körmüşüm.
şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.14.09.2020o
Her tarafı sarmış ateşli çember
Şehit düşerken tomurcuk güller
Türk bildiğimiz o satılmış itler
Tavuk çalan tilki gibi güldüler..
Savaş pandemi kol gezerken her yerde
Yangınlar,sel,kasırga ve terörle
Devlet uğraşırken bütün dertlerle
Köşelerde sinsi sinsi güldüler
Dışardaki düşman fırsat kollarken
İçerde hainler taraf olurken
Yunan'lar ensemizde solurken
Sanki Yunan iti gibi güldüler
Küresel ısınma rezillikleriyle
Peşimizi bırakmaz anarşiyle
Hepsini sileriz işte bu sene
Derken bile takıp zili güldüler..
Şair:Süleyman.Özpınar.19.11.2022
Vatandan kaçanlar vardıya hani.
Bize cepe alan tiplere baksen
Atasın sorarsın sünnetsiz coni
Babası belirsiz piçlere basken
Devlete çöreklenmiş it gibi
Koltuk arasında yaşar bit gibi
Kan emermiş,anasından süt gibi.
Yavşaktı büyümüş bitlere basken.
Vatanım deyipte vatandan kaçan
Türkiyede doyup dışta havlayan.
Gidip düşmanlarla çanak yalayan
Şu azıttığımız itlere basken…..
Çıkart yüzündeki satekar postun
Dıştan pompalanan gazı var onun
İnsan değillerki insanca koksun.
Etrafı kokutan g……..re bak sen
http://www.siirinhasi.com/siirler/itlere-baksen-2427.html
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası09.11.2020.
Vatandan kaçanlar vardıya hani.
Bize cepe alan tiplere baksen
Atasın sorarsın sünnetsiz coni
Babası belirsiz piçlere basken
Devlete çöreklenmiş it gibi
Koltuk arasında yaşar bit gibi
Kan emermiş,anasından süt gibi.
Yavşaktı büyümüş bitlere basken.
Vatanım deyipte vatandan kaçan
Türkiyede doyup dışta havlayan.
Gidip düşmanlarla çanak yalayan
Şu azıttığımız itlere basken…..
Çıkart yüzündeki satekar postun
Dıştan pompalanan gazı var onun
İnsan değillerki insanca koksun.
Etrafı kokutan g……..re bak sen
http://www.siirinhasi.com/siirler/itlere-baksen-2427.html
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası09.11.2020.
Dünya akışına daim dik durun.
Herşeyi düşünüp yapmayın sorun.
Hayata gülümse sitresten korun.
Hayatın tadını çıkarın dostum.
Bu dünya fani herkes biliyor
Zamanı gelenler tek tek gidiyor
Gün saat ne kimse bilmiyor
Her anın tadını çıktın dostum.
Belli olmaz dünü bu gün yarını
Her yaşta çektin dünya kahrını
Bırakıp gidersin bütün varını
Her yaşın tadını çıkarın dostum.
Eyvah eyvah deme geçen günlere
Kendini sevketme başka yönlere
Uzat ellerini renkli güllere
Aşkının tadını çıkarın dostum.
Zorluklara rağmen yaşmak güzel
Hazan mevsiminde dökülür gazel
Her daim vaktiniz olmalı güncel
Yaşamın tadını çıkarın dostum.
Bir uçtan bir uca akar Özpınar
Birde ona sorun binbir derdi var
Kış aya girilmiş bekliyo bahar
Yazların tadını çıkarın dostum.
&&&&&&&
Herkese sağlıklı ve güzel bi gün diler
sevgi dolu selamlar sunarım.
Saygı değer güzel dostlarım.
Şair:Süleyman Özpınar. 19,11,2022,
Sene 1992 _93 yılları
Kesimhane şefi Orhan vardı
Elamanları Karslı Nadir ve Sivaslı
Selahddin de makastarları.
Akşama kadar bunlara takılır şakalaşır
Öyle zaman geçirirdi.
Bende bir kat altta modelhane şefiyi
Çoğu zaman yukarıya
kesimhaneye çıkıp kumaş alırım.
Kesime çıkacak modelleri sunarım.
Yine ben Orhanın yanına vardım
birer çay söyledi Nadire seslendi
Nadir aylığı aldın yine iyisin
Bu ay bankaya ne kadar ata bildin ?
Diyerek sordu Selahaddine duyuracak şekilde
Nadir iki milyon attım usta diye cevap verdi.
Selahaddin bunları dinledi
Motoru çalıştırdı
Orhan Selahaddine seslendi
Kesim yapmaya başladığı için .Motorun sesinden
Orhanın ne dedini anlamadı
Motoru kapayıp orhana .Ne diyon usta diye seslendi.
Bak Nadir her ay bankaya iki milyon atıyomuş sen ne kadar ata biliyon dedi.O zamanlar milyon o kadar büyük para değildi
Selahaddin şöyle bir doğruldu derin nefes aldı.yüzünü biraz ekşitir gibi sonradan gülümser gibi yaptı.Selahaddin 4 çocuk babası.Birde yanında yaşlı anası.Tek dabanca çalışan garibanın birisi.
Selahaddin sonunda bombayı patlattı.Usta ben her ay başı üçbuçuk atıyom .İki milyon nedirki dedi.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.10.11.2022.
Bazı dostlar vardır Gürün'ü sevmez
Yazdım bir kez bunu silemem artık
Cennette yaşarlar kıymetin bilmez
Buna başka bir şey diyemem artık.
Doğduğun topraklar nasıl sevilmez
Yumurtadan çıkmış kabuk beğenmez
Yarım asır geçmiş Bir kere gelmez
Başka bir kelime söylemem artık.
Evin tek odasında soba yanardı
Aile herkes aynı odada yatardı
Herkes bir birinin kokusuna doyardı
Millet böyle gardaşlık kazandı
Yediğimiz herşey leziz ve doğaldı
O devirde bunları bulup yiyen kraldı
Doktorada zaten hacet kalmazdı
Beden işte böyle bağışıklık kazandı
O bitler biz değil dünyayı sardı
Külle yıkanan çamaşır mis kokardı
O bitlerinde yaşam hakkı vardı
Beden böyle bağışıklık kazandı.
Kundura vardıda bizmi giymedik.?
Süt peynir pekmez alasını yedik
Her gıdamız bol bol beyler gibiydik.
İnsanlar böyle aşıklık kazandı
Gelmek kolay dönüşü zor
Giderken gel bana bir sor
Kalbe düşen dumansız kor
Yakar kalbi her gün yakar..
Gece yakar gündüz yakar
Ben beklerim gelmez bahar
Her nefeste hasret katar
Yakar beni her gün yakar.
İşte benim yara deşildi gayri
Elimden düşürmem defter kalemi
Hayal'i geç zaptedemem düşleri
Gece sunar bir acı kahve gibi..
Bir gece köydeyim bir gece şuğul
Benim canım artık köy ister oğul
Köyde bir düğün var çalıyo davul
Sanki ora bizim mahalle gibi.
Özpınar toplamış gurbet çeyizi
Bahçelerin bitmiş elma cevizi
O güzel ilçemin her köşesini
Dolaşmak isterim pervane gibi..
Şair Süleyman Özpınar.Şözeri.01.11.2022.
Biz buraya deriz gürün.
Dünü neyse aynı bugün
Böyle memleketle öğün
Türkiyede başta görün..!
Ah o gürün ah o gürün
Hele birde gelip görün.
Kıymalı ekmeği dürün
Ah o gürün ah o gürün.
Tandıra pattesi gömün
Isbanak çörek büşürün
Kar yağsında ben üşürüm.
Hele birde kışta görün.
Yazı başka kışı başka
Kışın ister başa şapka
Soba yakan gelir aşka
Hele birde aşkta görün.
İlk baharı cennet gibi
Hayat verir kuş sesleri
Özpınarın bu sözleri
Her yönüyle başka görün.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.01.11.2022
Aynen benim köylerime benzerdi
Bahçesinde koyun kuzu melerdi
Sabahları erken horozları öterdi
Sanki bura gelmiş o bizim köyler..
Komşuları 45 yıldır tanırım
Her görüşte inan gardaş sanırım
O mahlede yirmi üç sene kaldım
Halen unutulmadı o eski günler.
Kız büyür zaman gelir gelin gider .
Oğlanda evlenip yuvasın dizer..
Giderken bizleri birazcık üzer..
Bize yoldaş olur güller bilirsin.
İki çilekeşte başbaşa kalır
Hayatın çilesi her daim ağır
Eğerki evlatlar kaldıysa fahır
İşte buna denir kader bilirsin.
Boamstan sulama bilmez
Karton kürekli herif
Çapayla tarla sürmez.
Hantal göbekli herif
Başıma nerden çıktın
Yemek yok çok acıktım
İlk gördüm adam sandım
Herif rezili herif
Bakıp yüzüme gülmez
El uzat elin vermez
Tuş yapıp yere sermez
Hımbıl yürekli herif
Nara at kulak duymaz
Soyunup maça çıkmaz
Kale boş topa vurmaz
Narin bilekli herif
Oy derken oyuluyom
Söylerken bayılıyom
Gel gayrı aç ölüyom
Kulak tıkalı herif
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.17.10.2022.
Özlemek ihtiyaç gibi
Herkes özler birbirini
Kendinden uzaktakini
Bu günü yaşarken geçmiştekini
İnsan yaşarken kaybettiklerini
Her zaman herkesi ,herşeyi özler insan.
Gece rüyasında görür
Uyanıp kalkar oturur
Saatlarca düşünür
Ama tabiki içinde varsa o sevgi hissi
Ama o his yok odunsa insan
Arama bunların hiç birini
Özlemek özlem duymak sevgi ile ilintili.
Sevmeyi bilmeyen
Neyi özleyecekki??
Yunan azdı yine ite bak ite
Akıllı ol gelme êl kiş kişine
Unutmuşlar o eski günlerde
Hepisi başladılar ürümeye
Ne yapar itin ölümü gelince?
Aniden saldırımış sahibine
Bunları kaşıntımı tutu yine
Miçotakis sormadınmı dedene..?
Hayat yaşandıkça var dostlar
Ötesi detay ve bazı anılar
Yada o hayal kurduğun umutlar
Hayatın hepisi işte bu kadar.
Hayat yaşandığı sürece güzel
Rüyaları renkli görünce güzel
Hayalların gerçek olunca güzel
Hayatın hepisi işte bu kadar.
Bu kavonoz dipli dünya
Dedikleri o senmisin?
Kafayı taktın insana
İnsanı neden sevmezsin?
Tamam sevmeye bilirsin
Hatta nefrette edersin
Herkesle gardaş değilsin
Tüm canlıya düşman sensin
Ne yapalım dibin bozuk
Her yerin kan oluk oluk
Aşkta yoksun kanda bolluk
Vampir gibi kan emersin.
Şair:Süleyman Özpınar. Sözeri.
Olur olmaz telaşlanma
Telaşlanıp kalkma gönül
Pişeceksin çok haşlanma
Kaynamadan taşma gönül.
Herşey gelip geçicidir
Ne bu dertler kalıcıdır
Nede bu ömür kadımdir
Se canını sıkma gönül.
Ahirette yerin cennet
Gelir bir gün hele sabret
Ne yaparsan son ahiret
Boş sözlere kanma gönül..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.10.10.2022.
Pintinin elinden bal olsa yenmez
Bonkerin elinden zehir içilir
Muhanet le yadellere gidilmez
Dost elinden tutup koşar giderim
Ne yazı bellidir nede baharı
Mevlayı tanımaz üzer kulları
Ne gemi vardır nede yuları
Toplumu üzene çarpargiderim
Semerini kırmış çulsuz birinin
Zıvanadan çıkmış donsuz birinin
Yolunu kaybetmiş yolsuz birinin
Tuttuğu yolları yakar giderim.
Her huzur ortamı sakınha germe
Timsah göz yaşların kim olsa silme
Hainin elinden bir lokma yeme
Mazlumun elinden tutar giderim..
Özpınarsam akacak yönü bilirim
Ona göre alınmıştır tedbirim
Bu hayatın düzenine pes derim
Burdan anasını satar giderim..
Büyük sözü kesilmezdi
Büyük küçük seçilmezdi
Selamsız hiç geçilmezdi
Babamız böyle öğretti.
Yerimiz alt köşelerdi
Büyük bizden su isterdi
Çocuk buna sevinirdi
Babamız böyle öğretti..
Büyük sözü bir emirdi
Hatada sözler zehirdi
O çocuk geri gelirmi?
Babamız böyle öğretti
Tahıl yeşil biçilmezdi
Hisse yanlış ölçülmezdi
Garip hakkı yenilmezdi
Babamız böyle öğretti.
Yazın işler dana yaymak
Kahvaltı şekerle kaymak
Yoktu ona asla doymak
Anamız böyle öğretti.
Her çocuk büyük adayı
Önce tanı emmi dayı
İncitme asla atayı
Babamız böyle öğretti.
Baba şimdi çocuk oldu
Çocuk baba tahta kondu
O çocuklar şimdi noldu
Babamız böyle öğretmedi..
Tabi çocuktu sözeri
Kırıcı olmaz sözleri
Ailesini hiç üzmedi
Babamız böyle öğretti..
Şair Süleyman Özpınar.SÖZERİ.08.10.2022.
Parkta yalnız oturuyom.
Bir arkadaş beni görüp bana doğru gelip
Masama oturdu.
Oturdu ama burun delikleri bir iniyo bir kalkıyo..
Belliki birileri damarına basmıştı.
Gardaş hayırdır ne oldu kimseni böyle üzen?
Otur bir çay iç hele dedim.
Başladı nefes dahi almadan anlatmaya..
<>>>>>>>>>>>>>>>><
Ulan bazan kendi kendime
O kadar çok kızıyorumki
Elime sopayı alıp
Çok güzel dövesim geliyo kedimi.
Ne kadar çok değer vermişim
Ciğeri beş para etmez
Değersiz şerefsizlere.
Omzumda taşımışım senelerce
Hemde enayice.
Yazıklar olsun diyorum kendime
Beni küfe olarak kullanan
Her gün gelip kapımda yallanan
Beni bunlara mecburum sanan
Bu kendini bilmaz dallamalardan
Oh be kurtuldum derken
Dedilerki yok daha çok erken
Sizin daha çekecek çileniz varken
Yok öyle kaçmak bekliyecen
Dedilerki son karar bizden
İşte buda kaderden..
&&&&&
Deyip çayındanda son bir fırt daha
Çektikten sonra masadan ayrılıp
çay için tşkler diyerek gitti
Giderkende halen
kendi kendine konuşuyordu
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
07.10.2022
Gürün bizim vatanımız
Dağıldık hep sağa sola
Ne baba var ne anamız
Anıyoruz yana yana..
Yanıyoruz vatan için
Bahar gelsin yap bir seçim
Ağlıyorsun için için
Gözünde yaş damla damla
Sülen bize neler oldu?
Bu hasretlik içe doldu
Bahçendeki güller soldu
Su veren yok kana kana..
El eleydi ellerimiz
Yan yanaydı evlerimiz
Tek olsaydı ekmeğimiz
Yrdik onu doya doya..
Hep yollarda kaldı gözüm
Mevlam bulacak bir çözüm
Tükendi kalmadı gücüm.
Gurbet êlde kala kala.
Daha yaza çok günler var
Ailecek verin karar
Oyun bozmasın çocuklar
Tolanalım hep yan yana.
Erken gelen soba kursun
Leğende hamur yuğursun
Fırına kömbeye koysun
Yiyelim hep bana bana
Geçsin ramazan bayramı
Kullan seçimde oyları
Toplayıp gel bavulları
Kollar açık gel vatana.
Bu gürüne gel çağrısı
Tm olunca dut kaysısı
El tutar emmi dayısı
Haydi burdan söz ver bana.
Bu sene denizden vaz geç
Tatil için gürünü seç
Pas tutmuş kilitleri aç
Duacı olsunlar sana.
Tatil için gürüne gel
On gün kalsan ömre bedel
Burda hayat gör ne güzel
Gelde kavuş dostlarına
Gezelim şuğul gökpınar
Meyve dolu her bahçalar
Başka yöne verme karar
Gez güzelim bahçe bağda.
Tohmamız var deniz yoktur
Çok muhabbet sohbet boldur
Gelmek için yol uzundur
Değmemi bu uzaklığa?
Yaz olunca hekes gelir
Tüm dostları selam verir
Sede yönü bura çevir
Gel şahit ol insanlığa
Ataların burda yatar
Sor bir kere ne haldalar
Her gün sizden dua sorar
Gelde kavuş atalara.
Bahçen hep kurudu geçti.
Evin taştan ve kerpiçti
Çatı yoktu yağmu çekti
Çadır serseydin bu dama
Eski deyip satma sakın
Köye dönüş sanki yakın
Eski baba tarzı takın
Tamirine başlasana.
Baba malıysa tu kaka
Satmışsa babadan kalma
Sende satıp pişman olma
Hele bir sor satanlara.
Ağaç diken evi yapan
Toprağına terler katan
İşte o senin öz baban
Nolur onu hiç unutma,
O melek imzayı vermeden.
Seni hasretle bekleyen
Sana kırk yalan söyleyen
Mütahitlere aldanma.
Sözeri sözünü söyler
Gurbetteki bütün beyler
Erkek gibi bir söz ister
Gidelimmi hep kol kola..
Özpınar yaşayıp gördü
Hem dünü hemde bu günü
Burdadır hayatın tümü
Güvenme baban olsada..
Şair:Süleyman Özpınar.SÖZERİ.
05.10.2022.
Aşkımız dillenip yükselsin arşa
İkimiz devranı sürelim bari
Aç kalmayız korkma inan bu aşka
İkimiz bir ekmek bölelim bari.
Sevabı günahı tartıyo kantar
Aha şurda kaldı ömür ne kadar?
Yaz mevsimi geçtik geldi son bahar
Elele tutuşup gülelim bari.
Başına bağlamış gara yemeni
Köyümün içinde tekten gelini
Sen beni sevmişsen hadi gel beri
İkimiz beraber ölelim bari.
Sözeri daim durur sözünde
Şöyle bir uzanıp yatsam dizinde
Söylenecek sözüm çoktur dilimde
Dinle son sözümü söyliyim bari..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözer..03,10.22.
Biz dünyanın en güzelyollarını
En güzelde asvaltını döşüyoruz.
Gelip gören komşu devletler
gıpta ile bakıp imreniyo ama biz
bunun farkında değiliz
Ama bir zaman sonra dört elle sarılıp
alelacele bu güzelim yoları bozuyoruz.
Hemde kendi ellerimiz,elamanımız,
ve harcamalarımızla.
Bu ne turşu bune lahana
Allahtan korkun bi çare bulun buna
Her tarafa setler,kasisler döşeyip dururuz.
Burdan geçen araçların beyni sarsılıyo.
Tüm eklem yerleri oynuyo
Sıfır araçlar tez zamanda laşka oluyo
Yazıktır günahtır bu bir milli servettir
Hepsi milyoner değil çoğu garibandır
Hususi yoları bozma aparatı için
fabrika harıl harıl çalışıyo
Elamanlar onu döşemek için yarışıyo
Emek harcanıyo .yemek harcanıyo
Matkaplarla vidalanıyo.
Neymiş burdan geçen araçlar
Yavaş geçecekmiş Kaza olmasın deyi
Gardaşın o aracı kullanan sürcüleri
Önce adam gibi yetiştir ve ehliyet ver
Nizami araç kullanmayı tam öğret
Nizami kullanmayana bas cezayı
Bu cezadan bu şahısa ehliyet veren
Bunları yetiştirip yollara salan
sürücü kurslarınıda sorumlu tutmayı unutma.
Sadece para alayım gerisi beni ilgilendirmez diyerek
Saldım çayıra mevlam kayıra demek yok
Bunlar sıkı denetime alınmalı
Siyasi braşör dağıtır gibi ehliyet versinler
Sizde durmadan yollara kasis döşeyin
Bu böyle gitmez sayın yetkililer.
Bu sorun çözülmeli.
Her sürücü kendini
Nizami araç kullanmak için eğitmeli
Kullanmayanın ehliyeti men edilmeli
Belirli yaştaki sürücüler sıkı denetlenmeli
Yaş sınırına gelen sürücü araç kullanmamalı
Adamda kulak yok,göz yok,refleks yok
Çıkıyo yollara
Hayda !
Mevlam koruya.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
02.10.22.
Hey pala bıyıklı adam!
Üç beş başa kafa çakan
Uçan kuşa çelme takan
Eski günler hayal oldu..
Uzak farketmez gözlerin
Seni taşımaz dizlerin
Gâle alınmaz sözlerin
Eski sözler hayal oldu.
Çocuk hayal ile yaşar
Gençlik yaşam için koşar
Yaşlı anılara bakar.
O anılar hayal oldu.
Sessizce köşende otur
Söylenecek sözün çoktur
Ne yazıkki hakkın yoktur
O babalar hayal oldu..
Sözeri bilerek söyler
Yetmişini geçen beyler
Kuyrukta sırayı bekler
O naralar hayal oldu.
Şair.Süleyman Özpınar.Sözeri.21.09.2022.
Bir gariptir bu dünya
Tam eli yetişmiştir ağzına
Karnını doyurmak için oturmuştu sofraya
Bakarki hayat bitmiş
Düğümlenir aldığı lokmalar boğazda
Vay be 70 yıl nasıl da geçmiş
Göz açıp kapayıncaya kadar
Demek ömür bu kadar kısaymış
Hayallar kormuştu
Hele bir gelsin şu ilk bahar
Eriyip suya dönüşsün
O ulu dağlardaki kocaman kocaman
Kurtük tutmuş bereket saçan karlar.
Coşar işte o zaman
Kuruyan eski kaynaklar ve pınarlar.
Sevinsin doğadaki bütün canlılar
Suyuna kansın dağlar taşlar ve tarlalar
Emeğinin karşılığını alsın
Köylüler ve çiftçi gardaşlar.
Diyerek hem hayal kurar
Hemde yalvarır mevlasına
Uyumaz sabahlara kadar
İşte tamda o anlar.
Hayata gözlerini kapar.
Ruhun şadolsun Özpınar..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
20.09.2022.Salı.
Dünyaya yeten güneş var
Aynı sıcaklıkta ayar
Biri vitamine doyar
Diğeri yandım der ağlar.
Bu millet sanırım doymaz
Sanki birazcıkta aymaz
Ne yedirsen yemek saymaz
Çatlasın açım der ağlar.
Sırtta gezme alışınca
Taşı sırtında aylarca
Bir gün yere bırakınca
Yandı kıçım der ağlar..
Fayda yok evlat toruna
Her gün biri var kolunda
Ana kim babayı sorma
Babam yok piçim der ağlar.
Bune haldiy ey sözeri
Güven bitik yok sözleri
Êl malında hep gözleri
Yok benim suçum der ağlar..
Kabullendim bütün suçu
Ağartmışım sakal saçı
Tanımadım gardaş bacı
Kesilsin başım der ağlar.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
20.09.2022.
Gürün'den geldik aha
Hemen girdik İstanbul moduna
Saat 11 e kadar yat
Saat 11 de kalk
Saat 12 de kahvaltı yap
Önüne gelir bir torba hap
İster içte öl
İstersen içmeden öl.
Aha kalktın nedecen?
Sanki çarık giyip çüte gidecen
Her zamanki gibi
Bakacan18.kattan aşağı doğru
Seyredecen çoluk çocuğu
Keşke türkçe konuşan olsa
Anladığın bir kelime gelir kulağa
Kimisi Mısır'lı,Kimisi Yemen
Birine yanlış söz söylemem
Hiç birini asla hor görmem
Onlarda bizler gibi bir insan
Şu dünyada yaşamaya çalışan
Hep itilip kakılan
Sudan bahaneli savaşlarnan
Yerinden yurdundan uzaklaştırılan
Bazı şerefsizlerin kurbanı olan
Bu insanları gördüğümde
Bin kere şükür bizim bu günümüze
İstanbulda günler şimdilik işte böyle
Daha 10 ayımız var geride
10 ay sonra bahar gelecek diye
Bekleha bekle
Tabiki ömrü yetene.
Kısmet diyelim
Ve beklemeye devamedelim
Sizlerin olsun sonsuz saygı ve sevgilerim.
Saygı değer güzel hemşerilerim.
Şair.Süleyman Özpınar.Sözeri.
13.09.2022.
Aşkın mevsimi günü belli olmaz
Bir gece olursa bir gün tan olur
Her saatı aynı aşka doyulmaz
Bakarsın külhandır bazan han olur.
Hani mazidemi kaldı o günler
Hepsi yalanmıydı verilen sözler
Boşuboşunamı bakıştı gözler
Gözler körleşti diller lal oldu.
Mehmet AMİNCİ
(Özel istek üzerine yazılan bir şiirdir)
İnsan aminci ise bu olur be.
Her işe sarılır hemde dört elle
İşi kendi işi gibi görünce
Elaman dediğin böylolur işte.
Güler yüzle karşılıyor geleni
İşte budur insanlığın şöleni
Sevip sayar ekmeğini böleni
İnsan dediğinde bölolur işte.
Güründe yetişmiş bahçe bağında
Aminci büyüktür asil soyunda
Cevher vardır toprağında soyunda
Adam gibi adam böylolur işte.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
02.09.2022 Cuma.
Biz cumayı çarşambadan kutladık
Tüm gençliğin hataların akladık
Hiç kimseyi çıkar için satmadık
Geldik huzuruna sana sığındık.
Ak sütlere nçeşme suyu katmadık
Boş konuşup dalavere yapmadık
Helal varken haram ile yatmadık
Geldik huzuruna sana sığındık.
Gördün yapılan ağızdan ikrar
Yapmışisek asla yapmadık inkar
Biz kul kendimizi görmedik hünkar
Geldik huzuruna sana sığındık.
Yedik içtik verdiğine şükrettik
El açacak durumlara düşmedik.
Az verdinse hiç bir zaman küsmedik
Geldik huzuruna sana sığındık.
Sözeri olarak sözden çıkmadık
Gaz dökerek asla ocak yakmadık
hiç kimseye yan göz ile bakmadık
Geldik huzuruna sana sığındık.
Şair:Süleyman Özpınar.(Sözeri.)
Karpuz kestim suyumuş
Yar dizimde uyumuş
Bes severken çocuktu
Baktım şimdi büyümüş.
Vay vay vay vay gözlim
Gel beraber gezelim
Vay vay vay vay gözelim
Tut elimden gezelim..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
:
Atalarımız çok doğru söylermiş
Yalnızlık Allaha mahsus derlermiş
İki ay işkencedende betermiş
Şükürler olsun atlattık o derdi
Çekilen hasretlik yok olup bitti
Akşam olur giremezsin yatağa
Tel açarsın sırasıyla uşağa
Az kalmıştır artık sabah şafağa
Artık görülecek rüyalar gitti
Çekilen hasretlik yok olup bitti.
Dediğim hasretlik iki ay sürdü
Alıp gitti tam iki yıllık ömrümü
Çok şükür mevlam yüzüme güldü
İşte o çileli günler geçtide gitti
Çekilen hasretlik yok olup bitti.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
İşte geldi ağustosun son demi
Bitti aşkla gürünümün gündemi
Közyok gayrı ateş söndü küllendi
Artık vedalaşma zamanı geldi
Toplandı eşyalar doldu valizler
Kaysı,dutlar bitti kaldı cevizler
Torun torba artık yolumuz gözler
Onlara ulaşma zamanı geldi.
Tüm eşyalar kargolara dağıldı
Elde sade birtek çantalar galdı
Şimdi yolumuz Malatya havalanı
İstanbul’a uçma zamanı geldi.
Sağ selamet bu sezonu geçirdik
Ağız tadıyla Eylül ayınıda getirdik
Eş dost neşe ile yazı bitirdik
Dönüşe el açma zamanı geldi.
Sözeri baharı bekleriz gayrı
Dokuz ay dostlardan kalırız ayrı
Size Özlem duyar garibin bağrı
Dostlara kavuşma zamanı geldi.
Şair:Süleyman Özpınar. Sözeri.
Gürün’ü sorarsan serin yayladır
Geleni güldürür giden ağlatır
Hele bir sorayım nasıl hal hatır?
Sabah gitsem akşam göresin gelir.
Yazlık,kışlık aynı bana yetersin
Herkesi gurbetten sana çekersin
Çözemedim sırrı nasıl bir yersin
Hem hayal hem rüya göresin gelir.
Dolu zaten almaz,boşlarsa dolmaz
Atılan ilmikler yerini bulmaz
İstenen imkanlar elinde olmaz
Geldim amma geri dönesin gelir.
Bir iş için davetiye verildi.
Tansiyon yükselip sinir gerildi
Geldim amma mecburiyet gibiydi
Kısa günde geri gidesim gelir.
Memleket ateşi içimde sönmez
Gürüne seslendim bir bana gelmez
Ne kadar uzakta olsam farketmez
Uzaktan uzağa sevesin gelir.
Sözeri sözünden sakın ha cayma
Sevgili dostlarım kusura bakma
Acı söz söylemek hiç sevmem amma
Gürüne söz edeni dövesim gelir.
Şair:Süleyman Özpınar Sözeri.
09,09,2022,Cuma.
Git sen artık işim vardır
Türlü çeşit düşüm vardır
Gencecik bir yaşım vardır
Git sen artık bul dengini..
Baban dilsizede razı
Ne sazı var nede nazı
Değişiklik olsun bazı
Git sen artık bul zengini..
Kırk senedir ne verdinki
Akıl almaz bu teklifi
Ziyan ettik seneleri
Git sen artık bul keyfini.
Baba anam gelsin dedi
Baban dilsizide sevdi
Saman üstü arpa verdi
Git sen artık bul sevgini
Felekten bir gün istedim
Terse gider tüm işlerim
Gerçek olsun gör düşlerin
Git sen artık bul zevkini..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
İnsana rahatlık batarmış bazan.
Gidip cezasın çekermiş azan
Gürünüm diyerek özle her zaman
Dondun işte çıkamıyon yataktan.
Ama benim ısuçum ne?
Bana dedilerki biz güründe
Kısa kol gömlekle geziyoz yeminle.
Yaz geldi daha ne bekliyon gelsene.
Hemen geldim indim gürüne.
Acilen kabanı valizden çıkarıp giydim.
Hele çok şükür titremeyi unutmamışım.
Eve geldim sanki derin dondurucuya girdim.
Evde soba yok yakayım.
Isınacak bir bişeyler aradım.
Hele elektrikli battaniye yakaladım.
Gerçekten sevindim.
Yatağı onunla ısıtıp içine girdim.
Yarın oldu bir yağmur bir fırtına.
Çarşıya varana kadar o yağmur indi sırtıma.
Koşarak vardım biz kısa kolnan geziyoz diyen arkadaşın yanına.
Hani lan gürüne yaz geldiydi?
Kısa kolnan geziyordunuz
Bak ben donuyom gördüğün gibi
Valla ben yalan söylemedim.
İnanmazsan isbat edeyim.
Dedi ve başladı soyunmaya.
Önce kabanı çıkardı
Daha sonra kazağı
Gerçekten kazağın altında kısa kol gömlek vardı.
Dedi bak gardaş yalanım varmı demezmi.
De gelde gülme hadi.
Şair. Süleyman Özpınar.Sözeri.
28.06.2022.
Kimse tanımıyo emmi dayısı
Tesbiti yok belli değil sayısı
O kadar azmışki şehir ayısı
Bela gelip seni buluyo gayri
Trafiğe çıksan geçit vermezler
Bunlarda bir Allah kulu demezler
Aracı üstüne doğru sürerler
Bela hep ensende soluyo gayri
Bir yerde aslandır bir yerde kedi
Bu dünyada bilmem ne ise derdi
Her meclise varıp postunu serdi
Bu ayılar sabrı yokluyo gayri
Davulnan beraber çıkar silahlar
Sadece densizlik işte o kadar
Dağa çıksın artık şehirdeki ayılar
Çocuk değil büyük korkuyo gayri
Pikniğe gidersin çöpten geçilmez
Bunların cinsi ne ırkı seçilmez
Kendiden başkasın gözleri görmez
Ormanlar ayıyla doluyo gayri
Evde çoluk çocuk hanımı döver
Azını doldurup garibe söver
Yarab bunlara bir insanlık gönder
Bu ayılar artık çok oluyo emmi.
Şehirde müziği son sesi açar
Ağzından köpüklü salyalar saçar
Bir sağa bir sola makaslar atar
Bu yüzden nice can yanıyo emmi.
Görenler kudurmuş köpektir sanar
Seni küçük görüp tepeden bakar
Söz ile ağzından salyalar akar
Herkese mikroplar saçıyo emmi.
Bunca güzellikten örnek alsalar
Geç kalmadan doğru yolu bulsalar
İnsanlık aşkına damga vursalar
Evrim geçirseler noluyo emmi?
Özpınar ayıyı sevmiyo artık
Bakışları faul sözleri zılgıt
Seneler boyunca seyirci kaldık
Etrafı ayılar sarıyo emmi..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.01.06.2022.
Bu gün bizim êller duman.
Halların sormaya geldim.
Hasret kokar buram buram
Hasrete doymaya geldim.
Şurda üç beş günüm galdı
Gözler uzaklara daldı
Kalpler hasretinle yandı
Dostları görmeye geldim:
Canımın cananı yurdum
Bir kış boyu hayal kurdum.
Uçan guştan seni sordum
Üçbeş ay kalmaya geldim..
Gidiyorum yollar uzun.
Orda gardı yavrum guzum
Burda geçsin bu yıl yazım
Dostları sarmaya geldim.
Şai:Süleyman Özpınar.SÖZERİ.04.0705.2022.
Onbir ayın sultanıyım
Senede birtek bir ayım
Ben sizlere doyamadım
Gidiyorum hoşça kalın.
Seneye kalan canlarla
Beraberiz sağ olanla
Şimdilik bana elveda
Gidiyorum hoşça kalın.
Bir aylık misafir oldum
Aradımı sizde buldum
Yedik içtik memnun kaldım
Gidiyorum hoşça kalın..
Şair.Süleyman Özpınar.Sözeri.30.04.2022
Yine ağlıyor kaysılar
Sanki gözler oldu Pınar
Tomurcuğa yağdı karlar
Dilsiz canım nolur kurtar
Sarıldılar bir birine
Ağlıyorlar kaderine
Yağdı karlar üstlerine
Yandı canım nolur kurtar.
Her gecemiz bir işkence
Bu ne haldir abur beşte
Gece eksi beş derece
Dondu kanım nolur kurtar.
Duada hep ellerimiz
Solmasın şu güllerimiz
Hebadır tüm emeğimiz
Bitti halım nolur kurtar.
Açan çiçeklerim yandı
Kapalı olanlar kaldı
Nisan onbeş bu ne haldı
Duadayım nolur kurtar.
Şair.Süleyman Özpınar.
Sözeri.
Hep doğduğum köy aklımda.
Başımı şöyle bir yastığa koyduğumda
Eskilere gidip düşünüyorumda
Bağını bahçelerini ,O güzel insanlarını
O ince ve zarif sedasıyla ezan okuyan topal hocayı
Minaresi dahi olmayan camimiz vardı
Ama her tarafından sular akan kuş cenneti gibi bir mekandı.
Cami kapısının önünde ezan okur
Köylüye sesini duyurmaya çalışırdı.
Yanı başında bir su değirmeni
Onunun taş üzerinde şıkırdayan şakşakı kendi başına bir ahenkti
Etraftaki kuş sesleri.Değirmen oluklarından akan su sesleri
Değirmene un üğütmeye gelen müşterilerin kaba kaba sohbetleri,Sanki bir orkestra gibiydi.
Değirmen müşterileri kimisi çovallar üzerine uzanmış uykuda
Kimileri değirmenin önündeki ulu dutun başında.
Yükledin omzuma dünya derdini.
Ağzımın tadıyla gülemez oldum
Aldım gözlerimin asil ferrini
Düny güzelliğin göremez oldum.
Gurbet elden gurbet ele savruldum
Kendi yağım ile piştim kavruldum
Küçük yaşta iken köyden ayrıldım.
Zevki sefasına doyamaz oldum.
Hem öksüz hem yetim bir yaşam sürdüm
Koşturmakla geçti o kadar ömrüm
Hayatın her çeşit cilvesin gördüm
İyisin gıymatın bilemez oldum..
O eski neşeli günlere noldu?
Bulbüller yurduna baykuşlar kondu
Damla damla derken şelale oldu
Akan göz yaşlarım silemez oldum.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.08.04.2022.
Ben köyümü istiyorum
İsteyene sal denizi
Can dostlara gidiyorum
Al başına çal denizi..
Benim akan sularım var.
Çocuklar don ile dalar
Senin deniz adam yutar
Ara şimdi bul denizi.
Tatil için deniz seçtin
Boş ver köyü deyip geçtin
Sen yavruna ömür biçtin
Ara şimdi sor denizi.
Sözeri'ysem budur sözüm
Kan ağladı iki gözüm
Deniz sana dönmem yüzüm.
Her gün kalbe kor denizi
s.özp.
Gökten iyilik güzellik yağarken
Şemsiyeyle sokaklara çıkarlar
Hatır gönül damla damla düşerken
Son hızıyla çadırına kaçarlar..
Dostluk kardeşlik sağık inerken
Herkes birbirine candan bakarken
Selam verip yüze gerçek gülerken
Bunlar kendi çıkarına bakarlar.
Askerlik bitimine 8 ay kala izine geldiğimde seni nışanlayalım askerden geldiğindede evlenirsin dediler bende tamam dedim. Kız aramaya başladık.Dayımın kızını istedik.Bu daha okuyacak evlenmeyi düşünmüyo dediler.Başka birine soruldu olmadı.Ayşe yengemin annesi dediki ben bir kız biliyom ama çok küçük verirlermi bilmem dedi..Ayşe yengem dediki gidip bi görelim dedi.Bir bahane uydurup gidip gördük.Bende onayladım ama benim izin zamanım doldu.Sadece iki günüm kaldı.
DEVAMINI OKUDünyamız küçülüp ceplere girdi
Saklı gizli yoktur hepisi bitti
Bebeden al artık binbir haberi
Muhabirler çoktur herkes cin gibi..
Zamane derlerdi eskiler bize
Büyük konuşun karışma söze
Köpek saldırmışsa gelme göz göze
Ben onu yaşadın hatırımda dün gibi..
Senelerce gitti yalnız bıraktı
Dünya küçük dedim işte isbatı
Kaybolan izi google aradı
Çıkıp geldi yanıma gonca gül gibi..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.24.03.2022.
Dil etkili bir silah gibi
Vurup öldürüt
Sever güldürür
Mevamın mırasıdır
Tatları alsın deyi
Tatlı söz etsindeyi
Bazan olur kobra gibi
Dokunursan zehir saçar
Dokunazsan dilin açar
Kemiksiz bir organdır
Her tarafa kıvırtır
Bazan baş ağrıtır
Bazan yılanı yuvadan çıkartır
Uzatırsa çoğu yalandır
Hepsi asıl sahibine bağlı
İdareci sahibinin aklı
Konuşmadan iyi düşün iyi
Sonradan suçlama dili
Dilim sürçtü deme bari
Mevamin verdiği dili
İyi kullan incitme insan kalbi..
Hayatınızdan,saygı,huzur,sevgi
Sağlık ve mutluluk hiç eksik olmasın.emi...
Saygı dolu SELAMLAR..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
Şiirinhası.22.03.2022.Salı.
Yarın diyerek
Yarına fazla güvenme
Yarın çok uzak olabilir belkide
Bu gün bizim için çok değerli
Bu günün kıymetini bilmeli
Gelecek yarınlara güvenmemeli
Hepimizin taşıdığı bir candır
Ölüm dediğin bir andır.
Ne zaman gelir
Ne zaman gidilir
Orasını Allah bilir
Zaman belli değildir
Onun için bu gün bize
Çok çok kıymetlidir
Bu günün kıymetini bilmek gerekir.
Yapacağın işini yap
Alacaklarını al
Vereceğini ver
Seveceğini sev
Sayacağını say
Söylenecek sırların varsa söyle.
Güvendiğin birine
Gitmesin seninle
Yarın söylerim diye
Yarına güvenme
Yarın çok uzak olabilir.
Belkide..
Şair:Süleyman Özpınar.SÖZERİ.
Şiirinhası.16.03.2022.
Memleketin havasından suyundan
Kaçıp giden toprağından utansın.
Memleketim değerlidir canımdan
Kaçıp giden Türk'lüğünden utansın..
Her dağında ayrı çiçekler açar
Bunları görmeyen mertlikten naçar.
Toprak ana her yiğide kucağın açar
Kaçıp giden mertliğinden utansın..
Memleket denince selam durulur.
İsmini duyarsın Kalbin kavrulur.
Çevre düşman dolu tuzak kurulur.
Kaçop giden erkeklikten utansın.
Özpınarın kaynak damarı Türk'dür
Türklüğümü inkar etmem çok şükür
Çekip giden kandan şüphe duyulur
Kaçıp giden yiğitlikten utansın..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
Şiirinhası:14.03.2022.
Köy yolları yine dolu karmola?
Eşeklerle gelip giden varmola?;
Yorulunca göllücede birmola
Veripte mangal yapan varmola.?
Sözeri merakı bitmez dünyada
Araştırıp sorar bazan mevlaya
Cevap vermez hüda,sorar kuluna
Sorulara cevap veren varmola?
Kaldıysan kör zindanlarda.
Duvarlardan tutunda gel
Varsa aşkın sende sevda
Biraz kalbe dokunda gel..
Ölesiye seviyorum
Günü güne ekliyorum
Kollar açık bekliyorum
Seven kalpten yokolma gel
Bu dünyaya böyle bir halar oldu
Ne sır varsa ağzı gevşeklere sor
Kim nezaman hangi mirasa kondu
Ortada boş gezen zevzeklere sor.
Bu dünyanın ehvalını halını
Cüzdanı kabarık ense kalını
Herşeyden habersiz neme lazımcı
Koltukta beslenen yavşaklara sor..
Bu dünya bildiğin geniş bir hangar
Gelen giden belli böyle kurallar
Nerde sığınacak yakın bir han var
Kar altında üşüyen eşeklere sor
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
Hâlimi arzettim en kısık sesle
El açıp yalvardım dardayım işte.
Hep seni görüyom hayal ve düşte
Şu sözlerden anla dardayım işte..
Koşup bana geleceğin kısa yol
Tüm hizmetin için bekleyen kul
Ömür boyu saracak açık bir kol
Olmak için sana buradayım işte..
Rus askerleri Kiev yolunda.
La bizim uşaklar yokmu orda?
Çalışsın parmaklar bigisayarda
Yağdırın bombayı kafalarına.
Yok olup gitsin şerefsizler
Bunlar hep mazlumu ezerler
Haklıyı savunup kolladık bizler
Yağdırın bombayı başlarına.
Türkiye 15 sene coştu şahlandı
Pandemiye kadar lale devri yaşadı
Pandemi gelip eli kolu bağladı
Sade bizler değil dünya ağladı..
Allahtan gelen dert bizleri vurdu
Yönetimler durdu üretim durdu
Birde töredi fırsatçılar kurdu.
Mutfakta garibim ana ağladı.
Alıştı millet müsriflik çoğaldı
Bir aile üç beş araba aldı
Bu musluk hep böyle akacak sandı
Koşmaktan yorulan baba ağladı..
s.özp.
Masamdaki şarabımı
Çevir yönün görmeden gel
Senden önce ayıbımı
Hep yüzüme vurmadan gel..
Aklar düşmüş saçlarımı
Bazı beyaz suçlarımı
Sensiz akan göz yaşımı
Mendil alıp silmeden gel..
Biz insanız olur bazan
Beşer şaşar aşkı yazan
Bahar dersin belki hazan
Mevsim sözü vermeden gel..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.16.02.2022.
Ananın gittiği gün hiç unutulurmu.
Tam 60 yıl oldu.
Halen tam tarihi hatırlamıyorum ama ramazanın son günüydü.
Arife deriz hani. Yarın bayram diye sevinirdik çocukken.
Ama ben hiç yarın bayram diye sevinemedimki
O zamanlar çocuktuk ya büyüyünce hiç unutamadımki.
Hiç sevemedim arife günlerini.
Yarın bayram denildiğinde bir sancı girer kalbime.
İşte o günden beri alışamadım ana hasretine.
Güzel anam. Ne kadar zormuş sensizlik.
O senin gidişine ben daha yeni girmiştim
12-13 e. Şimdi bak geldi taaa 73 e.
Halen ana acısı var ana hasreti var içimde.
Hiç yalanım yok. Anasızlık çok zor çok.
Bak yine tutamadım göz pınarlarımı.
Sızmaya başladı şakaklarıma doğru
Ne yapayım engel olamıyorum bu sızıntılara.
Çünkü sığmıyorum kimselerin dizinin dibine veya kucağına.
Ağır geliyorum kimse taşıyamıyor
ANA. Sen yoksunya.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin hası.09.02.2022
Kış gelince köy yolları kapanır
Mal davarla dolar avul ve ahır
İşte böyle yaşam böyle bir kahır
Böyle bir hayatı bilmezlere sor..
Bizim işlerimiz zevki sefadır
Sanki bir mutluluk sanki bir aşktır
Bizim yediğimiz helal bir aştır
Haram lokma ile doyanlara sor
Bahar gelir dağlar taşlar yeşerir
Her köşede tosun torba eşinir
Gelin kızlar kırda güller devşirir
Böyle bir hayatı görmezlere sor..
Alışanlar çalışmadan yemeye
Her gün süslü püslü giyip gezmeye
Kimse söz edemez benim köyüme
Böyle bir hayata girmezlere sor
Gerçek hayatı biz yaşarız burada
Bazan çıkan çatlak seslere kanma
Bizler bu hayatla mutluyuz amma
Bizle dalga geçen gerzeklere sor..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri=
Şiirinhsı.04.02.2022
Kırık çıkık olmuş bütün organım
Uzakta olsanda sorsaydın beni
Üşüdüm cananım yoktur yorganım
Gelipte sım sıkı sarsaydın beni,,
Senin için elim hergün duada
Tek umudum sendin yalan dünyada
Gündüz hayalinle gece rüyada
Bir kerede olsa ansaydın beni..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHsı.22.01.2022
Hiç kuşkun olmasın evlat
Yolumuz değişmez bizim
Dimdik ayakta bu ecdat
Başımız eğilmez bizim.
Yakamız yamuk olsada
Paçamız bozuk olsada
Şükürler olsun Mevlama
Mayamız bozulmaz bizim..
Kan ile yuğrulmuş vatan
Albayrak altında yatan
Gelip geçmiş bütün atam
Kanımız bozulmaz bizim..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.22.01.2022
Zor gününde gelip kapını çalan
Varmı yoldaş varmı gelde bir söyle?
Dar gününde sana kucağın açan
Varmı sırdaş varmı sorda bul söyle..
Bu dünyada gardaş gıymatı bilen
Yiğit aslan gibi kükreyip gelen
Gardaşı uğruna can feda eden
Varmı gardaş varmı hele bir söyle?
Gardaşlık denince gelipte geçme
Onda olan sevgi bitmeyen çeşme
Elalem içinden buldunsa seçme
Varmı birbaş varmı hele gel söyle..
Canlılardan nefret almamak için
Dünyada nefessiz kalmamak için
Özgürce sırt sırta yaslanmak için
Varmı dağtaş varmı bulda bir söyle..
Özpınarım akıp çağlar giderim
Her insandan insanlığın beklerim
Aradığım yoktur budur kederim.
Gerçek dindaş varmı görde bul söyle..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.09.01.2022
İyi kütü bir gün gelip geçti.
Kimileri mutluluktan uçarken.
Kimilerimizinde ciğerini delip geçti.
2021 gitmek üzere hazırlığın yaparken.
2022 de taze gelin gibi ata binerken.
Bir düşünce sardı bizleri,
Daha henüz gelmeden.
2021 yılı sanki bir kabus gibiydi.
Tüm etrafımız bize düşman kesildi.
Her köşeden bir olay patlak verdi.
Ama allahıma şükürler olsunki
Devletimiz ve milletimiz
Hepsinin üstesinden geldi.
Kimseye fırsat vermedi.
İnşallah yeni yılımızda
daha güzel şeyler olacak.
Tüm bu acılar sarılacak.
Bizleri düşman bilenler kıskanacak.
Kıskançlıklarından
hepsi orta yerden çatlayacak..
Hele daha o hainlerin iyi günleri.
2023 seçimleride yaklaşırken
Muhalif partilerin hırçınlığı artarken
İktidar olama hevesi başladı şimdiden
Biz şiirin hası olarak bunlara gülüp geçerken
Bir bakmışınki yeni yıl çıka gelmiştir.
Bu kacaman bir aile topluluğu edasında,
Nice güzel yıllara inşallah.
Bende bir (ŞİİRİN HASI )
Süleyman Özpınar olarak.
Gelecek 2022 yılınızı
canı gönülden kutlarım.
Herkese ayrı ayrı sevgiler sunarım..!
Senelerdir içimizden geleni,
Sevinç ve kederlerimizi.
Beraber okuduk,beraberce yazdık.
Asla bir birimizin kalbini.
Ne incittik nede kırdık.
Yapılan güzel hizmetleri,
Söylenen güzel ve anlamlı sözleri,
Tebrik ettik ve beğendik.
Yanlışımız olduysa anında düzelttik.
Özür dilemesinide bildik.
Ve işte bu günlere kadar geldik.
Herkese,herkeslere kocaman,kocaman tebrik...
Sağlıklı,huzurlu ve mutlu günlere.
Nice,nice güzel senelere...!
Saygı değer güzel gardaşlarım...
Şair:Süleyman Özpınar.
Bu bizim aşkımız geldi nazara
Kimin gözü tuttu getirin bana
Kış kıyamet beni koydu mezara
Üşüyom paltomu getirin bana..
Yürüdü kepçeyle mezr eşmeye
Kim seyreder seni gitsen çeşmeye
Her taraf buz tutmuş Umut düşmeye
Umutsuz olurmu getirin bana..
Dışarda uğultu içeri sessiz
Her taraf karanlık etrafım ıssız
Burda durulurmu ekmeksiz aşsız
Yanıyom suyumu getirin bana...!
Nefesim yetmiyo insaf yok kulda
Ezildi kollarım yatmakla solda
Sensiz kalmak artık haramdır bana
Geliyom tabutu getirin bana..
Özpınarım coşmuş duydum sesini
Doldurup uzatın bakır tasını
Kaldırım üstümden mezar taşını
Kalkıyom Umut'um getirin bana...!
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.15.12.2021.
Şu günler artık şaşırdık
Terse yüzmeye başladık
Çarşambayı cuma sandık.
Tekbir ile niyet aldık.
Bilmem haller nicolur ?
Kader her gün sille vurur
Artık bizi mevla korur
Varmı çare nedek artık.?
Başla Özpınarım söze
Bir dert verdi Mevlam bize
Dünyayı getirdi dize
Bize düşer çekmek artık.
http://www.siirinhasi.com/siirler/sasirdik-2490.html
Şair Süleyman Özpınar..(Sözeri)
Şimdi kimse kimsenin tabağına dokunamaz.
Lokmasına el uzatamaz.
Eskiden kaşıklar bir aile bireyine yeteri kadar olmazdı bazen.
İki kardeç bir kaşıkla değişerek yemek yerdi.
Kimse kimseden iğrenmez ,kimse kimseden tiksinmezdi.
İşte o zaman ne bağışıklık kaygısı olurdu nede antikor.
Virüslerin tümü bizden korkardı.
Çünkü bizde öyle bir vücut savunma sanai vardıki…!
Şimdiki bizim askeri savunma sanai ğibi
Akıncı,TB2,TB3,DİHA,İHA bunların hepsi vücutta sabitti.
Vücuda hiçbir Mikroorganizma girmek değil yaklaşamazdı
Anında imha eder etkisiz hale sokardı.Şimdi zerre kadar virüs tüm insanlığı çökertti
Çinden,Almanyadan Virüs getirip
Şu kıymetli bedenlerimize enjekte ediyoruzki
Bağışıklık kazanalım ,Antikorr oluşturalımda
Vücudumuza yönelik Mikroorganizmalarla savaşıp yok etsin diye..
Vay yavrum vay vay vay Geldimiz hale bak..
Êl êlin eşeğini şarkı söyleyerek arar
Onlar ne kadar ölen olsa onu kar sayar.
Bu virüsler bakteriler mantarlarda vücudumuzun teröristleridir.
Fırsat kollarlar,o fırsatı buldumu saldırırıp vücudu çökertmeye uğraşırlar
O nun için kendi antikor ve bağışıklığımızı kendimiz yaratmamız gerekir.
Tıpkı 5060, 70 yılları gibi.
1955—1960 yıllarına gittim.
Görünce bu resmi.,.
Çünkü yaşadık biz o günleri.
Sobamız böylede değil tenekedendi..
Sabah kalk hava buz gibi.
Dışarısı ıslık çalan kar fırtına ve tipi
Kiminin ayağında yamalı bir yün çorap.
Kimside bulamazdı yok çorabı
Koltuğunda bir tezek.
Veya bir tutam kırılmış çırpı
Oda yoksa birkaçtane yalangı kökü..
Dalında dırıldan anamızın elinde diktiği bir çanta.
O çanta içinde buruşmuş bi defter ve günün kitabı..
Hatırlamıyorum hiç silgimiz olmadı..
Beş sınıf bir oda içinde.
Hemde tek öğretmenle..
Kara tahtamız vardı ama
Tebeşir nerde?
Hafta sonu tebeşirlik dediğimiz bi yer vardı
Öğretmenimiz ordan beyaz yumuşak bir taş getirtirdi.
Onunla yazardık.
Yazardık silecek silgi bulamazdık.
Eski çoban keçesi bulur silgi yapardık.
Yollar ve okul etrafı topraktan ibaret
Yağmur yağar çamurdan çıkılmaz
O çamurla sınıfa girilmez.
Gelirdik çeşme başına yarım saat o mincik ellerle
O ayakkabı yıkanırdı.
Ayakkabıyı yıykayıncaya kadar
O eller patlıcan gibi morarırdı.
Sınıfa varana kadar nefesimizle ovlar
Sonra koşardık sobanın başına
Ovalardık ellerimizi.
Isınıncaya kadar.
Isınınca sızlardı
Ne oldunu anlamazdık.
Bu gün yine güneş batmak üzere
Tamda gelmiş ufkun son demine
Şurdaki kalan kısacık ömrüme
Sende gider ayak takıyon çelme..
Bağrımıza bastık güneşim dedik
Tüm uzuvları açıp bağrına serdik
Sabah olsun deyi sizi bekledik
Bir günümü daha çalıyon işte.
s.özp.
Millete ne hayır böyle zevzekten
Ana banada su ver diyene bak sen.
Daha dün çıkmıştı eller tezekten
Üzümü çatalnan yiyene bak sen..
Git geriye nerden geldiğin ara
Hele bir sor o ana babana
Bir aşkla bakardın kara şalvara
Bir karış etekle gezene bak sen
Baba çarık giyer anansa şalvar
Nasıl geldik bura mevlana yalvar
Ta tahtalr eksik yada bir hal var
Ana baş bağına gülene bak sen..
Eşek yoktu çarşı pazar gitmeye
Bir gün çalışırdık birtek ekmeğe
Donun yoktu ayağına giymeye
Hiç bişey beğenmez güzel bak sen..
Özpınar arayıp kaynağın bulur
Geldiğimiz yeri unutma nolur
İsyan eder köyde yediğin bulgur
Kahvaltıda kahve sevene bak sen..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.02.12.2021.
Çok insan yaşadı bunları bizimle.
Çok ders çalıştık gaz lambası önünde.
Komşulara giderdik elde fenerle..
Nice anıları var saklıdır sizde
Feneri tutan şahıs önde giderdi.
Fener rüzgar vurunca bazan sönerdi.
Ayaklarımız çamurlara girerdi.
Hatırladın değilmi o günler nerde ....'
s.özp.
Ben dokunurum her tarafa
Yeterki kimse dokunmasın bana
Buralarda bulunan kuru otlara,
Daşına toprağına
O göklere kadar uzanan kavaklarına.
Buz gibi akan turkuaz rengi sularına
Ben dokunurum gardaş
Başka dokunmak isteyenler varsa?
Hiç çekinmeden dokunsun
Dokunun bak bişey olmaz valla
O kenardaki demir korkuluklara
Köprüden geçerken tahtalara.
Kenarlardaki kurumuş kaysılara.
Aşağıya doğru inin bataklıklara
Kokular içinde kalmış kamelyalara.
Kirden artık bar tutmuş tahtalara
Bataklık haline gelen yeşillik alanlara
Dokunun hiç korkmayın nolacak ya.
Burun deliklerinizi açmadan ama.
s.özp.
Kırdığın kalbin sesini
Yalnızca Allah'ım duyar
Artık bundan ötesini
Hissetsende seni yakar..
Geldinse yalan dünyaya
Değer ver tüm insanlığa
Bağlan güzelim vatana
Burda ataların yatar.
s.özp.
Muhtar bir köyün orta direği.
En ufakta devlet birimi
Ama çok büyüktür yapacağı işleri
Kendi çapında uğraş verir köyünde
Muhtar devletin asil temeli
Muhtar deyipte gelip geçmemeli
En basit devlet birimi
Olarak gözükür halkın gözünde
Ama çok yanlış bir düşünce
Köyünü en iyi o tanır
Nerde ne eksik vardır
Tüm eksikler beyinde toplanır
Yetkili mercilere taşınır
Köyünü köy yapar ve yaptırır.
İstediği işileride elde etmişse
Öyle keyif yoktur ağada beyde
İmkanlar dahilinde
Ve elinden geldiğince
Koşar koşturur her yöne
Hep hizmet için vardır köyüne
Allahım güç kuvvet versin sizlere
Selam olsun saygı değer muhtarlar
Sizler baş tacısınız o güzelim köylerde..
s.özp.
Derlerki yok kalemin dili
Yok olduğun kim söyledi?
Kalem hiç susmazki
Kalpten geçen her şeyi
Beyaz kağıt üzerine döken
Nakşedip ölümsüzleştiren
Yine kalem değimi?
Kalem unutmaz
Kalem yalan söylemez
Kaleme yandaş denemez
Ne istemişsen
Ne yazmak istemişsen
Onu yazar onu konuşur.
Bu konuşan yine kalem değilmi?
Kalemin dili yoktu hani?
Yalansız söylenen sözler
Segiyle bakan gözler
Hatada kızaran yüzler
Her toplumda rabet görür.
Gönül arasındaki köprü
Kalpler olmayın törpü
Kollarsan adet ve örfü
Her toplumda hürmet görür.
s.özp.
Bakarmısın şu dünyanın haline?
Oturup iki lafın belini kırmadan
Tam iki yaz gelip geçti aradan
Bilmem asrın modası koronadan
Bilmem değişen fikir yapılarından.
Durum acı her ne ise
Adına ne deriz bilememde
Allah sonumuzu hayreyleye.
Öyle özledimki
O eski günleri
O güzellikleri
İnsanlar eski insanlar değil sanki.
Bakış değişti
Görüş değişti
Gülüş değişti
Gülse bile yalancıktan sanki
Foto alırken yalancıktan gülersinya hani
İşte öyle..
Şair:Süleyman Özp.
ŞiirinHası.23.11.2021.
Kimisi aç kimisi tok
Senin benden haberin yok
Açlıktanda ölenler çok
Senin bundan haberin yok.
Kalem buna mecbur kaldı
Emeklinin canı yandı
Bıçak kemiğe dayandı
Senin bizden haberin yok..
Faturalar aldı gitti
Birinci gün maaaş bitti
Hey Allahım bu ne dertti
Bu dertlerden haberin yok
Tepki sözler hepten azdı
Çoval değil elin ağzı
Kulakları doldurası
Bu sözlerden haberin yok.
Bu Özpınar acı söyler
Gece uykularım böler.
Şehre indi bütün köyler
Bu köylerden haberin yok..
Şair.Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.23.11.2021.
Garipsen gelen çiğner giden çiğner
Betona serilmiş hasırlar gibi
Eziksin gelen biner giden biner
Eğeri sırtında katırlar gibi.....!
Kullanı kullanı cengeri çıkmış
Senelerce dibinde ateşler yanmış
Elle tutulacak hali kalmamış
Kalayı silinmiş bakırlar gibi..
Yerin yurdun yoktur mekan belirsiz.
Her ağız konuşur diller kemiksiz
Baş eğip gidersin sessiz ve dilsiz
Başı boş salınmış nahırlar gibi..
Koşmuşum yabanda ekmek peşinde
Çocuklar görünür bazan düşümde
Atmışın mitili han köşesinde
Besiler mekanı ahırlar gibi..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.23.11.2021.
Nasıl anlatsamki seni
Ozanlarda türkü köyüm
Seni söyler sazım teli
Romalarda övkü köyüm..
Ben işte o köyde doğdum
Güzelliği orda buldum
Ben gurbetçi nasıl oldum?
Bu gün,yarın,dünkü köyüm.
Koşar herkes ekmek için
Herkes gibi gülmek için
Mutlu yuva kurmak için
Yolum bura düştü köyüm
Özpınar kaynağım orda
Ruhun sende beden burda
Sana kavuşmamız zorda
Çok uzaksın çünkü köyüm.
s.özp.
Gurbet êlin hapisinden
Kurtulması ne güzeldir
Toprağında kur bir düzen
Yan yatması ne güzeldir.
Korona'nın sitresinden
Kavurucu güneşinden
Küllük gibi nefesinden
Korunması ne güzeldir..
Çekilmiyo büyük şehir
İnsan seli sanki nehir
Yediklerin çoğu zehir
Köy doğası ne güzeldir..
Git bahçende kafa dinle
Her ağacın altı gölge
Yap enseni şarkı söyle
Kahkahası ne güzeldir..
Özpınardan bir tavsiye.
Atlayıp gitsen köyüne
Halı gibi çim üstünde
Kahvaltısı ne güzeldir..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.09.11.2021.
Bu bedene neler olmuş?
Kan çekilmiş beniz solmuş
Tahtadan tabuta konmuş
Tanımıyom ben kendimi
Ne beni ,nede bedeni..
Hele bir bak garip hala
Uçan kuşlar konmuş dala
Ötüşerek yapar dua
Tanımıyom ben kendimi
Ne beni ,nede bedeni..
s.özp.
Şöyle bir bakıyorum gözucuyla
Deniz mavi,gökyüzü denizden mavi
Bulutlar serpilmiş ardı ardına
Sanki denize inecek gibi
Sahil taşlık kayalık
Denize iniş engebeli
Etrafta martılarda yok
Başka sahiller gibi.
Sade bir sessizlik var oralarda
Ardı ardına denizden yükselen
Dalga kükremesi
Birde rüzgarın sesi
Birbirine karışmış
Ahenkli bir doğa eseri..
Gerçekten seyretmeyi değerdi..
Şair:Süleyman Özp.
Şiirinhası.08.11.2021
Gece gündüz çüt sürerdi
Bir alemdi bizim sılo
Tarlayı eker biçerdi
Bir reçberdi bizim sılo..
Çok tavatır at binerdi
Dik yokuşları severdi
Gevrek gevrekte gülerdi
Çok güleçti bizim sılo
Uçan kuşa cırıt atar
Sağa sola caka satar
Genç kızların bağrın yakar
Bir ateşti bizim sılo..
s.özp.
Sevabi bilmeyen asil günahkar
Cennetliğim deyip caz eder olmuş
Aslını bildiğim bazı güruhlar
Bakın ardımsıra söz eder olmuş..
Yalakalık için el etek öpen
Emredilen yere hız ile giden
Ardım sıra gölge olarak gezen
Benim düştüğüme haz eder olmuş.
Hafızamda yoktur çoğu simalar
Geride kalansa sade anılar
Beraber geçen o güzel zamanlar
Geçip gitti eski dost ve gardaşlar.
Bir gardaş gibi büyüdük o köyde
Baksan şimdi her birimiz bir yerde
Yolda karşılaşsak tanınmaz bile
Çekip gitti eski dost ve yoldaşlar..
Şu kalbimin dili olsa
Ben değilde o konuşsa
Kalpte yangın çıktığında
Dile gelip bir haykırsa
Ben susardım o konuşsa.
Yanar içeriden yanar
Gören kızıl pınar sanar
Bu ömrümün sona kadar
Dile gelip bir haykırsa
Ben susardım o konuşsa..
Özpıar'ın özüne bak.
Ateş yansın közüne bak
Kalp dillensin sözüne bak
Dile gelip bir haykırsa
Ben susardım o konuşsa..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.03.11.2021
Bu dünyada sevmek sevilmek
Ne kadar muhteşem bişey.
Hayatı sev,yaşamayı sev
İnsanları ve canlı olan herşeyi sev
Ve aynı zamanda Sevil.
Sevilmeyide iyi bil
Tek taraflı sevmek
Bir ifade değildir
Hem sev hem sevil.
İşte o zaman hayat güzeldir..
s.özp.
Özlemişim memleketi
Yüzelli gün kaldı işte
Hiç sevmiyom bu gurbeti
Gönlüm hasret doldu işte..
İçim yanar aklım şaştı
Gün geçtikçe sabrım taştı
Bu telaş hep Gürün aşkı
Hasretin kalp deldi işte..
Hadi be Selim usta
Şu alev almış korlara
İki kanat atsana
Bak sosu bol olsun ha
Hani bende reflü varya
Nolur acı katma sosuna
Şöyle bol kepçeden Sevgi
Yeteri kadar mutluluk
Sağlık sihhat katarsın en çokta
O zaman lezzeti daha bol olurda
Yanına sade bir salata
Sadece domates ve salatalık olsun
Maydonozu doğrayıp
Üstüne birde limon sıkma
İkisinide sevmem
Biri sulandırır
Diğeri sinirlendirir
Bu ikiliyi istemem tabağımda
İki dilim Kavun
Ve beyaz peynirde olsun yanında
Eksiksiz tam bir sofra olsun be usta
Saki rakı nerde ya...? !
Karanlıkta benmi göremiyom yoksa?
Hadi afiyet olsun
Herşey tamamsa
Aşkımıza yudumla..
Şair:Süleyman Özp.
Şiirin hası.16.10.2021
Şaşırdım yolumu gidemiyorum.
Gir bağrıma yolum tarif etsene
Ne yöne giderim bilemiyorum.
Gir koluma yönüm tarif etsene.
İçiyorum sanki gençlik çağımda
Hayalin gezinir solum sağımda
Anlatsan ne renkti güller bağımda
Sar bedeni gülüm tarif etsene..
Rehberim ol son zamanlar önümde
Taht kurmuştun benin yalnız gönlümde
Tek seni sevdim bu dünya ömrümde
Nasıl sensiz ölüm tarif etsene?
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.12.10.2021
Ne kadar yüksekten uçarsanda
Ne kadar hızlı koşsanda
Son durak aynı
Ne benden ileri
Ne benden bir metre geri.
Hep aynı derinliği.
Kimisi bir ekmek fazla yemiştir
Kimiside bir göynek fazla giymiştir
Birisinin yakası kolalı
Birisininde yakasından yamalı
Ne farkederki?
Hepsi göynek değilmi.
Son giyilen göyneklerimizde aynı.
Üç yerinden sıkıca bağcıklı
Renkler açık beyaz koton bez
Rütbe farketmez,
Diploma geçmez.
Mevki makamı göz görmez.
Bunu bilmek yeterli.
Hayat değildir ebedi
Bir gün son olduğunu bilmeli
Ve bu yalan dünya elbette fani
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.09.10.21.
Saygı değer güzel insan.
Keşke seni bu kadar yakından tnımasaydım.
Facebooktan o insanı ağız tadıyla güldüren
Bazı yerlerde oturup düşündüren
Yazılarını okuyup çekim yaptığın
Birbirinden harika resimerini seyretseydim..
Beni böyle kısa zamanda terk edeceğini bilemezdim.
O benim bahçenin önünden geçerken korna çalışın
Kolay gelsin kirve diye seslenişin.
Halen kulağımda çınlar bilesin..
Hep gelip beni bahçedeki kulübede ziyaret ederdin.
Beraber yemek yer çay içerdik
Hemde gelmiş geçmişleri yadederdik.
Senden önce gelirdi ayak seslerin.
Ardından ev sahibi diyerek seslenişin
Çok hoşuma giderdi bilirmisin.
Nazikçe ayakkabını dışarıda çıkardıp
Küçük tabüreye sekilenirdin..
Beni hiç yalnız bırakmadın ıssız bahçemde
Sadece İlhaminin yaramaz keçileri.
Koyun kuzulardan gelen çan sesleri
Ve karşı kayadan gelen kınalı keklik sesleri
Vardı ezelden.
Gelip beni şenlendirdin.
Bir gardaş acısı gibi geldi bana
Senin bu talihsiz gidişin.
Size Allah’tan rahmet dilerim
Ruhun şad mekanın cennet makamını
Peygamber efendimize komşu eylesin..
AMİİİN..
S.Özp.
Öfke bir tufana bezer
O an sakin olmak gerek.
Geçerken çok kalpler ezer
Asil hâlim olmak gerek..
Vurur kırar verir zarar
Düşünmeden verme karar
Sbırsızlık neye yarar?
Sabra hakim olmak gerek.
Sakin ol şeytana uyma
Fırtına dindikten sonra
Akıl başa gelir amma
Sonuç salim olmak gerek.
Özpınarsın hızlı akma
Akarken etrafın yıkma
Her olmaza kafa takma
Gerçek alim olmak gerek..
Şair:Süleyman Özp.
ŞiirinHsı.27.09.21.
Dost gözüküp asla olmayın yılan
Kollar sarılır hep asil dostlarnan
Yesin ciğerimi tam insan olan
Gezip tozma bile sarhoş ayyaşnan.
Dünya telaşesi deyip koşmaktan
Acıkmışsan hele otur yavaştan
Çökelek üstüne bir dalda soğan.
Sarıpta yumul be yufka lavaşnan.
Her yöre taş kayasıyla anılır
Yelli kaya yelleriyle tanınır
Daşlı yatak daşlarıyla şanlıdır
Yöre hep tanınır toprak taşıynan.
Kırmızı dereye baksan kızarır
Bozyokuşun toprakları bozarır
Hacıpınar büllur suyu nazlanır
Bana mekan olmuş sanki aşiyan.
Şair:Süleyman Özp.
Şiirin Hası.26.09.21..
Mahallemin en yakışıklısı.
Sevdiğim güze insan.
Karayağız delikanlı.
20 yaşlarına değmiş siyah sakallı.
Herşeye ramen çok çalışkan.
Cana yakın ve saygılı.
Akıllımı akıllı.
Gündüz okula gider akşamları markette yardımcı.
Eve gelir yorgun ve bitkin hiç umrunda değil.
Yine işine devam. Hem okur hem çalışır.
Ailesine yük olmadan. Yine aynı tempo işine devam.
Durmadan yorulmadan kara yağız delikanlı. Geldi çattı askerlik çağı. Evlilikte geçmez değil aklının ucundan. Çünkü güçlü kuvvetli ve Dişli. Hep övgüyle bahsederim sanki bizden birisi gibi. Candan severim Hasan’ı. Mevlam açık etsin yolunu ve bahtını. Kara yağız delikanlı. htını. Kara yağız delikanlı.
s.özp.
Senin kıymetini bilenler bilir.
Hele bir ah çeksen yağların erir
Aklına gelende kırılır zincir
Koymuşsa kafaya aynı gün gelir..
Hayeller kurupta rüya görmüşse
Eskileri ilmik ilmik örmüşse
Beşle çarpıp on parçaya bölmüşse
Bırakmaz yarına aynı gün gelir..
Gurbet yakar bağrı ateşi sönmez
Düşünür sılayı hiç yüzü gülmez
Buluşacak günün fırsatın vermez
Dost basar bağrına aynı gün gelir.
Şair:Süleyman Özp.
ŞiirinHası.23.09.21.
Yıllar boyu hem çizdim hemde yazdım
Elimden tutacak dostu bulmadım
Bazı gün eledim bazanda kazdım
Baba toprağımdan tadı almadım..
Köpek gibi yapıştın paçamıza
Ot basacaktı sanki postumuza
Kelepçe vurdun iki kolumuza
Êl gibi kocaman rızkı almadım..
Özpınarın gözesini tıkadın.
Gelecek rızk kapısını kapadın
İsyan etme damarları yokladın
Şahsımıza layık hakkı almadım.
Tanımadım köye girdim.
Sessiz naralarla dolmuş
Hani benim kerpiç evim
Beton binalarla dolmuş..
Bizim bu haneye nolmuş
Gül kalmamış hepsi solmuş
Koru komşu tüm yok olmuş
Tanınmaz simalar dolmuş..
Her çeşit meyveler vardı
Hani ondan eser varmı?
Güzel köyüm sanki barmı?
Her köşe boş şüşe dolmuş..
Eski sazan balık hani?
Gözükmezdi ırmak dibi
Göl yerlere koy sepeti
Sabah balıklarla dolmCAN KÖYÜMuş.
Sebze meyve ev dolusu
Ovayı sarar kokusu
Sanki parfümer deposu
Artık acılarla dolmuş.
Şair:Süleyman Özp.
Şiirinhası.22,09.21
Hasetlik yok kalpler temiz.
Köy olarak bir aileyiz
İçimizde yok pis nefis
Ata vermiş terbiyemiz
Deriz rahmetler eylesin
Dili dönen kul söylesin..
Eskileri hep bıraktık
Kalpten kolkola takıldık
Dedikodu yoktur artık
Kim söylemiş yok farklılık
İster Ahmetler sölesin
İster şevketler söylesin.
Hepimiz olduk birimiz
Birimiz olduk hepimiz
Güzelliktir hedefimiz.
Söz verdik asla dönmeyiz
Maşallah de göz değmesin.
İtiraz varsa söylesin?
Biz ezelden gardaş idik
Bir leğenden çorba içtik
Sevgi saygı yüce dedik
Bunu bizde kanun bildik
Kimse gücenip gülmesin
Eskiler bilir söylesin..
Özpınarsan suyun temiz
Şefkatın var derya deniz
Bu günlere şükür deriz
Mevla verir bizler yeriz.
Şükür demeyen gelmesin
Yanlışım vamı söylesin?
Şair Süleyman Özp
Şiirinhası.22.09.21.
Balkon serin kahve konur
Canı dara vermeden gel
Babam görür hal nice olur
Ay buluta girsinde gel..
Parolamız aynı olsun
Kuş dalına uçup konsun
Atılan ok hedef bulsun
Yayı fazla germeden gel..
Bizde adetler böyledir
Hatalar yüze söylenir
Dilden dile hep dillenir
Koru komşu görmeden gel..
Kulağımda ayak sesin
Uzaktan aldım nefesin
İnan çokta özlemişim
Fazla ara vermeden gel.
Şair Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.22.09.21.
Hayatı sevmenin en güzel yolu
Daima dostuna açık tut kolu
Hepsi yalandır dünyanın sonu
Sağlıkta dostuna açık tut kolu..
Kapanan kapıyı açıp girersin
Her canlı kuluna selam verirsin
Sen bu dünyada daim değilsin
Onun için dosta açık tut kolu
Hakiki dostlarla çıkmışsan yola
Hızır olur gerçek dostların sana
Her dost ihtiyaçlı açık bir kola
Hiç kapatma dosta açık tut kolu..
Özpınar akarken sessiz sedasız
Bazı dostun çıkar densiz vefasız
Bir Allah kuluna deki faydasız.
