Şaşırma insanlık bu dünya yalan
Bak etrafa deden baban varmıdır?
Hepsi gelip geçti ecdadın atan
Bunların birinden kalan varmıdır?
Yalan dünya malı gözü karartır
Arkadaş yanlışsa yoldan çıkartır
Doğru yoldan çıkıp yolun şaşırtır
Güzellikten güzel birşey varmıdır?
Herşeyi sarfetme tutun dilleri
Nolur incitmeyin narin kalpleri
Kırılan kalp ise zordur tamiri
Güzel sözden güzel birşey varmıdır?
Kim olursa olsun yüceden bakma
Selam verenlere suratın asma
Çevrene gülümse göz ile kaşla
Güler yüzden güzel birşey varmıdır?
Sabunmusun sanki hemen köpürme
Öpeceğin else asla tükürme
Her dostuna bakın gülen göz ile
Gülen gözden güzel birşey varmıdır?
Sözlerin temeli derine dalar
Kimse incinmesin dikkat özpınar
Nasihatta olsa bir yere kadar
Nezaketten güzel birşey varmıdır?
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası. 06.02.2025
Bu dünyadan bir ferdi baba geçti
Bizi göz yaşıyla bırakıp gitti
Türkiye Ferdi babayı kaybetti
Ruhun şadolsun arabeskin prensi.
Sanatçılar örnek olan insandır
Ferdi bu konuda tekten kraldır
Söz ile ders verip sesle ağlatır
Ferdi baba ders vermenin prensi.
EY HAYTA
Tüm azıtmış asabına çüş deyip
İnsan gibi insan olmak çokmu zor?
Hayat harcanmadan kendine gelip
Adam gibi adam olmak çokmu zor?
Her yaşama Karayazı yazarken
Yalan yanlış ardardına dizerken
Günü birlik aylak aylak gezerken
Bir dertliye derman olmak çokmu zor?
Tüm söylenen söze kulak tıkadın
Dost kapısı açıp hatır sormadın
Hayatta bir derde ilaç olmadın
Bir yaraya merhem olmak çokmu zor?
Bu dünya kimseye kalmaz unutma
Birazda koştursan huzur yolunda
Sizde anlarsınız günün sonunda
Güzelliği seven olmak çokmu zor?
Özpınardan size dostça anlatım
Felek çemberinden geçti hayatım
İş işten geçtikten sonra anladım
İleriyi gören olmak çokmu zor?
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası. 21.01.2025.
Sende olan güç ve derman tanımaz
Kemikleri saracak kol ister senden
Tırmanır Ağca’ya dalda duramaz
Tutunca eğilmez dal ister senden.
Akşam sporu biter sabahı bekler
İki şınav sonu nefesin biter
Bu spor farklıdır çok nefes ister
Fazla dayanıklı hal ister sende.
Ava çıkan Avcı avsuz dönemez
Karavana atış asla istemez
Tek dolma fişekle ava gidilmez
Atacak dileği bol ister senden.
Yirmi yaşlarında ol ister senden
Dokuz ay geçmeden döl ister senden
Kara kovan deyip bal ister senden
Karakuş ortası Gül ister senden.
Özpınar olarak sözlerim budur
Söylenen sözlere kırılma nolur
Tüm hikayelerin sonucu budur
Harcanıp bitmeyen mal ister senden.
Şair: Süleyman ÖZPINAR Şiirinhası 11,01.2025.
Heimlich manevrası her insanın
öğrenmesi gereken sağlık bilimidir.
Başta öğretmenler,
Fabrikalarda çalışanlar
Tüm toplu iş alanlarındaki insanlar
Hulasa tüm vatandaşlar.
Bu manavrayı öğrenmeliyiz.
Bu yüzden çok canlar kaybettik.
Heimlich manevrası ile hastanın karın bölgesine ani bası uygulanarak akciğerlerde bulunan havanın solunum yoluna doğru harekete geçmesi sağlanır. Bu şekilde basınçlı hava tıkanıklığa uğrayan bölgedeki yabancı cismin ağız boşluğuna geri gönderilmesini sağlar ve tıkanıklık giderilir. 2025 yılına sağlıklı ve huzurlu girmemiz dileği ile sevgiler ve saygılar sunarım.
Şair: Süleyman ÖZPINAR 01,01 2025.
GÜZELLİKLERİ ÖZLEDİK
Biz aslında eski günleri değil
Eski gündeki insanları özledik
Geçen yıllarımız dünleri değil
Sıcak bir dost kollarını özledik.
Uzak kalan eş dostlardan bir haber
Alabilmek dersen dünyalar değer
Her köşende bahar ile beraber
Çiçek açan dağlarını özledik.
Can bağımız ezelinden ezeli
Son bahar ayında döker gazeli
Yeşilin dışında bozkır güzeli
Bağ bahçe tarlaların özledik.
Mevsim farketmeden büyük bir hazla
Kış gününde ateş yakıp harmanda
Çoluk çocuk gelin çağı kızlarla
Çektiğimiz halayları özledik.
Köyümüzden başka yeri gezmedik
Mutlu İdik köyümüzden bezmedik
Komşularla kardeş bağı çözmedik
Çözülmeyen bağlarını özledik.
Elele tutuşup oyun oynadık
Her konuda birbirimiz kırmadık
Hayat okulunda cahil kalmadık
Eski hayat hocaların özledik.
Daldaki kuşa saygımız vardı
Aşık gençler köşelerden bakardı
Sevdasını satır satır yazardı
Aşk mektubu yazmaları özledik.
Düşenin elinden tutan olurdu
Birbirini gadalardan korurdu
Bu günlere miras kalsa nolurdu
Naçar eli tutanları özledik.
Özpınarım oralarda yaşadım
İşte şimdi gurbet elde başardım
O günleri yeni nesle aşladım
Hızla geçen genç çağlarım özledik.
Şair Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası,15,12,2024
Orta doğuda hep birlik olalım
Ayrım yoktur gardaş olma zamanı
Çevre düşmanlara korku salalım
Hepimiz elelden tutma zamanı.
İki bin yirmibeş yıla girerken
Kalmasın bir ateş nede bir diken
Çok acılar çekti bu güzel ülkem
Şimdi gardaşlığın mutlu zamanı.
Terör bitsin ülkemin her yerinde
PKK,YPG yok olmalı Suriye’de
Herkes kavuşsun özgürlüğe
Gayrı gardaşlığın kutlu zamanı.
İran Rusya hadi komşu sayılır
Amarika burda ne işi vardır?
Tüm yamuk elleri üstümden kaldır
Haydi gardaşlığın zorlu zamanı.
Gazze Hamas Filistin kenetlensin
İsrail’den şehitlerin istesin
Toprağından hainleri defetsin
Geldi gardaşlığın tamda zamanı.
Suriye,Irak,Mısır,Ürdün ,Lübnan
Yanımızda var gardaş azarbaycan
Dar günlerde elden tutar Pakistan
Bu gardaşlıkları yapma zamanı.
ÖZPINAR dileği kabul olacak
Katil İsrail belasını bulacak
Filistin bayrağı tekten kalacak
Bitti kardeşliğin kahve zamanı.
Tüm dostlarıma sağlıklı,huzurlu
Ve mutluluk dolu bir yıl dilerim
Allah’a emanet olun dostlarım.
Şair: Süleyman ÖZPINAR Şiirinhası. 30,12,2024,
Neşenize alkış yaptık
Derdinle dertlendik gürün
Seni kutsal mekan saydık
Aşka aşk ekledik gürün.
Bu sevimsiz gurbet ele
Koştuk ekmeğin peşinde
Sana kavuşuruz diye
Yıllarca bekledik gürün.
Bahar ile telaş başlar
Çocuk kızar torun ağlar
Bu yıl gitmeseniz ne var?
Baharı gözledik gürün.
Sen bir kovan bizler arı
Toplarız hep çiçek balı
Kalplerimiz senle bağlı
Bağları kesmedik gürün.
Mağara üstü teras yapsak
Gürüne bakmaya doysak
Hep beraber burda olsak
Diyerek söz verdik gürün.
Gurbetçi rüyası diye
Hayalin dünyası diye
Tatlı baş belası diye
Türküler söyledik gürün.
Ana kucağı gibisin
Tüm kulaklarda ninnisini
Dileğim nazar değmesin
Okuyup üfledik gürün.
Yine çağla ak ÖZPINAR
Kaynak su yatağın arar
Bulur ise zevkle akar
Kaynağım özledik gürün.
Şair: Süleyman ÖZPINAR
01.01.2025.
Her düzeni yıkıp denge bozanlar
Kuzgun kuşlar gibi saldırdı beyim
Dermanı unutup dertler yazanlar
Tüm yaralarımı azdırdı beyim.
İçimde bitmeyen bu karanlıklar
Karşımda kümeli dumanlı dağlar
Kula yol vermeyen karışık yollar
Bana bu fermanı yazdırdı beyim.
Bu toprak bizimdir bu ülke bizim
Akıl tutulması varsa vaz geçin?
Daha yol yakındır doğru yol seçin
Devamet diyenler şaşırdı beyim.
Bu ülke Gül gibi kokusu başka
Ne olur yuduna yan gözle bakma
Yabancı ajanla oturup kalkma
Asla hayra olmaz amacı beyim.
Özpınar çağrısı keşke duyulsa
Çağrılara kulak verip uyulsa
Ülkem üzerinde kabus yok olsa
Tüm zorluklar işte aşıldı beyim.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası. 07.12,2024.
Kendi ülkesine düşman olanlar
Dostluğu görünce belki utanır
Tökezledi işte düşer sananlar
Mutluluğu gören belki utanır.
Kendine göre senaryo çizenler
Şimdi batağa girdi diyenler
Gece rüyasında Serap görenler
Komşuluğu gören belki utanır.
Öküz altından yavru arayanlar
Güzelliğe güzel deseniz nevar?
Hoşolan herşeyi ederler inkar
Hoşnutluğu gören belki utanır.
Devlete karalar çalanlar vardır
Onun Türklüğünden şüphe uyanır
Gerçek bir Türk olmak şeref ve şan dır.
Onurluğu gören belki utanır.
Normal bir vatandaş gözüyle baktım
Özpınar olarak şiirler yazdım
Şairiz tarafsız olmamız lazım.
Tutkunluğu gören belki utanır.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirinhası. 14,12,2024.
Kim tutar kanı damarda
Eğer o kan akacaksa
Hasta kavuşmaz dermana
Kan gıran olmuşsa yara.
Erken teşis can kurtarır
Geç kalırsan dert artırır
Tüm dertler sana saldırır
Ecelin dolmuşsa burda.
Dışta görüntüye bakıp
Saklı kalbi unuttular
Kulaklara küpe takıp
Geçim derdi unuttular.
Çalışmadan kazanç bitti
Bu rüzgarda yeni esti
Hep helaldir alın teri
Alın teri unuttular..
Büyük yara durmaz kanar
Tek işleri sanal kumar
Telefona kul oldular
Saygı sevgi unuttular..
Herkes döner koltuk ister
Aç kalanı kimler besler
Mevlam doğru yolu göster
Hayrı şerri unuttular .
Geneline değil sözüm
Köyden geldi asil özün
Belki yanlış gördü gözüm
Ahır seki unuttular.
Gençliğe ömürler versin
Güllerin huzurla dersin
Dünyada sesin sevilsin
Eş dost neki unuttular...
Zor geliyor Özpınara
Gözleri yok bahçe bağda
Gençlik renkli rüyalarda
Doğum yeri unuttular..
Şair:Süleyman ÖZPINAR.şİİRİNHASI. 09.12.2024
Avcuna aldığın gazlar kokusu
Teneffüs edince sevmek isterdin
Loş ışık altında mekan kuytusu
Kabaran iştaha ermek istedin.
Abartımız yoktur hakikat budur
Buz gibi birayı fıçıdan doldur
Bu sonsuz hayatı bırakın nolur
Anlatırken atanız gülmek isterdin
Bir köyüm var gece ayaz
Hep teline estin BOYRAZ.
Bizim köyde essen biraz
Bizde mutlu olsak BOYRAZ..
Ya bayramda ya düğünde
Bir gezelim gel köyümde
İhtiyaç var köy evine
İki göz ev yapsak BOYRAZ..
Bahar gelsin geleceğim
Hasretinle yandık gürün
Her köşeni gezmek için
Hayaline daldık gürün.
Yazı güzel kışı güzel
Son baharda döker gazel
Mekan oldu bize yadel
Sana hasret kaldık gürün
Geçtik antik değirmenden
Taş dönerken ince sesten
Telindeki şelaleden
Büyük hazı aldık gürün.
Bu sene kış erken geldi
Karlı poyraz Yaman esti
Yollar oldu kızak pisti
Parkurlarda kaydık gürün
Her köşende bir anı var
Dile gelse kavaklıklar
Neler neler anlatırlar
Anıların andık gürün.
Şuğul kanyonu boyunca
Yolu olsa tek bir cılga
Gidip gezsek sonunaca
Davul zurna çalsak gürün.
Gökpınara servis konsa
Garibanlar faydalansa
Her vatandaş mutlu olsa
Size selam saldık gürün.
Özpınar gözüyle baktım
Sende kaldı bütün aklım
Altın olsa gurbet tahtım
Hep aşkını yazdık gürün.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası. 03,12.2024.
Bize hazan gelmiş artık
Hoş günlere hazır olun
Bazan donduk bazan yandık
Kış günlere hazır olun.
Dönüp baktım arkamıza
Kilit vurmuş kapımıza
Bakmıyor kış yazımıza
Düşgünlüğe hazır olun.
Hazan sonu gelip geçer
Yaprak düşer teker teker
Herkes cezasını çeker
Yaş sonuna hazır olun.
Bitti artık doksan dakka
Tabelada son uzatma
Kaldık hakem kararına
Maç bitiyo hazır olun.
Şair: Süleyman ÖZPINAR Şiirin hayırlı 26.11.2024.
Bizde Sularbaşı köyünde doğduk
Şimdi o dağları tanımaz olduk
Sebep oralardan uzakta kaldık.
Orda sürüyle davarı yaydık
Bura çatalpınar karşı kalaycık
Çalda otlatıp gölekte suladık
Keçe arasında dağlarda yattık
Doğum yapan koyunları kuzlattık
Hepisini kuzgunlardan sakladık
Tuz dökerek annesine yalattık
Eşek sırtına Sım sıkı bağladık
Heybelerde yavruları taşıdık.
Bazı gece kurt sesiyle uyandık
Çocuktuk o anlar çaresiz kaldık
Korkudan oturup bazan ağladık
İyi kötü o yılları yaşadık.
Biz Özpınar o dağlarda akardık
Yazları kuruyup kışın çağlardık
Her mevsimi sevgi ile yolladık
Sabırla akarak çayları bulduk.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası. 24.11.2024.
Konuşmaktan aciz olan kişiler
Hırçınlaşıp birden azar efendim
Sözle iknayı bilemeyenler
Sonra zorbalığa bozar efendim.
Şimdi piyasada devlet Erkan’ı
İşi gücü konacağı koltuk sevdası
Umurunda değil ondan sonrası
Onlar sade mevki arar peşinde.
Güzel ahlaklı ve dürüst insana
Adam gibi adam deriz biz ona
Artık ahlaksızlık girdi kol kola
Hale bakıp verin karar efendim.
Etraf ateş çemberi bunu bilin
Tüm partiler omuz omuza verin
Kardeşiz biz millet kendine gelsin
Bunlar devletime zarar efendim.
Özpınarım ama üzgün akarım
Hem üzüldüm hem olayı kınadım
El açıp mevlama her gün yalvardım
Nere gider asil kullar efendim.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası. 24.11.2024.
Eski atalar bize şöyle derler
Öküz öldü artık ortaklık biter
Ortaklık biter dostluk devam eder
Bunu hep böyle kabul ettik bizler.
Eğer kalpten selam versek birine
Asla düşmeyin bir çıkar peşine
Ne rüyasına gir nede düşüne
Bunu tüm sayfalardan sildik bizler
Biz çağlayıp giden ırmaklardan
Bahçe suladınız harıklardan
Kaya üzerinde oluşan gaklıklardan
Yağmur sularıyla dolmuş oyuklardan
Yüz üstü yatıp su içen insanlarız.
Doğada oluşmuş kaynaklardan
Kaynak önündeki göleklerden
Üzerinde oluşan bitki örtülerini
Ellerimizle yolup temizleyen
Üzerinde oluşmuş tozları üfleyip temizleyen
Yine yüz üstü uzanıp suyunu içip doyanlardanız.
Bizler kalabalık aileleriz
Herkese kaşık ,çatal,bıçak ayırmayada yok imkanımız
Kazanlarla pişer bizim yemeğimiz aşımız
Yerlere kurulur yemek soframız.
Bağdaş kurup otururlar
Sofra dizlere kadar çekilir bu bir görenektir
Tahta sofra üzerine büyük bir leğen
Konulup içi yemekle doldurulur
Besmele çekilip
Kaşığını çeken yemeğe başlar.
Bizler hep böyle on Nobel kişi bir masada ve aynı tabakta yemek yeriz.
Ağzımızı kağıt peçete değil bez peçetelerle sileriz. Yemekten sonra yıykanır tertemiz.
Herkese ayrı bir su bardağı değil
Bir sürahi su birtane bakır tas gelir
Herkes o tasla içerdi
İşte bağışıklık denen şey orda biterdi.
Ne oldu bu insanlara ne tez unutuverdi
o geldiği yeri
Ne tez unuttu o günleri
Bu ne lüks hayata
Aniden dalıverdi
Yemek masası kurulur
Herkese üç boy tabak
Bir kaşık çatal yanında bıçak birde su için bardak ve çeşitli içecekler
Süslü püslü peçeteler
Vay babam vay daha neler neler.