Yap onada dua açık tut kolu..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.22.09,.21
Beş gardaşın dördüncüsü
Bir yetmiştir boy ölçüsü
Ekin derip çütler sürdü
Engüzel bir köyde doğdu
Sazcığaz'lı Halim oğlu..
Bak anlattım toprak dağı
Alem bilir nesil bağı
Araştır sor tüm ecdadı
Bu garip o köyde doğdu
Sazcığaz'lı Halim oğlu..
Gurbet êle göçüp gittim
Bir çok çileleri çektim
Aslımı inkar etmedim
Bu aşık o köyde doğdu
Sazcığaz'lı Halim oğlu..
Kimi sever kimi sevmez
Değer verin kıymet bilmez
Buda bizim köylü demez
Silemezsin orda doğdu
Sazcığaz'lı Halim oğlu..
Yazdan yaza geliyordu
Oköyünü seviyordu
Sizi gardaş biliyordu
Çünkü o can köyde doğdu
Sazcığaz'lı Halim oğlu..
Özpınar asıl kaynağım
Eşim dostun dayanağım.
O köy benim süt kaymağım.
Bu garip o köyde doğdu
Sazcığaz'lı Halim oğlu..
Şair: Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası..22.09.21.
Tam çocuklar yetişmeden
Daha neydi yaşın babam?
Saçlarına ak düşmeden
Neydi bu telaşın babam ..?
Yaşın daha yeni elli
Beş çocuktan iki evli
Anam senden önce gitti
Seni çekti aşkın babam
Taşlar yerini almadan
Kollar bedeni sarmadan
Hayat çizgimiz sormadan
Gittin olduk şaşkın babam..
İleriydin canımızdan
Biz razıydık bamızdan
Bir gecede aramızdan
Kuş olupta uçtun babam..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.22.09.21.
İstersen aç bak yürek yaralı
O geçen günlerin yarası kaldı
Küf tuttu sensizlik gunler sayfası
Tomurcuk güllerin posası kaldı.
Yolların karışık bana çok uzak
Sana varan yollara kurmuşlar tuzak
Bütün engelleri kırasın heyhak
Koskoca yılların sevdası kaldı.
Bağladın kollarım çözemiyorum
Sen yoksan yanımda gülemiyorum
Yollarım kör zindan göremiyorum
Ak olan günlerin karası kaldı..
Kuş olupta uçamadım yanına
Sen olsydın can katardın canıma
Hız versen damarda donmuş kanıma
Sana kavuşmanın çabası kaldı.
Özpınar suyundan yüreğin kandı
Şindi soğudumu bünyenin harı
Bedene yükledin bu ahuzarı
İşte o günlerin sızısı kaldı..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası..22.09.21
İşte imkan var elde
Haydi gençler aşıya.
Pandemiye vur sille
Haydi gençler aşıya.
Şifa gelmiş kapıya.
Tek çare aşı kaldı
Bu mikroba vur taşı
Akıtma gözden yaşı
Haydi gençler aşıya.
Çare gelmiş kapıya.
Kırma devlet babayı
Ağlatmayın anayı
Devlet vermiş onayı
Haydi gençler aşıya
Kısmet gelmiş kapıya
Bana gelmez demeyin
Ona fırsat vermeyin
Aylenizi germeyin
Haydi gençler aşıya
Derman gelmiş kapıya.
Bu mikroptan hepimiz
Korunmaktır çaremiz
Çare aşı biliniz
Haydi gençler aşıya
Şansın gelmiş kapıya.
Gençler sizden ricamız
Gidip yaptır aşınız
Devlet başta tacımız
Haydi gençler aşıya.
Hayat gelmiş kapıya
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.29.08.21.pazar.
Yiğit desen Derya deniz.
Gürün dolu insan piri
Soyu asil kanı temiz
Güründe var insan piri
Yiğitlerin harman yeri
Gel gürüne haydi haydi....!
Bir yürek var mangal gibi
Güzeller var sanki peri
Hepsi gardaş dayı emmi
Gürün dolmuş insan piri
Yiğitlerin harman yeri
Kal güründe hayli haydi. ....!
Davul zurna her gün çalar
Çirtik çalıp oynar kollar
Gelip gören kral sanar
Güründe var insan piri
Yiğitlerin harman yeri
Kal güründe haydi haydi....!
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.12.08.2021.
Hep iyi tarafından baktım olaylara.
Hep aynı yöne baka baka.
Hem kireçleme hem boyun fıtığı oldum valla.
Ters yöne bakacam bundan sonra.
Belki düzelir gardaşla.
Denemek bedava derler
Aslı vamı acaba?
Şimdilerde denemek iyice moda.
Baba evladına eş bulur.
Düğün dernek yapar.
Paralar döker saçar.
Aradan birkaç ay geçer.
Evlat babaya gelir.
Sevgiden bir haber cahil insanlar
Gözlerim içine bakıp yaktılar
İki yılda biten onca kitaplar
Sayfa sayfa açıp yakıp attılar…
Daha yeni ondört onbeş yaşımda
Sevgi duman duman aşk var başımda
Sanki o gün gibi durur karşımda
Kalpleri birlikte söküp attılar..
Aşk duman olurken sevgi kül oldu
Açmadı gülümüz tomurcuk soldu
Boş kalan kalbimiz dert ile doldu
Müsveddeymiş gibi dürüp attılar..
Şair .Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası .01.05.2021.
Sorgulasan yetmiş yılı
Şaşırtırsın hele hele
Kucakladık bunca halkı.
Anlatsınlar hele hele..
Sayılı gün kaldı vaktım
Dönüp bir ardıma baktım
Eşe dosta selam çaktım
El sallarlar hele hele..
Dün gelmiştik bu gün gittik
Her gönüle güller diktik
Dünyadan bir resim çektik
Poz verdiler hele hele.
Nerde kaldı onca varlık
Hep beraber tekbir alıp
Haklarını helal yapıp
Söz verdiler hele hele…
Zaman tüneline girdim.
Gidemezsin dar dediler.
Geçen günden tekmil verdim.
Bazı yollar har dediler.
Gençliğimi görem dedim.
Geçmiş günü öne serdim.
Bir gün olsun görmek derdim.
Bak aynaya gör dediler.
O gençliğin hatrı varsa.
Bu garip bir nasıl kulsa.
Tüm gençliğin sizden sorsa.
Aç kalbine sor dediler.
Geçen zaman geçip gitti.
Mum gibi eriyip bitti.
Burda torpil sökmezmiki.
O birazcık zor dediler.
Bir gece ansızın gelebiliriz.
Ne zaman demişsek kesin gelmişiz
Orayı terketsin bütün şerefsiz
Biz kan dökmeye hevesli değiliz
Yurtta huzur olsun rahat bir düzen.
Nerde bir can darda o bizi üzen.
Çekip gitsin burdan kan içip gezen
Dost üzgünse biz neşeli değiliz.
Süleyman Özpınar.
22.01.2021.
Kalpten bağlı gardaşlarız
Sizlerle gurur duyarız
Değer yirmidört ayarız
Gürün’lüyüz biz buradayız..
Üye yirmi üçbin oldu
Güzel insanlarla doldu
Gerçek sohbet burada buldu
Gürün’lüyüz biz buradayız..
Cığıl cığıl gençlik doldu.
Boş dallara kuşlar kondu.
Emmi dayı bizim oldu.
Gürün’lüyüz biz buradayız..
Toprağımın adı başka.
Yoldan geçen gelir aşka.
Sen tacımsın benim başta.
Gürün’lüyüz biz buradayız..
Bu gün babamı gördüm rüyamda.
Bizim köydeki eski samanlıkta.
3-4 kişi oturuyoduk kimlerdi yok aklımda.
Dönüp bir baktım kapıya
Babam çıktı karşıma.
Sanki boyu uzamış eğilerek girdi içeriye.
Sağ tarafta lamba anahtarına uzandı
Ya ne oturuyonuz karanlıkta
Diyerek lambaları yaktı.İçeri bir aydınlandı.
Ben hemen kalktım ayağa
Koşup sarıldım bababamın boynuna.
Sıkı sıkı sarıldık ikimizde bir birimize..
Biraz eğildi boyum anca yetişti.
Sıvazladım sırtını öptüm yanaklarından.
Belliki çok sevinçliydi,o kadar güzel gülüyorduki
Babamı sağlığında bu kadar hoş güldüğünü görmemiştim.
Kendi kendime diyorumki ulan koronayı unuttuk
Bu kadar yakın olup birde öptüm babamı
Diyerek kendimi suçladım
Korona o kadar içimize işlemişki
Rüyalarımıza kadar giriyo artık.
O arada uyandım.Saata baktım 7.30 namaz vakti.
Kalkıp abdestimi aldım ,namaz kıldım.
İçimde bir sevinç bir mutluluk sanki gerçek gibi
Çünü babam sağlığında bana böyle içten ,
Böyle sıcak sarılıp öpmemişti.
O bizin çocukluk ve gençliğimizde
Malisef hayat ve yaşantı böyleydi.
Baba evlatla ,evlat babayla şimdiki gibi
İç içe ve sarmaş dolaş değildi.
Şair :Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası 04.01.2021.
Kimisi trafik kimisi kalpten
Hepsine bahane bulunur gider.
Çaresi bulunmaz ince bir dertten
Herkese dualar okunur gider..
Hepimiz sonucu toprak ve mezar
Kimisi kör kurşun kimisi nazar.
Artık kazada yok, kepçeler kazar
Herkese bir kusur bulunur gider.
Kimse kabullenmez gelen ölümü
Hiçe sayar yaşadığı ömrünü
Unutmayın bu gün ile dününü
Biri nala biri mıha vurulur gider.
Kim ağa kim paşa burada seçilmez
Her istenen şeye gücün erişmez
Tüm uğraşlar boştur sonuç değişmez.
Tahta bir tabuta konulur gider..
Geldin niye geldin diyen varmıdır?
Geldin sığmadınmı mekan darmıydı?
Şimdi giderkende bırak zılgıdı.
Her kula bir sela okunur gider..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.01.01.2021.
Say istersen otur şurda.
Yanlış insan çıkmaz burda
Bazı zevzeklerden başka.
Yanlış insan çıkmaz burda
Al listeyi baştan başa
İster çıkart ister topla
Bazı gerzeklerden başka
Yanlış insan çıkmaz burada.
Biz buraya deriz gürün.
Dünü neyse aynı bugün
Böyle memleketle öğün
Yanlış insan çıkmaz burada.
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.27.12.2020.
Çürük senle beraberse
İyi olman fayda etmez.
Ellerin eline değse
Gelse lokman çare yetmez.
Kasada bir çürük elma
Zamanında alıp atma
Benim elmam vardı sanma.
Kalan varsa zaten yenmez.
Değerli insan değeri
Dosta tutar hep feneri
Dizinde kalmışsa feri
Vur alnından zarar gelmez.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.27.12.2020.
O eski dostluklar yok olup bitti
Dünki atalarla birlikte gitti
Şimdi herkes olmuş bir kurnaz tilki
Tilkiden dostlukta ancak böylolur
Ben başladım bu beyleri öğmeye
Bey başladı yüzün gözün eğmeye
Tilkiyi tutmuşlar sütün emmeye
Süt verecek hayvan yüzden bellolur..
Nesildemi bu fark,yoksa bizdemi?
Biri bana bunu anlatsın nolur.
Baştan sona herşey değişti sanki.
Beynimiz çalışmaz aklımız durur..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.24.12.2020.
Giden yıla güle güle demedim.
Tüm milleti ezip geçti gordünmü?
Azraildi böyle sene görmedim
Hepimize zehir saçtı gordünmü?
Teneke çalarım gitsin ardından.
Bu sene ismini duyman ağzımdan
Ne istedin bunca masum insandan
Tufan gibi gelip esti gordünmü?
Nerde zulüm varsa alıp getirdi
Savaş,kış.kıyamet,deprem yetmedi.
Getirdi pandemi denen illeti.
Bütün dünya dize geldi gordünmü?
İkibin yirmi değilde kabusdu.
Millet bu yılın elinden kan kustu
Herkes saklanıp zor kurtardı postu
Nica insan bağrı deldi gordünmü?
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.22.12.2020.
Köyde bir eşeği ödünç alanlar.
Son model araba beğenmez oldun.
Çoluk çocuk hepsi lüks hayat yaşar.
En yakın akraba beğenmez oldun.
Şüşeden sinekli şarap çekenler.
Kalkıpta sağda solda çemkirenler
Çıkmışlar balkonda wiski içerler.
Artık ana baba beğenmez oldun..
Küllükte debelendin hiç unutma.
Bu sözleri duyup hemen somurtma.
Kabuğunu beğen pişmiş yumurta
Şimdi köy kasaba beğenmez oldun..
Nerden geldiğini çok iyi düşün.
Nankör olma köşe döndüysen bu gün
Seni bu hale getirenle öğün..
Şu gül vatana beğenmez oldun
Pandemi zamanı durdu beyinler
Mevsimde göç eden kuşlar ağladı
Her şeyi unuttuk gülmedi yüzler
Dünyada yaşayan kullar ağladı...
Ne zengin tanıdı nede fakir'i
Ne yaşlı bıraktı nede bakir'i
Para desen nedir?oda el kiri
Göklere uluyan kurtlar ağladı..
Öyle bir dert geldi evren perişan
Herkese ders veren euro dolarnan
Bir dirhem virüs'e kul köle olan
Dünyaya hükmeden dolar ağladı.
Çin+ Amarika piç katır doğurdu
Tüm dünyaya dönüp tekme savurdu
Buda insanlığı yaktı kavurdu
Başlarında olan yular ağladı.
Bu nasıl bir acı dağlar ağladı
Ana,baba,bacı dostlar ağladı.
Kimsesiz kalınca yollar ağladı
Hijyende zorlanan sular ağladı.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.20.12.2020.
Çok değerli arkadaşlarım.
Yazmaya başlamadan evvel
şunu peşin söylüyorum.
Ben bir partili falan değilim.
Avukat asla değilim.
Ben nacizane amatör bir şairim..
Sayın bahçeli pandemi zamanında,
Askıda ekmek diye bir kampanya başlatalım dedi.
Bu bizim çok eski bir geleneğimizdir.
Buna karşın her kafadan bir ses geldi.
Dalga geçenler oldu .
Yazık ve çok ayıp.
Yüreğinde olan ekmekten ziyade,takım elbise
Bir çift ayakkabı,Bir tane gömlek.
Pirinç,nohur vs mercimek asar
Sizinde yüreğinizde varsa eğer bir tutam sevgi,
Bir avuç muhabbet.
Bir dirhem saygı,
Birazda merhamet asın.
Sevgili gardaşlarım biz bize yakışanı yapalım.
Şu ateş çemberi içinde olduğumuz günlerde
Vatanımıza sahip çıkalım.
Oynanan oyunların farkına varalım.
Aklımızı başımıza alalım.
Karanlık güçlere yardımı bırakalım
Devlet hainlerinin değirmenine su taşımıyalım.
Sevgiler saygılar sağlıkla kalın..
Süleyman Özpınar.2020
Ufkuma doğan güneşim
Yetiş yandım sen nerdesin
Seslendim bitti nefesim
Yüce dağım sen nerdesin?
Görem dedim göremedim
Derdin neydi bilemedim
Hiç yanına gelemedim
Gönül bağım sen nerdesin?
İçim yanar söyleyemem
Ağlar kalbim eğleyemem
Sevgi ölçümü diyemem.
Yetiş yandım sen nerdesin?
Süleyman Özpınar.
Başbaşa ol doğa ile.
Meydan oku pandemi'ye
Ayrılmışsan emekliye
Şehri bırak gel köyüne.
Güzel yaşa kalan ömrü
Büyük şehir ömre törpü
Kokla köyde gerçek gülü
Şehri bırak gel köyüne.
Yaşın kemaline ermiş
Çoluk çocuk yerin almış
Sayılı günlerin kalmış
Şehri bırak gel köyüne.
Köyle kol kola yürürsün.
Gülmeyen yüzün güldürsün
Köyde yaşam sen ömürsün.
Şehri bırak gel köyüne.
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası..15.12.2020.
Bakarım komşuya derin of çekse
Ben onun derdine yanar biterim.
Yedi yabancılar bir çile çekse
O msum haline bakar biterim..
Varise bir yerde haksızlık yapan
Hasiyet şerefin parayla satan
Benim korkum varsa sade yaratan
Haksızın yüzüne çarpar geçerim...
Kul olanlar Allah için kul olur
İnsana kul olanlarsa kör olur
Kula kulluk yapmak hayli zor olur
Bunları sayfandan siler geçerim..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.14.12.2020.
Şöyle ağız tadıyla dertleşecek.
Kalmamış gardaşlık diller yok olmuş..
Tel açınca bana alo diyebilecek
Kalmamış yoldaşlar teller yok olmuş
Konuşup kahkaha atıp gülecek
Her konuda dem vurup tat verecek
Günü gün edip biraz eğlenecek
Kalmamış sırdaşlar günler yok olmuş.
Sen ezeli çocukluk arkadaşım
Şunu bilmelisin canım gardaşım
Sıkılacak el bulmak için dolaştım
Kalmamış dostlarım eller yok olmuş
Kır çiçekleri doluydu dağlarda
Dolaştığımız tüm bahçe bağlarda
Her gün uğradığım hacıpınarda
Gül ağaç kalmamış güller yok olmuş.
Gurbetten gelince beni görecek
Gardaş edasıyla koşup gelecek
Beni kucaklayıp candan sevecek
Kanatlar kalmamış,kollar yok olmuş...
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.11.12.2020.
Köyüm köyüm haşin köyüm
Bağın bahçen yeşil köyüm.
Benim için altın köyüm.
Toprak ile taşın köyüm.
Göçen gitmiş memleketten
Haz duyarım ben görmekten
Farkın yoktur bir cennetten.
Sende her gün aklım köyüm
Benim köyüm Sularbaşı’m
Orda buldum can yoldaşım
O toprakta var göz yaşım
Sen çocukluk aşkım köyüm.
O çamurlu yollar bitmiş.
Yollarına taş döşenmiş
Güzel hizmetler verilmiş
Her kul hizmet katsın köyüm.
Emek veren kul sağolsun.
Biri bin kattan çok olsun
Bunu artık herkes duysun
Gelen sahip çıksın köyüm.
Köyüm görücüye çıksın
Gelip gören hayran kalsın
Gürün Sivas bir şey yapsın
İlk ışığı yaksın köyüm.
Olsun ikinci GÖKPINAR
Bunu şahsım size sunar
Önlerinde cesur MUHTAR
Sel olupta taşsın köyüm.
Gitmezsen kimse çağırmaz
Tok aç halinden anlamaz
İstemezsen umru duymaz
Her kapıyı çalsın köyüm..
Okuyan bana gülmesin
Bu bir rüyadır demesin
Dili dönen kul söylesin
Gerçek yerin alsın köyüm.
ÖZPINAR’ım hep çağlarım
Yıllardır hayal kurarım
Görmesem kalpen yanarım
Gerçek cennet olsun Köyüm…
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.07.11.2020.
Bu gün aralık 1 dedi
Kar,kış kapıları çevirdi.
Yasaklarda ardı ardına geldi.
Ama ne yapsın bu durumda yetkili?
Mesafe,Hijyen Maske dediler.
Yalvardılar yakardılar rica ettiler
İyilikle söylenen lafı sözü kim dinler.?
Maske leri takmadılar.
Yanlarına alıp kolda taşıdılar
Kahvelerde gizli okey oynadılar
Hamde nargile pofpofladılar
Toplanıp ayin yaptılar
Salonlarda ölüme tekme attılar
Dışarı çıkıp ordaki alınan tüm virüsleri
Eşe,dosta,masum güzel insanlara sattılar
Bölesi ahlaksızlıkları
Şerfsizlikleri
Terbiyesizlikleri
Vurdum duymazlıkları bilinçli olarak yaptılar.
Bu tür insanlar,insanlıktan nasibin almamışlar
Bunlar...!
İnsanlıktan,
İyilikten.
Nezaketten
Naziklikten ne anlar?
Bunlara Hindistan Devleti gibi.
Uygularsın kaba kuvvet.
O zaman hizaya gelirler belki.
Riske atmazlar bu kadar
Masum ve günahsız milleti...
01.12.2020
Gel ağlama bu acıya
Kalbimizi deldi gitti
Kollar takılmış kancaya
Ciğerimiz yaktı gitti.
Tutamıyom göz yaşımı
Alıp gitti gardaşımı
Gardaş değil sırdaşımdı.
Kahpe felek çaldı gitti.
Çaresiz bu derdin sonu?
Bu giden gardaş tabutu
Bağlamışlar eli kolu
Bize ateş saldı gitti.
Çekmek zormuş demek kolay
Daha yeni bitti balay
Kol kola çekmiştik halay
Aklı burada kaldı gitti.
Bu gün bize düştü ateş.
Bak ağlıyor bacı gardaş
Dostlar ile gel helealleş
Bu ocakta yandı gitti..
Panemi diyerek geldi
Gelip ciğerleri deldi
Azraille ortak sanki
Canımızı alıp gitti..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.29.11.2020.
Sayın arkadaşlar bir yanlış anlamayı
Düzeltmek için bu yazıyı yazıyorum.
Bir şair hep kendi yaşadıklarını,kendi aşklarını
ve kendi hayatını kaleme almaz,
İşte bunu çok iyi bilmemiz gerek.
O günün şartları neyi gerektiriyor
veya o gün neyi düşledi.neyi hayaledip özledi.
O temalara uygun şiirler veya yazılar yazar.
Bazı tanıdık bildik dostlarımdan
Bazı tepkiler alıyorum.
ÖRNEKLER.
Ah fakirlik diyorum.
Ben aşka doymadım diyorum..
Çarık giydim dolak sardım diyorum
Keçe giyip davar yaydım diyorum.
Daha nice nice örnekler.
Sen bu değilsin neden yazıyon derler..
Neticede zaten bu bir şiir .İçinde yer yer realite,abartı,mizah,kurgu
Vs.unsurları da barındıran.
Her bir dörtlüğü ayrı ayrı ,
Değerlendirip eğlenip güle bilirsinizde..
İŞTE BEYLE
s.özp.
İşte geldi yine bahar.
Gör atanı gel Gürün'e
Her tarafta güller kokar.
Gör vatanı gel Gürün'e.
Koronadan kurtulalım.
Hasret kaldı hep kollarım
Doyası bir sarılalım
Aç kolları gel Gürün'e
Çoluk çocuk bahanetme.
Sudan bahaneler örme
Bu senede deniz görme
Kap çantanı gel Gürün'e..
Her yöreden dostlar geldi
Göçmen kuşler suya indi
Her köşemiz cennet şimdi
Kur sofranı gel Gürün'e
Gökpınardan suyun aksa
Huzurlusun karnın toksa
Hiç kalacak yerin yoksa_?
Kur çadırı gel Gürün'e.
Her gün bize baş tacısın
Abi gardaş ve bacısın.
Hahçemizde gül ağaçsın
Gör hatırı gel Gürün'e.....!:
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.04.11.2020.
Yürü doğru yolda yürü
Kurt kapacak kalma geri
Her köşede şeytan şerri
Yurt batacak kalma geri.
Hainler sardı köşeyi
Altında bomba döşeği
Namluya sürmüş fişeği
Kır kol bacak kalma geri..
Vur doğruya düşer eğri
Yardımcımız Melek Peri
Bize derler Türkün pirri.
Ölüm olsa dönmez geri..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.28.10.2020.
Yürüyorum yalpa yalpa
Duvarlara çarpa çarpa.
Görüpte sarhoştur sanma.
Dengem bozuk detay sorma.
Haberim yok yaşmı gitti?
Şarjmı gerek pilmi bitti?
Bilmiyorum aklım yitti.
Düzen bozuk detay sorma.
Kafada poroblem kurma
Her sözüme dudak burma.
Develere kaldı hurma
Yiyen bozuk detay sorma.
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.28.10.2020.
Bu dünyada zaman dolar.
Belki bu gün belki yarın.
Son dersiyin zili çalar.
Belki bu gün belki yarın.
Hiç aklına gelmedimi?
Duymadınmı tembihleri?
Net bir gün yok denmedimi?
Belki bu gün belki yarın.
Yönünü Allaha çevir
Hesap verme günü gelir
Zamanını Mevlam bilir.
Belki bu gün belki yarın.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.21.10.2020
Adını daşlara yazdım.
Geçerken okunsun dedim
Tam zirvede cana kıydım.
Çığlığım duyulsun dedim
Bunca yılın sevdasıyla
Çırpın hayat kavgasıyla
Ben bu aşkın davasıyla
Ağır mahkum oldum dedim..
Cezam ağır biliyorum
Ölümüne seviyordum
Zaten her gün ölüyordum.
Ölüm bire düşsün dedim...!
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.19.10.2020.
Gençliğimizde kavaklıklarda
Tohma çayı kenarlarında
Derdelan şarabı içerken
Bardak bile bulamayıp.
Tepeye hondiklerken
İşte o zaman derdikki
İçiyorsam vardır bir sebebi.
Lan bizim sebebimizden ne olurki?
Ya bir kırık meselesi.
Yada gençliten gelen efelik sesi.
Şimdi bu koca koca adamlara ne demeli?.
Nasıl göze alır içipte ölmeyi?
Yahu bu sizde bulunan can
Ne kadar beleşki.
Göz göre göre.
İstiyorsunuz ölmeyi?
Yoksa bu can bilinmez bir yerden
Size mirasmı geldi?
Anca miras malları
bu kadar kolay harcanır
Değeri çok önemli değilki
Gelen paraya bakılır.
Sevgili arkadaşlar
Bu can Allahın bize bir emaneti.
Bu emanete yapmayın hıyaneti
Allah tiryakilere ikrahını
Birazda versin sabrını.
Bunu yapan şerefsizler...!
İçkiye sizde katmayın zehirler...!
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.17.10.2020.
Bunların hepsi
Gürün'ün gülleri.
Büyüğü küçüğü
Yüzde doksanı gürünlü
Gürününde gülen yüzleri.
Birçoğunu kaybettik.
Bazılarının cebinde yok metelik.
Kiminin ayakkabısı delik.
Kimisinde var sadece bir terlik.
Bunlar yardanın emaneti bizlere.
Kimilerininde anıları var hepimizde
Bir pala mahmut veya Behzat dede.
Mesala divane Hacı Mehmet emmi.
Kimse unutamaz Corcu Halil'i.
Bunlarda gürünümüzün gülen yüzleri.
Kaybettiklerimize Allah rahmet eylesin
Şu an hayatta yaşayan güllerin
Ömürlerinin uzun sağlıklı olmasını dilerim.
Önce Allha.sonra Gürün halkına
Emanet olsunlar derim..
Saygılarımla.
İnsan insanı insanca sevmeli
Sır verdinse ona sırdaş demeli.
Atılmışsa artık dostluk temeli.
Uzak durma artık yaklaş demeli.
Bizler bu dünyaya geldik geleli
Hep gardaşız ezelinden ezeli.
Varmı şu dünyada aşktan güzeli
İnsan sevdiğine can baş vermeli..
Aldık silahları giydik miğferi
Aynı topraktadır anlımız teri
Hep beraber gördük hainden şerri
Bunarada artık gardaş demeli.
Biz bizi tanırız ademden beri
Her insanın kalpte ayrıdır yeri.
İnsanlığı yayan insanlık piri
Bunların hepsine paydaş demeli.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.08.10.2020.
Eli yüzde geçti bayak.
Canilerden yemiş dayak.
Kendiside yalın ayak
Êle diken olan çocuk..
Dudağımda hecelerim.
İsmin neydi bilemedim
Katran rengi gecelerin
Izdırabın çeken çocuk.
Ah be guzum sen ağlama
İsyan etme yaradana
Bu bir sınav insanlığa
Doğru yolu seçen çocuk.
Ana işkenceden bezmiş
Sınırları zorla geçmiş
Açlıktan nefesler bitmiş
Son suyunu içen çocuk.
Dünyanı bumu daralttı?
Vurdu hayatın kararttı
Onuda Allah yarattı
Bırakın yaşasın çocuk.
Sanki rüyadan uyandı.
Emeği bulduğun sandı
Üstüne mermiler yağdı
Tek kurşunla ölen çocuk.
Onun suçu doğduğu yer
Obir sabi bulduğun yer
Dua edip şükürler der
Bu dünyadan göçen çocuk.
Kahbe millet ocağında
O an Yunan toprağında
Anasının kucağında
Son nefesin veren çocuk..
Suriyedeki baskılarla göçe zorlanan
Önce gelip Türkiyeye sığınan.
Daha sonrada Avrupa yollarında kalan.
Çocukların övkülerini konu alan
Dörtlükler…!
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.05.10.2020.
Bu hainler hiç bitmedi.
Sanırım zamanı geldi...
Yaşım geçti yetmişleri
İnşallah sonları geldi..
İyi gitmez hoşlarına.
Gelecek var başlarına.
Düştüler korku telaşa
Onların tımarı geldi..
Bunların son çırpınışı..
Sahip bağlasın yuları.
Bak hazır bizde ahırı.
Yepyeni yuları geldi..
Üzülme sen efe oğlu.
Onlarında tuzu koktu.
Çok yakında gelir sonu.
Mevlamın tufanı geldi...
s.özp..
Terör odaklarından yardımlar bekler
Sıkıyı görünce bak motorlar tekler.
Türk geliyor deyince göçünü yükler
Topuk değsin popoya kaçın erkekler.
Bir söz vardırki bizde hiç unutulmaz.
Êl âlem hacatıyla ustalık olmaz.
Pehlivanın şalvarı uşgursuz olmaz.
Toplayıp şalvarıda kaçın erkekler...!
Vur Azerbaycan vur ta sonuna kadar.
Gitsin geriye virüslü yarasalar.
Türk toprağında sizin ne işiniz var.?
Çek arabanızıda kaçın erkekler..
Şair Süleyman özpınar..
Şiirin Hası.30.09.2020.
Ta ezelinden ayrılmaz ikliyiz.
Biz hem Azeri hemTürkiye'liyiz.
Dosttan öte bizler eski kardeşiz.
Biz hem Azeri hemTürkiye'liyiz.
Azerbaycan korkma biz sizinleyiz..
Uykudan uyanda bak etrafına.
Hele kimler var senin karşında.
Sen ne gezersin komşu toprağında.
Biz hem azari hemTürkiye'liyiz.
Azerbaycan korkma biz sizinleyiz..
Hele bir bak gardaşım biz burdayız.
Kollar uzun kim darda biz ordayız.
Unutma Osmanlı torunlarıyız.
Biz hem azeri hemTürkiye'liyiz.
Azerbaycan korkma biz sizinleyiz..
Terör uşağından medet umanlar.
Görmedinmi yarı yolda kaldılar.
Türkiye eski Türkiye sandılar.
Biz hem Azeri hemTürkiye'liyiz.
Azerbaycan korkma biz sizinleyiz..
Arkalarına bakmadan kaçtılar
Şimdide sizemi gelip sığdılar?
Gördük nice nice Ermenistanlar.
Biz hem Azeri hemTürkiye'liyiz.
Azerbaycan korkma biz sizinleyiz..
Şu yalan dünyaya geldi geleli.
Cefalar içinde giden kullar oy.
Yaşları kemale erdi ereli.
Aşkını saramayan kullar oy.
Gurbeti alladında pulladın.
Genç yaşımda gurbet ele yolladın.
Şu dünyada ben aşkıma doymadım.
Bu gurbette heba oldu hallar oy.
Oy dedikçe oyuluyor ciğerler.
Hep günler boyunca haberler bekler.
Bazan durur yürek bazanda tekler.
Bu hasrete dayanacak canlar oy.
İç özpınar suyundan aşkına doy.
Gül bahçene fide dikersin her boy
Fidelerin diplerini derin oy.
Meyve versin çiçek açan dallar oy...
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.26.09.2020.
Bu dünya çok kalleş oldu.
Çarpmasınlar sizi oğul.
Her canlı bir ateş oldu.
Yakmasınlar sizi oğul.
Bulutları yoldaşın bil.
Yıldızları gardaşın bil
Melekleri sırdaşın bil.
Sıkmasınlar sizi oğul.
En ufak bir zorda bile.
Hep atalar sözün dinle.
Sarıl mevlamın ipine.
Sarkmasınlar size oğul..
Özpınarda bir babadır.
Bundan size hep yalvarır.
Bazıları bir yılandır.
Sokmasınlar sizi oğul..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.15.09.2020.
Arkadaşlar bitti tatil sezonu.
Şiirler yazmanın zamanı geldi.
Toplandı sermaye işlendi konu.
İşte şimdi yazı harmanı geldi.
Gezdik memleketi dostları gördük.
Temelin atıpta duvarın ördük.
Korona engeldi uzaktan güldük.
Göz feriyle dizin dermanı geldi.
Herkese selamlar gurbet êlinden.
İyiki varsınız düşmez dilimden.
Altı yıldır beraberiz sizinlen.
İşte o yılların devamı geldi.
Tüm arkadaşlarıma
Sevgiler sunuyorum.
Allaha emanet olun,
Sağlıklı günler diliyorum.
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.10.09.2020.
Yok elimde imkan, olsaydı eğer..
Memleket taşına basar gezerdim.
Bir elde kalemim birinde defter..
Memleket aşkını yazar gezerdim.
Çakılı mercandır,toprağı altın.
Birkaç dörtlüklerle olursa katkım.
Gurur duygusuyla yücelsin bahtım.
Tohma göleğinde yüzer gezerdim.
Memleket sevdası işlemiş kalbe.
Çare ararım tüm sezdiğim derde.
Sevdasına yanıp gezdiğim yerde.
Beynimde derdini çözer gezerim .
s.özp.
Dedo Çok güzel olmuş video,
Yapanların ellerine seninde yüreğine sağlık
Öpüyorum ellerinden
Güzel yürekli koca yürekli babam....!
*****
Çok teşekkür ederim oğlum.
Öpüyorum gözlerinden guzum
Benim ilk göz ağrım
İlk evlat sevgisini sende tattım.
Sen böldün uykularımızı.
Gece yarılarında.
Salıncak ta yoktu o zamanda
Hemde bir çarşaf arasında.
Sallardık seni saatlarca
Uyanıpta ağladığında.
Ben bir ucunda annen,bir ucunda.
Bakar bakar gülüşürdük gözünü açtığında
Mutluluğumuzun ilk meyvesi.
O meyveyi yemesekte
Damakta hissederdik o lezzeti
Büyük bir huzur verirdi seni sevmesi.
İki aşkın arasına ilk sen girdin farkındamısın.
İki sevgiyi sen kıskandın
Girdin aramıza.
Ben elimi uzattığımda vurdun el uçlarıma.
O minicik pamuk gibi parmak uçlarınla.
Büyüdün şimdi sen öyle sanıyorsun amma
Sen hâlâ o küçücük bebeğimsin.
Benim gözümde hiç büyümemişsin.
Aynı hiç eksilmemiş olan sevgin.
Boynuma dolanan o minicik ellerin.
Hep aynı o günkü gibi bunu bilesin
Allah sizlerin acısını bana göstermesin.
Yüce mevlamdan tek dileğim.
Seni seviyorum..
Baban.....
Kızlar hep ağlarlar gelin giderken.
Yeterki Ucunda ölüm olmasın.
Yüz güler baba evine dönerken.
Yeterki kırılmış gönül olmasın.
Uçup gitsin kursun yuvalarını.
Mutlu yaşasın ay ve yıllarını
Hiç unutmazlar bacı gardaşını.
Yeterki kırıcı sözün olmasın..
Süleyman Özpınar.
Kartal idik olduk serçe.
Uçuyoruz gündüz gece.
Çoluk çocuk emredince.
Yürüyoruz ince ince.
Bunlar bizim kaderimiz.
Dayanmıyor yüreğimiz.
Bitti artık direncimiz.
Düşüyoruz günden güne.
Yaş ulaştı seksenlere
Teslim olduk Cahillere.
Hasret kaldık eskilere.
Gülüyoruz bu hallere.
Yardım edin diye el açan
Bir lokmaya muhatcolan.
İşte bunlar yemende ,
Yaşamaya çalışan
iki insan.
Hemde müslüman.
Bunları gör Türkiye'yi beğenmeyen.
Açlık var,yoksulluk var diye nara atan
Celep horozlar gibi her yerde çırpınan.
Etrafa devlet ve millet hainliği saçan
Zavallılar,bakın bakında bunlara.
O hamile gibi senden önce giden.
Göbeğinden utan..
Keşke sende insan olsan .
Bu insanlara el uzatsan.
El uzatamıyorsan .
Her şey için zırvalıyan.
Keşke o çeneni tutsan..
s.ö
Bir zamanlar Sivastan bir takım yetkili kişiler
Bizim köye gelip.
köyü örnek köy yapmak istiyoruz demişler.
Devlet sizden bir lira dahi istemiyecek
korkmayın diye yalvarmışlar.
O zamanın köy yetkilileri .
muhtarı azası vs hepten karşı çıkarlar.
Bunu o zaman kabul etselerdi şimdi sularbaşı
Gükpınardan dahada güzel
çevrede en değerli bir köy olacaktı.
Yazları yerli yabancı turistlerle dolacaktı.
Gürün ayarında şirin bir hal alacaktı.
Biz hep böyleyiz dereyi görmeden paçaları sıvarız
Gökpınar suyu elden giderken.
Termik santral darende sınırları içine yapılırken.
Kimsenin gıkı çıkmadı
Kanal boyu gürün arazileri
bu sudan istifade etmeli şartını alamadılar.
Santralden bir gelir payıda gürüne olsun diyemediler.
Şimdi herkes gökpınar sahibi,gökpınar sevdalısı oldu.
Gökpınara dokunmayın....!
Senelerdir dokunan olmadı neoldu?
Bir pazar gidiyon oturacak yer yok.
Dinleneyim diye gidiyon
tansiyonun tavan yapıyo geri geliyon.
Ya bırakın dokunsunlar.
Oraya bir şehir kurmazlar korkmayın.
Kimseyede peşkeş çekmezler.
Ne güzellik yapılırsa Gürün içindir.
İlk önce adam gibi bir yol yapılsın.
Etrafı genişlertip oturma alnlar yapılsın.
Öndeki yeşil alan o eski kokmuş bataklıktan kurtarılsın..
Herkese sevgiler ,selamlar.Allaha emanet olun.
En başta sağlıklı olun
herşey hakkımızda hayırlısı neyse o olsun.
İstemezuk diye diye.
Kone kaldık işte öyle
Ne yapalım açık söyle
Asırladır köyüm böyle.
Köprü yapsan ağaç kesme.
İhale ver peşkeş çekme.
Su bağlama aksın çeşme.
Bu nasıl bir zihniyetse.
Senede bir kere gelmez.
Gökpınarım nerde bilmez.
Cennet yapsan gözü görmez.
Yak mangalı küle üfle...
Faydan yoksa zarar verme
Boş laflarla dostun germe
Çok soğuktur göle girme.
Yak mangalın bak keyfine.
Bu Gökpınar hepimizin.
Altında ne var tepkimizin.
Bilmem bu konuda bana katılırmısınız arkadaşlar?
Bu televizyonda çıkıp çok bilen olarak konuşanlar
65 yaş üstü insanların hepsini yatalakmı sanarlar.
Mevlüt okutan,balon uçuran.maskesiz dolaşanlar.
65 yaşın altı sorumsuzca davranıp virüs saçanlar.
65 yaş üstü insanları aylardır şamar oğlanı yaptılar.
65 yaşa izin verildi.şimdide gurcalamaya başladılar.
Gidip memleketteki eşine,dostuna ,toruna sarılırlar.
65 yaş üstünü ne zannediyo bu zavallı insanlar?
Gidiyolar ama orda hastane yoksa ne yaparlar?
Gözümün içine baka baka aynen böyle diyorlar
Bizde bir kişi için avrupaya uçar,ambulans uçaklar.
Bunu düşünemeyecek kadar cahilce konuşanlar.
Bunlar konuştukça benim tansiyonumu çıkardılar.
Hanım en iyisi kapat televizyonu benim uykum var...
Şimdi bulmuşlar bedavadan ,
Böyle cennet gibi vatanı.
El kadar bebe affetmez
Bu vatana hainlik yapanı.
Bir karış toprağını değil
Bir çakılını yaban ele satanı.
Kim olursa olsun tanımam
Evlat,Emmi,Dayı,Babamı..
Didişmeyi bırakın bre gafiller.
Bak elin ovalayıp durur.
Etrafta sürü sürü köpekler
İşte sizde şimdi akılı olun
Olmazsanız bize çökerler.
Şu an korkumuz yok
Yedikleri taşı iyi bilirler.
Hani eskiler şöyle derler.
İti döğme korkut o yeter
Ama biz korkutup dövdük.
Bilmem buna ne derler.
Boş ver ne derlerse desinler.
Biz vurmaya devam edelim.
Suriye akıllandı biraz sanırım.
Şimdi Libya'da kaldı aklım.
Hafteride bir güzel haklıyalım.
Şöyle bi Ak Deniz turu atalım
Hastaneler artık tamamlandı .
Yollar,tuneller köprüler açıldı
KORONA'da ufak ufak yol aldı.
Hele birde yakın zamanda,
Kanal İstanbulu bir açalım.
Dünyanın ağzını açık bırakalım.
Önce içerdeki devlet hainlerini
Daha sonra dıştaki hainleri
Göbek ortasından çatlatalım.
Yeterki biz birlik olalım.
Birbirimizin ellerinden tutalım.
Hayranı oluruz tüm dünya'nın.
Gelin bizimle beraber olalım.
Diyerek Avrupa bize yalvarsın.
Ben ufukta onu görüyorum.
Sade bir vatandaş olarak
Bir taraf olmadan söylüyorum.
Türkiye artık eski Türkiye değil.
Aştı yeniledi her konuda kendini
Yıktı parçaladı beton bendini.
Yağmurdan doymuş seller gibi.
Önünde artık kim durabilirki.
Sene iki bin yirmi üçtür hedefi..
Şair:Süleyman Özpınar.
3o.05.2020.ŞiirinHası.
Bir yaz mevsimi.Temmuz
ağustos aylarıydı sanırım.
Günlerden cuma.
Gürün tohma çayı kenarı
Bir binanın ikinci katı.Dört kafadar terzi.
Çalışırken bu pazar neler yapalım.
Sorusu aklıma geldi.
Dediler bu hafta sonu gökpınara gidelim.
Benim öyle bir memleketim varki.
Dünyalar verseler değişmem seni
Kement'le bağlanmış köleyim sanki.
Çarmığa gerseler değişmem seni..
Dağında yetişen tek bir çiçeği.
Taş başında öten yavru kekliği.
Göleğinde yüzen yeşil ördeği..
Kanıma girseler değişmem seni..
Hiç gelemedik o gençlik yılından.
Gelmeye fırsat yok ah ile vahtan.
Baktım yarım asır gitmiş aradan.
Bizide gurbete attı yaradan..
Çileyi kendimiz seçtik aslında..
Kablunbağa gibi evim sırtıma.
Diyar diyar gezdik gençlik çağında.
Hep yanıp dolaştık Vatan aşkıylan..
Sabır diye diye yandık aylardır.
Sabır taşında bir direnci vardır.
Belayı başımıza veren mevladır.
Mevalam vermişse bilki kaldırır..
Yalnız biz değiliz dünya diz çöktü..
Göklere uluyan kediye döndü.
Değişti bu koca dünyanın yönü..
Bilmem şimdi yönü hangi yanadır?
Etrafın çevirmiş hep ulu dağlar.
Burayı mevlamız bizlere saklar.
Bizde doğar gidip yadele akar
O şimdi üzgündür hemde stemkar.
Sahip çıkamadık şu güzelliğe.
O zaman Gürün uyurdu herhalde.
O güzeli alıp kaçtı Darende.
O şimdi üzgündür hemde stemkar
Gökpınara nasıl sitem ederiz?
O cana can katan lakin dilsiz.
Onu yadellere veren bizleriz.
O şimdi üzgündür hemde stemkar
Şair:Süleyman Özpınar.
15.05.2020.Şiirin Hası.
Bal yenmiyor çok şireli.
Evlere virüs gireli.
Üç ay doldu aşk göreli.
Evlere virüs gireli.
Yatak yorgan ayırdılar.
Hanım koca yabancılar.
Akşama başlar sancılar
Evlere virüs gireli.
Görüşmeler sanal oldu.
Sevişmeler hayel oldu.
Öpüşmeler rafa kondu.
Evlere virüs gireli..
On sekizlik bekar olduk.
Uzaklardan bakar olduk.
Gölgelerden korkar olduk.
Evlere virüs gireli..
Şair:Süleyman Özpınar.
11.05.2020.Şiirin Hası.
Bakan gözler bir dost arar.
Bir dostluk var akla zarar
Kol açılır beden sarar
Sara bilsen ömrün uzar.
Haydi dostlar geri dönün.
Gel gör tanı bura Gürün.
Hele birde gelip görün.
Bir yıl kalsan ömrün uzar.
İkinci kuşaklar gelsin.
Bura ata yurdum desin.
Isbanaklı çörek pişsin.
Bir koklasan ömrün uzar.
Sen bilmezsin baban bilir.
Gürün dersen yağı erir.
Petekte bal akala gelir.
Baldan tatsan ömrün uzar.
Yık bendini ak ÖZPINAR.
Suyun gözesinden kaynar.
İçenler hep zemzem sanar.
Bir tas içsen ömrün uzar..
Şair:Süleyman Özpınar.
11.05.2020.ŞiirinHası.
Banane sizden.
Êlden alemden.
Sizin telveli kahvenizden,
Sağa sola caka ve cilvenizden.
İnan burda ben yorulmuşum
Bağdaş kurup oturmuşum.
Şöyle ağız tadıylan,
Söğüt gölgesinde otururken
O buz gibi ayranı içerken.
Başka kimseyi görmem.
Êller oturmuşsa ,
Yaldızlı koltuğunda
Muhabbete dalmışsa ,
Ağızlar ulaşmış ta kulakta.
Hiç ilgimi çekmez.
Yalandan kahkaha.
Banane onların muhabbetinden.
Ben duvar dibinde çömelip.
Bir dostla beraber.
İki cor'un belini kırarken.
s.özp.
Unuttuk şöyle ağız tadıyla.
Güle bilmeleri unuttuk.
Kahkahalar atarak evin halkıyla.
Cibelmeyi,söz etmeyi unuttuk.
Akşam olunca sofra başında.
Gecikmiş atası yetmiş yaşında.
Bir lokma rızkı var o gün aşında
Oturupta gözlenmeyi unuttuk.
Bunların hepsi korona'dan önceydi.
O günler nede güzel günlerdi.
Toplayıp hapsetti bütün milleti
Dışarıda gezmeleri unuttuk.
Bakıyorum hepsi kaldı mazide.
Siz durun ben ağlarım herkes yerine.
Daha açmamış domurcuk güle.
El uzatıp koparmayı unuttuk.
s.özp.
Bu millete akıl sır ermez oldu.
Çok büyük işleri başarmış sanki.
Aynada aşgarın göremez oldu.
Modanın peşinden koşarmış sanki.
Eğerki kıllanmak modaysa şimdi.
Sahne fet eder komşunun biri.
Pek zayıf gençliğin halve gidişi.
Ne yapacağını şaşırmış sanki.
Yokmu giyinmenin normal ölçüsü?
Çarşaf peçe oldu bayan örtüsü.
Gençlik,yaşlı,hemde köylüsü.
Hepsi birbirine garışmış sanki..
Şair Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.02.05.2020.
Gece ayak sesine kulak veren.
Anında hissedip ona dur diyen.
Göğsünü cephede hedefler eden.
Toprağı için can veren askerim.
Günlerce sıcak yatak görmedin.
Bir gün olsun sıcak çorba içmedin.
Sen gece demedin gündüz demedin.
Bayrağı için can veren askerim.
Ben siz gibi Türk ve türk oğluyum.
Sizler varken derin çıkar soluğum.
Sen nöbetteyken ben huzur doluyum.
Sancağı için can veren askerim.
Karlar diz boyu sen yine cephede.
Kaşlar çatık eller hazır tetikte.
Sevdiği yol bekler beben beşikte.
Vatanı için can veren askerim.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin hası.02.05.2020.
Şu gürün’ün sevdasıyla aşkıyla.
Bu garip’te yanıp gitti desinler.
Hiç gerek yok fazlasına coşkuya.
Bir garip’çe gelip geçti desinler.
Yazıp çizdi Gürün için her şeyi.
Göz önüne serdi bağı bahçeyi.
Ayırmazdı asla gündüz geceyi
Mum gibi eriyip bitti desinler
Böyle gerçek bir dost bildi bizleri.
Hep gülerdi dosta bakan gözleri.
Zıpkından acıydı bazı sözleri.
Birkaç kalbi delip geçti desinler.
Özpınardan suyu içer kanasın.
Susuz kalma güneş vurur yanarsın.
Tomurcuksun hiç açmadan solarsın.
Bu zorluğu bilip seçti desinler.
Şair:Süleyman Özpınar.
01.05.2020.Şiirin Hası.
Dilim düzgün dönerek,
Selam vere bilmişsem.
Gelişini görerek
Aşkla bakıp gülmüşsem.
El açıpta mevlama ,
O an şükür demeli..
Ya Allah’ım diyerek,
Oh ,yerimden kalkmışsam.
Sağ salimce gülerek,
Ayak üstü kalmışsam.
El açıpta mevlama ,
Sana şükür demeli..
Aldığım yemeğimi.
Hiç yerlere dökmeden.
Çektiğim nefesimi.
Tekrar geri verirken.
El açıpta mevlama ,
Sana şükür demeli..
Akşam gir yatağına,
Sabah salim kalmışsan.
Huzur dolu kalkıpta.
Uykuların almışsan.
El açıpta mevlama ,
O an şükür demeli..
Yenilen nimetlerin,
Tatlarını almışsan.
Söylenen tüm sözlerin.
Tam eksiksiz duymuşsan.
El açıpta mevlama ,
Yarab şükür demeli..
Şair:Süleyman Özpınar.
29.04.2020.Şiirin Hası.
Yıllar geçti bir temaşa.
Bu kalbim hep boş giderim.
Aha geldim son yaşıma.
Gözüm dolu yaş giderim.
Dokunmayın sol yanıma.
Bu can dayanmaz sacıma.
Vedalaştım baş tacımla.
Gitsemde birhoş giderim.
Ateş söndü doldu baca.
Azrail takınca kanca.
Haber saldım eşe dosta.
Gelmezse sarhoş giderim..
s.özp.
Gürün'ün hep eski halini
Hayellerim sanki bir rüya gibi.
Nedenini pek bilmem ama,
Şimdi bizlerde evde karantinada.
Eski yeni hayal kurmakta.
Ne hale koydun bizi.
Ulan şerefsiz korona....!
Hasret goydun eşe dosta.
Uzaktan bakar olduk çoluk çocuğa.
Bürünüp geldin görünmez bir postla.
Hiç tanımaz zengin veya fukara.
Allahım nolur yalvarırım sana
Başımızdan gitsin artık bu bela..
s.özp.
Köy yemeklerim nerde?
Sosyeteye teslim olduk.
Son halimiz görsen anne.
Hazırlara teslim olduk.
Eskilerden ne galdıki?
Hep beraber gitti sanki.
Hani tatlı,nerde ekşili .
Makarnaya teslim olduk.
Hani ekmek hani kete.
Katıksız ye kerte kerte..
Şimdi hanım oldu körpe.
Bakkallara teslim olduk
Pişer tavana asardık.
Üstüne sofra kaplardık
Biz o tada hasret kaldık.
Fırınlara teslim olduk.
Rüya oldu un helvası.
Dünya değen un çorbası.
Her lezzete beş basardı
Pizalara teslim olduk.
İçli köfte gitti gelmez
Yapmasını gençlik bilmez.
Çörek bize selam vermez.
Bazlamaya teslim olduk.
Ekşili köftemiz noldu?
Kurutulmuş kemik boldu
Üçgen mantı gelmez oldu.
Tarhanaya teslim olduk..
Özpınar bunlarla doydu.
Son durağı gurbet oldu.
Hani eski tatlar noldu.
Boş tatlara teslim olduk.
El cebine yetişmeyen.
Densizlere git korona
Yeyip yeyip gevşemeyen.
Domuzlara git korona.
Teröre dostum diyenin
Cambaz ipe un serenin.
Devlet'e zarar verenin.
Damarına gir korona.
Ahıra girip musuruna baktım
Az önce bıraktığım yemi hemen bitirmiş.
Bana doğru masumane bakıyordu.
Lan ne zaman yeyip bitirdin hemen dedim.
Abooo sadece bu bir cümleyi konuştum.
İnek dile geldi sanki gudurdu.
Açtı ağzını yumdu gözünü.
Ağzıma tıkadı bütün sözümü.
Saydırdıda saydırdı.
Ey vicdansız insan evladı diyerek başladı..
Bir düşünsen sizde hiç utanacak yüz varmı?
Danalıktan kurtulup geldim ergenlik çağına girdim.
Bundan sora neler ,neler verdim .
Sayayım istersen ?.
Bir yavru verdim aile ocağına.
Kovalar dolusu süt verdim coluk çocuğa.
Bir avuç ot versen kalktın başıma.
Üstüne üstlük birde gütürüp koştun kara sabana.
Akşam eve geldim aç karnına.
Kovayı alıp geldin yine süt sağmaya.
Sağdın sütü önce zıkkımlandın.
Kalanınıda yoğurt çaldın.
Kilolarca peynir yaptın.
Yoğurt yayıp topak topak yağ çıkarttın.
Bahçe gübreni bizden aldın.
Biraz yaşlanıp çaptan düşüncede etlik yaptın..
Param prça parçaladın.
Her parçamdan faydalandın..
Eti yedin dua dahi etmedin.
Patımı bağırsağım deşip döktün.
Her parçamdan ayrı yemek yaptın.
Kafadan kellepaça ,yanına beyin salata.
Etli kemikten haşla.
Bağırsaktan mumbar dolma.
Boynazlardan bıçak sapı ,
Postumuzdan ayakkabı.
Kuyruğumdan at’a kamçı.
Kemiklerden boya oje,
Tırnak bile yarar işe.
Sade sağlam kaldı arka derken….!
Birde pöçük çıktı meydana.
Pöçüğümüde yedirdiniz halka .
Pöçük için millet girdi kuyruğa.
Allah islah etsin sizi .
Allah kurtarsın sizin elinizde bizi ..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.16.04.2020.
İki oda evin olsun.
Kış olsada git köyüne.
Bir kanepe soba konsun.
Boş kalsada git köyüne.
Köyde güzel yeri seçin.
Bir kaç külek tahıl ekin.
Böyle kara günler için.
Kar yağsada git köyüne.
Yerleşmeniz şart değildir.
Önemli olan temeldir.
Gençler dönmeye engeldir.
Hiç nazlanma git köyüne
Yine İstanbulda TOKİ 2020 yılı
sosyal konut çekilişleri yapıldı.
Ne yazıkki sonuç hep aynı.
Malisef karşımızdaki yazı
Noter huzurundaki çekilişte hak
kazanamadınız.mesajı ,
Artık bu çekilişlerden ümidimiz kalmadı..
Çevremdeki hiç bir kimseye çıkmadı.
Bu konutlar kime çıkıyo bilmiyoruz.
Ama bizim son yaşlarda en azından bir
Ben demiyom valla Sayın Seyit
Hocam asıl hikayenin özü hocama aittir
.Bu illetin ismi Korona değil Kör anaymış.
ÇİN bunu anca bu kadar türkçeleçtirmiş.
Covit 19 a da Cavit demişler.Bunlar
Çine türkiyeden gitmişler.Kör anayla oğlu cavit.
ULAN KORONA
Senin iki gözün kör ola
Korona madurları olduk
Kaldık dört duvar arasında.
Girdiğimiz karantinada
Bir ayı geçgin zamanda.
Kendimizi evimizde izole ettik.
Bu günde güzel bir hava farkettik
İşte bir hafta sonunda.
Güneşi.gördük şükürler olsun Allaha.
Balkondan etrafı seyrediyorum.
Şimdide sokağa çıkma yasağı var
Anca beraber kanca beraber .
Haydi hep beraber dediler
İki gün olsun oda yeter
Gerçekten özlemişiz dışardaki havayı.
Ama bu geçen bir aylık zamanı
Yeterli bulmadık mikrobun önünü almaya
Hele bir müddet daha
Devam diyecez evde kalmaya.
Herkese sağlıklı günler .
Saygıyla mayalanmış
Sevgiyle yoğrulmuş.
Kucak dolusu
Gerçek dost selamı var.
Değerli dostlar..
s.özp.
Nice kara günler gelip geçti be
Şu 70 yıllık ömrümde.
Teker teker göğüs gerdik hepsine.
Saymak mümkünmü bir düşünsene?
Demiştik işte bu yıllarında doğanlar,
Artık birer yürüyen tarih oldular.
Muhayyet olun bu nesile.
Kırmayın,incitmeyin hür yaşasınlar.
Ama sanki bu kitleyi hedef aldılar.
Hem korona virüs hemde insanlar.
Belediye araçları bedava dediler.
Her yaşta kişilerin güzüne battılar.
Bedava kartı bastık yamuk baktılar.
Bakarkende karnından homurdandılar.
Vay kara günlü gardaşlar.
Her şeyi gördük ve yaşadık.
Çeşit çeşit darbe yaptılar.
Bir sizden bir bizden deyip astılar
Asala,pkk yaratıp nice genci vurdular.
Yarım asırdır bir çare bulamadılar.
İşte 2018-2019 a kadar
Bu iki yılda şükür kökünü kazdılar
2 yılda üç yılda bir seçim yaptılar
Hükümet yıkıp hükümetler kurdular.
Aç koydular susuz koydular.
Uzayıp gitti ardı ardına kuyruklar.
Çeşit çeşit soğuk sıcak savaşlar.
Her yörede şiddetli depremler.
Toprak altında çığrışarak ölenler.
Anasız babasız kalan bebeler.
Tüm evlatlarını kaybetmiş ana babalar.
Hele 2020 ninde her yıldan başka bir farkı var.
Bu yıla girelide başımızdan eksilmedi belalar.
Görmediğimiz bir nusibet vardı bu yılda.
Başımıza musallat oldu birde Korona.
Allah sonumuzu hayır eylesin.
Bundan daha kötü bela vermesin.
Elden bişey gelmiyor dua edelim..
Herkese sevgiler selamlar.
Herkese sağlıklı günler dilerim.
Evde kalıp güzel günler bekleyelim.
s.özp.
31.Mart.2020.SALI
İstanbul'da yine sevimsiz bir hava var.
Birazda şiddetlice esen rüzgar.
Sıkı cam aralarından içeriye sızar.
Bizlere çeşit çeşit ıslıklar çalar.
Bazanda güler kahkahayla.
Oda bizimle dalgasın geçer.
Hani bizi hapeylediya korona.
Vay be gülünç oldu.
Göklere uluyan insan oğlu.
Ufacık bir mikrop bizi esir aldıya.
Hani koca dünya.
Bu hususta.
Aciz kaldıya.
İşte rüzgarda onun için gülüyo valla..
Trump çıkıp dünyaya nutuk çekerdi.
Sağa sola akıl verirdi.
Hele avrupa,
Her gün bizimle dalga geçerdi.
Bu arada bazı şimarıklarda,
Kendi kendine cibelirdi.
Bu can ne gadar datlımış.
Dünya pustu.
Konuşan diller sustu.
Herkes kabuğuna çekildi.
Bu arada Çin işi bitirdi.
Şimdi dünyaya seyirci.
Es be deli boyraz es biraz şiddetli.
Al götür başımızdan.
Bu Korona denen illeti.......!
S.Özp.Şiirin Hası.2020.
Gürünü özleyen gelsin.
Gül koklama zamanıdır.
Bir sıla-i rahim dersin..
Dost yoklama zamanıdır.,
Tohma çayı akar gider .
Gürün'ü ortadan böler.
Bahar geldi açar güller.
Tam koklama zamanıdır..
Ey saygı değer millet.
Mademki başımıza geldi bu illet.
Nolur pes etme sabret
Sabır her derdin ilacıdır.
İşte buda bir çeşit savaştır.
Düşman kurşunundan insan nasıl saklanır?
Cepheye siper kazıp ardına saklanır.
Sende evini sper gibi kullan.
Sanırım cepheden daha rahattır.
Suyu tasarruflu kullan diyenler..!
Şu karanlık günde sizi kim dinler.
Tedbiri önceden alsaydın beyler.
Millet can derdinde sizi kim dinler.
Dört tarafın denizlerle çevrili.
Size vermiş mevla akıl fikiri.
Ufku görüp almadınsa tedbiri.
Bu günler geçince sizi kim dinler.
Hayırlı sabahlar güzel dostlara.
Şu an itibarıyla İstanbul'da .
Öyle bir hava varki.
Adeta kâbus gibi.
Bizlerin bırakın parklara gitmesini.
Camdan baksan keser nefesini.
Korana vüsünden daha tehlikeli.
Balkona çıktım zor görüyom 50 mt öteyi.
Devlet yetkililerinin sözünü dinlemeli.
Bak ne diyo tüm devlet büyüklerimiz
Kaybetmeyelim siz bizim yaşayan tarihlerimiz.siniz
Çok şeyler var sizlerden öğreneceğimiz.
Unutma en güzel yaşanacak yer kendi evimiz..
Evinde kal üzme görevlileri.,
65 yaş üzeri Ahmet emmi Mehmet emmi.
Bak Devletimiz seviyo bizleri...
Herkesese sağlıklı ve vürüssüz günler.
Selamlar sonsuz sevgiler.
Allaha emanet olun.
s.özp.Şiirin Hası.2020.
Ayak altı oldu izzet ve onur.
Biz niye böyleyiz bilsek ne olur?
İnsanlık bozuldu yolları çamur.
Tertemiz yollardan gitsek ne olur.?
Tövbemiz kabul eyle yaradan.
Edep,haya,șükür kalktı aradan.
Ayrı düștük eski kültür töreden.
Artık aklı bașa alsak ne olur.?
Hızla gelip ÇİN'i yakıp kavurdun.
Anayı kızından ayırdın virüs.
Küllerini tüm dünyaya savurdun.
Dostları dostundan ayırdın virüs..
ÇİN'ler tutup avrupaya yolladı.
İran sonu kapımıza dayandı.
Gelip bizden yirmi otuz can aldı.
Yaşlıyı parklardan ayırdın virüs.
Yunanistan akıllı ol bu günlerde.
Mırıldanıp durma kendi kendine..
Devamedersen bu çatlak seslere.
Türk askeri gelip aklını alır.
Ben sadece bir kere derim.
Bir gece ansızın gelir.
Senin dersini verir.
Hiç olmaz haberin..
Bulgura unu özenle katarız.
Kurutulmuş kemikli et atarız.
Sulanmış sumak ekşisi sıkarız.
Gürün'de ekşili köfte yaparız.
Bir of çeksem çarşıbaşın yıkarız
O köfteler tek tek elnen yaparız.
Her birine gerçek sevgi katarız..
Gürün'de köfteyi böyle yaparız...
Şu korona vürüsünden tehlikeli.
Kobra yılanından daha zehirli.
Felaket tellallığı yapan.
Bir kova suda kıyamet koparan.
Sürekli halkı galyana getiren.
Toplumu korku ve paniğe sevk eden,
Utanmadan yalan haber yapan
Bir sürü insancıklar var aramızda.
Lütfen bu tip kişileri konuşturmayın.
Git onları sana baban anlatsın.
Geçmiş için ceza ödeme oğul.
Eskiyi en büyük atan anlatsın.
Senin aklın yetmez o güne oğul.
Yurdumdaki öbek öbek topraklar.
Köşesinde sessiz sessiz duranlar
Bir santim toprağın sahipleri var.
Senin aklın ermez dününe oğul..
Nice yiğitlerim verdi canları
Her damardan aktı orda kanları..
Karıştı toprağa parmak kolları.
Yüreğim dayanmaz görmene oğul.
Sende aynı devri devam edesin
Hep gülen bir ülke koyduk gülesin
Asla gönlüm razı gelmez bilesin.
Bir çakılın dahi vermene oğul....!
S.Özp.2020.Şiirin Hası.
Yeşil Gürün'ümün yeşili noldu?.
Betonda sığırcık ötmüyor artık.
Eskiden meyvemiz nasılda boldu.
Çatılarda meyve bitmiyor artık..
Ey mübarek dostum,güzel insanlar.
Ataların düşün yapma bu kadar.
Yapılanı görsün mezardan kalkar.
Hiç kimse yalanı yutmuyor artık.
Türk'lerle asla uğraşma
Girer başınız belaya
Bağından tezip azana
Kendini dev sanana
Mevlam tokatını vurur
Şimdiyse yılan kaçanlar.
Göklerde leylek ararlar.
Yoldan geçenden sorarlar
Noldu o euro,dolarlar.
Yalvarsanız onlar bulur...
Yirminci yüz yılın aydın kadını.
Bilmemki bu hale sokan kocamı?
Yoksa basit kalbur altı hocamı?
Kadın dediğin az özgür olmalı.
Nolur girmeyin o kara çarşaflara.
Kadın kadınca çıksın sokaklara.
Örnek olsun gelecek genç kızlara
Kadın dediğn az özgür olmalı.
Şu günde vara yoğa twit atan.
Hep bom boş konuşur sözü kurtaran
Hiç haberleri yok ne halde vatan.
Anlamaz bunları günü kurtaran
Sarmış ateş çemberi kapımızı.
Wampir olmuşlar emecek kanımızı.
Şehitler kurtaracak şanımızı.
Kahramanmı şimdi dünü kurtaran
İçte düşman dışta düşman.
Yok dünyada bize bir dost.
Çıksın düşman sahte posttan.
Hep sırtlarda sahte bir post.
Ocak yanar,baca tüter.
Bu dünya herkese yeter.
Herkes bir ucundan çeker.
Her insanda sahte bir post.
Topraklar çok suluysa,
Biz ona balçık derdik.
Söz veripte cayana.
Herhalde gancık derdik.
Doldu şimdi gıvırtan.
Hayatı boyu yalan.
Kendini nohut sayan.
Aslında kapcık derdik.
FİRİKTİR AZCIK DERDİK
Topraklar çok suluysa,
Biz ona balçık derdik.
Söz veripte cayana.
Herhalde gancık derdik.
Doldu şimdi gıvırtan.
Hayatı boyu yalan.
Kendini nohut sayan.
Kişiye kapcık derdik.
Dikkat etmez sözüne.
Saygı yoktur özüne.
Gereksiz çemkirene.
Bağcıksız boncuk derdik.
Öter basmaz firene.
Uymaz adet törene
Yerli yersiz gülene.
Firiktir azcık derdik.
Şair:Süleyman Özpınar. Şiirin Hası.24.02.2020.
Hep yeyip içer,yedikçe kudurur.
Bu garip kanmaya suyu bulamaz
Herkesin koynuna deper doldurur.
Bu garip tandıra çonu bulamaz.
Deper doldurup kazanı taşırır.
At,eşek,araba dağdan aşırır.
Şimarır ne yapacağın şaşırır.
Bu garip ovada yolu bulamaz..
Kaç gündür kafamı kurcalayıp duruyordu
Yazdım paylaşamadım bekledi günlerce
Yeni bir moda töredi millette.Video partisi diye .
Meraklı o kadar varki..Aslında herkes giriyo Youtube..
İstediği şarkı türküyü bulup,çalıp oynuyo gönlünce
Bilmem bu güzel arkadaşlarım neyin peşinde.?
Kimse deli demez sakın korkma
Kendi kendine konuşanlara
Bir bakıyon arkandan birisi saydırır
Hemde ana avrat dümdüz gaydırır.
Sen dönüp bakamıyon bile arkana..
Hani Yusuf korkusu varya
Ne kulaklık gözüküyo nede mikrofon .
Çok ufacık yaşlardan.
Tutamadım hızımı.
Anasının koynundan.
Alıp kaçtım kızını..
Vat vay vay vay o güne.
Haydi gelin düğüne.
Oynayıp mest olalım.
Kafaları bulalım.
İstedim vermediler.
Aşk nedir bilmediler.
Dertleri çözmediler.
Çalıp kaçtım sazımı.
Vat vay vay vay o güne.
Haydi gelin düğüne.
Oynayıp mest olalım.
Kafaları bulalım.
Boynumu öne eğdim..
Derdimi sorun dedim..
Kimselere demedim.
Yanıp biten sızımı
Vat vay vay vay o güne.
Haydi gelin düğüne.
Oynayıp mest olalım.
Kafaları bulalım...
Süleyman Özpınar.Şiirin Hası.
Tersinden anlar lafı.
Olsan adamın hası.
Kalbide taştan katı.
Bak işte ordan kapı.
Yürü git burdan gıcık.
Çeneniz her an açık.
Motorun soğusun acık.
Sanırım aklı kaçık..
Gelipte bir güle bilsen bahçemde.
Solan güllerimiz canlanır gülüm.
Aşkla bir tur atan yoktur çevremde.
Dondu kanlarımız dardadır gülüm.
Sen yoktunya hep bozuldu dengemiz
Pranga var ayaklarda görseniz.
Gelip bir kere olsun deh deseniz.
Duran bütün atlar şahlanır gülüm.
Ah o günler ah o günler.
O günler burnuma tüter.
Rüya oldu eski günler
Rüya görsem yine yeter.
O günlerde Ana vardı .
O günlerde Baba vardı.
Koru komşu hala vardı.
Rüya görsem bile yeter..?
Balkona çıkıp aşağıdaki peysaja ilişti gözlerim.
Çocuklar koşturuyo çığrışıyo
Havuz kenarında banklarda oturan gençler
Kızlar ve erkekler dikkatimi çektiler
Bende 60 Sene öncelere o gençlik günlere gittim
Her anılar hayalimde canlandı birer birer
Bizim çocukluğumuzda ve gençliğimizde televizyon,bilgisayar,
Çeşit çeşit oyuncaklar akıllı cep telefonu,tabletler,
bisikletler,model model arabalar göz alıcı giyisiler,
apuk sapuk modellerde vücuda verilen o çirkin şekiller,
yüzü gözü gıldan gözükmeyen gençler
hele hele çeşit çeşit pozlarda çekilmiş resimler hiç birisi yoktu ...
Ama şunu iyi hatırlıyorum.huzur,mutluluk vardı,
Elimizde var olanları paylaşmak.
Bir göze batmayan kılık kıyafet tarzımız
Günlük traşını olurdu dağdaki çobanımız
Bir çeki düzen verirdi kendine Arkadaşlarımız
Bir büyüğüm görüp bana üzülür diye
.İşte onun için çok özlüyorum bu çeşitleri görünce
O günkü çocukluğuma .Keşke geri döne bilsem.
Öyle bir imkan olsa diyorum
Birkaç günde olsa ,O günleri yaşaya bilsem.
Kocaman mutfak bıçağını alıp O küçücük ellerimle deleme yapıp
ucuna nal mıhı çaksam.Çamurdan gildik yapsam içinede keçi kılı katsam..
O babamın aldığı cizlavit marka gara lastiğide ilk günü koynuma alıp yatsam. .
Mutluluktan uçar gibi kardeşimle aynı yer yatağında beraber sarılıp yatsam.
Anamı babamı ve o günde yaşayan güzel insanları görsem.
Onların bir bayram havasında sırayla ellerini öpsem.
Çok şeylermi istemiş olurum bilmem.?
Hayatınızdan sevgi, saygı,huzur ve mutluluk hiç eksik olmasın.
Güzel gardaşlar.
Huzur dolu keyifli zamanlar...
http://www.siirinhasi.com/siirler/kosemde-otururken-2350.html
Şair Süleyman Özpınar.Sözeri.Şiirin Hası..
Tandıra vurdum kete.
Hoyla diloy diloy loy.
Süsledim kerte kerte.
Hoyla diloy diloy loy..
Gel beraber yiyelim.
Gel berabey yiyelim.
Oynayıp güle güle..
Hoyla diloy diloy loy.........
Kur sofrayı karşıya.
Hoyla diloy diloy loy..
Geç halayın başına.
Hoyla diloy diloy loy..
Biraz halay çekelim.
Biraz halay çekelim
Hoplayıp güle güle.
Hoyla diloy diloy loy..
s.özp.
Dayanamıyorum seyrine
Daha çokmu o günlere?
Aha şurda ne kaldıki.
Aslında iple çekiyoruz işte..
Canımız sağ olarak görsek o günleri.
Yeşersin herk edilmiş tarlalarda ,
Görelim yemlikleri.
Kengerleri,
Açılıp gidelim çala doğru
Köyümü terk ettim iyolur sandım.
Bir anda kalbimin sesine kandım.
İzmire gelince köyümle yandım.
Yayla keş özledim orda yatsaydım..
Yılanhüyük bir yazının yüzünde.
Şimdi burcu burcu tüter gözümde.
Orda olsam nolur azık belimde.
İtlerimle birlik davar yaysaydım
Tok ne bilir aç isanın halinden.
Her söz çıkabilir kemiksiz dilden.
Çıkıp sallıyor her biri bir telden.
Fakirin halini varmıdır bilen...??
Ellerin keyfine diyecek yoktur.
Hasta acı çeker başında doktor
Hayatı parmakla oynatan çoktur..
Garibin derdini vamıdır bilen..
Geldim aha gidiyorum.
Size kalsın zalım dünya.
Vampir oldun emiyorsun
Damla damla kanım dünya.
Yetmiş yılı boş harcadım.
Saygı duydum el bağladım.
Bir gün beni anlamadın.
Bırak tadın alım dünya.
Durgun durgun ak işte böyle ,
Çağlayıp gireceksin,
Güzel insanların gönlüne.
Can vereceksin,
Aşk vereceksin ,
Huzur vereceksin,
Ömür katacaksın
Güzel insanların ömürlerine..
Çiziyorsan kendi hayat çizgini.
Düşürme elinden sakın kalemi.
Başkası çizmesin hayat çizgini.
Puşt tutar o zaman senin dizgini.
Sen gidersin belli değildir yönün .
Sen halen hayat çigin ile öğün.
İş işten geçince sen hemen döğün.
Puşt çizer sendeki tenin rengini.
Bizim yaşadığımız yıllar güzel yıllardı.
Aynı pecereden bakmayan nesil töredi
Her çocuk birbiriyle bağışıklık kazandı.
Bak üfürükten hastalanan nesil töredi.
Ah gardaşım ah anlat anlat bitiremezsin.
O güzel günleri geriye getiremezsin.
İki gardaşı bir yatakta yatıramazsın.
Dokunduğuna dokunmayan nesil töredi.
Kenetlenmiş eller bırakmam seni.
Kırk senelik dostum Gürün'lü gibi.
Sarılıp karışmış beden ve teni.
Soğanla çökelek dürümü gibi.
Kırk senelik aşkım Gürün'lü gibi.
Gel hele sevdiğim yanıma otur.
Ben seni sevmemin sebebi çoktur.
Tadına doyulmaz tarifi yoktur.
Bağımın kabarcık üzümü gibi.
Bir bilinmez denklem çözümü gibi.
Arkadaş uzun senelerdir İstanbuldaydı.
Burdan sıkılıp tekrar gürüne taşındı.
Vurrmuş vurmuş Gürün ayazı.
Şimdi üşümüş basıyo avazı
Bizler alışmışız taa önce.
Dolaşırdık gündüz gece.