Bunları saymakla nasıl biter.
Biraz görgüsüzlük
Biraz müsriflik
Birazda sonradan görmüşlük
Kırıla gide.
Allah aşkına vur vurda dağılsın
Ucuda nereye varırsa varsın
İnceldiği yerden koparsa kopsun
Ne olacaksa bir gün önce olsun.
Yetti artık sabırda sınır vardır
İşte şu an terörün son anıdır
Çırpınış belliki kesin bundandır
Vur bitsin bunlar Cezaların bulsun.
O konforlu bazalarda yatarken
Artık yer yatağı sersekmi bilmem
Lavabaya taksi ile giderken
Eşşeklere muhtaç kaldıkmı bilmem.
Kurbandan kurbana et yüzü gören
Bu nasıl adalet bu nasıl düzen
Önceden verirdik öküze geven
O günlere geri gitsekmi bilmem
Her aile etlik tosun keserken
Şimdi rafta görür yoldan geçerken
Doğal sütü bakır tasla içerken
Şimdi rüyasında görürmü bilmem?
Hele gel oturda biraz dertleşek
Somun değil artık bazlama yesek
Kundura yerine çarıklar giysek
Gülünecek hale geldikmi bilmem?
Senelerce lale devri yaşadık
Bu devran hep böyle sürecek sandık
Bir gün su kesildi kuruda kaldık
Zamanla bunları yazdıkmı bilmem. ?
Çöplerde sepetle ekmekler vardı
O ekmekler bizden intikam aldı
Bunu yapan kimse ekmeksiz kaldı
Biz bu günleri hak ettikmi bilmem?
Müsriflikler aldı yürüdü böyle
Didişme başladı hanımlar beyle
Aslında o günler ne günlerdi be
Çok fazla doyunca azdıkmı bilmem?
Ülkemi okumuş boş gezen sardı
İki sene gidip diploma aldı
O kağıt her yerde işyapar sandı
Tahtaya bir çivi çakarmı bilmem.
Araba var yakıt alıp binemez
Motoru kapıda tarla süremez
Özpınar derdiki bu devran gitmez
Basılan dalları kestikmi bilmem?
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası. 02.11.2024.
Bir soğuk kış günü yoldan geçerken
Soğukta üşümüş bir yavru gelir
Şefkat ile alıp onu severken
Sıcacık koynuma alaşım gelir.
Cıvıl cıvıl kuşlar gökte uçarken
Her yöreye huzur neşe saçarken
İyilik şefkatı elle tutarken
Çoğaltıp doğaya salasın gelir.
Bu dünyada kalbi kırıcı olma
Yüz acıtıp her an somurtup durma
Tatlı dilden Güler yüzden ayrılma
Sarılıp boynuna öpesin gelir.
Hayalimde öyle bir dünya varki
Her insanda olsun acıma hissi
İyilik sevenler yumuşak kalpli
Tüm canlarda bunu göresin gelir.
Bunu herkes yapar sajda
Bizde tavada gavurga
Eksik kalmasın kursakta
İşte tavada gavurga.
Ocağı yok odunu yok
Ocak yansa dumanı çok
Boş sözlere karnımız tok
Çare tavada gavurga.
Hava serin balkon temiz
Yap tavada akşam yeriz
Canı çekeni bekleriz
Gelbe masada gavurga.
Demli sıcak çay yanında
Her çeşit çerez olsada
Ceviz ile dut varsada
İlle tabakta gavurga.
Çoluk çocuklar gelince
Hafta sonu bir eğlence
Çedeneyi kat içine
Yine tavada gavurga.
Gavurgadır onun adı
Özpınardan özlem tadı
Eski tatlar orda kaldı
Bize tavada gavurga.
Şair:Süleyman ÖZPINAR
Şiirin hası. 12.11.2024.
İyi kötü doğru yanlış seçerim
Sana uydum doğru yolda giderim
Büyük küçük asla ayırt etmedim
Saygı duydun alnım açık giderim.
Bilerek bir canlı kalbi kırmadım
Zembereği asla terse kurmadım
İnsan ise mezhebini sormadım
Onurluyum alnım açık giderim.
Çorbada tuz kahvenizde şekerim
Sizden ayrı kalsam İnan biterim
Naçiz kulum her çileyi çekerim
Doğru yolum alnım açık giderim.
Yetmiş beşe merdiveni dayadık
Şimdiye dek altın çağı yaşadık
Yaz günleri yaylamızı yayladık
Garip kulum alnım açık giderim.
Yeterince malım mülküm olmadı
Evlatlarım asla naçar kalmadı
Özpınar ismiyse leke almadı
Gururluyum alnım açık giderim.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası.12,11.2024.
Şu dünyada ömrüm geldide geçti
Kalbimi yakacak kor bulamadım.
Yüreğim tutuşup yansıda pişti.
Bağrıma basacak kar bulamadım.
Bu kadar yüklerle yaşamak haram
Vurdu bu dünyada fırtına tufan
Bu nasıl bi hayat bu nasıl mekan
Yanımdan ayrılmaz can bulamadım
Bu yalan dünyanın aşkına kandım
O sıcak yuvamız soğumaz sandım
Üşüdüm köşede kıvrılıp kaldım
Mitini atacak han bulamadım.
Yapayalnız kaldım koca dünyada
Zorluklarla gelip geçti ne fayda
Her köşesi orman koca ovada
Bana gölge yapan dal bulamadım.
Özpınar olarak yolun sonunda
Cefakar yaşamış garip kulunda
Şu kısacık ömür hayat yolunda
Tutunup gidecek kol bulamadım.
Şair: Süleyman ÖZPINAR
Şiirin hası 24.10.2024
Kimselere hatır gönül sormadan
Hayat bizi bitiriyo bilesin
Hiçbir şeyden haberimiz olmadan
Bir hizaya getiriyor bilesin.
Aylak aylak budünyada gezerken
Defter kalem sayfaları çizerken
Büyük talan küçükleri ezerken
Büyük lokma aşırıyo bilesin.
Ömür boyu bu dünyada kölesin
Yalan varsa aklı yeten söyleşin
Masum varsa hakkın helal eylesin
Ecel bir gün götürüyo bilesin.
Kimileri fazla doyar dünyada
Zorda isen kulak tıkar feryada
Hızlı uçan kuşlar girer kol kola
Gökte yolu bitiriyo bilesin.
Özpınarsam benim vardır kaynağım
Cendereden geçtik bitti kaymağım
Hiç bir zaman zalim biri olmadım
Kullar bazan şaşırıyo bilesin.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası 29,10,2024.
Gel sözümü dinle nolur
Bizi gören hayran olur
Öpücüğü kalpten kondur
Benim için bayram olur.
Adet yerin bulsun deme
Gerçekleri basit görme
Bura çıkmaz bir yol bilme
Kocaman bir seyran olur.
Ver kararı seveni bul
Senelerdir açık bu kol
Sen yeterki benimle ol
Tüm çakallar Ceylan olur.
İyiki tanıdım seni
Dünya değer masum teni
Tut elimden kazan beni
Canlarımız Canan olur.
Bu kol Özpınarın kolu
Gidilen yol aşkın yolu
Bitsin artık yolun sonu
Bize yollar kalkan olur.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası 29,10,2024,
Görüyorun sandım ama
Göremeyen bir körmüşüm
Katran rengi karanlıkta
Düşe kalka yürümüşüm.
Sağa baktım sola baktım
Her nefese selam çaktım
Köşe duvarlara çarptım
Meğer yalpa yürümüşüm
Yürü hey Allah’ın kulu
Şaşırdım gittiğim yolu
Birde baktım yolun sonu
Yanlış yolda yürümüşüm
Mevlanayım döneriken
Kahkahayla güleriken
Hep elele gezeriken
Yanlış kolla yürümüşüm
Özpınardım kuruyorum
Bu hal nedir soruyorum
Tutacak kol arıyorum
Yanlış kolda yürümüşüm.
Şair: Süleyman ÖZPINAR Şiirin hayırlı
17,10,2024.
Develeri yardan atar
Bir tutamlık yeşil otlar
Sürüyle enayi kurtlar
Baklavadan payın bekler
Gece rüyada görürler
Körit kayaya ürürler
Karşıdan cevap bilirler
Ses kendine yakın ister.
Her şey bomba olan Çağda
Sanki bekçi olmuş dağda
Dolaşırlar bahçe bağda
Yutulacak salkım ister
İt yediği taşı bilir
Gece dahi düşe gelir
Aç kaldıysan kemik kemir
Kendi gibi zalım ister.
Gazze Lübnan Suriye’den
Cennet yurdum Türkiye’den
Haberi yok Mehmedimden
Sanki baba payın ister.
Siyonistler yine azmış
Kitapları öyle yazmış
Toplamızda hakkı varmış
Sanki miras malın ister.
Şair Süleyman ÖZPINAR
Şiirin hası 15,10,2024
ENAYİ İTLER
Develeri yardan atar
Bir tutamlık yeşil otlar
Sürüyle enayi kurtlar
Baklavadan payın bekler
Gece rüyada görürler
Körit kayaya ürürler
Karşıdan cevap bilirler
Ses kendine yakın ister.
Her şey bomba olan Çağda
Sanki bekçi olmuş dağda
Dolaşırlar bahçe bağda
Yutulacak salkım ister
İt yediği taşı bilir
Gece dahi düşe gelir
Aç kaldıysan kemik kemir
Kendi gibi zalım ister.
Gazze Lübnan Suriye’den
Cennet yurdum Türkiye’den
Haberi yok Mehmedimden
Sanki baba payın ister.
Siyonistler yine azmış
Kitapları öyle yazmış
Toplamızda hakkı varmış
Sanki miras malın ister.
Şair Süleyman ÖZPINAR
Şiirin hası 15,10,2024
Resmî daire sokaklara özendi
Çık sokağa bay bayanı bellimi?
Saç arkadan topuz ayak sitreçli
Süzülüp dururlar bir gelin gibi.
Meclise gidersin ora bir alem
Kimisi top sakal bıyıklar kalem
Hayallere dalmış uyanmaz halen
Kürsüde haykırır bir zalim gibi.
Resmî daireler yol geçen hanı
Çalışanlar kimdir uğraşki tanı
Resmî yerin vardır yüce bir şanı
Hepside olmali bir alim gibi
Sakaldan tanınmaz olmuş çehreler
Kimiside dağdan inmişe benzer
Kılık kıyafette bir düzen ister
Şu yalan dünyada ol Halil gibi.
Böyle bilir böyle söyler Özpınar
Unutuldu artık günlük traşlar
İpin ucu kaçmış görenler taşlar
Herşeyden habersiz bir cahil gibi.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası
27,09,2024
Sayın Neşet Ertaş üstadımızın
12 yıl önce kaybetmemizin
Üzüntüsünü yüreğimizde
Hissetmekteyiz.
Üstadadımızı sevgi saygı ve rahmetle anıyoruz.
Bizlere sayısız eserler bırakıp gitti
Mekanı cennet ruhu şadolsun
Bize kalan çeşni dolu eseri
Üstadın dilinden şaştı bam teli
Kırtıllar köyünden Ertaş seslendi
Çiçek dağındaki karlar eridi.
Bozkırın sesiydi çaldı çığırdı
Her sözü yerinde anlam ağırdı
Kimisi anlamaz kimi sağırdı
İnsanlar susarken dağlar ses verdi.
Şair Süleyman ÖZPINAR
25,09 ,2024 Şiirinhası
Birde kendi kalbin yokla
Beni senden alan dünya
Kıskanç gözler ile bakma
Aşkımızla yanan dünya
Bütün duygularım böyle
Aşk uğruna oldum köle
Aşk hakkını helal eyle
Size kalsın solan dünya.
Senden ayrı kala kala
Ok acısı verdi bana
Minareden gelen sela
Şehre matem salan dünya.
Her canlının sonu budur
Herkes iner durak sondur
Ahret çıkınını doldur
Tufan oldu yalan dünya.
Özpınardan ulu Seda
Bu dünyaya artık veda
Sevmeyenler yaksın kına
Sevenlere selam dünya.
Şair:Süleyman ÖZPINAR
Şiirin hası 20,09,2024
Irmak olup ovalarda akardım
O ırmak gözesi çöktü dediler
İnanmayıp eski kanal aradım
Emekler nafile öldü dediler.
Yıllar sonu mahalleme varınca
Ne ablalar kalmış nede bir amca
Teker teker komşulardan sorunca
Gideli çok yıllar geçti dediler.
Geçerken insanlar selam verirdi
Oturup şurada dertleşirlerdi
Bu mekan boşalmış neredelerki?
O insanlar burdan göçtü dediler.
Gençlik büyüklere saygı duyardı
Gördüğü dostlardan hatır sorardı
Neslimizde gönül bağları vardı
Ne yazıkki o bağ koptu dediler.
Özpınarım görüp şaşırıp kaldım
Bıraktığım gibi duruyo sandım
Gerçekleri görüp kahırdan yandım
Eski gördüklerin bitti dediler.
Şair Süleyman ÖZPINAR
Şiirin hası. 25,09,2024,
Eskiden bir mazhar Osman ağa varmış
1884 yıllarında yunaistanda doğmuş
Daha sonra İstanbul’a gelip
Tıp okuyup doktor olmuş
ruh ve sinir hastalıkları uzmanı,
Türkiye'de ilk modern hastaneyi kurmuş.
Türk delilerine sahip çıkmış 67 yaşında
1951 yılında hayata gözlerini kapamış
Bundan sonra bizim deliler sahipsiz kalmış.
Şimdi zincirli kuyu mezarlığında yatmakta
Keşke geri gelebilsen Mazhar ağa
Bu sıralar sana çok ihtiyaç var haberin ola.
Çünkü deliren delirene valla.
Çok önemli bir savunma dalı
Milli dijitalde hamle yapmalı
Demeyinki mali derman kalmadı
Çaresiz olmanın gereği varmı?
Bunlar için delikanlı bulmalı
Yeni milli fabrikalar kurmalı
Çevremiz karıştı çember daraldı
Engeliz demenin gereği varmı?
Tüm dijital ürün ele alınsın
Yürek rahatlayıp devlet kalkınsın
Lübnan’ı yakanlar bizi yakmasın
Duyarsız olmanın gereği varmı?
Şeytanın aklına gelmez oyunlar
Can kaybı ile patlayan cihazlar
Kana susayanlar kana doymazlar
Savunmasız olma gereği varmı?
Duyulsun medyada Özpınar sesi
Bu olaylar bütün dünyayı gerdi
Konu vatan ise bizimdir derdi
Kılavuz olmanın gereği varmı ?
Yerli ve milli dijital cihazlar üretimine
Hız vermeliyiz.
Bunun için gecikmemeliyiz.
Şair: Süleyman ÖZPINAR
Şiirin hası 18,09,2024
Bayanlarda artık saygı kalmadı
Erkekler kıllandı tanınmaz olduk
Bayan cıgarada bayı solladı
Büyüklere karşı utanmaz olduk.
Özene özene özler çürüdü
Ucube kisbetler aldı yürüdü
Evlat tutmaz olmuş baba sözünü
Büyük küçük neki tanımaz olduk.
Başımız bağlanıp açıldı göbek
Kimsenin aklına gelmiyo bebek
Herkesin kolunda bir kıllı köpek
Evlat segisini anlamaz olduk
Gökpınara gidince aslında bizler
Turkuaz mavisine gör neyi söyler
Dudaktan dökülen nameli sözler
Orda herkes aynı şarkıyı söyler.
Yolboyu tohma çaya bakarken
Aynalı sazanlar takla atarken
Dostlar birbirine selam çakarken
Dostluğa yapılan katkıyı söyler.
Şuğul kanyonunda hizmet bekliyor
Güründe dönen çarklar tekliyor
Bu kantar yüklenen yükü çekmiyor
Endişeli gözler kaygıyı söyler.
Sayısı belirsiz bahçeler vardı
Yeşili bitirdik betonlar kaldı
O yeşillik gürün için bir candı
Mevla yeşilliğe saygıyı söyler.
Sanırsın güründe arsa kalmamış
Mütehhitler bahçelere damlamış
Yapılan yerleşim temelden yanlış
Atalar bizlere gör neyi söyler.
Kısa yoldan dönün yeter bu kadar
İlçeyi mahvetti verilen zarar
Hatırlatır bunu size Özpınar
Nacizane düşen algıyı söyler.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası
10,08.2024
Köyümüz aklıma geldi
Ne anlatsam caz bitmiyor
Hasreti bağrımı deldi
Bekle derim söz geçmiyor
Gönlüm ayrı kalbim ayrı
Yetti artık gurbet kahrı
Sağlık gitmiş yoktur hayrı
Ayak gider diz gitmiyor
Sabır hele günün bekle
Dünü say bu güne ekle
Günler biter merak etme
Ne söylesem Naz ediyor.
Kalp bırakmaz gönül gider
İstek arzu benden beter
Kokusu burnumda tüter
Teller dursa saz durmuyor
Aha şurda beş gün kaldı
Tüm dostlarım köye vardı
Yaz ateşi bizi sardı
Bekle desem yaz bitiyor.
Uzat desem elin vermez
Ben yanmışım haldan bilmez
Başka mekan gözüm görmez
Ben göresemde göz görmüyor
Bayram bitip seyran geçti
Haziranın sonu geldi
Vallah artık can tak etti
Dik yokuş düz farketmiyor
Özpınarım burda kaldım
Gurbet ataşında yandım
Geç kalınca gaza bastım
Fren yapsam hız durmuyor.
Şair Süleyman ÖZPINAR
Şiirin hası. 19,6,2024.