Ayazı kışı sanki eğlence.
Unuttuk zaman geçince.
Bu kış sende alış üzülme..
Hiç eşşeğe binipte ço dememişler,
Eyer vurup at binip deh dememişler
Hayatında tarla nedir görmemişler
Tarlaya ekilen buğday dermemişler
Ekmenin kıymetini ne bilsin gençler.
Galıcı ele alsa kılıç zanneder.
Elliği görse gerçek havuç zanneder.
Bele önlük bağlayıp saçmamış bider.
Kim kimseler kalmamış boşalmış köyler.
Ekmeğin kımetini ne bilsin gençler..
Dokunmayın kara kışın keyfine..
Şom ağızlar kar yağmaz bu sene
Yağmur yağmaz kuraklık olacak desede.
Mevla ne yacağını bilir, gerek yok üzülmenize
Ne güzel bi haber Hayırlı olsun
Devamı gelir inşallah.KAR bereket,
Avrupa asyayla birleşsin dedi.
Herkes kahkaha ile gülmedimi?
Sanırım bunlarda kafa yediler
Öyle bişey olmaz demedilermi?
Kanal İstanbul bize ihanetmiş.
Bunlar bilim adamında çok bilmiş.
Yunanlar kendi haritasın çizmiş
Gelip alacakmış demedilerm
O eski günleri yaşayanın
Yok o günleri unutma şansı.
Kanımıza işlemiş,
Damarlarda dolaşır her günün anısı..
Kulaklarda çınlar
O günlerdeki o seslerin tınısı.
Memleketi için herkes,
Ah çeker derindir acısı.
Ah o günler,ah o güzel günler.
Şerefsizlik moda olmuş kol gezer.
Sevgi,saygı,şreften hani eser.?
O asırda mutlu yaşadık bizler.
Torunları bilmem ne günler bekler.
Bir sihirli deynek düzeltir belki.
Herkes etrafına hasımdır sanki.
Birbirini yerken görümce elti.
Çocukları bilmem ne günler bekler.
Hayatın gerçekleri böyle..
İnsanlar kendi hayatını ,
yaşayamadığı için mutsuz.
Hep birileri mutlu olsun diye,
koşturmaktan yüreği yorgun..
Kendileri üzgün ve gece gündüz uykusuz.
Koşuşturmaktandır hep benzi solgun.
Bazı gün aç bazı gün susuz..
Ömür biter işte öyle...!
İyi kütü bir gün gelip geçti.
Kimileri mutluluktan uçarken.
Kimilerimizinde ciğerini delip geçti.
2019 gitmek üzere hazırlığın yaparken.
2020 dE taze gelin gibi ata binerken
Bir düşünce sardı bizleri,daha henüz gelmeden.
2019 yılı sanki bir kabus gibiydi.
Gürüne gidecek günleri
Hemde iple çekiyoruz
İşte o gelecek tarihleri.
Canımız sağ olarak görsek
O güzel günleri.
Yeşersin herk edilmiş tarlalarda ,
Görelim yemlikleri.kengerleri,
Açılıp gidelim çala doğru
Kırmızı topraklarda çiçeğin açmış
Gocadık gardaş, gocadık daha nolacak.
Bende sandım dert büyük çaresiz kalmışsın
40 yaş hayatın en güzel yaşındasın .
Gençlikte deli dolu hayatı anlamazsın..
Yaşlanırsın yaşadığın hayattan zevk alamazsın.
40 yaşın tadını başka yaşlarda asla bulamazsın..
Allah,sağlık sihat,huzur ve mutluluktan ayırmasın...
Her şiirde ayrı ayrı hatıralar saklıdır.
İnsana satır satır izler bırakır.
Unutmak istersin unutamazsın.
Silmek istesen silemezsin.
Üzeri hafiften kapalı olsada,
O anıları yazmaya devamedersin.
Çünkü yüreğin onu ister.
Sende zaten dünden meyillisin.
Gerçek dost olarak bildiğim,
Zehirli yılanlar sarmışım.
Kalbi açıp sırlar verdiğim.
Zehirleyip giti yanmışım..
Kavun olsa belki koklardım.
Yüze bakıp nasıl tanırsın.?
Kalbe girdim çok zor çıkarsın?.
Eleyleyip gitti kanmışım?
Kış aylarında sen bir efsane,
Sen bambaşka bir değersin
benim gözümde.
Atarsın odunu,
tutuşturduğun saniyede.
Başlar müzik sesleri.
Kulak kabartırsın seslere
Çıtır çıtır gelir nameleri.
Tavana vuran oynak ışık renkleri.
İnsanın ruhunu okşar gibi.
Kıpır kıpır olur vücudun tenleri.
Teket teker yok olup gitti.
Bitirdik gardaş bitirdik.
Hepsini birlikte elbirliği ile bitirdik.
Ne güzeldi be beraberce yiyip içerdik.
Anamız bakır kazanla bir pestikan
çorbası yapardı.
Hemde çamurdan yapılmış ocak üstünde.
Altınada bir kucak tezek kayardı.
O yemek yavaş yavaş pişerken.
Ortaya birde yer sofrası kurardı.
Ben köyüme gidiyorum.
Sağ selamet kalın dostum.
Hepinizi özlüyorum.
Mutluluğa varın dostum
Otur şura bağdaşı kur.
Mızrap'ı bam teline vur.
İşlesin kelbime nolur.
Yanık yanık çalın dostum.
Gaz lambası ışığında uyumanın tadını.
Sabah şafağında kalkıp işe giden kadını.
Toprak ile sıvanmış kara kovan balını
İşte bu bahşedilen güzellikler gıymatını.
Bilmeyenlere bu dünyada yuh derim yuh....!
Yersin at,eşek yerine dana,kuzu etini.
Kadife koltuklar değmez senin sekini.
Hiç takmazsın bankada senedini çekini.
Bilirim sen beslersin köyde öksüz,yetimi.
Beslemeyene bu dünyada yuh derim yuh.
DOSTUM
Bağlama sesini duydum.
Senin sesi aldım dostum.
Sn nefesle sana koştum.
Susmayasın sakın dostum.
Otur şura bağdaşı kur.
Mızrap'ı bam teline vur.
İşlesin kelbime nolur.
Yanık yanık çalın dostum.
Her yörede var mekanın en güzeli.
Unutma sakın bu êldeki bizleri..
Gezip,gör,ye,iç yoktur kefen cepleri
Biraz düşün bak,bunlar gardaş sözleri.
Şunu bilki bu dünya fanidir fani.
Kimse görmedi gidip geri döneni..
Sıkma ye paranı,yok kefen cepleri
Biraz düşün bak bunlar gardaş sözleri.
Nice yiğitler gelip geçti.
Bu palavarın altından.
Ayakları hiç eşiğe değmedi.
Arıstağa ulaşırdı boyları.
İnan çok asil soydan geldi .
O yiğitlerin soyları.
Atlayıp eşikten oturdular sekiye.
Bu yiğitler mevladan bize hediye.
Seçtiler mekanı Sivas êlini.
Gel nolursun doğal kalam.
Hanım derki modern olam.
Bütün doğallığa selam.
Ben istiyom ben ben olam.
Tavuk,balık elle yerim.
Böyle daha güzel derim.
Hanım çatal bıçak alır.
Yarı yemek çöpte kalır.
Alıp minder yere korum.
Ot yastığa uzar kolum.
Harmanda dövene öküzler koştum.
Yaba elde azık gözleyen oldum.
DİRGEN'i'alıpta haymalar vurdum.
Ah köyüm diyerek sızlayan oldum.
Tırpanlarla nice yoncalar biçtim.
Burma kalıcıyla burmalar büktüm.
Her şeyi bırakıp gurbete göçtüm.
Bunların hepsini bilmeyen oldum.
Ne bekleyen anamız kaldı
Nede dağ gibi güven veren babamız.
Bizimki sadece memleket aşkı
Unutamadığımız ve kara sevdamız.
Yaşayan bekleyenimiz olmasa dahi
İşte orda yatar tüm atalarımız..
Onun için her daim doğduğumuz o yerler
Ordaki bizim için kutsal sayılan topraklarımız. .
Bizim vaz geçilmez en büyük baş tacımız.
Her yaz gidip o atalarımızın
Kabirlerini ziyaret ederiz.
Onları çok bekletmeyiz...
Tüm sağ olan annelere
Hayırlı ömürler diler,
Saygılar sunarım.
Kaybedilen annelerin
Mekanları cennet olsun derim..
Çünkü ANNE denilince
Akan suyun durduğunu biliriz.
ANNE diye bir ses duyduğumuzda
Yanar,kanar ve sızlar içimiz.
http://www.siirinhasi.com/.../anne-ne-guzel-bi-kelime...
Süleyman Özpınar..ŞiirinHası.
Nolurki şimdi o manyak geberse.?
Gebersede yerine ben geçsem diye..
Onun gibi nice şerefsizler var geride
Bir gitsede yerine ben geçsem diye..
Ona hilal değil yakışır demir haç
O itin yerini boş bırakırlarmı hiç ?
Hep o günü bekler bir sürü vatansız p..ç...
Gebersede yerine ben çöksem diye..
Su işte böyle içilir ilk kaynağı gözeden.
Bakıp görsün yeni nesil eskileri bilmeyen..
Atalarımız hep böyle içti dağda taşta gölekten.
Biz sütleride böyle içtik ağaç köylekten.
Biz köylüyüz,,biz takmayız inceliği zarifi.
İşte böyledir biz anadolu yiğidinin tarifi.
O saçlar boşa dökülmedi değilmi?
Kelinde sevdalısı var seven sevene.
Nica insana gayretle derman verildi.
Kelinde sevdalısı var seven sevene.
Çok gücenirim kel kafalara gülene.
Kelide bir körüde bir,seven gönüle
Bakma êle güne ben aşığım kelime,
Kelinde sevdalısı var seven sevene.
On arap devletinin başkanı bedeli .
Bir Azerbaycanın bayan millet vekili..
Sizinle gurur duyar yüce Türk milleti..
Selam olsun sizlere Azerbaycan devleti...!
Bu yazıyı okuyunca yüzleri kızarır belki..
Araplarda hiç kızaracak yüz varmıki ??
Tek karşı çıkanlar Katar ve Somali.
Diğerleri bizi kınamaktan hiç çekinmedi.
Biraz geç kalsaydım İmdat tavukları pişirecekti.
Bu canlı olarak yaşadığım bir hikaye .
Şimdi aklıma geldi..
Halkalı yeni doğan mahallesinde kaldığımız
zamanki bir hikaye bu hemen kısaca özet
anlatayım.Bir sabah erkenden
Hayatın virajları aynı bağırsak dereden.
Yaya olarak sularbaşına giden.
Bir garibin yürüyüşüne benzer.
Ah be gardaş bu asırda emekliyen,
Kendini bir boşlukta hisseden?
Neder?
Nere gider?
Hangi esnafın iş yerinde pinekler?
Bir gider .
İki gider.
Üçüncüde yamuk bakar sana bakan gözler.
Sende rahatsız olursun mecburen.
Gardaş işte buda benim bir eğlencem.
Şiir olmasa hastalık gitmez içimden.
Dert olur,kütle kütle ur bağlar hemde çaresiz.
Şiirde alıştı bana zaten.
Her an koşar gelir peşimden.
Şiir bensiz ben şiirsiz.
Kopamayız biz artık bir birimizden.
Bizim ömürde işte böyle gider.
Bir günde selada ismin geçer..
Dinleyip duyanlar vay be derler.
Bakarsın bir mecliste adın överler.
Bir bakarsın ağzını köpürderek söverler.
Bu hayat böyledir işte gardaş.
İnsanlarla birlikte,yanar dönerler..
Şair:Süleyman Özpınar.
Saygı değer atam sen nerdesin?
Vatanım darda insanlar darda .
Çok uzaklardasın bizi görmezsin.
Doymazlar burda yobazlar burda....!.
Hep kan ağladık bir asır boyu.
Yurduma değer bilmezler doldu.
Cumhuriyetin bet benzi soldu
Şahbazlar burda aymazlar burda..
Kiminin açlıktan gırtlağı kokar.
Kimisi lokmayı rakıyla yutar.
Kimi para için devletin satar
Öyle hal almışki taşımaz kantar.
İnsanlar oldu artık ip cambazı
Kimi zurna çalar kimide sazı
Tırnağın varise başını kaşı
Herkes odunu şahsına yontar.
Dostluğa özen gerekir..
Şakası yok bu gerçektir.
Dost kaybetmek çok basittir.
Dost kazanmak bir servettir ..
Hakiki bir dostun olsun.
Çaylarda sıcacık dolsun.
Bu gün varsın yarın yoksun.
Bas frene dünya dursun.
Kızlar yarın anneliğin adayı.
Erkeklerse babalığın adayı.
Sizler nasıl saydıysanız atayı.
Evlattan hiç beklemeyin fazlayı..
Bir dönüpte bakarmısın arkana?
Kendin ne ekmişsen kendi tarlana?
Ektiğin biçersin farklı arama.
Evlattan hiç istemeyin fazlayı.
Yanlışlıkla tanımışım ben seni.
Özür dilerim nolur affet beni.
Birdaha olursa keserim dili.
Yakamı bırakta bul sen dengini..
Yanlışın yanlışı oldu bi kere
Bunları bağladım benim kadere
Tüm bunları yazdım beyez deftere.
Yakamı bırakta bul sen dengini..
Takmayasın kafana,
Şapkadan başka.
Bayansan eşarp ve toka
Hayat her şeye değer.
Geri kalanı boşveeer....!
Relax ol,kendini üzme.
Ne sen beni ,
Nede ben seni.
İnsanlığın hiç kaybetme.
Şayet yol çetinse ertele gitme..
Trafik yoğunsa birazcık bekle.
Çorba çok sıcaksa kaşığa üfle.
Her derdi çözülmez azaptır etme..
Çözülmez düğümü kesip atarsın.
Bitmeyen işse yan gelip yatarsın.
Çok sıkışırsan bırakıp kaçarsın.
Her yola dönülmez uzaktır deme..
Üşüyen insan omzuna.
Örtünmeye şalım kalsın
Aynı güzergah sonunda.
İnsanlığa yolum kalsın.
İşte o haz bana yeter..
Bir köşede çıram yansın.
Ben gidince adım kalsın.
Her toprağa kökler salsın.
Kökle birlik dalım kalsın.
İşte o haz bana yeter..
Bizim gümüşlükler kırıldı düştü.!
Param parça olup dağıldı yürü.!
Orayı bırakıp gelmek çok güçtü.!
Gelip geçti rüzgar sanıldı yürü...!
Adalardan geçiş şuğul kanyonu.
Buz gibi gökpınar yapar banyonu.
Memücü başından karşı terzioğlu
Dağdan dağa adım atıldı yürü..
Gürünü anlat bana.
Ben gölerimi yumduğumda,
Nasılda şimşek çakardaı.
Şuğul tarafından yağmur yağdığında..
O yağmur damlacıkları toprakla buluştuğunda,
Nasılda kokardı?
Buram buram Gürün tadında….!
Anlat sen anlat.
Bakma benim gözlerimin kapalı olduğuna..
Ben seni duyabiliyorum.
Bu gün çocukluğum geldi aklıma.
Hemen ipi bağladım ceviz dalına.
Yakışmamışmı bak Allah aşkına ?
Sallan,takılma bu dünya malına...!
Zamanım olmadı zamanla buna.
Beni atan olmadı daldan dala.
Atamadım doyasıya kah kaha.
Sallan,aldanma bu dünya malına,..!
Vur hayatın ensesine silleyi.
Ağlaya bildiği kadar ağlasın.
Hiç bırakma eğlenmeyi gülmeyi.
Zorlaya bildiği kadar zorlasın.....!
Biz yaşamak için geldik dünyaya.
Fırsat vermeyin merdiven olmaya.
Sen devamet ta kalbinden vurmaya.
Horlaya bildiği kadar horlasın....!
Bizim evin yolu fazla yokuş olmasada
adamı birazcık terletiyor.
Çarşıdan yürüdüm
ama gölgeleri kovalamayıda
hiç ihmat etmeden.Kuru bir yaz sıcağı,
güneş o parke taşlarını öyle ısıtmışki
taşlar adeta yanıyo.Tepeden güneş ,
yerden parke taşları ,hani derlerya
yumurta koysan pişirecek derecede.
Alnımdan sızan o terleri sağ elimin
işaret parmağı ile sıyırıp döküyorum.
Yaz güneşi bizim sırtımıza
ezelden beri hiç doğmadı.
Mevla sanırım doğuştan bizim
kaderimizi böylemi yazdı?
Hep aynıdır,baharı görmeden kış gelip çattı.
Yemek bulup sofraya oturur oturmaz
Çocuklar et sanıp foradaki
kırmızı yamayı kaptı.
Un dersen zaten evimizde
eskiden beri bulunmaz.
Lazım olmadığı içindir herhaldeki.
Çocuklar üşümesinler diye
Bu baharda öyle bir geliş gelki..
Hayatımın dönüş noktası gibi.
O seni özlediğim günleri.
Sensiz geçen ve sen diye
Sızlandığım seneleri.
Bir anda unuttursun hepsini..
Canımın içi.
Öyle bir sarılsınki şu bedenim.
7.4 şiddetinde 0,46 saniye içinde.
Marmara depremi gibi.
Yer yerinden oynasın.
Güründe bir zaman yaşarsın .
Bu bir tür bağımlılıktır aslında.
Önceleri farkına varamazsın .
Bir bakarsın Gürün düşer aklına.
Bir daha unutamazsın.
Daha sonraları
kemirmeye başlar. içten içe
Aynı fındık kurdu gibi.
Her Gürün lafı geçtiğinde.
Sen daha kedi olmamışsın.
Baksen faremi kovalarsın.?
Sen oyuncakla oynarsın..
O işlerede anan baksın..
Sen daha ciksin sadece cik.
Noldu ağzındaki o emzik.?
Bırak bu işleri hadi git.
O işlerede baban baksın..
El ayak çekilip yalnız kalınca.
Lambaya püf deyip beden soyunca.
Benden uzak baş yastığa koyunca.
Renkli hayellere dal benim için..
Elbet bir gün he der o deli gönül.
Gelipte bir gece kal benim için.
Aşkı yaşayalım kıskansın bülbül.
Bırak bu hasreti gel benim için..
Yazları çılgın deliyim.
Sevince alkış gibiyim.
Yanımdadır en sevdiğim.
Aşkına yanmış gibiyim.
Türlü daldan dala uçan.
Her mevsimde yelken açan.
Gece gündüz kanat çırpan.
Gaflete dalmış gibiyim...
Karadoruk karadaşın kekiği
Her gün hatırlatır bana sizleri
Sularbaşı topaktaşın kekliği
Her gün hatırlatır bana sizleri.
Telin yapar ısbanaklı çöreği.
Çayboyunda yenir içli köftesi
Gurbette garibimin dert çekmesi.
Her gün hatırlatır bana sizleri..
Hızla akar yıkar döker etrafı.
Tohma çayı gider bulur Fırat'ı
Anımsatır şirin ile Ferhat'ı
Koşar gider bulur aşkı Fırat'ı.
Aşkı için yırtmış tepe dağları
Asırlar atlayıp geçmiş çağları.
Ardınada takmış dere çayları.
Aşar gider bulur aşkı Fırat'ı..
Gelip dizimin dibinde otursan.
Dudak duaları okur be gülüm.
Aklar düşmüş saçlarımı okşasan.
Bu dertler dermanı bulur be gülüm.
Bu gün bir ağrılar sardı kalbimi
Çok özledim seni hemde evimi.
Uzanıp tut artık benim elimi.
Al götür evimde öldür be gülüm.
Kızıyla beraber köyüne ata yurduna gelmişlerdi
İndi kız arabadan şaşkınlığını daha fazla gizleyemedi.
Bu ayağımın altındaki topak topak şeylere baksana.
Bunların adı nedir anne söylesene?
Anne nasıl ifade kulanacak şimdi o çocuğa.
Kızım onlara daş derler çoğu yerlerde.
Sen farketmedinmi hiç izlediğin dizilerde?
Çok gördüm ama bu kadarını ilk defa.
Seni hor kullandığım için özür dilesem.
Allah aşkına bana doğruyu söylermisin
Hataların hepsini yüreğimden dinlesen..
Soruyom acaba tekrar bana dönermisin??
Ah ulan gençlik seni birdaha bula bilsem.
Senin ayaklarına kapanıpta diz çöksem.
Yalvarsam sarılıp boynuna doyası öpsem.
Son bir kere daha sorsam bana gelirmisin ??
Aşığım ben bu Gürün’e deli gibi aşığım.
Daşına ,toprağına,
Bir kaysı dalında öten kuşuna.
Yerlerde gördüğün çörüne çöpüne.
Bakkalda çökelik dolu küpüne.
Çobanın keçiden sağdığı ,
bir cingil keçi sütüne.
Aşığım ben aşığım Gürün’ün her şeyine.
Kahvede oturan Hasan emmiye,
Altı aydır hapsolduk içerde.
Dört duvar arasında,soba başında
İşte bu gün güzel bir hafta sonu var dışarda.
Hava güneşli,her yer cıvıl cıvıl serçe sesleri.
Tamda gezilip kış yorgunluğunu atma zamanı.
Bu kış uzun ve kasvetli geçti.
Hem kar kış hemde bir seçim süreci.
Herkesi yordu ve birazcıkta gerdi.
Bir insan arıyorum,
Yüreği şöyle kocaman.
Bir tosun yüreği kadar olan
Hemde üç beş kişiyi doyuran.
Her derde deva olmalı
Hayatımızdaki insan.
Dar günde yanına varıp,
Omzuna yaslanılan.
Acılarını paylaşan,
Gürünlü olupta kim bilmez.
Bahçelerde halayın en güzeli çekilir.
Halayın sonunda sinsin oynamaya geçilir.
Sonra gidip kız evinden gelin alınır.
Keklik pınarına kadar gidilir
İşte halayın kıralı orda çekilir.
Naralar atılır silahlar sıkılır.
Geri dönüldüğünde gatıklı çorba hazır.
Etli bulgur pilavı yanında gelir ve düğünü bitirir.
Anlayana anlarsa büyük bir ders.
Ta baştan başa yapılan zaten ters.
Hak etmedi Gürün bu kadar sitres.
Yapılan hem ayıp hemide abes.....!
Rakip kaybetmedi edenler etti.
Çok şükür istenen şekilde bitti.
Daha başta sonuç belli ve netti.
Neden harcandıki bu kadar nefes?
Keşke gelip bir gün benim misafirim olsaydın.
Buralara daha yeni bahar geldi.
Karlar erimeye başladı.
Küçük dereciklerde cığıl,cığıl su sesleri.
Karın kalktığı yerlerden rengarenk uçları.
Kendini göstermiş kar çiçekleri.
Biraz daha ilerlerden navruz toplardın.
Demet aralarına kardelenler koyardın.
Nasılda geldi ta uzaklardan,
O nergis kokuları.
Bizim merdiven birkaç basamak kaldı.
Bu rüzgarda eskisi gibi esermi
Bizim yaşlara gelen gardaşlar yandı.
Buda hastane kadar uzun sürermi
Görmek kısmetmidir o dağı tepeyi.
Meydanda kalmasın bu seçim sözleri.
İcraat çok zor ama kolay söylemi.
Şu son yaşlarda sevindirin bizleri.
Sorma gardaş onu sorma bizlere..
O zaman tertemiz,saf ve biçare.
Şimdiki aklım olsaydı bikere.
Kıyarmıyım hiç o servet bedene..
Kanı beş para etmeyen adamı.
Kafa çekip eşşek gibi yatanı.
Adam ettik onu verdik mekanı.
Vur tekmeyi gitsin hizmet neyine..
Cumhur ittifakı vardı ne oldu ?
Çöpten savrulan kül göze dokunur.
Gürün'e gelince rafamı kondu?
Şimdi Gürün'de dil kalbe dokunur.
Düşünmezmi buna meydan verenler?
Yapmayın rakipler size gülerler.
Gürün'de bu gardaşlığı gerenler.
Akortta olsa el tele dokunur.
Tahtadan yapılırdı eskiden beşik.
Sajda ısınırdı sıcacık höllük.
Ağzımızdaki tülbentten emzik.
Sağ salim işte bu günlere geldik
Hep ahşap ve doğallarla büyüdük biz oğul
Tek odada yanan teneke sobam.
İçinde tezekle dolardı kovam
Üstünde pişerdi çörek ve çorbam.
Yanımda yatardı o garip anam.
O güzellikleri hep beraber gördük biz oğul..
Sabah işe giderdik önümüzde eşek.
Paçamızada gara bir şalvar giyerek
Sırtımızdaki çizgili dırıldan göynek.
Hep elimizden tutardı yardımcı melek
O günlerde hür ve özgürdük biz oğul
Yinede o günlere derim binlerce şükürler.
Ne güzel ahenkliydi o geçen günler.
Akşamları herkesi gezerdik ellerde fener..
Rüzgar vurunca arada bazanda söner.
O karanlık,çamurlu yollarıda yürüdük biz oğul.
Hiç umrumda olmazdı bütün yollar bizimdi.
Her gidilen yerde dostluk güzeldi.
Dut kurusuyla beraber ceviz yenirdi.
Çocuklar çocuk büyüklerse büyük idi.
Her kişi kendi yerini çok iyi bilirdi..
Hep o güzel insanlarla büyüdük biz oğul..
Özpınarda artk eskidi eskileri severiz
Hep o günleri özler o günleri överiz
Onun için hep eski şarkıları söyleriz
Yeniler konuşur biz sadece dinleriz .
Buralardan göçümüzü artık yükledik biz oğul.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.06.10.2020.
Bazı zaman ağlamak istemezsin.
Lakin akan suyuda kesemezsin.
İşte o anda nasıl çaresizsin?
Gülmek istersin ama gülemezsin.
Açık yollar çatal çatal.
Her isteyen gitsin ordan.
Kuran demiş değil masal
İnanmayan açsın kuran
Ben Sezeri buldum yolum.
Bende sizin gibi kulum.
Hep aynıdır sağım solum.
Artık yüzüm gülsün burdan.
Babamın rızası ile dükkana Mustafa Töngür diye bir arkadaşı ortak aldım.Bu şekilde koşturma arasında aradan 6 ay geçmişti.Babam dediki çocuklar bu vaziyette olmaz bu eve bir bayan şart biz bu şekilde yapamayız dedi
DEVAMINI OKUEwt ne demiştik ,Gürüne taşındık.
Ama bizim eşyaların hiç birisi,
Bu taşındığımız yere uymadıki.
Bizde hiç burdakilerin kullandığı
eşyadan yoktuki.
Hepsi yerde seriliydi.
Ah ah ! keşke öyle bişeyler şimdide olsa.
Cam kenarlarını ahşap sedirler
(Makat) dolaşsa
Sedir üstünde ot yastıklar dizilse duvara.
Yastıkların üzerinde desen desen,
Bırak yağsın. sakın bu güzelliğe dokunma...!
Aşkına kavuşsun dağlar,
taşlar ve kapının önündeki ağaçlar.
Bilirsin senelerin hasireti vardır onlarda.
Hemen doyulurmu senelerce hasret olan aşklara?
Bırak yağsın bahçede çiçeklerin üstüne üstüne.
Her birisi benzesin birer taze geline.
Dokunsun hasretinin ince,zarif tenine.
Burdan göremiyorum seni.
Yağmur değil bir şıvgın.
Bulutlar yere inmişler sanki.
Bulutlarında garazı var bize.
Kapatmışlar aramızdaki mesafeyi.
Odam sıcacık ama dışarısı buz gibi.
Camlarda buhar yapmış.
Bak camlara yazıyorum ismini..
Bir fikrim var bak şimdi.
Kendini bir adam sanan zavallı.
Her daim karşımda fazla bulaşır.
Asildir bildiğim sığır çobanı.
İkide bir çıkıp cazla bulaşır.
Kimseyi incitip kırmak istemem,
Taştaşa değsede kinlik besemem.
Cahil bir, sözlerini eslemem.
Basar damarıma zorla bulaşır.
Saçların ağarıp tellerin dökmüş.
Fani yıllar bizden neler götürmüş.?
Eller nasır tutmuş,belin bükülmüş.
Deli yıllar bizden neler götürmüş.?
Anne baba vardı herkes başbaşa?
Biz yola çıkmıştık sekiz gardaşla.
Dört gardaş kalmışız döndüm arkamda
Dertli yıllar bizden neler götürmüş.?
Yola yürür uzakları göremez.
Kim ne sorsa ona cevap veremez.
Ağız tadıyla şöyle içten gülemez.
Eski yıllar bizden neler götürmüş.?
Ben en çok neyi seviyorum bilirmisin?
Yarını,yarından sonraki.
Galecek güzel günleri.
Boş ver artık dünleri.
Veya evelki günleri.
Hatta geçen seneyi.
Onlar artık hepsi kirlendi.
Bak bu gün daha pazartesi
Beklenen bahar nihayet gelir ve tekrar bahar işleri başlar.
İlk önce bahçelere girilir.Yeni dikilecek meyve fideleri dikilir.
Bahçelerin otları ve kış mevsiminin yapmış olduğu tahribatlar onarılır.
Yıkılmış masdaba duvarı varsa yapılır.
Asvalttan geçen yolcu otobüslerine
Hiç el salladınmı?
Şöyle içten tatlı tatlı gülerek.
Hemde camdan bakanlara el sallarken
Gazete işareti yaptınmı?
Otobüste fazla gazete varsa atarmısın derken
Tarzanca hareketler yaptınmı?
Camdan atılan gazete sayfa sayfa savrulunca etrafa.
60 sene evvelki yaşadığımız hayattan aklımda kalanların
Bazı özeti sayın bunları,Gardaş biz 1950-1960 ları yaşadık.
Artık o zamanlar savaş yoktu ama fakirlik vardı,kıtlık vardı.
Harkes karını zor doyururdu.kendi çabası ve gayretiynen.
Ekip biçecep bağı bahçesi,tarlası varsa rahat yaşardı.
Bu hazırlıkların hepsi kış için.Bizde kışlar çok çetin geçer.Öyle karlar yağarki bazan bir hafta boyu aralıksız devameder bir metre boyu yağardı. Ündüzden evin içine kürekler konurdu sabah kalkıp papıyı acınca gök yüzünü göremezsin kapı dolmuş.Tulel yapıp dışarı
DEVAMINI OKUBende çok yalvardım Allahıma.
Nolur al getir benim anamı.
Ğıysin o divitinden çiçekli fistanını.
Ardından bakıp ,bakıp ağlasam.
Koşarak yetişsem ona tutsam eteklerinden.
Gözyaşlarımı silsin o eteğin bir köşesiynen.
Artık siması dimağımda kalmadı.
Yüz hatlarını unuttum.
Nolur bir dönüp baksaydın..!
İşte o ovaya koçunu alan gelmiş.
Bütün köy orda.Helvalar pişmiş .
Koçlar boyanmış.Her koçun
boynozlarına süsler takılmış.
Yeni çobanlar gelmiş.
Söğütlerin altına sofralar kurulmuş.
Orda bulunanlar kurulan sofradan
yerken herkes kendi davarının içine kendi
koçlarınıda bıraktı.Koçlar kendi keyfine bakarken.
Ağalarda yeni çobanlarıyla anlaşmayı sağlarlar.
Daha yaylaya çıkmadan Bizim çoban
Mustafa bir akşam davarı alıp geldi.
Sayıp ağıla doldurdu ama davardan birtane eksik var.
Hemen etraftan Garoyu aradı oda yok.
Bizim yüksek dama çıkıp garo,garo diye bi seslendi,
O yaylada yaşamak bir ömür.
Mis gibi hava ,buz gibi su,
Tere yağı,kaymak,süt,peynir.
Hemen bir köşeye
4 tane taş konup Ocaklar yakılır.
Hamur yuğrulur.
Bazlamalar pişer yağlanır.Kuymak yapılır .
Herşey taze kendi ellerinle yapılan ve doğal.
İnsan taş gibi olur valla.Bu işin
Burası SİVAS ın Gürün İlçesi merkeze bağlı
nadide köylerinden Sularbaşı köyü..
Allah buraya her güzelliği vermiş verdiği kadar.
Su dersen derya deniz.Yolu güzel,
İlçeye sadece 9 km her taraf yeşiller içinde.
Bizim mahalleye Han önü derler.
Eskide orda bir han varmış
Doğudan gelen kervanlar ve yolcular bu
handa yatıp dinlenirlermiş. İsmini ordan
Benim kalemim vardır dostum vardır.
Ama darılmak yok küsmek yok bizde.
Benim sözlerim vardır,nazım vardır.
Üç beş oy için yan çizmek yok bizde.
Sanmayın bunları hariçten gazel.
Burda oyun yoktur kendisi yadel
Boşamı işlendi o kadar dantel.? ..!
Emekle atılan ilmek çok bizde.
Şöyle bir avuç sevgi kırıntısı kaldıysa içerde.
Unutmamışsın demektir.
Hiç boşuna çibelme.
Ben bilirin seni,
Sen ne hınzırsın sen.
Hemen silipte atamazsın o yürğinden.
Belli,belli öyle bakıyorsunki
Uzak köşelerden.
Burda yok artık parti falan.
Kişidir ön plana çıkan.
Bir Nisan'a gülerek bakan.
NAMİ ÇİFÇİ Gürün'e başkan..
Gürün'de daha iş bitmedi.
Bir dönem daha Nami Çifçi.
Hedefler daha çok ileri.
Gürün'de başkan Nami Çifçi.
Değirmen bizim hemen bahçenin karşısında.
Bu bahçenin adı KELOK orası bizim yazlık
evimizdi yazları oraya taşınır hava soğuyana
kadar orda kalırdıK
Ekinler dağdan iner ama İşte bundan
sonra bir başka macera daha başlar..
Bu ekinler dağdan indikten sora düvenlerle ezilip
samanla buğdayı bir birinden ayırma işlemi süreci başlar.
Günlernen düven denen 80 cm genişliğinde
Sonra köyün ne gibi sorunları var onlar konuşulur.
Ayranlar içilirYanında gavurga ,dut kurusu ,
ceviz elma gibi yiyecekler yenir.
Bir kısım daha gençlerde alt köşede
altı kol dediğimiz bir kağıt oyunu kurarlar.
Ama iddialı öyle boşuna kürek çekme yok.
Bizim köy Gürüne 8 km uzakta 4 tarafı dağlarla çevrili.
Ortası yemyeşil Bağ bahçe şirinmi şirin yeşiller içinde bir köydü.
Üst tarafı ulu kayalıklar.
O kayalıklar alt kısmında GÖZ dediğimiz yerden bir su doğar.
Tertemiz berak bir su ,Köyü tam ortadan bölerek.
Bizim köyün bitimiden sazcığaz suyunu geçer
Telin köyünün sarı kaya denen şelaleden dökülür.
Biz köyde çok kalabalık bir aile idik
Son zamanlarda tam 18 kişi bir
evde yaşıyorduk.
Onu iyi hatırlıyorum.Babam
Güründe bir manıfatura ve
çeşitli ürünler
karışık olan,mesela gara lastik hemde
soğuk kuyu gıslavet gibi markalar
üzerine mağzası
Ölürsem katilim sensin.
Bunu dünya alem bilsin.
Söylen beni vuran gelsin...
Bu ızdırap artık bitsin........
Seslen beni vuran gelsin..!
Yakındaysa koşup gelsin......!
Adana,Ağrı,Afyon,Artvin dolaştım.
Amasya ,Adıyaman'dan sordum Sivas.
Seksen bir ilin seksenine ulaştım.
Ben her ilde seni aradım be Sivas..
Ankara,Antalya,Aydın’mış demedim.
Balıkesir,Bilecik yemek yemedim.
Sen başkaymışsın gıymatını bilmedim
Seni daha iyi anladım be Sivas..
Şu hayatta her gün yokluk içinde koşan
Görki nice candostlarım vardır hayatta.
Mutlu olmayı bilmeyen bir garip insan.
Görki nice yurttaşlarım vardır hayatta....
Yaşantı lale devrini geriye getirdi.
Kullar bolluktan şaşırıp bir hoş delirdi.
Har vurupta harman savuranlar özenti.
Görki nice evlatlarım vardır hayatta...
Hiç unutulurmu içte kalan hatıra.
Azmı çanak tuttuk öküzlerin bokuna.
Yandık kavrulduk sıcak güneş altında.
Asla silinmedi hepsi bir bir aklımda.
Haydi kabadan diyerek çıkardı nara.
Birde iskemle birde minder vardı altımda.
Sürülen ya buğday harmanı yada arpa.
Sürülmeyle bitmezdiki kocaman hayma.?
Verin benim gençliğimi.
Dedim ama vermediler.
Ne evre'den geçtiğimi.
Sormasınlar dünya değer.
Pişmanmısın asla hayır.
Her yaşın bir aşkı vardır.
Kimi soğuk kimi hardır.
Dardolsakta dünya değer.
Güler yüzle yenilen bir acı soğan.
Şu asırda varmıki öyle bir adam??
Yürüyüşler değişmiş vermez bir selam.
Sanırsın yandan geçen bir kobra yılan..
Niye böyle olduk biz,böyle değildik.
Kimlerin hain bakışına yenildik?
Biz, izzet ,ikram insanlığı bilirdik.
İnsanlık ayak altı,olmuştur inan..
Memleket havası,suyu ve dostları,
Terapi kadar etkili ve şifalıdır.
Bir yerde ağrınız varsa,
sakın ola ağrı kesici almayın.
Aç bir Gürün'lüye telefon 10 dakika sohbet et.
Ne baş ağrısı kalır nede mide sancısı.
Benim en etkili ilacımdır .
Aynı zamanda baş tacımdır.
Camış gibi olmuş dönmüyor ense.
Gözü yaşlı sabır diler herkese.
Sağa sola köpük saçarken bile
Yalandan ağlarken düşünür kese
Allah için Allah diyen galmadı.
Çıkar için dua eden çoğaldı
Allah bir gün vurur size tokadı.
Haberin olmadan dökülür kese..
Biz köyde kendi oyuncağımızı kendimiz yapardık.
Telden çember ve onu sürmek için
birde düzenek yapar ardında saatlarca koşardık.
Sağlam ağaçtan deleme (topaç)yapardık.
Ucuna çakmak için mıh arardık.
Sade mıhınan kalsa birde sağla ip gerkirdi.
Söğütün ince dalından düdük.
İnsan suyu bağlar tamda yoluna.
Birde bakarki gelmiş ömrün sonuna.
Hayatın düzeni böyle,gitmez zoruna.
Mevlam o kadar ömür vermiş kuluna.
Bu dünya bir yalan dünya sonunda
Tüm zorluklar binmiş onun omzuna
Her yapılan dua allah yoluna
Mevlam ölçüp vermiş ömrü kuluna..
O ne şimdi Gürüne karmı yağdı?
Örtememiş bile daşı toprağı.
Şöyle gitte gör 40 yıl önceki karları.
Valla dağı taşı sanırsın yutardı.
Yol kalmaz iz bulunmazdı.
İnsanlar evinden dışarı çıkamazdı.
Tuvaletlerin yolunu bulup tuvalete çıkamazdı.
Tuvaletler o zamanlar dışardaydı
Beynimden ağrılar böğrüme indi.
Öyle acınacak halemi geldik ?
Yoksa bu dünyanın sonumu geldi.?
Artık gidilecek ânamı geldimk.?..
Dokunmayın bana böğrüm ağrıyo.
Böğrümün sancısı kalbe vuruyo.
Çekemez karşımda bana gülüyo.
Artık gülünecek halamı geldik ?
Özpınar’dım gümbür gümbür akarken.
Köpürüpte sağı solu yıkarken.
Netez sıra geldi daha çok erken
Artık göçedecek çağamı geldim.?
Şüleyman Özpınar.23.12.2018.ŞiirinHası..
Öyle güzelki durup bakışları.
Nolursunuz vurmayın tavşanları.
Şu güzelliğe insan hiç kıyarmı?
Yalvarırım vurmayın davşanları.
Bir davşan etiyle karın doyarmı?
Kalbimi yakıyo dökülen kanı..
Artık hiç sevmiyom siz avcıları.
Yazıktır vurmayın o davşanları..
Bu soruna artık nolursunuz bir çare,
Bu iş için gelecek o altın ses nerde?
Girmeyin şu bağ,bahçe yeşilimizin içine.
Güründe dağ taş gırılıp bittimi be...!
Atalarımızın yetiştirdiği meyvelerin suçu ne?
Bitiyor artık yeşil Gürün'ümün yeşili soldu.
Dalı göklere ulaşan cevizlerimiz vardı hani noldu?!
Sene 1965-1966 yaz ayları.Şatır
Abbas selamınayküm hısım diyerek dükkana geldi.
Elinde bir siyah kumaş.
La bunu bana bir şalvarlık aldım .
Halim emmimden emme bu gun dike bilinmi dedi?
Bende dedim koye hemen değilde
biraz geç dönersen olur deyip,
Ölçüsünü aldım.Kapının yan tarafına oturdu.
Aşağı eski hükümet binasına doğru bakıyo.
Şimdi bazıları yakışanı değilde,
Yapışanı sever gibi.
Herkes ırmak olmaktan usanmış
Sanki bir gever gibi.
Kulağada bir cıngıl takarmış,
Büyük bir hüner gibi.
Erkeklikten istifa etmişte,
Hatunluğa döner gibi.
Vay dinine yandığımın dünyası.
Önünde duran kırk elli yumurta.
İşte bu garibimin ekmek parası.
Kelimeler yetersiz kalır yutkunursunya
Bir kelime konuşamazsın zorlansanda.
Düğümlenip kalır boğazda.
İşte bu fotoğrafı gördüğün anda.
Geri dönüp beyfendiye şöyle bir baktım.
Donuk vaziyette bir zaman kaldım.
Bakışına gurban,ey güzel anam
Birtek resmi bize hatıra kalan ..
Cennet köşesine gidip bir yaslan.
Bütün dertler biter işte o zaman
Mekanın cennet olsun ey güzel ana.
Hayatı yaşayıp gelmişin sona .
Gittiğin mekansa gerçek bir dünya.
Yekün detler biter işte o zaman.
Eskiden insanlar 1940 -1950 yıllarında,
Köyünden çıkıp başka bir il
ve ilçeye kolay gidemezmiş.
Hele hele gençler askerliğini
yapıp gelinceye kadar asla.
Bizim köyde Abubekir emmi ile
( kel Abubekir )
Murtazanın memmet emmi vardı
komşu ve akrabamız.
Bunların Askerlik pusulası gelmiş.
Bu kadar güzellik hepsi bir arada.
Dağda ,taşta bayırda.akşamı ve sabahında.
Her ihtiacın bir eşek sırtında.
Hayat ne güzel ahanda burda.
Banane zam gelmiş
elektriğe bilmem doğal gaza.
Irgalamaz beni ne muhtar nede ağza.
Umurumda bile değil vekilin maaşı.
Meclis lokantasında yediği ucuz aşı.
Açarım çıkınımı
Allah ne verdise bulurum bir pınar başı.
Karlar altında sen daha güzelsin.
Tanımadım gelinlikmi giymişsin.?
Kar altından çiçeklerin yeşersin
Biliyorum sen bir ömre bedelsin...!
Havalar bulutlu etrafın sisli.
Aşk ile eserdi rüzgarın sesli.
Bu güzel kokular karanfil sanki.
İsterim günlerim o köyde geçsin.
Severek yapmak,ondan haz almak en güzeli.
Yalnızlara yoldaş,
Sevdiğim güzel insanlara gardaş,
Akranlarıma gerçek arkadaş.
Bunlara ben mecburum.
Çünkü ben insanım.
Bunları yapmakta insanlığın zaten gereği.
Gardaş yine hazanmı geldi ?
Benim bağım bahçeme?
Örtünmüş yeşillerin üzeri
Altın sarısı rengine.
Çünkü onlarda bilir
Sonbaharın ardı kar olur
Kendilerini o kıştan
Gizlemek biraz zor olur..
Varsın gelsin Gürün'e
O hazan günleride.
Sonbahardan sonra
gelir zaten kışın haberi.
Kışın ardından gelen
Nefis ilk bahar değilmi?
O seslenir bize
dön sılaya dön,
Gürüne gel deyi.
İşte yaz geliyor bak deyip
toplar başına tüm gurbetçileri...!
Selam olsun Gürün'den gurbet êline
Gardaşlarım gelsin sıla-i Rahime....
Şair:Süleyman Özpınar
Şiirin Hası.15.11.2020.
Vay be Anam o gece hiç uyumazdı.
Gece yarısına kadar bulaşık
yalaşık uğraşılır,
Ev işleri bitince un elenir.
Daha sonra kocaman teştle
hamur yuğrulurdu.
Mayalanır üzeri sofrayla örtülüp
ekşimeye bırakılırdı.
O arada tandır temizce hazırlanıp yakılırdı.
En az bir veya iki aylık ekmek pişer
Soğuduktan sonra sırıklara takılırdı.
Bak yine sana döndüm İstanbul.
Dolaştım Akdeniz kıyılarını adım adım.
Yine sende olan o lezzeti bulamadım.
İşte ondan dönüp geliyorum sana İstanbul..
Sen bir başkasın benim dimağımda.
Hayalimsin bir uçtan bir uca Marmara.
Seyrine doyum olmayan çamlıca.
Gözlerim senle, hayal dünyasında istanbul.
Doğal gaz gelmiş,
Şuğul vadisinin hizmetleri bitirilmiş.
Açılışlar yapılmış.
İnan uçuyorum sevinçten.
Benim güzel memleketimden,
Böyle haberler duymak ne kadar güzel değilmi?.
Bunları duyunca insan gurbette
daha bir başka seviniyo inanki.
Çünkü her ne kadar kendisi gurbette olsada .
MEMLEKETE HİZMET
Gürüne doğal gaz gelmiş,
Şuğul vadisinin hizmetleri bitmiş.
Açılışlar yapılmış.
İnan uçuyorum sevinçten.
Benim güzel memleketimden,
Böyle haberler duymak ne kadar güzel değilmi?.
Bunları duyunca insan ,
Gurbette daha bir başka seviniyo inanki.
Çünkü her ne kadar kendisi gurbette olsada .
Hep orada geçer hayelleri.
Gece başını koyar yastığa,
Hatırlar şöyle bir oralarda geçen güzel günleri..
Dalar uykuya,rüyalarda unutmaz memleketini
Hep gurcalar durur o eski defterleri.
Çünkü hep o topraklarda kalmış atası,
Ecdadı aile büyükleri.
Nasıl unutsun ?
Güzel bir haber duyunca nasıl sevinmezki?
Hayırlı olsun .
Kutluyorum emeği geçen herkesi,herkesleri..
Bu aralarda birde duysamki.
Bitti bitti artık Gürün devlet hastanesi...!
Çıkmış sokaklarda nara atıyor ,
Gürünün delisi.
Ne kadar çok sevinirim bilmemki?
Süleyman Özpınar..11.23.2018.Şiirin Hası.
Evet bundan her eve gerekli.
On liraya çıkarsalar benzini.
İster çulla bin ister semerli.
Ne yağı biter nede benzini.
Zincirleme kaza asla yapmaz..
Parçalar kırmaz motoru yakmaz.
Bir hatası var farları yanmaz
Ne yağı biter nede benzini.
Ben hiç benden yukarlara bakmadım.
Yukardakini asla kısganmadım.
Ben beni tam sevenlere adadım.
Bu na şükür deyip işime baktım..
Herkes kendi yerin iyi bilsin dedim.
Kendimi dev aynasında görmedim
Omuzları merdiven kullanmadım..
Çıkarken hep kendi gücümle çıktım.
Dokunma keyfin herkese dert olsun .
İstemezin derdi bitmezki dostum.
Çekemeyen bırak biraz kahrolsun.
Keyfim iyi ,hiç kimseyi takmadım.
Süleyman Özpınar.
23.11.2018.Cuma.
Çok kalamadım zaten güründe.
Birkaç gün gökpınar şuğul sadece.
Tanıdık yok candan bir dost nerde?
Tekrar geri dönmek zorundasın.
Ama gurbet kolaymı sanki ordada çok zordasın.
Bir görün okul ve hastane kantinleri.
İnan dışardaki fiyatların üç dört misli.
Efendim çok yüksekmiş kira bedeli.
O aile birliği ne yapar?ortaklar sanki.?
Kira değil kalmamış insani vicdanlar.
En ucuz olması gereken yer buralar.
Hele hava,alanı deniz araçları elyakar.
Resmi belgeli soyguncu mekanlar sanki
Güründe lisemiz yoktu biz orta okulu bitirdik.
1969 öğretim yılı başında Gürün lisesi açıldı.
Bizlerde ilk öğrencileri olarak kayıtımızı yaptırdık.
Bu arada okula zehir tohumu saçan bazı hocalarda gelmişti.
Sağ sol çekişmeleri başlatıp,o gardaş gibi geçinen masum saf ve tertemiz gençleri bir birine düşman etti.
Biliçli bilinçsiz aşırı tartışmar tabiki sonuç kaba kuvvet.
İşte o sıralarda birlik ve beraberlik bağları çatırdamaya başladı Aynende devametti.
Okulu bitiren her birisi bir memlekete dağılıp gittik.
Kimisi askere kimisi gurbete.
Kimisi yüksek tahsile.
Bizde evlilikten sonra gurbeti seçtik.
Gittik ama tam gittik.
Ardıma dönüp bir baktımki aradan tam 25 sene geçmiş.
Seneler bir birini kovalarken.
Ben gurbette ezim ezim ezilirken.
Benim ana yurdum benim içimde hiç ölmedi..
Hatta uykulara dahi dalmadı.
Oraların özlemi ve unutulmaz tadı.
Dimağımdan asla gitmedi.
Ama hep çektim içimde o hasreti.
Sonunda tak etti.
Karar verdim gitmeye o güzel yurduma.
Oranın güzel insanlarına.
Ağaç dallarında öten tüm kuşlarına.
Minicik serçelerine.
Yüksekten uçan kartallara.
Ceviz dallarında ciyaklayan kargalara..
İnan hepsine hepsine göresim gelmişti.
Sonra atalarımın mezarlarıda ordaydı.
Çok özlemiştim anamı babamı.
Dedim acep bula bilirmiyim mezarlarını?
Silinmişmidir mezar taşındaki isimleri?
Çünkü aradan tam kocaman 25 yıl geçti.
İstanbul oto gardan otobüs hareket etti.
İçimde bir sevinç birde ürperti.
Hiç uyumadın, o gece bitti.
Kayseriyi geçtik şafak vakti.
Pınar başı uzun yayla,
Ben bir oturuyom bir ayakta.
Tek tek bakıyom levhalara.
Gürüne ne kadar kaldı acaba?
Ziyareti geçip yaklaştık mazı kırana.
Yerimden kalkıp geldim en önde hostes koltuğuna.
Sanki ben uçuyordum ama utandım sevinç çığlıkları atmaya. .
Başladım garip garip sağa sola bakmaya,
Yol kenarında görebildiğin insanlara..
Acaba göre bilirmiyim bir tanıdık sima.
Nihayet gelip indim Gürün otogarda.
Mezarlıklar otogara yakın bir mesafede olduğu için.
Dedim önce gidip mezarlıkta anne babamı ziyaret edeyim.
Eve gitmek işi daha sonra.
Doğru gittim anne babamın mezarları başına.
Silinmemiş isimleri kolayca buldum onları.
Sarıldım mezar taşlarına.
Dertleşip,koklaşıp konuştuktan sonra.
Dönüp baktım şöyle etrafımdaki mezar taşlarına.
İsimleri okudum sıra sıra.
Hepsi,hepsi tanıdık.
Ya komşumuz,ya dükandan müşteri ,yada akraba.
Okuyup üfledim hepsinin ruhuna.
Dönüp geldim şehir merkezine,
Öğle namazı yaklaştı.
Ulu caminin önünde oturdum bir sandalyeye.
Gelen oturdu etrafıma,
Masalar doldu ezan okunana kadar.
Her gelip sandalye ve banklara oturanları
Süzüyorum alıcı gözle.
Ayrıca caminin içine girenleride kaçırmayıp bakıyorum.
Ne yazıkki tanıdığım sima sadece birkaçtane.
Ama mezarlıktaydım daha bir saat önce.
Ordaki mezar taşlarını okuduklarımın hepsini tanıdım.
Ama burda oturdum saatlarca.
Bir candan tanıdık ne yazıkki bulamadım.
Ben eskiden Gürün halkının hepsini,
Ana baba yedi ceddini tanırdım.
Ya şimdi?
Ama bu suç benimmi?
Yoksa kaderimmi?
Anca gurbet êlde buldum ekmeğimi.
Bir dönüp baktım ardıma 25 yıl olmuş geleli.
Bir gidip göreyim diye geldimki.
Ne beni tanıyan kalmış nede benim tanıdıklarım.
Kimisi ölmüş ,kimiside benim gibi çekip gitmiş.
Ben gelirken orta okullu olan çocuklar,
Torun torba sahibi olmuş.
Sima değişmiş,
Yapı değişmiş..
Şair:Süleyman Özpınar
25.06.2018.Pazartesi.
Kağıt kalem bir numaralı ilaçtır insana.
Reçetesini yazarım ama okuyana.
Bakın bunu asla unutmayın.
Yatarken dahi baş ucunuza
Bir kalem bir de defter bırakın.
Sinirlendin.Hemen çalışma masana.
Tüm öfkeni ve hırsını,
Masanın üzerinde duran ,
Hafta sonu sinamaya giderdik.Bir EMEK sinamas birde KALE sinaması vardı.
O zamanlar yonguç ailesi çalıştırırdı.Bakımlı tertemiz bir mekandı.
Eski bir kiliseyi sinama yapmışlardı hemde düğün salonu olarakta kullanılırdı.
Sayısı bellisiz arkadaşlarımızla.Mutluluk dolu kahkahalarımız.
O tohma sağlı sollu her taraf bahçelerle doluydu.
Bir ucu şuğul ortası çayboyu.
Uzar gider bulur Telin Tıhmın sonunu.
Şimdi bakıyorum bir hallar oldu.Katliam yapılır gibiydi sanki bu
Büyüdük artık orta okula başladık.Kendimize güven biraz daha gelmiş olmalıki,
Gezmelere çıkardık Gürün sokaklarına Hayal ederdim böybe yürürken.
Kimler gelip geçti bu sokaklardan.Gör kimlerin ayak izleri kaldı bu kaldırımlarda.
Eski bayramlarımız vardı.
Çoğu evler gittiğimizde bozuk para verir lokum tutardı.
Bayramlarda o lokum kadar tatlıydı.
Akşam oturmalarına giderdik.Cevizler kırılıp kuru durlarla yenirdi.
Anamızda ocakta kavurga kavrurdu.
Yaz tatilinde okul haşlığını çıkarmak için çarşıda bişeyler satardık.
O zamanlar Çarşıbaşı deresinin üstü açıktı.
Eski sebze pazarından eski kütüphaneye yakın bir ahşap köprü vardı.
O köprü çıkışı köşesinde karpuz tezgahı açmıştım..
Hiç arayıp sormadan gelip bulayım.
Önce bir işin ehlisinden yanayım
Bir günlük değil haftalarca kalayım.
Gurbetçileri çekmesini bilelim.
Müstakil konut yapalım,otel değil.
Doğaya uygun eski tarihe eğil.
Çokta aşırısına vermeyin mêyil.
Pratik denklem çözmesini bilelim..
Şöyle bir düşünüyorumda,
şu kaybettiklerimizi çok çok fazla.
Bunların hepsini hafızam zor toparlar.
Sonunda sığdıramıyorum sayfalara.
Bir kere şunu iyi biliyorumki güzel olan
her şeyi kaybettik.
Hele hele şu her derde derman olan
Herkesin derdine koşturan o eski insanları.
Şu öküz altında buzağı aramaktan.
Her arı kovanına çomak sokmaktan.
Etek öpüp el yalamaktan.
Parasıyla din satmaktan.
Çıkarı için dindar olmaktan
Yüze gülüp arkadan kuyu kazmaktan..
Tutmak yerine çelme takmaktan.
Sivas'ımızın her ilçesi güzeldir.
Her ilçeyi orada yaşayan bilir.
Lakin Gürün'ümüz bir başka güzeldir.
Ama biz olmuşuz gurbet ele esir..
Aklıma gelende yüreğim ezendir,
Her sabah reyhan kokusuyla esendir.
Gel artık yeteeer diye bana seslenir..!
Varam gidem görünce nasıl sevinir...
Gökpınarı ben eskiden çok severdim
Ama yanılmışım bu defa şoke etti beni.
Buna bir daha inandımki
At Binicinin altında güzel kişnermiş
Bunu en son gittiğimde öğrendim.
Sebebi saklı kalsın sonra söylerim.
Gardaş gökpınar denilince işte orda durulur.
Çünkü orası Gürün ilçesi için en büyük gururdur.
Her yerde gurur duyarak adını duyurduğumuz.
Ne gözelde demiş şu cümleyi diyenler.
Çok paraya gerek yok,yaşamayı bilenler.
Birde hayatta insanları insan diye sevenler.
İşte bu yalan dünyaya layık olup gelenle..
Selam olsun tüm güzel insanlara.
Hayatı hayat gibi yaşayanlara..
Afiyet olsun hayatını yaşa be gardaş.
Fasülyeler toplanıp.Cevizler çırpıldı.
Kışlık Elmalar Armutlar derildi.
İğdeler döküldü,Bağlar bozuldu.
Son kalan hasatlar toplandı.
Domates ,salatalık,
Kabak ,patlıcan,ne kalmışsa bahçe bağlarda.
Artık hazan mevsimi
Yapraklar sarardı renkler değişti..
Yeşil çimler üzerinde ayrı bir desen oluştu.
Artık kış geleceğinin haberin verdi.
Sağ selamet Eylülde geçip gitti
Mahallemin meleği sanki.
Beyinin ismide Şerafettin guçca.
İkiside nasıl bulmuşlar birbirlerini?
İkiside dünya iyisi.
Yüce mevlam veriyo herkesin dengini.
Biz yazlıkçıyız,birkaç aylığına gideriz genelde.
Temmuz aylarında gideriz
Gürün yalnız istanbul sivas tanıtımı değil.
Her yere,her konuya damga vurur.
İyi bilinsinki vuruyorda.
Ama şöyle bir babayiğit çıkıpta,
Gürün'e bir damga vuramadı.
İşte ona yanıyom ta buralarda.
Biz okurduk ama gerçekten herkes iyi okurdu
Sınıfta kalırız diye bir derdimizde yoktu.
Diyeceksiniz nasıl yani?Bak anlatayım.
Korkulu tek dersimiz vardı matamatikti,
Çünkü o derse Bekir İncegöz gelirdi.
Çalışmak zorundaydık.Sıkıysa çalışma..
Türkçeye Aslan bey gelirdi,Bir Allahın adamıydı.
Hiç bir öğrenciyi kırmaz ve üzmezdi.
Kimi kıraç yılanı gibi sinsi.
Düşmanı iyi tanıyo dikkat.
Bunlar Avrupa'yla ABD cinsi.
Her fırsatta bize dalıyo dikkat.!
Kimileri vardır kana susamış.
Aslan,çakal bir birine karışmış.
Biriside var soyguna alışmış.
Herkes bir köşeye konuyo dikkat.!
Sabahın ilk şafaklarında yürüdük yola.
Oralar soğuktu mevsim son bahar olsada.
Biraz çise düşmüştü üstümdeki yorgana.
Kalkıp yola yürüdüğümüz anda
Üşümeye başladık sanki serindi hava.
Ne tarafa gidecez bir yol göster be usta?
Ulan niye geldikki buralara şimdi?
İlk yola çıkarken böye dememişlerdi.
Az iş çok para,bol bol gezme denmedimi?
Vay be..azmı oynadık beş taşı duvar diplerinde.
Beştaşın en güzelini arardık ırmak diplerinde
Akan sular güzellik katardı taşların güzelliğine.
Şimdikiler oynamaz bu oyunu,elbisem toz olur diye.
Bir o bahardan bir bu bahara.
Koşup durduk işte bu arada.
Bizler ne kadar hızlı koştuksa.
Yine fukara yine fukara..
Bu nedir dersen ekmek arama.
Hayat ucundan taki sonuna.
Her gün zıpladık daldan dallara.
Kalbi fukara beyni fukara.
Aha gidiyorum Sivas êlinden.
Artık Sivas êli sizlere kalsın.
Sesini duyarım sazın telinden.
Bu aşkın sevdası sazlara kalsın.
Bu geçen günleri unutmayalım.
Bu yazda bu kadar vedalaşalım.
İşte burda son noktayı koyalım.
Aşkımız gelecek yazlara kalsın.
10 sene koyüne gidemeyen gelin
Gomşusuna anlatıyor Sivas'tan döndükten sonra.
Daha hâlen gözleri çakmak çakmak dolarak,
Sanki o an ve o günleri
tekrar yaşar gibiydi anlatırken.
"Gız bu bayramı eyle gozel geçürdukki bir gorsen.
Herif bir akşam yalunuz otururken dediki,
Gel bu bayram koye abam gile gidek dedi.
Bir sevündüm,bir sevündüm.
Gahıp herifin boynuna darıldum gız valla.
Gürün ilçesinde bulunan bu caminin yapım tarihini belirten bir bilgiye rastlanmamıştır. Ancak, yapı üslubu ve bezemesine dayanılarak XIX.yüzyılın son yıllarında yapımına başlandığı anlaşılmaktadır. Cami Nafiz Bey’in yardımları ile 1922 yılında tamamlanmıştır.
DEVAMINI OKUGardaş ne ırmak kalmış nede deresi.
Şimdi oyun sahası bulun nerede?
Baktım yok eski çocuklardan birisi
Hepsi düşmüş dijital oyun peşine
Tüm çocuklar birlik kol kola gezerdik
Bir ekmek varsa üç beş kişi bölerdik.
Vancının gölde beyaz donla çimerdik.
Şimdi betonlar kaldı torun bebeye....!
KÖRELMİŞ YARALARI DEŞME
Gardaş ne ırmak kalmış nede deresi.
Şimdi oyun sahası kurun nerede?
Baktım yok eski çocuklardan birisi
Hepsi düşmüş dijital oyun peşine.
Tüm çocuklar birlik kol kola gezerdik
Bir ekmek varsa üç beş kişi bölerdik.
Vancının gölde beyaz donla çimerdik.
Şimdi betonlar kaldı torun bebeye....
Kavakları gören ulu çınar sanardı.
Gölgesinde bir garip düğün yapardı.
Kesip sattılar,şükür oda kalmadı.
Sebep olanlar kimse sorun birine.
Bak eskiden Gürün'üm işte böyleydi.
Her bahçeden gelirdi türkü sesleri.
Orda olmasak dahi üzer bizleri..
Oksijensiz havayı buldum Güründe
Küllenmiş yaraları deş be gardaşım.
Sızlayacaksa bir gün evvel sızlasın.
Yeni jenerasyonlar hakkın arasın..
Eski yeşillikleri koyun yerine.......!.
Hep yeşillik altıydı oyun sahamız.
Ömürler harcamış rahmetli atamız.
Şimdi gelip görseler yırtar yakamız...
Buna sebep olanı bulun bizlere..
Gürün'ümde okunsun Şiirin Hası.
Yeşili öldürdüler tutarız yası.
Hep Gürün hasretiyle bekleriz yazı.
Gönül kırık olmasın malum gözlere..
http://www.siirinhasi.com/siirler/korelmis-yaralari-desme-2192.html
Süleyman Özpınar.21.09.2018.Şiirin Hası.
İşte yine geri dönüş başladı.
Biraz hüzün birazcıkta gözyaşı
Sağlıkla beklerim gelecek yazı .
Gitsemde aklım hep orada kaldı..
Söz konusu olan işte burası.
Kolaymı ayrılmak derin yarası.
Kimine komşu kiminin amcası.
Toplanıp kapıya elin salladı..
Bizler vatan,vatan diye melerken.
Vatan gurbetçiyi soymak peşinde.
Her haliyle başımda tac ederken.
Onlar bir kan bulup sormak peşinde..
Sıla aşkı için bahar bekleme.
Pişman olmasınlar koşup gelince.
Herkes hasretken sila-i rahime.
Her aslan payını kapmak peşinde.
Şimdi bu dedikleriniz olunca artık.
Türkiye olacakmı güllük gülüstanlık,?
Düzelecekmi bu ince ağrılı hastalık?
Bitecekmi herkesteki varolan yalakalık?
Derlerki yakında bu siyasiler gidecek.
Çekilen çilelerimizde böylece bitecek.
Çok güzel günler var bir gün gelecek.
Her şey biter ama,sanırım kalır yavşaklık.
Lütfen yapmayın.
Gurbetçi gardaşlarımıza turist gözüyle bakmayın..
Ne yapıpta daha fazla soyarım diye can atmayın.,
Bu yapılanların farkında değiliz sanmayın..
Tüm gardaşlar bunun farkında.
Bak siz pişman olursunuz sonunda.
Bu insanlar hep koşuyorsa baba yurduna.
Sila-i Rahim deyip geliyorsa.
Aşkın gözü görmez
Kulakları sağırdır.
Sızıları hiç dinmez.
Yarası çok ağırdır
Sadece kalbi çarpar.
Hep o sesi dinler.
Umrunda bile değildir.
Yoldan gelip geçenler.
Senin vicdan gerçek vicdan olsaydı.
Sana bakıp sana karşı çıkardı.
Bunu mezardaki deden duysaydı.
Ordan kalkıp sana tokat çakardı..
Babanızsa gardaş gibi sevdiğim.
Aynı tabakta çok çorbalar içtim.
Ben kötü niyetli insan değilim.
Olsam zaten kanun yolları vardı.
Halkını sorarsan olmuş tek vücut.
Bunların hepside Gürün'de vardır.
Kalpleri altından dilleri yakut.
Bunların hepside Gürün'de vardır.
Ne hoş ağustosda yorganla yatmak.
Sabah şafağında yataktan kalkmak.
Vücudun zindeyse,beyin dinç olmak.
Bunların hepside Gürün'de vardır.
Gardaş biz uzaklarda olsakta.
Atalarımızın ayak izleri var..
Göz yaşlarımız var oralarda.
O gözüken topraklarda..
Ayrı ayrı anılarımız var,
Her karışında.
Hemde birkaç değil sayısızca..
Hiç unutulurmu be gardaş??
Abooo ağzım sulandı
Kaysı yiyesim geldi.Altın sarısı sanki ,
Ne güzel rengi....!Acep bir gün?
Bu zalım gurbetlik
Bitermi?Bu ayaklar, Çıkıp o dallardan,
Kaysı dökermi??Sağlık olsun
Hele şu bahar ,
Sağlıkla bir gelsin.Hiç durmam.
Hemen giderm.Şöyle kaba taslak,
Bir hesabettim.
Gardaş kafaya koymuş Malatya .
İnsan kıyarmı şu güzel tohmaya.
Üstten şöyle doyulmazki bakmaya.
Nasıl gider yadellerde coşup akmaya.
Bizde toprak yokmu?akıp sulasın.
Önüne devlet baraj türbünler yapsın.
Köyümüze bereket güce güç katsın.
Sevgi versin aşk versin kuru tarlaya.
Artık sabır,sabır çatladı sabır taşı çatladı.
Tabi onunda bir dayanma gücü vardı.
Ağzımızdaki otuz iki dişten sadece biri kaldı.
O biride aslında işe yaramazdı .
Onun içeriden canı alındı.
Sadece görüntü ve kökü kaldı.
Damak için kanca yapıldı.
Aboo adam o yün döşek yün yorgan
çif kişilik yastıkta
yatmayı nasıl istemez??
Köye gidecen ev taştan ve kerpiçten.
Damın kapamasıda ardıç tersikten.
Duvarlar çamurla sıvanmış.
Dargınlık yoktu.
Çünkü herkes birbirine tutkundu.
"Kırgınlık yoktu.
Büyük insanlar hemen aracı olurdu.
"Arsızlık yoktu .
Herkes ar damarına sahip olurdu.
"Hırsızlık yoktu.
Herkes şükürle yerdi bulduğunu.
"Şan vardı.
Dağlar kadar ulu herkes ulaşamazdı.
Gardaşım git 45-50 yıl öncelere.
Şöyle gerilere gidip bir düşünsene.
Giden zaman,giden hayat
o kıymetli ömür.
Dakikası dahi geri gelmiyor .
Ama zamanında insan bunu bilmiyor.
Mademki ben geldim bu dünyaya birkere.
Kazık çaktım bu düyanın temeline.
Çalış,uğraş,didin sanki ölümüne.
Artık bulmak çok zor
çoukluğumuzu
Belki kalmıştır kalıntıları.
Güzel geçen tatlı anıları.
Gezindiğiniz her yerde
bulursunuz onları.
Çok aradım bende
çocukluğumu
Ve çocukluğumdan kalanları
Ahır tavanında buldum
Soruyolar benden,tarif etmeli değilmi?
Burası bizim Gürün ilçesinin gözdesi.
Gurbet êllerde sıkılan gurbetçi
burda alır nefesi.
Siz yeterki ulaşın bizlere,
çok kolaydır tarif etmesi..
Doğal yaşam parkı GÖKPINAR burası.
Buranın üzerinden uçan göçmen kuşları dahi..
Burda durup bir zaman konaklar.
Arkadaşlar lütfen akıllı olalım.
Öyle şunu istemeyiz bunu istemeyiz.
Meclise falan giremez,feşmeken giremez.
Sadece biz gireriz bizden başkası giremez.
Yok öyle bir dünya.
Biz ne diyoruz ???
Burası Türkiye.
Alevisiyle ,Sünisiyle,Lazıyla Çerkez'iyle.
Abaza'sı Romen'iyle,Kürt'iyle.Türk'iyle
Kuzular koyuna burda karıştı .
Ana kuzu birden bire meleşti.
Buna akıl ermez bu nasıl işdi?
Her kuzu anayla buluştu gördüm.?
Ananın kokusu sarar etrafı.
Her guzu koklayıp buldu anayı.
Her işin erbabı ulu mevlayı.
Bazı unutanlar olmuştu gördüm...
Sevgili arkadaşlar can dostlar.
Şu güzel ülkemdeki güzel insanlar.
Bir seçim havası vardı geçip gitti.
Ve aynı zamanda herşey bitti.
Şimdi artık sevgi,saygı,şefkat vakti.
Herkes kucaklasın birbirini.
İşine gücüne eş ve dostuna sarılsın.
Seçim heyecanı ile insanlar kalp kırmış olabilir.
nutun artık o günleri.
Seneler bir birini kovalarken.
Ben gurbette ezim ezim ezilirken.
Benim ana yurdum benim içimde hiç ölmedi.
Hatta uykulara dahi dalmadı.
Oraların özlemi ve unutulmaz tadı.
Dimağımdan asla gitmedi.
Ama hep çektim içimde o hasreti.
Sonunda tak etti.
Karar verdim gitmeye o güzel yurduma.
Biz bir abi değil bir baba kaybettik.
O bizim herşeyimizdi.
Biz beş erkek kardeşin en büyüğü
Mevlüt abimdi.
Üçümüz daha çocuk yaşlarda.
Hem öksüz,hem yetim kaldık.
Mevlüt abim bakıp büyüttü bizleri.
Askere gönderdi,
12..06.2018..Salı kara gün.
İŞTE O GÜN YETİM KALDIM.
Galiba melekti sanki insan ötesi.
Şu dünyada zor bulunur öylesi.
Çok yüceydi bende onun gölgesi
Kalbe çakılıp kaldı gardaş sevgisi..
Tüm çevrene güzel insanlık saçtın
Özpınar ismiyle bir çığır açtın.
Bize baba olup bağrına bastın
Ruhun şadolsun Gardaşın yücesi.
Rahmet alsın baştan ayağa vücut.
Bırak yağsın yağmur tenin üstüne.
Vücudun arınsın ihtiyaç mevcut.
Bir damla düşmeden açma şemsiye?
Korkmayın eritmez yağmur suları..
Güneşi görünce çıkar buharı.
Unut eskiyi bırakın nazları..
El elden tutup koş sular üstünde.
Silahı bırakın artık...!
Kalemi kullan silah yerine kalemi..!
Şu an yetmiş yaşına geldim.
Ne çantamda ne dilimde silah taşımadım.
Sadece bir defter bir kalemim.
Birde her dosta gülen gözlerim
Birde silgimi hiç yanımdan ayırmadım.
Fazla yenilen aş
Ya karın ağrıtır yada baş.
Dememişmiydi atalarımız?
Her şeyin azı tatlı,değilmi gardaş.?
Verin benim siyah beyaz televizyonumu.
Tek kanal olsada bana yetiyordu.
Sabahleyin istiklal marşı ile açılsın.
Gece yarısı saat 12 de kapansın.
İsdiklal marşıyla
Bayrağımız çekilsin arşa
Bazan kaysın,bazan karıncalansın.
O siyah beyaz ekranımız
O karda kışta fırtınalarda
Çıkıp çatıda anten çevririz
Vallah onada razıyız .
Acansları güzel olsun.
Doğru olsun.
Hayırlı haberler versin.
Felaket tellalı olmasın.
Bazı gereksiz kişiler,
Ekrana bağdaş kurup oturmasın
Ağzını köpürde köpürde
Gereksiz şeyleri anlatmasın.
Öyle sağa solada gıvırtmasın.
Şair:Süleyman Özpınar.
07.06.2018.Şiirin Hası
Bilgi ve ilgi dağarcığımı kirleten ülke ve insancıklar.
O kutsal topraklara laik olmayan yaratıklar.
Kendilerini müslüman sanıp.
Aslında hıristiyan kucağında oturanlar.
Ve hep onların fikirlerini savunanlar.
Ey.! saç,sakalı beyaz gocaman emmi.
Hep muzurlukla uğraşırsın öylemi?
Şeytanlık yaparsın sen dünyada hemi?
Taşlanıncada sakın gocunma emi...
Haksızlığı görüp haklıydı dedinmi?
Şeytana uyup haramları yedinmi?
Her çeşit sahtecilik yapıp geldinmi?
Ateşlerde yanarken bağırma emi..
Bunu 50 senedir söylüyom.
Bu gurbetçi gardaşlara inanmadılar
Gürünümüz cennet gibi diyorum.
Toprak ile gayadan cennetmi olur diyorlar.
Gürün en güzel memleket diyorum.
Gittik bir güzellik görmedikki diyorlar.
Ama onlarda haklı
Kime ne diyemki.
Onlar o toprakta doğmamışki.
.
Elleri öpülesi büyükler..
Hiç kıymeti bilinmediler.
Hepsi ebediye göç ettiler.
Atanıza sahip olun gençler...!
Kaybettikten sonra eyvah deme.
Gidip toprağına yüzün sürme.
Sadece rüyalarında görme.
Sağken kıymetini bilin gençler..!
Gardaş orası hep Çakşur deresi.
Gürün'lü değilse zordur bilmesi..
Tatmamışki burda dutu pekmezi.
Çakşuru hiç tanımamış sorarlar.
AĞ'in suları akar Çakşura doğru.
O suyu içip nice yiğitler doğdu.
Seneler geçtikçe hepsi yok oldu.
Bak şimdi sahipsiz kaldı buralar.
Gardaş biz 1950-1960 ları yaşadık.
Savaş yoktu ama fakirlik vardı.
Bula bilen yünden çorap örerdi.
Yırtılan yerleri çıtıma yapılıp giyilirdi.
Yada yama yapılırdı .
Yamalı giymek ayıp değildi.
Yada yama yapılırdı .
Yamalı giymek ayıp değildi.
Ayakkabı yerine deriden çarık vardı.
Onlarda delinince çarpana koyardık.
Çizme yerine ince deriden işlenmiş,
Hemde musmutlu çocuklar gibi.
Sanki içimden birileri,
Durma sende koş haydi,haydi...!
Diyerek gelen çığlık sesleri.
Bazan her halimde,bazan yollarda.
İçim içime sığmıyor be usta.
Bakıyorum gök yüzüne doğru.
Gurbetçi gardaşlarım yaz gelende düşer yollara.
İstanbul'dan diğer şehirler veya ankara.
Yani istigamet Gürün,yol bu düzergahsa?
Sessiz sakin,bazan uyur mahmurlaşır.
Kayseriyi geçtikten sonra,bir telaş alır.
Bir sağ cama bir sol cama sık sık bakınır.
İşte tam o esnada bu tabela göze takılır.
Dünyaları değer köyde yaşantı.
Ayaklar toprakta,beslenir beyler..
Hayatın unutulmaz güzel yanları.
İşte buralarda yol alır beyler.
Oksijen doğal sebze çeşnisi.
Buz gibi su akar sokak çeşmesi.
Oturup o sudan bir tas içmesi..
Sanki zemzem gibi şifadır beyler.
Seni kare,kare görmek ümüdüm
Nerden baksam seni bir başka gördüm.
Beni hatırla asırlık ömrümdün.
Nerden baksam seni bir başka gördüm.
Tırmanıp gitsem memücü başından.
Ta meco emminin üzüm bağından.
Yada çıksam Terzioğlu dağından.
Nerden baksam seni bir başka gördüm.
Karatepe şehitliğin zirvesi.
Çakşurda maşatlığın tepesi.
Çayboyu gökpınar yolun ensesi.
Nerden baksam seni bir başka gördüm.
Bir ablamız derki.
Bu bizim ilçemiz olan Gürün.
Ne güzel bir yer ne güzel bir mekan.
Her gittiğin yerde gururla öğün.
Toprağı bereketli insanları verimli.
Herkes bir birine sanki kenetli.
Elinde sazı konuşturan ozanları
Her temayı dile getiran yazarları.
Dağa taşa kurda kuşa dil verip söyleten.
Her köşesini nakış nakış işleyen.
( Bir kişinin sözüne karşın söylenen sözler.)
O zaman siz beni hiç tanımamışsınız.
Bu zamana kadar aslında
çok geç kalmışınız.
Çekmeye çalışsanızda siyasete bulaşmam.
Hele,hele Gürün'lü veya başka
dostlarımla asla zıtlaşmam.
Bulaşıcı nefesle yakından koklaşmam.
Bir kişi cahilse asla tartışmam.
Çünkü sonuç alamam.
Korkma şiir şairin elinde bozulmaz.
Çocuk anasının kucağında ağlamaz.
Ağlarsa zalim elinde ağlar hiç susmaz.
Oda evlat sevgisi ne ondan anlamaz.
Bilirsin Şairler şiirlere anadır...!
Bir yavru gibi kanat altında saklanır.
Her davadan berat eder sonra aklanır.
Ana yavrusuna asla leke kondurmaz.
Gürün deyince aklıma gelenler.
Bahçelerde yapılan o düğünler.
Düğünlerde çekilen çeşitli halaylar.
Halaydan sonra oynana sisinnle.
Sinsinde kızışan bazı yumruklar.
Her ağaç altında kurulan masalar
Ve kilolarca yenilen elma armutlar.
Düğünlerde pişen çeşit çeşit yemekler.
Köyümün dikenli gındık keveni.
Gelip şehirlerde süs olmuş emmi.
Harmandaki kırık dişli düveni.
Gelip baş köşeye gurulmuş emmi.
Bizim köy toplanıp şehire gelmiş
Halılar yok olmuş kilim serilmiş.
Elliklerde duvarda,ekinmi dermiş?
Sanki bunlar bize darılmış emmi.?
Gurbetçilerin hasretinden yandığı.
Gürün dediğimiz yer işte burası.
Tadına daha doymadan ayrıldığı.
Gürün deyip tadına doymadığımız yer,
işte burası ...!
Taştan mağraları var Çarşı başında.
Nice anılar saklar zerre taşında.
Burası bir deryadır başlı başına.
Bir kadını severken eğerki.
Sardığın zaman zarif bedeni.
Kalpler atıyorsa halaç tokmağı gibi.
Dört göz bir birine bakıyorsa
Kadın sevinç çığlıkları atıyorsa
İşte iki aşkın gerçek birleşimi.
Gerçek aşk,gerçek sevgide işte bu..
Bu dere mahalleyi ikiye böler.İki tarafın yollarıda
oldukça dar.Bizim taraftan hiç araç gitmez .
Karşıdan tek araba zor geçer.Böyle bir hali vardı o zamanlar.
Burası güzel komşuların yaşadığı mekandır.
Biz tam orta yerlerdeyiz.Karşımızda mahalle çeşmesi.
Biraz yukarda birde çorak pınar vardı.
Kimsenin evinde çeşme yoktu o zamanlar.
Herkes suyunu bu çeşmelerden alırdı
Gençlik bir modaya doğru yol aldı.
Verdiğin selamı alan yok oldu.
Neler oldu bilmem herkes kıllandı.
Adam gibi tıraş olan yok oldu...
Sanki tüm herkes bunlara özendi.?
Normal insanmı yoksa teröristmi?
Bunu ayırmaya imkan varmıki?
Bakınca tanıma imkan yok oldu.
Allah razı olsun gardaşlarım
Beni hiç yalnız bırakmadınız.
Sizler iyiki varsınız.
İyiki benim sayfamda ve arkadaşımsınız.
Hem yanımdasınız yoldaşımsınız.
Hem yanımdasınız,hem yoldaşımsınız.
Şu bir eli cebinde,
Bir diğer eliyle.
Biriyle tokalaşan beylere.
İnan bayılıyorum be.
Sanki sana bişeyler söyler gibi.
Varya işte bu pantolonumun cebi,
Oralardan aşağıda görüyom seni
Der gibi.
Gürün'ümüz şelaleyi ne yapsın ?
İçerde sevecek birşeyler vardır"
Öyle çok lüks şeyler êllere kalsın...
Sizlere verecek birşeyler vardır..!
Gurbetçi arkadaşlarımız derki.
Neden bizimde denizimiz yokki?
Bunları derkende üzgündü sanki.
Bizlere yetecek birşeyler vardır..!
Dobra insanları kimse bozamaz.
Yapmacıksa zaten bize yakışmaz.
Kirli su bizim hamura karışmaz.
Çünkü saftır,hainlikte bulunmaz,
Teyzeoğlu..
Allah razı olsun senden tezeoğlu.
Ben seviyom insan,insan oğlunu.
Vursalar zincire iki kolumu..!
Yinede severim kimse tutamaz..
Teyzeoğlu..
Neyin peşinde koşarsınız sapıklar.
Zeytin dalını protesto yapanlar.
Mehmetcik dağda kendi evde yatanlar.
Size ne batıyo ey densiz insalar.
Seneler boyunca ben oldum tarafsız.
Artık sinir gerindi taraf yaptınız.
Sizinde birazcık olsaydı katkınız.
Bu yapılanlar hepsi yersiz insanlar.
Bizim köyümüze karlar yağardı?
Eskilerden artık zerre kalmadı
Eserdi fırtına her yer dolardı.
İyilik düşünen hamle kalmadı..
O karlar yağar bereket gelirdi.
Mevla her kuluna kısmet verirdi.
Her köşesi delik delik delindi.
Bozdular doğayı denge kalmadı.
Bana diyorlarki sen madem buraları çok seviyordun,
Niye gittin gurbet ellere
Ewt ,Hiç bir kimse isteyerek,yerini,yurdunu eşini,dostunu,
Yan tarafta her gün selamlaştığı komşusunu.
Karşı tarafta Asim emminin her sabah öten horozunu.
Ayşe teyzelerin geceleri çemkiren bocusunu.
Sadece aradan yıllar geçer,
Gerçek dost eskimez.
Dost neye benzer bilirmisin?
Gerçek dost tuza benzer.
Yaraya dökersin acıtır.
Ama iyileştiren özelliği vardır
Kalsın kuytu köşelerde.
Günlerce hatta senelerce.
Asla kokmaz ve ekşimez ...
İnanmıyorsan bak tadına lezzetine.
İlk günkü tazeliğinde..
Orda Bir köy var,çok,cok uzaklarda.
Şimdi nasıl özledim,bu karda,kışta.
Olsun,yinede giderim,belki yakında.
Taze ekmek gibi kokarsın burnuma...!
Köyüm.
Niye bekleyemki gelecek baharı
Hiçmi görmedik biz yağmuru karı?
Aylarca çekemem ben bu ahuzarı.
Defne çiçek gibi kokarsın burnuma.
Köyüm.
Bu günlerde hâlimi,
Hiç sorma be usta.
İnsanın sağlığı sihati.
Yerinde değil neşesi yoksa
Gözüne kimse gözükmezki.
Ne öbürü nede bu yalan dünya.
Gerçekleri sorarsan böyle be usta.
Varsa yoksa içerdeki derdi.
Başka bişey yok umrunda.
Bir garip kuş niçin?
Bir dal arar yükseklerde?
Konup sığınmak ve dinlenmek için
Şöyle rahar sakince.
Birde yem olmak var kaderde.
Ya kartala ya şahine.
Uçar iken gök yüzünde.
Küçük olmak,zayıf olmak
Yıllar aldığın vgeri vermiyor artık.
Kader diyerek bizde derde dalmayız
Teker teker gidene dualar ettik
Daş basar bağrımıza közde yanmayız.
Ruhun şadolsun ey güzel gardaşım
Yıllara bende sitemkarım kanmışım
Yılların renkli günlerine dalmışım.
Yıllara güvenip hayale dalmayız.
Mevlanın emrine hiç karşı gelinmez elbet.
Diyelimki bundada artık vardır bir hikmet.
Valla bakıyom iyiye gitmiyor vaziyet..
Hep buna şükür diyelim kopmasın kıyamet.!
Kızak kaymadan geçtik kardan adam yapsaydık.
Bari torunlarla bir kar topu oynasaydık.
O karlar içinde yatıp bir yuvarlansaydık.
İşte o zaman çıkardı keyifli bir lezzet...
Her insan bir çeşit delidir.
Delilikte çeşit çeşittir.
Sıralamak kolay değildir.
Sıralayan ani delirir...!
Akıllı dünyada zor yaşar.
Zır delirip kafaya sıkar.
Yada kendini damdan atar.
Bu dünya tez kafa yedirir.
Yıl deyipte gelip geçmeyin
Tam tamına365 gün yapar.
Koşturursun seneler seneleri kovalar.
Aşınır ayakkabılar ,
Gittiğin onca yollar.
Hiç farkedemezsin
Öyle çabuk geçerki zamanlar.
Bir bakmışınki emeklisin
Göz açıp kapayıncaya kadar.
Kendini boşlukta hissedip
Çekilirsin köşene.
Aradan bir kaç yıl geçmeden
Her tarafın seslenir
Oturduğun yerden ayağa kalkarsın
Belden ses gelir.
Başını kaşımak istersin koldan ses gelir
Konuşmak istesen kendini bilmez kuldan ses gelir.
Çıkarsın dışarı ayağın takılıp düşersin yoldan ses gelir.
Ulan yaşlılık sana ne denir.?
Ah bir bilsem neler diyeceğim,hep dolanır dilime
Emekli oldukya işi bıraktık kapandık köşelere.
Benzedik bodruma atılmış paslı demire.
Ne eyer'e yakışırız artık nede semer'e.
Oturduğun yerde dalarsın hayal ile eski günlere.
Kepçeyle alırsın sığmaz,dökülür yarısı yerlere.
Kazana koyarsın dolmaz,bir lokmacık kalır dibinde.
Gülmeye başlarsın kendi kendine.
Dersin acaba kafa gittimi artık bizde?
Alır bir düşünce.
Rüyadan uyanmış gibi silkinmek istersin.
Ben bu değildim neden bu haldeyim?
Ey kendine gel kendine.
Kendini kapıp koyverme.
Bak ömürden gitti yine bir sene..
2020 Hayırlara olsun vesile.
Sağlık.huzur.mutluluk getirsin
Devletimize ve bütün milletimize.
Her insanın içinde bir çocuk yaşar.
O hiç yaşlanmaz.
Seninle güler,seninle ağlar.
Şayet o çocuğu kaybetmişsen.
Huzurun kalmaz.
Çocuklar gibi sevinemezsin.
Kahkaha atıp gülemezsin.
Anacığım güzel anam.
Tam elli yıl oldu sizleri kaybedeli.
Bak yine zehir gibi bir kış geldi.
Sabah yağmur çiselerken,
Bir baktım akşama kar geldi.
Hemde çok soğuk hava buz gibi.
Topraklar ıslak ve nemli.
Belkide çok sevindin bu günlerde.
Gençliğimde kurduğum hayellere.
Gitmek için sanki artık geç kaldım.
Bana açılan yüksek pencereye.
Yetmek için sanki artık geç kaldım.
Menzilde gerekli mesafelere.
Tırmanması güç olan tepelere.
Sırtta dolaşan örme küfelere.
Binmek için sanki artık geç kaldım.
Rahmet getiren yeşilleri talan ettiler.
Şimdi onlarda gelip yandan,yandan geçerler.
Yeşil yerine beton yığınları diktiler.
Rahmetlerse,kıymet bilinen yere düşerler.
Eskiden karlar yağardı bir adamın boyu.
Bereket vardı tahıl doldururdu siloyu.
Herkes toplamıyor ekini tarlada koydu.
Emeği korutmazmış,yoldan geri dönerler..
İşte o varya o lezzeti
Hiç bir gıdada bulamazsın.
Ne arının yaptığı balda.
Nede son bahar çisesini yemiş
Kıpkırmızı misket elmada.
O lezzet bir başka.
Allah'ım ona öyle bir tat vermişki....!
Bu lazzeti tatmış olan,her canlı.
Genelde insanlar buna.
GÜRÜN BU
Gürün Sivas'ın bir ilçesi ama,
Bir çok şeyleri benzemez Sivas'a.
Mesela mevsimi.
Bakmayın şu anda yüzü azgın oluşuna.
Biraz dağlarının başı dumanlı.
Yolları buzlu etrafı karlı olduğuna.
Sivas'ta çıkarsın dışarı
Kış boran,diz boyuda kar yağar.
Gürün'e gelki sanki ilk bahar.
Ta Şuğul kanyonundan başlar.
Tâki Telin'i geçip Tıhmın'a kadar.
Sanki bir Malatya havası var.
Onun için meyvesi sebzesi,
Hele hele o kehribar rengi kaysısı,
Sanki bal sızması.
İşte bu güneşli ve güzel havası,
Sanki malatya gibi olsada
Yiğittir,merttir,
Yerine göre çelikten daha serttir.
Özü yufka,misafir sevendir.
İşte bu damarıda tam çekmiş.
Yiğido gillerdendir.
Yerine yurduna,Devlet'ine ve vatanına,
Eğerki el uzatan,yanlış yapanlar varsa.
O zaman tıpkı benzer bir aslana.
İşte ben bu yüzden hayranım.
Gürün halkına,güzel insanlarına..
Kükrer topyekün aynı anda.
Beşikte yatandan,eli bastonlusuna.
İmkan yok önünde kimsenin durmasına.
Ucunda ölüm olsada...!
http://www.siirinhasi.com/siirler/gurun-bu-2117.html
Süleyman Özpınar.Şiirin Hası.
Hep sana yazdım.
Okurkende seni okudum.
Dudaklarım titreyerek.
Sanki sana daha çok yaklaştım.
Nefesini yüzümde hissederek.
İşte o his vadı içimde.
Ellerin sanki ellerimde.
Dudaklarım dilim her yerde.
Sarmaş dolaştı senle.
Bu şiiri yazarken.
Sen benim köyümü gördünmü?
Hiç yolun düştümü oralara?
Beraber gezmek isterdim senle.
Hemde el ele.
Ta üst taraftan başlayıp,
Dağını taşını en ücra köşelerini bile.
Bir memleket aşkı varki benim içimde.
O memleket yakar,yakar savurur beni.
Uçuşur küllerim dolaşır gök yüzünde.
Karışır bulutlara kaybolup gider.
O benim memleket'im üzerinden geçerken bile.
Yağmur damlaları dahi kavurur beni.
Akşam yatağa istanbul'la yatar,
Sabah yine İstanbul'la,
Uykudan kalkar.
O kadar büyüdünki İstanbul.
Koca bir devlet kadar..
Türkiyenin doğusu,batısı her köşesi.
Sana hepsi aşık sanki.
İyi kütü bir gün gelip geçti.
Kimileri mutluluktan uçarken.
Kimilerimizinde ciğerini delip geçti.
2017 gitmek üzere hazırlığın yaparken.
2018 de taze gelin gibi ata binerken.
Bir düşünce sardı bizleri,daha henüz gelmeden.
2017 yılı sanki bir kabus gibiydi.
Hey dostlar,dinleyin şair gardaşı.
Şu isteğim bu gün yapsak olmazmı?
Boş verelim şimdi yağmur ve kışı.
Et altına soba yaksak olmazmı?
Haydiyin gidelim küçük bahçama
Dolaşıp çevrinip dönsek akşama.
Balık ızgarayı koysak mangala.
Günümüz gün edip gelsek olmazmı?
Hey be koca usta,ruhun şadolsun.
Mekanın cennetlerde tahtını kursun.
Ruhun için her el yükselsin dua okusun.
Sen bir dehaydın,sen unutulmaz bir Allah kulusun.
Usta burası bir devri alem dünyası.
Kimi gelir,kimi gider ,kalır unutulmaz anısı.
Ben Gürün'ü senelerdir yazıp çizdim.
Her derdini sorunu ortaya serdim.
Kırk dört yıl önce oraları terkettim.
Yarım asır boyunca tüğlendi dilim.
Biz hep böyle gördük böylede biliriz.
Hepimiz birimiz,birimiz hepimiz.
El eleyiz,birlikteyiz beraberiz.
Bu güzellikler hiç bozulmasın derim.
Gürünümüze bakmayın öyle kötümser.
Halaylarıyla,İnsanlığıyla,
Havası suyu toprağıyla.
Dağı,taşı, Dalda öten bayguşu dahi güzel öter.
Ormanı kalmamış,ulu kayalar ve taşlar.
Her birisinde geçmişe dair anılarımız yatar.
Kiminin başında keklikler ,
gakguvak deyip şarkıya başlar
Musmutlu bir kış günüydü.
Mevlüt guçcamlara gidiyordum.
Güneş vurmuş o beyaz karlar üstüne.
Pırıl pırıl pırıldıyordu.
Dağ taş ve yürüdüğüm yolların hepisi.
Ama benim kalbimde pır pır ediyordu.
Çünkü onların evi önünden,
TAHA AKGÜN Tuttuğunu Koparan.
İsmini Tarihe Yazdıran Adam.
Boyuna Posuna Künde'ne Gurban.
Resmini Stada Kazdıran Adam...!
Hayırlı Uğurlu Olsun SiVas'a
Sayın Cumhur Başkanım Sen Çok Yaşa.
Layık Görmüş Bu İsmi Stada.
İsmini Dünyaya Tanıtan Adam...!
Hiç tatmadığım tadı,lezzeti ondan aldım.
Onun için diyorumki o varya o benim ilk aşkım.
Ve benim belalım.
Bafradır onun adı,
Benim ilk göz ağrım.
Henüz daha 13 olmamıştı yaşım.
Karizmaya yok asla diyecek.
Hep asık surat değil gülersin
Sima derseniz daim gülecek.
Haber vermeden nere gidersin
Ne güzel bahçe çocuk eğlesin
Bir oda sen dayreye bedelsin
Allah gülerek kalmak istesin.
Maşallah deyin nazar değmesin
Gidip göreceksin dünya gözüyle
Gürün anlatmakla,yazıp çizmekle,
Gelip birkaç gün gezmekle.
Bitecek,geri dünüp gelecek bir yermi?
Ben yarım asırdır anlatmaya
Portresini çizmeye,
Çlıştım ama nerdeeeee...!
Yavşaklar büyüdü.
Artık bit oldu.
Gayri sırtımda gezinir
Bit olmadan önceleri,
Koltuk altında gizlenir.
Ben tanırım onların 7 ceddini.
Daha yakın zamandır
Benim bedenimdeydi.
Bir yerde yüz yüze veya sanalda.
Bir köylümü gördüğümde,uzaklarda olsada
Sanki bir gardaş görmüş gibi seviniyorum.
İşte bu sırrı senelerdir çözemiyorum.
Çocukluk anılarım orada kaldı.
O yıllarda tüm aile bireyleri ordaydı,etrafımdaydı.
Kasım ortalarına doğru,havalar çok soğudu
Sanki gürün'e kış gelir gibi bir hava görünüyordu.
Kimisi baltayı almış omzuna.
Kimileri odunu dolduru vermiş çovala.
Omuzlarında taşıyorlardı taa odunluğa.
Odun kıymetli,odun zerafetli.omuzda taşınmalı
Yıllar yılları kovaladı ardı ardına.
Daldık geçim derdine,varamadık farkına.
Göremedik ne olup ne bittiğini
Vay be Kaya larda öten keklikleri.
Sırtında heybe ile giden eşşekleri.
Yufka ekmek arasına dürülen çökelikleri.
Herşeyi bize özlettin gurbet
Bu nasıl oldu her tarafa serpildik.
Bu nasıl bir çileye girdik?
Gitmedik ne kaldı ey yüce dostum
Bir kuru canımla sırtımda postum.
Babamız giderken ardından koştum.
Üstünde tonlarca toprakla buldum..!!
Kazdım ellerimle kavuşmak derdim.
Göz yaşım sel oldu toprağa serdim.
Çekilmez hasretin banamı verdin?
Babam sana yandım yandım kavruldum..
Kalbim sona kadar açık.
Gürünlüysen gel gardaşım.
Sorar isem bana yazık.
Gürün'lüysen gel gardaşım..
Kimliğinde Gürün varmı?
İster boran ister karlı.
Sona kadar açık kapı.
Gürün'lüysen gel gardaşım.
Şu Gürün halkının yüzüne
Bağına bahçesine,Çevresine ve çehresine
Sen baktın senelerce gözlerinin içine
Hemde sessizce.
Mâsum çocuklar gibi akıp giden Tohma Çayı.
Acaba dedim sana destek olurmu Hurman çayı?
Gidip sordum yetkili ağızlara
Oda gitmiş elimizden yok bize bir fayda
Gardaş süte birde sen gat mayayı.
Yoğurtmu bozuldu yoksa davarmı
Köylüm bize gözel yoğurt yapardı.
Yoğurtmu bozuldu yoksa hayamı?
Ekşiyip kokuşmuş durur raflarda.
Çoğu Bize yakışmayan kaplarda.
Atmazlar çöpe,tarih geçmiş olsada..
Yoğurtmu bozuldu yoksa insanmı?
Yüksel Türtük derki.
Eskiden sadece kışlar sağuktu.
Şimdi insanlar soğuk,kalpler sağok
her şey menfaat beşerin ilahı olmuş,
Bu gidiş nereye böyle insanlar..?
Diyerek sormuş..
"
Ewt aynen öyle oldu ne yazıkki .
Herkes çıkar peşinde yarışa girdi..
Baktım yüzlerine vardı bir gariplik.
Giyinip kuşanıp bir meclise gelmiş.
Hepsinin giyiminde bişeyler eksik.
Hiç biri saygı gömleğini giymemiş.
Sanki iki düşman var karşı karşıya.
Kendin ol artık olma kimseye kukla.
Hepisi uzak kalmış sevgi saygıya.
Hiç biri aydın gömleğini giymemiş.
Başkasının değilsin,benim şehidim.
Yetti bunca hasretlik gelsene guzum.
Sen benim herşeyimdin aslan yiğidim.
İki yıldır bekledim sen gelmez oldun...!
Her kapı çalanı sensin sanıyorum.
İçerde bir ateş varki yanıyorum.
Hasretin bitirdi içten kanıyorum.
İki yıl oldu beklemekten yoruldum.
Bakınca sima tanıdık geldimi?
Bir anda hatırlamadım ismini.
Tohmada hiç beyaz donla çimdinmi?
Bizim günümüz hep orda geçerdi.
Randevu yerimiz bile oraydı.
Parkımız,aşkımız güzel alandı
Yaş günü mumları orda yanardı.
Bir devirin mekanı viran edildi...!
Üstadı bu gün rüyamda gördüm..
Ben simasını bilmezdim birileri söyledi.
Bak Attila İlhan'da burda diyerek.
Dönüp baktım arkama.
Onu gördüm,daha başkalarıda vardı yanında.
Ama hatırlamıyom onları.
Yaklaşıp hoşgeldin dedim.
Kendimi tanıttım.
Şu sahte,yalancı dünyadan
Hangi baba gitmediki ?
Daha sevgisine doyamadan.
Ansızın bizi terketti...!
Meledik kuzular gibi ardısıra...
Ama hiç duymadıki.
Eskiden bizim ahırlar vardı.İçerisi herçeşit hayvanlarla dolardı.
En baş köşeyide At'lar kapardı.Sırayla dizilirlerdi.
Öküz,Eşşek,Dana ,Sıpa İnekler kapıya yakın olurdu.
Sağım yapmaya kolaylık olsun diye.
Herkesin önünde musurları Musurda bağlı idi bağları.
Eminönü cami çiçekciler tarafta.
Tuvaletler kapısında,baktım bir curcuna.
Dedim bir bakayım ne var acaba?
Orda bir kadın bağırıyo.
Bırakın valla billa binmem ben ona.
Ona bineceme s.....rım dona
Bizlerde adet böyledir gardaş.
Yer sofrasında yiyenler gelsin
Yere oturanlar kurar bağdaş.
Herle çorbası içenler gelsin.
Sebze çorba benim favorimdir
İsterseniz onu her gün getir.
Herkes bayılırdı zengin Fakir.
Damak zevkine uyanlar gelsin..
3 Mart 1924 tarihinde
Atatürk’ün desteğiyle Şer’iye ve
Evkaf Vekâleti kaldırılarak yerine
Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.
Anayasal kuruluşlardan biri olan
Diyanet İşleri Başkanlığının
Anayasa’mızın 136.
maddesinde kuruluş amaçları
şöyle belirlenmiştir: “
Vay be köyde birde bilir kişi olmuş.
Asırlık sahipsiz tarlaları hazineye yazdırmış.
Bazı yerleride kedi hanesine aşırmış.
Hani çok bilirya olmuş köyün ağası.
Bir evi bir küllüğü vardı sağlığında babası.
Şimdi senin olmuş bütün köyün deresi.
Oralar kimindi bilir köyün hepisi.
Gardaşım dökülen gazelleri toplamış.
Kavakların kuru dallarını doğratmış.
Çayırda yaban tezekleri çovallatmış.
Sanırım bu kış bize lazım olacakmış..
Ruslar şeyimizi keseceklermiş bizim
Pardon yani gazlarımızı diyecektim.
Şeyimin ucuna geldi geldi diyemedim.
Sanki bizim eskilerde gazımız varmış.
Hep dikat etmişim hayatta buna.
Ne zaman ağzımdan o cümle çıksa.
Mutlaka değiyor dudak dudağa.
Bir kelime iki hecedir BA-BA....!
Bebelerin dilde ilk söylediği.
Evlatlar yaslanır güven direği.
Ailenin elinde el feneri.
Çocukların gündüz gecesi BABA..!
Kalemin yazmışsa silinir gider.
Kader yazısını bedenin çeker.
Yerleşip kök salar kanserden beter.
Kader bacaları dumansız tüter.
Bu kaderi yazan kalemler hani?
Biliyorlar artık bu dünya fani.
Gidenin önünde set olamanki.
Karşı gelinmez amansız beter.
Müzikle uğraşmak,
Nefes almak.
Yemeyip içmeden herşeye doymak.
Dünyadaki tüm tat ve zevklere ulaşmak.
Ufuklara doğru kucak açmak.
Sonunda ulaşıp,beraberce yol almak..
Her yol ordan geçer.
İbrikti abdest aldı atalarımız.
Sonra güğüm oldu, sırtladı sobamız.
Alümİnyum yapıldı bakırlarımız.
Onda kaynıyorar şimdi çay sularımız...
Üstten su damlacığı düşer sobaya.
Cızırdar dolaşırlar hepsi ardardına .
Güğüm kaynayıca başlar fokurdamaya.
Sıçrayan su olur sanki bir orkestra..
Size sesleniyorum okul yöneticileri,
Ve aynı zamanda sayın öğretmenleri
Çocuklar kendileri zaten öğrenir
Sizin öğreteceğiniz çoğu şeyleri.
Siz onlara yeterki önce öğretin öz güveni
Ah ah ! keşke öyle bişeyler olsa.
Cam kenarlarını ahşap sedirler (Makat) dolaşsa
Sedir üstünde ot yastıklar dizilse duvara.
Yastıkların üzerinde desen desen,
Kızlarımızın el emeği göz nuru işlemeler olsa.
Gırletler dizilse köşelere.
Culfa çizgili kilimler serilse yerlere
Yakaladığım güzel günlerim.
Arkalarda kalmasın isterim
Hep önümde yürüsün benim.
Daha mutlu ve içten gülerim
Mutluluklar asla unutulmaz.
Bu bir sırdır her zaman bulunmaz.
Öyle para pulnanda satılmaz.
Onu buldumu kalpten gülerim.
Üç gün boyunca gurbet sıla ile buluştu.
Bir vesile,dost dost ile buluştu.
Kırk senelik arkadaşlar birbirine kavuştu..
Önderlik eden ,emeği geçen herkese tşkler.
Geleneksel 8. İstanbul Sivas Günleri son bulmuş..
GÜRÜN Yenikapı'da beş yıdızı haketmiş.
GÜRÜN'den seneler önce kopup gelmiş.
Dalı,kökü,yaprağı,meyvesi.
Aynı bir doktor,doğru yenmesi
Sanki güzellik uzmanı gibi.
Böğürtlende bizim dağ meyvesi.
Beyaz tonlarda çiçekler açar.
C vitamini şifalar saçar.
Kalp ve damarlarda çok rol oynar.
Alıçda bizim dağın mevesi.
Bu kalbur sanırım tarih olmuş gibi.
Çürümüş dökülüyor artık dibi.
Yama yapmışlar dibine çiçekli bezi.
Gör ona kaçtane atanın elleri değdi..
Harmanlarda arpa buğday eledi
Kazıkta asılı senelerce bekledi.
O kasnağa nice güzeller elledi
Kimbilir kaç bebeye höllük eledi.
Anamın etrafı bir cepane gibiydi..
Mermisi ve silahı asla bitmezdi..
Sofra başında TAHTAKAŞIK'lar,
Anında yapışırdı ellere.
Ama bizde çok yaramazdık be..
Bir deli BOYRAZ eser,
Şu yakın senelerde.
Sivas Gürün çevresinde.
Eser geçer yüreklere yüzlere.
Işık gelir fer gelir seni gören gözlere.
Neşe saçar,sevinir onu çekenler nefesine.
Es deli BOYRAZ es
Senin faydan herkese..
Vekil demek mecliste oturup
parmak kaldırmak,
Hazır bulduğu yemeklere
lokma bandırmak.
Her şeye he diyerek,
seçmenleri kandırmak.
Vekil demek,
vekilim demek değildir gardaş...!!
Bak işte İstanbul
Vekili,bu gördüğün vekilim.
Pişman olursun bu tarihi sakın unutma.
Çağrı,Sayılsın bu Gürün'lü gardaşlarıma
Gürün'lüler 6-7-8 Ekim yine yenikapıda.,
Sivas'lılar günü var şenlik var işte orada.
Hep birlikte Yenikapıda olalım gardaş..!
Gürün'lü gardaşlar istanbul'a gelecek.
Hepsine hoş geldiniz diyelim gülerek.
Onlar bizim misafirimiz başka ne diyek.
Misafir perverliğimizi göstermek gerek.
Yazlarıda bizler ordayız diyelim gardaş..!
Memleketimiz bir deryadeniz.
Kıymetin bilene tavsiyemiz.
Zamanında çalış yatmayınız.
Gezmekle bitmez bu ülkemiz.
Karı kocalar büyük bir aşkla.
Çalışıp sağken emekli olsa.
Altındada orta bir araba.
Ömür sona kadar gezersiniz.
Sonra pişman olursun demedin demeyin.
Eğlencen olur dört duvar içinde evin.
Başkası yönetir,tain eder kaderin.
Artık tükenmişsen ben o ömrü neyleyim ?
Elin,dizin tutup gözlerinde görürken,
Bu dünyada henüz kıral gibi yaşarken.
Yaşadığın günün zevki sefa alırken.
Hiç yaşamamışsan ben o ömrü neyleyim.?
Şu iğde çiçeklerini görünce,
Kokusunu genzimde hissettim.
Resimde olsa,sanki gerçekmiş gibi.
Derin derin içime çektim.
Çünkü o iğde kokusu arasında,
Gürün'ün kokusuda var.
Bizim çocukluğumuzda dellal'lar vardı.
Eskiler bilirde,hatırlamaz yenileri.
Duyduk duymadık demeyin diyede sonuna eklerdi.
O nefesi yettiği yere kadar ulaşırdı.
Bizde yeni teknoloji lerle gücümüzün yettiği yere kadar,
Ulaşa bildiğimiz yere kadar ulaşmaya çalışırız
Nikahı kıyan zengin yada fakir.
Nikahı hasan kıysın yada Zakir.
Nikahı kıyan memurede olsa farkedermi?
Hadi sende kıy nikahları muhtar emmi.
Nolacak kıybe sana zahmet.
Lan kim kıyarsa kıysın yani.?
Hep beraber sözleşsek.
Gurbetçiler tümü birleşsek.
Gürün'den dolmuşa binsek.
Olmazmı söleyin gardaşlar.?
Göllüceye varınca insek.
O buzgibi sudan içsek.
Sonrasını yaya yürüsek.
Olmazmı söleyin gardaşlar.?
Bunlar bir varlıktır,
bir servettir sayın vekilim.
Gittiğiniz yere
neşe katan ve güzellik veren.
Gülmeye hasret kalmış
insanları güldüren.
Tabiki bunlar
babadan,dededen,ecdattan gelen.
Bunlar bir varlıktır,
bir servettir sayın vekilim.
Mazlumun yanında hazır kıtayım.
Arsızın kalbine vicdan sokayım..
Zalimlere burdan selam çakayım?
Her gerçeği çekinmeden yazarım...
Ben ne okyanusum nede hazarım.
Her kalbe akan hayrat Özpınarım.
Sade bu yüzden kazılsa mezarım.
Her gerçeği çekinmeden yazarım...
Gizlice neler neler yapanlar ,
Hem sağa sola caka satanlar
Toplumda bunu kınamasalar.
Ah birazcıkta dürüst olsalar.
Ne bulurlarsa gaz gibi yutarlar.
Fazlası varsa elde tutarlar.
Bunlar haramdır diyen softalar,
Kendileri için mübah sayarlar.
Çokmu ağır geldi ,gardaşım bu sana.
Her şeyde hayır vardır üzülme buna.
Çıkar dünyası oldu artık bu dünya.
Tanıdık bildik değil gardaş olsada.
Mal mülk önemli değil canın sağ olsun.
Buda sana artık bir us pahası olsun.
Onu teşhir ettin bütün köyde duyulsun.
Suçluluk duygusuyla o döner sana..
Seslensem burdan Avrupa
Asya Amarika ÇİN'e
Hep saklanıp durmayın
o karanlık inlerinizde.
Biz burda FİLİSTİN,IRAK,
SURİYE,ARAKAN derkene.
Tıkalı kulaklar,konuşmazlar
birtek kelime.
Her tarafta müslüman kanları
oluk oluk aksa bile.
İşte orda atıldı.
Bu aşkın asıl temeli.
Sanki Gökpınardan almıştı,
O gözler bu güzel rengi
Mavi ile turkaz karışımı,
Daha bir başka olmuş güzelliği.
İlk olara teknede tanıdım onu.
Son geleceğim günlerde
Yapa yalnız binerken yunus tekneye.
Sıra bekliyordum bende
El etti bana.
Sevdik kardeşim
sevdik hepsini sevdik
Kimine nur yüzlü dedik.
Kimine saygı değer.
Kimine muhterem.
Hepsi ne çıktı bilemem
Gürün benim ölümüne sevdiğim
Sanki bir parçası gibi canımın.
Ayrıca baba ocağım,
Atalarımın yurdu,Ana kucağım.
Oranın daşı toprağı dahi bana ilham verir .
O tek katlı evleri.
Önünde yeşilin her rengiyle
süslenmiş bahçeler.
Yeşili dahada yeşil yemyeşil olsaydı,
Ben nice gençler gördüm ulu dağları aşan.
Tek aşkı için şimşek olup kalplere çakan.
Kimi dolu dizgin giderken kimisi rehvan.
Adam,adamsa yanlış yapar sorular soran.
Öfke insana daima bir bela getirir.
Öfkeyle yerinden kalkan zararla oturur.
Az değil insandan çok şeyler alıp götürür.
Ondan öfkeyle kalkanların önünde durmam.
Bokudüz veya.Fılakkada derdik,
Oynadık usanmadık bu oyundan
Köşe bucak sal daşları arardık.
Aynı oyuna dağdan,harmandan.
Akşam karanlığa kadar oynardık
Hep oynadık ama hiç usanmadık..
O günleri her noktasıyla unutmadık
Tüm oyunlarımız doğal ve doğadan.
Herşeyin bir zamanı vardır ,
O zamanı takip edeceksin
Kaysıyı tam kurutmadan ,
Daha firikken yiyeceksin.
Tavukları kocamadan,
Daha ferikken keseceksin.
Kuzuyu yaşını doldurmadan
Daha lokum gibiyken keseceksin.
Sayın Belediye Başkanı Nami Çifçi daha ilk başkanlık için kolları sıvadığı zamanlar.
İstanbul'a geldiler ve kendilerini tanıtıp yapacakları hizmetleri ve gerçekleştrecekleri
projeleri anlatmışlardı .
Dilime artık tesbih oldu bu cümle.
Oturmuş koltuğa dreksiyon elinde
Sanki kaçacak araba bırakı verse.
Giderken bağırıyo görüşürüz enişte.!
Misafirim geldiler İzmir'den beri.
Güler yüzle karşıladım ben sizleri.
Bir eksiksiz yaptım olan hizmeti.
Giderken bağırıyo görüşürüz enişte.!
Gürün turist bölgesi olsun
gurur duyarız .
İnşallah dahada ilerler
tam turistik olur onur duyarız.
Ama bu mahsülleri yetiştiren
köylerdemi turistik oldu?
Gürün köylerinde nasıl
yer olmaz gardaş.?
Hele bir gör o eski can
biten bostan yerlerini.
Hayırlı yolculuklar Gürün'e söyle selamı.
Tam isabet Gürün'e gitme zamanı.
Günlerden Cuma yaz mevsiminin son ayı
Daha bitmedi dalında sapsarı kaysı.
Yeni yeni çıkmaya başladı yaz elması.
Dut'lar hafif hafif sarardı
Bitmesin dağın taşın şenlikleri.
Gardaş nolur vurmayın keklikleri.
Duymaz olduk ovada keklik sesleri.
Gardaş nolur vurmayın keklikleri....!
Kayalardan gelir gakkuvak sesleri.
O bir ahenktir süsler bütün köyleri.
Burdan selamlıyorum dostlar sizleri.
Gardaş nolur vurmayın keklikleri....!
Hayatımızda en önemli faktör nedir?
Sağlık,sağlık.sağlık.
Sağlık için ne lazım?
Sağlıkçı lazım değilmi?
Ne yazıkki işte o bizde yok.
Yaz tatili için Gürün'deyim.
Kollarımda bir kızartı,çok aşırı birde kaşıntı oluştu.
Hafta sonu devlet hastanesi acile gittim.bir krem yazdılar.
Gürün deyip gelip geçmeyin.
Zengin çok zengin,
Türkiye devleti kadar zengin.
Eli açık,bonker,sessiz ve sakin.
Vur ensesine,al ekmeğin.
Sesi çıkarsa namerdim.
Gerçekten doğru bana gülmeyin.
Bakın biz küçücük bir ilçeyiz.
Ama ne kadar büyük zenginiz.
Hiç bir komşuya asla yok demeyiz
Gürün üvey evlat mı?
Sorunlarıyla neden kimse ilgilenmez.?
Köy yolları neden halen asvaltlanmaz?
Gürün haklarına neden sahip çıkılmaz?
Bizim ilçemizde doğup büyümüş,
Bizim çamurlu yollarımızda koşup yürümüş?
Bizlerle ağlamış bizlerle gülmüş.
Çalışıp yorulduktan sonra,
O haymanın gölgesine uzanıp dinlenmek.
Dinlenirkende lafın belini kırmak varya.
Dünyalar değer be.
Şeker tadında lezzetli.
Taze ekmek gibi kokusu var.
Halen gitmedi genzimden
Burun direklerimi yakar durur.
Ah,ah o günleri kim unutur.
Bu gün her yer yandı,yanıyor Allah.
Mevla her ne yaparsa güzelin yapar.
Bizde o ateşle piştik elhamdülillah.
Kimin ne ihdiyacı varsa onlara koşar.
Sıcaktan dalda yeşil yapraklar yandı?
Ramazan boyu serinliğin acısın aldı.
Dağtaş bağ bostanlar yağmura kandı
Barajlar dolmuştur kaynaklar coşar.
Çok karmaşık bir dünya.
Şöyle dönüp bir bakıyorsun arkana.
Kimse kalmamış,tanıdık bir sima.
Ya bir yaşlı Ana,
Yada Baba.
Kalmış köşede ya ağır hasta,
Yada yatakta..
70 senelik bir hayatta,
Zor çok zor gerçekten zor.
Bunu laf olsun diye söylemiyorum.
Bir bayram gelir gurbette
elini öpecek adam ararsın.
Şöyle boylu boyunca sarılıp,
sırtın sıvazlayacak,dost ararsın.
Ne yazıkki çok zor,bulamazsın.
Sen geniş bir aile isen
işte o zaman biraz daha şanslısın.
Gürün bir sevda,Gürün bir aşktır.
Kıymetini bilene.
Gürün'lü olmak bir ayrıcalıktır.
O sefayı layıkıyla sürene.
Silinmez oraların aşkı sevdası ta içerden.
Geçen yaz Gürün'e gittiğimde.
İki tavuk aldım kımızı hemde.
Bana iki yumurta verdiler günde.
Tere yağıyla pişirip yedim afiyetle.
Gidene kadar yumurtasın yerim.
Giderkende keser kendisin yerim
İlk defa aynen böyleydi benim fikrim.
Ama plan değişti zaman geçtikçe.
Akşam karanlığı,saat dokuzdan sonra.
İçmeden geldik,hepimiz leyla.
Leyla deyince Leylam geldi aklıma .
Düştüm o dik yokuş,karanlık yollara.
Tam yaklaştım kapıya.
Şöyle bir baktım camlara .
Ne lüx yanıyor nede bir lamba.
Dedim heralde gitmişlerdir bir komşuya.
Beklerim dedim o kafayla.
Allah birlik ve beraberliğinizi daim eyleye
Şu zor ve beraberliğe
ihtiyaç olan dar günlerde.
Sayın Bakanım İsmet Yılmaz Beyle,
Sayın Osman Boyraz Vekilim'le.
Sayın Başkanım Temel Beyle,
Haydi hep beraber
GÜRÜN için hizmete.
Bir Gürün'lü olarak
gurur duyuyoruz sizlerle.
Hep beraber omuz omuza .
Bizler köylü çocuğuyuz.
Oralarda o dağlarda yaşadık.
Hep o gülleri,
O çiçekleri kokladık.
Her çiçeğin içimizde yüreğimizde,
Bir anısı bir tınısı vardır...
Gardaş sayfama hoş geldin.
Sefalar getirdin.
Nice anılarıda beraberinde,
getirdin...!
Ese emminin torunu.
Hasan abinin oğlu.
Diğer taraftan Hüseyin dayım
Emiş Aba ,Emine teyze
Senin ataların varya onlar işte
Öyle insanlar varki.
Doğuştan hayatında vardır.
Bu kaderin bir mecburi cilvesi.
İşte onun adı akrabadır.
Bazılarıda varki sonradan hayatına katılır..
Bunada arkadaş denir.
Hakiki dost denir..
Ama kardeştende ötedir.
Allah canın almasın
Hele çabuk gelsene
Anan baban duymasın
Gece kaçıp gelsene..
Gözüm kaldı yollarda
İçim yandı aşkınla
Fistan kalmış çantada.
Bırak kalsın gelsene..
Ben artık sevemiyorum istanbul seni.
Eskiden çok çok güzeldi tadı lezzeti.
Herhalde bizim kimlik kağıdı eskidi.
O güzellik artık bize haz vermiyorki...!
İstanbul gençlikte harika bir şehirdi.
Gezmekle koşuşturmakla asla bitmezdi.
Bizler ekseninde dönen bilyeler gibi.
Artık neyinden haz alacağım bilmemki?
Saçcağaz sonrası sarıkaya, telin'dir.
Sanki nikah için hazırlanmış gelindir.
Oraları gezerken hep içim ezilir .
Burda güzelliğe doymak mümkün değildir.
Ne güzelde seyredersin ata yurdunu.?
Özledin köşelerin havasını suyunu.
O taş duvarları unutamadın doğrumu?.
Hiç buraları unutmak mümkün değildir..
Şu mutluluğa baksana.
Şimdi sor bunlara
O mutluluktan birazcık kalmışmıdır acaba?
Ağızlara baksana
Hepsinin ta kulaklarda
Haykırıyorlar kulak çınlatırcasına.
Umurlarındamı dünya?
Şair'i mutlu eden şey nedir?
Sadece bakıp geçmek değildir.
Beğenilerle yorumlar alınır.
Beğeni ve yorumlar yüceltir.
Yazının içeriğini görmeden .
Sadece adet yerini bulsun diyen
Beğenmiş olmak için beğenen
Yüzeysel bakan için geçerlidir.
Kazancımız helaldir alnımız teri.
Koşturmakla Erimiş gözümün feri.
Her karış toprağında ayaklar izi..
Bastığımız topraksa mutleder bizi
Gardaş êlin iyilerinden bizene.
Kendi kötülerimiz bize şahane.
Êllerin her köşesi olsun darphane.
Kuru ekmek soğansa mutleder bizi.
Hepimiz Asırlarca uyuduk,uyutulduk
Zaten burası yalandır diye.
Sağolsunlar daha bizler çocuktuk
Verdiler narkozu bize..
Narkozdan uyanıpta bir türlü kurtulup
Gelemedik kendimize..
Onun için köle olduk
Fakir olsakta inan hiç bir gün aç kalmadık.
Çocukluğumuzu gururla aşkla yaşadık.
İki gardaş sarılıp bir yatakta yatardık.
O gece mutluluktan kuşlar gibi uçardık..
İyiki o günleri hep köyümde yaşadık
Sonra insanlığın tam kıymetini anladık.
Yenilerde onu bulmak için çok aradık.
Yazık hiç birinde arananı bulamadık.
Türk halkına unutulmaz anı bıraktın.
Cennet olsun ahirette senin mekanın..
Biliyom asırlar geçse unutulmazsın.
Vur DİBİNE deyip sonu acı bağladın...
Neyidi gardaş derdin ne oldu sana
Bir tufandı sanki geldi ardı fırtına..
Hiç acımadı felek o gençlik yaşına.
Gittin başına bir beyaz tacı bağlattın.
Yeşili yok edenler yok olsun,
Demiyeceğim.
Yok olmasın yaşasın.
Yaşasınki .
Yeşilsiz yaşamak neymiş anlasın.
Çocuklarıyla oturup serinleyecek,
Bir ağaç gölgesi dahi bulamasın.
Yansın,yansın hep yansın.
Dalından koparıp bir meyve ,
Dahi yemek nasibolmasın.
Tam on çılgın genç işte ordalar.
Bira ile dolu yanımızdaki fıçılar.
Kafa çakır gökte uçuşuyor naralar.
Ne güzeldi be o gençlikteki yıllar..!
Ewt doğru 1973-1974 yaz aylar.
Hepisi tığ gibi yakışıklı delkanlılar.
Şimdi hepsinin bem beyez saçlar.
Arkalarından koşan torun torbalar.
Gardaş senin eserin hiç unutulmadı.
Gülhani dostların sana asla doymadı.
Evin duvarı dahi eserlerin sakladı.
Alın yazın,senin asla hatan olmadı.
Ruhun şadolsun Ayvalı sesisin dostum.
Biliyorum her gün tozlu yollarda koştun.
Acelen neydiki gardaş bir anda sustun?
Hep çalıp söyledin gamın tasan olmadı..
Bahçivanl açan gülünden
Güzel sesleri bülbülden.
En sıcak sevgi gönülden.
Yiğitlik yiğit sözünden.
Lezzet bulurmuş be dostum..!
İyi dost sevenlerinden.
Eren mucizelerinden.
Akar sular geverinden.
Her köy kendi şivesinden.
Lezzet bulurmuş be dostum..!
Defterde boş sayfamı açarım.
Sayfayı yırtarcasına yazarım.
Yazarken korkar elde kalemim
Çünkü öfkemi kalamden alırım.
Kimileri oturup ağlar için için.
Kimileri bağırır yolar saçın başın.
Dokunmayın ona miziğin açsın
Tepinsin odada oynasın bakalım..
Seneler seneler
gidipte gelmeyesin seneler.
Her köşede bekleşen kim olduğu
belli olmayan,
Ne yapığını kendileride
bilemeyen serseriler.
Sene 1970 lerden devam eden
berbat çileler.
Her tarafta uzayan kuyruklar.
Benim iş yeri Sultanahmet'teydi.
Yakın bakkala sorardık sigara ne zaman gelir?
Şu bekarlık sultanlıktır
diyenlere ben şaşıyorum.
Bu nasıl bir sultanlık,
Neyin sultanlığı?
Birisi çıkıp anatsada dinlesek.
Kadındır bir evin sultanı.
Evin süsü,çeşnisi,neşesi,akar çeşmesi.
O evin bereketi,gülen yüzü.
Hele birde çocuk varsa.
Koca okyanusları geçtik
Küçücük dereye gelince tökezledik.
Göğüs göğüse nice hainlerle çarpıştık.
Hiç bu kadar şehitler vermedik.
Çeşitli silahlar yaptık.
Göklere insansız uçan Heronlar saldık.
Dost ile siyaset yapmayın gardaş.
Dostluğa gölgeler düşer sonunda.
Dost ile oturup dertlerin paylaş.
Kırıcı sözlerin kaçar arada.
Dilde kemik yoktur bilemezsiniz.
Dil yarası artık silemezsiniz.
Eski dostluk tadı bulamazsınız.
Pişmanlık çaresiz kalır sonunda.
.
Gidip yâre selam söyle.
Gurbet benim mekan olmuş.
Sensiz günler geçmez böyle.
Gurbet yalan makam olmuş.
Hayel kurdum kaçtı uykum.
Rüyada koştum yoruldum.
Kafayı taşlara vurdum.
Gurbet hançer çakan olmuş.
Yüksek dalları üzerine eğdirdim.
Gölge olsun Gökpınar senin üstün
Buz gibi suyun ılımasın istedim.
Karpuz çatlatan değilmi senin ismin?
Tariflere tam uygun Cennet burası?
Gürün'de doğanların günlük rüyası.
Suların zemzem huzur verir havası.
İnsan rahatlatan değilmi senin ismin
Bu bozkır arasındaki şenliklerin
Bize vermiş mevla bu güzelliklerin.
Saymakla bitmez Gökpınar özelliklerin.?
Göz kamaştıran değilmi senin ismin.?
Burda ötüşü dahi farklı kurbaların
Ayrı bir renktir benekli balıkların.
Ördekler süzülüp gider kanatların
Güzellik taşıyan oldu senin ismin
Rabbimin lütfu bağışlamış Gürün'e
Doğal yaşam parkıdır demişler ismine.
Yetiş gardaş sende doldur boş testine
Güründe hayat bulan oldu senin ismin
Dalgıçlar yüzer yosunlar arasında.
Ne güzel bir dünyanız var kaynağında
Seyrinize doyulmuyor kamerada
Geleni hayran bırakan oldu ismin.
Özpınar kaynar kayaların dibinden.
Kalbimde tesbih,düşürmem dilimden.
Seninle sevişmeden gelmem Gürün'den.
Karpuz çatlatan değilmi senin ismin..
Süleyman Özpınar.
22.04.2017.CTesi.
Bizden size selam ola.
Böyle güzel insanlara.
Mevlam size nasibetsin
Nice zengin sofralarda...!
Mahalle yassıca tepe.
Sofralar serilmiş yere.
Afiyet olsun sizlere.
Selam Sayın kaymakama...
Gürün'de Etler daha önce
Çarşıbaşı Deresinin ırmağa dökülen
son ucunda.
Bulunan mezbahada kesilir,
Daha sonra mühürlenir.
Hangi kasaba hangi etler
gidecekse belirlenir.
Rahmetli Etci Meco
Emmiye teslim edilirdi.
Meco Emmide et taşıma
özelliğinde tahtadan yapılmış
Üstü gancalı şahrasıyla eşeğine yükleyip,
Avazın çıktığınca bağırdında noldu?
Şimdi obanıza bak kimler kondu?
On altı nisanda devran son buldu.
Çekip gidin size yakışanda buyudu.
Attığınız çamurların izi bile kalmadı.
Gelen taşlarla Evet'ciler şahlandı.
%51.4 evetle yeni yasa taçlandı.
Geçip gidin size yakışanda buyudu.
ANNE
Sen bir ateştin anne içimde har...!
Asla söndüremez tonlarca karlar.
Sen yoksan bu dünya ne işe yarar?
Oturdum ağladım sabaha kadar...!
Dün seni rüyamda görmüştüm anne
Saçların tarayıp örmüştün anne.
Uyanıp düşündüm ölmüştün anne
Oturdum ağladım şafağa kadar...!
Süleyman Özpınar.
13.04.2017.Çarşamba.
Taşı toprağı söğütleri kavağı.
Karşı tepelerde kalmış,
birkaç kök üzüm bağları.
Yıkık dökür gözüken
kaya mağraları.
Ta hititler'in ev olarak yapıp
bizlere bıraktığı.
Ve o mağralarda senelerce
hayat yaşadığı.
Asırlar boyu el değiştirmiş
Gürün toprakları.
Sonunda olmuş
Sivas'ın bir numaralı kazası.
Şimdi benim aşkım,benim sevdam orası.
Göz bebeğim,alnımın yazısı..!
Sivik taşın olsam toprak damında.
Ordan seni seyreylesem yeterdi.
Penceren olsaydım oda camında.
Sen giderken el eylesem yeterdi.
Ta tabanda temel taşın olaydım.
Ömür boyu omuzumda duraydın.
Ih demeden senelerce taşırdım.
Bana dönüp gülebilsen yeterdi..
Çocuk olan ev dağınıktır
O evde normal bir yaşam olduğu
İşte o zaman anlaşılır.
Her taraf koltuk,masa sandelye
Her şey yerli yerinde
Bilki sevgi ve şefkat eksiktir o evlerde.
Arkadaşlar şunu iyi bilinki,
Bir şair'in yazdıkları,
Hep kendi yaşadıkları,
Değildir tabiki..
Şair'in Gördükleri,
Duydukları,Okudukları
Atalarımız ne de güzel söylemiş. "
Aslan yattığı yerden belli olur demiş.
Biz çevremiz hakkında nasıl güzel düşünüyorsak ,
Düşündüklerimizide hayatta uyguluyorsak,
Çevremizin de öyle güzel olması gerekir.
Soluduğumuz havanın, içtiğimiz suyun,
Gezdiğimiz yerlerin temiz olmalı malum,
Buda bizim sağlığımıza verdiğimiz önemi belirtir.
Bunları nisbeten yapıyor ve uyguladığımızı sanırım
Sularımızın bol olması bizim topraklarımızın
Diğer ilçeler arasında değerinin yüksek olması anlamına gelir.
Gelecekte su kavgaları su krizleri hattâ
Bazı çıkacak savaşların su savaşları olabilir
Doğal kaynaklarımızın en önemlilerinden
Biri olan sularımızın korunması,
Bizim asli görevlerimiz olmalıydı.
Ne yazıkki işte biz o görevimizi hakkıyla yapamadık".
Bu hatada,daha önceki mülki amirlerimiz,
Ve o zamandaki üyüklerimizin .
Kendi topraklarımızdan çıkan sularımızın,
İlk kullanma hakkını dahi alamamışlar
Başkalarına vermekte sakınca duymamışlar.
Malisef geleceği fazla düşünmemişler
Son pişmanlık fayda etmez.
O hakkı almaya çalışsakta artık güç yetmez".
Bari elimizde kalanlar varsa bunu görelim,
Kalanların kıymetini bilelim
Sevgili Gürün’lü hemşerilerim..!
Süleyman Özpınar..
30.03.2017.Perşbe.
Bir kısmı alıntı.
Bahçemize bahar gelmiş.
Gelen hayat yaşar burda
Meyveler hep çiçek açmış.
Damarda kan coşar burda..!
Mangal keyfi ızgaralar.
Üşüyene sobada var.
Tüm yeşillik doğal bunlar.
Gören gözler şaşar burda.
Can dostlarım,gardaşlarım
Yazdığım yazıları,taşlamaları.
Her telden şiirler ve hicivleri
Okuyup veya okumadan beğenileri,
Bazı beni yücelten ve
metiyeler dizen dostlarımı.
Canı gönülden kutluyor
sevgilerimi ve saygılarınmı sunuyorum.
Ah,ah o lamba camı silen değerli eller.
İnan dünyalar,dünyalar değer.
Nineler, Analar, Kızlar Gelinler.
Nefesleriyle üfleyip,
"Ey gidi koca adam..!!
Göçüp gitti çay demini almadan..!
Özü sözü doğru o güzel insan...
Hiç şakasız geçmezdi yanımdan.
Güle güle git eeey koca adam..!
"Vay canım arkadaşım.
Şimdi bu gün ilk Cuma'n.
Hepsi senin için yaplan duam.
Sen rahat uyu o kalbinde dolu nurlarnan...!
Şimdi orda olmak var,anasını satayım.
Buz gibi sulara dalmak var anasını satayım.
Oraya yerleşip kalmak var anasını satayım.
Buralarda artık hayat çekilmiyo gardaşım...!
Ewet doğru kime iyilik yaptımsa.
Kötülüğü görürsün bir fazlasıyla.
Kimlerin elllerini sıkı tuttunsa.
Hasret kalırsın o tuttuğun koluna.
Kim senim ekmeğinle karnı doyduysa
Isırmak için sarılır bacâğına.
Kimlere sarılıp sırtın okşadınsa.
Hep o dolaşır ayağıyın altında.
Dünyada susmasın asla ezanlar.
Ecdadı teslim alır bu şeytanlar.
İnmesin gök yüzünden al bayraklar.
Susmasın eli kalemli ozanlar.
Biri değil soruyorum hepsine
Bre yezitler bilmemki gastınız ne?
Ne oyunlar döner Türk'ler üstüne?
Her eksiyi görsün Tarih yazanlar.
Her sabah o ılık rüzgarı bağrıma essin.
Şu yalancı dünyada duyuluyarsa sesim.
Cürret eden varsa çıkıpta değildir desin.
Bizim gardaş bizim ne varsa hepiside bizim.!
Şu Çırpınan yüreğimdeki onulmaz dertler
Ava giden tazı ,kapıda haykıran itler
Her kaya başında bir kuzu bir oğlak meler
Bizim gardaş bizim ne varsa hepiside bizim.!
Kayseri'den malatya'ya varana kadar.
Bu hudutlar arasında Gürün ilçe'miz var
Bizim bütün ecdadımız bu toprakta yatar
Bizim gardaş onlarda bizim hepisi bizim...!
Gürün seni çok özledim çok,
Türkiyede nice güzel yöreler gezdim.
İnan Gürün'den güzeli yok
Belkide ben göremedim.
Gülerler bana hep böyle deyince.
Ya huzur buluyorum orada ben huzur...!
Ben Gürün'e gelince.
Buralarda bir tılsım var sanki
Çekici bir güç var burya beni
Toprağında,taşında suyunda,
Üst sallanır,alt yaylanır,
Sallama bel hasar alır.
Bu nasıl bir kıvırmaktır?
İnsan birazda arlanır....!
Bağı kırmış boğa gibi
Savuruyor rüzgar tipi
Bunlar kopartmışlar ipi
O sizi yoldan çıkartır ....!
Genç dediğin neye benzer bilinmi?
Bostan sularken gever yaparsın.
O gevere su bağlarsın.
Su deli gibi,çağlayıp gider.
Bir o tumba vurur bir diğerine.
Her çukuru doldurup,
Yumuşak ve alçak bulduğu yerden,
Taşmaya zorlar.
Gürün beni,
Ben gürün'ü çok sevdim
Gurbet beni,
Ben gurbeti sevmedim.
Eser durur,
Aşağı yeli lodos'u.
Gürün'de dokunan şallar bizimdir.
Basmadan kırılan dallar bizimdir.
Her günü gurbette kullar bizimdir.
Dönüşü olmayan yollar bizimdir.
Hayatın gerçekleri çilesi budur.
Bu millet ne yapsın çaresi yoktur.
Ekmeğinin peşine gidenler çoktur.
Köprüsü olmayan yollar bizimdir.
Eskiden Gürün'ün her mahallesi gibi
Çakşur gençleri gezip tozmayı
Çakşur da içip nara atmayı
Severlerdi.
Yine bir gün Çaksur uşakları
Güle oynuya eve gidermiş.
Hanımıda bunları görünce
Onlara imrenmiş
SAYIT EMMİ
Eskiden Gürün'ün her mahallesi gibi
Çakşur gençleri gezip tozmayı
Çakşur da içip nara atmayı
Çok severlerdi.
Yine bir gün Çakşur uşakları ,
Güle oynuya eve gidermiş.
Sayit emminin hanımıda bunları görünce ,
Onlara bakmış bakmış imrenmiş.
Onları öyle mutlu mesut halde görünce .
Sayıt emmiye dönüp demişki,
La Sait sen Çakşurlu değilmisin demiş ?
Bir yolda sen eve böyle neşeli,
Kahkaha atarak gelsen nolu yani demiş
Sayit emmi o an hiç ses etmemiş.
Sayıt emmi birgün sonra içmiş,içmiş,
Tam küfelik olmuş..
Evin yolunu zor bulup eve leyla gibi gelmiş
Tabi ilk içtiği için bağırmış,çağırmış
Kırıp dökmüş evi berbat etmiş.
Hanımı Sayit emmenin vaziyete bakmış demişki.
Aman Sayıt gözünü sevim,
Gubanın olurum
Nolursun sen yine pınar önü uşağı ol
Çakşur uşağı olmak sana hiç yaramadı demiş..
http://www.siirinhasi.com/siirler/sayit-emmi-1981.html
Süleyman Özpınar.13.03.2017.P.Şiirin Hası.
Kaynak:Cahit yadak.
Biz şairiz güzel dostum
Bana insan olan gelsin
Din mezhebi kime sordum.?
Bana insan olan gelsin..
İster batı ister doğu.
Hepiside Allah kulu
Sormam tuttuğu yolu
Bana insan olan gelsin..
Beraber eşeğe binip giderken.
Bakışıp göz göze öpüşmedikmi?
Söğütler dibinde mola verirken.
Oturup diz dize sevişmedikmi?
Günlerimiz böyle geçmesi için.
Gözler bir birine gülmesi için.
Aynı yastıklarda ölmemiz için.
Biz birbirimize söz vermedikmi?
Kalem ile yazdıklarımı,
Keşke dilimle söyleye bilsem.
Lal olur dilim.
Senin gözlerine bakınca.
Vücudum karıcalanır.
Dudaklar dudağa yapışır.
Sadece bakarım.
Gözlerim konuşur.
Gardaş burda hangi birileri yazılır.
Birini yazıp diğerleri nasıl dışlanır.
Bunlar sanki Ali'nin evlatları gibidir.
Birini yazsam bir diğeri kesin incinir.
Her kelimesi her cümlesi deryaydı.
Senelerca korkusuzca çaldı çığırdı.
Daha çok semiştirki mevlam tez aldı.
Aklıma gelende dilime şarkın dizilir.
Bir zamanlar bir lider vardı.
Mavi gömlekli.
Mangal yürakli.
Bir şapkası vardı,
Sekiz köşeli,
1957 de ilk defa,
Millet vekili seçilmişti .
Parfüm doğadan,yeşil kekik.
Şarkı türkü ötüşen keklik.
Anadan doğma gelir mertik.
Çükü bizler Sivas'tan geldik...!
Vaz geçmeyiz tere yağından.
Suyum dağdan soğur pınardan.
Ateş çıkar çelik pazıdan.
Çünkü bizler doğadan geldik..!
Aha şu mart ayında
Çok güzel bir hafta sonu var İstanbul'da.
Daha martın dördü
Sıcaklık 14 derece gördü.
Gök yüzü pırıl pırıl güneşli.
Herkes biryerlere kaçmakta.
Bunalmışlar kış boyunca.
Yazlığı olan yazlığına,
Olmayanlar ormanlara.
Yada belediye parklarında.
Gürün benim için bir derya deniz.
Ne gezmekle ne yazmakla
nede hatırlamakla
Mümkün değil bitirmemiz.
Her ne kadar uzaklarda
,gurbetlerde olsakta biz.
Hep oralarda,o kuytu
sokaklarda geçer hayellerimiz
Tüm sırları saklar
Ne zaman sevinsem,
Ne zaman üzülsem,
Ne zaman sevsem sevilsem.
Kimselere anlatamam derdimi.
Tasamı,kaygılarım ve çekincelerimi
Hep odur beni dinleyen,
Hep bana gülen.
Allah rahmet eylesin êy dünya tatlısı.
Nurlarda yatasın cennet olsun mekanı.
Yaşarım helalet gürüne olan hakkını.
Yaşar bu gün gürün senin için ağladı.
Gürün güllerinden bir dal daha kırıldı.
Sen güzel insandın,sen dünya tatlısı
Komşumdun çarşı başında anılar kaldı.
Yaşar bu gün Gürün senin için ağladı.
Geldiğin yolları unutma gardaş.
Yok ise yanında yol bilen yoldaş.
Yol vermez sana hiç,iniler dağ taş.
Ölsende mutlu ol.yol için savaş.
Ol kendin gibi özenme kimseye.
Sen dönmüşün zaten yönün kıbleye.
Uzanmak istiyorsan gök kubbeye?
Ölsende mutlu ol,kul için savaş..
Yetkili birimler neden görmezin.?
Gerekli bilgiler fetva vermezsin
Sizlerdemi aynı yolda gidersin.?
Allah bu kulları islah eylersin.
Zihinsel gelişme geride kalmış
Bizim bilmediğimiz şeyler varmış.
Her tarafı cahil dindarlar sarmış.
Allahım bunları islah eylersin.
O ses aldı beni benden.
Köyümün su değirmeni.
İç dünyama huzur veren.
Köyümün su değirmeni.
Su akışı baş döndürür.
Akar hızla daş döndürür
Gece gündüz un üğütür.
Köyümün su değirmeni..
Nerde o eski zaman?
Ateşler sönük sinsi bir duman.
Yok,yok artın o dizlerdeki derman.
O düz duvara tırmanan.
Bacaklar bir birine dolanan
Keyifler,buruk buruk.
Hey gidi günler hey..!!
Belli-bellidir,bizim kariyer'imiz.
Ama siyasi yönden sahipsiz.
Sanki öksüz,sanki bir yetimiz.
Bunu takmaz hiç bir ferdimiz.
Çünkü GÜRÜN'lüyüz biz.!!
Her kurumu kontrol eden kurumlar
Tarihi yazanlardan hesap sorsunlar.
Hain düşüceler varsa ordan alsınlar.
Tarihleri doğru yazalım dostlar.
Tarihleri doğru alsın torunlar..!
Gönülden sev..
Göz ile sevmek başka,
Gönülden sevmek daha bir başka.
Göz ile sevmek ,
Sanal alem gibi dir
Gönülden sevmek,
Bal ile badem gibidir.
Seveceksen sev gönülden.
Geçen günler hep ömürden
Hiç bir fayda yoktur dünden.
ZAMANLA ANLIYOR İNSAN
Tezek dolu olur kışın sobamız.
Sabun kokulu yün yatamız vardı.
Zor olsada orda yaşam tarzımız.
Yanımızda eş dost canımız vardı.
Çok küçücük olsada evlerimiz.
Kocaman gümbürderdi yüreğimiz .
Çoluk,çocuk en büyük acdadımız.
Çevremizde candan sevdamız vardı.
Mis gibi kokardı kendi kokumuz.?
Kalbimizde hisdi beden dokumuz.
Yurdu terkettik,gurbette çoğumuz..
Orda vatan denen aşkımız vardı.
Özpınar yünden yorganda büyüdü.
Bizim köy çevrede tekten köyüdü.
Hep kulağımda çınlar ata öğüdü.
Aynı yoldan devam ahtımız vardı.
Şair:Süleyman Özpınar.
12.02.2017.Şiirin Hası.
Her bedeni süsler dallar.
Beden toprak için ağlar.
Dalları yapraklar sarar
Kökler solar hepsi solar.
Kök uzanıp suyun arar.
Bulamazsa kalbi yanar.
Bedensiz dal neye yarar?
Beden dönüp köke bakar.
Aldı sazı ele ozan kuruldu bağdaş.
Saz dile geldi böylece konuştu gardaş.
Dostlar ehvalini sordular yavaş yavaş.
Ozanlar gelip Sivas'ta buluştu gardaş.
SERDARİ çok fakir ailenin çocuğu.
Kangırandan kayıp etti bir tek kolunu
Köylerinde okuyup yazmakda yoğudu.
Tek kolla sazın teline vurmuştu gardaş.
Tüm belediye başkanlarına çağrı.
Şu her insanın her anadolu uşağının özlem duyduğu.
Hobi bahçeleri projesini ciddiye alsak.
Her semtlerde yaygınlaştırsak.
Hele hele emekli arkadaşlarımıza,Eğlence bulsak.
Evde küflenip oturmaktan turtarsak
Gerçek aşk nasıl be?
Anlatayım bak dinle.
Duygular oynamaya başlamışsa
Mesela her tarafa,
Havanıza diyecek yok o zaman.
Dışarda fırtınalar essede.
Siz nefes nefese..
Her şey o eskide kaldı demeyin.
Eski anılarınızı hatırlayıp özleyin
Sonuna kadar her yolu deneyin
Doğduğunuz kapıyı açarak gelin.!
Bu bir sila-i rahimdir unutulmasın.
Ayak basığınız yerin hatrı kalmasın
İçerde bir alev kalıp hep yanmasın
O aleve bir kova suyu saçarak gelin..
Beni ben yapan,
Beni Türkiye'ye tanıtan,
Yanlışım olduğunda yüzüme çarpan
Her güzel şiirlerimde,
Güzel paylaşımlarımda alkış tutan.
Güzel dileklerde bulunup,
Güzel yorumlar yazan.
Bazı insanları birkez görürsün
Sarılıp alnından öpesin gelir.
Bazıların binbir kere görürsün.
Her görüşte aman diyesin gelir ..
Her mecliste aynı,asla değişmez.
Sazan gibi atlar,fırsatın vermez
Sözlerini topla,on para etmez
Her defa geriden,gülesin gelir...
Bana diyorlerki.
Sen bu Gürün'ü ne çok seversin neyi varki?
O günlerin anısı o kadar çokki.
Bine yakın şiirim var
Birinde değinmezsem mutlaka bir diğeri.
Eskilerle o günlerle ilgili.
Hiç yazmakla bitermi.?
Yazarkende hiç eskimemiş gibi sanki.
Dimagımızda durur,
Arkadaşlar lütfen eşlerinize iyi davranın.
Biriniz birinizi kaybettiğinizde.
Pişman olmayın.
Çoğu insan gördüm kıymet bilmeyen
Bir zaman sonra kafasıyla duvarlar döven.
Aaaah şimdi yanımda olsan,
Özür dilesem,ayaklarını öpsem.
Gardaş Gürün dağları değilmi oralar.?
Senelerdir hasret kaldı kara topraklar.
Elli yaş üzeri olan çok çok iyi hatırlar.
Gece bir kar yağardı sabaha kadar..
Sabah kalkardık gözükmezdi çatılar..!
Açmaya zorlasanda açılmazdı kapılar.
Sular buz tutmuş akmaz olmuş pınarlar
Yumurta gibi dururdu ilk bahara kadar..
Alsana yalnızlığa çözüm olan,
En etkili formül ve en etkili bir ilaç ,
Eğer istersen.
Sadece bir defter birde kalem.
Hiç eksilmesin masa üstünden.
Tabii Ki şiir diliynen..
Müslümanın müslümanla savaşı
Mutlu eder bize karşı düşmanı.
Hep devam eden akıl tutulması
Çöküşe mahkum her savaş sonrası...!
Artık uyanın hey müslüman kullar..!!
Bize hain düşman tuzaklar kurar
Bizi savaştırıp sevinçle bakar
Bunlar müslümanrın baş belası..
Dün dündür,bu gün bu gündür.
Bu meşhur bir sözdür.
Rahmetli demirelin incilerindendir.
Dünkü solcular
Cumhureyetciler ve Atatürkcüler
Çoğunluğu bu gün nerdeler?
Ama haklılar.
Zaten yaş ileri, ileri gittikçe
Aklımızıda götürüyor beraberinde.
Eskiden benden beni aşardı.
Hükmederdi dışarı,dışarı.
Onu kimse tutamazdı.
Tutupta kimseler gem vuramazdı.
Şimdiki kalan akla baksana
Yenge deriz ama aslında bir ana
Öyle bir kalbi varki değer cihana.
Senelerce beraber kaldım yanında
Baktı büyüttü bizleri ana hazında.
Üç bekarlar kaldık öksüz ve yetim
Ne zaman ana özlesem yanına gittim
Çok duasını alıp ellerinden öptüm.
Doğru yola yürüdüm Ondan duayla.
Yağmur yağar mis gibi kokar bağlar
Çiçekle dolardı ormansız dağlar
Hayalimde gündüz,gece rüyalar
Akıldan çıkarmı güzel topraklar..
Gardaş özledinmi demek ne demek ?
Memleket havasın içime çekmek
Sebze meyvesini kopartıp yemek
Hiç kısmet saklarmı güzel topraklar ..
Hiç doyarmı insan ana yurduma.
Razıyım ben soğuk kar ve kışına.
Birkaç odun fazla salla sobana.
Odunsuz coşarmı güzel sobalar
Ben unutamadım varmı unutan.?
Okul yolları diz boyu çamurdan.
Tepeden girer su çıkar çoraptan.
Çamurda kalırdı güzel ayaklar.!
Bizler orda doğduk yaban değiliz
Her haliyle güzel köyüm severiz
Unutmayız burdan her an özleriz
Köyde kaldı eski güzel anılar.!!
Şair:Süleyman Özpınar
ŞiirinHası.25.01.2017.
İnsanın doğup büyüdüğü,
Yerin değer üstünlüğü
Kimisiyle canciğer olup,kimisiyle küstüğü.