Herkes atar oldu desteksiz kaldık
Kuru sıkı aldı fişek yerini
Milli yatağımız yok oldu artık
Ahşap sedir aldı döşek yerini
Dört tekerlek yasak oldu bizlere
Artık güvenim yok ayak dizlere
Emekliler tavsiyemdir sizlere
Üç tekerler aldı eşek yerini
Yalan dünya hırsı en büyük heves
Yaşamak dediğin derin bir nefes
Hayır haseneyi unuttu herkes
Şimdi almak aldı vermek yerini.
Birden havalandık yükseğe konduk
Bu devran hep böyle sürecek sandık
Alım gücü bitti başladı yokluk
Kemer sıkmak aldı gevşet yerini.
Özpınar her daim şiddete karşı
Unuturmu olduk kırk yıllık aşkı
Son zamanlar saygı kabından taştı
Şimdi dövmek aldı sevmek yerini.
Şair: Süleyman ÖZPINAR
04,06,2024. Şiirin hası.
Beklerim hep yönü bana dönersin
Hiç gelmediğim kadar gülersin
Hayat boyu isteğince seversin
Bu dünyada muradına erersin.
Bir zamandır değiştiniz sanırım
Seni sevdiğime çokmu kızgınsın?
Sende beni sev intikam alırsın
Helalleşip huzuruna girersin.
Bu dünyada tek başına yaşanmaz
Bu engeller güç olmazsa aşılmaz
Güç birliğe Gülen olmaz şaşılmaz
Birleşelim bu sunuma ne dersin?
Bu aşkımız dile destan olacak
Her sevdalı bizden örnek alacak
Bizim aşkımızın namı kalacak
Ruhun dinlenir yaptığına gülersin.
Özpınar çağlayıp akar durmadan
Aç kolların bağda güller solmadan.
Tüm istekleriniz dile mevladan
İsteğiniz fazlasıyla verilsin.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası. 01.06.2024.
CAN İSTANBUL
Seni çok çok seviyorum istanbul. Ama memleketim olan Sivas sıda çok seviyorum
Onun için gürün’ümden
Vazgeçemiyorum.
Yaz mevsiminin bir kaç ayını orda geçiriyorum.
Çünkü mecburum.
Ben o topraklarda doğdum. Çocukluğum ve gençliğimi orda yaşadım. Çocukluk aşkımı orda bulup
orda tanıdım.
Anne baba ve atalarımı
Orda bırakıp sana geldim
O günden bu güne sana
Tam 50 yılımı verdim.
Her köşeni karış karış gezdim. Gençliğimde güldüm doyasıya eğlendim. 26 yaşlarında geldim. Aha 76 yaşına girdim.
Ama artık yaşlandık
Emekli olup köşemize çekildik. Eski gezmeleri tozmaları.
Mecburen bırakmak zorunda kaldık.
Hep senin o güzelliğinin
Anılarını yüreğimizin köşesinde sakladık.
Özlemini duyduğumuz
zaman sergileyip bir filim gibi seyrettik. Ama halen o güzelliğe doymadık.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası. 01.06.2024.
Yetmiş yıldır her köşeni gezmişim
Dönüpte yüzüme vurmadın yollar
Çamurunu toprağını ezmişim
Her gün ne gezersin sormadın yollar
Her gün seni çığnamaktan usandım
Gelip geçen belalardan sakladın
Bastın bağırmada beni sakladın
Hiç bir canavara vermedin yollar.
Bazı yollar uzadıkça uzadı
O zamanlar taşırırdı sabrımı
Senelerce çektin arsız kahrımı
Bir gün hatırımı kırmadın yollar.
Küredim karların kırdım köşeni
Yine hiç bozmadın günlük neşeni
İçtim şarabımı attım şüşemi
Terbiyeni takın demedin yollar.
Özpınar olarak çehreni bozdum
Her gün ayrı ayrı sorular sordum
Her soruya makül cevaplar buldun
Beni mutlu Mesut eyledin yollar.
Şair Süleyman ÖZPINAR
28,05,2024. Şiirinhası.
Kazma kürek önde dursa
Kimler tanır bu asırda?
Yiyecek dolapta koksa
Kim kokalır bu asırda.
Direkte kuru çarığı
Alt dudaktaki yarığı
Ne bilsin topal çalığı
Kimler tanır bu asırda?
İnek görse eşek sanar
Tırmık bulsa saçın tarar
Akıl ermez havadalar
Hava yeter bu asırda.
Göz pınarı nemli nemli
İki binli yıldan beri
Her karışa alın teri
Kimler döker bu asırda?
Sebil çeşmenin suyuna
Bedava petek balına
Ölmüş eşeğin nalına
Herkes çöker bu asırda
Yerde gezer karıncalar
Canlı görsün ödü patlar
Gülüşür köyde uşaklar
Hepsi beter bu asırda.
Bahçe bilmez bostan bilmez
Telefon elinde düşmez
Konuşsana yüzü gülmez
Çeken gider bu asırda.
Kız erkeği seçemezsin
Kısmetlerin açamazsın
Çocuk dahi yapamazsın
Böyle geçer bu asırda
Buna çözüm bulunmalı
Bu yaralar sarılmalı
Gençlik köyün tanımalı
Eken biçer bu asırda.
Özpınar hepsini tanır
İster villa ister ahır
Sürdü Sefa çekti kahır
Sabır ister bu asırda.
Şair: Süleyman ÖZPINAR Şiirin
hası 28,05,2024.
Uykum geldi uyuyaman
Ele güne rezil olduk
Can sıkanı haklayamam
Padişahken vezir olduk.
Kılıktan kılığa girdik
Ulaşılmazlara erdik
Yüce kararları verdik
Yargıç ilken esir olduk.
Seksenli yaş arasında
Herşey bitmiş havasında
Yalan dünya dalgasında
Dermaniken zehir olduk.
Tuttuğu bileği büken
Düğünlerde halay çeken
El üstünde tutulurken
Ayaklara zincir olduk.
Özpınardık akıyorduk
Her menzile varıyorduk
Aydınlığa koşuyorduk
Aydın iken zifir olduk.
Şair: Süleyman ÖZPINAR Şiirinhası 28,05,2024
Cennet gibi benim köyüm
Ucunda olsada ölüm
Özpıardır benim soyum
Ayıramaz soydan bizi.
Babadan nasihat aldım
Güzelliği içip kandım
Bu dünyada kalsın namım
Geri koyman namdan bizi.
Çakşurdan gelirdi çulfa sesleri
Şıkır şıkı şal dokurdu Şevket emmi
Güründe her yer cennetti sanki
Her semtinin ayrı ayrı töresi.
Birbaşkadır gara dutun şiresi
Huzur verir tohma çayının sesi
Çayboyunda vardır çörek şöleni
Her çöreğin ayrı ayrı lezzeti
Karatepe terzioğlunun arası
Bilmeyenler bilsin Gürün burası
Ayrı kalmak gurbetçinin yarası
Gelenlere zordur geri dönmesi.
Kirazlı indi bahçelerin içine
Bahçelere yazık dönün geriye
Atalar yapmış evi dağa tepeye
Ataların size vardır tepkisi
Bahçeler var yeşilinde yeşili
Ağaçlarda salkım salkım meyvesi
Dallarında öter kumru serçesi
Tüm kuşların ayrı ayrı ötmesi.
Anı tazeledi yanıma gelen
Bülbül dile geldi sorunca gülden
Daha yeni geldim o güzel yerden
Bak işte yeniden göresin geldi.
Böyle gördü Özpınar ın gözleri
Sakın incitmesin bazı sözleri
Yazın burda İstanbul’da güzleri
Her görüşte bir başkadır neşesi.
Şair: Süleyman ÖZPINAR
Şiirinhası 16.05.2024
Baharın gülleri daha bir başka
Kış boyu beklenen hasreti vardır
Güneşi görünce gelirler aşka
O soğuk günlerin kasveti vardır.
Her birisi ayrı ayrı renklerde
Bülbül onun için aşık güllere
Akıl ermez aradaki dillere
Onlarda bazı cilvesi vardır.
İlk aşklarda bahar ile gelmiştir
Camdan cama bakışmalar bitmiştir
Eller tutuşmak ayrı bir zevktir
Onunda bir başka neşesi vardır.
Uyuyanlar uykusundan uyanır
Kuru dallar bahar ile canlanır
Tabiat yeşerir sular şahlanır
Baharın bir başka güneşi vardır.
Özpınar baharla gözeden coşar
Güleyip yatağın sevinçle yıkar
Gittiği her yere bereket saçar
Onun için böyle gür sesi vardır.
Şair: Süleyman ÖZPINAR
Şiirinhası. 18.05.2024
Garibim Gazze’ye çöktü dumanlar
Çocuklar yok oldu ağlar analar
Kalan sağları hep açlığa salar
Bu zalimleri buraya ABD yollar
ABD İsrail’i yaptı canavar
Masum insanların üstüne salar
Günler geçtikçe dahada azar
Canavar azınca sahibe dalar.
Dedi sen saldır dünya karışsın
Depo doldu silah hepsi satılsın
Silahsız ülkeler gelip kapışsın
Canavar azınca sahibin boğar.
Sahibi bağlasın Benjamin azdı
Sanırım mezarın kendisi kazdı
Bunca masum insan canını aldı
Azan canavarı sahibi yallar
Ev yer yurt kalmadı yuva dağıldı
Bir evde kim varsa canı alındı
Heryerden katliam kana bulandı
Zalimler cezasın elbet bulurlar
Yapanın yanına kar kalır sanma
Yapılan herşeyi görüyo Mevla
Gazze şehidine binlerce dua
Din gardaşlar için semada kollar
Maaş on iki bin kira yirmiki
Geri kalan on bin nolacak guçça?
Fare yuvasımı çovalın dibi?
Ne kadar doldursam dolmuyo guçça
Temmuz ayın gören canlar sağolsun
Tek çare herkesin bir evi olsun.
Kira yok denilsin karınlar doysun
Kiralar burda can yakıyo guçça.
Et dolapta uzak camdan bakarız
Tarhanayı içip rahat yatarız
Bizi duyan varsa selam çakarız
Bizleri kimse duymuyo guçça.
Dondurmanın topu atmış liradan
Bu paralar toplanmıyo tarladan
Bu Kulları islah etsin yaradan
Bu millet kul sözü dutmuyo guçça.
Garibanın dostu simitle çay
Selamla yaklaşılmaz vay yavrum vay
Artık eskiden çok yenenlere say
Burnumuz kokusun almıyo guçça.
Emeklide geçim büyük ustalık
Toz duman olmuş yanmış ortalık
Açlık baş göstermiş başlamış kıtlık
Maaşlar mutfağa yetmiy guçça
Şükür diye diye yorulduk artık
Elde ne var ne yok herşeyi sattık
Emekliydik şimdi emeksiz kaldık
Atılan ok hedefi tutmuyo guçça.
Özpınarın tüm kaynakları kurudu
Buna râmen onurunu korudu
Bun sorma emeklinin büyük sorunu
Evlada baba yük oluyo guçça
Şair:Süleyman 11.05.2024
Şiirinhası
Soy bir şah elması ,afiyet olsun
Kaysılar kirazlar sırayla gelsin
Servis tabağına özenle konsun
Meyve dolup taşmış yiyenler gelsin.
Sıra sıra bahçe asma üzümler
Genç kızlar oturmuş yaprak dizerler
Binbir dertleri var bekler çözümler
Dertlere bir çare bulanlar gelsin.
Domates bademin kokusu geldi
Derde deva dutlar dalından yendi
Tandır ekmeğiyle çökmek hani?
Ekmeğin koluna takanlar gelsin
Yoğurt tabağına pekmez dökerler
Nohut tarlasından dumanlar tüter
Sanırım orada fitil üterler
Nefis kokuları alanlar gelsin.
Neler hazırlamış Özpınar size
Bir maşallah deyin gelmesin göze
Bunların hepisi doğal ve taze
Gürün yollarını tutanlar gelsin.
Şair;Süleyman ÖZPINAR
Şiirinhası 09,05,2024
Ensemde gezinir felek sillesi
İniş çıkış geçen günlerle doldu
Kuşağımda çınlar gariplik sesi
Bunların hepisi kaderle doldu.
Kader belki bir gün bizede Güler
Dİye diye geçip gitti seneler
Defteler kapandı bitti kalemler
Sayfalar nasihat sözlerle doldu.
Seneler boyunca bedel ödedik
Bunlara ramen hiç ödün vermedik
Hep bilinen doğruları söyledik
Boşalan etrafim fiizle doldu.
Allah bir insana sağlıklar versin
Geri kalan herşey detaydır derim
Hayat biçtiğinde tükendi verim
Vücudu kemiren toksinle doldu.
Özpınar yaşınız son demi buldu
Saçların anlaşıp Benin’ler soldu
Bunca çile noldu?ismi ne kondu
Herşeyin sayfası dertlerle doldu.
Şair:Süleyman ÖZPINAR. Şiirinhası
09.05.2024.DERTLERLE DOLDU
Ensemde gezinir felek sillesi
İniş çıkış geçen günlerle doldu
Kuşağımda çınlar gariplik sesi
Bunların hepisi kaderle doldu.
Kader belki bir gün bizede Güler
Dİye diye geçip gitti seneler
Defteler kapandı bitti kalemler
Sayfalar nasihat sözlerle doldu.
Seneler boyunca bedel ödedik
Bunlara ramen hiç ödün vermedik
Hep bilinen doğruları söyledik
Boşalan etrafim fiizle doldu.
Allah bir insana sağlıklar versin
Geri kalan herşey detaydır derim
Hayat biçtiğinde tükendi verim
Vücudu kemiren toksinle doldu.
Özpınar yaşınız son demi buldu
Saçların anlaşıp Benin’ler soldu
Bunca çile noldu?ismi ne kondu
Herşeyin sayfası dertlerle doldu.
Şair:Süleyman ÖZPINAR. Şiirinhası
09.05.2024.
Görgüsüz insana misafir gitme
Hareketler faül görüşler farklı
Öyle sözler varki katırdan tekme
Densizlik diz boyu gülüşler farklı.
Görgüsüz kimseye selam verilmez
Bir çatı altına asla girilmez
Yaşlanmayla insanlığı değişmez
Yedisinde neyse yetmişte aynı.
Şu yalan dünyada bir odan varsa
Dünyanın en mutlu insanı sensin
Açarsın kapını o duygu başka
Bir dilim ekmeğin soğala yersin..
Eyvallahın asla kiseye olmaz
Kutsal çatınıza baykuşlar konmaz
Hiç bir zaman gülen yüzlerin solmaz
Gülerken dahi bir başka gülersin.
Akşam başımı yastığa koyduğumda
Hep benim köyüm gelir aklıma
Şöyle eskilere gidip düşünüyorumda
Sabah namazında erken kalktığımda
O içimizi sızlatan ince sedasıyla
Ezan okuyan Osman ( topal )hoca
Bakıyorum hani şimdi nerde?
Kendi değil çocukları Ekrem hoca vefat etmiş. Cafer hoca ise köyü terketmiş.
Balta elinde kocaman kavak köklerine
Meydan okuyan Yemliha guçça hani nerede. ?
Çocuklarından biri erken bu dünyadan göç etmiş. Ruhu şad mekanı cennet olsun. Diğeri uğraşır balık işiyle.
Tavatır ata binerdi idirizin Veysel emmi
Atışa gerçekten süperdi.
Bir şaha kalktığında
İnsan zaptedemezdi.
İyiki ağzında gemi vardı yoksa dar gelirdi
Ortabayır mal tepesi. Çocuklarından
Ölenler Nazif ve Yakup abi.
Abdullah ve Gürbüz köyde İdris bir çocukların yanı bazan köyde.
Sebahaddin kışın Almanya yazın köyde
Gider gelir sevmesede.
Beyde eminin emmi uşakları var hemen bitişiğinde. Alirıza emmi.
Sürüyle malı davarı
Kuzusu koyunu özel yaylası.
Davar çobanı birde hizmetkarı
Köyde belli başlı bir ağaydı
Biri Naciye halam diğeri Sadiye bibim
İki tanede hanımı vardı.
Yakup abi Aziz abi çocuklarıydı
Ruhları şadolsun bunlardanda Yakup abide Turgay oldu genç yaşta rahmetli oldu. Aziz abiden İdris Nahit Sait ve Oğuz evlatları vardı. Kızlarda var ama tanımam. İdris Nahit erken hayata gözlerini kapadı. Diğerleri yaşamakta Allah sağlık sihat versin.
Tam köyün ortasında
Köy çeşmesi yanı başında
Süleyman Yavan emmi yaşardı
Etliye sütlüye karışmaz
Pek gereksiz işlerle uğraşmaz
Kendi halinde yaşayıp giderdi.
2-3 çocuk zaten kabus gibi
enseye çöken yoksulluk.
Çulla tezgahı vardı kilim dokur
Bir kaç parça bahçesiyle uğraşırdı.
Tam bizim sokağın karşısında evleri
Babamın has adamıydı.
Çocuklarından Niyazi abi Muhammet abi erken
Hayatını kaybetti ruhları şadolsun
Ahmet sağ Allah uzun ömürler versin.
[14:58, 30.03.2024] Süleyman Özpınar: Biraz ilerdeki sokakta Süleyman
Emminin gardaşı doktor emmi yaşardı
Askerlik yaptığı yerin revirinde görev yapmış. Diş çekmeyi öğrenmiş
Ordan birde diş prensesi getirmiş
Köyün diş doktoruydu.
Morfinsiz ilaçsız canlı canlı diş çekerdi
Sanmayınki para pul için yapardı
Asla kimseden bir kuruş almazdı.
Allah rahmet eylesin. Güzel insandı
Çocukları nerde kaç tane bilmiyom.
Hemen yanıbaşında değirmenci Ahmet emminin evi vardı.