Yazın sıcağında yanıp.
Kış gelince üşüdüğü.
Dünyada bu kadar güzel olan
İnsanı rahatlatan ortam varmıdır be?
Kimi sokaklarda kahkaha atıp güldüğü
Kimisinde yalnız yürüdüğü.
Hüzünlenip üzüldüğü
Tembellikte bir sanattır.
İnsana neler neler öğretir.
Tavsiyede bulunur adeta ders verir.
Susayınca su isteyin.
İçtikten sonra geri alsın.
Yemek hazırlanınca masa sana gelsin.
Sen kalkıp masaya gitmeyesin.
1960 lı yıllar ortası.
Ben hem okuyorum hemde karpuz satıyom yazları.
Tezgah Eski kütüphane karşısı dere kenarı.
Arkadaşlar toplanır gelirler akşamları.
Tezgahın yanında yatarım bekliyom hanı.
Biraz otururlar laflarız .
Duyduk duymadık demeyin,
Sigarayı bıraktım.
Dualarınızı beklerim !!
Valla delikanlı haklı.
Gardaş gözün aydın.
Büyük başarı.
Bir arkadaş böyle yazıyordu sevindim.
Keşke tüm dostlarım böyle yapsaydı
Sevindirmeseydi sigara pazarlayan alçakları .
Aşkı gibi sever nefesi çok olanları.
Daha çocukken yapar aşıları
Bunu şimartanlarda şerefsiz para babaları
Adamlarda paradan başka yok düşünce ve duyguları.
Belirli devlet ve kişilerin oyunları.
Dünya nüfuzu çoğalmasın,
Sigaradan eceli gelmeden ölsün yarısı
Ölsünki,refah içinde yaşasın
Geride kalanları.
Duydunuzmu plan ve poroğramı?
Ah ulan BAFRA ile YENİCE .
Ömrümü yediniz senelerce.
Hep o günlere gidiyom sizi görünce.
Herkes sıra ile nefes nefes çekince.
Mutluluktan uçardık okul tuvaletlerinde...!!
Benim yakama bir sarıldı işte o senelerde .
Tam 47 sene karısıymış gibi kullandı.
Sonunda posamı çıkardı.
Gırtlağıma bir cani gibi yapıştı.
Baktıki bizde artık nefes falan kalmadı.
Bir paçavra gibi fırlatıp attı...
Süleyman Özpınar
22.01.2017.Pazar.
Kapalı göz daşa toslar.
Uyanalım gelin doslar
Düşmanlar elin ovalar
Bir olalım gelin dostlar.
Düşman çoktur arkadaşlar
Aynı olsun bütün yollar
Ayrılırsak kurtlar kapar
Bir olalım gelin dostlar.
Bir küçücük mutluluk istiyorum
Hiç yaşamadım şimdiye kadar
Çok kocaman olmasın
Sadece bana yetecek kadar,
Hep o gün var aklımda
Münasip gören olursa
Bende gülerim belki.
Sabah akşam boş kahvede oturur
Sende fazla çalışırsan seninde olur
Olsaydı bunlarda azıcık onur
Çok kazananı siz yermeyin nolur...
Sevindirme çevrede düşmanları
Diken üstü duran aziz vatanı
Ey güzel yurdumun güzel insanı
Gereksiz konuşup germeyin nolur..
Dibi gözükmüyo yakın bakmaynan
Düşünmeden kendin kaldırıp atan
Komşuya bakıp hasetle çatlayan
Böyle zavallıyı sormayın nolur..."
Mazlum malın çalıp haleldir diyen.
Sille vurup ekmek alınmış elden,
Ölüme razı beleş varsa kefen.
Buda bir adamdır demeyin nolur..
Milleti soğan gibi soyanları
İhaneti vazife sayanları
Kraldan daha çok kralcıları
Karşıma çıkarıp övmeyin nolur..
http://www.siirinhasi.com/siirler/sorma-nolur-1939.html
Süleyman Özpınar.
18.01.2017.Çrşamba.
Şöyle dönüpde kapıdan baktı.
Yüreğini ta içerden yaktı..
Aklım ermez bu nasıl biraşktı.
Oğlanın yanına gaden kaçtı.
Aklında aşkın acısı kaldı.
Galıcınan ekinler biçerken.
Yoncalıkta burmalar bükerken.
Goca tasınan ayran içerken.
O garşıdan gelipte geçerken.
Ayaklar orda çakılı kaldı...
Ewt kar/ Yağar erir ve su olup akar.
Ama geride kalan nice hatıralar
Tuvellerde şekillenir renklenir
O sanat aşıklarına
Daha ayrı bir haz verir
Tat verir.
Nice hatıra defterlerinde.
Nakış nakış işlenir.
Ahmet emmi köye gramofon getirdi.
Köylü sırayla etrafa dizildi herkes
Ahmet emmi bozulan iğneyi değişti.
Atılan iğne başına üşüştü herkes
Diyeceksin bozuk iğne ne işe yarar?
Hazır modul sopaların ucuna çakar.
Modulu yiyen eşek attan hızlı koşar.
İlk defa hazır modulu görmüştü herkes.
Şikayetim var,
Dinleyin dostlar.
Uzun yol otobüsleri
Vicdanı olmayan firmalar.
Her mola yerinde
Her yolcuyu kısmeti kadar soyarlar.
O al bayrağıma dokunacak elleri.
Kırarım kibrit çöpleri gibi.
Bu ne cesaret,bunlar kim?
Bunlar kimin itleri?
Çileden çıkartmasınlar,
Şu asil, duran milleti .
Bizler asla sızlatmadık
Atalarımızın kemiklerini.
Başladılar yine çemkirmeye
Sağa sola salya dökmeye
Bak yine sana çok havadislerim var ana
O en büyük oğlun varya.
Hani söğütleri budarken bacağınıda budayan.
Şu anda iyi ama
Biraz zorlanıyo nefes alırken.
Çok özlemiş seni,ne zaman senin lafın geçse,
Hemen boncuk boncuk yaşlar sızıyı gözlerinden.
Onunda selamı var öpüyo ellerinden.
Bak Deden ta uzaklardan gelmişti.
O güzel yavruyu göreyim deyi.
O kara gözlerden öpmek istedi
Guzum zaman geçti gelsene gayri.
Bu aileye hoş geldin ömerim
Görmeye gelenden yokur haberin.
Allah sana sağlıklı ömür versin
Görmesekte olur bekleriz seni.
Birazcık inelimde bahçeye
Kar topu oynayalım diye
Az sonra zor geldim kendime
Nefesi tez toparladım neyise.
Önce savruyo gözüne gözüne
Sonra ağzıyın üstüne üstüne
Mecelin kalmamış yürümeye
Hala daha kar topu peşinde.
"Çok sevdiğim bir arkadaşa merhaba dedim.
"Merhaba mesajını gören arkadaş.
"Hanımını kaybetmiş
"Baş sağlığı diledikten sonra
"Sanki aklınıda hanımla beraber kaybetmiş.
"Başladı konuşmaya tutana aşkolsun,
"İçi yanmış.
Sakın unutma kaval ve sopanı.
Şayet bilmiyorsan davar yaymayı.
Almazsan yanına kurtçul kangalı.
Kim tutar sürüye dalan kurtları.?
Varsa dağarcıkta saklı yemeği
Ver dostlara yoğurt dolu cingili
Çıkıyorsan dağa sırtla keçeni.
Topla ağıllardan çoban davarı.
Elazığ baskil ilçesinde doğmuş,
Gerçek Türk kahramanı gakkuş,
İzmir Adliye'sinde görev almış.
Nöbeti sırasında Adliye
Bir saldırıya uğramış.
Son mermisi kalana kadar,
Türkiye yol geçen hanı sandınız.
Başkalarına hizmet ederken uyanmadınız
Yanıldınız.
Çara çakala inandınız.
Baltayı taşa hayladınız.
Kandırıldınız.
Hiç aklınıza gelmedimi
Bir gün olur yer bizleri
Bu Türk'ler
Demediniz.
Yıllar yılları kovalarken gençlikte.
Mitili gurbet ile serdim efendim.
O zamanlar bizlere dünya toz pembe.
Bir karışık girdaba girdim efendim.
Üstü üstüne gelen etkin darbeler.
Ne yöne koştuysamda gelip enseler.
Hep yüzüme kapandı açık perdeler.
O sayfadan hepsini sildim efendim.
Bir çarşıbaşı deresi vardı.
Tam orta yerden bölerdi çarşıyı.
Bir tarafta sebze pazarı
Diğer tarafta belediye binası.
Alt kısmında halk kütüp hanesi
Yanı başında ULU cami.
Üst köşede asasın hanı
Cuma günleri at,eşeklerle dolardı.
Bir çoğunu Haydar emmi
Dereye indirip nallardı.
İşte bu Ebemizin,Anamızın yaptğı un aşı
Ortasındakide bol tere yağı ve,
Çiğ süzme dut pekmezi.
İnan o pekmez baldan lezzetli.
Tavada yağ eridikten sonra
O pekmezden bir kase yağın üzerine dökersin
Yağınan beraber bir takla atnca indirirsin
Güneşin doğuşu bile farklı.
2017 sanırım güzel olacak.
Bak kuşlar dahi erken kalktı.
Daha canlı dahada parlak.
Biz daha söz böyle başlarken,
Bir haber geldi Orta köyden.
Terör yine can aldı erkenden
Elimde kaldı su dolu bardak.
En acıklı bir yıldı,bitiyo artık.
Sanırım nihayet gerilerde bıraktık.
Tam son kuyruğuna doğru yaklaştık.
Sanki bir kabus gibiydi.
Gelip çöreklendi ülkeye,
Gitmek bilmedi.
Nice yğitlerimizi yedi.
Bizim bir askerimiz yakıldıysa?
Titizlikle araştırılıp doğrulansın.
Hep birlikte Türkiye olarak karar alınsın.
Ne EL Bab'ı ne Şam'ı .
Suriye kökten yakın gitsin.!
Hiç olmazsa dertler bitsin.
Acımız dinsin.
Nice aşıklara şiirler yazdım.
Mâsum bakışlardan aşkını sezdim.
Kör düğüm atılmış bağları çözdüm.
Kırık kalbe kaynak yapanlar gördüm.
Aha bu gözlerle ben neler gördüm
Üç günlük yollara bağrımı sürdüm.
Engel olan varsa,onlara sövdüm !
Pişmiş aşlara soğuk su katanlar gördüm.
Sizler yenisiniz galiba bizim Sivas'da?
Daha yeni kış geldi buralara
Kar olsun şüyle diz boyunca
Rüzgar başlasın acıklı,acıklı ıslık çalmağa
İşte o zaman bak sen sivasın tadına
Buranın sovuğu hem ilaç hem dopink
Ah babalar,babalar sessizce giderler
Sağlığında kıymetini bilemeyenler.
Kaybettikten sonra kafaları dank eder.
Zaman geçtikce ciğeri delerde geçer.
Elinizde baston idi başta şemsiyen.
Bedava korumanızdı candan yürekten.
Sokaklarda yalnız ürkek,ürkek gezerken
Omuzlarına kabuslar çökerde geçer.
Bak yine bir karlı günde,
Hemde karalı günde.
İçimiz ezik.bayraklar inik,
Yetimlerin boynu eğik,
Suratlar asık.
Her yerlerden oluk,oluk kan akıyor
kan,kan ,kan akıyor...!!.
Yanı başımızda Halep,
Gözlerimizin içine baka,baka ölüyor.
Kimisi aç,kimisi susuz,
Gelsene kara gözlüm gelsene.
Seni seven aşığı birkez sorsene .
Ağlattın,gözyaşım dönüştü sele,
Gelde şu göz yaşlarını silsene..!
Aylar karıştıda senelere eklendi.
Her gün doğuşunda yolun beklendi.
Karanlıklar bastı kapadılar kepengi
Şu kanatlarım altına gelip girsene..!!
İki gündür görüyorum,yönümü çevirip bakamadım .
İki satır şuraya ruhun şadolsun diye yazamadım.
Ellerim titredi,bir türlü kendimi toparlayamadım.
Tüğlerim diken,diken sonunda bu satırları karaladım.
Allahın takdiri ne yaparsın,bizden artık dua bekler.
Onu şimdi alıp bağrına bastı,yanındaki melekler.
Emrah'ın yazısını okudum dayanmazdı yürekler.
Allah rahmet eylesin,ruhun şadolsun güzel aslanım..
Bizim gençlikte genelde yollar bozuktu.
Olsun,zaten bizimde arabamız yoktu.
Araba alacak kadar parada yoktu.
Ama yollar yürümeye gücümüz çoktu.
Bizim gençlikte çimdiğimiz yer suluktu
Zaten evlerde akan çeşmemizde yoktu
Aslında evlerde çeşmeye gerek yoktu
Mahallede çeşme musluğu yok oluktu.
Ankara garında bir katliam yapıldı
İki bomba ardardına aynı patladı
Belirmede seksen altı can alındı
Ülkemiz kan ağlıyor içimiz yandı.!!
Ankarayı kana bulayan el kırılsın
Siyasiler birleşsin tek bir ses çıkarsın
Şu an koltuk sevdasını sona bıraksın
Akıllı olun her yanı düşmanlar sardı.
Kim ne derse desin.
Ben Gürün'ün sevdalısı,deli divanesi .
bir Ana,bir Baba,şefkâti
Dolu üreğimde benim sevgi yumağım.
Akıl eğlencem,aşk bağım.
Şu an 66 yaşadım.Hep aynı,hiç eksilmedi
Yaş ilerledikçe biraz daha yükseldi,
İçimdeki Gürün sevgisi.
Toplandık dost arsında bir arkadaş
Dedi gel hele yanıma doğru yaklaş
Oturdum tam yanına,kuruldum bağdaş
Al şu sazı beraber çalalım gardaş?
Dostum hadi biraz sende saz çalsana.
Bir saza baktım,birde karşı adama
Senelerdir düşerdi benim aklıma
Haklısın ama artık çalamam gardaş
Dut yiyen doktor istemez
Vucuda mikrop giremez
Sırrını kimse çözemez.!
GÜRÜN'de yetişir bunlar
Başka dutlara benzemez.!
Damlara sermişler pekmez.
Parmakla yemeyen bilemez,
Lezzeti damaktan gitmez.
GÜRÜN'de yetişir bunlar
Başka dutlara benzemez.!
İnsana evi kadar huzur veren,
Rahatlatan ve mutlu eden
Varmı acaba başka böyle bir mekan?
Gerçekten harika.
Diyeceksinki en hoş tarafını anlatsana.
En başta bir kere
Açık büfe.
Hele ömür noldu, derdin ne?
Ne çok telaşlısın acelen ne?
Çok telaşın sonu gider ecele.
Birazcık nefes alıpta dur hele.!
Seni yoksa bir kovalayanmı var?
Sana günlük hesap soranlarmı var?
Yoksa burada artık yerinmi dar ?
Ne koşarsın birde bana sor hele.!
Kol kanattır evlada,
Ana'yla baba
Eğerki ikiside hayattalarsa
Devlet kuşu konmuştur başlarına.
Tüm evlatlara.
Gölgesinde serinleyecek,
Ulu bir çınar.
Kadınların olmaz dünü bugünü
Kadınlarındır senenin 365 günü
Hep hizmetle geçer kadının ömrü.
Gönüller sultanı bahçemin gülü.
Kadın dediğin kara kovan balı gibidir.
Bir lokma tadarsın, vücuduna start verir.
Rahatlar,gülümser,çılgın ise sakinleşir.
Huzur verir,haz verir,yemeğine tat verir..
Bu adalet hemde merci.
Hepsi koparmış zinciri.
Kuduz olmuş köpekleri.
Kopart gitsin kellesini.!!
Uçak tankla gelenlerin
Halkı düşman görenlerin.
Buna emir verenlerin.
Kopart gitsin kellesini.!!
Her insan,her canlı,
Birilerini veya bişeyleri,
Daha çok sever.
İllaki senin sevdiğini,
Sevmek zorunda değildir.!!
Sen bakınca havayı güneşli,
Dünyayı toz pembe,
Herkesi neşeli,
Herşey yerli yerinde,
Ama her yer karanlık
Toz duman benim gözümde.
Hayat çekilmez zehir gibidir.
Her göz aynı ,
Görmek zorunda değildir.
Kulaktan kulağa oynadınmı hiç?
Oynayan iyi bilir.
Biri yanında duran insanın kulağına eğilir.
Derki hiç
Öbür yanındaki şöyle anlar p..ç
Bir diğeri k..ç
En sona varana kadar olur s..ç
Olarak biter.
Her kulak aynı duymaz ,
Aynı duymak zorundada değildir.
Bir güzel görürsün çeşmeye giden,
Bir görüşte aşık olursun hemen ,
Hemde karşılığın görmeden.
Bir başka genç görür aynı güzeli
Hiç kıpırdamaz onun hisleri.
Her kalp aynı çarpmaz nedendir?
Çünkü,aynı çarpmak zorunda değildir.!
Süleyman Özpınar.
04.12.2016.Pazar.
Güneş vurmuş baksan karlar üstüne .
Davul zurna yakışır,Canım GÜRÜN 'e
Karlı bahçelerinde halay çekmeye.!
Kalkın gidelim artık Aşkım GÜRÜN'e
Nedir artık bu gurbet Allah aşkına?
Hasret kaldık be ekmeğine aşına.
Bem beyaz tüllerini takmış başına.
Ne güzelde yakışmış Nazlım GÜRÜN 'e .
Mustafa Kemal Atamız,
Şöyle demişdi.
Köylü milletin efendisi...!!
Hani köylü milletin efendisiydi?
Ne köyü kalmış nede kendisi.
Köyleri terketmişler,
Şehirli olmuş hepisi.
Ne çift süren kalmış,
Nede harman savuran
Ne ekmek pişiren var,
Gardaşım sen gerçek müslümanlığını
Ne kadar ve nasıl namaz kıldığını.
Allahıma göster,din ve imanını
Bana göster sadece insanlığını.
Bilmiş gözükme bilmediğin şeyleri
Ölçerek konuş,meclisinde sözleri.
Tahsilin hiç ilgilendirmez bizleri
Sevmedim senin sergilenen tarzını.
Biz asla olamayız adam falan.
Hep bekleriz başımıza bir çoban.
Her şeyi sorarız, isteriz ondan.
Yahu senin hiçmi çalışmaz Kafan?
Bir birey olarak uğraş verseler.
Hep birlikte tasarrufa girseler.
Baştakilerin borusu çok öter.
Sen kendiyin nefesi kadar Zorlan.
Burası bizim SİVAS'ımız
Bizden başkası sahip çıkamaz.
Hiç bir soysuz burda barınamaz
Dil uzatamaz.
Kimse yan bakamaz,
Uzaktanda olsa laf atılamaz.
Çünkü bizim topraklarımız.
Bize miras bıraktı atalarımız.!!
Herkes ona karaoğlan diye çağrır.
Çakı gibiydi,Tuttuğunu kopartan
Yolda yürürken dahi,
yerinde duramayıp zıplayan.
Henüz daha 15 yaşlarında,
Yeni yeni bıyıkları terlemiş
Kara kaşlı,kara gözlü,giyinmeyi çok seven,
Şu anda bazı semtlerde hizmete başlamış
İnşallah İstanbul trafiğini rahatlatır.
Hemde ekonomiyide rahatlatır.
Döviz artışlarını durdurur
Plot bölge olarak Başak şehir seçilmiş.
Ne güzel,masrafsız .boyasız,cilasız,
Zincirleme kazası yok.
Milli servet gideri azalır
Algısı yok,vergisi yok,
Muayenesi yapılmış,
Eksoz pulu yapışmış,
Kızdığına köpek diye bağırma.
Kangalların gidiyor çok zoruna.
Gördüğün köpeği kangaldır sanma.
Kolay ulaşılmaz bizim kangala.
Nankör değildir ha asla ve asla..
Ne çakala benzer,nede sırtlana.
Dost düşmanı tanır tek bakışla..
Kimse bulaşmaz bizim kangala.
Kayseri'yi geçince gelir pınarbaşı
Ta oralardan burnuma kokarsın Gürün.
Ziyaretide geç bulursun mazıkıranı
Uzaktan bakıncada güzelsin Gürün.
Malatya'nın Darende sınırındadır
İki dağın arasında gizli saklıdır
O kaysıların varya baldan tatlıdır.
Her bahar beni çekersin Gürün.
Önündeyken yalaka
elin ovalar boyun büker.
Utanmasa sarılıp elin ,
yüzün ................öper.
Başka meclise varınca
horoz olup durmaz öter.
Ulan iki yüzlü
arkadan konuşan
şerefsizler !!!
Ahanda çingene sobası
Bendede var aynısı.
Ama bir mahallenin sevgilisi.
Arasanın birisi
Hiç eve gelmez elden ele dolaşır
Genelde sonbahara doğru.
Her taraf odun dolu
Ablaların yaptığı gayet doğru
Niye harcasın mutfaktaki tüpünü.
Sarar sarmasını
Doldurur dolmasını
Kafaya takacaksan bu dünyada sorunu.
Evi bulamazsın kaybedersin yolunu.
Her soruna hele bir şöyle salla kolunu.
Mevlam büyüktür darda goymaz gulunu.
Yalan dünyaya geldinki yaşamak için.
Noldu bu kadar hayatta kahrolmak niçin?
Hayatın tadını al ama,haramdan kaçın !
Allahım büyüktün çözer,bütün sorunu..
Eski karlar aklına gelse.
Şöyle doldursa sokakları tepeleme.
Evlerden tunel yapıp çıkıla bilse.
Ne güzel olurdu be.
Damlara çıkıp,hoplardık koca kürtüklere
Yuvarlanarak inerdik
Hemde burnunu çekerek.
Zoraki gülümsemek,
Ne kadar zor değilmi?
Ben bilirim o sızıyıda
İşte o baba.
Ben 67 yaşındayım gazeteci denilince
Ben hep şunu gördüm,
Bizim Türkiye'mizde
Hükümeti eleştirir.Yaptığı hizmeti çekiştirir
Devletin gizli bir sırları veya gizli yapmak istediği varsa
Duymasını istemediği yerlere yetiştirir.
Bu işlerle uğraşır.
Ta uzaklarda yaşayan yabani öküzler.!!
Hep beraberce bize diş bileyen köpekler.
Kenetlenmiş birbirine eller ve yürekler.
Siz bu bağı çözemezsiniz be şerefsizler.
Bizden15 temmuzda almadınızmı dersi?
Hepisi yılan gibi,zehir saçan hemde sinsi.
Hani ne oldu,ileride gelecekti ikinci?
Gördünüz Türk'ü,gelemezsiniz be şerefsizler.
Gardaş ben o sazı çala,çala acır parmağım.
Bazan kavaklıkta,bazan kenarında ırmağın.
Sağır sultan dahi duydu benim acı feryadım.
Gürün'de bizim yetkililere bunu duyuramadım.
Dedim gardaş nolur kesmeyin armut elmayı
Teker,teker kestiniz bak hiç yeşilimiz kalmadı
Dutlarımızın başına delikanlılarımız zor çıkardı
Gürün'e geldim tadımlık olsun dut bulamadım.
Çalışmak kutsaldır,Allah katında.
En büyük ibadettir dedi Nebi ,
Rızık kazanmaktır çalışma.
Helalinden ekmek getirmektir çocuklarına.
Muhanete muhtaç olmamaktır
Alın teriyle kazanmaktır.
Çevreyin senle gurur duymasıdır.
Ne güzel bir mahallemiz vardı.
Herkes birbirinin yardımına koşardı.
Ta üst köşede muhittin hoca
Karşısında muhacir Mehmet amca
Hanımı Zühre bacı,
Eşref emmi,Zeynep bacı.
Bahçeye gitmek için indim durağa.
Bir emmi oturuyordu bankta.
Selam verip oturdum yanına.
Şöyle dönüp bir baktı.dedi mehaba.
Hemen ardından sordu nerelisun?
Dedim Sivas'lı
Tüm müslüman alemine hayırlı Cumalar !!
Hayırlısıyla bir cuma daha gördük gardaşlar.
Her duayı okuyan dudaklar.
Semaya açılan eller.
Allah ismini bırakmayan diller.
Hep yüce mevlayı arar.
Sevgiler saygılar
Devletimize ve milletimize,
Huzur ve sağliklar.
Dilerim versin Allahım...!
Bu insanların kendi memleketini
ve nerden geldiğini,.
Saklayanlara ben şaşıyorum.
Birazda kızıyorum.
Neden şu anda yaşadığı şehrin ismini verirlerki?
İstanbul'luyum......
Bak hele,kocaman bir yalan.
Neden Ana,Baba ve atalarıyın doğup büyüdüğü.
ve senide oralardan alıp götürdüğü.
Memleketiyin ismini vermiyorsun?
Neden utanıyorsun?
Küçükmü görüyorsun?
Halbuki bizim Türkiye'mizin,
Hiç bir köşesi utanılacak bir yer değildir.
"Her köşesi benim göz bebeğimdir..
Ben nasıl utanırım memleketimden.?
Hemde ezilip büzülürüm ismini verirken.?
Evet ben SİVAS'lıyım....!
Hemde Gürün ilçesinden.
Ta 43 yıl önceden,
İstanbul'a yerleştim.
Ama hiç istanbul'luyum demedim.
Ben memlketimin ismini gururla söyledim.
Bulunduğu şehri memleketi olarak görenler?
Öyle mutlu oluyorsa yine söylesinler.
Ama asla ve asla ..!
Ata yurdunu hor görmesinler.
Ata yurdunu erkekçe,
Eveleyip gevelemeden,
Söylesinler mertçe...!
Süleyman Özpınar.
10.11.2016.Perşembe.
Bakıyorum hazan gelmiş benim Gürün'e
Kuru gazelin dahi güzel şair gözüyle
Kış gelince örtünürsün bem beyaz örtüyle
Tüm mevsimlerin güzeldir şair gözüyle.
Yazların başkadır senin baharın başka
Taş kalpli insanı sen getirirsin aşka.
Bağırsak dereden Fettahağa yokuşa
Bütün semtlerin güzeldir şair gözüyle.
Bir gün bakmışın kapanır sayfa.
Tükenmiştir bir yaşam daha.
Kapanır gözler.
Tükenir sözler.
Dağılıp gider.
Takip edenler.
Ama Şiirin Hası aynı yerinde.
Her Dostuna her kesime.
Atamızı anıyoruz saygı ve özlemle.
Dünyanın takdirini kazanan büyük adam
Seni unutanlar utansın atam .!!
Biz öyle bir hale geldikki şu devirde
Daha bir yıl önce ne yaşadığımızı unutan.
Büyüklerimize çamur atmayı marifet sayan.
Babam Gürün çarşı başındaki
Topal Mevlütten bir eşek almıştı
Adamdan azmaydı sanki.
Önceden adammışda evrimden sonra,
Eşek olmuş gibiydi.
Boz renkte,temizmi temizdi
Baltanın sapı kırılmış,köreldi ağzı
Kütük kıra,kıra hâli hölü kalmadı
Şimdi artık nostaljikmiş süs gibi kaldı
Ne güzeldi her günün bir anısı vardı.
Öyle keskindiki olursun sakal traşı
Her kütük baltalanmaz, çalıştır başı
Esirgeyemedik,vurduk baltaya taşı
Çok yazık,elimde kaldı,yamılmış sapı.
Behzat emminin oğlu mehmet emmininde kendiden
Eksik yanı yok yani
Mehmet amca (Serçe )birgün istanbul'dan gelirken.
tıhmınlı hacı mehmet abinin otobüsüyle
Düzcede mola vermişler.
Yiyin gardaş yiyin zaman variken.
Ana dişler,tat ve lezzetini alırken.
Dizler tutup sizi menziline taşırken.
Yiyin gardaş yiyin el,ayaklar tutarken.!!
Yemediğin malı nidecen gardaş
Kaldıysa malın yapılmaz paydaş
Bir birine düşerler bacıyla gardaş
Yiyin gardaş yiyin canlarınız sağıken.
Ekşili köfte hemde gazannan.
Gürün'de anam yapardı.
Hemde etlik tosun kesilmiş.
Kemikli etleri ayrılıp bir gazanda gavrulmuş.
İplere dizilip bir bezle sarılıp kiler tavanına asılmış.
Aha o gurt burnu gimi inmiş aşağıya
Gırmızıynan boyamışlarya.
Sivas'ın tam alt ucunda
Etrafını çevirmiş.Kayseri,K.Maraş,Malatya.
GÜRÜN derler oranın adına.
Hani bir an gelirki darlanırsın
Canın sıkılır,
Morelin sıfır.
Başın dumanlıdır.
İşte o anlarda yaslanacak bir omuz.
Yada seni candan dinleyecek dostunuz.
Yanınızda olsun istersiniz.
Hikmet sabah kalkıp bahçeye iner.
Biraz yeşillik toplar,tavukları yemler.
Siyah beyaz sevimlide bir kedisi var
Oda peşinde gezer.
Nere adım atsa oda beraber.
Şu anda Şairler evi GÜRÜN kitabı bana ulaştı
Küflenmeye yüz tutmuş,Çok kıymetli değerlerimizi.
Tozlu garflardan indirip
Karanlık köşelerde kalmış şahsiyetleri ve eserlerini .
Araştıran,tüm bilgilrini toplayıp şu kitapta toplayan.
Sevgili dostlarım.
Gününüz güneşli,kalbiniz neşeli,
Sağlıklı bir hafta başlangıcının ertesi
İşlerinizde başarı,
Büyükleriniz her zaman ve herkesin baş tâcı.
Evinizde,beyninizde,devletimizde,dirlik ve huzur.
Dokunmayın benim kapıma.
Kilidim kapıda asılı kalsın
Sakın kırmaya kalkışmayın
Bırakın öylece kapalı kalsın.
Açmayın kapalı penceremi
Dokundurmayın kirli elleri
Silmeyin o kan lekelerini
Bırakın,bırakın lekeli kalsın.
Sivas'da diyorlar,her yer soğuk
Gardaş,İstanbul daha soğuk
Sizin hiç değilse güzine sobalarınız var
Malisef bizim o güzel sobamızda yok.
Bizde kombinin ayarını açtık.
Ama nerdeee o güzellik
Kafam iyi oluşundan.
İsmin uçtu bu aklımdan
Sen Aslım'sın diyemedim.
Sen aşkımsın diyemedim
Kara kaşlım diyemedim.
Sen benimsin gel nefesim
Nere istersen gidelim.
Seni dünya kadar sevdim
Diyemedim,diyemedim
Seni sevdim diyemedim
Selam olsun eşe dosta
Duvardaki duran posta.
Şu alemde kim dardaysa
Selam olsun onlarada..
Bu dünyanın kökü yalan.
Hani varmı direk kalan?
Tüm dünyada nefes alan.
Selam bütün canlılara.
İlk doğuş yeri.
Gövdeli etekleri
Börklü köyünden çıkar.
Aygır gölü,Alibey suyu,kevenli dereden,
Kaynarca'dan,Karanlık dereye geçer.
İnce su köyü,keşlik gölyerine iner.
Ben Gürün'e gitmek istiyorum.
Çünkü Gürün bana gelmiyor.
İlk bahara kadar bekliyorum.
Halen İstanbul'da çile bitmyor..
İple çekiyom bahar gelsene.
Ne surat asıyorsun gülsene.
Özleyenler var gidip görsene.
Hasretlik derdini bilmiyorki.
Çok şey bilen dinlemesini bilendir.
Biri konuşurken susar, edeptendir.
Konuşulanlar sona kadar dinlenir.
Konu dinlemeyide değmesi gerekir..
Kurtulun artık şu kopya çekmekten.
Avrupaya falan özentiden .
Herkes uzaklaştı artık kendi özünden.
Bedenini hainlerden,
Geleceğini zalimlerden,
Korumaya çalışan meyve ağaçları.
Onlarında kalmamış insan oğluna,
Güveni ve inancı.
Boya istemez, Cila istemez.
Buzda kaymaz, Su geçirmez..
Nerde giyersen giy farketmez.
Giy top oyna . Düğüne git,
Geç halay başına.
Zıplaya bildiğin kadar zipla.
Bakarmısın şu zerafetli duruşa.
Bir asrı geçti hâlâ uygun modaya.!
Bu resimleri çok iyi ettin koydun.sayfana.
Tablo gibi resimler baksana.
İlerde daha çok lazım olur sana.
Bakar bakar gururlanırsın bu anılarına..
Hemde hatıra kalır çocuklarına.
Şiirin Hası
Gürün aşığı
İçimde canlı
Toprağı taşı
Akıllar şaşar
Dalgalar coşar.
Sel olup taşar
Gözümün yaşı.
Ben bayılıyorum yaz günlerine.
Cığıl,cığıl yurdun her köşesi
Kuş sesleri,Su sesleri,çocuk sesleri.
Karışıyor birbirine.
Hepsi birbirinden neşeli.
Dışarda kalan yatak aramaz,
Yalın ayak çorap aramaz.
Damı aksa perişan olmaz
Hiç bir canlı aç kalmaz.
Aldım başımı gidiyorum
Tabiki ayaklarımda benimle beraber
Yüreğim nereye sürükler
İşte onu bilemiyorum.
Belki ücra bir köşe
Belkide dönüşü olmayan yere
Belki baş döndürücü uzak şehire
Belkide kimse olmayan sakin bir köşe
Kısmet,bilmem nereye?
İkinci ders ingilizce
GÜRÜN orta okuluna yeni atanmış
Yakışıklı,siportif genç bir hoca
Günaydın diyerek kibarca girdi
Arkadaşlar bu gün
Sözlü yoklamalar yapıyoruz
Ben seni topraklara vermezdim canım
Onun için mezarın kalbime kazdım
Ben yaşadıkça sende aynı yaşarsın
Bensiz nasıl yaşarsın ona şaşarım.
Göğsümde çarpıyorya buna kalp denir.
Kaldırıma döşenen kilit taş değil.
Gözlerden akan kandır kan bu yaş değil.
Sensiz nasıl yaşanırsa ben bilirim.
Buralarda herkes kaçırdı keçileri .
Buldum diyen yalan söyler
Aşan gitti tepeleri
Gördüm diyen yalan söyler.
Şu durumda herkes kafaları sıyırdı
Kim tanır keçileri sığırı
Kimse bulamıyo evindeki kapıyı
Buldum diyen yalan söyler
Oku iyi kötü yanlış doğru.
Yanlışları okumazsan.
Doğrunun daha doğru olduğunu
Nasıl anlayacaksın.
Oku ufkun açılsın.
Oku ömrün uzasın.
Konuşacak,anlatacak söz bulasın
Zaten akıllı telefon cebinde
İhtiyacın yok kimseye
Gardaş çok şanslısınız size nemutlu.
Karlar yağmaz oldu,köyün yoktu huzuru.
Gardaş bizim pınarlar hepten kurudu.
Gökten bereket yağardı herşey boludu.
Davarlarımız taşıma suyla sulanır oldu.
Kimileri yüzlerce derine kuyular vurdu.
Kimi boşuna uğraştı kimisi suyunu buldu.
Dağları yırtarak akan eski akarlar noldu?
Bazıları sahipsiz sandı Sivas'ı
Yiğitlerin hep teker teker harcandı.
Tüm çıkarların elinizden alındı.
Geri alacak yiğitler pasif kaldı.
Bir gün o yiğitlerin çıkarda gelir
O kayıpların hepsini geri alır.
Eski günlerin gibi adınız şandır.
SİVAS'ım asla namertlerin olmadı .!!
Sivas benim göz bebeğim
Gurbet elde özlediğim.
Dünyada tek memleketim
Kalkın Sivasa gidelim
"Fırına kelle verelim.
Kelleyı kırıp yiyelim.
Kalede çayın içelim
Birazda keyfin sürelim.
Hayırlısıyla bir CUMA daha,
Nasibetti bu gözlere
Tüm müslüman kardeşlere
Ve sevgili dostlarıma
Hayırlı olsun insanlığa .
Allah'ım Sağlıklı olarak nice.
Cuma'lar göster bizlere.
******AMİİN******
Gerçekten bu evlat nedir?
Bunun tarifini kim yapabilir?
Bunu anlata blilmek için
Nasıl cesaret edebilir?
Evlat öyle bir varlıkki,
Anne Baba'nın gözünde.
Bağrına basarken bile
Ödün kopar ödün
Bir tarafını incitirim diye
Bırakırsın elini
Dost'lar ile düşmanlar garıştı beyler.
Bunları ayıklama zamanı geldi.
O kirli yakalara yapışsın eller. !
Puşt'ları ayıklamanın zamanı geldi.!!
Kimse kayırma sapı samandan
Yaşları kurudur diyerek yakmadan
Çıkar için birilerini satmadan
Hırt'ları ayırmanın zamanı geldi.
Koşarak gelmiştim bu aşk çeşmesine.
Çantada kaldı vereceğim hediye.
Gelmiycektinde oynadınmı benimle?
Gözlerim çeşme oldu döndüm geriye.
Avuç avuç aşk çeşmesinin suyunu.
İçtim bekledim uzaktaki yolunu.
Su bahane gözetledim yol sonunu.
Göremeyince artık döndüm geriye.
Gürün'de olmak var şimdi
Tamda ceviz dökme mevsimi
Onlarda hafiften firik olsun,
Kurusu değil.
Onun bir başkadır tadı,lezzeti.
Hedik zamanıda daha geçmedi.
Ölüm ne zengin tanır,ne fukara.
Zengin ölürken Güvenme malına.
Yatak serip üzerine yatsanda
Alıp götürecek seni mezara.
Kimileri para,malın kölesi.
Bitti bu yalan dünya çilesi.
Bir değeri yok ecel gecesi.
Sermaye hazırla ölüm sonuna.
O sarmalara ellerinle dalacan .
İçli köfteye,çatalda batırmıyacan.
Hiç bir şeyi düşünmeden yumulacan.
Arada parmaklarıda az yalayacan.
Dur hele gardaş bana sanki bişeyler oluyo.
Ağzıma hoş lahana sarması tadı geliyo !
Arada bazanda biber turşusundan
Ayranada üç beş tane buz atacan
Yemek yemenin tadını çıkaracan.
Ama yeter artık,valla patlıycam..
Doğanın kanunu hep aynıdır.
Günü dolanı toprak bağrına alır.
Doğan müsade edildiği kadar büyür,
Daha sonra günü gelen ölür.
Bu ikilinin arasınada
Kalan zamanada,
Bu dünyada ömür denir.
Bu zamanı tamamlayan gider.
Kalanlarsa hayata devam eder.
Ve gelecek o günü bekler.
Size doğan güneş kimine batar.
Hemde ağır onulmaz yara açar.
Hep güneşi kapatmayı amaçlar.
Karanlıkta bırakmaya çabalar.
Bunu sen daha yenimi farkettin?
Hele dur daha neler göreceksin.
Sen doğru ol onları nedeceksin?
Bırak göklere merdiven kursunlar.
Bir tek kök fasülye.
Yetti bütün aileye
Bak sen Allahın hikmetine
Her şey onun elinde
Biri bin yapar isterse
Örneği burda,gör işte
Bir tek kök fasülye.
Eşler mutfaktada birlikte olmalı
Beraberce sarma sarmalı
Dolma doldurmalı.
Salata yapmalı.
Biri tuzunu atarken
diğeride limon sıkmalı
Arada bir göz göze bakışmalı.
Nolur bu tertemiz insanları
Daha doğrusu gerçek müslümanları
Korkudan öyleki
Zavallılar yaşamaktan vaz geçmiş sanki..
Yapmayın be gardaşlarım
Siz hayatınızı yaşayın
Hayatınızdan haz alın.
Bakmayın siz bunların densiz lafına.
Nerden geldiği bellimi?
Kimin eğittiği bellimi?
Uzun saplı bağlama gibidir.
Üç tane üstte
Ortada iki
En altta yine iki
Tam yedi telli
Aralarda bam telleri.
Her teli başka çalar.
Ayrı ayrı notalar
Hatırlarmısınız bir Muzaffer abi vardı
Kışın kocaman kar kuyusu kazardı,
Karları o kuyuda toplardı
Yüzüne saman saçıp,
yaza kadarda saklardı
O kardan dondurmasın yapardı.
Parayı babadan kapan çocuk
Muzaffer abiye kadar koşardı.
Mutluluk nekadar güzel ,
Ne kadar hoş bişey değilmi?
Sadece küçücük bir gülücükle başlar,
Veya tatlı bir tebessümle.
Ayaklar sanki hafifler
Uçar gibi basar yerlere.
İçinde bir kıpırtı başlar
Adeta herkese karşı.
Yanından geçen insanları ,
Almış köpeğini,çıkmış belediye parkına.
Kendi köpeğinden yavuz vardım farkına
Sen sus,Köpeğin havlasın Allah aşkına.
Şimdi bir işler açacaksın benim başıma.
Dedim pisletmesin köpeğiniz çimleri.
Dedi bu olay hiç ilgilendirmez sizleri.
Kılıç gibi keskin olarak sıraladı sözleri
Adeta bir panter gibi dikili verdi karşıma.
Gidenin yolu açık olsun
Engellersem aşk olsun
Gitsin insansa mevlasın
Değilse belasın bulsun.
Giden ağam gelen paşam
Giden ardından koşmam
Buda belki benim saçmam
Kızmayın bana nolursun
Gerçek müslüman olmaz her gördüğün arap'tan.
Gösterirmisin nerde o müslüman?
Mesela Sudi arabistan.
Onuda Allah bilir nasıl bir müslüman.
Haberi bile yok etrafından.
Olsa bile sesi çıkmaz göt korkusundan.
Davar sürüsüyle farkı olmayan.
Bakın iyi bakın şimdide
HURMAN çayı gidiyor elimizden
Hemde sessizce.
Yine bir komşu şehire.
Bizim ihtiyacımız yok böyle şeylere.
Alsın faydalansınlar bişey diyen yok canım.
Bizene.
Ayrılıktır hayatta en büyük acı
Ne bibere benziyor nede zehire
Eczanelerde bulunmuyor ilacı
Hadi gözümün nuru çabuk gel hele.
Dayanamam senden ayrı kalmaya
Gittin gideli gözüm kaldı yollarda
Ne aşkım diyen kaldı,nede merhaba.
Hadi seneler oldu çabuk gel hele.
O çobanlığa can kurban.
Öyle bir imkan banada verseler.
Bir gün olsun evde durmam.
Desinler banada çoban.
Oh ne güzel sırtımda abam.
Elimde sopam.
İki gardaş oturdular yan yana
Bir yıl önce dertleştiler saatlarca
Hasret kalıp amcamıda aldın yanına
Şimdi artık çok mutlumusun
ey Baba?!
Doğum günün amcam ile kutladın
Amcam ile sana hasraetliğim yolladım
İkinizede vallah bu dünyada doymadım
Amcama kavuştun huzurlumusun
ey Baba?!!
Mevsimler şaşırdı,kullar şaşırdı
Herkesin gittiği yol nerde şaşırdı
Ağaçlarda zamansız çiçekler açtı
Söyle gardaş şaşırmayan kim kaldı?
Aylardan Eylül son bahar geldi
Görünce demeyin bu neyin nesi
Mevla bilir yapacağının en iyisini
İkinci meyvesini vermeye kalktı.
Bal idim artık akmaz oldum
Gül açmıyor kokmaz oldum
Eşe dosta yön verirken
Hiç birşeyden çakmaz oldum.
Kalbim kavruldu seni ilk görünce.
Damarıma girip kan olup aktın.
Dudaklarımdan sım sıcak öpünce.
Uyandım rüyadan ciğerim yaktın..
Taht kurdun artık şu yalınız gönlüme
Ömürler kattın kısıtlı ömrüme.
Her an koştum penceremin önüne
Buğulu camlara ismini yazdım.
Merhaba sevgili dostlarım
İlk önce herkesin kurban bayramını,
canı gönülden kutlarım.
İki aylık ayrılıktan sonra,işte yine burdayım.
Korkmayın hic bir yere kaybolmadım
Sadece tatil amaçlı,
iletişim araclarınıda coğu zaman kapadım.
Televizyon açmadımBayram ve Cuma şiirleri
Gurbet sılayı çok sevenler için zor.
İçten yanar sönmeyen alev ve kor.
Gözler yaşlarla dolu dudaklar mor.
Gurbeti gurbette olanlara sor..!
Gurbeti yurt için yananlara sor
Bir gün güldüm ise yarın ağladım.
Selam olsun size candan dostlarım.
Hep bu gurbet elde gezdim dolaşdım.
Gurbeti gurbette solanlara sor.
Gurbeti gurbette olanlara sor.
Nasıl güvenem yalancı dünya ben sana.
Garip ocağı söndürüp kül etmedinmi?
Hiç unutmadım daha dün gibi aklımda.
Mazlumu şerefsizlere kul etmedinmi?
Fakiri fakir yapıp,zengini şişirdin.
Zengin sofrasını dolup,dolup taşırdın.
Onları kuş tüğü yataklarda yatırdın.
Bizi bir eşek sırtnda çul etmedinmi?
Bana derler Halimoğlu
Gurbetlerde halım noldu
Bağım bahçem viran oldu
Gelip kuzgun kuşlar kondu.
Aşığıyım sevgisiyim
Ben köyümün delisiyim
Bende böyle birisiyim
Nolur makül görün bunu
Seneler boyunca çaldım çığırdım
Avazım çıktığ kadar haykırdım
Yapmayın uyanın,
Bu kadar saf olmayın
Bu insan bir hain
Çeresindekileride birer vampir sayın
Her biri bir köşeyi kapmış
Kanımızı emiyorlar bakın
Yollar yapardık kürek kazmayla
O yolda yürüdük çarık dolakla
Bir çoval tuz için üç gün yollarda
Yata kalka gelirdik dağda hanlarda.
Bir çift öküzü olmayanlar vardı
Birine öküz birinede eşeğini koşardı
Bir yogan döşekte üç gardaş yatardı
Yer yatağında yatardı anayla baba
Bu dünya bir alem gelde gör hele
Çoğuna bir hal oldu bozuldu denge
Ben kıyamazken elimdeki deyneğe
Kapı bocuları benzedi kuduz köpeğe.
Senelerce yonca arpa kattım yemine
Her gün sırtına bindiğim eşekler bile
Beni görünce sevinçten gelirken dile
Seninki eşek tekmesinden dahada öte.
Sen uyu,uyu karadeniz
Hiç bişeyden habersiz
Gelmiş üç beş çakal densiz
Tüm ülke olarak nöbetteyiz.
Vur dalganı,dalganı
Besle martı garganı
Kaldır kaldırda bak kafanı
Ne haldedir ülkemiz?
Seni gidi İsrail tohumu seni
Girdin topraklarımıza
Yuvalanıp yerleştin
Kabak çiçeği gibide açtın
Her yöne uzadı dalların
Yer altına,örümcek gibi kök saldın.
Sinsi sinsi kurnazca yaklaştın.
Her istediğin devletlere kadar ulaştın.
Hey gidi kara deniz
Dünyada yok eşiniz
Bahçe duvarına çarpar
Dev gibi gelen dalgalar.
Çığlık çığlığa etrafta uçuşan martlar
Gagalarla söylenen o güzel şarkılar
İnsana huzur ve mutluluk aşılar.
Her güzelliği ayrı,ayrı vermiş Yaradan
Yeşili,mavisi, sarısı.
Hele ,hele o tertemiz insanları.
Yalnız bir çok eksikleri var
İşsiz kalmış delikanlıları
Neden yok iş sahaları
Neden yoktur fabrikaları
Gözü dönmüş yamyamlar
Sen nelere kadirsin yarabbi
Daha düne kadar
Fetö nün ipine sarılanlar
El pençe divan duranlar
Onu kutsal biri sayanlar
Şimdi nasılda demokrat oldular
Sivas Gürün'den yürüdük yola
Son hızla geçtik Suşehri Zara
Aman allah Mesudiye Ordu arası
Sanki bir Allahın belesı
Bu yollardan geçtik gece yarısı
Bu yollar üzerinde bulunan
Köyleri ve kasabası
Şimdiye dek neden, hiç sesiniz çıkmadı?
Allah bir insanın sağlığını bozmasın
Dert verip dermanını aratmasın
Mevla kısa zamanda versin şifasın
Yanlış gözle bakan kullar utansın
Sadece düştüm ,dizim sakatlandı
İşte şimdi tanıdım gerçek dostları
Gardaş dediklerim kesti selamı
Acıyıp selam veren dostlar utansın.
Sana zarar veren her canlıyı
Ağaçsa dalını
İnsansa dilini
Kesmen gerekli
Sessiz kalırsan dayı
Zindan ederler hayatını
Verme,verme kimseye o fırsatı.
İleri görüşlü anne babalar
İncitmeyin çocukları
Hür yaşasınlar
Korkutmayın onları
Her olur olmazdan
Caddelerden sokaktan,
Çardan çakaldan,
Birinin işini yapana kadar
Senden daha iyisi yoktur
İş bittikten sonrada etraflar
Yüzüne bakan birisi yoktur.
Doğru söze ne diyen olur
İyilik yaptın karşılığı budur
Geçer karşına it olup ulur
Hayatta bunlar gibi çoktur
Gerek yoktu korkmamıza
Asırlardır çok it sürüsü çıktı karşımıza.
Bunlarda ellerinde her türlü silahlarla
Tanklarla ,toplarla.
Bedenleride ezerek geçtiler
Üniformalı köpekler
Ama yine korkmadık
Ayaklar çarıklıydı o adamların.
Başları şapkalıydı babaların
Yüzleri sakallıydı delikanlıların
Herkeste bir kucak bıyık vardı o zaman.
O bıyıklardan adam asılırdı
Sıfır numara makinayla olurdu traşları
Makinalar çoğu zaman kasmez yolardı
Ah diye bağırmaz çok aldırmazdı
Dünyayı dolaşsam senle kol kola.
Ne parada gözüm var nede pulda..
Sevişmek istiyorum dudak dudağa.
Kaçamak kesmiyor, kalsan sabaha.
İçimdeki fırtına boran yapıyor.
Gizli bir kol gelip beni sarıyor.
Boranlar etkisiz içim yanıyor.
Götürüp bırakın buzlu sulara...
Hazan oldu hazan oldu
Kaderimi yazan oldu
Kepçe gibi gezip durdu
Son durağım kazan oldu
Bir gün evde üç gün dağda
Bir gün tarla bir gün bağda
Hayat bitti boğuşmayla
Mutlu günler bozan oldu
Bizim zamanımızda gerçekten söz vardı
Çekten, senetten,noterden dahi sağlamdı
Söz insan ağızdan sade bir kez çıkardı
İşte o söz namus ve şeref sayılırdı.
Eski atalarımızın hepisi öldü
Giderlerken şerefide alıp götürdü
Atalarımız hep bu kadarmı nankördü
Yeni nesil bakıp hiçmi örnek almadı
Irmak kenarı açmış gonca gülleri.
Şuğul kanyondan gelir akşam yelleri
Hava karardı herkes çekmiş tülleri..
Sevda bu perde açılmadan gidermi?
Nere gidersem kalbim Gürün'de atar.
Görenler diyorki burası kel dağlar
Kelinde aşkına çok insanlar yanar
Başı kelse sevdalısı hiç bitermi?
KELİNDE VAR SEVENİ
Irmak kenarı açmış gonce gülleri.
Şuğul kanyondan gelir akşam yelleri
Hava karardı herkes çekmiş tülleri..
Aşık tül açılana kadar gidermi?
Nere gidersem kalbim Gürün'de atar.
Görenler hep diyorki bune kel dağlar
Kelinde aşkına çok insanlar yanar
Başı kelse artık sevdalar bitermi?
Aslında bir aşktır, buda bir tılsımdır.
Resmini görmek bile içim ısıtır.
Bu güzelliğe kel demek çok ayıptır
Kelinde çok aşıklar,vardır seveni.
Rüyada gördüm bir koyun birde keçi
Sarılıpta boynuna öpesim geldi.
Buda nasıl bir aşktır bu nasıl sevği.
Ordan kokular bura kadar gelirmi?
Çok gücendim bu dağlarıma gülene.
Kelide bir körüde,seven gönüle
Bakma êle güne yangınım Gürün'e
Ocakta ateş yok bacalar tütermi?
Delikten fare çıksa görür bu gözler.
Yaramaz insanları mağralar gizler
Her taraf bozkır mağra bizde ne gezer?
Hiç bu yöreden teröristler törermi?
Yanlışı saklamaz Gürün'de bu dağlar
O terörist biriyse anası ağlar.
Çakal yaşarsa burda yiğitler paylar
Gürün bura başka horozlar ötermi
şair:Süleyman Özpınar.12.09.2016.Şiirin Hası
Unuttuk mayamızın özünü.
Yeni yetişenlerin durumu dahada kötü.
Bizler yalın ayakla dolaştık, toprak yollarda.
Evin dış kapısını açtığımızda,
Ayaklarımız tanışırdı toprakla.
Bir çocuk,tam altı yaşlarında,
Vurdu talan savurdu gurbet êllere.
Sanki benzedik kafesteki bülbüle
Bülbül güle hasret bizde Gürün'e
Elbet bir gün gelirde biter bu çile..
Sırtına geymişte basmadan fistan.
Türküler söyleyip ediyor bostan
Uzaktan dinliyor sesine hayran
Ah boyuna posuna diline gurban
Güneş vurmuşda telemiş kaşın
Rüzgar esintisiyle savrulur poşun
Poşu açılınca gözükür boynun
Bembeyaz gerdana tenine gurban
Sallama sen çevre komşu
Bitermi sokakların puştu
Yandan bakan bile coştu
Çekinme kız giy sen kotu.
Sakın bakma sağa sola !
Çeşme başında ver mola
Görsün seni bakraç kova
Çekinme kız giy sen kotu.
Bu ne güzellik be?
-neler sakladın o güzel yüreğinde?
bunca belanın içindeyken
bunca çirkinlikler gölgesinde
etrafında bu kadar çöplükler varken
buda ayrı bir güzellik işte
.orda toprak eksilmez yinede
Şükürler olsunki ulu Rabbime
Bir bayram daha yaşattı bizlere.
Oda gelip geçti fırtına gibi
Önce ramazan
Bayram geldi ardından
Bir yaş daha götürdü bu arada
Geride kalan ömrümüzden.
Şimdi oralarda olmak vardı
Satmışım dünyanın anasını
Çok koşturan ne götürdü?
Hepsi 3-5 metre beyaz örtü
Ömrünü verip senelerce çalıştı
Neyi varsa kadir kıymet bilmeze galdı
Bir pazar sabahının ilk ışıklarında.
Dinlenmiş bir beden,
Zinde bir beyinlen
Duramaz yatağında.
Tuvel onu beklerken.
Hemen fırça,daha sonra,
Oğul sakın kimseye yanlış yapma.
Senelerce doğru adım atsanda
Bin kere doğru kapıları çalsanda
Tek yanlış kalır insanların aklında.
Bende o dumanı çok üfledim her yandan.**
Bir zaman geldiki kesti beni dermandan **
Bâzan burundan,dudaktan, bâzanda yandan**
Bir güç ayıramadı bu zehirli dumandan**
Bir zaman gerçek acayip güzel keyf verdi **
Sonra ayaklar taşımadı bu bedeni.**
Pişmanlık başladı artık iş işten geçmişti**
Nidem bize,kaderi böyle yazmış yaratan**
Dilim dönmüyorki bişeyler söyleyem
Elim varmıyorki bişeyler yazam
Paylaşayımm sizlernen.
Dil durdu,kalemde sustu
Çünkü tüm Türkiye ağlıyor
Hep yürekler yanıyor
Her yüreği olanın yüreği kanıyor.
Bir dikene dahi şu güzelliği veren Allahım
Sen büyüksün yalvarırım.
Şu başımıza musallat olan terörden
Her yanımızı sarmış şerefsizlerden
Kendi içimizdeki yerli malı hainlerden
Oğlum sınav nasıl geçti?
Sen girdinya içeri
Benim gözlerim hep o kapıdaydı
Hep bekledim seni.
Ne sordular kolaymıydı?
En baba soruları neydi?
Yetenekti baba yetenekti
Valla sen beni deli edcen.
Gız benim koyümü nidecen ?
Abo yoksa bizemi gelcen?
Ansızın haberde vermeden.
Allah canın almasın emi...!
Valla gudurttun gız sen beni.
Hep cilve dolu,seni seni.
Artık duramıyom gulmekten.
Güllerinde gözleri vardır
Aynı ismi gibidir güller
Hep insana gülerek bakar
Çoğu insandan daha güzel bakar
Hem bakarken kinle,nefretle bakmaz
İçindeki nefreti g
özleriyle üzerine kusmaz
Her oltaya atlayan sazana.
Bedava mezar bulup yatana.
Deveyi hamuduyla yutana..
Ne diyem gerdaş söyle ne diyem?
Dertliyem gardaş vallah dertliyem ...
Siz Ordu yollarına çıktığınızda
Guzum meledim ardınız sıra
Tabi sizler duymadınız ama.
Kaç gündür göz pınarlarım kurudu
İçerlere girip gizli gizli ağlarken
12 sene önceki yalan gelir gibiydi
Telli duvaklı gelin giderken ..
Her insanın bir yürek yarası,
Kimseden habersiz gizli sevdası
Yapmak istediği,istekleri ve arzuları
Gece gündüz hasretleri
Beklediği ,ümitleri.
Birde her an kurguladığı,
Hayelleri vardır tabiki.
Bunları kendinin harici,
Hiç kimse bilemezki...!
Bakma bu duruşa,masum sessizce.
Şeytani arzuları var içinde
Seneler boyunca koştum peşinde
Şimdi pişman,ben restini görünce.
Kimse vaz geçilmez değil unutma.
Bende insanım tak etti canıma .
Sen ayrı ben ayrı,herkes yoluna.
Pişman olma bak herşeyi düşünde
İnsan oğlunun doğasında hep bu yatar
Herkes birbirine atar tutar.
İnasanlık niye böyle oldu bilemem?
Ben kimseye kolay kolay diş bilemem
Ama bir bakarsın keçiler kaçar
Aracılar zor tutar.
Aslında ülkemiz çok güzel
Hepimize fazlasıyla yeter
Yaptığı iyilik kadar taşlanır
Merhametliyse hep dışlanır
Allah tarafından,bazan sınanır
Fakirse zaten zenginler kullanır
Yeterki pofpofla çok hoşlanır
Küçük dağları kendi yaptığını sanır
Bitlenirse,ne eş tanır nede dost tanır.
İnsan olan utanır,azcıkta arlanır.
Ben sabretmesini bilenim
Sonuna kadar sabrederim.
Çünkü hatrı vardır bazılarının.
Birisi benden desteksiz,
Hemde suskun ve sessiz.
Arkadaşlar
ben köyümü çok,çok çok özledim.
Aha bunları yazarken
gözden yaşlar süzerim.
Elimde değil
orda geçti çünkü en tatlı günlerim
Köydeki taaa
12,13 yaşlarıma kadar giderim.
Bizlere ilham veren.
Bağrına basınca gerçek seven
Yürüyeceğimiz doğru yolu gösteren
Gidilecek yol haritamızı çizen.
Bizimle ağlayıp bizimle gülen
Her dar günde koluma giren
Sarılıp boynuma oğluum diyen.
Dutlar dalında güzel olduğu kadar
Damakta alınan tadı daha güzeldir.
Dalda durana sadece gözler bakar.
Damakla Tadılsa bir başka özeldir
Seni gördüğüme nasıl sevindim
Merhaba halaoğlu Halis gardaşım
Ulan hayat şimdi ben sana ne diyim
İnsanı eşinden dostlarından ayırdın.
Eskiden bir köyden diğer köye varırdık
Eşeklerle gidip hatır gönül alırdık
İcabında günlerce yatılıda kalırdık
Bu eskileride bizden alıp kaldırdın.
Bizim eller ah o unutulmaz eller.
Gitti artık gelmez o güzel günler.
Soba önünde duran naylon leğenler
Gitti artık gelmez o güzel günler.
Hele şu melek gibi anama bak
Bir elinde sabun,birinde saplak
Rahat durmazsan iniyo şaplak
Bitti artık gelmez o güzel günler.
Evet simsiyahtı,
Uzaktan bakınca giyisilerimiz.
Beyaz yakalıkların altındaki.
Misler gibi sabun kokulu önlüklerimiz.
Ama pırlanta gibi parlak,
Kuş tüğü kadar yumuşaktı,
O küçücük kalplerimiz.
Bitmedi halen yaşıyor onlar,
Daha o günkü gibi asil neslimiz.
Sahibinin taşladığı kediye.
Her çocuk taş atarmış ANNE
Eğer sen atarken görmüşse.
O bükülmez bileği
Evin orta direği
Gönlümün tek meleği
Ateşim ve harımdır,Kadın.
Hem halı hem hasırdır
Bilinmeyen bir sırdır
İnsanlığı şaşırtır
Tek aşkına çapkındır,Kadın
Partiler teröre karşı dik durun bari.
Rahatlasın artık Türk milletinin kalbi.
Herkes sizlerden işte bunu bekledi.
Hiç azıtamazdı dağ,taşın boş itleri..
Haydi,haydi unutma biz Türk milletiyiz.
Hep bir ağızdan haykırıp titretmeliyiz
Bize boyun eğdirecek hangi şerefsiz?
Hiç kime boyun eğmişki bu Türk milleti.
Orda saklı bir cennet var,
Bu suyun derinliklerinde
Durgun durgun akar
Diplerden kaynayan sular.
Kaynak etrafındaki kum tanecikleri,
Adeta hep beraber dans eder.
Taze gelin gibi süzülür,
Su yüzeyindeki,
Ah bir temiz sayfa
Açabilseydim bu ayda
Dertleri dermana,
Ellerim duaya,
Kaldırıp aça bilseydim.
Yuvadan kendi arzumla
Yeni dizilmiş kanatlarımla
Cennetin yollarında
O kutsal topraklarında
Kanatlanıp uça bilseydim.
Dertlerime dertler kattı
Ekmeğimi zehir yaptı
Düştüm elimden tutmadı.
Nankör bir insan evladı.
Düşerken çelmesin taktı.
Ekmeğim elimden kaptı
Yaktı ciğerimi yaktı
Nankör bir insan evladı.
Oturup ağladım dertlerim için
Gereksiz sözlerle kalbim incittin
Dünyalar verirdim gözlerin için.
Gereksiz sözlerle kalbim incittin.
Şunu bilki içim acıyor içim
Belki geçicidir belkide felcim
Teşhisi belirsiz bilinmez derdim
Gereksiz sözlerle kalbim incittin.
Hep bana diye yontuyorsa keserin.
Beyin yoksa korkuluktur bedenin.
Bu dünyada yoksa birtek eserin.
Aklına yandım sana adam diyenin.
Kılamadıysan iki rekatlık namazın?
Ben değil,senin verilecek hesabın.
Bu müslümandı densin ise maksadın?
Varmı sana gelipte bir selam veren?
Bazı kendini bilmez dangalaklar.
Şiir sanıp defter kitap karalar
Ağzından etrafa salyalar saçar
Sade işi belden aşağı sallar.
Adam oldum sanıp konuşanlar.
Etrafa hep tepelerden bakanlar.
Karşısınnda görse dili duranlar
Büyüğüne küfrü hüner sanırlar.
O kadar canisin,küstahsın ve nankör.
Soyun sopun kökten kurusun terör
Yaptığın zulümleri dönüpte bir gör
Yedi ceddin it olup ulusun terör.
Guzuları ayırdın yine anadan
Bari korksan seni yaradan Allah'tan
İnsan diye yarattı seni yaratan
Hangi millet iti'sin sorulsun terör..
Gel dinle şu üsdadını
Eline almışın basdonları
Kalbindeki genç yaşları
Sen tutamazsın Dayı.!!.
Söyler Şair Şiirin Hası
Açılsın kulağıyın pası
Oyuna göre istek sazı
Sen çalamazsın Dayı !!
İşte aha burda hayat var
İnsan gibi yaşamak var
Dostluk var akrabalık var
Dost dosta bağlılık var
Yediğin yemeğin tadı
İçtiğin suyun kaynağı
Gerçek bir sevgi bağı
Her insana yakınlık var
Dünyamız çok güzel aslında .
İçinde insanlar olmasa.
Hadi yaşa uysa kurala.
Doğa dengesini bozmasa.
Kimisi yer altını deşer.
Kimisi yeşil koymaz keser.
Bu dünya hepimize yeter .
İnsanlar dengesiz olmasa.
Kadın kara kovan balı gibidir.
Bir lokma tadarsın, start verir.
Rahatlar,çılgın olsada sakindir.
Huzur verir,yemeğine tat verir..
İncitmek yok onu sevmek yakışır.
İnsanın gururu,başın tacıdır.
Kolunda kadın lokmayın tadıdır.
Başta anadır,sana evlat verir..
Gardaşım ben Sıvas'ın Gürün ilçesinde doğdum.
Çarşı başı deresinde uzun yıllarım geçti.!!
Şimdide geldim buralarda bir gurbetçi oldum.
Sen memleket deyince benimde içim eridi.
Ben Gürün'e Sularbaşı Köyünden göçüp geldim.
Yirmi üç yaşına kadar oralarda eğlendim.
Benim gözümle busun böyle bakarım
Duruşunda harika,sende gardaşım.
Kocaman yürekli canım arkadaşım
Ben dublemi tek,tek susuz atarım
Tökezleyen olursa ellerinden tutarım
Tebessüm edene selam çakarım
Aşk ateşiyle siğaramı yakarım
Ben bu dünyanın anasını satarım.
Bir öpücük aslında dünyalar değer
İster doğadan gelsin isterse dilber
Dil döner, insan ömrü uzayıp gider.
Az değil bu,çok şeyler ifade eder.
Harcadıkça çoğalır yücelir hisler.
Çoğaldıkça zaten o harcanmak ister.
Öpücük harcanmayı daha çok sever.
Aşk ve sevgi bereketli paraya benzer.
Onları gerçek dost bilirler
Hatta çok yakın akraba derler
Zenginin yanına varır,
İstese inan canını verir
Allah kahretsin yok yapacak bişeyler.
Yapışmış ensesine garipti,fakirdir,
Saygılıdır,hürmetkardır
Onlar dalgasını geçer
Garibimde onlarla beraber güler..
Anam o beşikte salladı beni
Sıcacık öllüklere beledi beni
Yörek bağlarıyla bağladı beni
Hep kulağımda o söylenen ninni..
Asla gece demedi gündüz demedin
Hiç ellerini yüreğimden çekmedin
Zarar vereceklere fırsat vermedin
Anamın gölgesi hep üzerimdeydi.
Mardin Nuseybin'de kuruldu hain pusular
Şehit kanlarıyla sulandı işte bu topraklar
Kahraman mehmetcikler işte yine ordalar
O zalimlerin hepisine kan kusturacaklar.'''
Nice israfiller,Fehmiler nice Oktay,Sezginler
Türk askeri şahadet şerbeti içip geri gelirler
Ne millet olduğu belli olmayan kör cahiller
Sizinde sonunuz geldi it sürüsü soysuzlar.!!
Yükseklerden atsan beni
Koş ardımdan tutsan beni
Yaka paça kapsan beni
Çıldırtası öpsen beni.!!
Seni,seni,çapkın seni
Dudakların üstü benli
Sarı saçlı buğday tenli
Çıldırası öpsen beni.!!
Geri döneceksin sandım
Yolları gülle donattım
Açık bıraktın kollarım
Ben sana hiç doymamıştım
Leylim,eylim,leylim,leylim
Nerde kaldın ey sevdiğim?
Düven sürdük öküzlerle unutulurmu?
Çatal iskembe vardı üstündede bir çul.
Tenekeyle tuttuk öküzlerin bokunu.
Elimde uzun bir meses ucunda modul.
Tepemize öğle vakti güneş vururdu.
Gavurga gibi kıpkırmızı kavrurdu.
İşi bitiren zevkle harman savrurdu.
Ambarlarımız zahire dolardı bol bol.
Aklıma gelende içim sızlıyor
Yaz geldimi Gürün'halkı bahçelere çıkardı.
Sabah kahvaltılarını işte orda,
Dut ağacının altında yapardı
Akşam ailelerin hepsi orda toplanırdı
Gardaşım o nasıl duruş o nasıl bakmak
İki kaş arası olmuş sanki kızıl ırmak
Burunla istiyon bir yerleri bombalamak
Her şey düzelir üzülme olura bırak.
Nazar oldu sana ülke
İşten çıkmış gider eve
Hedef bu gün sivillere
Başın sağolsun Türkiye.!!
Yine şerefsizler vurdu
Ankara'ya kan savurdu
Yasa boğdu güzel yurdu
Başın sağolsun Türkiye
Artık sana kırıldım ey yalan dünya.
Mazlumu zalimlere kul etmedinmi?
Doğruyu söyleyince bana yan bakma.
İyi gören gözlere kül ekmedinmi?
Bizler ekmeğimizi zorla yutarken.
Sende gelip üstüne zehir katarken.
Sana kul olmuşların elin tutarken.
Zalımların aşını bal etmedinmi?
Elden birşey gelmez bu dünya fani
Bu köyü köy yapan ulu atalar hani?
Eski haliyle kalsaydı herkesler kani
Geceyi gündüze katan babalar hani?
Harıklar akar ovayı kütür kütür sulardı
Her köşemiz sebze,meyve dolardı
Arılar uçuşurda gülden güle konardı
O çamurla sıvanmış kovanlar hani?
Ewet eşsiz harika bir köyümüz var
Güzellik istemiyor içindeki insanlar
Girişimci, mangal yürekli olamadılar
İşte bu yüzden gördüğün beton yığınlar.
Bu şikayetim köyüm sularbaşı'ndan
Orda ne bir bahçem ve nede bir tarlam
Benim çabam bir yabancı geldiği zaman
Gelip gördüklerinde hayran kalsınlar.
Oy ben senin şu duruşuna
Gözlük camı altından bakışına
Her halinle mutlu oluşuna
Nasıl Nasıl hayran olmam nine?
Güzel tebessümlü mimikler
Tepsiyi tutan öpülesi o eller
Çizgili bir şalvar
Kimimiz çobandık koyun otlardık.
Can ile ciğerden koparak geldik.
Kimimiz tarladan ekin toplardık.
Galucu duvara asarak geldik...
Uzak gidip gurbet ile sarıldık
Hepimiz bir darma dağım dağıldık.
Bazı günler güldük bazan ağladık.
Bağrımıza daşlar basarak geldik.
Kim isterdi yurdu terke bıraktık..
Ana yurttan uzak kalmak hastalık
Keyfimizden değil ekmek aradık.
Gözümüz arkada bakarak geldik.
Bahçelerde nice koştuk eğlendik.
Deli dolu gençlik çağı köydeydik
Dağda yatıp zılgıtları söyledik.
Bizler ziyaretten aşarak geldik !!
Dönüşü olmayan kararı verdik.
Artık ekmeğimiz burada dedik
Getirip mitili gurbete serdik.
Helal ekmeğimiz banarak yedik.
Şair:Süleyman Özpınar.
02 .02 .2016 .Salı.
Kalemin hiç susmasın
Acı tatlı hiç ayırmasın
Geçmişte güzel günleri
Sevinçlerini
El ele tutuşup gezdiklerini
Gürün'den ayrılır gurbet severek
Sanki toprağından nefret diyerek
Çekip gider kahkahayla gülerek
Geliyorum gurbet gayret diyerek.
Gürün bir aşktır,aslında bir sevda.
Gürün'dür başımda tatlı bir bela.
Hasreti Gürün'e ulaştır mevla.
Her günü güzeldir,gidek diyerek.
Deniz gözlüm ,bal dudaklım,ilk aşkım
Gel seni bedenimden çalıp gitme
Gün yüzlüm,ey güneşim sıcaklığım
Kalbime ateşinden döküp gitme.
Ahım oldun,seni çektim içime
Alın yazımsın, bu yazımız silme
Kendi gelen değil mevladan dikme
Bedenimi kökünden söküp gitme.
Kükremiş geliyor benim Mehmedim.
Bu toprak emanet benim atamın.
Sahip olmak değilde yan bakanın
Celladıyım üzülme duy vatanım.!!!!
Bu emanete ihanet yapmayın.
Hainlere kutsalım bırakmayın.
Atalar kemiğini sızlatmayın
Ben burdayım üzülme duy vatanım..
Korkma korkma şehit vermekten
Birimiz gider bini gelir peşinden
Bu ülke miras bize dedelerimizden
Soysuz çakallar ala bilirmi bizden?
Duy,duy duyda gururlan Türkiyem .!!!
Bu gün 26 Şubat 2016
Nihayet GS Avrupayada havlu attı.
Artık gidip herkes evinde yatarmı?
Yatarken yan duvarlara biraz kafa çakarmı?
Kalacisi olmayan tek galeye gol atarmı?
Sanki betondan bir orman yaptınız?
Yaşadığımız güzelim kentleri
Demirler yığarak tüm kapattınız
Güneşi görebilen her yerleri.
Kaldırdılar çatıdan kremitleri
Ziftlerle sıvadılar tepemizi
Kararttılar tüm ğeleceğimizi.
Sıkıp gırtlağı kestiniz nefesi.
Herkes hayran işte bu sese.
Herkese nasibeder inşallah.
Çoluk cocuk yetiştirmek
Onları okşayıp sevmek
Ne güzellikler vermiş Allah
Özlemişsen eğerki memleketini
İnsan oğlu artık gerçek kuş misali
Sabah uçsan,akşam evine dön geri
Mutlu et hem dostunu hemde kendini,
Hadi diyelim üç saatın yolda geçer
Dokuz saat sana dolu dolu yeter
Dünya fanidir habersiz geliir geçer
Uçur sevinçten dostu seni seveni,
Hatırla hele bir eskileri
Hem Gürün hemde çevresini
Ben istemiyorum anlatmak,
Hatırla o güzel,mutlu ,
Ahenkli geçen günlerini.
Yine git gurbet ellere ama buraları hatıla.
AKINCILAR kelkit çayı ile canlıdır.
Tonlarca elma,şeker pancarları vardır.
ALTINYAYLA karatonos dağa yaslanır.
DİVRİĞİ demir madenle nasibin alır.
SİVAS bizim,Ebediyyen bizimle kalır !!
DOĞANŞAR meşhur balları yenilir.
Diğer gelirleri genelinde tarımdır.
GÖLOVA kızıl dağı yastık yapmıştır.
Ay çiçeği ve tarımda kısmeti handır.
SİVAS bizim,İlçeleriynen bizimle kalır !!
Yine ağladı Sivas'ım
Çamlıça benim toprağım.
Şehit düşmüş bir gardaşım.
Ağların Türkiye'm ağlarım.
Şehidim ABUZER DOĞAN
Gürün şehidine yanan.
Nura gargeylesin mevlam.
Ağlarım şehidime ağlarım.
Lütfen siper alın,saklanın bir yerlere
Şöyle orjinal bir kaç küfür edecemde
Güzel dostlarım,zarar gelmesin sizlere
Hayatta insanı rahatlatan
Oooh diye bilecek kadar mutlu yapan
Bir teknik var benim bildiğim.
Küfür demişler onada.
Ana dedim hiç sesimi duymadın
Ana senin varlığına doymadım
Sana doyuncaya benle kalmadın
Uçup gittin birdahada dönmedin.
Dudaklar çatlak,eller çamurlu
Kazancı helal kendi gururlu
Yalan dünyadan çoktur umudu
Bakış anlamlı hemde gururlu.