Çok ileri görüşlü yenilikçi bir insandı
Dışarda ne gibi yenilik varsa
Takip eder köyümüze getirirdi.
O zamanlar köyde radyo dahi yoktu
Köye granfon radyo ardından teyp
Ve daha sonrada televizyon getirdi.
Çocukları Mahmut Nail Almancıydı
Lütfi Hacı İzmit’e taşındı.
Şu anda hapsinde hayatını kaybetti
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah.
En yakın komşusu Musa emmiydi
Biraz iri yarı göbekli biriydi
Sanırım bundan dolayıki
Part Musa derlerdi Sakın yanlış anlamayın saygısızlığımdan değil
Er lakabıyla anılır derler ondandır.
Çocuklarından Ali vefat etti ruhu şadolsun. Fuat Kayseri’de Tacettin öğretmen emekli köyde arıcılıkla uğraşır. İrfan bağ bahçe ile uğraşır köyde çalışır.
Hepsine Allah güç kuvvet ve sağlık versin.
Hemen yanı başında Musa emminin kardeşi Kerim emminin evi vardı.
Kerim emmi hep yol kenarı kapı önünde
Topraktan yapılmış sekide
Otururdu altında bir yün minderle.
Her gelip geçen selam verirdi
Hemen biraz yerinden yekinip
Tebessümle selamını alırdı
O bir yerinden kıpırdamak saygıydı
Allah rahmet eylesin. Çocuklarından
Hasan vefat etti Allah rahmet eylesin
Hacı köyde Fahri Kayseri’de yaşıyo.
Kerim eminde az yukarda izci
Memet emmi yaşardı. Sanırım köyün
Yerlilerinden değil başka köyden gelmişti
Çocukları falan nerde bilmiyom
Evde kalan varmı bilmiyom
Gürün çarşıbaşındada bizim komşuydu.
Şimdi orasında boş kimse yok.
Ayni yol üzerinde en yakınında
Necip emminin evi vardı. Güzel insan
Komşuluğu seven yardımlaşmaya koşan
Babacan insandı. Allah rahmet eylesin
Çocukları Şerafettin güzel zurna çalardı
Yalçın motor sürerdi. Motorla kaza yapıp
Hayatını kaybetti Şerafettin hastalanıp vefat etti ikisininde ruhu şadolsun. Fayık öğretmen emekli olup köye yerleşti
Yüksel çobanlığı seçti.Bir sürü davarı
oldu maşallah Allah güç kuvvet versin.
Hemen arka kısmında Nuri emminin evi vardı. Kendisinin Güründe bakkal dükkanı vardı. Hafta sonları gelip köyde bağ bahçede uğraşırdı. Çocuklarından fikri okuyup mühendis oldu yurt dışına gitti Hamdi gurbette Hasan köyde. Yusuf ehliyet öğretmenliğ yapmakta. Yazları köye gelip baba yurdunu şeneltir.
[20:08, 30.03.2024] Süleyman Özpınar: Nurü amcalara bitişik olan
Abdurrahman emminin evi vardı
Kelokta güzel bir bahçesi vardı
Bizim bahçe komşusuydu. Allah rahmet eylesin.
Soy isimleri Aslan. Farklı bir yerden gelmiş olabilir çünkü bizim köy iki soyisminden ibaret. KÜÇÜKLER ve ÖZPINARlar. Bildiğim kadar tek oğlu vardı Mevlüt okuyup orman memuru olmuştu. Emekli olup köye yerleşti daha sonra vefat etti ruhu şadolsun.
En yakın komşusu Feyzullah amcalar vardı. Buranın dışında ziyaret denen mevkide yazlık evleri vardı.
Yazları malı davarı ile ziyarete taşınır
Kar yağana kadar orda yaşardı.
Orda büyük bağı bahçesi evi ahırı ve malına davarına yetecek kadar konutları vardı. Çocukları Muharrem abi ve Haco,Almanya’ya gidip çalıştı emekli olup geri yurda döndü. Okuyup doktor olan Abdullah,öğretmen Fahrettin. Öğretmen Fahri isimlerinde idi Haco vefat etti. Allah rahmet eylesin. Diğer çocuklara sağlık sihat dilerim.
Feyzullah amcaların bitişiğinde
Şükrü dayı vardı. Babamın dayısı oğlu.
Bir küçük bahçesi vardı onunla uğraşır. Boş zamanında yüvmiyeci olarak komşuların işinde çalışıp geçimini sağlardı.
Allah rahmet eylesin. Oğlu Murat okuyup
Öğretmen oldu sıtkı aşçılık ustası. Turgut
Erken vefat etti Allah rahmet eylesin.
Hemen arka kısımda Mehmet emminin evi vardı. Bunlar iki kardeş bir diğerinde Eşref emmi. Eskiden Rusya savaşında
Ailelerini kaybedip sahipsiz kalan çocuklar yol kenarında bitkin vaziyetteysen dedemlar görüp kiminiz kimseniz yokmu bizimle gelirmisiniz diye sormuşlar çaresiz olan çocukları tuz getirdikleri eşeklerin üstüne bindirip köye getirmişler. Köye gelince Mehmet amcayı dedemler almış Eşref amcayıda
Dedemin diğer kardeşleri alıp büyütmüşler. Evermişler çoluk çocuk sahibi oldular. Mehmet amcanın Çocukları Hasan Nurettin Alaattin Şabettin isminde çocuklarıvardı garibanlardı. Babam hep dal kol olup sahip çıkarkimseye ezdirmezdi. Kendi vefat etti Allah rahmet eylesin. Çocuklarda hepsi ekmeğinin peşinde
İzmit’e yerleşti.
Eşref amcanın çocuklarıda zıya öğretmen olan Mustafa vefat etti Allah rahmet eylesin. Tayyar yaşıyo oda sanırım istanbulda.
Bunlara gösteriş denmez
Bunlarda bir onur beyim
Muhteşemse kimse gülmez
Hainlikse kudur beyim.
Yiğitlerse orağıyla
Otellerde yatağıyla
Araziler toprağıyla
Değerini korur beyim.
Tanıtım reklamdan geçer
Hep güzellik arar gözler
Bağ bahçeye güller döşer
Susuz güller kurur beyler.
Willis saray çok görmeyin
Hissedardır ebeveyin
Bu gün olmaz yarın deyin
Saray orda durur beyim.
Güzellik Türk’e yakışır
Yabancı görüp şaşırır
Kaynatıp suyun taşırır
Dost olalım nolur beyim.
Vicdanlarla barışsanız
Bu düzene alışsanız
Değişmiycek ne yapsanız
Yol düzeni budur beyim.
Özpınar bildiğin yazar
Her canlının sonu mezar
Yanlış sözler Kabe zarar
Hak yerini bulur beyim.
Şair: Süleyman ÖZPINAR
29,03,2024,Şiirinhas
Yün minder almış altına
Ot yastıklar arkasında
Sekiz köşe şapka başta
Selam güzel insanlara.
Tabakadan tütün sarar
Gözler eşi dostu arar
Dostsuz yaşam neye yarar
Selam köyden duyanlara.
Ağaç gölgeleri mekan
Çıkınında peynir soğan
Bostan geçerinde doğan
Selam köyde doğanlara.
Doğum yeri cennet bilir
Dolaşsın hep şehir şehir
Nere gitse dönüp gelir
Selam köyün bulanlara.
Doğduğum yer deyip yanar
Hep bu aşkla kal Özpınar
Bülbül dahi gülün arar
Selam köyde olanlara.
Şair:Süleyman ÖZPINAR
Şiirinhası. 30,03,2024.
Şairler sazında gürün
Her gün gelir akla gürün
Genç kız gibi nazda gürün
Sakın şaşma orda gürün.
Güründe kalmak bir aşktır
Burda olmak bir sevdadır
Orda yaşamak bir şanstır
Bana hasret kalma gürün.
Beylerine dayı dedik
Bayanlara bacı dedik
Yaşlısına hacı dedik
Koşarak gel burda gürün.
Selamolsun eşe dosta
İçimden geliyo koşma
Bütün yollar bize rampa
Bana rampa olma gürün
Aha şurda ne galdıki
Önce yapalım seçimi
Torunlar öpsün elimi
Sonra gelem sana gürün
İşte geldi yine bahar
Valizini al özpınar
Gitmeye verdiysen karar
Artık hedef nokta gürün.
Şair:Süleyman ÖZPINAR
07.04.2024 Şiirinhası.
Mevlam ilham bol eylesin
Tüm sözlerin bol eylesin
Muhabbetli kul eylesin.
Bitene denk son nefesin.
Varolsun şair yüreğin
Kabulümdür tüm dileğin
Senle olsun aşk meleğin
Kalemin asla bitmesin
Söz hazine kaynağısın
Halkın gözünde aynasın
Dünyada şanın parlasın
O ışığın hiç sönmesin.
Selam olsun üstadıma
Şapka çıkar kelamına
Yazılan her satırına
Sonsuz başarı eklensin.
Özpınarın sözü budur
Doğru sözü tarih korur
Tüm sözlerin olsun yağmur
Bundan halkım şifa bulsun.
Şair:Süleyman ÖZPINAR
Şiirinhası. 07.04.2024.
GAZZE
İsrail dünyada soyun kurusun
Bittimi soyunda namusun gayrı
Ortaki insanlar hepisi masum
İnşallah belanı bulursun gayrı.
İnsanmısın yılanmı Netanyahu
Senin katliamların yeter yahu
Ölen canların hepsi Allah kulu
Yedi ceddin birgün yok olsun gayrı.
Otuz binden fazla canlara kıydın
Binlerce çocuk okadarda kadın
Donuversin tüm damarında kanın
Soyun sopun birgün kurusun gayri.
Hep yuvasız bırakıp yakıp yıktın
Sağ kalan canları hapise tıktın
Yirminci yılların Hitleri çıktın
Bu hesaplar senden soruldun gayrı.
Şair;Süleyman ÖZPINAR
Şiirinhası. 19,03,2024
Neyine güvenem yılan dünyanın
Fakiri yandırıp kül etmedinmi
Havada gezinir türlü yalanın
Mazlumu zalime kul etmedinmi?
Fakir kazanında taşı pişirir
İşini uyduran lopu aşırır
Garip düz ovada yolun şaşırır
Zalime dağları yol etmedinmi?
Dertleri getirdin derdin üstüne
Hasret bıraktın hep dostu dostuna
Zehir kattın garibanın aşına
Zalimin aşını bal etmedinmi?
Dünya dünya deyip eğildik önde
Hiç insaf denilen bişey yok sende
Size karşı güven kalmadı bende
Garibi yerlerde çul etmedinmi?
Özpınar olarak inandım sana
Başıma sarmışın beladan bela
Elimden tutmasa hazreti Mevla
Tüm değerlerimi pul etmedinmi?
Şair Süleyman ÖZPINAR
Şiirin hası 19,03,2024.
Sevgi iki yünlü tek yönlü olmaz
Boşuna uğraşma sevmek nafile
Karşılıksız sevgi sonuca varmaz
Buna gençliğini Vermek nafile.
Akıldane insan öğüt neylesin
Herkes yaşariken sevsin sevilsin
Bu dünya fanidir bilmeyen bilsin
Boşyere kalpleri kırmak nafile
Bu dünya yükünü taşımak zordur
Kurşundan ağırdır sönmeyen kordur.
Bu yükü hafife almayın nolur.
Herşeyide normal görmek nafile.
Devrilmiş çınarın gölgesi olmaz
Kırılmış testinin suları dolmaz
Herşey kararında fazlasın almaz.
Boşuna uğraşma emek nafile.
Özpınarım söyler bunu içerden.
Bazı sözler varki farksız hançerden
Sinir sitres kalbi ansız çökerten
Olmazlarsa ortam germek nafile.
Şair: Süleyman Özpınar
Şiirinhası 21,03,2024
İstanbuldan veya başka biş şehirden
Çıkıp uzun süre direksiyon başında olanlar
Malatya Elazığ gibi1000_12000 km uzaktaki
Memleket yolu tutanlar
Yollarda hep oturup dinlenecek
Nefis bir çay içecek
Birazcık kendine gelecek yer ararlar
İşte o zaman Gürün çay evi
Yusuf Coşkunun yeri.
Karşılarına çıkar.
Malatya'ya 200 km hemen yol kenarı çarşı içinde
YETER ARTIK YETER
Başın sağolsun Türkiyem.
Hiç kimse bize vuramaz gem
Yeter yeter artık yeter !
Ucu nereye varırsa varsın
İster ABD ister İngili,zler
Şehitler geliyo ardı ardına
Üçer beşer.
Yeter yeter artık yeter!
Kolay yetişmiyor bu yiğitler
Kanlı elbiseler geliyo teker teker
Her gün göz yaşı döker
Eli kınalı gelinler
Ve yüreği yanan anneler
Yeter yeter artık yeter.
Şu mısraları yazarken dahi ellerim titrer
Bu şehitlerin hepsi
Sanki benim ciğerim gibi
Haydi baş komutanım ver şu som emri
Dağıtsın Mehmedim hepsinin yuvasını inini.
Arkasında ,yanında,sağında ,solunda kim varsa
Hepsini,hepsini..!
Şair:Süleyman Özpınar.Şiirinhası.
Bu canım hep cennet ister
Yalan dünyadan göçünce
Buna karşı çıkan göster
Günahlarım razı gelse.
Hayal kurup duruyorum
Hacı hoca soruyorum
Şer odaktan koruyorum
Şeytanlarım razı gelse.
Mevla bize müjde verse
Dünyada hep yüzler gülse
Dostlar elden tutup gezse
Düşmanlarım razı gelse.
Şair:Süleyman ÖZPINAR.
Şiirin hası 13,01,2024.
Eşin dostun imdadına koşarsın
Darda kalmış gel diyorsa uçarsın
Biri senin cananına kıymışsa
Çekinmeden ölümüne dalarsın
Bu dünyanın güzelliği güzeldir
Kadeh dostun sevgi senin mezendir
Bilemiyor bu ne biçim düzendir?
Bu dünyada işte böyle anlarsın.
Bu dünyanın ahengine aldanma
Bir garibi maşa gibi kullanma
Her kolu salıncak yapıp sallanma
Se dalında salıncağın kurarsın
Attığın ok menzilini bulursa
Çözülmeyen denklem öne konursa
Benden senin bir isteğin olursa
Hiç çekinme haberini salarsın
Özpınar’a başüstüne demişsen
Bu rüzgarlar nerden gelir sezmişsen
Gol olduğu son kararı vermişsen.
Oyun bitsin son düdüğü çalarsın
Şair:Süleyman ÖZPINAR. Şiirinhası.
23,01,2023,
Çiçekli yün minder almış altına
Ot yastığa yaslanıyor koltukta
Sekiz köşe şapka takmış başta
Selam olsun her köylüm olanlara
Açmış tabakasını tütün sarar
Etraftan gözleri dostları arar
Hayatın dostsuzsa ne işe yarar
Selam dostum hem köylüm olanlara..
Yaşımı sordunuz değilmi?
Sorma boşuna sorma hesap yapamamki.
Şimdi defter kalem alıp ince ince hesap lamak gerek
İsersen ben söyleyim sen yaz sonucu öyle bulur
Çocukluktan başla,Enaz dört senem kayıp oralarda
Dünyadan bi haber o zamanlarda
Varım yoğum anamdı
Bazanda elime tutuştururladı çuldan çovaldan oyuncak
Bunları yaşasan nolacak yaşamasan nolacak
Daha sonrasını sorarsan yine aynı
Sabah kalk bağa bahçeye
Ya kuzu otlamaya yada dana bağlamaya
Akşam eve gel iç bulgur çorbasını yat
En azından sekiz saat
Bu geçen zamanu yaşadıkmı yani?
Yatıp uyuduğum zamanı ?
Bunu ben yaşadım saymamki
Düş bu kadar geçen geceyi
Bu güne kadar tam tamına 75 yıl olmuş
Anam beni doğuralı
Çocukluktan düş 5 yılını
Her gün 8 saat uyku zamanı
Uyku ömrünrün tam üçte biri
75 bölü 3 ettimi 25 yıl
5 yılda çocukluktan kalanı
Topla bunları dopdolu 30 yıl
Düş bunları 75 seneden kaldımı 45 yıl
Benim gerçek yaşım işte bu
Hesapta bir yanlışlık varmı?
Ben yaşamadığım zamanı yaştan saymamki
Sayanlar saysın benim itirazım olmazki
Ben dolu dolu yaşadığım ânı, günü.yılı, ve zamanı
Yaşadım sayarım
Ben neyleyim geride kalan boş zamanı?
Özpınr bunda haksızmı?
Şair:Süleyman Özpınar.Şiirinhası.27.12.2023.
Bu dünyada nere gitsek kovulduk
Aslan pençesinde hergün boğulduk
Dünyanın her köşesine savrulduk
İki dost bir kalbe giremez olduk...
Kimi gurbet dedi kimi yurt dışı
Herkes kayıp etti eşi gardaşı
Başladı başlarda ekmek savaşı
En yakın dostumuz göremez olduk.
Atmış yıldır gamlı derterin yazar
Kendi yaraların kendisi sarar
Bir gün yüzü gülmez onamı yanar
Beklerim kış bitsin gelsin şu bahar..
Kaçmak için sanki bahane arar
Daha çok beklemek ömrüne zarar
Kendime vermişim önemli karar
Beklerim kış gitsin gelsin şu bahar.
Ahlakın ve niyetin bozuksa insan
Adam olmaz yıllar yılı okusan
Devlete millete olmamış faydan
Faydan olmaz yıllar yılı okusan
Okumayla insan insan olamaz
Yüreği insansa kimse bozamaz
Çok okurda kaderini yazamaz
Elden tutmaz yıllar yılı okusa.
Hepsi bizde mevcut şükürler olsun
Bunu inkar eden Allah'tan bulsun
Hainlere inat vatan sağolsun
Türkün düşmanıysan soyun kurusun..
Türk olupta bayrağını sevmeyen
Ezana sus deyip çanı dinleyen
Yal yediği çanaklara pisleyen
Kusura bakmadan burdan defolsun.
Pişti bulgur kazan indi
Cevizini alan gelsin
Kahkahayla hedik yendi
Bu şenliği gören gelsin
Değirmenler bulgur döver
Çovallarla eve giur pilav
Pilav üstü yap bir döner
Bulgur pilav seven gelsin..
Hep yaşadık köyde güzel günleri
Kapanmış yarayı kazıma şimdi
Kurumadı sırtta o günün teri
Buram buram kokar burnuma şimdi.
Öküze deh deyip saban koşardık
Belimde önlükle tohum saçardık
Ellikleri takıp ekin biçerdik
Sanki masal oldu toruna şimdi.
Sev lan allahına kadar sev
Ölümüne sev.
Ama adam gibi sev
İncitmeden sev
kırmadan sev
ezmeden sev
bakışan gözler
Söylenen sözler
itici olmayıp
birleştirici olmalı
Kırıcı değil yapıcı olmalı
Kalp sevgiyle doluysa
Dudaklardan o dökülmeli
Kalp ayrı dudak ayrı olmamalı.
Sev her daim sev
her gün sev
[12:28, 13.11.2023] Süleyman Özpınar:
Hepsi bizde mevcut şükürler olsun.
Bunu inkareden Allah ‘tan bulsun
Hainlere inat vatan sağolsun
Türk düşmanlarının soyu kurusun
s,
Hep yaşadık köyde güzel günleri.
Kazınmış yüreğe silinmez gayri
Kurumadı sırtta o günün teri
Buram buram kokar buruma şimdi.
: Ahlakın ve niyetin bozuksa insan.
Adam olmaz otuz yılda okusan.
Devlete millete olmamış faydan
Ne yazarki bir asır boyu yaşasan.
s,özp
Kendi Yaralarım kendim sararım
Atmış yıldır gamlı
derdim yazarım
Beklerim kış
bitmez gelsin baharım.
Bir gün yüzüm gülmez ona yanarım.
Bu dünyada nere gitsek kavrulduk
Aslan pençesinde
Her gün boğulduk
Dünyanın her köşesine savrulduk
İki dost bir kalbe
Giremez olduk.
Tohma ve agin suyundan içmiş.
Gürün oksijeni Havasın seçmiş
Mevla güzelliğin hepsini vermiş
Bunu kimse başka yerde bulamaz.
Pişti bulgur kazan indi
Cevizini alan gelsin
Kahkahayla hedik yendi
Bu lezzeti bilen gelsin.
Değirmenler bulgur döver
Çovallarla eve gider
Pilav üstü yap bir döner
Bulgur pilav seven gelsin.
Ayrılırmı et tırnaktan?
Koparıpta attın beni
Beraber geçtik ırmaktan
Sırtında taşıdın beni..
Hep onu biz baba bildik
Saygıyla öne eğilldik
Abi değil baba dedik
Öz evlatmış saydın beni..
Acı haberini aldım
İşte o gün yetim kaldım
Baba ateşiyle yandım
Acılarla yaktın beni.
Baba kapısı kapandı
Yandı ciğerimiz yandı
Benim için koca dağdı
Bağtında sakladın beni.
Tel çaldı,oğlumdu telin ucunda
Uçak biletiniz almak geldi içimden
İstanbul havalanından Malatya
Sevinçten ağlamak geldi içimden.
Açtım telefonda çifte telliyi
Hanım bana derki herif delirdi
Sen olsan nedersin yetti be gayri
Sevinçten oynamak geldi içimden.
Dokuz aydır ayrı kaldım yurdumdan
Bıkıp usanmıştım gurbet kahrından
Aylarca bu hasretliğin ardından
Sevinçten naratmak geldi içimden.
Gürün’e sanki özenmiş yaratan
Daha ne işterim yüce mevladan
Böyle bir toprak kalmış babadan
Fatiha okumak geldi içimden.
Memleket aşkıysa ben buna derim
Tatil için tercih gürünü seçtim
Çünkü orda ağ’in suyunu içtim
Üç ay burda kalmak geldi içimden.
İki ay oldu güründen geleli
Sanki aradan senelermi geçti
Vallahi o kadar özlemişimki
Kişta olsa kaçmak geldi içimden.
Şu kış günü gidip sobayı yaksak
Fırtınada üç beş patates atsak
Yoldan geçen dosta selamı çaksak
Kucaklayıp sarmak geldi içimden.
Özpınarda bu toprağın çocuğu
Burnuma tüter tere yağı bulguru
Diz boyu olsana yolun çamuru
Gürün deyip koşmak geldi içimden.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirinhası. 11,11,2023.
Köyler zengin oldu fakir kalmadı
İnek beslenmez yoğurt çalan kalmamış
İnekle ahırı güzel kokardı
Taze boktan tezek yapan kalmamış.
Sizden mahsül bekler anbar çovallar
Bu ne lüks hayat beyler ağalar?
Her mahsüle hasret kaldı tarlalar
Çovalnan patates söken kalmamış.
Mahsülün ekmeyen fakir kalırdı
Her evin tarlada mahsülü vardı
Kimse üretmiyo hazıra daldı
Tarlalara tohum saçan kalmamış..
Köyü değil gençlik gurbeti seçti
İşte böylelikle üretim bitti
Herkes mal mülkünü bırakıp gitti
Tarlasına sahip çıkan kalmamış.
Hayatına yeni güzellik kattı
Varını yoğunu ne varsa sattı
Herkes birer tane araba aldı
Eşşeklere nalı çakan kalmamış.
Kalmamış köyümde mal ile davar
İhtiyaç kalmamış kim gelip toplar
Yerinde kurudu çayırda otlar
Masatla,örs,çekiç,tırpan kalmamış.
Özpınar bunların içinden geldi
Her şeyin kıymetin sonradan bildi
Ne yazıkki artık enerji bitti
Tarlada uğraşa derman kalmamış..
Şair: Süleyman Özpınar.Şiirinhası.30.10.2023.
Sevgi dediğin şey
yürekte yanan
bir ateş kütlesi gbidir
Gözle görülmez
Elle tutulmaz.
Bu nasıl bir ateş
Bunu kimse bilemez
Her yürektede bulunmaz
Kimisinde har halinde
kimisinde kor halinde
kimisinde kar halinde
Kimisinde küllenmiş
Kimisindede artık taşlaşmış halde
O sevgi denen histen zerre kalmamış
O taşı sökemezsin
Kaldırıp atamazsın
Onun için her insana
Her canlıya sevgiyle bakamazsın.
Küllenmiş yüreğin külleri savrulup gider
Rüzgarın sermayesidir artık
Eseri kalmaz sevginin
Kiminin gözlerine serpilir
Kiminin yüzlerine
tozar gider taa insanın ciğerine.
Yanan yürek karşıyıda etkiler
Çeker kendine doğru
Miknatıs çekici kutupları gibi
Yaklaştırıp sarar kendine
Ayıramazsın bir birinden
İşte bu gerçek sevgi
Sevglılıktıi bağlılıktır
Sevgi bağımlılıktır
Sevgi gizli aşktır
Sevgi hayattır
Sevginin olduğu yerde
herşey vardır
Sevgi yaşamaktır nefes almaktır
Onun için sev
Onun için sevil
ve sedir kendini
Daha vakit var
Zaman geçmedi
Hoşça kal
Sevgiyle kal
Mutlu kal..
Şair Süleyman Özpınar.Şiirinhası.29.10.2023.
Sabah erkenden kalkılır
Kış ise soba yakılır
İnek sağılır sıkılır
Sonra sığıra katılır.
Anamız böyle öğretti
Babamız böyle öğretti
Atamız böyle öğretti
Söyle gardaş suç bendemi?
Herkes kendi işin bilir
İşi biten eve gelir
Ayırt etmez koltuk sedir
Her lütufa şükür denir.
Anamız böyle öğretti
Babamız böyle öğretti
Atamız böyle öğretti
Söyle gardaş suç bendemi?
Büyüğün sözü kesilmez
Küçük çocuklar üzülmez
İzinsiz her yer gezilmez
Çevresinden damga yemez.
Anamız böyle öğretti
Babamız böyle öğretti
Atamız böyle öğretti
Söyle gardaş suç bendemi?
Şöyle bir kendine gelir
Gülen yüzle selam verir
Şahıs kim olduğun bilir
Falanın evladı denir..
Anamız böyle öğretti
Babamız böyle öğretti
Atamız böyle öğretti
Söyle gardaş suç bendemi?
Dağa giderdik şafakta
Keven keserdik dağlarda
Irgat neyse aynı ağa
Sor atana eğer sağsa.
Anamız böyle öğretti
Babamız böyle öğretti
Atamız böyle öğretti
Söyle gardaş suç bendemi?
Kuyma suyla taş dönermi?
İnsan ağlarken gülermi?
Arpa ek buğday bitermi?
Özpınardan söz yetermi?
Anamız böyle öğretti
Babamız böyle öğretti
Atamız böyle öğretti
Söyle gardaş suç bendemi?
Şair:Süleyman ÖZPINAR.Şiirinhası.26.10 .2023
Şu gecenin zifiri karanlığında
Ta uzak ellerin yalnızlığında
Geniş ailemin mutlu anıda
Gitmek istesemde gidemiyorum
Göz pınarı doldu tutamıyorum
El açtım mevlama dua ederim
Mutluluğu mevlam bozmasın derim
Olmasamda gayrı dolmuştur yerim
dönüpte bakınca seviniyorum
Gözüm açık gitmez mutluoluyorum.
Şair Süleyman ÖZPINAR.Şiirinhası.
Doyulurmu doyulurmu?
Gürüne hiç doyulurmu
Sanmayın bir gece kondu
Burası atamızın yurdu..
Gardaş gibi dostlarım var
İple çeker bizi bahar
Burcu burcu kokar dağlar
Bura babamızın yurdu..
Koca bir yaz gelip geçti.
Yurdun seven gürün seçti
Yiyip içtik tatlı ekşi
Bu sofrayı dostlar kurdu..
Tekrar görmek nasibolsun
Seven birbirini bulsun
Anılar masaya konsun
Döksün içindeki kurdu..
Hep onun içindir öfkem
Hep onun içindir kahrım
Onun içindir sana bu kinim
O musluk bir gün kapanır
Her kanal kuruda kalır
Diye hiç düşünemedin
Ah benim akılsız aklım.
Yetmiş beşideki kocamış aklım
Kırkbeşinde sen nerdeydin?
Yedin içtin altından girip üstünden çıktın
Sabahlara kadar nara attın
O muslukları hep boşa akıttın
Çeşmeden akan suyu
Kanı beş para etmeyen
Hatır gönül bilemeyen
İçtikçe kuduz gibi kuduran
Nankörlere köpeklere içirdin
Kendi bahçendeki
Yeni yetişen fideler
O akan suyu beklerken
Sen hep başka bahçeleri suladın
Vay benim akılsız aklım.!
Şair:Süleyman ÖZPINAR.06.10.2023 Şiirinhası.
GÜRÜNDE 81 GÜNDEN ANILAR
ÇULLU KARGA( kel karga )
Sabah erken kalktık darende somuncu baba vakıf hastanesine gidip bir ilaç raporu yenileyecektik. Aktaşlar dinlenme tesislerine gittik hanımla beraber. Gürün devlet hastanesinde öyle bir imkan yok tabi. Lokantanın önünde dururken önümden bir Çullu karga yürüyerek geçti az ilerdeki çöp tenekesinin kenarında tahta gibi kurumuş bir ekmek parçası buldu. Gagasıyla alıp ilerledi bende merak ettim yavaş yavaş ardısıra takip ediyom. 3-4metre ilerde araba camlarını yıykayınca su gölekleri oluşmuş. O göleğin başına vardı. Önce şöyle sağa sola bakındı ve gagasındaki kuru ekmeği kenara bıraktı ve gagasıyla vurup 8 - 10 parçaya böldü. Parçaları teker teker gölekteki suya bıraktı.Biraz bekledi Demekki ekmekler kıvamına gelmişki daha sonra suya bıraktığı ekmek parçalarını çıkarıp kenara dizdi. Sonunda yeme sırası geldi. Birer birer yumuşayan ekmek lokmalarını afiyetle yedi üstüne o gölekten güzel birde suyunu içti. tekrar şöyle etrafı gözlemledi gak diyede bir öttüverdi uçup gitti.
Hani bazı insanlar birini aşalamak isterse veya birine çok kızmışsa şöyle derler kuş beyinli nolacak. Bu Çullu kargayı izledikten sonra. Bu kelimenin yanlış oldunu bir kez daha onayladım.
Biz darendeye gidip raporu yeniledik Keşke gürün devlet hastanesini yapılmasında o kuş kadar döşünselede o kadar emek o kadar uğraşa ramen. O tu kaka diyerek yıkıp attıkları hastaneden Daha farklı bir hastane yapsalardı.
Şair:Süleyman ÖZPINAR.24,09,2023
Bir akşam üzeri daha güneş etkisini kaybetmemiş durumdayken Bişeyler alıp çarşıdan geliyorum.
Eve yaklaşık 200 metre falan kala sol tarafta bir boş arsayı bahçe haline getirmişler .
Tam oraya gelmiştim.
Dönüp baktım bir çocuk soluk soluğa
Elinde bir keser
İki eliyle yapışmış kesere
Ayağında çizmesi,başında fötörü vuruyo toprağın döşüne döşüne.
Yaklaştım şöyle yanına doğru.
Hafiften bir öhö sesiyle
Hani dalgın olur korkmasın deyi.
Benim öhö sesini duymuş olmalıki
Hafiften doğrulup bana baktı.
Alnındaki terler boncuk boncuk.
Güzel bir gülümsemeden sonra
Alnındaki terler damlamak üzereyken
kolunun tersiyle terleri sildi.
Kolay gelsin delikanlı dedim.
Sağolasın abi dedi.
Ne yapıyon bahçeyimi çapalıyon dedim .
He abi çok otlanmış.
Adın ne senin dedim
Adım ali
Okula gidiyonmu?
Bu sene ikiye gidecem abi.
Afferin
9 yaşındamısın
Evet abi.
Böyle görmüş büyüklerinden
Toprak onun aşkı olmuş.
Toprağı görünce dayanamaz.
Balıklama dalar
Beller tırmıklar çapalar
Büyüsede unutmaz toprağını
Tatil olduğu zamanı
Koşar baba yurduna
Kavuşur toprağına
Yine vurur çapasını
Yine hatırlar o eski anılarını
Yolun açık olsun Ali.
Fotoğrafını alabilirmiyim diye sordum
Tabi deyip güzelde bir poz verdi.
Allah kolaylık versin deyip ben ayrıldım.
Ali tekrar daldı toprakların içine..
Şair:Süleyman Özpınar.01,10,2023
İnsafın yok yalan dünya
Hep yalanla dönen dünya
Bizlere vuran vurana
Emekliler kölen dünya.
Devlete faydamız yoksa
Kimimiz aç kimi toksa
İsyan edip giden çoksa
Emeklisiz kalın dünya.
Güç kalmadı nefes alam
Sığınacak kaldı mevlam
Bizi artık doğru anlan
Emekliden selam dünya.
Özpınarım gözem dertli
Herkesin sonu emekli
Elalem iyi bilmeli
Yaşlı kalbi kıran dünya.
Şair:Süleyman ÖZPINAR. 03,10,2023. Şiirinhası. 
Aşıkların sözü vardır
Her notayı bilen ister
Ozanların sazı vardır
Bam teline vuran ister.
Ovaların üstü dağdır
Körük üfler ateş hardır
Her güzelin nazı vardır
Dil döküpte saran ister.
Hep ihtiyaç bu gün dünde
Derman odur bütün derde
Akan suyun gözü nerde?
Arayıpta bulan ister.
Bu çağ anlaşılmaz çağdır
Ataların sözü vardır
Her yokuşun düzü vardır
Nefes yetip varan ister.
Kokuşmayan tekşey kaldı
Birisi tuz biri baldı
Söylen dostlar bu ne haldı
Derde çare olan ister.
Özpınarım söyler durur
Güzellikten duyar gurur
Bana kırılmayın nolur
Taş gediğe koyan ister
Şair:Süleyman ÖZPINAR. 23 09.2023
Sabah erken kalktık darende somuncu baba vakıf hastanesine gidip bir ilaç raporu yenileyecektik. Aktaşlar dinlenme tesislerine gittik hanımla beraber. Gürün devlet hastanesinde öyle bir imkan yok tabi. Lokantanın önünde dururken önümden bir Çullu karga yürüyerek geçti az ilerdeki çöp tenekesinin kenarında tahta gibi kurumuş bir ekmek parçası buldu. Gagasıyla alıp ilerledi bende merak ettim yavaş yavaş ardısıra takip ediyom. 3-4metre ilerde araba camlarını yıykayınca su gölekleri oluşmuş. O göleğin başına vardı. Önce şöyle sağa sola bakındı ve gagasındaki kuru ekmeği kenara bıraktı ve gagasıyla vurup 8 - 10 parçaya böldü. Parçaları teker teker gölekteki suya bıraktı.Biraz bekledi Demekki ekmekler kıvamına gelmişki daha sonra suya bıraktığı ekmek parçalarını çıkarıp kenara dizdi. Sonunda yeme sırası geldi. Birer birer yumuşayan ekmek lokmalarını afiyetle yedi üstüne o gölekten güzel birde suyunu içti. tekrar şöyle etrafı gözlemledi gak diyede bir öttüverdi uçup gitti.