Yanmış güneşle esmermi esmer
Dört yavru ana babayı bekler
Yarulmuş beden dökülür terler
Yorgun olsada yine gururlu.
Yalan dünya sanmayın cani
Ele geçmez bir ânı dahi .
İyi bilin bu dünya fani.
Alıpta gider bir gün âni...!
Sağlığında sahip çıkmayıp hep irdeler
Her evlat ataların mutlaka kaybeder
Sonunda dövünür,başlar vah ile tühler.
Bu evlatlar ataları sağken nerdeler?
İş işten geçer sonra kafası dank eder...
Ne olurdu sağken elden tutsaydın?
Sarılıp boynuna elin öpseydin?
Hayırlı evlat sırasına girseydin?
Arkanda bir dağdı şimdi nerdeler?
Soysuzlar, şerefsizler yine gudurdu
Ciğersizler ciğerleri yakıp gavurdu
Otobüsler yakıp yıkıp küller savurdu
Ulan gerçekten sizi bir anamı doğurdu?
Yazın güzel kışın güzel.
Gölün güzel taşın güzel.
Senden ayrılıp giderken.
Ardımdan bakışın güzel.
Oy aşkım gök pınarım oy !!!
Senin için ağlarım oy !!!!!!
Kurudu göz pınarım oy !!!
Senden ayrı kalırım oy. !!!!
Gündüzleri kaçamak çarşıya indiğimde
Görürdüm camekanlar içinde
Kıp kırmızı
Durup seyrederdim
Çok süslü görünürdü gözüme
Eve gelip hayalini kurardım
Bunlardan banada alan olurmu diye
Çocukluk işte
Akşam teravih namazına giden abilerimi
Gece yarılarına kadar beklerdim..
Gırcoğ İsmail emmi
teravih namazına gider.
Bizim gözel emminin
Muzip Mustafası bunu takip eder.
Varıp arkasına oturur.
Ama boşuna oturmaz.
Büyük dikenli
bir kevenide zulada götürür.
İsmail emmi secdeye gidince.
Gel gidelim buyad ellerden.
Ama yüreğini alda gel.
Gittiğini kimse bilmeden.
Gece karanlığa kalda gel.
Şayet gece yola çıkmışsan.
Gökte yıldızları sayda gel.
Eğerki yollarda sapmışsan.
Kızıl ırmak suya dalda gel.
Sen bir başkaydın kız
Bir renk cümbüşü gibi,
Aklımda kalan anıların
Aradan çok yıllar geçti
Acaba o yılları bazan sende hatırlarmısın?
Daha el değmemiş çiçek açmamıış ,
Küçücük bir tomurcuktun.
Biz saldık davul zurnayla
Siz getirdiniz tabutlarla
Şehit oldu kahramanca
Al bayrağını sarıp gider..
İnsan isen insan sevil.
Aşk yalınız kadın değil.
Sade ALLAH için eğil.
Aşk yalınız kadın değil.
Ana aşkı,Baba aşkı.
ALLAH aşkı Kuran aşkı.
Dimağımda her gün tadı..
Aşk yalınız kadın değil..
Ben aşığım tümdoğaya.
Püsküller boynunda nazar değmesin
Götürüp püskülün aşkına versin
Etrafında kahramanca eştirsin
Yolun açık olsun yağazım benim.!!!!
İstanbul uzayıp gitmiş
Çatalca'yıda geçmiş
Ulaşmış silivri'ye
Paralı yolların kalmış
Taa iki tellide
Bundan sorumlular kim?
Bu insanlar nerede?
İstanbullu cezalımı heeey
Büyük şehir belediye
Her vatandaş paralı gidiyor evine.
Moda her yıl değişim öyle sürer
Bu yılın modası kırmızı,beyaz gider
Seneye moda temiz insanlık
Bir diğerinde şeref hasiyet
Temizlensin eski şerefsizler
Hadi güzelim yap bir mucize.
Bak kuşlar dahi geldi dile.
Hadi susma konuş sende.
Sımsıkı sarıl şu bedene.
Bakarak şu gözlerimin içine
Haykırarak ( seni seviyorum)
Deyiver be
İşte bu kadar,
Sadece iki kelime...
Bırak, bırak yağsın
İster kar,isterse yağmur.
Suriye bir taraftan Ruslar bir taraftan
Bir başka maskeye bürünmüş
Ermeniler her taraftan.
Bu kadar verilen can
Bu kadar akıtılan kan
Nasıl temizlensin?
Bırak ,bırak yağsın.
Bizim köyde deleme derdik.
Ceviz ağacından elimizle yapardık.
Günlerce bir eşek mıhı arardık.
Eğeyle ucunu düzeltip delemeye çakardık.
Sıra gelirdi ona göre ip bulabilmek.
Önce gider anama yalvarırdık.
İyiki eski resimler kalmış,
Tozlu raflarda saklanmış
O ketum albümlerde,
Bakıpta gururlanırız şöyle.
Kendi kendimize.
Derizki vay be.!!!
Bir zamanlar neydi ?
Şu köşede oturan dede.
Fettahağa yokuşu gelir aklıma.
Sanki hazan geldi bizim bahçe bağlara
Bizimle doğan aynı çağlara
Teker teker düşmeye başladı
Tutunamayıp dallara.
Şöyle dönüp bir baktım, ardıma
Ahmet'ler,Ali'ler,Adem'ler
Hepsi göçüp gitmiş ardı ardına
Ya arkadaş, yada bir akraba.
Demişlerki bu dünyaya
Artık elveda.
Birde baba var baba
Şam babası değil
Gerçek bir baba
Sırtında yırtık bir aba
Sekiz köşeli şapka başında
Bıyıklar burulmuş
Geldi zıpkın gibi hayata girdi
Nice ciğerleri delipte geçti
Terse çevirdim bütün cepleri
Birini yatırdım kaldı diğeri.
Hayatımız kartmı oldu sanki?
Cüzdanlar kartla doluyo gibi
Dışı çevremizi yakar içiyse bizi
Günümüz hepsi kart peşindeydi..
Kimler yanlış yapmadıki ?
Şu yalancı dünyamızda.
Kimler aşka tapmadıki ?
Şu yalancı dünyamızda.
İlk adımı yanlış attım
Hayatımı pula sattım
Dert üstüne derler kattım
Şu yalancı dünyamızda.
Sen ben ikiliyiz asla bölünmez.
Yanan volkanları yağmur söndürmez.
Kör kütük aşklar nasıl bilinmez ?
Ömür olduğunca bu aşk tükenmez.
Tabağımda lokmaları bölüştük.
Yatağımda canlı canlı öpüşdük.
Karşılıklı rüyaları görmüştük .
Rüyalarım bana Yalan Söylemez..
Hakkın yarattığı her ikiside
Erkek,dişi ayrımı yok bizim meclisimizde
Biri Baba'ysa diğeri Anne
İki can olarak bu dünyaya gelmişse
İster Rizeli ister Cizreli
İster Ankaralı ister Mardinli
Hepisi bizimdir Lazı,Çerkezi
Türk'ü ,Kürdü,Alevi Sünni
Elazığ'ın Gakgoşu,Erzurum'un Dadaşı
Sivas'ta yiğidolar,Trakyada Romanlar
Hepisi baş tacı
Sivas'ın yaylasında
Yatsaydım kollarında
Çalsı davullar zurna
Doyamam halayına
Oy Sivaslım Sivaslım
Bakışına hastayım
Kollarını aç bana
Dolanayım boynuna.
Bekliyorum geç kalma.
Yer ayırdım koynumda..
Hani nikah memuru
Uzatmıştıda sana mikrofonu
Kocalığa kabül edyormusun diye sordu
Sende he dedinya
Ayağıma yöneldin daha sonrada
Bir anda kendimi orman içinde buldum.
İçimde sanki karakış fırtınası.
Soğukta titreyen yalnızlığımı.
Zor ısıtırdı belgırat ormanları
Hiç düşünmedim sonrasını
Çıkardım cebimden çakmağımı
Önce cıgaramı,
Görüpde küçümseme
Tabakla dolu turşu
Zaten yetiyor onun duruşu.
Yayıktan çıkmış koyun yoğurdu.
Yanında özenmiş çalkama,
Dizilmiş bardaklar sırasıyla.
İçimdeki duyguların hepisi sensin.
Kalbimdeki sevgilerin debisi sensin
Kadehimdeki rakımın mezesi sensin
Şu yazdığım şiirlerin namesi sensin
Oh ne güzel hayat bu
Buldun sıcacık baba yurdunu
Etrafında çiçekleri kokladın
Cam kenarına huzur ile yaslandın
Dışarda kış ister fırtına
Kimin umrunda
Asla bir dostunu düşmanına
Satmaz kimseyi benim Sivas'lım
Namertliği şerefi şanına
Katmaz ölsede benim Sivas'lım.
Yapar kendine yakışan tarzı
Sözleri olsada biraz farklı
Doğru insanların öz gardaşı
Yakmaz adamı benim Sivas'lım.!
Buda sana gelsin
Dikkat buyur dörtlüğe
Benim bildiğim yiğitse
Boynunu bükmez
Gençsin sana yakışmaz
Boynu bükük gibisin
Benim gözümle.
Dik dur be.
Umman denizlere doğru açılmak
Kuşlarla hep yarışmak var içimde
Çıldırıncaya kadar aşkı yaşamak
Sevgi çığlıkları atmak var içimde.
Sev evrende yaşayan tüm insanı
Can ile canan deyip elden tutanı
Dünya dediğin bir sevgi harmanı
Seveni baştacı yapmak var içimde
Benimde bir köyüm var.
Tam ortasından ırmaklar akar
Etrafına bak sırf kel dağlar
Ne ormanı nede yeşili var
Her tarafın sarmış ulu kayalar
Bahar yağmuruyla
Bir gün aniden çıkıp gelsene.
Eski anıları anlatırız
Tozlanmış albümü indirir
O deli zamanların resimlerine bakarız
Hem biraz gülerdik
Eskiler gibi
İşte aradığımız
Özlemleriyle yandığımız
Eşi nadir harika manzaramız.
Rüzgarlar duvarlarda
Kendi zevkince çalışmış
Kendi zevkince fırça, tuvelini kullanmış.
Manzarasını ustaca işlemiş
Nakış nakış bakarmısın sanata
Çatılara kadar ulaşmış
Yaparken bu ustalığı
Hiç korkma gardaşım
Ferah tut kalbini
Yıkamaz hiç bir Allahın kulu bu Memleketi.
Asırlar boyu nice çakallar diş biledi
Uzaktan ,yakından.
Türkleri tanıyan tanımayan
O tren kaçtı artık son hızla gider
Daha çocuksun gençliğin heder
Dönüp ardına bakmadan ömürler biter
.Geride sadece temiz adın kalsada yeter.
Tayip küçük hasta çardakta yatar
Hikmet kesim domuzlara korkuluk yapar
Ben kamerda bunları bir araya toplar
AHMET kardeşte bizlere hohut firiği üter
Vay dünya vay daha dün gibi bunlar
Tarlalardan her türlü sebzeyi toplar
Her çeşiti eşitleyerek koliler yapar
Nerde ihtiyaçlı varsa onlara koşar.
Senin ile yaptık ciğer ızgaraları
Kanatlar soslayıp üflemiştik mangalı
Beraber adımladık köyümdeki tarlayı
Beraberce aşındırdık nice yolları
Üzüm ekmekle belediye parkında
Etli ekmekler yenirdi ara sırada
Bonkerdi güzü yoktu parada pulda
Beraberce kıskandırdık nice kulları
Bir can bir cananı gerçek sevmişse.
Hep ardında çılgın koşması gerek.
Canan Can'a eğer ümüt vermişse.
Aşkı için köle olması gerek..
Dünya nimetin ayağına sermeli.
Beraber bahçeden güller dermeli.
Kölesi olduğu gözle sürmeli.
Aşkını doyası öpmesi gerek..
Allahım bu nasıl bir dünya?
Bu nasıl asır.?
Erkeği özeniyor bayanlığa.
Bayanların hepsi kısır.
Çoğunun içinde yoktur çamaşır.
Çıkar caddeye sağa sola sırnaşır
Gidip çamur gibi insanlara bulaşır
Bir işe yaramaz aylak,aylak dolaşır.
İşçilerin hepsi ağlıyor,babasız kalmış
Sizin gibi bir baba daha gelmemiş
Siz gelip çocukların erken terketmiş
Musatafa Koç gerçekten aslan yürekmiş
Dost diyerek başınızı yasladığın
Başınızı okşuyor gibi aldınız.
Sanki ölçü alıyordu anlamadın
Başınıza çoraplar ördü şaşdınız.
Kuzu koyun otladınmı?
Soğan ekmek yiyen çocuk.
Hatır gönül topladınmı?
Her acıyı çeken çocuk.
Yünden yorgandamı yattın?
Sabah kalkıp soba yaktın
Sağa sola caka sattın
Ayak donsuz gezen çocuk.
Kar güzelliktir .
Kar berekettir.
Kar temizliktir.
Kış gelende.
Yurdun her köşesine.
Metrelerce yağsa keşke.
Şu arsızları,
Namussuzları,
Katilleri,
Cahilleri,
Boşa geçen her gün
Ömürden geçer
Bir günün dahi,
Kıymetini bilmeyenler
Aslında yazık eder.
O bir güne boş ver diyenler
Zamanı gelince kafa dank eder
Şu yalancı kahbe dünyada
Elim tutup, gözlerimde görürken
Şu dizlerim varya şu dizler
Bahar gelince koyunlar yavru yapardı
Anamda onlardan avuz sağardı
Onun kendine has
Bir lezzeti,bir tadı vardı
Kuzulara avul köşesine
İnce çubuklarI yan yana dizilir cığ denen
Küçük bir evcik yapılırdı.
Otlaklar çok uzak değildi
Hemen yakındaydı
Anamda arkamdan beni takip ederdi
İlk çıktığımız zaman kuzular
Otlamaktan çok zıplamayı severdi
Bizim hoşumuza gider,
Anam kahkahayla gülerdi
ağım bitince guzuları emiştirirdik
Her guzu gidip anasını bulurdu
Buda Allahın bir hikmeti
Yabancı kuzu gelince ana tekmelerdi
Arardı kendi yavrusunu,
Buluncaya kadar melerdi
Buda bizim emektarlardan.
Hep yolumun üstündeydi
Hiç unutmam.
İşi olunca piyasaya çıkardı
Akşama son durağı yine buraydı.
Ey gidi koca adam
Hep böyle oluyor
Bu yalan dünyada yaşayan
Böyle kurmuş düzeni
Biz kullarını yaradan
Gelir dünyaya bir çırpınış bir telaş
Kim özlemezki vefalıysa evlatlar.
Elli sene anasız geçen o yıllar.
Sanki daha dün gibi içerim yanar,
Göz pınarlarım dolar dolarda taşar.!!
Ne kadar acıymış ardından ağlamak
Sağken varmış boynuna sıkı sarılmak
Gençken nerde onu düşünecek idrak
Sonunda dank eder,akılsız kafalar. !!
Bir köyümüz vardı
Uzak çok uzaktaydı
İsmide gökçeyazı
Bizi değilde tüm ataları
Param parça yapıp dağıtmıştı
Babam sağolsun bir ev aldı bize
İlçenin mahallesinde
Köyümde doğdu bak bu adam.
Kendisinden çok dosta yanan.
Her peteklere çomak sokan.
Buda böyle bir ,deli adam....!
Her dostunu arayıp bulan.
Ayrı ayrı selamlar salan.
Boyundan büyük işe dalan.
Harap derenin seli adam...!
Demiri iki kişi karşılıklı döverler
Ateş karşısındeki küle terler dökerler
Alın teridir alın o küle dökülenler.
Onlarda tarih oldular eski demirciler.
Demirciler demiri demirlerle döver.
Birisi kızarırken soğuk tokmaklar iner.
Körük yok kömüre kompresörler üfler.
Onlarda tarih oldular eski deri körükler.
20.asra geri gidesim geldi.
Gelinlerimiz damadat evine giderken,
Ata binerdi.
Bir kişi atın gemini tutar
İki kişide üzengiden tutup göz kulak olurdu
Gelinlerimiz gıymatlıydı.
Benim 20.asra geri gidesim geldi.
Düğünlerimiz tam 3 gün sürerdi.
Cumadan başlar pazar akşamı sonlanırdı,
Yeşilhalılarla kaplanmış gibi
Bahçelerde düğün hazırlığı yapılırdı
Kerpiçler üzerine kalaslar konarak
Büyük bir alan çevrilirdi.
Valla ben özledim 20.asrı
Hepimizin her ailenin birer köyleri vardı.
Kendi köyümüzden başka köylere
Veya ihdiyaç teğmini için şehire
Atı olalan atlarıyla yoksa eşeğiyle
Yolculuğa çıkardı
Öküzleri,boyunduruğu,
samıları,samı bağları,
Elinde mesesi
Arkada birde köylü atamızı gürseydim.
Elinde eldiveni,başında tiftik şapkası.
Güneşten kurumuş çarığı
Tabanı delinmiş deliklere koymuş çarpanayı
Dudak ucunda külleri uzamış acı bir cığarası.
Bereketli geçen günlerimiz
Çelikten kuvetli bileklerimiz
Bitmeyen şefkat dolu sevgileriniz
Cennette geçen tüm rüyalarınız
Hepsi sizinle olsun din gardaşlarımız.
Gökte dolaşan bulutlar
Hep analar için ağlarlar
Ağaçta ötöşen kuşlar
Tek analar için ağlar
Eskiden bizim bir köyümüz vardı.
Orda bizim atalarımız yaşadı.
Yeni nesil ordan dağıldı,
Her yöreye,her illere,her devletlere saçıldı.
Ama bunları yeni nesiller unutmamalı.
Arada bazan hatırlanmalı.
Valla ben özledim 20.asrı artk.
Bostanlarımızı kendimiz yapardık.
Yazın eker biçer toplar,
Kış gelincede ağız tadıyla yerdik
Ahırlar dolusu malımız davarımız vardı
Anam sabah kahvaltı saatında ahıra giderdi
Pinden taze taze yumurtalar alıp gelirdi.
Yumurtaları tere yağıyla yapardı
Tavaya koyunca cazır cuzur eder
Mis gibide kokardı
Benim 20.asra geri gitmek,
Geliyor sanki içimden artk
Fukaraydık bazan aç kalırdık
Gara lastik bulamaz çarık giyerdik
Tarlaları kara sabanlarla sürer
Tohumları önümüze önlük bağlar
Avuçlarımızla saçardık tarlalara
Verimliydi,bereketliydi
Çokta gıymatlıydı.
Şu karşıda oturmuş bardağına çay dolduran
(Kel) Abubekir Amcanın oğlu Ahmet Küçük.
Odun kırmış yorulup oturmuş.
Bir bardak çay içmek için.
Ben kendi bahçe kapısından içeri girdim.
Resmini aldım hala haberi yok.
Kafayı kaldırıp bir baktı .
Geldi ufaktan biraz fırtına yaptı
Camdan şöyle uzanıp sadece baktım
Beş dakika sürmeden güneşler açtı
Nasıl kar yağışdı bende anlamadım.
İnşallah daha gerisi çok bol olur
Şu mikroplar biraz ölüpte yok olur
Herkesler dolaşıyor hastane doktor
Kırk gün oldu ben bir çare bulamadım.
Hava kirli insanlar dahada kirli
Çok hoşta gitmiyor insanlığın derdi
2015 yılı tüm insan alemin gerdi
2016 da gerçek olsun umutların.
Bu gün son gece iyi kötü bitti artık
Yarın için 2015 le birlikte vedalaştık
2016 ya adım atmak için hazırlandık
Huzur içinde olur inşallah kulların.
Herkese huzurlu, mutlu bir yıl olsun
Her eve neşe,şefkat bereket dolsun
Devlet,Asker,Yöneticiler sağolsun
Ömür boyu duaya açık kollarım..
Ne güzel eski anılar bunlar,
öyle değilmi?
Tam 30 yıl olmuştu,
ben buraları terkedeli .
İşte ta o günlerden hatırlıyorum,
güzel memleketim ben seni.
Birtek dostu tanımaz olmuşum,
tekrar dönüp geldimki.
Bu ne kadar acı bir şeymiş?
Yaktı,yaktı benim içimi
Benmi istiyorum toprakmı çekti.
Bırak her şeyi yaş yetmişi geçti.
Şimdi bir tarafı seçmenin vakti.
Ya Gürün ya gürbet seç artık haydi...
Hafta sonu canım gürün'ü ister..!
Baba vallah sen bir delisin derler.
Her birisi başka lafları söyler?
Göresin geldiyse kaç artık haydi..
Yazık oldu,nereye gitti bunca hatıra
Araki bulasın yenimi geldi aklına..?
Kırdık,yaktık eski anılarımız hunharca
Bak,işte bazı resimlerde kaldı burada !
Ey densizler nal rahatsızmı etti sizleri
Asvalta yakındı hemde ahşaptı evleri
Hâlen kulaklarımda o melodik sesleri
Nal ve kamçı sesleri artık daldı şarkıya.
Tatlı bir yokuştur Gökpınar yolu
Dağlara can verdi suların kolu
Bu kıymeti bilsin her insan oğlu
Herkesi çağırır Gökpınar suyu.
Seyri doyumsuz gölünde yüzerken
Bu güzel köşeyi zevkle gezerken
Her gece aklımda yatayım derken
Kalmıyor gözümde bir yudum uyku
Terzi Mehmet Küçük vardı
Sularbaşı köyünden.
Allah rahmet eylesin.
Bu tüm Gürün güllerini dükkana toplardı
İbo,Çödü.Eryaşar,Yunus gibi
Gürün güllerini
Sene 1961 yaz tatili.
Köyde kendi bahçemizde kuzu otlatıyorum
Köy bekcisi yanıma geldi.
Gel bakim lan esolessek yolda gelirken,
Hep bostanlara zarar vermissin deyip,
Bana bastı tokatı
Ben çocuğum tabi
Sene 1973 sıcak bir yaz günü
Vakit akşam üstü
Kayın pederlerden geliyoruz.
Onlar yassıcatepede tarafında
Hanım kolumda.
Yeğenimle kayınımda yanımda.
Yuonus komutan gözüktü karşıda
Her gün ekrana bakıp çarpıyor kalpler
Bu günde verdikmi teröre şehitler
Diyerek kalp üstünde duruyor eller
Her gün anamız ağladı artık yeter.
Ankara kana bulandı yine eylem.
Başımız sağ olsun,ağlama Türkiye'm.
Şereffsiz terörle Türk'evuramaz gem
Her gün anamız ağladı artık yeter.
Ey gülsoy ailesinin temel taşı, direği
Yüzü temiz ruhu temiz kocamandı yüreği
Kırmızı eti şiş kebap yapıp yemeyi
Tüm ecdat bu kardeşlerden öğrendi.
Yalnız gürün değil o yoldan geçeni
Hayran bıraktınız doğu batı bütün milleti
Nam saldınız yaydınız o güzelim lezzeti
Birisi İbrahim biri Adil işte bu iki kardeşti.
Halen aynı ortamda yaşayan gardaşlarımız var.
O günleri yaşayan insanlarda huzur var.
Mutluluk var,insanlık var
Küçüğe Sevgi var,Büyüğe saygı var.
Anane var,örf ve adet var
Hiç o günler unutulurmu.?
Gülüşüne vay hayranım
Duruşuna ben kurbanım
Bizimle aynı harmanda
Ah benim köylü kadınım
Parmakta takılı ellik
Ayağında naylon terik
Beraber ekinler biçtik
Ah benim köylü kadınım
Hacı amcaya herkes deli Hacı derlerdi
Aslında asla deli değil o bir divane idi
Elinde tesbihi omuzunda birde kendiri
Adım adım dolaşırdı GÜRÜN şehrini.
Hamaldı ama taşıyacak yük bulamazdı
O zamanlar herkes kendi işinin hamalıydı
Elinde yükü olan görünce hemen alıp taşırdı
Para almaz siz bana dua edin o yeter derdi
Dünya varmış birde yokmuş
Bu dünyada hayat zormuş
Bahçedeki güller solmuş
Sen bari selamatmısın?
Yürümüş üste zorluklar
Bel bükük düşük omuzlar
Dize çıkmış tüm çamurlar
Sen bari selamatmısın?
Bu gece rüyamda gördüm Kazım amcamı.
Bir yerde yemek yeniyordu kalabalıktı
Oradan bir ses duydum Kazım Amcada burdaydı
Ben bardak alma bahanesiyle çıktım dışarı
Gerçekten oda yemek masasındaydı
Heyyyyt dedeye bak dedeye
Sırtını vermiş toprak berklere
Torunlar kapmış minderleride
Kendisi kalmış kuru yerlerde.
Dedelerin kaderi budur koçum
Atmışını geçen toruna maymun
Çocuklarla oynamadın bir oyun
Torunla debelen tozlu küllerde.
Koca bir asıra vurdun bir damga
Kimi zaman göz yaşıyla ağlatın usta
Bazan mekana sığmaz oldu kahkaha
Mekanın cennet olsun sen büyük usta.
1950 lerde Muhsin Ertuğrulla tanıştın
Aynı yıllarda tüm rollerini kapmıştın
1998 lerde devlet sanatcısı unvanı aldın
65 yılda 200 oyunda sen büyük usta
Hep gördüğümüz aynı manzara
Kimi pirzolasını koymuş mangala
Kimileri içileceğin yığmış masaya
Sadece seyre dalmış fakir,fukara.
Toplum olarak şu yaz aylarında
Bazan bağda, bazan açık kırlarda
Bunları hiç düşünmeden masumca
Hepimizde düşüyoruz aynı hataya.
Ne bir zibil bırakır nede bir hışır.
Ne bulursa affetmez zulaya taşır.
İşi çok olan varsa başların kaşır.
Herkesi soydun yine doymadın Aşır.
Gece gündüz elleri cepte dolaşır.
Ne samanlıklar kalır nede bir ahır .
Ocaklık şayet boşsa dalmıştır tandır.
Aha oralardan ne aradın Aşır.?
Esmeri sevsem sarışın küser
Sarışın desem kumral ah çeker
Kumralı seçsem kızıl çok şeker
Dört karışımdan bir duble yeter.!!
Biz karşılıklı iki kişiyle kollarından tutardık .
Damın bir ucundan diğer ucuna kadar sallardık.
Uzaması için birde kendir ile bağlardık.
Damda Loğ çekerkende zevkten uçardık
Eskiden beri aşk dolu yüreğim.
Kökten yaktın biraz kalsın demedin.
Savurdun külümü talan eyledin.
Dibe daldın biraz kalsın demedin.
Yüreğine sağlık yürekten sevgin.
Vurdun yüreğime acı söyledin.
Eski yâreleri hep tazeledin.
Kaşı çattın biraz kalsın demedin.
Acı unutulmaz içerde saklı
Hep üstlerde durur sanki baş tacı
Külleri açarsan duyarsın acı
Hep açtın birazda kalsın demedin.
Doğuşta yazılıp okunur ferman
Ah çekerken çıkar acı bir duman
İnsan için aşk yanan bir harman
Kibrit çaldın biraz kalsın demedin..
Aha bu yılıda sağlıkla gerilerde bıraktık
Ne kaldıki son kuyruk yarısına tırmandık
Nice zorluklar atlatıp, nelerle uğraştık?
Şükrolsun zor yılın sonlarına Yaklaştık.
Her yanımız çemberler gibi sarıldı
Hepisi düşman oldu dostlar kalmadı
Gerçek dost olarak Azarbaycan kaldı
Onlara sonsuz teşekkürler yolladık.
İnsan unuturmu doğduğu köyleri?
O zaman kaybedersin öz benliğini.
Hatırlamaz orda geçmişini ceddini.
Herkes nasıl,nerden geldiğini bilmeli.
Köyünü unutan bir köylü olurmu?
Köyüyün içmedinmi bir tas suyunu?
Merak etmedinmi eski geçen soyunu?
Herkes nasıl,nerden geldiğini bilmeli.
Sivas'ın rüzgarları her gün essede.
Ensemizi hafif yalayıp geçsede.
Saçları okşar gibi gelir bizlere.
Sanki gardaş olduk hiç gitmez biryere.
Eser gardaşlardan ta kaleye kadar.
Yerlerdeki tüm karları önüne katar.
Nefesi uzun zevkle ıslığın çalar.
Uyarı verir bütün çevre köylere.
Tövbe de hocam,daha yolun başında.
Nica hatıralar bırakmışındır o geldiğin yollarda.
İllaki ucu yanık aşk mektupları olmasada.
Çook ilginç şeyler vardır sizin dağarcıkta.
Hancı sarhoş yolcu sarhoş demiştin
Çaldın çağırdın isyan ederek gittin
Daha nice tele vurup söz diyecektin
Bu koca dünyayı sen erken terkettin
Şimdi olsaydın neler neler söylerdin
Sen gideli ne fırtınalar esti göreydin
Nice anaları ardın sıra melettin
Yürü çoban sürüde kurt var demiştin
Döktün meyvelerimi yerle bir ettin.
Çatlayana kadarda oturup yedin..
Eskiler için bir teşekkür etmedin.
Çektin baltanıda bedenim kestin?
Ben daha yeni onbeş yaşına girdim.
Yirmibeş sene daha meyve verirdim.
Benimle senin bilmemki neydi derdin.?
Çektin baltayı beni yerle bir ettin..
Kaybedince hiç bulamazsın arama.
Sağlığındaki olan tadı lezzeti.
Ben doyamadım onbeş yılda babama .
Bırakma öpün o koca elleri.
Kaybettim onu,tam oldu,elli sene .
O yanan ateş halen durur içimde.
Çok kar yağdı ikimizin üstüne.
Dumansız ateşler hâlen sönmedi.
Aynı yastıkta kocayın derdik eskide
Çünkü başlar aynı yastığa konurdu
Nasıl oldu ne oldu baktım bir gece
Aynı yastık bölünmüştü ikiye
Bir metre boylarında uzunluğu
Yüzünde bir kılıf
Dokunmayın kapıma
Kilidim asılı kalsın
Birdaha bakmam arkama
Bırakın kapalı kalsın.
Açmayın penceremi
Kuşlar camdan uçmasın
Kapat kapat perdeleri
Seni başkaları görmesin.
Gazanda pişen çele
Hemde kuzu etiyle
Amanda bir gözelki
Gel hele bir gel hele.
Bir öpücük vehele...!
Tandıra vurdum kete
Sajın üstünde kömbe
Ayranla bir gözelki
Gel hele bir gel hele.
Bir öpücük vehele...!
Hani okulu bitirip gittikten gayri.
Nasıl oldu reddedip terkettin beni.
Düşün köşede beklediğin günleri.?
Bahçe duvarlarından sordum ben seni..
Her çeşit zorluklarla buluştuğumuz.
Çardakların altında seviştiğimiz.
O sabahlara kadar öpüşdüğümüz.
Bahçede kaysılardan sordum ben seni.
Gürün'e yaz geldi gel dediler
Hemen çıkıp geleceğim ne bilsinler
Bende kapıldım, çok heves ettim
8 kasım pazartesi Gürün'e gittim
Oraya bir vardım buz hane gibi
Ordakiler o havaya alışmış tabi
Vücut artık temiz havaları unutmuş
Eğzoz dumanıyla kan kardeş olmuş
Genelde baharın koşarım sana
Her mevsimi sanki bal ayın Gürün
Gece uykularda rüyadır bana
Bahçnde çekilen halayın Gürün.
Sallarını parka gibi kullandık
Şallarını mendil yapıp salladık
Kimi zaman fular diye bağladık
Hangi güzelliğin sayayım Gürün.
Özpınarın aşkı sensin dünyada
Gündüz hayalinde gece rüyada
Gelen hayran kalır gürünüm sana
Bende gelip sende kalayım gürün.
Bir gün aç ,bir gün toksanız
Bu gün varız yarın yoksanız
Bu hayatı nasıl yaşıyorsanız
Hepisini boş ver, sona bakınız.
Yaşantımız olmuşsa tarımar
Dağlarda boran içerimde har
Hele bak ahir çıkınında ne var
Hepsini boş ver,sona bakınız
Ah ah eskiden sevgiliye mektup yazılırdı
O mektubu sevgiliye ulaştıracak
Birde posta aranırdı.
Götürüp kendi elinle verecek yürek nerdee?
Hep o zamanlar utanmalar vadı
Küçük kardeşi ayarlanırdı
Daha sevgiliden önce.
O ESKİ TANIDIK
Sabah kalkıp çarıkları bağlardık.
Dağda taşta koyunları otladık.
Getirip havşada sütlerin sağdık.
Makinayla sütten kaymak ayırdık.
Onlarla beslenip onlarla kandık.
Dökülen kaymağa parmak salladık.
O ortamdan ayrılıp gurbette kaldık.
Bu sanal alemde seyrine daldık.
Şair: Süleyman Özpınar.
24 Kasım 2015 Salı.
64. Hükümetin Ülkemize
Milletimize hayırlı uğurlu olmasını
Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum.
Ayrıca yeniden MSB Bakanı olan
Gürün'ümüzün Medarı İftiharı Sn İSMET YILMAZ'ı
Yaz gelip geçti,geldik kış aylarına.
Bakıp durursun Terzi oğlu dağına.
Başlar gayri gurbette kısmet arama.
Tuz basar bu gurbetlik her gün yarama.
Doldu çovalım kilitledim ağzını.
Azığım hazır bağlamışım çıkını.
Taktım dalıma can yoldaşım sazımı.
Yine çıktım zalım gurbetler yoluna...
Sayın istanbul büyük şehir belediye başkanı.!!!
Artık hiç yakışmıyor İstanbul sokaklarına
Bu yakışıksız çarpık çurpuk kaldırım taşları
Yakışıyomu istanbulun şöhretine, şanına.?
Yazık şu yollarda giden cocuklu analara
Yazık eli bastonlu, yaşlı gezen insanlara
Allah yardım etsin özürlü gardaşlara
Tehlike onlarla beraber her adımda
İşe giden insanda gömlek giyecek
Ütülü kalmamışsa kendi ütüleyecek
Ütü sesinden rahatsız oldum diyecek
Başka değil ben bu bayana çüş derim.
Kocası eve gelir yemeği yoktur
Sormaya kalkışma bahane çoktur
Bu aşk artık buz dağından soğuktur
Nolur şu yakamdan artık düş derim.
İşimizdi düz duvarlara tırmanmak
Ana babadan çok dayaklar yedik
Az gelirdi bir güzele bağlanmak
Daldan dala uçan kuşa benzerdik.
Hem deli hemde deli kanlıyken
Dünyayı hep toz pembe sanarken
Kendi kazancımız midemize inmezken
Dalga dalga coşan suya benzerdik.
Bazı arkadaşlar sanki Gürün'e doğalgazın gelmesine
razı değiller gibi.
Yoksa banamı öyle geldi.
Öyle birkaç yazı okudum.Gerçekten üzüldüm.
Doğalgaz rahatlık,güzellik.temizlik.çağdaşlık saya bildiğin kadar say.
Bazı gün insan yerinde duramaz.
Oturup doyası içesim gelir.
Azgın sular gibi coşar tutulmaz.
Kanatlı kuş gibi uçasım gelir.
Çekin gardaş çekin sivas halayı.
Takmayın etraftan yamuk bakanı.
Salla mendilini,patlat naranı.
Artık susuz duble atasım gelir.
Bak şimdi kaldık yapa yalınız
Ahmet kardeşten artık ayrıldık
Üç kişiydik aniden düştü sayımız
Ne güzel şendik yavaş yavaş azaldık
Biz bir birimize sarılalım sıkıca
Beraber yiyip içtik güldük yıllarca
Şükürler olsunki yüce mevlaya
O sayede biz birbirimize bağlandık.
Yoklama yapılıp adın okunsun.
Bir gün çağrılırsın haberin olsun.
Aklanıp temiz tabutuna konursun.
Rüyadır sanırsın haberin olsun.
Atmışını geçtin geldi yetmişin.
Başına toplanır dostun kardeşin..
Bir baktınki kapanmıştır güneşin.
Yalnızca kalırsın haberin olsun.
Tak tak başlar oymaya
Ceviz dalında garga
Sanki babasından galma
Vay şerefsiz kel garga
Biz Güründe sade üç arkadaşdık
Arkadaştan da ileri sanki gardaştık
Daha neydi yeni atmışları yaşadık
Ecel aldı senide gardaşsız kaldık.
Öğle saatlarında haberin aldım
İnanmak kolaymı şakadır sandım
Ahmet sonunda bize bunuda yaptın
Çekip gittin bizide gardaşsız kaldık
Çocukken ordaydım,toprağında oynadım
Meyvelerin yedim ,tatlarına doymadım
Irmak göleğine beyaz donla atladım
Yaban ellerinden bezdim sana doymadım.
Yayla evlerini teker ,teker dolandım..
Kavalların çalıp hoyratların söyledim.
Adım adım dolaştım çevrede köylerin
Yaz boyunca gezdim amma doymadım.
Kurdaleler bağlayıp saldım hediye
Zaman uzadı beni özlersin diye
Saklarsın bunları unutulmaz hanende
Kırmızı gülde bıraktım koklarsın diye.
Gidip dişini fırçalarsın banyoda
Sifon niye çekilmedi diye bağırır
Ben gelmeden kendi gider komşuya
Sende bura gelesin diye çağırır.
Ömür yapıcı değil ömür törpüsü
Vallah ne asvaltı belli nede köprüsü
Ne seveceği belli olur nede öpüşü
Çok geçmeden sakal saçlar ağarır
Öyle bir DÜNYA istiyorumki
Mutlu olsun bütün insanlar
Birbirlerini sevsinler.
Birbirlerini kırmasınlar
Huzur içinde yaşasınlar.
Öyle bir ANA istiyorumki
Evladı sımsıkı bağırlarına bassınlar
Öyle bir BABA istiyorumki
Hırsızlaları, arsızları,namussuzlar
Ben sevemedim o beni sevdi
Koşar gelir her fırsatta öperdi
Birde ses çıkartırki şılap deyi
Sanki manda göle sıçar gibiydi.
Parmak gibi kalın kalın dudaklar
Elma gibi kıp kırmızı yanaklar
Yakaladığı her köşede mıncıklar
Birde gelişi varki uçar gibiydi.
İşte o kürsüye çok girip oturduk
Belden aşağı fırın gibi ısıttık
Nice çerezler sofrası kurduk
Tabaklarla çekirdekler çıtlattık.
Dut kurusu,çedeneyle gavurga
Yanında misget,hünkar elma
Sonunda başlardı kahkaha
Karşıkinin ayakları gıdıklardık.
İster Alevi ister sünni veya ermeni
İnsansa beni ilgilendirmez mezhebi
Dinlerim dudaktan çıkan sözleri
Beni fazla bağlamaz bundan ötesi.
Ben insanı insan diye severim
Yeterki araya fitne fesat girmesin
Tüm insanlğa aynı bakar gözlerim
Göz kırpışı aynı,Farklı değil öpmesi.
Benzeri bulunmaz güzel vatanım.
Geldi bahçelere yine hazanın?
Düşen yaprağına destan yazarım .
Yaprağı koynumda saklar gelirim..
Gazeller dökülmüş kahve,sarılı.
Üstünde çekilir SİVAS halayı.
Hasretim toprağın yağmuru karı
Kışın karadan adam yapar gelirim.
Her mevsim güzeldir benim gözümde.
Bahar,yaz mevsimin, kışın, güzünde.
Herkesin anısı dolu özümde.
Hep sırayla dostları koklar gelirim.
Hep baharın gelince sana gelirim.
Yaz boyunca senle sefa sürerim.
Kış gelende damda karlar kürerim.
Son bahar hasatın toplar gelirim..
Herkesin doğduğu toprak kutsaldır.
Arı gülü toplar hedef kovandır.
Bütün dostlar gelip orda toplanır.
Bende durmam burda koşar gelir.
Süleyman Özpınar.07.10.2015.Şiirin Hası.
http://www.siirinhasi.com/siirler/essiz-vatanim-1583.html
Nice saldırganların nefesin kestik
Bizler çok tufanlar atlatıp geldi
Ulu dağlar yakın olsun istedik
Zirveye ulaşıp ezeriz dedik.
Demokrasi var başka şey istemez
Tepede olanlar altı ezemez
Türk evladı sıkıntıya gelemez
Allah der engelleri yıkarız dedik.
Demokrasi var başka şey istemez
Tepede olanlar altı ezemez
Türk evladı sıkıntıya gelemez
Allah der engelleri yıkarız dedik.
Aşk aşığın gözlerini kör eder?
Yolda duvarlara çarparak gider
Aşk yüreğe vura vura pelt eder
Son raporunu böyle sunar eksper.
Kokusu var insanları mesteder
Buna yetmez sözlükteki cümleler
Aşkın kitabını yazmak isterler
Kalemler aşınır dolar defterler.
Ey rahmetli behzat dede..!
Şöyle yaşı 55 -60 ın üstünde olupta,
Acep sizi hatırlamayan varmı Gürün'de?
Ulu cami karşısı umum tuvalette,
Hep konuşurdu kendi kendine.
Giderdin ufacık bir su dökmeye,
Ayağında Çakşurda dokunmuş
Şaldan şalvarı ile
O tepe ardında bir köy vardı
Oralarda arkadaşım yaşadı
Doğuştan şen ve şakacıydı
Bizlerle hep el ele dolaşırdı.
İsmin Kavak yolların çıkılmaz
İnsanları güzel vede hatırnaz
Arkadaş sen Mete Korkmaz
Nerdesin buralar sensiz kaldı?
Şehidim FEHMİ al bayraklara sarıldın
Ciğerimizi yaktın güzel evladım
GÜRÜN değil ülkemizi ağlattın
Ruhun şadolsun Cennet olsun mekanın.!!!!
Senin bukadar hırsın nedir be kasap
Seni gören canlılar ağlar birisi gülmez
Bir elinde satır diğer elinde masat
Bulduğu canlıyı keser fırsatın vermez.
En büyük düşmanı canlı gezendir
Bir kısmı böğürür diğerleri meleşir
İnsan ne kadar cani olsa insafa gelir
Hiç birine imtiyaz yok asla dinlemez
Uzaktan kumandayla giden araba
Sinyal kesilir gider toslar duvara
Ne yetim fayda görür nede fukara
Kumandaya güvenip çıkmayın yola
Ekmeğimin ortağı oldu benimle
Evimize bir hırsız fare dadandı
Vay şerefsiz fındık kuyruksuz fare.
Sanki benimle çalışıpta kazandı.
Buğday çovalını dibinden delmiş.
Yedi sülalesini toplayıp gelmiş
Yediği buğday kadar geri pislemiş
Çovalı bir çektim çoval elimde kaldı.
Köklerimiz tinciklerimiz
Dallar ve kollarımız
Her tarafa uzansada
Her daldan güneşini alsada
Her damardan suya kansada
Biz bedende birleşiğiz.
Yahu biz neyi bölüşemiyoruz?
Hepimize yeter bizim güzel yurdumuz.
Şimdiye kadar tüm atalarımız.
Bu ülkede kardeşler gibi yaşamış.
Gülecek zaman gülmüş
Ağlayacak zaman diz dize oturup ağlamış.
Dudaklar herşeyi söyletir .
Onuda yöneten yürektir .
Güzel insan güzel sesverir .
Yürekteki güzelliktendir.
Yürek suskunsa dudak suskun
Bülbül şaklamaz sular durgun
Dilimiz dönmez kalem yorgun
İleri mevki kudrettendir.
Elli sekiz dir Sivas plakamız.
Sivas toprağı ana vatanımız
Gürün bizim yiğitler mekanımız
Kessen kırmızı beyazdır kanımız.
Buraya Sivas iç anadoluda.
Boyun eğmez asla namert uğruna
Düşman giremedi Sivas yurduna
Karışık yok safkandır ecdadımız.
Yanmazsın korkma ateş harında
Tandıra hamuru vurun tavında
Boş dönmekte var düşman avında
Son değil gideceksin yine yarında.
Dik dur düşmana eğme boynunu
Düşmanında olsa öğren soyunu
İçme her gördüğün kuyu suyunu
Zehirli atıklar olabilir kuyuda.
Bir komşumuz vardı
Tam manasıyla insanın hası
Lakabı Çam Mevlüt
Heybetli ve yiğit adamdı
Heybetinden adam korkardı
Zaten lakabınıda ordan almıştı
Hey gidi Veysel Emmi
Han önünden maltepesine nara atardın
Kocaman bir aile topluluğunu
Ayakta tutardın.
İki hanımdan sekiz çocuğu
Bir birine bağlayan
Efsane adam.
Kara yazıları yazdım kara tahtaya
Geleceğim dedi gelemedi yine bu hafta.
Sevgiliyin çehizleri kaldı sandıkta
Senidemi aldı kara toprak bağrına.?
Nice bakkal emmilere yalvardı
Kuyruklara girerek gazlar aldı
Gazı alıncada hemen tamammı?
Bu defada gidip fitilini arardı.
Ah yoksulluk senin gözün kör ola
Elimde lamba giderdik ahıra
Çok goresim geldi güzel anama
Ben çalışırken o ışık tutardı.
Ekmek parası için çıktık binbir hayelle.
Senelerimiz geçti esir olduk gurbete.
Öylede goresim geldiki tandır ekmeğe.
Tandıra Hayali patates gömdük gurbette.
Kazanda pişiyor ah bilsen çeşit yemekler.
Nasılda bir kokuyor yokmu,nerde yiyenler?
Anamın yaptığı yumuşak yünden minderler.
Mimderleri rüyamızda gördük gurbette
Korona vürüsü hiç yaklaşa bilirmi?
Dudağı uçuklar görsün şu güzelliği
O Patatesleri hiç soymadan
Yasla Yufka ekmek arasına
kabuklarıynan,...
Hani analarımızın yaptığı
misler gibi kokan
Taze çökelik varya ,
Karıştırılmış çörek otuylan
Üzerine iki dalda yeşil soğan.
Azıcık tuz,bir çimdikte pul
biber,Üzerinde iyi gider
Tüm analara,kaybedilenlere
Allah rahmet eylesin.
Nur içinde yatsınlar.
Sağ olanlara ,sağlık sihat,
Uzun ömürler versin.
Değeri ve yeri ölçülemeyen
Güzel annelerin kıymeti,
Daha sağken,
Hayatta yaşarken,
Gürün'e giden her insana,
Gürün bağımlılık yapar.
Gurbetcileri Gürün'e çeken,
Farklı bir sihir var.
Ama neden nedir,
neresidir hangi meziyetler,
Bir türlü çözemedim ben,
bunlar,acaba neler bilenler varmı?
Bir hevestir sardı yeni gençliği.
Sanki bitti eski nesil erkeği.
Bakıyorum etrafa hepsi küpeli
Saçlar buket bağlı kalça sitreçli.
Arkadan bakma o kesin yanıltır
Geç önden bak bir kucakta sakaldır
Nerden geldi bu nasıl bir modadır?
Saygı duyarımda, fazla değilmi?
Top olasın çoluk çocuk sana depsin
Paspas olasında her kapıdan geçen sana bassın
İt olasında herkes seni kapılara bağlasın
Ey terör !
Deve olda boş kalanlar seni yağlasın
Eşek olki köy gençleri ağaçlara bağlasın
Davul olda çomak seni her gün tokmaklasın.
Ey terör.!
Yoncalığın cılgayolundan geçip ilerle şöyle
Bahcivan Aslanı bulacaksın.
Ne arasan bulursun onda.
Domates,soğan ,patates,patlıcan,biber ve çele
Aldık ların toplayıp getireceksin eve.
Yapacaksın gavanozlar dolusu menemen ve salça.
Biberle patlıcanları dizeceksin iplere.
Asacaksın pencere demirlerine...
Düşmandan yoldaş,
Eşkiyadan gardaş,
Pintiden paydaş,
Olurmu gardaş.?
Serçeden leşci,
Hırsızdan bekci,
Kasaptan sünnetci,
Olurmu gardaş.?
Bak iyi bak,
Orda o koltukta oturan,
Pala bıyıklı kocaman adam,
İşte o gördüğün benim babam.
Elleri nasır tutmuş,
Bitmezki anlatmayla nerden gireyim
Gidip sizlerde yaşayın orada derim
Çıkıp komşuları biraz dolaşsam dedim.
Yan tarafta Coşkun Yusufa geldim.
Aynı ana babadan olan çocuklar
Bunların hepisi aynı olamaz
Birisi sokakta köpek kovalar
Diğeri oynamaya oyun bulamaz
Allah öyle yaratmışki bunları
Ayrı ayrı her birinin huyları
Biri soyup soğana çeviriyo kulları
Diğeri soyacak soğan bulamaz.
Düğünlerde Sinsindir..
Tepecikte kayısı,y.sazcığazda üzüm
,tozluyurtta lahana,sarıcada elma,
telinde pekmezdir..
Yoncalığın cılga yoludur
ömerin ağıdıdır
İstanbuldan köy,düsseldorf tan sıla,
otlukiliseden şehir olmaktır.
Zemheride borandır..
Tepeciklilerle Fatmadervişlilerin tatlı kavgasıdır..
Her insan,
Her daim bir bahaneye sığınır
Bir bahanenin kuyruğuna sarılır
Bişeylerin arkasına,
Saklanmaya çalışır..
Bir yıldız daha kaydı.
Kimileri sevmezdi nedir bilmem maksadı?
Bana bir yanlışı veya zararıda olmadı.
Bilmiyorum kimin ekmeğini çaldı?
Kimin işini elinden aldı?
Kimi aç veya susuz bıraktı?
Ankara garında bir katliam yapıldı.
İki bombada ardardına patladı.
İlk belirmede seksen altı can aldı.
Ülkemiz kan ağlıyor içimiz yandı.!!
Ankarayı kana bulayan eller kırılsın
Siyasiler birleşsin tek bir ses çıksın
Şu an koltuk sevdasını sona bıraksın
Akıllı olun her yanımızı düşmanlar sardı.
Yoksa seni adaletmi terketti?
Tahta masalarda bırakıp ğitti
Cıgaranla sen baş başa kal hadi
Var aramızda kara bulut dedi?
Pekiya o zaman senin derdinne?
Bu kızgın bakış o hırçın öfkenne
Ali şu gerçeği bana dehele
Benden sana yoktur hiç umut dedi?
Köyler hiç özlenmezmi güzel gardaşım?
Orda galdı çocukken, akan göz yaşın.
Nerde yaşarsan yaşa köyün baştacın.
Çeker ordaki yatan tüm ataların.
Evet her yaşanan yer kendi vatanın
Ama çok farklı köyündeki toprağın
Bir iz kaldı çamura basan ayağın
Kokusu var her yerde güzel anamın.
İnşaat ustası mustafa amca vardı.
Gürün'de herkesin evini yapardı.
Üvey kardeşi mahmutta yanında çıraktı
Bu ikisi kötü köye(Osmandede)
Bir avul yapmaya giderler.
Yan havşada bir horoz var,
Ne his kaldı ne söz kaldı dilimde.
Ruhlarımız bitti iki bedende .
Son gün sus bari,kırıcı söyleme.
Söylesende biter söylemesende.
Nallayıp sürdü bana at,katırı.
Unuttu geçmişte gönül hatırı.
Madem aldın ele keskin satırı.
Bilesende keser bilemesende.
Bak şu etrafına bir kez dünya gözüyle
Nelere şahit olursun bilsen nelere?
At o gözlüğü çıkart durmasın gözünde
Düşürme dilinden tesbih olsun dilinde.
Her şeyin sonunu düşün birde şükür de.
Bunu düşünemdik, asırlar boyu.
Ne kadar kolaylıkmış bize hey komşu.
Eşyalar doldur al yanına çocuğu
Nur içinde yatsın,kim bulduysa bunu.?
Lüks hayat olmuş benim güzel köyüme
Bahçede ne topladın doldur terkine
Yükle bunların hepsini birtek eşeğe
Üstüne sende bin tut evin yolunu.
Irmaklar gibi çağladım
Yayla yayla dolaştım
Senin aşkın ile yandım
Kız aşkın birhoş dediler.
Geleceğim hep ızdırap
Ne rakı var nede şarap
Benim suçum nedir yarab?
İçmeden sarhoş dediler.
Arkadaşım Mehmet'e telefon açtım.
Hoşbeşten sonra bişeyler sordum.
Sizin mahalle ismini değiştirmişler
Nasıl beğendinmi diye latife yaptım
Meğer yarasın dokunmuşum.
Dertleri deşildi o anlattı ben dinledim.
Asırlardır bizler Çakşur biliriz.
Ne olduda ışıtan oldu bilmeyiz
Olsun biz yinede Çakşur deriz...
Harıkbaşına doğru yürüdüm,
Fettahağa yokuşuna varmadan
Bir başka sokaktan geri döndüm,
Asaf Çoban Anadolu Lisesi önünden
Tekrar şairler evi yolundan çarşıya indim
Bu aralarda hepsi eski yapı tarih kokan
Bakmaya doyamadığım
Bunların artık son çırpınışı
Mağra devri artık kapandı
Hepiside başlarına yıkıldı
Şimdi mezar devri başladı.
Türk milletini anımsa ,yokla aklını....!
Hani vardıya eskiden büyük Osmanlı.
Bak arkadan gelenlerde mehter takımı.
Vur be Allah aşkına vur bunlar şimardı..
Afrin,Münbiç deme vurun sonuna kadar.
Kazdıkları hendek itlere olsun mezar.
Amarika'da beraber gelse ne yazar....!
Vur be vur Allah aşkına bunlar şimardı.
Bir kalbi çalınca hırsız dediler.
Bir kapı çaldım zamansız dediler.
Islık çalıyordum densiz dediler.
Başka ne çalıp söyleyem abiler?
Dayak çalıyordum yobaz dediler.
Alkışa başladım yersiz dediler.
Kerpiç çaldım bu samansız dediler.
Başka ne çalıp söyleyem abiler?
Seneler boyunca çekmiş cefayı
Onurum gururum saygı dehası
Özü,sözü doğru ciğer yarısı
Bak geliyor babaların babası..!
Beş evladı onur,sırtında yükü
Birer ton olsalar güer o yüzü
Ağır yükler olmuş onun sefası
Bak geliyor babaların babası.!
Dünya nereye gidiyor varmı bileni?
Hepisi olmuş yamyamların süzmesi.
Şeytanlara ters giydirilen çizmesi.
Çiğneyip gidiyor eşi dostu milleti.
Ne insaf kalmış, nede sızlayan vicdan
Tek düşünce hakim, bir dolu cüzdan.
Malı değerli namus vede canından.
Her biri satıyolar para için şerefi.
Tüm eş dost,akraba,arkadaş,
Ve din gardaşlar.
Birlik beraberlik ve kardeşlik ,
İçinde nice bayramlar.
Görüş, konuş uzun zamandır
Görüşemeyen müslümanlar.
Sıla-i Rahim yap,git yanlarına.
Kavuş atalarına.
Sökülmez iplerle şu ağzımı dikseler.!
Kaş gözle anlatırım daha neler neler
Bağlasalarda gözlerime siyahi bezler.
Mimiklerim ne söyleyeceğini yinde söyler.
Eeey eski Gürünlüler.!
Nerde o vancı nın gölünde ,
Beyaz donla çimdiğiniz günler?
Hiç destursuz bahçelere daldığınız günler
Meyveleri dalından topayıp yediğiniz günler.
Şimdi ne bahçeler kalmış nede o göller.
Daha size çook şikayetim var eli öpülesi beyler.
Bahçelerden söküldü bütün meyveler.
kaysılar, elmalar ,dalları göklere değen cevizler.
Onların yerlerini almış beton Ucube evler.
Sanki kırıldı Gürün'de bitti o kadar dağlar tepeler?
Gelip birde bahçelere balıklama girdiler..
Hele birde 18 uygulaması deyip geldiler
Bağı bahçeyi param parça ettiler.
İşte bu bağı bahçeyi bırakıpta gidenler
Bu işlere birazcık aklı erenler
Büyüklerin kemikleri sızlar deyip isyan ettiler.
Şimdi o atalar gelip bu halleri görseler
Bu hale koyanların yüzlerine bir okka tükürselar.
Ama şunu iyi bilinki,bu böyle gitmez ve biter.
Bundan sonraki nesil ,nesil gelecekler.
Büyük küçük beşikteki bebeler
Gürün'ü bu hale sokan beyler
Sizin için hiç hoş sözler söylemezler.
Bahçeler değer kazandı diyenler
Gürün bahçeleri ,güzelliğinden
Neler kaybetti onu bilemiyenler.
Üstüne üstlük birde imar verdiler.
Oh ne güzelde ettiler
Tüm güzel insanlara sevgiler .
Saygı değer GÜRÜN'lüler.
Şair:Süleyman Özpınar.
19 Eylül 2015 Cumartesi.
Her köşelerinde ayak izlerim vardır.
Perde arasından bakan gözlerin vardır.
Ölümüne sevmek akdi sözlerin vardır.
Bedenine aşk yazdığım kavaklar tanır.
Gürün senin aşkın bende başka başkadır.
Bu aşk yeni değil çocukluğun aşkıdır.
Her kişi gider arkada kalan anıdır,
Elli yıl evvel yaşayan çocuklar tanır.
Karayar mahallesinide gezdim.
Bazı hoş resimler çektim
O anda bir abla çıkıverdi kapıdan
"Niye buraların resmini çekiyon gardaşım?
Dedim hasret kalan
Gurbette olan
Gardaşlarımız var görsünler dedim
Yıllarca taşıdım onu dudakda.
Bir gün olsun ayırmadım yanımda.
Sanki benle nikahlanmış cıgara.
Bıraksam birlik olacak yatakta..
Meğer pusu kurmuş bana aklınca.
Şutladım onun fikrine bakınca.
Ama tabi bünyede kalan hasarla.
Şükrolsun dedik artık bu kadara..
Ayağıyın kokusuna gurban olayım
Guzum sen yoksan burda niçin durayım
Sana kıyanı ahirettede olsun bulayım
Alnının ortasından tek kurşunla vurayım.
Bunlar cesaret, akıl, fikir gücüyle
İlçede medeniyet hizmet kültüre
Kavuşturmak gayreti ve emeliyle.
Hizmet yarışına girmişler Gürün'de
Birisi Kayseri, komşularımızdan
Diğeride gelmiş, Kahraman Maraş'tan
Biride evladımız, bizim topraktan
Dikkatle bakın, Gürün bu üçlüye.!!
Bu yavrulara kıyan hainler kahrolsun.
Tek tek değil ,inlerinde hepsi yok olsun
Şehitlerimize rahmet diliyorum, ruhu şadolsun
Şu anaların göz yaşları artık son bulsun.
Bakarmısın ben şu yolu tanıdım,
Benim doğduğum evin yoluydu.
Şimdi yıkıp viran etmişler.
Yeniden evler yapmışlar.
Aha solda gözüküyor bak.
Tam yolun sonuna doğru .
Mümkünmü bakamadım doyası.
Sanki için dilim,dilim parçalandı...!..
Halen koltuk sevdası için inatlaşmayın.
Bir birinize yabancı gözleriyle bakmayın.
Bu ülke bizim başkalarının sanmayın.
Birleşin,birleşin nolursunuz geç kalmayın !!
Siyasiler,siyasi liderler size bu sözler !!
Sizlerin hepinize artık yükseliyo nefretler.
Sağ,sol orta,kenarla yürüyemez bu işler.
Birleşin,birleşin zaman dar oyalanmayın.!!
Sac üstünde ısbanaklı çörek yağlarsın.
Mangal ateşine yelpazeyi sallarsın.
Sabah erkenden gidip dutlar toplarsın.
Uzun sürmez buraya sende alışırsın.
Her gelip geçen Gürün'lüyüm diyemez.
GÜRÜN'ün ne özellikleri var bilemez.
Yufka ekmek versen çökeliği düremez.
Uzun sürmez buraya sende alışırsın.
Şimdiki aklım olsa,taşırdım sırtımda.
Anca seni kaybedince,dank etti kafa
Anası sağ gençler,bu sözü atma rafa
Çok sevgili var ama,yok ikinci ana.!
Gerçeği söyleyen kimseye.
Söz ulaşmışsa menzile
Söz olmaz o söz üstüne
Layıktır insan övgüye
Güzel söz için ne denir?
Güzel konuşan kimdir?
O yedi cihanda nadir.
Layıktır insan tebriğe.
Her insanın bir hikayesi bir geçmişi var.
Hayat ırmağı hiç bir dakika durmaz
Hep kıyıları yalar, çağlar kimi köşeleride yıkar
İnsanlarda işte orda yol alırlar
Bazan o yol sanki meçule doğru kayar
ALLAH kavuştursun tüm evlatları anaya !!
Bu aşkı bir analar bilir birtekte baba.
Evlat aşkı asla benzemez başka bir aşka !
Nice aşklarımızı feda ettik biz bu vatana.
Alın yazısıysa silemezsin alnımdan
Hiç kimse kaçamaz onun uğrundan
Ne evlattan vaz geçilir nede vatandan
Bayrak için ölmüşsem anacığım ağlama.
Darendeli kemalin bir münübüsü var
Her gün gürüne gelen yolcuları taşır. İyide para kazanır.
Bir gün kambur Mustafanın abisi Yakup'nan otururkek,
Gürün Çamlıca köyünden.
Yalnız birazda zekadan fakır
Her gün şafak vakti kalkar
Yaya olarak mudafardan aşar
Gürüne gelip akşama kadar,
Dilencilik yapar.
İlk tercihim oldu,boz yokuş dedim.
O mevkide suyu bol akar gördüm.
Götürdüm kepçeyi imara girdim.
Sıfırdan bir bahçe yapmak istedim.
Neden nasıl aşık oldum toprağa?
50 yıl geçti yeni düştü aklıma.
Özlem duydum ana baba yurduna.
Toprağımı gidip işleyecektim.
Akşam mehtabını ufukta seyre dalmıştım
Yanda gevezelik başladı susarlar sandım
Susunda birazcık motorunuz soğusun dedim
Bizim motor suyla çalışıyo yanmaz dediler.
Buda bir lafmıki? hele bak lafın bilmezler.
Çoraba alışmıştık artık, donu giymezler.
Birdaha konuşmamıza fırsat vermezler.
Bu araba gider artık durmaz dediler.
Ecdadınız sizden kalıcı hizmeti bekler.
Size metiye dizer beşikteki bebeler.
Her hizmetin yolculuk sonu cennette biter.
Yetkili mülki amirlikler olsun seferber.
GÜRÜN şuğuluna gardaşlık olsun beraber.
Turistik mekanlar olmayı GÖZ'de hakeder.
Hep birlikte olupta yürümemiz gerekir.
Önce birilerinin kulağına bişeyler fısıldanacak
Ve irkilerek kalkacak.
Yavaş yavaş kafalar kurcalanacak.
Yetkili merciler işte o zaman uyanacak.
Her köylü bir birine kucak açacak.
İşte o zamanda fitil ateş alacak.
Bizler bilmezdik,televizyon,telefon.
Sabah mahmurca uykulardan kalkardık.
İnceden ince,çalınırdı gramfon.
Pazar tezgahındaki naraya kaldık.
Artık hayalmi hırçın delikanlılık.?
Petekteki işlenmiş oğul balıydık.
Söz verdimi saniye şaşmaz damlardık.
Saatlara razıyız aylara kaldık.
Doğup büyüdüğüm yer güründür gürün
Köyler içinde namın salmıştın köyüm
Orada geldi geçti çocukluk günüm.
Son gördüm seni yetim sanmıştım köyüm.
Köyümün dağlarında kartallar vardı
Yüksek kayalar bulup yuva yapardı
Semada uçarlarken takla atardı
Şimdi domuz elinden bıkmışın köyüm.
Bayrama bir hafta kala,
bir heyecan başlardı.
Genelde bayanlarda,
ev temizliği baştan sona
Bayram tam yaklaşır,
çıkılır sokaklara.
Tertemiz süpürülürdü,
herkes kendi kapısını.
Temizlik biter geçilir tatlı faslına.
Yufkalar açılıp baklavalar yapılır
Çok eskilere gidiyorum.
1955.60 lara göz gezdirıyorum
Gürün'lü hemşerilerimi izliyorum.
Bu günlere sanki örnek görüyorum.
Çok özledim seni vatanım !
Varıp öpsem toprakların.
Alıp geldim yavrularım
Görmek için tüm dostlarım.
Fatih, Dilek el eleydi
Sakın incitmeyin bebeyi
O göremez hiç kimseyi
Unutma anlat tüm anıların.
Cumanız mübarek gününüz aydın.
Güzel insanlara sonsuzdur saygım
Her kul için esirgeme Allah selamın.
Gülerek bakan gözler sağolsun..
Bugün günlerden mübarek cuma
Günahsız kulların çaresiz koyma
Bir kürek çimantu tekbirde tuğla
Din duvarına dizen eller sağolsun.
Orucu bitirdik Bayram sırası
İstanbul Esenler otogar burası
18 Temmuz saat 14 Gürün rotası,
Sızlıyordu artık hasret yarası.
Aha gidiyorum sılaya doğru
Saya saya bitti günlerim doldu
İki kere mola bir takım uyku
Bir baktım esiyo Gürün havası.
Vatandaşa ne oldu?Hepsi gerildi
Herkes unutmuş güzel günleri
Şaşırmış yulunu sorar evini.
Çöllerde dolaşan divane gibi.
Ne hale geldik nasıl şaşırdık
Patlamaya hazır pimleri açık
Kaşları çatılmış suratlar asık.
Yıkılmış duvarları virane gibi.
Göremezsin böyle renkli bitki dokusu
Dağlarını doldurmuşmuş koyunla kuzusu
İstanbul şehrinin bende olsa tapusu
Şu hayata değişmezdim işin doğrusu.
Keşke herkes senin gibi çoban olsaydı
Dağlar taşlar benim yurdum,obam olsaydı.
Önümde sürü sırtımda abam olsaydı
Kokmuş ciğere dolardı kekik kokusu ..
Ayak sancısı azmış yatıyordu.
Sevgi dolu aşklarla bakıyordu.
Sağ ayağın birazcık aksıyordu.
Sanki anam kalkmışda geliyordu.
Derdi çok var ama dermanı yoktu.
Beş tanede erkek evlat doğurdu.
Öleli tam elli seneyi buldu.
Sanıyom anam halen yaşıyordu.
Bakın,bakın bizim çöplüklere
Ekmağimiz,emeğimiz ne halde
Şöyle birde bakın açlıktan ölenlere
Yazıktır,günahtır,ayıptır yapmayın beyler.!!!
Gerek varmı sorgu suvala?
Veya sahte sapan pozlara.
Gururlu gerçek,yiğido'ysa.
Asla girmez yalan dolana?
Anamızdan tam mert doğduk biz
Biz namı değer sivas'lıyız
Asla girmez düşmanlarımız.
Ayak basmadı topraklara
Ne olduda azaaldı tüten bacalar?
Halen yaşıyomu köy sahibi ağalar?
Aynı hizmete devammı marabalar?
Alın teri buram buram kokanlar
Kaldır Allah aşkına şu uzun meşeleri.
Kesildi benim ordan gelen sabah güneşi !
Neden göremiyorun ordaki güzelliği.
Doğru söyle ana başıma birhalmi geldi
Geliyordu arada kaçamak sızıntılar.
Onları kapadı esen soğuk rüzgarlar.
Sanki etrafımı karlı boranlar kaplar
Doğru söyleyin bilmediğim bişeymi geldi
Hayatın çilesini çektim azalmaz.
Bu nasıl bir hayat gülesim geldi?
Kime dert yanam halim anlamaz
Bunların derdinden göçesim geldi..
Düşündüm sonradan çare o değil
Herkese oruçsa banada kandil
Davullar vurulsun elimde mendil
Halayın başına geçesim geldi.
Para peşinde koşa koşa yorulduk
Bulamadık nereye gitsek kovulduk
Bizim kaderimizmi fakirmi doğduk?
Bindin sırtıma inmiyorsun yoksulluk.!
Bir ömür boyunca hep sordun kanımız
Dermanım bırakmadın kaldı posamız
Şurda kalmıştı bir sıkımlık canımız
Onuda almak istiyorsun yoksulluk.!!
Mübarek olsun Cumanız
Eller açılmış kabül olsun duanız
Allahım kimseyi bırakmasın kuransız
Bozmasın birliği,bozulmasın yuvamız
Allahım dert verip,bırakmasın dermansız
Allahım zalimleri goyma cezasız
Dinle müminin zılgıdı
Göklere çıkmış çığlığı
Yakmışlar anayı kızı
Durmak bize yakışırmı ?
Her yanımız ateş dolu
Bağlanmış elleri kolu
Müslümanın kötü sonu
Durmak bize yakışırmı?
GÜRÜN'ümüzün gururu,
Milli Savunma Bakanımız
Sn. İSMET YILMAZ beyin,25.dönem,
Meclis Başkanlığına seçilmesi.
Devletimize,milletimize ve de
Sivasımıza hayırlı olsun
ALLAH utandırmasın.
İstanbul'u hiç sevmedim.
Ekmek deyip çıkıp geldim.
Ama beni mecbur ettin.
Çekip sinende erittin .
İstanbul...!
Her cefayı sende gördüm.
Törpüsü oldun ömrümün.
Gurbet ilde hep süründüm.
Ömrümün yarısını götürdün.
İstanbul. ..!
Açtık ellerimiz
Duada dillerimiz
Herkese hayırlı,
Olsun CUMANIZ.
Muhdacı kimsesiz
Dertliyi dermansız
Yünümüzü kıblesiz
Bırakma rabbim.!!
Güllüceden geçince çatal pınarı.
Yıkılmış harap olmuş yayla damları.
Merra halne gelmiş buğday tarlası.
Oralarda sürmediğim tarlamı kaldı.
Kartal kayaya doğru çıkalım dedik.
Sularbaşına ordan bakalım dedik.
Bütün köye bir selam çakalım dedik.
Ayak basmadığımız taşlarmı kaldı.?
Aha burda ne hale düştük gelhele.
Gülmelere hasret kaldık gurbette.
Arar bulamazsın melhem der
Nefesine hasret kaldık gurbette.
Avuçla gözeden suyuna kandık.
Elimizde lokma yemeğin bandık
O geçen günleri bir rüya sandık.
Ülkemize hasret kaldık gurbette.
Hey koca adam !!!
Kaldır başını derin uykulardan
Kükre ,kükre büyük kahraman .!
Hiç bir örnek almamışlar.
Sizin gibi eşsiz babadan.
Bir haber sor etrafından?
Evimize neden geldi kimin haberi var
Küçücük burnu, ağzı,incecik kollar
Kırmızı yanak, öpülecek dudaklar
Ağlayıp duruyor sabahlara kadar.
Kapı açılır dalar içeri.
Oturacak bir koltuk arar gözleri.
Bir telaş bir telaş sanki kovalıyo birileri.
Geçer arka taraflarda bir koltuğa,
Kurulu verir beyefendi.
Kural,nizam bilmeyen
Trafik kurallarını her yerde ihlal eden,
Seni her an kaza yapmaya iten
Son sürat sol şeritte giderken
Özpınardın akar bazan coşar çağlardın
Yüksekte dağların sevdasına dalardın
Ölüye rahmet okur sağını kollardın
Sen unutulmaz koca bir çınardın,BABA.
Bir uyana bilsen babaların babası
Harabe olmuş bağ bahçe buğday tarlası
Bırakıp gittiğin koca servet mirası
Neresine baksan kahrından ağlarsın,BABA.
Burda artık bitmiş hayat
İstanbul'da hayat berbat
Beton yığınları kat kat
Tüm insanda aynı feryat
Kurtuluş geri dönüşte
Anahtarı vardır sizde
Kavuşturun bir çözüme
Her fukara aynı feryat
Baba denince akan su durur
Saygı yoluna sevme uğruna
Babalık büyük üstün onurdur
Evlat yolunda çevre uğruna
Başım dik benim güvenim sağlam
Arkamda var kocaman bir babam
Farkı yokturki çınardan dağdan
Güven yolunda gölge uğruna.
Yan tarafın tezek bahçede koyun
Ayağında şalvar sülündür boyun
Merheba diyecem bilmiyom huyun
Kız sen nerelisin?nerdedir köyün ?
Gülücükle gamze dudakta beni .
Pembeler içinde bembeyaz teni .
Ben buraları bilirim görmedim seni .
Kız sen nerelisin?nerdedir köyün ?
İlk telaş bayanlarda başlar.
Önce her tarafta bir temizlik kampanyası
Camlar silinir, kilimler silkelenir
İçerdeki temizlik bitince dışa çıkılır
Herkes süpürür sokakları.
Burdaki niyet şart unutma sakın
Bir dilim ekmekle bir yudum çayın
Masanızda her şey tamamdır sayın
Bu ayda herşey, taşacak yarın..
Allah emri yerine getirmek için
Arzuları uzak götürmek için
El açıp karşına oturmak için
Her mümin kul sana koşacak yarın.
Ömrümün 20 yılında
Bu ışıklar vardı
İdare,fener,gaz lambası
Son zamanlarda lüx yanardı
Oda ağır misafir olduğunda.
Ben hala arıyorum o tadı
Bulmak mümkünmü ?
En tatlı komşumuzsun sen Gülüzar teyze
Çıkıp gelir bahçe kapısına nefes nefese
Girer içeriye bir telaşla
Ne oldu hayırdır.
İşmi var Gülüzar Teyze?
Tam deli çağlarımda.
Çıktı karşıma
Ben henüz 17 yaşında
O dahada çıtır 16 sında
Bayılırdım alıcı bakışlarına
Arada göz kırpışlarına
İşte o yavru ceylana
Allahına kadar aşıktım Allahına !!
Sanki bir avcı gibiydim arkasında.
Keşke hep çocuk kalsaydım
Anamın ellerinden tutup bırakmasaydım.
Hep anamın ninnilerin duysaydım
Babamın o korkusuz ve güven dolu ,
Gözlerine baksaydım.
Kapı gıcırtısına dahi ,
Kalkıp şıkır şıkır oynasaydım
Bir ekmeğim olsa
Üç beş insanla
Yarım simit olsa
Bir kaç gardaşla
Seni bir canlıyla
Paylaşmam asla.
Yılların güzel aşkını çiğneyip ezme.
Ellerim koynumda bırakıp gitme
Yalvarırım aşkım gel beni üzme
Kollarım boynunda bırakıp gitme.
Teker teker papatyalar saymıştık
Bir biribizin dizinde yatmıştık
Dağlarda beraber guzu yaymıştık
Guzuları dağlarda bırakıp gitme.
Tırpanlarla nice yoncalar biçtim.
Burma kalıcıyla burmalar büktüm.
Demirden gazguçla çiğdemler söktüm.
Yine dağda çiğdem sökmek isterim.
Sabah öküzleri önüme kattım.
Belimde önlükle tohumlar saçtım.
Tahtadan elliği parmağa taktım
Kalıç elde ekin biçmek isterim.
Merdiveni yürüyüp girdim ofise
Yığılıp kalmışım masam üstüne
Ne oldu anlamadım vurdu yerlere
Bir ateş bastırdı birde titreme.
Bir anda gül gibi sararıp soldum
El ayak tutmuyo perişan oldum
Yalvardım doktora bir çare bulun
Gerçekten muhtaç kaldım çareye
Köyde yaşıyorsan,köyün tadı bitermi?
Allah oralara vermiş sonsuz lezzeti.
İnan dünyalar değer küllük tezeği.
Gardaş nolur eyi bilin o kıymeti.
Yalnız yazı değil kışıda gözeldir
Hazan olursa daldan düşen gazeldir.
Her bakış bana bir anıyı çözendir
Ömrüm sona kadar unutmam seni .
Noldu burdan Fevzi emmi'nin meşur hamamı?
Keşke o mekan tarih kokusuyla kalsaydı
Viran olupta gitmiş. bize anısı kaldı
O göbek taşında nice damatlar yıykandı.
Herkes beklerdi düğün yada bayramı
Her mahrem gelinde atardı,orda türbanı
Burda ne kazan yeri kalmış,nede külhanı
O hamamda nice kirli ahlaklar yıykandı.
Dışarda yanarsın güneşte terler.
İçte doğal klima sizleri bekler.
Kışın sımsıcaktır yazda serinler.
Nerde eski yapı kerpiçten evler?
Beton yığnları içinde kaldık
Çoluk çocukların sözüne kandık
Kışları donduk ,yaz gelince yandık
Nerde eski yapı topraktan evler?
Doyduğun sandılar anasına guzular..
Buğdaylarımızı kapcığından soydular.
Katliam yaparken acep kime sordular?
Topraktan köklerimizi ayrı goydular..
Daha yeşilim âniden uzadı boyum.
Başakları doyrurken kurudu suyum.
Susuzluktan büküldü bu kuruyan boynum.
Saplardan başaklarıda ayrı goydular !
ALLAH yakın nazarından
Koru dostun gazabından
Korkum yok düşmanımdan
Ben gelirim haklarından ..
Ah,ah güzel anacığım
Şu çatıda buldum
Sakladığın iğleri
Buldum buldum ama
Keşke bulmasaydım
Bulduğumda bir kez daha yıkıldım.
Ünlü karikatür ustası
Her çeşit mizah yazarı
Dün hayatını kaybetti
Uzun yılıar sanat hayatında
Şimdiye kadar nicelerin şahsına
Resimler çizdi,üzdü bazılarını
Ah gejgere imkan varmı seni unutmaya?
Ahırlardan azmı gübre taşıdık ahbunluğa
Bacaklarımız yamıla yamıla
Abilerimden biri önde ben arkada
Gücüm yetmez kollarım sanki uzardı
Ver elini öpem nine.
"Çok tuz ekmek yedik senle.
"Davarları sattılar hadi neyise,
"Ne gerek vardı köylerinide terketmeye.
"Ne bir delikanlı kaldı,nede bir genç kız köyde.
"Bunlar geri dönermi nine?
Dönerler vefalı dostum dönerler,
Ama ne seni nede beni görmezler.
Şu an ben böyle köşelerde
Selam olsun
İki güzel insan
Biri kaymakam
Diğeri başkan
Yapılan hizmetlere
Şu güzel gülüşlere
Gürün insanı işte
Bu ikiliye hayran
Benim gibi uzakta olan
Güründe bir karış toprağı olmayan
Hâlâ güzeldir o eskiler,
Benim aklıma geldi o günler.
Düştüm yollara ,
Tırmandım dağlara
Ne bulduysam söktüm yedim onları
Yülme ,yemlik çiğdem,pürçekli
Her insanın içinde saklı kalır
Bunlar bizim çiğdemlerimiz
Bunları görünce nefsi çekenlerimiz
Onlar bizim veli nimetimiz:
Onlar bizim sermayemiz.
Şu geverin akışına
Huzur veriyor insana
Gölge gelmiş söğüt altına
Git oturda hayat yaşa.
Çiçekler açmış elmada
İğde kokar baştan başa
Vallah kokuştuk burada
Git orada hayat yaşa.
Bir yaşamdır böyle sürer
Kimi zaman kalp törpüler
Aşkı söyler hep türküler
Ömür işte böyle biter.
Yaşadığım dünya yalan.
Biz değiliz bunu bulan..
Atalardan miras kalan
Zor geliyor hep gerçekler.
Şu ırmagın akışını?
Hiç sonunu gören varmı?
Şu gözlerin bakışını?
Buna aklı eren varmı?
Uyku gelir görmez gözüm.
Bunun adı küçük ölüm.
Türlü çeşit rüya gördüm.
Hikmet sırrı çözen varmı?
Hep el ele oldum eşim dostumla.
Yorgan istemem üşüyüp donsamda.
Hiç üşümedim, sırtımdaki postumla.
Boyun eğmedim zorda kalsamda.
Kavruldum kendi yağım suyumla
Yamuk insan olmadım ben soyumda
Kendi metiyem için çıkmam ortaya.
Bir tas su istemem darda kalsamda
Bunlar şimdiye kadar nerdeydi?
Bir anda her yörede türedi
Başa bir takke, sırta bir cüppe,
Ayağa bir takunya ,giyen camide
Kimisi gerçekten saygı değen
Kazma eşer kürek temizler
Kazma kırar, söker kürek seyreder,
Kürek kazmayı kardeş gibi sever
Kazma oyunbozanlık eder
Kürekle hiç uyuşmaz fikirler
Kazmalar sözden anlamaz
Balta odun kırar vurur beline beline
Böler ortadan ikiye.
Çünkü o bir balta
Bunun için yapılmışsa
Ne yapsın başka?
Sessiz, sakin kendi halinde.
Hafif hafif esen bir rüzgar
İnsanın ruhunu okşar.
Sen konuşmazsan asla konuşmaz
Seslanirsen aynısını yankılar.
Merhametlidir, yufka yürekli
Komikmi komik. makaranın tam ustası.
Tez düşünüp ,anında cevaplayan,
Tekrahmalı Halil emmi.
Güründe onu tanımayan yok
Genellikle mülki amir camiası
Köyde biriyle yine ağız dalaşı yapar
Karşıdakine ana avrat sayar.
Tekrahma köyündeler.
Keşif biter,
kar kış köyde kalma icabeder.
Gelip yine Halilde misafirler.
Yatsıya kadar yerler içerler
Yatma vakti gelir.
Hakim bey derki.
Halil bak senden,
öyle bir yatak istiyomki,
Hiç daha gaz değmemiş olsun.
Tekrahma köyünde keşif var
Köye gelen kim olsa Halili arayıp bulurlar
Hiç misafir görmez muhtar
Hakimle Halil kapıdaki sekide otururlar.
Halilin hanımı ahıra gitmiş inekleri sağar
Halilin hanımı yün çırpar,
Celilin hanımına seslenir,
gızların birini gönder hele
Celilin gelin olacak kızı var onabiraz yün verecek
çehizine yastık falan yapsın diye.
Halil 165 cm boylarında
Kapı komşusu Celil'de 2 metre boylarında.
Celil kapı önünde oturuyo Halile seslenir,
Gel la iki lafın belini gırah hele.
Halil Celilin yanına varır ,
Celil ayağa kalkar, Halil kendinin koltuk altında kalır.
Uçma becerisi olmayan bazan uçarlar.
Her uçanda kendisi uçtuğunu sanırlar .
Aslında bir kavağın gölgesinde yatarlar.
Kalkınca hepsi kendi gölgeleri sanırlar...
Hep kanadı olan uçacakmış sanmayın
Böyle söyleyenlerede sakın kanmayın
Uçamıyorsan hemen angaraya uğrayın
Angarada kanatsızlara kanat takarlar...
Sabah kalkıp çocuğun yatağı başına vardım
Hadi oğlum geç kaldık, kalk işe gidelim dedim.
Yorganı dahi açmadan bana soruyo
Oğlum bu gün cumartesi.
Ha o olmadımı?
He olmadı sen başka bir bahane,
Bul oğlum.
Aha yine şeçim geldi bakarım
Uzaktan uzağa süzer kararım
İş yapana değil asla sözlerim
Buna layık olan hepsine derim?
Dünyalar vaatle çıkar meydana
Murçla sökülmez yapışır koltuğa
Gösteriş sığınır Peygamber,Allah'a
Böyle sahtelere müslimmi derim?
Ne olursun nazlı bebeğim
Sıkı tut bırakma elimi !
Kollarında mutlu öleyim
Bakarken kaçırma gözleri !
Papatyalar sevgiyi aşkı çağırır,
Gel gel hele.
Yaprakları teker teker koparır,
Gel gel sev diye.
Dağları taşları ovayı kaplar,
Sarı sarı çiçekleriyle.
Ortasında Salih emminin fırını vardı.
Bir avuç kıyma
İki biber bir domates, alan koşardı.
Ardından tavalar,tepside baklavalar.
Kıymalı ,ısbanaklı ,yumurtalı ekmekler
Doğru Salih emminin fırına.
Hey gidi günler.
Haydar Töngür soba yapar
Şerefsizler etrafı sarmış değilmi?.
Şerefse memleketten sürgün edildi.
Bazısı birden dışa vurdu rengini:
Ne işin vardı burda deyipte gitti..!
Bak yüzüne belli insanlığın farket.
Hepiside aynı birinde yoktur asalet.
Ölmüş insanlık kalmamışki merhamet.
Atasıda aynıydı göçüpte gitti.
Ana kendi şiirdir yazmak istemez.
Sayfa sayfa okusan yinede bitmez.
Anlatmaya kalkışsam sayfalar yetmaz.
Ana değerini cihazlar ölçemez...
Ana gören akan su saygıya geçer.
Anaya sert yükselen tutulur diller !!
Ana evladı cennet yolunda gözler.
Her şeyden geçilir anadan geçilmez.
Sendemi küstün bu dünyaya?
Göçüp gittin ansızın.
Bunca sevenlerin bırakarak ardında.
Sizi kim unuta bilirki ?
Bu kadar anılarla.
Demirciler çarşısı belediye binası
İkisinin arası
Çok popüler şirin bir çaşıydı
Necati Alpaslan tam köşe başında
Turgut Ata tüpcü Emin Ata
Gelirdi herkes derman aramaya,
Eczacı Kaya Canbaya.
Yahudiler çarşısıymış ezelde
Hiç nasibi yoktu geçen güzelde
Gelenek,görenek, katı Gürün'de
Güzele doyamadan oldu virane.
Baş köşede kasap Sadıklar vardı
Ovanis eşek semerini yapardı
Şükrü ustalarda abim çırakdı
Kırış Talat nam salmıştı Gürüne
Eskiden sebze pazarıydı burası
Tam ortasında bir çeşmesi vardı
Sırasıyla dizilmişti esnafı
Katip Ali kenar derede
Çarşının maskotu
Bir tarafta Mehmet Efe,
Sevdiğim bilmem neyidi senin derdin?
Mutluluk yerine hayatımı gerdin.
Yatağına gelmeden uyuyu verdin.
Yatıp giden avrada avratmı derim?
Kahveleri pişirip köpüklenmeden.
İçerkende dudakta höpürdetmeden.
Davullara vurupta gümbürdetmeden.
Geçip giden hayata hayatmı derim?
Sevda yanığı asla kabuk bağlamaz.
Üzeri hep açıktır kanıda durmaz.
Hep içeri kanarda dışarı vurmaz.
Alev alev yanarken külüde olmaz.
Hep içimde yanıyor dumansız yangın.
Küllerimi savurdun vicdansız çılgın..!
Ben taraf değilim asla,
Partimde olmaz.
Kalbim bırakmaz.
Çünkü ben bir şairim.
Herkese her insana,
Eşit mesafede.
Yalvarırım dostlar size
Kurudu hep akar göze
Mevlam layık gördü bize
Bütün kullar azdı diye.
Hayvan severmiş
Hayvan sevmek
Hayvanla beraber kalmak,
Çevredekileri rahatsız etmek
Çoluğu cocuğu korkutmak,
Alirıza emmi bir köye gidip misafir olur.
Eskiden soba falan yok sadece bir köşede yanan ocaklar vardı
Herşey onunla yapılır önündede ısınılırdı.
Alirıza emmi ile ev sahibi yan yana otururken,
Onunla kafalar kaşlar yarıldı.
Nice komşuların camı kırıldı.
Komşu Hacı dayı fena kızardı.
Peşimizde sokak sokak taşlardı.!!
Bizlerde çıkardık harman yerine .
Evlere uzaktı beş yüz metire.
Vururduk gözüne ocak metliğe.
Oynardık ama gerçekten sakattı.
Genelde şöyle başlıyo sözler.
Bayanlar ilgi alaka bekler,
Peki ya erkekler neyi bekler?
Otobüs yoksa tren mi bekler?
Başımızın üzerinde gezerler..
Varsa tüğ yolarlar teker teker.
Aslında çok sadıktır erkekler.
Eğer kadir kıymeti bilseler.!!
Biraz vahşi olmalı
Kadın dediğin.
Dizgin yemeden şahlanmalı.
Yanında kişnemeli yiğidin !!
Orta halli bir küpler alırdık
Buna kışlık yoğurt yapardık
Ağzına iç yağı eritip dökerdik
Donup kalır,
Hiç bir yerden hava alamaz
Kış gelince açarsın
Dokunmayın rüzgarıma essin bağrıma.
Derelerin akarı dağların karına.
Bu günleri bitirdik geç artık yarına.
Senin havan iyi olsun bakma rapora?
Buraları sorma olumsuzla yarıştı.
Gök kubbe delindi sanki?şimşekler çaktı.
Yağmurla boranlar birbirine karıştı.
Senin havan iyi olsun bakma buraya...
Hep koşturur kendi çapında
Bir yük taşır kendinin yüz katında
Yuvalar yapar yol kenarında
Gelen ezer geçen ezer
Krıncada şaşar
Ağaca çıkar
Eskiden yakmaya odun bulamazdık.
Çıkar dağlardan yalangı kökü toplardık.
Davarlara yem bulamazdık
Dağlardan çoval, çoval çakıldak yolardık
Keven keser ırmaklara ıslardık
Tarih yirmi Nisan 2015 pazartesi
15'i 20 geçe Yeşilköy uçuş saati
İstanbula elveda ilk durak neresi?
Uçak GÜRÜN'e inmiyo Malatya taabi.
Baba evlatla olmalı arkadaş.
Evlatsa babaya her daim yoldaş.
Baba evlat birlikte sarmaş dolaş.
Baba ailede bir baş,evlat sırdaş.
Evladın yanlışı olmaz babaya.
Babanın şefkatı varsa evlada.
İkisi beraber verir sırt sırta.
Sarsamaz o temeli asla dağ taş.
Çiçek açtı nisanda kaysı dalları
Beyazla morlar bir birine garıştı.
Çiçek üstüne soğuk kar olup yağdı
Manzara güzel amma çiçekler yandı...
Bu sene nisan yirmi üçünde vurdu.
Çiçekler dalındayken üşüdü dondu.
Geçen seneler böyle aynısı oldu
Geçim kaysıysa ümit verenler yandı.
Peteklerden balı çok çok sağdınmı?
Dutları sallayıp bekmez yaptınmı?
Kaysılar toplayıp kabuk yardınmı?
Bize ayırdın değilmi ana gı?
Anasından koli bekler evlatlar.
Aha beyle gözler yollara bakar.
Gelen koliyi acele yırtarlar.
Bir an önce gormek için Ana gı.
Doğa hepimizin,insanların hayvanların
Tüm canlı varlıkların.
Bir keçi ormana girip otlanır
Asla kökünden kesmez
Ağaçlardan yaprak koparır
Kopardığ yaprak kadarda gübre bırakır
Bir sincap yuva yapar
Yarularını saklar.
Benim gözümde sen bir meleksin
Gündüzüm rüyalarım gecemsin
Şiirlerimde namem hecemsin
Günler geçti sen hallen nerdesin.?
Başım dumandı şimdi duruldum
Ardında koşturmaktan yoruldum
Sokak,sokak aradım koşturdum
Aylar geçti sen halen nerdesin?
Biz bir çekirdek aile idik.
Yeşerdik filizlendik.
Dallanıp budaklandık
İnce ince tinciklendik
Kıymet değeri olan günler gelsin.
Eski küsleri unut orda kalsın.
Gören çekemeyip bizi kıskansın.
Cebelleşmediğimiz gün nasılsın?
Birbirimizi köşe bucak aradık.
Görüp görüşmeye hasiret kaldık.
Diz dize oturup hiç dertleşmedik
Dertleşmediğimiz günler nasılsın?
Köyün imamı camiye giderken,
bizim evin üst kısmından geçer.
Yoldan geçerken zamanında bir daş vurmuş.
Garo unuturmu?
60 yıllık derin dondurucularımız
Şimdikiyle neydi farkımız?
Şimdi mutfaklarda kurulu,
Eskiden bahçelerimizde olurdu.
Su almayan ve kuru.
Ali ile Mevlüt abiler birer eşeğe binmiş
Gürüne giderler.
Giderkende altlarındaki eşeklerini överler
Düz yazıdalar,
Basıyolar modulu dört nala gidiyo eşekler
"Hele emmi yolu şaşırdım
SİVAS ne yönde söylesene.?
Ecük daha get gorecan
Daha şorda bahsene.
Sahi nedecanki Suvas'ı
He gardaş desene?
Şayet Suvasa arabülürsen,
Bah şu sözlerim eyi dinne!
Yenilmiş ekmekle suyumuz vardı..
İçimizde ateş oldukca hardı..
Bakışlar birazda haşin olsaydı.
Bu kalbi sanada hayran kalmazdı..
Mademki gitmeyi koydun aklına.
Gitmeden balbini bıraksan bana.
Çıkacaksan orda sultan tahtına.
Keşke helal etsen bana hakkını.
Gürün'e sahip çıkan artık galmadı.
Suyumuzu dahi başka eller aldı.
Yiğitler öldü Gürün gariban galdı.
Sizlerden isteği çok çoktur GÜRÜN'ün.
Buğdayını hep yabalarla savurdun.
Süpürge ile gavurganı gavurdun.
Çingeneler getirdi sana kalburun.
Çingeneden isteği yoktur GÜRÜN'ün.
Şimdi artık kayboldu eski mevsimler
Ne hazan kaldı nede ilk bahar
Sadece iki mevsim var
Yazlar ve kışlar..
Hayalimi süslüyorsun, hemde düşlerim.
Benim gündüzüm oldun bazanda gecemsin
Her köşelerini adım adım gezeyim.
O çıkmaz sokaklarından geri döneyim.
İnan bir anamı özledim birde seni.
Dünyalara değişmem senin saç telini.
Öpsem her sekiye reyhan eken elini.
Bahçelerde açan güllerini özledim.
Yola çıktık gidiyoruz babamla,
Çook uzaklara !
Anamın yanına.
Ben 4-5 yaşlarımda.
Babam aldı beni sırtına.
Ama ben babamı tanıdım,
Hep yalan söylüyordu bana.
Biliyorumki yorulmuştun .
Ama her sorduğumda,
Yatağında akarken güzeldir ırmak
Varmı anayı kuzusundan ayırmak?
Hemde komşumuz ilçelere kaptırmak
Sonra mümkünmü geri yerine almak?
Allah bu güzelliği kime bahşetti?
Yalnız bizemi verdin bu nimetleri?
Varolasın ama bilinse kıymeti
Varmı elimizden öyle alıp kaçmak
Mefda..
Benim azrailim sanki zamansız geldi.
Gençliğede acımadın acelen neydi.
Ölüme hazır görmüyom şu an kendimi.
Bu defa nolursun affet, bağışla beni.
Azrail:.
El,dil,bel sağlam yoksa kul hakkımı?.
Sen iyi hazırlamışsın gerçek dünyanı.
Yalan dünyada iyi yaşadınmı hayatı?
Bu dünyaya iki kere hani kim geldi?
Kadir geceniz mübarek olsun.
Evlerinize bereket dolsun...!
Başına devlet kuşları konsun
Yolunuz cennet yolunda olsun
Ya ALLAH diyelim yönümüze
Hayırlar getirsin hepimize
Tüm melekler girsin kalbimize.
Sizi ya Allah,duada bulsun
Senden ayrı bir çay içmek
Bana haram olsun derim
Sen yovuken yoldan geçmek
Benim yaram olsun derim.
Çoban çeşmesine vardım
Gelip geçenleri sordum
Dedi gelip geçti suna
Bende aşık oldum ona
Hepmiz sevgisizlik girdabına kapıldık
Sürüklenip gidiyoruz tutulmaz artık
Bu nasıl bir düzen bu nasıl mantık ?
Senelerce uyuduk hala uyanamadık.
Sanki bizi hipnoz yapan birileri var
Hareketsiz açılmıyo gözler kapaklar
Hepsi birbirine düşman kapı komşular
Çok şeyler dönüyor ama biz anlamadık..
Çok aşklar bıraktın mirasa
Herkes hayran kaldı sana
Değeri ölçülemez mısralara
Sahip oldu koca dünya.
Duyup,suskun kaldı bahçe,bağlar
Ağladı duyan bütün analar
Arşa yükseldi çıkan naralar
Neden ses vermedin bana dağlar.?
Anşeyle fato çeşmeye gider,
Su sırasında kavga ederler.
Anşe elindeki su taşıma aracı olan çatmayla
vurup Fatonun kafayı yarar.
İş mahkemeye akseder
Haçça bacıda şahit ,
İstanbul K. Çekmece belediye başkanı
bizim Sivas Gürün'lü
Ama bunu kimseye inandıramadım
Çünkü adamın ismi TEMEL
Soy ismide KARADENİZ
Halille Meryem görücü usulü ile evlenir
Resmi nikah falan yapmazlar
Aradan birkaç gün geçer ikisi ekin tarlasına gider
Çalışır mola verirler.
Halil meryeme kalk şu boduçtaki suyu getir içelim der
Meryem kafayı kaldırır,
Doğru dürüst yoktur suyu,yolları.
Ne doktorları var,nede baytarı
Kim ne derse onlarada kanardı
Garip köyde garipçe yaşayanlar.?
Savuracak buğday harmanı yoktur
Örtünecek çarşaf yorganı yoktur
Derdini sorsan her insandan çoktur
Doğup köyde garipçe yaşayanlar.?
Ekmeğini yedim lokmanı böldüm.
Orda olmasamda rüyamsın GÜRÜN.
Hayalinle geçti hep kısa ömrüm.
Damağımda kaldı bal tadın GÜRÜN.
Kuruyan ırmakta suların aktı.
Artık sökülmüyor salların kaldı.
Çakşurda dokunan şalların vardı.
Türkiye çapında namların GÜRÜN.
Yalnız ve kocaman yürekli adam
İşte o sensin.
Tek başına bensizliğe meydan okuyan
Sensiz geçen günlerim.
Ne eş,ne dost nede sırtına yaslandığım,
Kimseleri görmedim.
Meclis binasında silahlar
Vekiller birbirini tartaklar
Sağda solda patlar bombalar
Sonunda yürüdü tanklar
Gelip devletin tepesine kondular.
Her köşede komutanlar, paşalar.
Önce bu zemini hazırladılar
Her kuşun etinden yenmez dediler.
Benim tatmadığım kaldı serçeler.
Bu Şiirin Hası nokta com derler.
Yaşamak dururken gamları neyler.?
Güzel lezzetleri tadanlar bilir.
İster zıkkım olsun istersen zehir.
İşlenmeyen tarla olurmuş bakir.
Hayat böyle güzel neylesin fakir.?.
Şiir gibisin hayatım
Ben sensiz nasıl olurum
Aldım kütüphanemden
Sayfa sayfa okudum,
Seni yokluğunda.
Bunları iyi bilesin.
Bir yokuş vardı ismide Fettahağa.
Gider gider dayanırdı harık başına .
Hiç bakmazdık,karına kışına
Her günümüz aynı yollarda
Şu yalan dünyadan,
Hayatım son bulmadan
Çok şey istemiyorum.
Bir diz arıyorum,
Başımı koyup uyuyacak.
Burcu burcu toprak kokan evimde
Uykusu bölünür ana bebe sesinde
Uzaktan anlamsız gelsede size.
Anlamı buyüktür benim kalbimde
Rüzgar sevgi taşıyor hergün o eve
Yıldız selam verir kerpiç evlere
Melekler bile göz kırpar sevgiyle
Anlamı buyüktür benim kalbimde
Açtımı bahçemin güzel gülleri.?
Koklarım onları kalan ömrümce.
Bülbül gibi şakar torun dilleri.
Evim neşe dolar onlar gelince.
Hareketlenir evin her köşesi.
Torunlar dedenin gerçek neşesi.
İçtiğim su,yemeğin son lezzeti
Evim neşe dolar onlar gelince.
Bu şansa bilmem normal denirmi?
Şansmıdır desem yosa kısmetmi?
Kızmı çapkın yoksa garip eşekmi?
Ayaklarda bağlanmış tecavuz sanki.
Azmış galiba durum öyle sanırsın.
Şu dünyanın hal ehvaline şaşarsın.
Kız sen herhalde çoktan beri bekarsın?
Sana koca bulmakta çok ucuz sanki?
Sevgi dediğin bizde ebedi.
Kalptende kolay silinmez gayri
Aylık ve yıllık sevgi değilki.
Ölmeyince vaz geçilmez gayri
Bizim kitapta bunları yazar
Ömrüm sonunda ayırır mezar.
Aşka ihanet bizleri bozar
Sevgiye yara açılmaz gayri
Arkadaşlık bir sırdır
O sır nedir bilinmez?
Yüreklerde saklıdır
Anahtarı verilmez. !!
Bir kez görür ısınırsın
Benden parça sanırsın
Bazısından kaçarsın.
İtici güç birleşmez.
Hayat bir akar sudur tutulmaz.
Önünde dağlar taşlar duramaz.
Masmavidir bulanırsa durulmaz.
Bulanıksa altta ne var görünmez...
Sabahleyin güneş doğar şafaktan
Akşam ışık kaybolacak ufuktan
Ne yaşarsan kardır güzel hayattan
Gidiyorsun artık geri dönülmez..
Bak çocuğum üşümüş.
Surat asık somurtur.
Babasınada küsmüş.
Ağaçta yaslı durur..
Kim küstürmüş çocuğu?
Büktürmem ben boynunu.
Dedesinin tatlı tosunu !!
Bizden uzaklarda oturur..
Giderken burun kıvırarak savuştun
Gurbetin havasında koktun kokuştun
Bahar geldi yine öz yurda kavuştun
Dokuz ayın boyunca hasret kalmıştın.
Üç aylık kısa zaman artık burdasın
Bu güzel köşelerde hayat bulasın
Üç ay depola dokuz ayda harcarsın
Bu enerji yetmiyor diye yanarsın.
Yanıyom aşkından söndürün beni
Söndüremiyorsan öldürün beni
Sönmeyen aşk ile yandırın beni
Ellerimden tutup kaldırın beni.
Açmamış gül idim beni soldurdun
Öldürücü dertler ile doldurdun
Cani gibi hayatıma saldırdın !!
Bu ızdıraplardan kurtarın beni...
Abooo bu karışım çok sakınçalı gardaş
Bundan bir tabak yiyen vatandaş
Kendini terzi oğlu tepesinde bulur
Ordanda tahtalıya doğru yol alır.
Gerçek ten seviyorsan!
Yaklaş dahada yaklaş.
Yok gönüllük istiyorsan?
Zaman varken uzaklaş.
Hem beni yaralarsın.
Hem seni oyalarsın.
Ya ağlatır ya ağlarsın.
Lütfen yapma arkadaş.!
Esas adı(Mehmet)lakabı küllo
Küllo bahçeye gider ,
bakarki bir dana bostana girmiş.
Eline okkalı bir daş alır,
dananın kafaya indirir
Dana düşüp ölür.
Şahin iki arkadaş kavgasına şahit olur.
Çıkar hakim karşısına.
Ama gözü tavanda
Hakim soruyo Şahin noldu sana
Gözün hep havada?
Früko daha yeni çıkmış piyasaya
Kerem emmi anlatıyo arkadaşına
La gardaş iki şüşe früko aldım
Heç içine suda gatmadım
Bizler bahçede çalışıyoruz
Babam eşeğine binmiş güründen geliyo
Bize kolay gelsin deyip hiç eşekten inmeden,
devam edİyo.
Yaş az daha küçük olmalı,
Bir de müştemilatı olmalı
iki bilemedin üç çalışanı
Bağ bahçe inek tavuk işlerine bakmalı,
Sıcacık güneş altında yağmurlu havalarda
Hanği güzeller yürüdü bilsen o sokaklarda?
Nice hatıra bırakıp gitti kaldırımlarda.
Varsın çıkmasın GÜRÜN sokakları sahillere.
Reyhanlar kokulu sokakların yeter bizlere.
*********************************
Bu gün gider mendil satar
Oralardan mafya kapar
Ufak ufak evden kopar
Eve gelmez parkta yatar.
Oturmuş bir çocuk ağlar
Köpek elin yüzün yalar
Etrafında yok insanlar
Sahipsiz kalan çocuklar.
İnsan oğlu kalk ayağa
Dikkat edin hayvanlara
Ders veriyor insanlığa
Şefkatsiz galan çocuklar.
KALK AĞLAMA ÇOCUĞUM
Oturmuş bir çocuk ağlar,
Köpek elin yüzün yalar.
Etrafında yok insanlar.
Sahipsiz kalan çocuklar.
İnsan oğlu kalk ayağa..
Dikkat edin şu hayvana.
Ders veriyor insanlığa.
Şefkatsiz kalan çocuklar..
Köpek okşuyor başını.
Verenler yokmu aşını?
Yokmu bunun öz anası?
Anasız kalan çocuklar.
Doldu taştı köprü altı.
Çocukları yetim kaldı.
Yokmu bunun öz babası?
Babasız kalan çocuklar..
Neden kimse sahip çıkmaz?
Buna yürek nasıl yanmaz?
Gören yazar neden yazmaz?
Kucaksız kalan çocuklar.
Özpınarım gözüm yaşlı.
Bunu gördüm aklım şaştı.
Daha bunun yaşı kaçtı?
Yuvasız kalan çocuklar.
Beni iyi dinle,kulak ver bana
Bizim esas ana yurdumuz
KANGAL'da
Ama namımız bütün dünyada
Ne zaman bir sıkıntın olsa
Ne zaman başın sıkışsa
KORKMA.
Sneıjder'ım kaptanım
Direkleri yoklarım
İkisi sağdan soldan
Üçüncüsü doksandan.
Sabri geliyi Sabri
Telaş aldı rakibi
Ortala Sabri ortala
Yasin gömer kafayla..
Bir yıldız daha kaydı
Aldı götürdü ışık kenanı
Ömrünün tam baharıydı
İnsanlıkta şanın kaldı
Toprak aşkına gittim bahçe tepeye
Bu sene yetişmedi dedilerki seneye
Her eve bahçe veriyoruz dediler
Gittik kiraya 30 metre toprak verdiler
Eker biçer yersin hepsi doğalmış
Tere ektim rokaya yerim kalmamış
İstanbulu parsellemiş ağalar beyler
Biz garibanlar çalışsın toprağı neyler
1950 A.Sazcığaz köyünde doğdum.
Mevlamın izniyle senle dünyamı buldum.
Çarkı felek güneşinde yanıp kavruldum.
Unutulmaz anılarım sendedir köyüm.
Senden ayrılmıştım daha 13 yaşımda.
Beraberdik kardeşlerle, anam ve baba.
İkisinide kaybedip kaldım yabanda.
Unutulmaz anıların kalptedir köyüm.
Her yerde kenger derler
Biz yülme deriz.
Kökten kesip
Dikenileri iyce temizleriz
Kabuklarını soyup,
Afiyetle yeriz
Tadını sorarsanız,
Gerçekten çok çok leziz
Aramızdan ayrılıp giden değerler
Zamanında kıymeti bilinmeyenler
Kayıbedersin başlar vah ile tühler
Geçmiştir geri gelmez artık o günler..
Birteksin aşkım benim
Can ile canım benim
Her gün dudak dudağa
Kahve fincanım benim
Sabah keyfim seninle
Çok güzelsin telvenle
Falın söyler çingene
Kahve fincanım benim
Gel yanıma deleyleme
Uzaklardan eleyleme
Tatlılıklasa baş üstüne
Beni yormak için gelme !!!
Eteklerden tutuşan güzel
Omuzunda saçlar tel tel
Geleceksen dostlukla gel
Beni germek için gelme!!!
Meleklerle şarkı yazdım
Kol kola hep halaydaydım
Notaları tek tek sıraladım
Noldu onlar anlamadım.
Geceleri elimden tuttular
Doğru yolu buldurttular
Sonra gözden kayboldular
Sabah kalktım bulamadım
Benim canım torunlarım !
Ben atmışbeş yaşındayım.
Gereksizce bağırmayın.
Dayanmıyor kulaklarım..
Ne büyüğü ne küçüğü
Dokunmasın bir kuş tüyü
Ama fazla gürültüyü
Kaldırmıyor organlarım
Cingil çobanın herşeyi
Keçiyi tutar, sütünü cingile sağar
Pişirip içer sırtındaki abanın cebine koyar
Akşam olunca koyakta koyunlarla barabar yatar
Yine sütleri sağıp yoğurt çalar,
O yoğurt sabaha kadar,
Taş gibi donar
Senede en az bir kere kalaylatırdık
Sapından tutup azmı yoğurtt taşıdık
Çalkalanıp dökülmesin diye havalarda tutardık
Unutulurmu hiç sadece uzakta kaldık
Irmaktan suyu doldurup kafalara dikerdik
Yarısını içer,yarısını yakamıza dökerdik
Beceriksizlik sanmayın biraz serinlerdik.
Bir bakraç suyla zaten anca kanardık.
Duvarda gördüğün tezektir dayı.
Orjinal halini bozan olmadı
Ocakta sobada yakılan aynı.
Kokusundan zerre ziyan olmadı.
Var o güzelliğe hasret kalanlar.
Güzel anılarla hergün yananlar.
Gördüğünden ince ince soranlar.
Bizim gibi candan soran olmadı
Kavruk buğdaya GAVURGA
Yontmuğa YONGA,kabuğa GAMGA
Sacda ekmek BAZLAMA ,ekili yer MAŞARA
Dut şerbeti ŞIRA, anneye ABA
Yeleğe HIRKA,Ağabeye GUÇCA
Bahçeye BAHÇA,çıkına BOHÇA
Çarık yamalarına ÇARPANA
Karları görünce uçtum sevinçden
Karlar tazemi? sordum köyümden.
Kaynaklar kurumuştu susuz canlılar
Susuzluktan çatlamıştı bütün topraklar
Bayanlara yaş sorulmaz
Fotonun yılları belli olmaz
Zengin malına dokunulmaz
Arap atı koşmakla yorulmaz
Şerefsize saygı gitmez
Ben doğruyu zorla buldum.
Doğrudadır son umudum.
Ben yanlış yapıp yoruldum
Şükrolsunki onu kovdum..
Benden isteme boşuna
Yanlışa girmem birdaha...
Dualar ettim Allaha.
Ben anadan yeni doğdum.
Yiğido demek yiğit demek,
Pehlivan demek.
Ama bu yeterli değildir sadece
Her yiğidin omzunu,
Yere değdirip,
Tuşa getirmek.
Dünyada insan evladı derler
Anamız insandır evlatsa bizler
Böyle bilinsin bütün cihanda
İnsanlık şöhreti tüm analarda...
Sevüyrüm karı duysun cümle alemle herkes !!
Bağırmaktan kalmadı gırtlakta ses ve nefes!
Aramıza kardan adam dahi giremez .
Elinde süpürge değilde olsa bir meses.
Yaşayan canlıların aşkı doğanın aşkı
Bağımıza bahçamıza bereketler yağdı
Sevinçten susuz kalmış dağlar taşlar ağladı
Aramızdaki o sevgiyi kimse bilemez.
İstanbulu paklayamazdık hiç bir temizleyciyle
Belkide bu kar temizler o geçmiş pislikleriyle
Gaz lambası duvardaki çivilere asılır
Duvarlar ışığı odaya daha loş yansıtır.
Gaz lambalarında sohbet bir başkadır
Şimdi yok o sohbetler hepsi sanaldır
Bak bu karlar istanbulun karları.
Sanki beyazlarında bembeyazı...
Taze gelin gibi şu an istanbul .
Gözleri kapalı aşkıyla meşgul.
Bu gün başladı daha sabahtan.
Arabayı almadım oto parktan.
Darende,Gürün'le gardaş bir ilçe
Aynı bulgur yeriz bakmaz pirinç'e
Sanki Gürün'e bağlı bir mahalle.
Herkes koşar birbirinin derdine..
Hava,su aynı anane beraber.
Aynı elle yenir içli köfteler
Tere yağ kokusu Gürün'de tüter
Isbanaklı çörek sac üzerinde.
Neden bu kadar acımasız insanlar olduk?
Unuttuk insanlığı, yiyip içip kudurduk.
Yeterli ceza yok, biliyolar nasıl olsa.
Saldırıyo köpekler, hep sağa sola.
GÜRÜN 'e giderken yolu şaşırdım..
Hele şükür bu tabelaya rastladım,.
Şo tabela varya, benim rehberim
Emeği geçenlere çok tşkür ederim.
Uzun zaman oldu garışmış yollar
Birinden soracam yoktur insanlar.
Her tarafı kapamış karlı dumanlar
Bir tarafı göremiyordu gözlerim.
GÜRÜN ŞO YANDA
GÜRÜN'e gideriken yolu şaşırdım..
Hele şükür bu tabelaya rastladım,.
Şo tabela olmuştur, benim rehberim
Emeği geçene teşekkür ederim.
Uzun zamanlar oldu garışmış yollar
Birinden soracam yokturki insanlar.
Her tarafı kaplamış karlı dumanlar
Hiç bir tarafi göremüyor gözlerim.
Bir anda bir karartı çıktı önüme
Şo yana diyordu baktımki yönüne
Canıma can gelmişti indim GÜRÜN'e
Dua ederek ata yurduma geldim.
Süleyman Özpınar.
16.02. 2015 P.tesi
Eksik olmaz sırtından çul ile semer.
En çok sevdiği mekan tozlu küllükler.
Hiçte şakası olmaz her an tekmeler.
Eşini ararken bir işdahla sesler..
Dünya umurundamı? sor şu eşeğe?
Büyük mutluluk takla atma küllükte.
Şu anda dokunmayın onun keyfine.
Hayatları ne güzel mutlu eşekler..
Halkalı sekizde tren kalkacak.
Sultanahmet'teki işe varacak?
Eleman gelip kapıda kalacak.
Gelen işçi bana yamuk bakacak.
Koş Süleyman koş,trenler gardadır
"Durma koş ufukta yarın aydındır.
Trenle aram tam sekizyüz metre.
Hep koşarak gittim nefes nefese.
Benden ekmek bekler dörttane bebe.
İstersen koşmada feryadı dinle
Sevdiğiyle kolkolaysa dokunma
Selam dahi versen dikkat et nolur.
Hatta görmezden gel bakma o yana
Dünyanın en güçlü insanı odur...
Sevğili elinden tutup gideni
ALLAH ayırmasın seven seveni
Zincire vur yine kırar zinciri.
Gidip o sevdiğine tekrar kavuşur..
Dünya dönerken beraber canlılar.
Kendinden geçer o dindar insanlar.
Huzursuz olmaz hak mümin olanlar.
Susmaz beş vakit okunan ezanlar.
Bu dünya sahibi kendi sananlar
Mallarına kuzgun gibi konanlar.
ALLAH islah etsin bir gün doyarlar
Bu gözü doyursun kara topraklar..
Pazar kahvaltısı can ile canandır...
Bu birliktelik temelleri sağlamdır...
Atalardan gelen köklü devrandır..
Arasındaki harcı sağlam imandır !!
Unutma çocuklarla hafta sonları
Hepsini al başına torun torbayı
Unutmasınlar atalar ne yapardı
O harcı katan usta ana babadır.
Aha o alt köşede
Kıbrıs adası gibi bir yer varya,
Kayseriyle Malatyanın arasında.
Ben işte ordanım...
GÜRÜN yazıyo tam ortasında...
Orda kaldı benim atalarım,
Ordaki daşlara takıldı
benim küçücük ayaklarım
Orda ağladım
Biz köylerde kuzuları katardık önümüze,
Düdüğüde sokardık belimize.
Çıkardık otlağa kuzular, serpilirdi yaylıma
İşte o anda başlardık düdük çalmağa,
Onun ismi yıllardır bilirdikki düdük.
GÜRÜN güllerinden ASLAN'ımız vardı,
Aslanların aslanıydı...
GÜRÜN'den geçen yocuların hepsi tanırdı
Otobüslerin mola yeri dutlu pınardı.
Yolcular iner, Pala Mahmut emmi koku sıkardı.
Seni kaybetmekten öyle korkardımki.
Şimdiyse en büyük kabusum
Senle buluşmak seni görmek sanki
İstemiyorum senin o sahte gülücüklerini
Bana doğru yalandan uzattığın ellerini
Sanki benim gözüme gözüken,
Eryaşar emmisinide almış geliyor.
Hacı Murat nerelerde diye soruyor.!
Ardındanda uzun uzun nara atıyor.
Hacı Murat nerelerde diye soruyor.!
Hemen kaybolsun olduğu yerden.
Yoksa alırım sopaları onun elinden.
Ne alıp veremediği varmış benimlen?
Hacı Murat nerelerde diye soruyor.!
14 ŞUBAT
İhtiyacımız var aşka sevgiye.
On dört şubat aslında bir bahane.
Hep aşkla baka bilsek göz göze.
On dört şubat aslında bir bahane
Günlük sevgi hepisinden şahane.
Gün bizler için çok uzun bir zaman.
Her an sevğiyi bağrıma bassam.
Bir günlük aşklara ben asla doymam
On dört şubat aslında bir bahane
Anlık sevgi hepisinden şahane.
Günleri ben 14 şubat yaparım..
Hep sevgimin gözlerine bakarım.
Aşkımla aşkı doyası yaşarım.
On dört şubat aslında bir bahane
Birlik sevgi hepisinden şahane.
Kalplerimiz hep aynı ritimde atar.
Aşk olmasa hayat ne işe yarar?
Her gün aynı,rakama ne gerek var?
On dört şubat aslında bir bahane
Sağlık sevgi hepisinden şahane.Aylık
Hep aşıklar kırgınlıktan kurtulsun .
Bırakılan eller tekrar tutulsun.
Hasret kalan tüm sevgili buluşsun.
On dört şubat aslında bir bahane
Gerçek sevgi hepisinden şahane.
Bu gün canlıya hayırla erişsin
Herkes sevdiğine mutlu kavuşsun.
Aşıklar kumrular gibi sevişsin.
On dört şubat aslında bir bahane
Aşk ve sevgi hepisinden şahane.
Sevgiyi 14 şubata bağlama.
Sabahtan çıkarken hemde akşama
Seni seviyom demeyi unutma.
On dört şubat aslında bir bahane
Gençken sevgi hepisinden şahane.
Şair:Süleyman Özpınar.Şiirin Hası..
Offf açılmaz olmuş dudak ve gözler
Kimin kim olduğunu bilmeyiz bizler
Örtün üstünü bu dünyada üşümesinler..
Güllerimizin bir dalı olsada düşmesinler!!.
Baktım Hacı Muratı gördüm üşüyor .!!!!.
Bakışları sanki sıcak bir yuva arıyor.
Geçen gözlere nasıl içten bakıyor
Bunlar Allahın bizlere verdiği güller.
Noldu kapıyamı sıkıştı kuyruk?
Ne dinin belliydi nede bir uyruk.
Her yerde kendi başına buyruk.
Sonunda olmuşun yolunmuş culuk...
Dinlesen zamanla bir büyük lafı.
Hep açık kalırdı kapanan kapı
Bunlarsa temeli çürük bir yapı
Önceden insana yapılmış kulluk..
Şair : Süleyman Özpınar.07 Şubat 2015.Şirin Hası.
Kocasından habersiz paraları sakladı
Bunları bensiz nidecektin hey deli garı
Arkalarından kesildi üçer tane sıfı
Zamanı geçti tedavüldende kalktı
Ormanların odunları bile değişti.
Defter kalem kitaplara dönüştü
Gürdüm kedileri farelerle sevişti
Sen halen değişmedin inatcı keçi...
Rusya,Amarika kanka oldular
Küçük devletlari acımasız vurdular
İsrail'i dünya canavarı yaptılar
Sen hâlen gevişlerdesin inatcı keçi.
Abooo pastırmada vardır şindi onun içinde
Hadi de gelde GÜRÜN diye meleme
Valla biz buralarda tavalarda yapıyoz
Uğraşıyoz onlara benzetmeye
Yoksa ulaşa bilirmiyiz o lezzete o tada
Hiç benzermi sajda pişen çöreğe.
Karıyla,kışıyla,o çılgın bakışıyla
Hiç yeşili kalmamış dağlarıyla,
Mis gibi kekik kokularıyla
Tüm GÜRÜN lüleri kendine hayran bırakışıyla,
Orası bizim vatanımız,
Göz bebeğimiz.
GÜRÜN halkı doğasında bu vardır
Paylaşmayı ondan fazla severiz
Bize böyle öğretti büyüklerimiz
Dost için kirli çıkıları açarız
Sadece varsa tek ekmeğimiz
Kaç dost varsa ona böleriz.
Senin için sayfa sayfa şiir dizerdim.
O ismin dilimde tesbih çeker gezerdim
Eğer seni bana vermesinler güzelim
Aha bu köyüde kökten yakar giderim.
Senelerce hayalinle yanıp tutuştum
Her aklıma düştüğünde sana kavuştum
Duydumki sen ayrı aşklarını bulmuşsun
Bu yüreğime daşları basar giderim..
Günaydın dünyaya güzelliklerle bakanlar
Güzel yürekli dost insanlar
Aramıza hoş geldin ,sefalar getirdin
Dimağımızda hep arzulanan
Dilekler ve dualarnan gelen
Vucudumda kıymet değeri
Sana tahsis olmuş yerdi
Kot pantolonda arka cebi
Her eşyamın değerlisi
Yarım asır seninleydi
Benim çilekeş cüzdanım !
Bakanımızsınız başımızın tacısınız
Evet yok değil çok hizmet yaptınız
Hem devlete, hem ilçemde varsınız
Biraz da faydalansın kendi insanımız.
Kulak verin,gelen ses bizim seslerimiz
Size sesleniyor GÜRÜN lü kardeşleriniz
Sizlerden çoktur bizim beklentilerimiz
Evet yok değil çok hizmetleriniz
Düşman gözü kamaştırıp çatlatır
Gözleri kalır bakar bakar delirtir
Onlar için erişilmesi zor cennettir
Gözü olanın gözlerini oyasım gelir
Yine azdı salyası akan şebekler
Mehmetcik tetikte sizleri bekler
Nerde o delikanlı olan yürekler
Hep arkadan vurur galleş köpekler
Kendisi üç harften ibaret
Ama çeken bilir,acısı derin
Kalplere hançerle yazılan
Ama bir türlü sökülüp atılamayan,
Çelik muçlarla kazılamayan,
Bir vürüs vardır.
Burası sarı kaya SUÇATI(Telin)
Anne annane, teyze, dayı,ebeveyn toprağı
Daha önceleri köydü
Yavaş, yavaş adım, adım büyüdü
Senelerce GÜRÜN halkını
Sebzesi ,meyvesi, yeşliyle besledi.
Yine açmış GÜRÜN gonca güllerin.
Her birisi ayrı ayrı renklerin.
Hassas kalpleri sakın incinmesin.
GÜRÜN bunlar senin gonca güllerin.
Meşhur yunus komutanın devesi.
Çödü herkesten cıgara isterdi.
İbo önde tren gibi öterdi.
GÜRÜN bunlar senin gonca güllerin.
Öyle zamanda,öyle devirde,
Öyle kanunlar ve öyle yönetmeliklerle ,
Okudukki halen aklım almıyo
Her adımı her köşesi yasaklarla,
Ve mantıksızlıklarla doluydu
Sinama yasak,konser yasak,tyatro yasak
Hadi Süleymen sende bizimnen gel boon.
Şindi get Aziz emminin oğlu kel Mevlüdü çıır
Aziz emmi Vasel guçcamların cevüzünü çırpıyırmış
O gelmez heralda.
Aba ben çırparım gı iki cevüz doolmü
He çırparmış, düşde geber.
Sen nasıl cırpacan daha bıldır ,
Hatıraların sakladım tüm renklerden
Buket yaptım yollarım ben senin için
Yaşanan eski unutulmaz günlerden
Oturup kitap yazarım ben senin için.
Hayatım sanki rengi solmuş bir resim
Dilimde tesbih oldu çekerim ismin
Gözümün önünde döner hep hayalin
Dizimde saz çalarım ben senin için
İlk dersimiz Tarih,
Hocamız Mehmet Özdeğer
Konumuz,Malazgirt Savaşı
26 Ağustos 1071’de
Malazgirt ovasında meydana gelmiş,
Selçuklu Sultanı Alparslan ve
Doğu Roma İmparatoru
Romen Diyojen arasında gerçekleşmiş,
Ben bunları tanırım,bizim köydendir ,
Hepisinin ışığında yürüdüm
O karanlık sokaklarda.
Kimisini kulpundan tutarak
Kimisini çeketimin duldasında saklayarak.
Rüzrarlar eserdi etraflarında
Sıkı sıkı saklardım sönmesin diye
Kibritim olmazdı tekrar yakmaya
Usul usul yürürdüm
Bakma kız öyle hançerler gibi
Gözleriyin içi gülerek sanki
gel gel der gibi
Uçtun uçup gittin
yüreğindeki sevgilerle
Eşi dostu seni arayan o gözleri
Düşünmedin hiç arkandan bakanları
Dönüp bakmadın dahi.
Her sabah toplanırdık eski orta okulun
Arka kapı, yani lise binasına bakan yana
Dizilirdik sıra sıra
Herkesin kafasında kocaman şapka
Elinde bavul gibi bir çanta
O sıraya dizilme curcunasında
Size ulaştımı şiirin hası?
Kimliğim sorarsan GÜRÜN aşığı
Memleket hasreti kalbimde sızı
Burnuma tüter tüm toprağı taşı
Feryadım duysanız akıllar şaşar
Irmaklar gudurur dalgalar coşar
Beynimi gurcalar sel olup taşar
Onun için durmaz gözümün yaşı
Şimdi sensiz kutluyoruz tüm yaşını.
Eledin Sivas toprağını taşını,
Yoksanda ismin kalbimize kazındı
Kendini doğaya adayan ozandı.
Aşık veysel yıllarca çaldı sazını.
Anlattı Sivas'ın bahar,yaz kışını.
Öğretti dağlardaki canlı aşkını.
Hemde nakış nakış işleyip tanıttı.
Dersimiz boş 42 erkek çocuk aynı sınıfta
Her çocuğun birtane daha var sırtında
Rezillik diz boyu sesler gidiyo ta bahçaya
Bende oturuyom öğretmen masasında
Hanı başkanımya
Kapı açıldı içeriye biri daldı 160cm boylarnda
Zayıf kuru çelimsiz birileri
Günlerden Cuma.
Dersimiz fizik,hocamız Ramazan Polat.
Konumuz OZON maddesini işliyoruz.
Ozon 3 oksijenin birleşiminden ibaret
Renksiz ve kokusuz bir gaz
Renksiz ama bir saçımızı bu ,ozon yağını sürüp,
Bir müddet sonra suyla yıkanmış olsa
Saçlarımız kestane sarısı
Hafif sararma gibi,
Her gün islam dünyasında terör eserken
Nice ANA guzularını tavuk gibi keserken
Bir avuç İsrail orta doğuda devran sürerken
Her köşede her gün bomba patlarken
Kutsallarımızı saygısızca ahır yaparken
Nerde terörist var ona silah satarken
Aydınlık olsun günlerimiz.
Bereket dolsun evlerimiz.
Kuvetten düşmesin bileklerimiz.
Bitmesin saygılı sevgilerimiz.
ALLAH için hep duadadır ellerimiz..!
Diblerine varıyrım döşşek gimi dokülmüş
Dibleri toprah oldundan hepisi çamurlara belenmiş
Onnarı sallayıp getürek dama
Ahşamnanda hep bir elden yararuh
Şu sufraları gucahla Anşe hadi sallanma
Süleymen sende bizimnen gelha
Onnarın başına anca sen çıhan
Gaştene gova varsa hepisini alın
Govalarnan getürüruk damlara
Utangaçtı saygılıydı sevecendi delikanlılar
Çoktu içlerinde kızlara açılamayıp yananlar
Köşelerden çaktırmadan yanık yanık bakanlar
Gelinlerimiz güzeldi kusursuzdu bayanlar
Kızlar kızlar sanki petekteki baldılar!!!!!!!!!
VEYSEL şöfördü Mavin gardaşı
Anarya giderken MEMEDİ yandı
CEMALöğretmen komşularıydı
HANİFİ Güründe büyük esnafdı
ŞAKİR yanından hiç ayrılmazdı
AZİZ,YAKUP üç beş çocuğu vardı
İSMET'i genç yaşta trafik zalımı aldı
TAHSİN ALİ Allahtan evlatsız yandı
MEVLÜT Özpınar ehliyete kafayı taktı
Gidip istanbulda tren altında galdı
Anşe gel sennen ikimiz toprahlğa toprah elemiye gidek
Haydi üç dört telis buluyum guçcuk keseri bul,
Birtene kurek o buday eledumüz halbur varya onu al
Selattini sesle ahurdan gucuk eşşa getürsün
Onu alah o ahıllı heş dolse çüş deyince duruyur
Öbürleri aboo sade deli süren getmez çüş de durmaz.
Anşe bizin sufraların çoğu,
Miyesse anam gildeydi.
Hadi bir goşuda al getür onnarı
Bende tut gazanında itlerin kepa vardı
Harere boşaldıyım, ha bekmez tabahlarıda,
Ambarın üstüne goduydum,
Çaar şu gara olanı ordan endürsün
Ben ora çıhamam şindi.
Otuz sene didinmiş posası çıkmış
Artık yaramaz bize ölüp gitsinler
Dökülmüş artık dişleride galmamış
Eşlerinide yanlarına alıp gitsinler.
İhdiyaç galmadıki artık onlara
Kambur oluyolar devlet sırtına
24 lira sizin için çok büyük para
İster yemeden ister yeyip gitsinler.
Anşe gah hele gah boon ekmek büşürek
Ben şu teşdi haruhda bir kulleyip geliyrim
Sen olanı emzür Fadmeyide çaar oda gahsın
Hemen tez elden bütürek
Fadimeye söle damın ardından
İki gucah çırpı getüsün
Şurdan ikide eruk kudu ataruh bize yeter
Hadi hele hadi geç galursah,
Artuh gayınbaban sölenir durur
Olen olmadan bütürek
"Ali sen boon çüte getme,
Yamur geliyir heral.
Tamam Ade bende epeydir yoruldum,
Boon bir dinnenürüm eyi olur.
"Yoh olum deligannı adam nasıl yorulur?
Sen eşşan birine semeri şahrayı vur,
Daşlı yatağan ona doru getde,
Bir şahra keven kes.
La mevlüt sen boon şeye get keloka,
O yoncaları biç,ananda sennen gelsin
Barabar burmaları bukersiniz.
Burma galucunu unutma,
Ha ahlıma gelmişken şu tırpanı ba getür
Ona eyi bir kekuç vuruyum
Sen kekuçlerken yararsın sona
O sınırdaki otlarada ecük tırpan vur
Herkes hasret yurda,tutuşup yanmış.
Bu gurbet ellerden,SANDIM usanmış
Kırk sene uyumuş, yeni uyanmış.
Bir garış toprağın DAŞIN galmamış..
Gardaş nerdeydin şimdiye gadar.
Ne esgi bağ galmış nede tarlalar.
Kimi hazine olmuş kimi tarımar.
Ne yanıyon köyde ADIN kalmamış...
Sularbaşı gözden doğar asıl kaynağı.
Senelerdir can verir,hayat görür toprağı.
Ovanın ortasını yırtar geçer.
Gideceği yolu kendi çizer.
Böler sağı solu ikiye,çarparak kenarlara.
Bödüler verdiler suyunu kanallara
Ana hattı susuz kalsada,
İstemem öyle willalar köşkler
Yeter bana o köyümdeki,
Kerpiçten evler.
Sanmayın bu dildedir söyleyip geçer,
Ta yürekten gelen bu sesler.
Bu köylere kavuşmak ,
Yolsuzluk kötü çok çektim
Ben onuda bilirim
Bütün yurtta sürülen devran
Bu Türkiyenin her yerinde Eğemen
Köylü kentli iki gözü iki çeşme ağlarken
Hayatı bürünmüş yalan ve dolan
Faydasın beklerken marazı olur
Kendine faydası olmayan insan
Dostuna nereden faydası olur.
Çokmu ağır olur dostun sözleri
Sana takar gibi çapkın gözleri
Çevreye zararı yakar bizleri
Yakın dostlarımın zararı olur..
Siz buradan gideli oldu seneler
Ne Ovanis'ler galmış nede Hüsnüler
Ne eyer yapanlar var nede bir semer
Sizler gideli çulsuz galdı eşekler.
Kale dibini kırıp,yıkıp geçmişler
Demirciler vardı nereye gitmişler?
Kazanlara bakraça kalay sürtenler?
Noldu burada eski körük çekenler?
Yeni bir yılı daha geride bıraktık
Yeni yılda herkese huzur,mutlu sağlık
işlerinde başarılar evinde bolluk
Dilekler kabulü için eller kaldırdık
Allah'ım her kul'a asla vermesin darlık.
Hep güğüm gelir akılıma
Ne zaman soba konuşulsa
Bu ikisi ayrılmaz ikili
Her dakika o sobanın sırtında
Soba yanar su ısınır güğüm fokurdar
Bir vızırtı başlar
Sabah olmuş odam hala karanlık
Ama acıklı bir ıslık sesleri geliyordu dışada
Çıkıp bakmak vardı aklımda
Komşu çocuklardır demiştim
Perdeyi araladım,
Şöyle bir baktım sağa sola
Hiç birşey gözükmüyordu dışarda
Bir kış,bir boran,bir fırtına
Kapıya çıkmak istedim
Varmı kendi gurbette olupta
Memleketini özlemeyen?
Çıkıp söylesin hemen.
O topraklarda doğduysa.
Oraların yogurduna ekmek bandıysa,
Avcunu açıp çeşmerin sularına kandıysa,
Bağlanmış çıkın, içinde azık
İçinde ne var diye sordum etrafa
Bilgi dağarcığım genişlesin azıcık
Dediler bidondaki dut pekmezİ
Tabakta kuymak
Az sonra çıkın açıldı
Tere yağlı kuymaktan nefis koku saçıldı
Sanki ocaktan yeni inmiş
Güller hep aynı renkte
Çiçekler hem kırda hem pencerede
Kokuları dahi aynı,
Hiç yoktur değişme.
Doğa devamederken,
Bütün güzelliklerini göstermeye
Kuşlar aynı dalda,aynı yuvadaydı
Eşeklerse hep eşek kaldı,
Büyüklerimiz oda köşelerinde,
otururken konuşurlardı.
La gardaş bu gavurlarında yapmadığı yok
Bir icat yapmışlar odanın ortasında duruyo
Odunu dolduruyon yakıyon,
dumanı odaya gelmiyomuş.
Kimseye zarar vermeden geçip gidiyomuş
Allahalla o nasıl bişeymiş derlerdi.
Acıma hissi sevgi demek değilki
Bir başka üstünlüğü kabüllenmekmi?
Hoş görü, bildiğimiz sevgimi?
Yoksa istemediğine katlanmakmı?
Bağımlılık neki, oda sevgi gillerdenmi?
İhtiyacın gidermek değilmi?
Sevgi Allah vergisi,
Sevgi başta birinci kuralda insan olmak.
O gök gürültülü semayı.
Şakır şakır yağmurlar sardı.
Camı aralayıp görmek istedim
O güzelim havayı
Gözüme ilişti gök kuşağı
Karlar yağsa adam boyu,dağlara taşlara
Yol yolak kapansa,sular buz donsa
Üstünde patenler yapılsa, oluk uçlarında buzlar sarksa
Kar öyle yağsaki kapılar gözükmez, içerden çıkılmaz olsa
Küreklerle tuneller yapıp evlerden çıkılsa
Evet,eski dostları görmek,
Onlarla hoş sohbet etmek,
O beraber yaşanmış anıları yadetmek,
Ne kadar lezzetli ,
Nasıl tatlı gelir insana.
Sanki tandırdan çıkmış taze ekmek,
Mis gibi kokar burnumuzda,
Doyumu olmaz onun lezzetine tadına.
Bunların hepisi gurbet,
Gurbet ezgisi,
Gurbet çilesi.
Bir bakmışın balkon demirleri,
Yere yakın ağaç dalları salkım salkım.
İçi boşalmış ,sapı alınmış,
Dizilmiş iplere teker teker biberler
Hemen yanı başında aynı işlemlerden geçmiş,
İkiye bölünmüş patlıcanlar.
Spor Ayakkabı mız yoktu..
Sogukkuyu lastik pekte aratmazdı.
Önlük ve kitaplar atılmaz
Gelecek sene mahallenin çocuklarına verilirdi
Ögretmen pahalı kırtasiye istemezdi
Yazlı kışlı annelerimizin ördüğü
Ta dizlerimize kadar uzanan
Yün çorapları giyer,
Gaz lambasında ders çalışırdık.
Ağır bir misafir gelecekse
Lüx lambası yanardı
Bir evde lüx yanıyorsa
Mutlaka misafir vardı
Bizim kadın ve kızlarımız,
Toplanırdı bahçelere,
Veya bina köşelerine
Birertanede naylon poşet ellerinde
Yumak yumak iplerde beraberinde
Bir takım şiş yanında koke
Birde tığ takılı üzerinde
Bir taraftan dertleşirken
GÜRÜN bir aşktır
Dilimde şarkı
Ayrılan keremdir
GÜRÜN'se aslı
Şirin burdamı görenler varmı?
Yoksa oda buralardamı?
Bu GÜRÜN dağlarını Ferhatmı deldi?
Ferhatın kaderi hep dağ delmekmi?
Sultan Süleyman burdan geçtimi?
Köyler dolmuş derelerin içine
Artık düz ovaya çıkmak isterler
Derelerde kalmış bunda suçune?
Ekmek için çile çekmek isterler
Bu köyler bizim uzaklarda duran.
Sanki gelir kokusu buram buram.
Geçerken şöyle dertlerin sorsam.
Çoluk çocuğa yetsin ekmek isterler.
Uzun yayla gerçeğinden,
Çok dahada uzun
Helede kar çok düştüyse
Geçit vermez insana
Bir kar tutar adam boyu
Geçe bilme imkanın sıfır
Bir uğultu başlar
Zaten tıkanır kulaklar
Ben siyaset sevmem
Gerilerden izler gözlemlerim
Yanlış yapan varsa eleştirir söylerim
Doğru zaten doğrudur
Herkesin takdirini alır ve alkışlanır
Herhalde doğrusuda budur
Ah şu koltuk aşkı varya o koltuk
Ben siyaseti sevmem
Gerilerden izler gözlemlerim
Yanlış yapan varsa eleştirir söylerim
Doğru zaten doğrudur
Herkesin takdirini alır ve alkışlarım
Herhalde doğrusuda budur
Ah şu koltuk aşkı varya o koltuk,
İnsanı çileden çıkaran,
Herkes birbirini irdelemeye,
Koltukları sallamaya
Koltukta olanı sarsmaya
Hatta hırpalayıp yıkmaya
Gücü yetmediyse
Bel altı vurmaya
Çok meraklıyız genelde
Bunları ben izlerken ne hatırlıyom
Hani bazı bayanlar olur
hep kavga ederler
Bağrırlar çağrırlar birbilerine
Yalan yanlış duydukları, ayıpları sayarlar,
Yarın yine çeşme başında beraberler,
Bir başka komşunun dedikodusunu yaparlar
Hiç bişey olmamış gibi sanırlar
Çokta pişkinler
Ne söylesen kaldırırlar
Herşeyi vadederler, söz verirler
Haftasına unuturlar
Hatırlatırsın sana kızar, hatırlamazlar
Siz yanlış anlamışınız,
Ben öyle demek istememiştim derler.
Ve seni yalancılıkla itham ederler
Gıvırmanında ustası olduklarından
Hemen çarkederler.
04 Aralık 2013
Süleyman Özpınar.
Bir Miyesse ana,
Birde Mintaha garı
Hele birde gücük fadime vardı.
Bu ismler senelerce anıldı
Bir köye bedeldi
Ünleri çevre köylerede yayıldı.
Bunlardan hep örnek alındı...
Aktı gözlerimde deniz
Fırtınaya tutulmuştum şüphesiz
Dalgalar vurmuş hazanıma
Kulaklarımda bitmeyen bir nağme
Düğümlenmiş kum ile taşa
Hışırdıyor kara mavi
Derinlerden geliyor sesin
Yemyeşil haki
Mecburmusun hep kırıcı olmaya?
İnsanları yerden yere vurmaya?
Hep hataların bulmaya
Ömür kısa yollar uzun
Birazda çevreni düşün
Hastayım bak acı çekerim
Gel yaremin ilacı ol.
Şimdi gözlerimden
Sen aşağıya doğru süzüldün
Zaman durdu ben anılardaki ,
Seni düşündüm .
Çağladı bir Şelale içimden
Aktı bir fırat durmadan
Yer oynadı gök gürledi kalbimden
Gökleri bir bulut kapladı ,
Sanıyolarki kendileri durdurmuşlar
Senelerdir akan kanları
Onların daha önemli işleri vardı
Başka oyunların peşindeler
Bak şimdi nerdeler
Suriye topraklarına girdiler
Kendilerine lazım olan,
Sil attığın eski çizikleri
Tozlara karışsın,
Bastığın ayak izleri.
Unut tadına doyamadığın,
Mahsenlerde sakladığın,
Yıllanmış içkileri
Hiç yanından ayrılamadığın,
İstemezdim kaderimin cilvesi.
Karardan döndürmek zor beni beni.
Gurbeti bilirim yakacak seni.
Artık uzun zaman kor beni gayri. .
Aklıma gelmezdi senin gidişin.
Yoluna nasıl dayanacak bebişin.
Seni öyle, ölümüne sevmişim.
Kararlı gidiyon sar beni gayri..
Böyle değildik biz eskide
Omuzlar dikti
Göğsümüz kabarıktı
Kim ne konuşsa
Kimin aklından neler geçse
Radar gibi alır
Gök yüzü giyinmiş mavilerini
Baharda kuşanmış,
Yeşillerini
Bende bir gün,
Giyersem simokinleri,
Sana gelirim.
Kırma umutlarımı
Kırma içimden geçen,
Hayellerimi.
Gelirim değilmi?
Bu ay matem ayı idi
Hz Muhammedin ölmesiyle
632 senelerinde
Bir takım karışıklıklar yaşandı
Abubekir, Ömer,Osmandan sonra
Hz Ali halifeydi 661 senesinde
Katletti onu bir cani
Ne güzelde yakışmış yeşil üstüne beyazlar
İlk bahardan beri yeşiller içindeydi
Taa göklere kadar uzanan dallar
Her köşede her bahçede
Türlü çeşit yeşil ağaçlar
Ben ne isteye bilirimki
Canımdan çok sevdiğimden
Bana getirebileceği
En güzel ve kıymetli çeyizi
Öpülmedik bir dudak
Birde kınalı elden
Koç katımına tam bir ay vardı
Bizim çoban işi bıraktı
Sebep neydi bilmem ama
Son ihale bana kaldı
Koca sürüyü kattılar önüme
Yerde sürünen keçeyi aldım sırtıma
Ben neyimki daha 13 yaşımda
Davar sürüsünü saldım otlağa
İsterim Allah herkese,
Hayırlı evlatlar versin
Ama birde kız evladı nasibetsin
Bunu yaşasın ve tatsın
Onu yaşayan bilir
O tadı o lezzeti
Daha el kadar bebeyken
Sana sevmeyi
Vakit akşam yemek çıkışı
Kafa hafif çakır,
Hemde yalnızım
Dudağımda o eski şarkılar
Ufaktan mırıldanırken,
Beni alıp götürdüler taa sahile kadar
Mırıldandığım o eşsiz şarkılarla
Sessiz ve ıssız sahilde
Çayboyuna giriş
Heman sağda
Gösteriyo levha
Yolları yapılmış eskiye göre
Yinede ihtiyacı var bakıma
Barıyer ister çoğu yerler
Ulaştık biz menzile
Az sonra
Orda dinlenmek
O yemyeşil
Halı gibi çimler üzerinde
Gezinirken
Türk'ün sabrını tartmaya çalışmayın.
Gidip- tarihini okuyun.
İster arşivden,ister okuldan,
İsterseniz ben hatırlatayım,
Şöyle ufaktan.
Koca Çin'e çin seddini yaptıran,
Günler,aylar,yıllarca uğraştıran,
Mete han..."
Tüm avrupaya gözdağı veren,
Dutları dökülmüş dolu sofralar
Kütükler atılıp yanmış tandırlar
Yumurta kırılmış yağlı hamurlar
Teyzeler oturmuş kete yaparlar
Kaysılar sararmış durur dallarda
Gençlerimiz sıra sıra halayda
Kızlarımız mekan tutmuş karşıda
Oturmuş aşkına mektup yazarlar
Çok küçük yaşlarda
Daha anne sütü emerken
Sırtıma çocukları bindirirlerdi
Popoma sopayla vururlardı giderken
Ondan zevk alır gülerlerdi
Bazan koşturup sırtımdan
Atmayı düşünürdüm ama korkardım
Dayak yiyeceğimden
Akşam ahıra geldimizde
Bir insan her yerde herşeye
Her olur olmaza gülemez
Hiç belli olmaz
Ne saatı nede günleri
Bazanda olurki
Kahkahalar atar gayet neşeli
Bazanda sulu yemeklerin
Suyuna bandırır ekmekleri
Burası hayvan alemi
Tilkinin kurnaz halleri
Şaşırtır herkesleri
Dağıtır hep kümesleri
Keçiler takar zilleri
Sever en çok tepeleri
Bizim tavuk cücükleri
Girmez sokaktan içeri
GÜRÜN-çarşı mağraları bitimi
Belediye parkı
Yazın Bizim mekandı
Oturup orda seyrederken
O muhteşem yapıyı
Hep kurcalardı aklımı
Kimler gelip oralara yerleşmiş
Elleriyle kazmalarla küreklerle
Bu hale getirmeyi nasıl başarmış
Hep o topraklarda yaşadı
Ana baba dostlarımız
Çeşmelerden su almaya
Giderdi analarımız
Onların eteklerine yapışırdık
İki gözümüz iki çeşme ağlardık.
İşte o topraklara döküldü
Bizim akan göz yaşlarımız. .
Benim bir kardeşim vardı
Anam belinden duta bağlardı
Akla gelmez yaramazlık yapardı
Ayakkabıları dut kazanına atardı
Üç çocuk vardı emekleme çağında
Herkes cırıt atar bahçe damında
Ama bizimki topukların avında
Yakaladığını topuğundan kapardı
Şeytan vaz geçmez
Şeytanlığından
Aklına gelmeyen
Çeşitli altarnetif
Şeytanlıklar sunar
Çoğu insanların aklını çalar
Kimilerini sapıtır aklını alır
Kimilerinin aklını çalamaz
Burda insanlar hep şeytanı
Suçlayamaz
Önce Allah sonra ana !
Analar benzemez,
Dünyadaki hiç bir varlığa.
Doyulmaz onların lezzetine,
Tadına, aşkına şefkatına
İsterse gelsin son yaşlarına,
Ve son saatlarına
Bütün varlığım ,
İsterse canım,
Fedadır ona.
Bizler bizim asırlık anılarımız
Analarımız babalarımız
Bunlarla beraber yaşadıklarımız
İçerde yakıp fırnlarınada patatesler
Patataesli kömbeler ve çörekler
Yaptığımız fırınlı sobalar
Tandırlıkta yanan tandır
Hemen yanı başında yanan ocaklarımız
Üzerinde kocaman çamaşır kazanlarımız
Girersin odalara serili kilimler
Siyasetin bir dili vardır
Birde rengi
Herkesin görmesi
Tarafların ilgilenmesi
Normaldir
Ama medya onlar kadar
Şanslı değildir
Onun için ,
Bir siyasetin borazanı olmamalı
Her renge uyum sağlamalı
Adamı çıldırtan hastaneler
Biri derman verirken
Bi diğeri derman alan
Adama sülük gibi yapışan
Elini kaptırsan
Kıyma makinası gibi
Kolunu kolay kolay kurtaraman
Yeterki kanadın bi geçsin ellerine
Valla seni bi futbol topu gibi
Herkes birbirine paseder
Arkadaşlarla bir araya gelip
Düştük yollara ,
Tam üç araba
Arabaları öyle doldurmuşuzki
Halı kilim tencere tava
Çıktık ta çalın eteklerine
800 m yüksekte
Güzel bir esinti
Arada kulaklara gelen
Çok diyarlar gezdim
Bulamadım daha güzelini
Bizim diyardan başkasını
Bir karışı haram başkalarına
Geçmez boğazlarından
Yalanıp durmasınlar etrafımızda
Üflemeyle güneşi
Söndüremezsin
Dünyaya yeni bir kol takıp
İstediğin yön ve hızda
Döndüremezsin
Bu gece diyorsunya ne oldu?
Daha ne olsun?
Ne olmasın beklerdin?
İstiyordum sabah olmasın.
Hatta güneşte doğmasın.
Bende kalp bırakmadın.
Söktün yerinden söktün
AĞLARIM
Ben ağlarım.
Utanmam göz yaşlarımdan.
Ağlamayı bilmeyen gözler,
Sevmeyide bilmezler
Benim içim yanarken
İçten içten kanarken
Ağlamak utanacak şeymiki?
Ta yürekten gelen,
Göz yaşı ise,
Helede görülen şey o cocuğun beynine
Kızgın iğne uçlarıla vücuda yaptırdıkları
Döğmeler gibi dağlanarak yazılmışsa
Sahipmi o çocuk onu unutma şansına
Ben daha beş yaşlarında
Toprak damın sivik başında
Yüz üstü uzanmış bakıyom etrafa
Bazı köylüler toplanmış...
Evet 10 kasımdayız
O günden yani 76
Yıldan bu güne kalbimizde
Saklı yanıyo bir meşale
Hiç sönmedi yüreğimizde
Hiç bitmedi bitmeyecekte
Sen rahat uyu
Dertleri paket yapıp verdim kargoya.
Şimdi kaldım zevklerimle başbaşa.
Neşe,sevinci ayırdım eş ve dosta.
Kederi ben tanımıyom saldım çayıra.
Acıları yolladım acı sevene.
Mutluluk benim vermem onu kimseye.
Çilelerim gönderdim farklı yerlere.
Tatilin keyfini çıkarsın fukara.
Al İstanbuldan al
Her köşesinden al
Dağdan taştan tepelerden
Yeterki istanbul hudutları
Dahilinde olsun
En hücra küşesinden
Hiç alamadıysan
Saksıda olsun yine al
Giderken diyorsunya,
Hadi hoşça kal.
Bakıp dururken ardınsıra
Nasıl hoş kalayım be?
Sen gittikten sonra.
Hoş olan neyi kaldıki?
Hadi söyle bana,ALLAH aşkına.
Sularbaşı, Bağlıçay,Akpınar
Yenibektaşlı,Kaşköy,Kayalar
Akdere,Eskihamal ,Beypınar.
Ah köylüm her dilinde baldamlar.
Kındıralık, Bozhüyük .Başören.
Yazyurdu,Davulhüyük,Yolgeçen
Erdoğan ,Dürmepınar.Yelken.
Her köyüm bir birine bağlılar.