Hani bazı insanlar birini aşalamak isterse veya birine çok kızmışsa şöyle derler kuş beyinli nolacak. Bu Çullu kargayı izledikten sonra. Bu kelimenin yanlış oldunu bir kez daha onayladım.
Biz darendeye gidip raporu yeniledik Keşke gürün devlet hastanesini yapılmasında o kuş kadar döşünselede o kadar emek o kadar uğraşa ramen. O tu kaka diyerek yıkıp attıkları hastaneden Daha farklı bir hastane yapsalardı.
Şair:Süleyman ÖZPINAR.24,09,2023
Her söze çocuklar gibi küsmesi
Bak duvara yerin evin köşesi
Yemek yerken üste başa dökmesi
Bak şalvara olmuş yemek listesi.
Tek arkadaşın var eğri bir baston
Kalmadı etrafta gerçek bir dostun
Yetmiş senedir sen ne için koştun
Bak halına oldun hayat kölesi.
Bir zamanlar yere yurda sığmazdın
Kem sözlerin kulağınla duymazdın
Her halinle bir ortama uymazdın
Bak ağzına çıkarmıyor o sesi.
Nara atarken ses verirdi kayalar
Kalmamış eskideki modalar
Şimdi sana bakıp güler insanlar
Bak tarzına kalmamıştır süksesi
Özpınarsam gördüğümü yazarım
Kimseye yoktur kinim ve garazım
Şairim ama bende bir insanım.
Ba yazıma olur kulun hatası.
Şair:Süleyman ÖZPINAR. Şiirinhası
Bir akşam üzeri daha güneş etkisini kaybetmemiş durumdayken Bişeyler alıp çarşıdan geliyorum.
Eve yaklaşık 200 metre falan kala sol tarafta bir boş arsayı bahçe haline getirmişler .
Tam oraya gelmiştim.
Dönüp baktım bir çocuk soluk soluğa
Elinde bir keser keserin boyu kendinden uzun.
İki eliyle yapışmış kesere
Ayağında çizmesi,başında fötörü vuruyo toprağın döşüne döşüne.
Yaklaştım şöyle yanına doğru.
Hafiften bir öhö sesiyle
Hani dalgın olur korkmasın deyi.
Benim öhö sesini duymuş olmalıki
Hafiften doğrulup bana baktı.
Alnındaki terler boncuk boncuk.
Güzel bir gülümsemeden sonra
Alnındaki terler damlamak üzereyken
kolunun tersiyle terleri sildi.
Kolay gelsin delikanlı dedim.
Sağolasın abi dedi.
Ne yapıyon bahçeyimi çapalıyon dedim .
He abi çok otlanmış.
Adın ne senin dedim
Adım ali
Okula gidiyonmu?
Bu sene ikiye gidecem abi.
Afferin
9 yaşındamısın
Evet abi.
Böyle görmüş büyüklerinden
Toprak onun aşkı olmuş.
Toprağı görünce dayanamaz.
Balıklama dalar
Beller tırmıklar çapalar
Büyüsede unutmaz toprağını
Tatil olduğu zamanı
Koşar baba yurduna
Kavuşur toprağına
Yine vurur çapasını
Yine hatırlar o eski anılarını
Yolun açık olsun Ali.
Fotoğrafını alabilirmiyim diye sordum
Tabi deyip güzelde bir poz verdi.
Allah kolaylık versin deyip ben ayrıldım.
Ali tekrar daldı toprakların içine..
Şair:Süleyman Özpınar.01,10,2023
Tanımayan kim varsa tanısınlar
Burası gürün’dür buyurun dostlar
Toprağı sanki ana gibi kokar
Burası gürün’dür hazbulun dostlar.
Kurumuş yeşili kalmış kel dağlar
Zümrütten örülü karşı kayalar
Her mevsimi ayrı kış ile bahar
Burası gürün’dür koşturun dostlar.
Ekmekleri yenip suyu içilir
Tatil için her yıl gürün seçilir
Her ferdi sizlere Önder elçidir
Tatili neşeyle doldurun dostlar
Yoncalıktan girsen tıhmına kadar
Göz zevkine uygun seyirleri var
Gökpınar gözükmez dağları saklar
Dağları aradan kaldırın dostlar.
Bir şuğulu varki görmeyi değer
Gece balık tutsan ellerde fener
Göller vardı göller çocuklar çımer
O gölleri artık buldurun dostlar.
Özenip yaratmış seni yaradan
Daha ne isterim yüce mevladan
Böyle bir memleket kalmış atadan
Ruhlara Fatiha okuyun dostlar.
Özpınar ‘ın kaynakları gürün’de
Akar gider gölekleri derinde
İstenen herşey yerli yerinde
Burası gürün’dür şenolun dostlar.
Şair:Süleyman Özpınar.
16,09,2023
Sevgiler saygılar güzel insanlar.
Bu yürek varya bu yürekte
Kapanmayan yaraları kapadık
Örttük üzerini yanmış küllerle
Yaralayan acıları sakladık.
Ah çekince kara duman çıkardı
Sığmazdı bağrına dışa çıkardı
Gören gözler bune diye şaşardı
Kıvrandıran sancıları sakladık.
Bizler işte o günleri yaşadık
Zorba ele birer Demir maşaydık
Bu gün marabaysak yarın paşaydık
Hak olmayan davaları sakladık.
Özpınar donmaz zemheri ayında
İster kış olsun ister baharda
Mevsim mevsim kanatların altında
Açılmamış goncaları sakladık.
Şair:Süleyman Özpınar. 16,09,2023.Şiirinhası.
Kaybetmiş olsakta herşeyimizi
Bizim hep doğru bildiğimizi
Hangi şartlarda ve nerden geldiğimizi.
İnkar etmeyiz unutmayız herkes bilmeli
Canlıya sevgiyle bakan gözlerimizi
İzzeti nefsimizi
Türklük kalitemizi
Dosta karşı sevgimizi
O yufka yüreğimizi
Muhtaca uzanan ellerimizi
Bunları elimizden alabilmeyi
Kimse aklından geçirmesin denemeyi.
Ufuktaki al bayrağı indirmeyi
Camilerde ezan susturmayı
Vatandan bir karış toprak almayı
Hatta tek bir çakıl taşımızı çalmayı
Bunlarıdan birini aklından geçireni
Haritadan siler bu Türk milleti
Türkiyemize ters bakanlar varsa bunlari iyi bilmeli.
Şair:Süleyman Özpınar. 16,06,2023. Cumam
Bu düzen buzuldu ne oldu bize
Yönünü kaybetmiş kuşlar gibiyiz
Hep mutlu yaşarken geldikmi göze?
Mazisi küflenmiş aşklar gibiyiz
Kenetliydik birlikteydik neolduk
Sanki tabana dinamitler konulduk
Her birimiz bir yerlere savrulduk
Kayadan ayrılmış daşlar gibiyiz.
Ana baba mekan yad oldu gayrı
Evladın babaya kalmadı hayrı
Bu gençlerimize benden bir çağrı
Memleket aşkını boşlar gibiyiz.
Özpınar çağlamış gelir ufuktan
Artık yeter uyan gaflet uykudan
Bu memleket bizim kopma topraktan
Doğduğumuz yere koşar gibiyiz.
Kışın gidip gurbet elde kışladık
Bahar geldi yurda dönüş başladık
Toprak kokusuna nasıl alıştık.
Eski zorlukları aşar gibiyiz.
Şair:Süleyman Özpınar. 25,05,2023,
[12:13, 25.05.2023] Süleyman Özpınar:
Sıcaktan bir zarar gelmez
Gelirse soğuktan gelir
Varlıktan bir maraz gelmez
Gelirse yokluktan gelir.
Tavşanlardan zarar gelmez
Gelirse avcudan gelir
Ceylandan bir maraz gelmez
Gelirseçakaldan gelir.
Çise düşer zarar vermez
Verirse donunca verir
Ayıklardan zarar gelmez
Gelirse sarhoştan gelir.
Yavru kuştan zarar gelmez
Atılan taşlardan gelir
Serçelerden zarar gelmez
Gelirse kartaldan gelir.
Her evlattan zarar gelmez
Hayırsız evlattan gelir
Mutluluğun son darbesi
Cazgır bir hayattan gelir..
Şair:Süleyman Özpınar.
Bahar deyip her gün onu beklerken
İnat edip gelmez ona kırgınım
Parmak sayıp günü güne eklerken
Surat asıp gelmez ona kırgınım..
Gel dedikçe naz ederek eğlenir
Karnından konuşur bazan söylenir
Bazan aga olur bazan beylenir .
Kadir kıymet bilmez ona kırgınımz gınım..
Doğduğu topraklar bunlara batar
Biz kimdik kimler olduk şaşarım.
Burda doyup gider dışarda havlar
İnanılmaz bir gaflet olduk şaşarım..
Ata yurdu devletini sevmezler
Utanmasa bir güzelde küfreder
Bize düşman kim var onu överler
Zararlı bir afet olduk şaşarım..
Türkiye bir zarar görsün sevinir
Hayırlı bir iş yapılsın delirir
Çıkar için kul önünde eğilir
Bu nasıl bir zillet olduk şaşarım.
Ak denene kara derler inada
Sevinirler dondurucu soğuğa
Karşı çıkar düşman için savaşa
Bu nasıl bir nalet olduk şaşarım..?
İt izleri kurt izine karışır
Kurtlar gelmiş itler ile sevişir
Gardaş gardaş ile her gün boğuşur
Bu nasıl bir millet olduk şaşarım?
Gözler görmez kulaklar duymaz olmuş
Kalpler taşlaşıp Türk aşkı yok olmuş
İçerde sen ben kavgası başlamış
Bu ne kadar haset olduk şaşarım?
Nankölük ruha kadar işlemiş
Nankörleri hangi ana beslemiş
Ermeniler teker teker fişlemiş
Toruna ters ibret olduk şaşarım..
Özpınarım sabrım nereye kadar
Bu hale üzgünüm ateşim çıkar
Atalarım duysa mezardan kalkar
Bu nasıl bir evlat olduk şaşarım.
Şair:Süleyman Özpınar.04.05.2023
Evet 20 yılda gerçekten çok çok
Fakir ve hiç bişey yapmayan
Olduğu yerde sayan bir ülke olduk.
1-Sokaklarda otoparklarda
Araç parkedecek yer bulamadık
2-TOGG diye bir milli araba yaptık
Türkiye almak için sıraya girdi.
3-Misafirim vardı dışarıda
Bir iftar açalım dedik lokantaya gittik
Bir boş masa bir sandalye bulamadık
4-Markete gittik birazcık bişeyler aldık
Para vermek için yarım saat kuyrukta kaldık
5-İftardan sonra misafirimi gezdirmek için
Avm ye gittik tıklım tıklım nefes alamadık
6-Uçaklar ful bilet bulamıyoruz.
7-Otobüslerin ek seferine bile yetişemedik
8-İnsansız hava araçları yaptık
Başarılarına hayran kaldık Tb 2-3 4
Kızıl elma TCG sayısını unuttuk
9-Bir deprem oldu
Allah kimsenin başına vermesin
Kısa zamanda yaralar sarılmaya çalışıldı
Toplanan yardımlar depolayacak yer bulamadık
Üç ay gibi kısa bir zamanda köy evlerini
Yapıp vatandaşa teslim etmeye başladık
Evlerin temelini attık
Tüm depremde yıkılan evleri
Bir yıl içinde teslim vadinde bulunduk
Açılıştan açılışa koşmaktan yorulduk
Hastaneler,barajlar,havalanı ,yollar, tuneller,
Sayamadığımız yüzlerce hizmet ler
Gerçekten Çok fakirleştik çok.
Türkiyede çok bunu böyle diyenler..
Şair Süleyman Özpınar.17.04.2023
Ey uşgur düşkünü sünni
Mecbur kılmadı herkesi
Dört karı alın demedi
Müslüman kullara Nebi..
Darda kalmışsa kadınlar
Al eve el açmasınlar
Kıy nikah eş olmasınlar
Böyle emir vermiş Nebi..
Gittiğin yer nere ise
Sonu cehennem olsada
Yeterki olayım senle
Sonu cehennem olsada
Ardınsıra bakmayalım
Hayal kurup durmayalım
Nere dersen ben ordayım
Sonu cehennem olsada.
Bir güzel insan
Nasıl olsun dersen
İşte karşında görmek istersen.
Bir bakıp görsen
Güler yüzlü Yufka yürekli
Hatır gönülü bilen
Büyük küçük hiç seçmeden
Tüm insanları seven
Ah be hayal able gerçekten
Ne güzel bir komşusun sen..
Yaşı hayli ileri
Kilosuda olmasına ramen
Şakaları ve gülüşleri
Sanki yeni bir ergen
Hiç bir şey kaybetmemiş
O yaşadığı eski gençlikten
Kapıdan her geçen
Komşulara tebessümle seslenen
Ah be Hayal abla gerçekten
Bulunmaz bir komşusun sen..
Gençlere nasihat çeken
Orta yaşa örnrk olmayı bilen
Yaşlıya destek için koluna giren
Evlatları uğruna canını veren
Komşuluk için herkese yol gösteren
Her konuda sen bir örnreksin desem
Ne dersin be Hayal abla sen
Hayırlı ramazanlar bayram gelmeden
Sevgiler dolu selam
Öperim ellerinden..
Şair:Süleyman Özpınar.11.04.2023
Gözü kör olan göremez
Hayırlı olsun diyemez
Hiç birine Türk denilmez
Kan bozuksa çok farketmez.
Otu çekip köküne bak
İnsan ise sözüne bak
Biri değil yüzüne bak
Kan bozuksa hiç farketmez
Öksüz yetim kaldım çocuk yaşımda
Bunlar için yanıp yanıp ağladım
O gün bu gün aklım yoktur başımda
Yara derin sarıp sarıp ağladım.
Yirmi yaşa kadar sahipsiz kaldım
Kimselere gidip derdim yanmadım
Seneler boyunca açılmaz kapım
Kapılara bakıp bakıp ağladım.
Dereden doldurup geldi
Kutsalım zemzem bozuldu
Faydası yok dünden belli
Sağlıkta melhem bozuldu.
Ördekler hep terse yüzer
Dişi erkekleri düzer
Tekneler karada gezer
Rota ve dümen bozuldu.
Nefes almak ne güzelmiş
Meğer ne çok değerliymiş
Mevlam bedavadan vermiş
Kıymetini bilmek varmış..
Astım vurdu ensemize
Gelemedik kendimize
Gece yarı hastanede
Şifa için kalmak varmış.
Havalanma telli durnam
Gün olur sende inersin
İnandığım güzel dünyam
Bir gün bak sende gülersin.
Çok güzel ince düşünce
Sık doku ele geçince
Elbette günü gelince
Ne ektin onu biçersin.
Şu acımasız fani dünyadan
Bir garip gelipte geçti gördünmü?
Yalan dünyasına hiç doymadan
Bir garip kuş gibi uçtu gördünmü?
Garip kuşun asla yuvası olmaz
Duldasız çalıya kuşlarda konmaz
Bir gün keyfe keder yarınsa doymaz
Elli yılda neler çekti gördünmü?
Seneler seneyi aratır oldu
Tufan olup vurdun vicdansız kader
Daha dur yeni güneşin doğdu
Bizi yakıyorsun vicdansız yıllar
Bekleseydin sabah olsaydı bari
Yıkıp viran ettin yolları şehri
Nice masum yavru canını verdi
Buna nasıl kıydın vicdansız yıllar
Açmış yine bizim dağın gülleri
Bahar geliyormuş vermiş müjdeyi
Süslemiş kırda dağı tepeyi
Gidipte koklama zamanı geldi..
Güneş vurup karlarını eritmiş
Kardelenler kar altından gözükmüş
Naruzları ker taraftan gözükmüş
Varıpta toplama zamanı geldi..
Kış boyu kaldık apartman içinde
Özlemle hayal kurduk köyümle
Halı gibi yeşillerin üstünde
Çocukça hoplama zamanı geldi..
Arıları uyanmış çiçek peşinde
Her gece görüyom artık düşümde
Tüm derdini yazsam şiir köşemde
Anılar saklama zamanı geldi..
Özpınar çok uzak olsada yollar
Sılaya varıpta açılsa kollar
Depremler gördü sarsıldı dostlar
Dostları yoklama zamanı geldi..
Şair.Süleyman Özpınar.28.03.2023.Şiirinhası.
Deprem vurmuş eş dost sevdiklerimi
Yanlarına varıp bir soramadık
Hayalda rüyada gördüklerimi
Gerçekte görüpte bir saramadık..
Atıldık gurbete yabancı olduk
İçim yanar ama sağlığım bozuk
Burnumda tüter çoluk ve çocuk
Alnından öpüpte bir saramadık.
Anamın saçlarına
Bakıyom mevsim mevsim
Ak düşmüş uçlarına
İleri yaştan derim.
Kalbini kıranların
Ona laf edenlerin
Laf edip üzenlerin
Kalpleri taştan derim.
Tatlı dil güler yüz ne güzel şeyler
Hanım baştacı eşiyde beyler
O güzel sevgini her yerde göster
Güzel yüzü sizde gösterin beyler..
Artık güzellikten güzel ne vardır
Sıkıntılar üzer dertler ağlatır
Boş tartışma huzursuzluk yaratır
Şimdi tercih sizin tartışın beyler.
İşte zamanında bizlerde gençtik
Bunu biz seçtik mertlik ne yapsın
Sigarayı binbir keyifle içtik
Çocuk kan deli cahillik ne yapsın..
Son zamanlar kendinden iğrenirsin
Ulan ben kimim diyerek tepinirsin
Sigara içmeyen gence imrenirsin
Tüm beden olmuş pislik ne yapsın?
Neşeni bırakıp mateme dalma
Her derdi içinde abartma dostum
Oturup sofrada aşırı doyma
Yarı aç yarı toksan kalk be dostum.
Her gün sabah en az bir saat yürü
Temiz hava solu,Koklayın gülü
Sabah kalkıp çevir işine yönü
Sakın deme bular ırak be dostum..
Sivas Gürün ilçesi 2,717km2 toprağa sahip
Çok büyük ve şirin bir ilçeyiz
Ama biz halen bunun bilincinde değiliz
Burda yapacağımız binalarımızı
Gürün yerleşim alanımızı
Genişletmek ve moderin çağa ayak uydurmak için
Başka çarelere baş vurmayıp inatla bahçelere giriyoruz.
Irmak kenarları bağ bahçe ortaları
Daha önceleri sel suları ve o selin getirdiği
Kum çakıl ve çeşitli tortuları getirip yerleştirdiği alanlardır.
Yedi nokta yedi vurdu
Aç gözünü Anadolu
Öksüz yetim çocuk doldu
Benzi solmuş Anadolu.
Adıyaman Urfa hani?
Aç gözünü doktor geldi
Bu felaketi mevlam verdi
Kanla dolmuş Anadolu.
Oldu Türkiye tek yürek
Yürek kazma eller kürek
Ne kolon var nede direk
Hep kum olmuş Anadolu.
Malatya’da canlarım var
Nolur mevlam canı kurtar
Türkiyem sizlere ağlar
Kışta donmuş Anadolu
Urfa Antebe yaklaşmış
Diyarbakır kar kaplamış
Osmaniye haber salmış
Darda kalmış Anadolu.
Adana’yı yaptı viran
Ambulanslar çalar siren
Allah aldı Allah veren
Yürek yanmış Anadolu.
Elazığ’da vardır hasar
Gürün için son bir karar
Devlet acıları sarar sarar
Haber gelmiş Anadolu.
Acı büyük hayat devam
Sağ canlara olsun selam
Gücüm yokki koşup varam
Affın olsun Anadolu.
Kimi seksenli yaşlarda
Kimiside yeni ana
Yıkık binalar başında
Gözü yaşlı Anadolu.
Özpınarım yandı ciğer
Ruhun şadolsun şehitler
Hastaya koşar tabipler
Nazar almış Anadolu.
O Maraş Maraş Maraş
Size noldu söyle gardaş
Aç gözünü geldim yoldaş
Yaslan omuzuma gardaş.
Oy oy.
Türkiyem başın sağolsun.
Allah birdaha böyle bir
Acı göstermesin AMİİN.
Şair:Süleyman Özpınar.
06,02,2023.
04,17. 7,7 7,6 13,24 pazartesi.
Havlamayı bilmez itler
Sürüye çağırır kurtlar
Musallat oldu naletler
Yetiş mevlam bizi kurtar
Her dinazor bir köşede
Dünyayı görür şüşede
Hepsi şehvetin peşinde
Yetiş mevlam teni kurtar.
Aha bu gün aha yarın denirken
Haberin olmadan bakki yaz gelmiş
Hayal kurup düşlerinde görürken
Haberin olmadan bakki yaz gelmiş
Karlar erimişte suları akar
Kar çiçeği açmış gözüne bakar
Daha önce haber veriyo bahar
Her şeyin ardından bakki yaz gelmiş.
Öyle bir asırdayızki
Hayvanlarda dile geldi
At,eşek sokakta itler
Konuşursa şaşmayın gençler..
Bu dünyada neler var.
Fare çekmiş susuz rakıyı sakiyi arar
Hemde masayı yumruklar
Beni kovalayan o kedi vardıya
Ona söyleyin derhal gelsin buraya kadar..
Diyerek nara atar
İnsanlık Allah vergisi
Allah sevgin varolmalı
Yok fuarı ve seregisi
Asil soyun varolmalı..
Güzelliğin sonu yoktur
İnsan kalbi kırma nolur
Tamir etmez hiç bir doktor
Hassas vicdan varolmalı..
Atmış beşinden sonra azanların
Araya girip dostluk bozanların
Yalan dolanla haber yazanların
Devamını diyemedim siz deyin..
Her konuya atlayan sazanların
Dosta arkadan kuyu kazanların
Helal varken harama dalanların
Devamını diyemedim siz deyin..
Besle sen beslersin besle yetimi
İlk sende dener bütün hain zevkini
Besle besle sen onun bunun itini
Vallahi zevkle çeker senin ipini.
Kimseye verme fazlalıktan değeri
Güzel yakışır deyip vurur eyeri
Görmez kendi sırtındaki semeri
Pekte sever kendi aşgarını tipini.
İt yatar araba gölgesi altında
Hepsi kendi gölgesiymiş sanarya
Geçip gidince gölge yapan araba
İşte o zaman cahil kafa dank etti.
Şair:Süleyman Özpınar.
Uzaktan uzağa şöyle bakarken
Memlekette karlı dağlar gözüktü
Topraklarım burcu burcu kokarken
Köyümüzden buzlu yollar gözüktü
Hava soğuk odamızda üşürken
Karlar öbek öbek tepe yaparken
Fırtına balkonda ıslık çalarken
Bunca kış ardından bahar gözüktü
İşte yaşım yetmişbeşe dayandı
Bahçelerde açan gülüm kalmadı
Ben doysamda deli gönlüm doymadı
Yalan dünya senle işim kalmadı.
Bunca isme nice name dizdiler
Benim için bir çok çene ezdiler
Sağlığımda hep benimle gezdiler
Gideriken peşe düşen kalmadı.
Nezamandan beri hasretim desem
Benim için kapı açan olurmu?
Çıkıp gitsem ahe ben geldim desem
Benim için soba yakan olurmu?
Bizim êlin kar yağmurunu sevsem
Çorbasını içip ekmeğin bölsem
Ben bu köyde doğup büyüdüm desem
Tanıyıpta selam çakan olurmu?
Çok zor bişey değil hele bir dene
Buda benim köylüm gardaşım diye
Êlgördülük değil gerçek sevgiyle
Selam verip elim tutan olurmu?
Emek verip toprağına ter döktüm
Çarık giyip tarlalarda hergettim
Atmış yıl önceydi köyüm terkettim
Varıp gitsem bir tanıyan olurmu?
Arazi toprağım köyümde vardı
Ya kayboldu yada merraya kaldı
Eş dost baba mülkü gibi kullandı
Geçmişe dua okuyan olurmu?
Özpınarsın emek verdin toprağa
Allah rahmet etsin ana babana
Onların emeği çoktur burada
Hoş gelmişsin köyüne diyen olurmu?
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.14.12.2022.
Kış gelince karlar yağar
Hasreti çok canlar yakar
Yaş gözlerden durmaz akar
Bekliyorum gelsin bahar
Bu hasretlik gürün için
Tatil deyip gürün seçin
Tüm canlılar olsun elçin
Yaz boyunca gitsin bahar.
Bizde geçtik aynı yolu
Teşvik değil gerçek konu
Çok görmeyin nolur bunu
Farklıdır gençlik duygusu..
Gençlik hasreti çekene
Al güründen bir reçete
Susuz rakı içenlere
Gelde bir sor ne arzusu
İnsan bu kadarmı soğur
Bir elimden tutsan nolur?
Buda seningibi kuldur
Gelde aşkı kalbe doldur..
Boşa akan suyu döndür
Yanan ateşimi söndür
Gülmeyen yüzümü gülgür
Gizli aşkı tene doldur..
Tek katlı evimiz önünde bahçe
Her dallardan gelen kuş sesiyle
Kapıda çemkiren iti kediyle
Tüm evlerde bunlar olsaydı keşke..
Köşede güzüne sobam yansaydı
Üstünde çaydanlık çay kaynasaydı
Fırında patates ,kestane patlasaydı
Hep beraber oturup yenseydi keşke.
Bazı eşşeklere değer vermişim.
Biri yarış atı oldu görmüşüm
Arpa,saman önlerine sermişim.
Sanki o zamanlar bakar körmüşüm.
Ben adam bilirdim meğer değilmiş.
İçerde beslenen hep dolu kinmiş.
Anadan süt değil zehirmi emmiş.?
Saçtı üstüme,ben sağar körmüşüm
Adam ettiğim o çulsuz eşekler .
Çullanınca önce beni teptiler.
Tüm çevremizede zehir serptiler.
Bunu göremiycek kadar körmüşüm.
Ben yemeyip hep bunlara yedirdim.
Hepsinide baştan sona giydirdim.
Ben herkesi kendim gibi bilirdim.
Bunun için yemlik pazar olmuşum..
Zamanında büyük hata yapmışım
Gereksiz insana değer vermişim.
İnsandır diyerek bakıp görmüşüm
O zamanlar ne kadarda körmüşüm.
şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.14.09.2020o
Her tarafı sarmış ateşli çember
Şehit düşerken tomurcuk güller
Türk bildiğimiz o satılmış itler
Tavuk çalan tilki gibi güldüler..
Savaş pandemi kol gezerken her yerde
Yangınlar,sel,kasırga ve terörle
Devlet uğraşırken bütün dertlerle
Köşelerde sinsi sinsi güldüler
Dışardaki düşman fırsat kollarken
İçerde hainler taraf olurken
Yunan'lar ensemizde solurken
Sanki Yunan iti gibi güldüler
Küresel ısınma rezillikleriyle
Peşimizi bırakmaz anarşiyle
Hepsini sileriz işte bu sene
Derken bile takıp zili güldüler..
Şair:Süleyman.Özpınar.19.11.2022
Vatandan kaçanlar vardıya hani.
Bize cepe alan tiplere baksen
Atasın sorarsın sünnetsiz coni
Babası belirsiz piçlere basken
Devlete çöreklenmiş it gibi
Koltuk arasında yaşar bit gibi
Kan emermiş,anasından süt gibi.
Yavşaktı büyümüş bitlere basken.
Vatanım deyipte vatandan kaçan
Türkiyede doyup dışta havlayan.
Gidip düşmanlarla çanak yalayan
Şu azıttığımız itlere basken…..
Çıkart yüzündeki satekar postun
Dıştan pompalanan gazı var onun
İnsan değillerki insanca koksun.
Etrafı kokutan g……..re bak sen
http://www.siirinhasi.com/siirler/itlere-baksen-2427.html
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası09.11.2020.
Vatandan kaçanlar vardıya hani.
Bize cepe alan tiplere baksen
Atasın sorarsın sünnetsiz coni
Babası belirsiz piçlere basken
Devlete çöreklenmiş it gibi
Koltuk arasında yaşar bit gibi
Kan emermiş,anasından süt gibi.
Yavşaktı büyümüş bitlere basken.
Vatanım deyipte vatandan kaçan
Türkiyede doyup dışta havlayan.
Gidip düşmanlarla çanak yalayan
Şu azıttığımız itlere basken…..
Çıkart yüzündeki satekar postun
Dıştan pompalanan gazı var onun
İnsan değillerki insanca koksun.
Etrafı kokutan g……..re bak sen
http://www.siirinhasi.com/siirler/itlere-baksen-2427.html
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası09.11.2020.
Dünya akışına daim dik durun.
Herşeyi düşünüp yapmayın sorun.
Hayata gülümse sitresten korun.
Hayatın tadını çıkarın dostum.
Bu dünya fani herkes biliyor
Zamanı gelenler tek tek gidiyor
Gün saat ne kimse bilmiyor
Her anın tadını çıktın dostum.
Belli olmaz dünü bu gün yarını
Her yaşta çektin dünya kahrını
Bırakıp gidersin bütün varını
Her yaşın tadını çıkarın dostum.
Eyvah eyvah deme geçen günlere
Kendini sevketme başka yönlere
Uzat ellerini renkli güllere
Aşkının tadını çıkarın dostum.
Zorluklara rağmen yaşmak güzel
Hazan mevsiminde dökülür gazel
Her daim vaktiniz olmalı güncel
Yaşamın tadını çıkarın dostum.
Bir uçtan bir uca akar Özpınar
Birde ona sorun binbir derdi var
Kış aya girilmiş bekliyo bahar
Yazların tadını çıkarın dostum.
&&&&&&&
Herkese sağlıklı ve güzel bi gün diler
sevgi dolu selamlar sunarım.
Saygı değer güzel dostlarım.
Şair:Süleyman Özpınar. 19,11,2022,
Sene 1992 _93 yılları
Kesimhane şefi Orhan vardı
Elamanları Karslı Nadir ve Sivaslı
Selahddin de makastarları.
Akşama kadar bunlara takılır şakalaşır
Öyle zaman geçirirdi.
Bende bir kat altta modelhane şefiyi
Çoğu zaman yukarıya
kesimhaneye çıkıp kumaş alırım.
Kesime çıkacak modelleri sunarım.
Yine ben Orhanın yanına vardım
birer çay söyledi Nadire seslendi
Nadir aylığı aldın yine iyisin
Bu ay bankaya ne kadar ata bildin ?
Diyerek sordu Selahaddine duyuracak şekilde
Nadir iki milyon attım usta diye cevap verdi.
Selahaddin bunları dinledi
Motoru çalıştırdı
Orhan Selahaddine seslendi
Kesim yapmaya başladığı için .Motorun sesinden
Orhanın ne dedini anlamadı
Motoru kapayıp orhana .Ne diyon usta diye seslendi.
Bak Nadir her ay bankaya iki milyon atıyomuş sen ne kadar ata biliyon dedi.O zamanlar milyon o kadar büyük para değildi
Selahaddin şöyle bir doğruldu derin nefes aldı.yüzünü biraz ekşitir gibi sonradan gülümser gibi yaptı.Selahaddin 4 çocuk babası.Birde yanında yaşlı anası.Tek dabanca çalışan garibanın birisi.
Selahaddin sonunda bombayı patlattı.Usta ben her ay başı üçbuçuk atıyom .İki milyon nedirki dedi.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.10.11.2022.
Bazı dostlar vardır Gürün'ü sevmez
Yazdım bir kez bunu silemem artık
Cennette yaşarlar kıymetin bilmez
Buna başka bir şey diyemem artık.
Doğduğun topraklar nasıl sevilmez
Yumurtadan çıkmış kabuk beğenmez
Yarım asır geçmiş Bir kere gelmez
Başka bir kelime söylemem artık.
Evin tek odasında soba yanardı
Aile herkes aynı odada yatardı
Herkes bir birinin kokusuna doyardı
Millet böyle gardaşlık kazandı
Yediğimiz herşey leziz ve doğaldı
O devirde bunları bulup yiyen kraldı
Doktorada zaten hacet kalmazdı
Beden işte böyle bağışıklık kazandı
O bitler biz değil dünyayı sardı
Külle yıkanan çamaşır mis kokardı
O bitlerinde yaşam hakkı vardı
Beden böyle bağışıklık kazandı.
Kundura vardıda bizmi giymedik.?
Süt peynir pekmez alasını yedik
Her gıdamız bol bol beyler gibiydik.
İnsanlar böyle aşıklık kazandı
Gelmek kolay dönüşü zor
Giderken gel bana bir sor
Kalbe düşen dumansız kor
Yakar kalbi her gün yakar..
Gece yakar gündüz yakar
Ben beklerim gelmez bahar
Her nefeste hasret katar
Yakar beni her gün yakar.
İşte benim yara deşildi gayri
Elimden düşürmem defter kalemi
Hayal'i geç zaptedemem düşleri
Gece sunar bir acı kahve gibi..
Bir gece köydeyim bir gece şuğul
Benim canım artık köy ister oğul
Köyde bir düğün var çalıyo davul
Sanki ora bizim mahalle gibi.
Özpınar toplamış gurbet çeyizi
Bahçelerin bitmiş elma cevizi
O güzel ilçemin her köşesini
Dolaşmak isterim pervane gibi..
Şair Süleyman Özpınar.Şözeri.01.11.2022.
Biz buraya deriz gürün.
Dünü neyse aynı bugün
Böyle memleketle öğün
Türkiyede başta görün..!
Ah o gürün ah o gürün
Hele birde gelip görün.
Kıymalı ekmeği dürün
Ah o gürün ah o gürün.
Tandıra pattesi gömün
Isbanak çörek büşürün
Kar yağsında ben üşürüm.
Hele birde kışta görün.
Yazı başka kışı başka
Kışın ister başa şapka
Soba yakan gelir aşka
Hele birde aşkta görün.
İlk baharı cennet gibi
Hayat verir kuş sesleri
Özpınarın bu sözleri
Her yönüyle başka görün.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.01.11.2022
Aynen benim köylerime benzerdi
Bahçesinde koyun kuzu melerdi
Sabahları erken horozları öterdi
Sanki bura gelmiş o bizim köyler..
Komşuları 45 yıldır tanırım
Her görüşte inan gardaş sanırım
O mahlede yirmi üç sene kaldım
Halen unutulmadı o eski günler.
Kız büyür zaman gelir gelin gider .
Oğlanda evlenip yuvasın dizer..
Giderken bizleri birazcık üzer..
Bize yoldaş olur güller bilirsin.
İki çilekeşte başbaşa kalır
Hayatın çilesi her daim ağır
Eğerki evlatlar kaldıysa fahır
İşte buna denir kader bilirsin.
Bostan sulama bilmez
Karton kürekli herif
Çapayla tarla sürmez.
Hantal göbekli herif
Başıma nerden çıktın
Yemek yok çok acıktım
İlk gördüm adam sandım
Herif rezili herif
Bakıp yüzüme gülmez
El uzat elin vermez
Tuş yapıp yere sermez
Hımbıl yürekli herif
Nara at kulak duymaz
Soyunup maça çıkmaz
Kale boş topa vurmaz
Narin bilekli herif
Oy derken oyuluyom
Söylerken bayılıyom
Gel gayrı aç ölüyom
Kulak tıkalı herif
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.17.10.2022.