Camiliyurt,Güneşli ,Suçatı
Karadoruk,Konakpınar,Ağaçlı.
Güldede,Kürkcü,Eskibektaşlı.
Her köyüm bir tepede dağdalar.
Kızılpınar,İncesu,,Tepecik.
Kılıçdoğan,Koyunlu,Yaylacık.
Kızılburun,Yuva,Böğrüdelik.
Her köylüm birbirine aşıklar.
Kalederesi,Kavak Gökçeyazı,
Hüyüklüyurt,Karapınar,Külahlı.
Deveçayır,Kındıralık, Ayvalı.
Her köyümse çilesinde ayrılar.
Dayakpınar,Güllübucak,Çevirme.
Osmandede,Çamlıca,Yeşildere.
Karahisar,Kaynarca,Reşadiye.
Her köyüm aşk,sevgisinde başkalar.
Sarıca,Karakuyu,Göbekören .
Bahçeiçi,,Çiçekyurt,Kızılören.
Yılanhüyük,Mağara ,Karaören.
Her köyümüz birbirine gardaşlar.
Şair:Süleyman Özpınar.
07.11. 2014.Şiirin Hası.
En iç yakıcı
Seni kenetleyip bağlayıcı
Bir bakış nedir bilinmi
O güzel gözlerden
Yavaş yavaş süzülen
Kalbin ta derinliklerinden
Ilık ılık süzülen
Sularbaşından çıktım giderim gayrı
Bozyokuşa kadar gıvrım gıvrım yolları
Yazıya çıktım seyrederken dağları
Geri dönüp bakarken içim sızladı
Ruhu şadolsun bu isimlerim hepisi
Bir devri yaşatıp köye renk verdi
O zaman lar köyün bir ahengi vardı
Dönüp bir baksalar köy ne hale geldi
Hayat dediğin nedir?,
Sanki bir kumar zarı gibidir.
Şunu hiç aklından çıkarma
Unutma düşeşin ardını,
Malisef daima hepyektir.
Atarsın masaya,
Bazan düşeş gelir,
Uzamış boyuda benzer sülüne
Ayakların kundurası ben olam.
Sırma saçlarıda inmiş beline.
Saçlarıyın kurdalesi ben olam.
Bir görüşte aşık oldu bu fakir.
Dudaklar boyalı gözleri çakır.
Oturmuş balkona kitabın okur.
Kitabıyın baş yazarı ben olam.
Ben yaklaşııp göremedim
Baktımki on buğday tenli
İsminide zor öğrendim
Sordum ona dedi telli
Hele baktım buğday tenli
Gel yanıma otur telli
Yanağında çifte benli
Gel yanıma telli telli
Siz havuz kenarlarında toplanıp
Villalarda pişti oynarken
Yazlıklarda
Şişlere kuzu takarken
Komşularla dedikodu yapıp
Sonra yataklara geçip
Fosur fosur uyurken
Dün geçti
Bu gün başka bir gündür
Onun için
Ortama ayak uydur
Sen konuşurken
Herkes susmalı
Sen ne şekersin öyle?
Senin adın ne?
Hadi bakiim söle?
Diyerek gelen seslere,
Güvenmee !!!
Uzaklaşş !!
Yaklaşma böyle ,
Tatlı dillere.
Aha yine bugün arife
Yarında bayram
Sağ salim keyifle
Bu güzel günlere
Gelmiş bütün din kardeşlerim
Sonsuz sevgiler ve selam lar
Ne kadar metiye dizsem yeridir,
Her güzel söz Gürün sana az gelir.
Bu sezonu artık bitirdik aha
Ne kaldıki şurada.?
Tekrar bir bakmışın yaz gelir.
Sağ selamet Mavlam bize can verir.
Yine buluşuruz bakarsın
İnan sen içimde bir başkasın
Sekideki karanfil gibisin bana
Buram buram kokuyorsun burnumda.
Kokladıkça sanki şiddetlenir.
İçimdeki fırtına.
Ben hiç özlemem Gürün'ü,
Diyenler var bazı dostlarda
Eğerki oda bu topraklarda doğup.
Bu havayı Koklamışsa.
Ben Gürün'ü özlemedim,
Desede,
İmkan yok benim inanmama.
Bir yanlışlık vadır mutlaka.
Şair:Süleyman özpınar.
03.11.2014.Şiirin Hası.
,Bulutlar ne kadar
Oynak olsada
Gök yüzü hep sabittir
Rüzgar ne yöne eser
Bulutlar o yöne gider
Ya gökyüzü
Her sabah kalktığımda
Aynı mavilik
Aynı güzellik
Ne kadar hür ve bağımsız,
Serbest yaşantınız
Sizleri gören,
Nasıl kıskanmaz
İnsan eli değmeden,
Canlılardan ,
Daha uzaktasınız
Bu ne pehriz
Bune lahana turşusu
Hani demiştik
Silahlar sussun
Ağızlar konuşsun
Bir çözüm bulunsun
Bu millet huzura kavuşsun
Ölmesin ana kuzuları
Kardeşlik köprüleri
Tekrar kurulsun
Biz yaylayı yayladık
Biz kolkola oynadık
Yayladan indik ama
Biz yaylaya doymadık
Haydi haydi gidelim
Yaylamıza dönelim
Baban seni vermezse
Yaylamızda ölelim
En önemli cep,
Kot pantolonda ön cep
Diğerleri fasarya.
Sakın anahtarlarını,
Veya telefonunu
Değerli eşyalarını
Koyma masa üstüne veya paltoya
Ekim ortalarına doğru,
Havalar buz gibi oldu.
Kış erken geldi sanki?
Paltolar dolaplardan çıkıp,
Giyim için hazırlandı.
Kombi bakımları yapıldı.
Küçük çocukları olanlar,
Kombileri açtı.
Emeğine yazık edersin.
Kurtlar ile yaşayanı,
Havlatamazsın.
Çünkü kurt yanında yetişen,
Ulumayı öğrenir.
Bak yine bir ay bitip
Yeni bir aya giriyoruz
Ekim nasılda gitti
Kasım gelince
Seviçle karışık hüzünlü
Bir ay
Hiç çayboyu mahallesine gittinizmi?
Orda yapılan parka oturup
Şöyle bir etrafını inceledinmi?
Ben gittim iyikide gitmişim
Görmeyi değer
Altta tohma çayı
Etrafta söğüt ağaçları
Dallarda serçeler
Hep o ruhun derinlerine inen
Şarkı söyleyen,
Kıvrak sesler...
Ben olmasamda yanında
Hayatta hep
Yüzün gülsün
Birşeye sahip olmak istersin
Önce istemesini bileceksin.
gerçek isteyeni Mevla bilir
İsteyene verir.
Orda sermaye boldur,
Al al doldur...
Yeterki sen iste,
İstemekten çekinme.
Aldıktan sonrada
Cahillerle tartışma
Vaz geç o sevdadan
Çünkü galip gelme şansın yok
Ben gelemedim
Bunlarla konuşurken
Hep davul gelir aklıma
Sesi karşı köyden duyulur
Attığı kişi çok sevdiğim adam
Bir iki sabrettim fırladı kafam
Gıybet eden kişi olsada babam
Anında orada kıyamet kopar...
Attığı kişi ciğer gibi adam.
Bir iki sabrettim fırladı kafam..
Gıybet eden kişi olsada babam.
Anında orada kıyamet kopar.
Gürün günleri artık sonerdi
Ordaki günler güzel günlerdi
Son kahvaltı serin baçede yendi
Eşe dosta gidip veda edildi
Araba geldi eşyaları topladık
O güzel havayı son kez kokladık
Atalar yurduna bir selam çaktık
Saat tam beşte otobüse binildi...
Aha şurda
Kaç gün olduki
Ben geleli
Sizlerden ne haber
Hele sizler verin haberi
Cevabım çok geç oldu ama
İşlerim vardı
Bu gün hiç havamde değilim.
Canım çok sıkılıyo.
Neden niye kime?
Anlayamadım bende.
Zamanımın boş geçişinemi?
Boşuna kurduğum hayelleremi_?
Başladım tırnaklarım kemirmeye.
Kendi kendime.
Şu birkaç dörtlük kürt dostlara
Akıl almaz fırıldak var dünyada
Zorlanıyom ben bunları yazmakta
Atalarımızın yaptıkların hatırla
Herkes birbirine kuyu kazmakta
Kapılmayın siz bunların oynuna
Fırsat bulsun ot basarlar postuna
Atalarımızın tembihlerin unutma..
Bu dünya sevgi üzerine,
Aşk üzerine kurulan bir dönge.
İstersen in temeline.
Çıldırana kadar sev.
Çıldırtana kadar sev.
Sev lan Allah'ına kadar sev.
Kimene?
Eşek peşine sıpa giderdi
İtin yavrusu enik denirdi
Kışın yaylacı köye inerdi
İnermi acep bilmemki şimdi?
Kuzu bir yıl büyür olur toklu
Yağmurun sonunda gelir dolu
Gözden kaynardı köyün suyu
Kaynarmı acep bilmemki şimdi?
İnan aklı yetipte
Gücü yetmeyişi
Ne kadar kötü değilmi
Düşünsene olacak bitane gemi
Ak deniz sularına dalacan
Hayali bile güzel lan
Yazarım
Ben bildiğimi yazarım
Benim bilmediklerimi yazanın
Kalemine saygı duyarım
Hörmet duyarım
Benim açım ters açı
Hayel ile yaşayanın,
Sonu hayeldir
Hayalin anacığını
Gerçekler sorar bilesin.
Hayalin dahi,
Mantığı vardır
Projenin hayalini kurarsın,
Sonra geçip uygularsın
O çınarın altında,
"Beni öptüğünü,
Bu kalp hiç unuturmu?
Bu mümkünmü?
Hep benim mekanım oldu.
Sen aklıma geldiğinde,
Kendimi orda buldum.
Seneler boyu.
Her mekanımız doldu zulümle.
Acı kahvemizi dost ve ailece
Şöyle ağız tadı hemde keyifle.
Kuytu bir köşede İçemez olduk.
Her gün ayrı ipte cambazlar gibi,
Nazikliğe davet edeyim sizi..
Her gün Acımadan kırılan kalbi,
Gün geçtikçe tamir yapamaz olduk.
Bak buda bir can
Doğar gelir dünyaya
Her canlı gibi içi dolu heyecan
Hayat sürmek yaşamak için
Madem ki geldi
Kaç gün
İster dört
İsterse ondört gün
29 ekim bundan 91 yıl önce
Atalarımızdan dinlediğimice
Ve tarihlerden okuduğumuz kadarıyla
Tüm atalarımız bir arada
Tek yürek tek yumruk olarak
Siperdeydi dağlarda
Türkü kürdü lazı çerkezi
Yahudisi süryanisi fellahı
Çingenesi erkeği kadını
Gelinlik kızlarıda
Hepsi tek bayrak altında
Biz köydeyken kışın gelmesini beklerdik.
Kar yağınca balık sepetleri örerdik.
Balıkların girişi kolay,
Ama çıkışları zor oıan bir düzenekti
Giren içinde kalır,
İşte o zaman bizim ızgara hazır.
Yalandan saçın başın yolanlar
Başkası onu görsün diyerek
Uzaktan gören anası sanar
O kadar ciddi olsun diyerek
Böyle acılar yüreği dağlar
Asıl yiğidin anası ağlar
Başkaları hep yalandan ağlar
Adet yerini bulsun diyerek.
Yurdumdaki kahbelerin
Kökü sökülüp kazınmalı
Yaptıkları ihanetlerin
Hesapları sorulmalı.
Acımadı çocuklara
Gençlerine analara
Yükselen o feryatlara
Tıkadılar kulakları.
Karakış bastırdı yine fakire
Diz boyu kar koymaz zengine
Hazırmı kışlığın ihtiyar nine
Bilimum eksiğin nelerdir söyle
Herkes bir fakir elinden tutsa
Onunla ağlayıp onunla gülse
Ekmeğini fakirlerle bölüşse
Ozaman dünya döner cennete
Ver paltomu üşüyorum
Dokunsanız düşüyorum
Ben hiç böyle değildim
Noldu bana şaşıyorum
Kar üstünde yatariken
Yorgana tekme atariken
Rüzgara caka satariken
Ağustosta bile üşüyorum
Fakir yemeğiydi kuru fasülye.
Şimdi lort olmuşlar geçti köşeye.
Herkes sırtını vermişler devlete.
Ye babam yiyin kimin neyine.
Patates beş lira oldu dedin he?
İsterse onbeş olsun peh kime ne.
Bunlar daha neki ibze az bile.
Böyle yan gelipte yatan millete.
Eskiden bizim köyde
Su değirmeni vardı
Köylerden un öğütmek için
Değirmene gelirlerdi
Taaa kızıl enişten
Boz yokuştan
Kendileri gözükmeden
Bize ulaşırdı sesleri
Bir kamyon kadar olurdu
Sırtlarında yükleri
Köyden köye giderken
Hiç yağlamazlardı
Ne mazıyı nede tekerlekleri
O sesi çıkartmaktır zaten
En büyük zevkleri
Üzülme sen bebeğim,
Benden uzak kaldığına.
Bizim kalplerimiz çok yakın.
Evet uzaklık,
Bazı küçük sevgileri köreltir ama,
Büyük sevgileri yüceltir.
Bizim sevgimiz yücedir.
Ondört sene ezeldi gezdik dolaştık.
Sevdiğim insanlarla birlikte olmaya geldik.
Adim adım gezeken sevdik koklaştık.
Geçen eski günlere doymaya geldik.
Sularbaşı derizya işte burası.
Suların gözü damarında kaynağı.
Yanınada dikilmiş dede kayası.
Süzülüp duruşunu görmeye geldik.
Gözeden doğar yırtıp gider ovayı.
Özlemeyen varmıdır böyle sılayı.
Koklamak için o mis gibi havayı.
Senede bir olsada tatmaya geldik.
Bir sene geçti gelip seni görmedim.
Daşın toprağın kokusunu özledim.
Bilmem ne kadarını alır nefesim.
Ciğerlerime kadar çekmeye geldik.
Cennet köşesi benim güzel toprağım.
Seneler geçsede unutamadığım.
Havuzlarında dolmuş ala balığın.
Mangalda ızgaralar yapmaya geldik.
O şelaleden akan suyun sesleri.
Biz uzak ta olsakta çeker bizleri.
Her taşına değmiştir ata elleri.
El değen o taşları öpmeye geldik.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin hası. 2007
Adam gibi adam istersen
Seni satmadan,
Kadir kıymet bileni
Senin uğruna can vereni
Düştüysen uzun yollara,
Bildiğin yol en kestirmesi
Kolaydır geri dönmesi
Susamışsan bul suyun gözesini
Hiç değilse değsin,
Çektiğin çilesini.
Dost arasına nifah sokan
Ondan nemelanan.
Bunu bir marifet sanan
Mutlaka düşman
Amma onuda seveceksin
Çünkü onunda
Faydalarını göreceksin.
Bak sen yina ağlamışsın
Güzel gözlüm
O gözlerden
Şakaklara yavaş yavaş inen
Göz yaşı damlaları
Hak etmeyen
Birileri içinse
Yazık etmişsin
Sadece makyajını bozar
Yüzünü kirletirsin
O karaoğlan değilde
Bir kara devdi !!
Yalnız bizler değil
Onu dünyalar sevdi.
Bilmem bir daha,
Öyle bir lider gelirmi?
Kıymet bilinmedi
Tan yeri ağarırken,
Dışardan gelmeye başlayan,
Yavaş,yavaş ayak sesleri.
Taa kulakları tırmalar yürüyüşleri.
İmkanı yok senin daha fazla uyumanın
Onu kendine zül sayarsın,utanırsın
Komşularda hazırlıklar başlamış,
Çıkarmış ahırdan atını eşeğini,
Atmış üzerine heybesini,
Hiç unutma
Nerden geldiğini
Kaybetme aslını
Öz benliğini
Sonradan görmüş
Delirenleri
Sakın kendine
Örnek görme
Bitlenince kendini yüksek görme.
Gördüğün hıyara tuz alıp gitme.
Her salataya maydanozluk etme.
Kayıp düşenede vurmayın tekme.
Dibi gözükmeyen göllere dalma.
İsteyen yükselsin merdiven olma.
Olmayasın gardaş saplara gazma.
Sen yersin sonunda en büyük darbe.
Ağaç azgınıysa keser budarsın.
Eşşek cazgırıysa çözer satarsın.
Şaşıran insana neler yaparsın.
İşte buna bulamadım bir çare..
Ayak kayıpta düşünce şaşırma .
Her inişin yokuşu var sonunda.
Sen şeref, onurdan ipi koparma.
Gerisi mevlada onu düşünme..
https://www.siirinhasi.com/siirler/aklinizda-bulunsun-190.html
Şair:Süleyman Özpınar.02.04.2014.Salı.
Vurma be !!!
Senmi verdin onun canını.
Başın göğemi erdi?
Boyunmu uzadı?
Dökünce onun kanlarını.
Bu dünyada varmı?
İnsanlar kadar acımasız !!
Aynı zamanda cani !!
Basar tetige kimseye,
İyi seç dosdu düşmanı
Beraber gezdiğin insanları
Şayet, seçemediysen
Kayadan atarlar insanı,
Kimse tutamaz ellerini
Gidersin depe taklak.
Gümbürtüye mazallah
Dağılırsın valla bak
Eşekten düşmüş karpuz gibi,
Toplayamaz kimse seni.
Gece bana haram bitkin kalkarım.
Nerden bir ses duysam geldin sanırım.
Bu işkence bitsin al beni Tanrım..!
O benim acımı dindirir canım.
Sen gidince evin tuzu kalmadı.
Güçücük guzular anasız galdı
Yakında geliyom haberin varmı?
Senin boşluğun kim doldurur canım.
Uzadıkça uzayan kuyrukları
Unutmadım o yetmişli yılları
Hiç uğruna giden guzuları.
Unutmadım o yetmişli yılları.
Nice yiğidin anaları ağladı.
Kimler yaptı o allahın belası
Suçlu suçsuz herkes nasibin aldı
Unutmadım o yetmişli yılları.
Parayı bulmanın sırları nedir.
Kaderi garibin doğuştan fakir.
Fakiri bu kadar görmeyin hakir.
Böyle ayarlamış allahın takdir.
O da herkes gibi didinip durdu.
El iki kazma vursa o üçü vurdu.
Herkes hastanede o bağda doğdu.
Allahın taktiri buna ne denir.
Ölmeden bize yoktur ayrılma
Leylam olda sen beni hatırla
Ben mecnun zaten senin senardında
Üzülme geliyorum yakında.
Yaş dudakların her an benimle.
Tutsağım oldun benim kalbimde
Itır çiçeksin bende bir fide.
İkimiz birlik aynı saksıda.
Zaman almış yolunu
Sen geçmişin seksen dokuzunu
Şimdimi geldi aklına
birde soruyo
Durdura bilinmi zamanı
Durdurma imkanı yokmu?
Neye benzetiyom biliyonmu
Ahirette kabir
Zamanı gelsin gitte göresin bir
Gidip gören olmadı ama
Kitaplarda yazar.
Mezarlıklarda bir ejderha.
Yeter artık demez ha !
İnsana zerre kadarda acımaz
Geleni yutar anında ,
Geri çevirmez
NE DİYEM
Yerinde gülüp eğlenmezsen
Gözün görüp dizlerinde tutarken
Gezip görecek yerleri görmezsen
Kazandığın gibi yemeyide bilmezsen,
Buda bir hayatsa ne diyem?
Kazanır zekatını vermezsen.
Bir fakirle ekmeğini bölmezsen
Dost kadir kımetini bilmezsen
Herkes ağlariken sen gülersen
Buda böyle bir insanlıksa ne diyem?
Uzaksan toplum,meclis sazdan ve sözden
Bu dünyaya ot gelip ot gibide gidersen
Emek vermeden paraları alıp dizersen
Buda böyle bir kazanmaksa ne diyem.?
Şair:Süleyman Özpınar.2014.Şiirin Hası.
Çal be goçum
Zaman müsaitken.
Dizler dutarken.
Gözler görürken.
Zaten varmı çalmayan?
Kuru dallara tutunup
Yeşermeye çalışma
Yeşeremeyip üzülürsün
Boşuna zaman harcamış olursun
Gördüğün her dala
Bel bağlama
Kendine göre dal ara
Her baharda eşeklerde değiştirir tüğünü.
Ama hiç görmedim huylarının değiştiğini.
Senelerdir ben onları tanırım
Her gün arpayla besle,gül suyu ile yıyka
İlk durak şuğul kanyonu
Herkes bizim gibi
Gezen eğlenen
İsli mağraya kadar uzandık
Şelale şakır şakır
İnsanlar altına girip ıslanmak
İstedikleri
Bakışlarından gözlerinden
Hareketlerinden belli
Etrafta uçsuz ulu kayalıklar
Eepeleri gök yüzüne ulaşmış sanki
İnsanı bitiren sensin o zalım.
Ömrümü bedenden çaldın be gurbet
Yakında geriye dönerim sandım
Buralarda garip kaldım be gurbet.
Gurbete gelmesi ne kadar zorsa
Geri dönmeside aynı ayarda
Ben gurbette ama sıla aklımda
Hayaller kurarken yandım be gurbet.
Ah istanbul sen ne idin eskide ..!
Her köşenin farkı yoktu cennetle.
Seni tanıdım ta atmış beşlerde.
O dünü hatırlayıp bakıyom be...
Eskiden bizim bir köyümüz vardı.
Yağmurla kar yağar sular akardı.
Dağ taşdan mis gibi toprak kokardı.
Artık sen hep lağam kokuyorsun be.
Şimdi bildim bu suç senin değilmiş.
Cahil sorumlular eline geçmiş
O güzelliği çöplüğe çevirmiş
Daha kötü olmandan korkuyom be..
Bir ayağın Tekirdağ İzmit'i buldu.
Hızına yetişmek zor senin İstanbul
Bizlere dar gelirken yabancı doldu
Her yerlere yayıldı namın İstanbul...!
Yeni proje bir birini kovalar
Bunları kimler kaça nasıl alırlar?
Fiyata yetişilmez tavan yaptılar,
Değerin uçup gitti canım İstanbul.
Ne tarihimiz kaldı nede doğalar
Havada uçuştu auro, dolarlar
Basıp parayı her köşeyi kaptıla,
Betonlarla doldu her yanın İstanbul
Koyverdiler her dağa yedi kepçeyi
Yok ettiler senin o yedi tepeyi.
Biri durdursun emlaktaki çeteyi
Karanlık gözükür sonun İstanbul.
Yeşil bırakmadılar nefes alayım
Çatıya çıkıp yıldızlara bakayım
Ey yetkililer size selam çakayım
Bulamıyomki nefes alım İstanbul.
Artık yol yolak yetmez oldu millete
Dünyanın gözü heran sende yinede
Sen benzedin bu halde büyük devlete
Gidiş kötü düzeltsen yönün İstanbul ?
Çamlıca tepesinden esen yelleri
Her köşelerde pembe açan gülleri
Dünyada dehasın sazdımda bam teli
Duymayan hiç kalmadı ünün İstanbul.?
Karadeniz'in çekmeceyle buluştu
İstanbul nice cahillerle boğuştu
İki kıtanız birbirine kavuştu..
Avrupa,Asya'nın şahısın İstanbul.
Sen bir başkasın benim rüyalarımda.
Hayalim bir uçtan bir uca Marmara.
Seyrine doyum olmayan o çamlıca.
Dünya değer bir damla kanın istanbul.
Duy be Fatih'im bıraktığın mirasın .
Tüm dünya devletleri için nazlısın.
Herkes aşık herkes senin hayranın
Dünyalara nam saldı şanın istanbul.!
Şair:Süleyman özpınar.
02.06 2014.ŞiiriHası.
O senin hasretine hergün ,
Keremin aslıya yandığı gibi yandım.
Benim gözümde erişilmez çınarsın
Ta zirvene tırmandım, tırmandım,
Hiç senin zirvene ulaşamadım
Bak şimdi sen sadece resimlerde,
Ve içimde ukde kaldın.
Bu kadarçok nazlanma
Acı bana ben aşığım
Beni görünce saklanma
Acı bana ben aşığım
Seni çılgın gibi sevdim
Her an seninle kalbim
Sevmekti tek emelim
Acı bana ben aşığım
Ahımı aldın güzel
Rüyamda kaldın güzel
Beni çaresiz derde
Yine sen saldın güzel
Bunları hepsi rüyadan
Sar beni eller sarmadan
Her gece her sabahınan
Boş kalktım yatağımdan
Hayat bir teknedir
Bine bilirsen
Elinde dümeni
Gide bilirsen
Enyakın ufukta
Kara görürsen
Artık ulaştın menzile
Boş ver ölürsen
Senelerdir ortada çulsuz gezenler
Çullanınca aniden tezip azanlar
Kul mezarını kendileri kazanlar
O çulu sırtınızdan alırlar bir gün.
Bir kadının hakkından gelemeyenler.
İkinci kadın ardısıra gezenler
Yalan dünyayı hepten sonsuz bilenler
Bu hesabını sizlerden sorarlar bir gün.
Her köşende bir hatıran görünür.
Sizleri gören gözler sevinir
Eş dostla bir dilim ekmek bölünür.
Bastığın toprak yollar sevinir.
Yoldan geçene bir selam versen .
O bakan gözlere tebessüm etsen.
Bir köşede üşümüş serçeyi sevsen.
Gökte uçup giden kuşlar sevinir..
Gökpınar'ın keyfi buralarda bir başka !
Eşe, dosta tavsiyeler etmemiz gerek.
Orda madem güzel yaşamak bir başkaysa?
Gidip yerinde yaşayıp tatmamız gerek.
Baksan yosunları kuğu gibi süzülür.
Ala balıkları sıra sıra düzülür.
Her mevsim aynı suyu dudak üşütür.
Uzatıpda dudakları bakmamız gerek.
Şimdilerde hani mekan diyenler
Her gün renkli kostümleri giyenler
Bir kazanıp üçer beşer yiyenler
Zamanında aylak aylak gezenler.
Dünyada mekan ahirette iman
Atalar söylemiş olamaz yalan
Bu gün işte o parklarda yatan
Zamanla hesabı tersten görenler.
Gençliğiyin kıymetini bilmezsen.
Geleceği zamanında Çözmezsen.
Düz gidip hiç arkaları görmezsen.
Sırtının üstüne kaydın arkadaş.
Evinde oturan maskot olursan.
Konuşmaya şayet fırsat bulursan.
Ölmeden yardıma muhtaç kalırsan.
Kalan günlerini saydın arkadaş..
Parasız saadet olmaz diyenler
İçip içip köşelere siğenler
İstekozu çerez diye yiyenler
Bu hesap sizden sorulur bir gün
Canlıları mezar taşı görenler
Gariplerin başına çorap örenler
Vatandaşı sülük gibi emenler
O bulanık sular durulur bir gün
Ne görürse insan onları yazar
Irgatlıktır işi tırpanı sallar
Sizlerle olsun bütün dualar
Kalbi taş olanın ciğeri sızlar.
Gece gündüz köle gibi çalışır
Baksan üzerinde yoktur çamaşır
Bir ekmeği sekiz kişi paylaşır
Vicdanlı olanın gözleri dolar..
Hayatı tutam diye
Sarılıp yatam diye
Tutuldum bir deliye
Semer kırık çul kırık
Hele bakın şu baçeye
Zeliş suzi ile ayşeye
Üç kişi binmiş eşeğe
Düzen kırık kul kırık
Kim dikti be seni bu saksıya
Hemde özeni bezeni
Yanınada bir kuru kazık
Ne kadar yazık
Sarılıp çıkıyon ta tepelere
Hemde bir kucak çiçeğinle
Her birisi bir renkte
Beyaz kırmızı pembe
Bahçemde açan tek bir çiçeksen
Açıyorsun hep sevdiğim renklerden
Kıskanırım konan kelebeklerden
Korkuyodum sana dokunacak ellerden
Sakınırdım seni rüzgardan yelden
Yağmurdan doludan akan sellerden
Sen daha küçücük körpe fideyken
Seni tanımıştım mis kokulu orkidem
İhtiyarladı artık büyüttüğün tay
Tarlalara saban geçmez oldu say
Daha niceleri var vay yavrum vay
Yiğidim aslanım Bitti nefesim hadi artık gel....!
Dökülüyo göz yaşlarım pul pul
Sabır taşı değilim buda bir kul
Bak siliyom ismini sen ara bul
Goçum,yağazım inanat etme hadi artık gel..
Gece gündüz ne biliriz
Biz köylüyüz hep böyleyiz,
Hayat tadı hiç bilmeyiz
Biz köylüyüz hep böyleyiz
Günler geçer hep ahırda
Çuldan geçip giymem urba
Biz genciken olduk hurda
Biz köylüyüz hep böyleyiz
Ana baba nedir kıymet bilmezler.
Sağlığında selam sabah vermezler.
Atası gözünü yumsun beklerler.
Leş kargalarıyla dolar köşeler...
Benim anam babam yoktur diyenler
Atasına bir tas çorba vemezler
İhtiyaç zamanı yandan geçenler
Ata ölsün gelip çöreklenirler.
Senin derdin benim derdim olmuştu
Dalların kör bayguşlar konmuştu
Etrafına sahte dostlar dolmuştu
Sonunda imdada mevlam yetişti
Yaralarım derin melhemler yetmez
Yakın dostlar gelip elimden tutmaz
Gözlerim görmüyo ellerim tutmaz
Doktolarda zaten ümit kesmiişti
Kavaklıkta boyumuzca gölleri vardı
Herkes giremez heybetinden korkardı
Çoluk çocuk beyaz donla dalardı
Hiç olmasın isterse hatıra kaldı
O renkli günleri bizler yaşadık
Okul çkışı bahçelere koşardık
Bahçemi kalmış bu nasıl mantık
Ecdada miras resimler kaldı
Yüreğimi paraladın
Kapıları araladım
Kucağıma alamadım
Ben sizlere doyamadım
Geldi benim fuğanlarım
Nerde galdı guzularım
Toplanın yavrularım
Doyasıya saramadım
Evet geldi artık gardaşlığın tamda zamanı.
Çözülsün kalplerdeki o buz tabakaları.
Düşman etmeyin gelecek çocuklarımızı.
Düşünün bizden evveldeki ata ecdadı.
Bak güneş doğuyor uzatın ellerinizi.
Eski dost unutulmaz sarın birbirinizi..
Yumuşatın artık nasır tutan kalbinizi.
Eskiye sünger çekelim kardeşlik baştacı.
Köyde bir bekçimiz vardı,
Kulaksız mevlüt adı
Yoktu kulağının yarısı
Herhalde ordan almıştır bu ismi
Allah yinede esirgemesin rahmetini
Fırıldak koymaz çevrir
Her şeyi o çalar
Ama köyün bekçisi
Seni allahına kadar sevmiş
Sana inanmış
Sana bel bağlamış
Bir sevgiye
Bu kadar gaddarca naz olurmu
Dön bak yüzünüe
Kalbinin güzelliğine
Böyle bir aşk
Hiç vefasız olabilirmi.
Hadi aç kalbini
Sende ona caz yapma
Mezen ile rakın olsam
Boynundaki atkın olsam
Kuş tüğü yastığın olsam
Terletmeden yatarmısın
Çantandaki günlük olsam
Saçlarında bölük olsam
Ayağında kelik olsam
İncitmeden basarmısın
Aşın derdi işin derdi.
Düşmanların seni gerdi.
Taşınmayan dertler verdi.
Doldur içeri içeri...
Bu sözleri itler yemez.
Tokatlasan gücün yetmez.
Cevaplasan sözün geçmez.
Doldur içeri içeri...!
Üzerinde güneşlenip yatarken
Çıplak ayaklarla sana basarken
Gömülüp seni üzerime örterken
Neden kulağıma fısıldamadın
Atlayıp denize cana kıyarken
Can havliyle çırpınarak yüzerken
Dalgalar beni alıp giderken
Bana neden ordan el sallamadın
Yanlışlarla gitsen mekke medine
Seni şeytan diye taşlarlar oğul
Beraber çıksan akşam yemeğe
Seni guzu diye haşlarlar oğul..
Ganı para etmez insanlara
Altın değeri verdiysen ona
Peşine düşüp çıktıysan yola
Seni miras gibi harcarlar oğul..
Arının çiçeği sevdiği kadar
Ferhatın dağları deldiği kadar
Keremin aslıya yandığı kadar
Ben seni sevmişim işte o kadar
Kalemin kağıdı yazdığı kadar
Doğan canlıların öldüğü kadar
Güneşin ufuktan doğduğu kadar
Ben sana ciddiyim işte o kadar
Noldu o eski komşular
Fatma ablalar
Ahmet amcalar
Ve her çeşit kuşlar
Ben onbeşinci son kattayım
Tepemize hep
Martılar sıçar
Eskiden çatılar
Serçelerin mekanıydı
Yuva yaparlardı
Kremitle çatı aralarına
Cıvıl cıvıl sesler vardı
Oralarda yavrularını
Saklardı
Çok ufaktım gıymatını bilmedim.
Şöyle doyası ellerini öpmedim.
Ağlayıpta göz yaşları dökmedim.
Senin kadar kimse sevmez anacım.
Kalmadı saçlarım okşayıp öpen.
Üşüyünce gelip koynuma giren.
Varmı şu dünyada o tadı veren?
Senin tadı kimse vermez anacım.
Suları kesilmiş değirmen gibi
Kaynağı kurumuş dereler gibi
Eşeği satılmış semerler gibi
Ahır köşesinde atılı kaldık
İçleri boşalmış teneke gibi
Rakısı içilmiş şüşeler gibi
Çerçevesi gırılmış resimler gibi
Bodrum köşesinde atılı kaldık
Babamla bir gün tarladayız
Bağ bostan zamanı
Babamın elinde bir bel
Depkiye basıp basıp
Atıyo toprakları
Bende atılan toprakların
Arasında çıkan
Taşları ve uzun otları
Toplayıp hendek kenarına
Atıyom
Öylede sıcak varki
Adamın beynine işliyo
Babamın terleri akıyo alnından
Şıpır şıpır
Dalmış ırgatlarım ekin tarlası.
Oraklar karışmış ellik sesine.
Uzaktan gözüktü azık çıkını.
Naralar yükseldi ha gayret diye.
Desteleri yığıp gölge yaptılar.
Yoğurt tabağına pekmez gattılar.
Yufka ekmekleri kaşık yaptılar.
Daldılar hepiside yoğurt yemeye.
Koyun olduk biz hepimiz
Boynumuzda yok çanımız
Bozuldumu bizim ganımız
Taş ezerdi yumruklarmız
Böyle oldu türk oğullar
Gün doğmadan müslümanlar uyanır,
Tertemiz su ile abdestin alır
Duaya başlar güne, Allah'la varır
Melekler Şahit yanında yer alır
Bismillah diye, başlar meşgaleye
Öğleye kadar epey işgüç yol alır.
Kılar namazın hafif yorgunluk ile
Ancak, Ruh ve bede bir nefes alır.
Hakkını bizlere helalet baba
Senin kıymetini bizler bilmedik
Büyükten başlayıp en ufağına
Layıkıyla lokmaların bölmedik
Oyulur ciğerim zaman geçtikçe
Anı tazelenir gelip geçtikçe
Bizleri büyüttün binbir güçlükle
O zamanlar kördük sizi görmedik
Yumuşak dikendir herkesi bağlar
Güzel insanları inek gibi sağdılar
Süt kesilince beddualı isyanlar
Bildiğinizden daha yavuz olurlar.
Göstermelik müslim çoğaldı dinde
Yüzde seksenleri servet peşinde
Düşürmez dilinden mekke medine
Kıbleyi tanımaz imam olurlar
Köyden ayrılırken önce sevinir.
Bir zamanda gurbetlerde didinir
Sonra biraz özlem birazda sinir
Kafayı taşlara vurasın gelir..
Gençlikte harika doyduğun yerler
Aradan geçerki uzun seneler
Aklına düşer o doğduğun köyler
Herşeyi terkedip gidesin gelir.
Senin güzelliğin saymakla bitmez.
Nereden başlasam sayfalar yetmez.
Kim gelse dışardan kovarsın gitmez..
Herkesin gözü var aman ha dikkat.
Herkes bir köşede elin ovalar.
Pusuda bekleşir kudurmuş kurtlar.
Yüzüne gülerken fırsatın kollar.
Kurt puslu gün arar aman ha dikkat.
Gözden yürüdümde bakılara kadar.
Bir Allah'ın kuluna rastlayamadım
İştelerdir dedim hep boştu tarlalar.
Sapanla bir sıvırcık avlayamadım.
Sıvırcık ne gezer kurumuş dutlar..
Karşıya geçtim taki çıktım çatlaktan.
Bir kaç inek gördüm sadece uzaktan.
Bahçeler inlerdi çan sesi naradan.
Önceden geçilmezdi bozlak hoyrattan.
Sadece birkaç tane köpekler havlar.
Dost acı söyler unutma
Yüzlerin buruşturup somurtma
Gerçekleri duyunca
Zehir gibi gelir insana
Alırsın başını
İki avuçlarıyın arasına
Düşünürsün
Gardaş ile ananızın garnında.
Mekanınız aynı makamda aynı.
Gardaş olmasada evlat tadında.
Yollarınız aynı kapınız aynı.
Gardaş bulunmayan harika varlık.
Beraberdir bütün genişlik darlık.
Arada olmasın asla dargınlık.
Soylarınız aynı,kanınız aynı.
Allah bize bunca derdi.
Tomurcuk gülleri dêrdi?
Bu dertleri mevla verdi
Ciğerime hançer girdi.
Analara kimler doydu?
Aha ordan fugan koptu.
Çığlıkları alem duydu..!
Terkmeyledin Anam bizi?
İşten çıktın yoruldun
Terledin,bitkinsin
Kurtlar gibide acıktın
Koşarak eve geldin.
Yaz gelince yaylalara çıkardık.
Koyun kuzu birbirine katardık.
Aba alıp taş üstünde yatardık.
Sabahları zımba gibi kalkardık.
Şimdikiler kuş tüğünde yatsalar.
Sabahları sarhoş gibi kalkarlar.
Etrafına birde caka satarlar.
Bişeyler eksik ama anlamadık.
Aman emmi gaçır beni.
Tut elimden uçur beni.
Götür istediğin yere .
Dağda taşta yatır beni..!
Aman emmi haydi haydi.
Sabah oldu güneş değdi.?
Aman emmi one şeydi.
Vallah gaçırmayı değdi...!
Ey gönlü yüreği güzel insanlar
Saygı kadargüzel olanı varmı?
Hiç uğruna canlı kalbi kıranlar
Sevme kadar güzel olanı varmı?
Aramam asla dünya güzelini
Bir güzeli sevmek için gezerim
O güzel yapsın benim hayalimi
Altın kalpli bir dilberi severim
Şu benim dünyamı aydınlatacak
Karanlıkda fenerimi tutacak
Etrafımda pervaneler kuracak
Altına kuş tüğü minder sererim
Güründen hareket
Yoldan geçerken
Tam akşam üzeriydi
Güneş batarken
Objektife takıldın
Resim çekerken
Senin başın çok
Dumanlıydı
Erciyes
Yanaklarım dururken
Canımı sıkman anlamsızca niyki?
Benide sıkmaya başladın
Farkındamısın
Dudakları öpmek varken
Parmağı takıp ağzımı
Yırtman gereksiz
Bunu yapmaz her
Terbiyesiz
Ne kasılıp durursun
Siz doğarken
Göktenmi indiniz huzur bozmaya?
Rahat yaşasın bu temiz insanlar.
Allahım tertemiz bu dünyamıza.
Mutluluklar bozan bu yaratıklar.
Her düzene gelip çomak sokarlar.
Nerde huzur varsa onu bozarlar.
Altımıza bombaları koyarlar.
Ateşleyip fitili seyre dalarlar.
Ben mecbur terkettim güzel ilçemi.
Zaman geçti kafa anca dank etti.
Gurbet bize attı çelik kementi.
Gurbeti bırakıp gelemiyomki.
Derler iki sıra dağın arası.
Gürün değil mekanların âlâsı.
Çeker beni bir başımın belası.
Belayı satıpta gelemiyomki.
Saçlarımın diplerinden
Ilık ılık ter damlaları
Gece uykularımı bölen
Bu aşkımızın
Hiç dinmeyen
Izdırabı karşısında
Keşke geri döne bilsem
Eski çocuk yaşlarıma
Saklambaç oynasam
Gildik oynasam
Sokaklarda
Çocuklarla kapışsam
Her tarafım
Çamurlara bezense
Gürün ilçemiz güzel yurdumuz
Var orda tarih gibi şuğul kanyonumuz
Burayı unuttukmu sandınız?
Her yaz bizim vaz geçilmezimiz
Bunu biliyormusunuz?
Buralardan sorumlu ve yetkili kişiler
Duyarlı büyüklerimiz
Biz buranın peysajını,
Neden,niçin niye yapamıyoruz?
Boş lafa karnım tok
Hele sen bana bak
Bu işin şakası yok
Seni sevmek bana hak
Dut elimden kaçalım
Dağı taşı aşalım
Ben şaka sanmıştım
Haydi buyur burdan yak
Varmı imkanın
Vur hayatın dibine dibine
İnanma sana yaklaşıpta
Dostum postum diyene
Güvenme hiç birinin
Dinine meshebine
Hey fettahağa yokuşu
Sen hiç unutulacak mekanmısın
O karın kışın
Gürüne havalı bakışın
Dondurucu rüzgarın
Çatı oluklarından buz sarkıtışın
Azmı koşuşturduk
Kızak kaydık yolıarında
Şimdiye kadar
Mesafeler katettin
Çok uğraş verdin
Gezdin dolaştın
Medyaya ders verdin
Allak bullak ettin
Herkesi sana hayran bıraktın
Tepeleri salladın
Yolun açık olsun
ACUN
Bir akşam sefasında
Gezerken rıhtımda
Dalgalar
Üstüme üstüme gelirken
O gece sanki
Bir başkaydı
Kulağımda o ses
Ensemdeydi bir nefes
Dalmışım mehtaba karşı
İşte o anda
Derin bi yara
Yaktın kül ettin beni
Sen verdin bunca derdi
Kalpsiz bıraktın beni
Alcağım seni suzi
Öbür dünyda bile
Otlar bitse kabrinde
Ta ahiret gününde
Bulcağım seni suzi
Yine bahar geldi sular çağlıyor.
Banane bahardan yarim olmadan.
Koyun kuzu hep kırlarda meliyor.
Ne yapam kuzuyu yarim olmadan.
Çağlamış suları akıyo seller.
Bahar kokusuyla o pembe güller.
Kırda zıplaşıyor taze körpeler.
Bana ne körpeden yarim olmadan.
Alma garının gencini.
Çekemezsin sen onun derdini.
Dizgini kırar çekipte gider.
tutamazsın gemini.
Ellerine bile dokunamazsın.
Karşısında geçip iki kelime konuşaman.
Gidip dizilerde baş rol oynamaya başlar.
Daha ötesine ben karışmam.
Avize yaptılar kalbur saradı.
Çeyizdeki yünden çetik çorabı
O söylediğimiz zılgıt,hoyratı.
Yürek yakan sesler galmamış dayı.
Müzede galdı at araba tekeri.
Yanına koymuşlar lamba feneri.
Villalara bekci koyun köpeği
Köylerde köpek galmamış dayı.
Modaya uymaz
Senin bedenin
Kırka sığmazsın
Otuz istersin
Aklına şaşayım
İnat edersin
Kahrı çekilmeki
Böyle gözelin
Oturdum ark kenarına
Seyrediyom tabiatı.
Akşam üzeri saat tam altı.
Mevsim yaz ama
Bir son bahar havası
Takla atıyo kuşlar.
Önümde yemyeşil
Sazcığaz ovası.
Sağımda patates tarlası
Arkada kaysı ağaçları
Yeşil yaprakidim sararıp soldum.
Kopunca daldan düşüp savruldum.
Rüzgarın önünde bir gazel oldum.
Asıl şimdi gerçek mekanı buldum.
Burnuma baharla birlikte
Memleket kokuları
Gelmeye başladı
Ufaktan hazılıklar yapmalı
Diyeceksin hayırdır nereye böyle
Ee artık o güzel köyüme
Ta çocukken dahi
Haşır naşır olduğum topraklara.
Biz eskilerde çelik çomak oynardık.
Kör ebe oyununda gözü bağlardık.
Saklanbaç oyununda rakip arardık.
İşte bu oyunlarla köyde yaşadık.
Gala oynarken düzgün daşlar dizerdik.
Ara kesmede sokak sokak gezerdik.
Tura için kemeri belden çözerdik.
Haymasuraya çevik adam seçerdik.
Yaz gelince yaylalara ğöçerdik.
Köten ile dağdan bor sökerdik.
Boş kalırsak biraz keven keserdik.
Boduçlar dolusu sular içerdik.
Keser ile kara saban yapardık.
Uçlarına çüt demiri takardık.
Boyundurukla öküzü koşardık.
Meses ile gitmelerin sağlardık.
Kavgasız birgün geçsin nolursun.
Ya sabır çeke çeke yoruldum..
Hep karşısında elpençe durdum .
Sırtımda tuta tuta yoruldum...!
Bitmeyen kapris yine başladı.
Dilde tüğ bitti tükrük kalmadı.
Şarkıdan anlar dedim olmadı.
Ben sazı çala çala yoruldum.
Bir simit yanında çay
Kahvaltının kıralı say
Herşey dostlarla güzel
İşte bu vay yavrum vay
21.Asrın başında
Akıllara durgunluk veren
Bir dünya.
Dil uzatamazsın
Bi karış velede
Daha 4 yaşında
İnsanları canlıyken
Hayatta yaşarken sev
Kaybettikten sonra
Sevmenin anlamı ne
Çekinme açıktan söyle
Haykır içinden geldiğince
Seni seviyom deyi ver be
Sen gittinya biz ne çileler çektik
neler yaşadık bir bilsen ana
Bir cici anamız oldu hemen
Daha 6 ay geçmeden.
Acılarımız dinip göz yaşımız silmeden
Bak yine bahar geliyo aha
Ne kaldıki şurda ?
Mart sonu veya nisanda
Senede en az bir defa,
Git baba yurduna.ata yurduna ,
Nolursun, imkanların zor olsada.
O ebevenlerin hatrına,
En son imkanlarını zorla
Git Sakın Unutma .
İstersen unut.
Eşin dostun, çocukların ,
İnan hiç kimsenin olmaz umrunda.
Bir tarafları bilem duymaz vallaha.
Selanız falanda verilmez oralarda.
Aa falan ölmüş derler,
Taa seneler sonra.!
Bir çoğu seni hatırlamaz ,
Çook yakının olsada.
Git sakın unutma;
Geç kalmadın,
Zaman var daha
Süleyman Özpınar.
29.06.2014 Pazar.
1966 Lara uzanda
O günün aşklarını göresin.
Bir kaysının dalında
Saatlarca beklersin.
Taa gece yarısı
Sanki yarasa
Bir baktım
Yandı mutfak lambası
Seni yaradan Rabbi unutma.
Çıkar için dostu satma sakın..
Bulaşmayasın yalan dolana.
Sonra başına bela alırsın.
Hiç bir kimseye tepeden bakma.
Sakın ekmeğine haram katma.
Yabancı olan canlarla yatma.
Bakarsın gün olur kalkamazsın.
Bir görse Kerem ile Aslı.
Şimdiki sevgi ve aşkı
Ah bir sora bilse
Halini hatrını,
Dünya gözüyle..
Şöyle bir görebilse
Aşkın sevdanın cılkı çıktı.
Laşgalaşdı ..
Suyu çıktı.
Siz beğenmediniz bizi
İstanbul biz sevmiştik sizi
Köylü dediniz neyimiz eksik?
Hakir gördünüz çekip gittik
Nereye derseniz
Atalarımızın babamızın
Yaşadığı eski topraklara.
Jakuzi dediniz fıtnıs dediniz
Açık havuz yok kapalısı
Fin hamamı Çin hamamı
Allak bullak ettiniz kafamızı
Kalmadık öyle apuk sapuk dagalara.
Biz şimdi dalıyoruz beyaz donla
Mis gibi tohma sularına
Oh be öz benliğimize kavuşup yaşadık.
Kendi ay yıldızlı bayramızı tanıdık
Göğsümüz kabara kabara salladık.
Bayrağımıza Türkçemize
Türklüğümüze hasret kalmıştık
Siz kalın şimdi artık
Suriye’li Afganlı gardaşlarınızla.
Zaten bizler azınlıkta kalmıştık.
Onlarlada uyum sağlayamadık.
Oh be şimdi rahatladık.
Toprağımıza ayak bastık
Kokuşmuş sokaklarından
Beton yığınları arasından
Çok şükür uzaklaştık..
Köyümüzden gelip size sığındık
Alın teriyle her köşende çalıştık
Ekmeğini yedik,suyunu iştik
Ama bizler bittik.
Hoşça kal İstanbul
Size sığınacak insan bol
Elveda bize artık.
İstanbuldan usanıp köyüne dönen
Bir köylü gardaşın isyanıydı bu….!
http://www.siirinhasi.com/siirler/sizin-olsun-86.html
Şair Süleyman Özpınar.SÖZERİ.
Şiirinhası.2014.
Sevda nedir bilirmisin?
İçin için yanmaktır.
Köy ortasından geçen
Irmağın sığ yerine
Çivileme dalmaktır.
Kalbinin ortasından
Zıpkın yemiş
İçe doğru kanamaktır
Sararmaktır
Solmaktır.
Binmiş eşeğine,
Gider yolboyu.
Nereye yolculuk
Nerden emmioğlu?
Gürüne gelmiştim
Burdan çayboyu
Çayboyu gözeli
Boldur emmioğlu...
Kuş çığlıkları
Parklardan çocuk sesleri
Fiskiyelerden savrulan suları
Her köşeden fışkıran
Yeşillikleri
Görünce biliyom ki artık bahar geldi
Hafif hafif çiselerken
Yaz yağmurları
Koltukta uyuya kalmak yerine
Şemsiyeni alma
Korkma yağsın
Üstüne
Sevdiğini al koluna
Tut ellerini
sıkı sıkı
Geride kaldı.
Kaldı ama,
Hafızalarda çok hasarlar bıraktı.
Epey sancılı geçti
Ama inşallah
Nisan ayı güzel olacak
Martta olan bütün sancıları
Dindirecek
Ve o güzel yüzleri güldürecek.
Her tarafta çiçekler açtı bak.
Ah ceylanım,
Bedenimin can suyu
Sen benim
her şeyim
Şarkılarımın namesi
Romanımın girişi
öznesi ve bitişi
Bir bahar mevsimiydi
Topraklar buharlı
Çimenler ıslak
Her dalda kuş sesleri
Güneş sızıyo dalların arasından
Fırsat bulduğu açılardan
Üç günlük dünyaya
Kazık çaktım sananlar
Ağzından düşürmez
yalan dolanlar
Bir pislikten çıkıp
Yenisine dalanlar
Musalla daşında
Görmek isterdim
Rüzgarın,
Islık çaldığı aylarda
Kar tipi yaparken o fırtınalarda
Tandırda değil,tâki bağrımda.
Ocak ocak
Seni yakardım vefasız....!
Baharda
renk renk açardın dağlarda
Burcu burcu kokardın burnumda
Bir koşuda gelirdim sana.
Kucak kucak,
Seni toplardım vefasız....!
Son baharda
Hep çiçekler solarken
Bütün kırlar
kumul çöle dönerken
Kuzgun kuşa benzer
cani felekten
Bucak bucak
Seni saklardım vefasız....!
Sigaramda
Kadehimde rakımda
Akşam tek başına
Yemek masamda.
Senden başkasına,
Yasak odamda.
Sıcak sıcak
Seni beklerdim vefasız.....!
Okul çıkışı hep yollarda aradım ,
Her geçen güzeli,
Sensin sanardım.
O yağmurda kapınıza kadar koşardım
Islak ıslak
Seni gözlerdim vefasız.....!
Aklımıda alıp gittin
kalbimin güzeliyken
Talan vurup yapraklarım döktü yeşilken.
Senelerce benle oynarken
Dinlemem artık bu yalan sözleri
Bırak bırak
Niçin bu kadar beklettin vefasız..?
Bu feryadım duyup,kulak vermedin.
Hızla uzklaştın, geri dönmedin.
O güzel günlerin,
Hatrı vardır demedin.
Aylak aylak
Beni terkettin vefasız .....!
http://www.siirinhasi.com/siirler/vefasiz-hayat-77.html
Şair:Süleyman Özpınar.20 Temmuz 1972.
Efkar bastı gurbette,
Kalemi ,kağıdı aldım elime
Çareler aradım,
Eş, dost, kendi derdime
Aklıma geleni,
Döktüm deftere
Çaresiz dertlere,
Kalem ne yapsın?
Ben gülü severim
Dikeniyle beraber
Ama gülü dikeniyle alamazsın koynuna
Şayet almışsan eğer
O suçu gülde arama
İçin yansada
Tırnaklarına kadar kan dolsada
Bir insan
Hep mutlu olması gerekmez
İstesede olamaz
Diyecenki niye
İşte aha böyle
O zaman neyin hayalini kuracaksın be
Valla Kafayı yersin kırk günde
Düşünsene herşey elinde
Yarısı arkanda
Geri kalan önünde
Bazı insanlar vardır
Törpü gibidir
Sadece ömrü
Yıpratır
Bazı aşklar varki
Papatya falı gibidir
Son yaprakta
Elde kalan sadece
Sapıdır
Dengede kantar topu gaymasın
İnsanlara bir değer verirken
Değerinden biraz fazla olmasın,
Karşıdaki insanı öveyim derken
Yanındaki insan sakın kırılmasın
Benimle birlik olmayı dene.
Söyleme yeşillik olsun diye.
Ben giderim senle ta ölüme.!
Yeterki bu gece kal benimle..
Hayat sona kadar boş bilirsin..
Renkli yaşamlar hep hoş bilirsin.
Ön bahar sonuda kış bilirsin.
Ama yaşama hakkın verene...
Eskiden ağzı olan gonuşurdu
Şimdi her tarafından konuşanlar moda oldu
Çıkıyo birileri kuraklık olcak ,barajlar kuruycak
Elektrik kesilip heryer karanlıkta galacak
Doğu batı cayı cayı yanacak
Sanki ermiş adama bak
Ben düşsemde üzülmem
Ben düşerken
Arkamdan tutar gibi yapıp
Aslında çelme takıp
Uçuruma doğru iten varya
İşte o beni üzen
Susadım senin dudaklarına
Susadım
Rujları silip kanmak istedim
Susadım o bakmaya
kıyamadığım gözlerine
Susadım
Durup bir zaman
Bakmak istedim
Sen benim bulutlarım olsaydın.
Ben yağmur ile yaşın olurdum.
Sen benim ulu dağım olsaydın.
Ben üstünde kar kışın olurdum.
Sen benim tek bir elim olsaydın.
Ben senin hep bedenin olurdum.
Sen benim yün yatağım olsaydın .
Ben üstünde yorganın olurdum.
Bir evim olsa
Merkez dışında
Gazdan,tozdan,sitresten,gözden uzakta.
Havası suyu hayat yaşantısı
Mükemmel olsa
Önünde küçük bahçesi
Her taraf cığıl cığıl serçe sesleri
Çok büyük olmasında
Etrafı çevrili.
Ruhuma hayat veren,
Tek aşkım sen.
Seni bana yazan ,
Kalemin.
Seni benim için doğuran,
O Güzel annenin.
Evinde otururken,
İş yerinde çalışıp terlerken,
Veya bir parkta oturmuş dinlenirken
Sahil kenarına doğru gezinirken,
O ruhunu okşayan
Kalbinin cız etmesini sağlayan,
Ezan seslerini duymak
Ahırlarda toplanır,
Uzun eşek oynardık.
Yorulurduk, terlerdik
AIrmak göleklerine kadar koşardık
Bizden evel girmiş yüzenler varsa,
Elbiselerin saklardık
Çıkar ağlardı çocuklar
Dayanamaz geri verirdik
Dalardık serin sulara
Bazı ezberlenmiş cümleler var
Seni seviyorum aşkım
Senin için ölüyorum ,tatlım , hayatım
Senin için geberiyorum balım böreğim
Ben bunları sevmıyorum
D uyduğumda deliriyorum
Bu sahte sevgilere çıldırıyorum
Bu bir sevgi değilki
Bir papağan cümlesi
Sen hiç dut ağacı gördünmü hayatında?
Dalları göklere ulaşan,
O dutun tepesine hiç çıktınmı?
Tekmelerle dut salladınmı?
Aşağıya inip o halı gibi çimler üzerinden ,
Tek tek ellerinle dut topladınmı.?
Kolla kendini,adam gibi adam bul.
Hâini önceden göresin can oğul.
Sana yapılan her kötülük bana zül.
Rüzgar ters estiğin sezesin can oğul.
Aha bu nasihatı çok iyi dinle.
Sahip çık vatan, dinine devletine.
Sana uzanan eli geri çevirme .
Tutulacak else tutasın can oğul.
Yağmur sonu göbeleğe çıkardık.
Bulgur pilavıynan haklardık.bacım
Damdan gübre tepesine atlardık.
Odun külüyle paklardık guçça
Ellik takıp orakları sallardık.
Akşamaca ekin koymaz toplardık
Şahralarla harmanlara yollardık.
İş bitince hayma yapardık guçça
Yağmur altında olsada
Rüzgarlar vurup savursada
Güneş yakıp kavursada
Beklemek güzel
Burda tek istenen
Gelecekse beklenen
Onu özlemişsen yürekten
Özlemekte güzeldir
Aklına gediğinde
Yan etki sadece
Sanmayın ki yalnız ilaçlarda
Havalarda, hayvanlarda
Ağaçlarda,gülde,çiçekte,
Bağda,bahçede
Hele heleinsanlarda
Çeşit çeşit binlerce
Güründe niye balık tutmak yasakmış?
Buna engel koyan o hangi mantıkmış?
Tohma çayı tamtakır suyu kalmamış
Gargalara galmış o suda balıklar..
Siz yemeyinde bari gargalar yesin.
Bu işin sorumlusu eyi dinlesin....!
Bu kanuna imzalar koyan her ferdin.
Vebali var duysun güründe insanlar.
Sabah namazı gelip aklım aldılar.
İki öküz birde eşek dağa saldılar.
Heybemede çökelik ekmek goydular.
Hiçmi vicdan yok eski mantık insanlar..
Tarla sürecekmişim çatal pınarda
Elde eldiven delik çarık ayakta.
Hava buz gibi başımda tiftik şapka.
Bir baktım etrafımı sarmıştı kurtlar.
Kimse dayanamazdı kara kucağa
Böyle ne oldu türkiye yiğit uşağa
Pantolon giymişler düşmüş kalçaya
Arkadan gözüken gıçlar çoğaldı.
Çeşit çeşit sakal bıyık modeller
Top sakal gaytan bıyık hilal çemberler
Gıldan vücutlarına şekil çizdiler
Ne yaptığın bilmeyen gençler çoğaldı
Esgiden her dereden su akardı.
Artık yaylaların tadı kalmadı.
Çeşmeyi açtımda kovam dolmadı.
Zaman artık kıymet bilme zamanı.
Kaynakları gezdim hepsi gurumuş.
Dağda daşda mahsül sararıp solmuş.
İnsanlıkda ölmüş hatır yok olmuş.
Eski dostlukları bulma zamanı..
Abdulhamit'ten parayla toprak istedi Yahudi
1882:Abdulhamid yahudi'lere ne dedi?
Kanla alınan topraklar kanla verilmeli .!
Diyerek kestirip attı ve restinide çekti
Filistin,sonunda tam bunun tersini yaptı.
Ama Filistinliler bakın neler neler yaptı.
Abdulhamid'in sözünü bunlar hiçe saydı.
Osmanlı 400 yıl boyunca bunlara babaydı
Buna ramen 1911 de bağımsızlığa kalktı.
Filistin heryerde herdaim dost olana çattı.
Kim taktılan bu ismi size?
İnsafsızlık ,vicdansızlık, yavşaklık
Hepsi sizin eseriniz.
Çile sizin ,
Köle sizin,
Yoldan geçen sarhoş sizin,
Elindeki şüşe sizin,
Ulan siz nesiniz?
Kimin nesisiniz?
Ben kimseleri incitmedim bilirim
Belki kendi hatalarım normal sanırım
Siz dostlarımı kendi aynam tanırım
Eğer layik isem metiye dizin dostlarım.
Kapandı ışığım gözüm görmüyor
Derman kalmamış dizler tutmuyor
Bu dünyadan artık göçüp gidiyor
Ruhuma bir fatiha okun dostlarım.
Bir insan hep aynı olamaz
Ne beyin müsade eder
Nede zamanlar
Bazan güler bazan ağlar
Bazan ağlarken içten kanar
Bazanda ciğerleri yanar
Dönüp şöyle
Buna biz allah vergisi deriz
Konuyu alır
Önce yüreğimize
Nakış nakış işleriz
Anneler eli öpülesi anneler
Yok dünyada,
Böyle birdaha kutsal,
Bir değer
Evlat uğruna,
Ölüm isteseler
Ben ölürsem,
Bana mezar kazmayın
O vardıya o
Hani ihanatin,
Son demini,
Bana sunan
Beni işte onun,
Doğduğu yere gömün
Taa derinliklerine
Çok güzeldi
Bu günkü rüyam
Seni seyrediyordum
Anadan üryan
Kim bu beni dürtükleyip
Uyandıran
Yapma be ana
Bu yapılırmı şimdi bana
Diyoki hadi oğlum kalksana
Geç kalacan okula
Hemen gözlerimi geri kapadım
Özledim onunla
kavga etmeyi
Gece gündüz didişmeyi
Onu her haliyle
özledim
Onunla kavga etmek
Başkalarıyla gülmek
Başkalarıyla eğlenmekten
Bazan gözler kapalıykende
Çok şey görürler
Belkide açık
Gözlerden daha fazla
O zaman insan
İstanbulda yaşıyorum
Sadece bedenim istanbullu
Buraya geleli 41 yıl oldu
Ama olamadım istanbullu
Ben bir GÜRÜN aşığıyım
Sularbaşı köyünden yeni
GÜRÜNe taşınmıştık
Evimize daha su almamıştık
Çorak pınardan kovalarla taşırdık
İşte o gün evimize su bağlattık
Sucu gelip suyumuzu bağlayıp gitti
Geride kalan hamaliye işleri
Anamınan bana galdı
Akşam oldu hava garardı
Eti kurban bayramlarında
Çerezi kına gecelerinde
Gündüz ırgatlık yapan
Gece eş ve çocuklarıynan
Sivas' ta yaşayanlardanız
Tırpanla biçer tırmık ile toplardık,
Anadut dirgenle haymalar yapardık.
Düven sürmek için öküzler koşardık
Öküz koşmaya bile goresim geldi..
Ah anamın tandıra ekmek vuruşu
Hep bizlere kalırdı tandır kurusu
Tandır kurularıyla hıyar turşusu
Aha bunlara bile goresim geldi..!
Örs üzerinde çekiçlerdik tırpanı
Hep onunla biçerdik çayır yoncayı
Yaba ile karıştırırdık harmanı.
Aha bunlara bile goresim geldi.
Kedi ile köpek bir birini kovalar.
Keçilerin sevdiği yüksek kayalar.
O körpe kuzulardan olan mangallar
Aha bunlara bile goresim geldi..
Tavuğun cücükleri havluda gezer.
Ördeklerin yavrusu gölekte yüzer.
Eşşeklerin peşinden sıpalar tezer.
Aha bunlara bile goresim geldi.
Köyün orta yerine kale kurardık.
Gece gözgözü görmez çömlek oynardık.
Gara lastikle tazı gibi koşardık.
O koşmalara bile goresim geldi.
Keserinen kürekler sanki gardaşdı.
Su taşıyanlar çatma ile bakraçdı.
Nohut firiği ütmek tatlı uğraşdı
O dumanlara bile goresim geldi.
Kışları diz boyunca karlar yağardı.
Odalarda güzine soba yanardı.
Yandıkça her köşede tezek kokardı.
O kokulara bile goresim geldi.
Eski cıncık bellornan sular içmeyi
Mıhda asılı peşgirle yüzn silmeyi
Paçaları sığayıp ırmak geçmeyi
Aha bunlara bile goresim geldi.
Sajda pişen bazlama ile çörekler.
Horantayla yenilen datlı yemekler.
Toplumda çokca konuşan o zevzekler.
O adamlara bile goresim geldi...
Önümde sürü koyun sırtımda aba.
Belime sarılmıştır ekmekle bohça.
Nasıl kokar o azıktaki gaygana.
O gayganaya bile goresim geldi...
Elimde mesesim cebimde gavurga.
Birbirine garışmış guru dutlarla.
Az oldu desem,anam derdi dırlama.
Boş dırlamaya bile goresim geldi...
Çiğdem söktük,gözelerden sular içtik.
Olgunlaştık,hiç çiğ kalmadık tam piştik.
Nice cenderelerden ezilip geçtik.
O zorluklara bile goresim geldi...
Özpınar'ım kaynağım hacı pınarı.
Yaylalarda yenirdi sütün kaymağı.
Pekmez tabağınada parmak salmayı.
Aha bunlara bile goresim geldi....!!
Şair:Süleyman Özpınar.11.12.2014.Şiirin Hası
Bu dünyaya geldimki bende yaşayım.
Benimde herkesler gibi yaşamak hakkım.
Sadece işimi bildim birde ahırım.
Bizide bir canlı diye yarattı Tanrım.?
Sabah namazında bizi alıp gittiler.
Günlerce tarlaları sabanla sürdüler.
Arkadan modullu meses ile dürttüler.
Tohum ekmenin zamanı geldi sanırım.?
Ben senin,
Mecburi istigametin değilim.
Hep beni takiptesin.
Ben kendi yolumda serbestim
Ama sen,
Yanlış şerittesin.
Tırmanma şeridi yasak,
Senin için..
Öküz koşup tepeleri düzlerdik.
Eyer vuruk at binmeyi özledik.
Sevgi aşkı ailemizden gizledik.
Elden tutup gezmeleri özledik.
Gün doğmadan çarıkları bağlardık.
Dolakları çizme gibi sarardık.
Köpekleri bulamaçla yallardık.
İnan hoş demeyi bile özledik.
Ceylan gözlüm
One duruş ?
One bakışdı öyle ?
Dönüp bende bakayım dedim şöyle
Tutuldum vallah tutuldum.
Tek bir bakış yetti be.
Bu toprağın gıymatını iyi bilelim
Bağında oynaşıp bahçesinde gülelim
Gurbet ili beynimizden silelim
Böyle gözel bir memleket gormedim
İstanbul toprağı altın diyenler
İnanmayın gadir gıymet bilenler
İşini uydurup köşeleri dönenler
Alınmayın ben sizlere demedim
Bak anlatayım Evlat
Bune lüks hayat?
bune saltanat?
Biz yaşamadık,
Sadece nefes aldık evlat.
Bunu iyi dinlede.
İlerde seninde torunların olacak.
tek tek anlat
Belki tarihi açıp bakarlar.
Şuğul kanyonu cennet ne hoş gezerken.
Hafiften şöyle rüzgarları eserken.
Her köşesi insana huzur verirken.
Ne işim varki hâlâ Gürün dururken.?
Yandım burda gürüne gidesim geldi.
İstanbul'un güneşi beynimi deldi.
Seyretsem yeter burda bağı bahçeyi.
Ne işim varki ata gürün dururken._?
On bir ay sultanı geldi maşallah
Mübarek aydan pay düşer inşallah.
Çıkıp geldi ansız işte birsabah.
Nice ramazanlar geçer inşallah..
İşte ramazana yine kavuştuk.
Bizler yaşlanarak artık yorulduk.
Duamız herkese huzur mutluluk.
Kalbimize nurlar saçar inşallah.
Boyadılar etleri gızarsın deyi.
Bibere kremit toz çoğalsın deyi.
Sucuklara bastılar at eşek etini.
Bunlar hep saf yerine koydular bizi?
Alemde bizi soyan soyana gardaş.
Sahtekârlar köşeye kurulmuş bağdaş.
Uyuma uyan artık,garip vatandaş.
Ses duymayınca dilsiz sandılar bizi..!
Gürüne hastane yapımına başlandı.
Ne zaman iyi doktorlar gelse taşlandı.
Bunda varmış bazı insanların çıkarı.
Sebebini anlattılar içim sızladı.!
Hasta Sivas'a gitmeyip güründe kalmış
Tüm amalıyatlar dahi burda yapılmış
Taksi ve münübüslerin işi azalmış
Söylediler ama aklım beynim almadı.
Ben orda doğdum o toprakta büyüdüm.
Buram buram iğdeler kokan Gürünüm.
İnsanlık hoş görüyü ben orada gördüm.
Sen başımın tacısın vatan Gürün'üm...!
"
Doyum olmaz senin o güzel tadına
Nerde güzeller varsa çektin bağrına
Onun için insanlar aşık tadına
Aşık ömrüne ömür katan Gürün'üm.!
Toprak yığınının toprakları elenmiş.
Süllümbaşı nasıl sıra sıra dizilmiş?
Baltasur mağrasının yolları devrilmiş.
Gürün'de hatıraların hepisi bitmiş.
Sazcığaz suları kalmış sadece elde.
Göllüceden aşağıya bağırsak dere.
Dertli pınar vardı hani noldu nerede?
Araziler bitmiş binalar dereye dolmuş.
Bazı izler varki kolay kolay silinmezler
İşte bizdede mevcut o izler
Ben daha çocuk yaşlarda.
Hem ana, hem baba,
Bu dünyadan göç ettiler...
Hem öksüz hemde yetim kaldım.
Bense hiç kimselerin ocağına Sığmadım.
Herkesten ayrılıp, tek başıma yaşadım
Bir ev verdiler bana,
Sadece birtek oda
Dar bir hol vardı arada
Kilidi dahi yoktu kapıda.
Akşam okul çıkışı gelirdim,
O tek odama...
Bir radyolu teybim vardı,
Abimdan bana hatıra
Onu hiç ayırmazdım yanımdan
Çünkü benim can yoldaşımdı..
Koyardım sevdiğim damar şarkılardan
O söylerdi yanık yanık,
Orhan GECEBAY dan
Bense hıçkırarak ağlardım.
Ama sesimi hiç kiseler duymazdı.
İşte buydu benim yaşantım.
Benim çocukluk hayatım
Taaa ki askerlik çağına kadar.
Aynı evde aynı yanık şarkılar,
Aynı kadeh aynı rakılar,
Askerlik benim dönüm noktamdı
Daha bitirmeme sekiz ay vardı
İşte o zaman aylık izine geldim
Gözüm takıldı uzakta
Dünya tatlısı komşu kızına.
Yaşı küçüktü anne baba,
Taraftar olmayınca.
Hemen büyükler girdi araya
İşte hayat bundan sonra
Hep tersine giden hayatım
Döndü esas doğruya
Yaşım tam yirmi üçtü
Aha şimdide yetmiş üçünde
Çoluk çocuk, torun torba büyüdü
Herkes buldu eşini işini gücünü
Bizde mutluluklar içinde kalan ömrümüzü
Allah ele ayağa bırakmasında.
Bir gün bizde deriz ki "
Haydi artık elveda...
.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.
Şunu bilki dünya fani.
Gitmez malın senle gitmez
Bir bak cepler varmı hani?
Gitmez paran senle gitmez
Kalp kırıksa uykuların.
Koşmazsan uzun yolların.
Ölmeyince umutların
Bitmez,hiç birisi bitmez.
Ben görmedim gören varmı?
Çıkmaz yolların kavşağı?
Küçülme korkmadan dik dur !!!
Olma güçlülerin uşağı..
Emekliysen senin gibisini bul
Onlarla muhatap ol.
Sevincini,kederini,
Oturup onunla paylaşacaksın.
Doğa ile gardaş olup,
Yeşili sevecksin.
Pınarbaşı ilçeden bizi ayıran.
Ğövdeli dağlarına varıp ulaşsam.
Ziyareti geçipte Gürüne varsam.
Oralarda birkaç ay havamı bulsam.
Uzunyayla ziyaret ve mazıgıran.
Gürünün kokuları başlar oradan.
Çapanın sesleri gelir her tarladan.
Öpülesi ellerin yanına varsam..
Vakit 9 mayıs 1453, o yıkılmaz denilen surların arkasındasın.
İslam güneşi henüz sana doğmamış, ancak umutlardasın.
Ve işte 29 mayıs 1453, Fatih'in huzurundasın.
Aslında sen Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın...
Çıkıyo evinden okula diye
Atıyo kendini evden cafeye
Başı bi omuzda elde nargile
Bu ortamdan gel hayır bekle.
Akıllı telefon bi karış çocuk
Kulakta müzik kafada gözlük
Çetleşiyo kızla gece ve günlük
Dünyadan bi haber çalıyo yekte...
Yoncalık'tan geçtimde,Şuğul'a doğru.
Daha durun be Kurultay'a varmadım,
Her bahçesinde güzelliklerle dolu
Ben Gürün'ün güzelliğine doymadım.
Yenimahalle yokuşu nefes keser
Karayar'a doğruda bir rüzgar eser
Ordan Karatepe'ye geçene kadar
Biraz üşüdüm ama daha donmadım...
Bak ne geldi aklıma?
Ellerim üşüyüp soğuklar bastırınca
Hani bizim şu giriş sağ odada
Kurulu güzine soba vardıya
Valla gözümde tütmeye başladı
Burnuma o çörek kokuları
Geliyo galiba...
İstanbul sokakları
Hiç biri benzemez diğerine
Gir sokağın birine
Şöle geç saatlerde
Alır gözlerini
Stop lambaları
Baş döndürücü ışıkları...
Benim yaşadığım şehirdede
Gök yüzü masmavi
Bulutlar kovalar birbirlerini
Rüzgarların esintisiyle
Yıldızlar kayar ardı ardına
Ay herzamanki yerinde
Doğar aydınlatır herkesi
Tıpkı sizin sehirdeki gibi...
Topraklar yayılmış harmanlara
Samanlar katılmış içlerine
Çovallarla
Çizmeler giyilip
Tepelenmiş saatlarca
Ve tam kıvamına gelince
Kalıplara dökülüp
Analı kuzulu kerpiçlerin
İmalatı yapılıp...
Sarılmakla kollar incinmez
Bu kadar kutsal ve alınan haz
O kadarda insanı rahatlatan,
Bütün vücudu dinamitleyip patlatan
Kalbi yerinde duramayıp zıplatan
Bir başka rahatlama,
Kucak kucağa sımsıkı sarılma
Ve huzura kavuşma?
Halaylar çekilir düğünde.
İster şehir ister köyünde
İçli köfte gelmiş önünde.
Elnen banmazrmısın Gürün'de.?
Asır boyu ömür çürüttün..!
Dekan Bakan'ları büyüttün.
Benim için sen çok büyüksün...!
Sen git şanın kalsın Gürün'de.?
Kalaycılar kalay yapar Gürün'de
Çanak çömlek sırasıra vitrinde.
Yanlış olmaz esnafınde ferdinde.
Neşesi ne güzel körük çekerken.
Bulguru kurutup toplar damlardan
Güzel kızlar çıkıp bakar camlardan
Bahçede yetişmiş güzel yapraktan
Sararlar sarmayı şarkı söylerken