Özlemek ihtiyaç gibi
Herkes özler birbirini
Kendinden uzaktakini
Bu günü yaşarken geçmiştekini
İnsan yaşarken kaybettiklerini
Her zaman herkesi ,herşeyi özler insan.
Gece rüyasında görür
Uyanıp kalkar oturur
Saatlarca düşünür
Ama tabiki içinde varsa o sevgi hissi
Ama o his yok odunsa insan
Arama bunların hiç birini
Özlemek özlem duymak sevgi ile ilintili.
Sevmeyi bilmeyen
Neyi özleyecekki??
Yunan azdı yine ite bak ite
Akıllı ol gelme êl kiş kişine
Unutmuşlar o eski günlerde
Hepisi başladılar ürümeye
Ne yapar itin ölümü gelince?
Aniden saldırımış sahibine
Bunları kaşıntımı tutu yine
Miçotakis sormadınmı dedene..?
Hayat yaşandıkça var dostlar
Ötesi detay ve bazı anılar
Yada o hayal kurduğun umutlar
Hayatın hepisi işte bu kadar.
Hayat yaşandığı sürece güzel
Rüyaları renkli görünce güzel
Hayalların gerçek olunca güzel
Hayatın hepisi işte bu kadar.
Bu kavonoz dipli dünya
Dedikleri o senmisin?
Kafayı taktın insana
İnsanı neden sevmezsin?
Tamam sevmeye bilirsin
Hatta nefrette edersin
Herkesle gardaş değilsin
Tüm canlıya düşman sensin
Ne yapalım dibin bozuk
Her yerin kan oluk oluk
Aşkta yoksun kanda bolluk
Vampir gibi kan emersin.
Şair:Süleyman Özpınar. Sözeri.
Olur olmaz telaşlanma
Telaşlanıp kalkma gönül
Pişeceksin çok haşlanma
Kaynamadan taşma gönül.
Herşey gelip geçicidir
Ne bu dertler kalıcıdır
Nede bu ömür kadımdir
Se canını sıkma gönül.
Ahirette yerin cennet
Gelir bir gün hele sabret
Ne yaparsan son ahiret
Boş sözlere kanma gönül..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.10.10.2022.
Pintinin elinden bal olsa yenmez
Bonkerin elinden zehir içilir
Muhanet le yadellere gidilmez
Dost elinden tutup koşar giderim
Ne yazı bellidir nede baharı
Mevlayı tanımaz üzer kulları
Ne gemi vardır nede yuları
Toplumu üzene çarpargiderim
Semerini kırmış çulsuz birinin
Zıvanadan çıkmış donsuz birinin
Yolunu kaybetmiş yolsuz birinin
Tuttuğu yolları yakar giderim.
Her huzur ortamı sakınha germe
Timsah göz yaşların kim olsa silme
Hainin elinden bir lokma yeme
Mazlumun elinden tutar giderim..
Özpınarsam akacak yönü bilirim
Ona göre alınmıştır tedbirim
Bu hayatın düzenine pes derim
Burdan anasını satar giderim..
Büyük sözü kesilmezdi
Büyük küçük seçilmezdi
Selamsız hiç geçilmezdi
Babamız böyle öğretti.
Yerimiz alt köşelerdi
Büyük bizden su isterdi
Çocuk buna sevinirdi
Babamız böyle öğretti..
Büyük sözü bir emirdi
Hatada sözler zehirdi
O çocuk geri gelirmi?
Babamız böyle öğretti
Tahıl yeşil biçilmezdi
Hisse yanlış ölçülmezdi
Garip hakkı yenilmezdi
Babamız böyle öğretti.
Yazın işler dana yaymak
Kahvaltı şekerle kaymak
Yoktu ona asla doymak
Anamız böyle öğretti.
Her çocuk büyük adayı
Önce tanı emmi dayı
İncitme asla atayı
Babamız böyle öğretti.
Baba şimdi çocuk oldu
Çocuk baba tahta kondu
O çocuklar şimdi noldu
Babamız böyle öğretmedi..
Tabi çocuktu sözeri
Kırıcı olmaz sözleri
Ailesini hiç üzmedi
Babamız böyle öğretti..
Şair Süleyman Özpınar.SÖZERİ.08.10.2022.
Parkta yalnız oturuyom.
Bir arkadaş beni görüp bana doğru gelip
Masama oturdu.
Oturdu ama burun delikleri bir iniyo bir kalkıyo..
Belliki birileri damarına basmıştı.
Gardaş hayırdır ne oldu kimseni böyle üzen?
Otur bir çay iç hele dedim.
Başladı nefes dahi almadan anlatmaya..
<>>>>>>>>>>>>>>>><
Ulan bazan kendi kendime
O kadar çok kızıyorumki
Elime sopayı alıp
Çok güzel dövesim geliyo kedimi.
Ne kadar çok değer vermişim
Ciğeri beş para etmez
Değersiz şerefsizlere.
Omzumda taşımışım senelerce
Hemde enayice.
Yazıklar olsun diyorum kendime
Beni küfe olarak kullanan
Her gün gelip kapımda yallanan
Beni bunlara mecburum sanan
Bu kendini bilmaz dallamalardan
Oh be kurtuldum derken
Dedilerki yok daha çok erken
Sizin daha çekecek çileniz varken
Yok öyle kaçmak bekliyecen
Dedilerki son karar bizden
İşte buda kaderden..
&&&&&
Deyip çayındanda son bir fırt daha
Çektikten sonra masadan ayrılıp
çay için tşkler diyerek gitti
Giderkende halen
kendi kendine konuşuyordu
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
07.10.2022
Gürün bizim vatanımız
Dağıldık hep sağa sola
Ne baba var ne anamız
Anıyoruz yana yana..
Yanıyoruz vatan için
Bahar gelsin yap bir seçim
Ağlıyorsun için için
Gözünde yaş damla damla
Sülen bize neler oldu?
Bu hasretlik içe doldu
Bahçendeki güller soldu
Su veren yok kana kana..
El eleydi ellerimiz
Yan yanaydı evlerimiz
Tek olsaydı ekmeğimiz
Yrdik onu doya doya..
Hep yollarda kaldı gözüm
Mevlam bulacak bir çözüm
Tükendi kalmadı gücüm.
Gurbet êlde kala kala.
Daha yaza çok günler var
Ailecek verin karar
Oyun bozmasın çocuklar
Tolanalım hep yan yana.
Erken gelen soba kursun
Leğende hamur yuğursun
Fırına kömbeye koysun
Yiyelim hep bana bana
Geçsin ramazan bayramı
Kullan seçimde oyları
Toplayıp gel bavulları
Kollar açık gel vatana.
Bu gürüne gel çağrısı
Tm olunca dut kaysısı
El tutar emmi dayısı
Haydi burdan söz ver bana.
Bu sene denizden vaz geç
Tatil için gürünü seç
Pas tutmuş kilitleri aç
Duacı olsunlar sana.
Tatil için gürüne gel
On gün kalsan ömre bedel
Burda hayat gör ne güzel
Gelde kavuş dostlarına
Gezelim şuğul gökpınar
Meyve dolu her bahçalar
Başka yöne verme karar
Gez güzelim bahçe bağda.
Tohmamız var deniz yoktur
Çok muhabbet sohbet boldur
Gelmek için yol uzundur
Değmemi bu uzaklığa?
Yaz olunca hekes gelir
Tüm dostları selam verir
Sede yönü bura çevir
Gel şahit ol insanlığa
Ataların burda yatar
Sor bir kere ne haldalar
Her gün sizden dua sorar
Gelde kavuş atalara.
Bahçen hep kurudu geçti.
Evin taştan ve kerpiçti
Çatı yoktu yağmu çekti
Çadır serseydin bu dama
Eski deyip satma sakın
Köye dönüş sanki yakın
Eski baba tarzı takın
Tamirine başlasana.
Baba malıysa tu kaka
Satmışsa babadan kalma
Sende satıp pişman olma
Hele bir sor satanlara.
Ağaç diken evi yapan
Toprağına terler katan
İşte o senin öz baban
Nolur onu hiç unutma,
O melek imzayı vermeden.
Seni hasretle bekleyen
Sana kırk yalan söyleyen
Mütahitlere aldanma.
Sözeri sözünü söyler
Gurbetteki bütün beyler
Erkek gibi bir söz ister
Gidelimmi hep kol kola..
Özpınar yaşayıp gördü
Hem dünü hemde bu günü
Burdadır hayatın tümü
Güvenme baban olsada..
Şair:Süleyman Özpınar.SÖZERİ.
05.10.2022.
Aşkımız dillenip yükselsin arşa
İkimiz devranı sürelim bari
Aç kalmayız korkma inan bu aşka
İkimiz bir ekmek bölelim bari.
Sevabı günahı tartıyo kantar
Aha şurda kaldı ömür ne kadar?
Yaz mevsimi geçtik geldi son bahar
Elele tutuşup gülelim bari.
Başına bağlamış gara yemeni
Köyümün içinde tekten gelini
Sen beni sevmişsen hadi gel beri
İkimiz beraber ölelim bari.
Sözeri daim durur sözünde
Şöyle bir uzanıp yatsam dizinde
Söylenecek sözüm çoktur dilimde
Dinle son sözümü söyliyim bari..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözer..03,10.22.
Biz dünyanın en güzelyollarını
En güzelde asvaltını döşüyoruz.
Gelip gören komşu devletler
gıpta ile bakıp imreniyo ama biz
bunun farkında değiliz
Ama bir zaman sonra dört elle sarılıp
alelacele bu güzelim yoları bozuyoruz.
Hemde kendi ellerimiz,elamanımız,
ve harcamalarımızla.
Bu ne turşu bune lahana
Allahtan korkun bi çare bulun buna
Her tarafa setler,kasisler döşeyip dururuz.
Burdan geçen araçların beyni sarsılıyo.
Tüm eklem yerleri oynuyo
Sıfır araçlar tez zamanda laşka oluyo
Yazıktır günahtır bu bir milli servettir
Hepsi milyoner değil çoğu garibandır
Hususi yoları bozma aparatı için
fabrika harıl harıl çalışıyo
Elamanlar onu döşemek için yarışıyo
Emek harcanıyo .yemek harcanıyo
Matkaplarla vidalanıyo.
Neymiş burdan geçen araçlar
Yavaş geçecekmiş Kaza olmasın deyi
Gardaşın o aracı kullanan sürcüleri
Önce adam gibi yetiştir ve ehliyet ver
Nizami araç kullanmayı tam öğret
Nizami kullanmayana bas cezayı
Bu cezadan bu şahısa ehliyet veren
Bunları yetiştirip yollara salan
sürücü kurslarınıda sorumlu tutmayı unutma.
Sadece para alayım gerisi beni ilgilendirmez diyerek
Saldım çayıra mevlam kayıra demek yok
Bunlar sıkı denetime alınmalı
Siyasi braşör dağıtır gibi ehliyet versinler
Sizde durmadan yollara kasis döşeyin
Bu böyle gitmez sayın yetkililer.
Bu sorun çözülmeli.
Her sürücü kendini
Nizami araç kullanmak için eğitmeli
Kullanmayanın ehliyeti men edilmeli
Belirli yaştaki sürücüler sıkı denetlenmeli
Yaş sınırına gelen sürücü araç kullanmamalı
Adamda kulak yok,göz yok,refleks yok
Çıkıyo yollara
Hayda !
Mevlam koruya.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
02.10.22.
Hey pala bıyıklı adam!
Üç beş başa kafa çakan
Uçan kuşa çelme takan
Eski günler hayal oldu..
Uzak farketmez gözlerin
Seni taşımaz dizlerin
Gâle alınmaz sözlerin
Eski sözler hayal oldu.
Çocuk hayal ile yaşar
Gençlik yaşam için koşar
Yaşlı anılara bakar.
O anılar hayal oldu.
Sessizce köşende otur
Söylenecek sözün çoktur
Ne yazıkki hakkın yoktur
O babalar hayal oldu..
Sözeri bilerek söyler
Yetmişini geçen beyler
Kuyrukta sırayı bekler
O naralar hayal oldu.
Şair.Süleyman Özpınar.Sözeri.21.09.2022.
Bir gariptir bu dünya
Tam eli yetişmiştir ağzına
Karnını doyurmak için oturmuştu sofraya
Bakarki hayat bitmiş
Düğümlenir aldığı lokmalar boğazda
Vay be 70 yıl nasıl da geçmiş
Göz açıp kapayıncaya kadar
Demek ömür bu kadar kısaymış
Hayallar kormuştu
Hele bir gelsin şu ilk bahar
Eriyip suya dönüşsün
O ulu dağlardaki kocaman kocaman
Kurtük tutmuş bereket saçan karlar.
Coşar işte o zaman
Kuruyan eski kaynaklar ve pınarlar.
Sevinsin doğadaki bütün canlılar
Suyuna kansın dağlar taşlar ve tarlalar
Emeğinin karşılığını alsın
Köylüler ve çiftçi gardaşlar.
Diyerek hem hayal kurar
Hemde yalvarır mevlasına
Uyumaz sabahlara kadar
İşte tamda o anlar.
Hayata gözlerini kapar.
Ruhun şadolsun Özpınar..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
20.09.2022.Salı.
Dünyaya yeten güneş var
Aynı sıcaklıkta ayar
Biri vitamine doyar
Diğeri yandım der ağlar.
Bu millet sanırım doymaz
Sanki birazcıkta aymaz
Ne yedirsen yemek saymaz
Çatlasın açım der ağlar.
Sırtta gezme alışınca
Taşı sırtında aylarca
Bir gün yere bırakınca
Yandı kıçım der ağlar..
Fayda yok evlat toruna
Her gün biri var kolunda
Ana kim babayı sorma
Babam yok piçim der ağlar.
Bune haldiy ey sözeri
Güven bitik yok sözleri
Êl malında hep gözleri
Yok benim suçum der ağlar..
Kabullendim bütün suçu
Ağartmışım sakal saçı
Tanımadım gardaş bacı
Kesilsin başım der ağlar.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
20.09.2022.
Gürün'den geldik aha
Hemen girdik İstanbul moduna
Saat 11 e kadar yat
Saat 11 de kalk
Saat 12 de kahvaltı yap
Önüne gelir bir torba hap
İster içte öl
İstersen içmeden öl.
Aha kalktın nedecen?
Sanki çarık giyip çüte gidecen
Her zamanki gibi
Bakacan18.kattan aşağı doğru
Seyredecen çoluk çocuğu
Keşke türkçe konuşan olsa
Anladığın bir kelime gelir kulağa
Kimisi Mısır'lı,Kimisi Yemen
Birine yanlış söz söylemem
Hiç birini asla hor görmem
Onlarda bizler gibi bir insan
Şu dünyada yaşamaya çalışan
Hep itilip kakılan
Sudan bahaneli savaşlarnan
Yerinden yurdundan uzaklaştırılan
Bazı şerefsizlerin kurbanı olan
Bu insanları gördüğümde
Bin kere şükür bizim bu günümüze
İstanbulda günler şimdilik işte böyle
Daha 10 ayımız var geride
10 ay sonra bahar gelecek diye
Bekleha bekle
Tabiki ömrü yetene.
Kısmet diyelim
Ve beklemeye devamedelim
Sizlerin olsun sonsuz saygı ve sevgilerim.
Saygı değer güzel hemşerilerim.
Şair.Süleyman Özpınar.Sözeri.
13.09.2022.
Aşkın mevsimi günü belli olmaz
Bir gece olursa bir gün tan olur
Her saatı aynı aşka doyulmaz
Bakarsın külhandır bazan han olur.
Hani mazidemi kaldı o günler
Hepsi yalanmıydı verilen sözler
Boşuboşunamı bakıştı gözler
Gözler körleşti diller lal oldu.
Mehmet AMİNCİ
(Özel istek üzerine yazılan bir şiirdir)
İnsan aminci ise bu olur be.
Her işe sarılır hemde dört elle
İşi kendi işi gibi görünce
Elaman dediğin böylolur işte.
Güler yüzle karşılıyor geleni
İşte budur insanlığın şöleni
Sevip sayar ekmeğini böleni
İnsan dediğinde bölolur işte.
Güründe yetişmiş bahçe bağında
Aminci büyüktür asil soyunda
Cevher vardır toprağında soyunda
Adam gibi adam böylolur işte.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
02.09.2022 Cuma.
Biz cumayı çarşambadan kutladık
Tüm gençliğin hataların akladık
Hiç kimseyi çıkar için satmadık
Geldik huzuruna sana sığındık.
Ak sütlere nçeşme suyu katmadık
Boş konuşup dalavere yapmadık
Helal varken haram ile yatmadık
Geldik huzuruna sana sığındık.
Gördün yapılan ağızdan ikrar
Yapmışisek asla yapmadık inkar
Biz kul kendimizi görmedik hünkar
Geldik huzuruna sana sığındık.
Yedik içtik verdiğine şükrettik
El açacak durumlara düşmedik.
Az verdinse hiç bir zaman küsmedik
Geldik huzuruna sana sığındık.
Sözeri olarak sözden çıkmadık
Gaz dökerek asla ocak yakmadık
hiç kimseye yan göz ile bakmadık
Geldik huzuruna sana sığındık.
Şair:Süleyman Özpınar.(Sözeri.)
Karpuz kestim suyumuş
Yar dizimde uyumuş
Bes severken çocuktu
Baktım şimdi büyümüş.
Vay vay vay vay gözlim
Gel beraber gezelim
Vay vay vay vay gözelim
Tut elimden gezelim..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
:
Atalarımız çok doğru söylermiş
Yalnızlık Allaha mahsus derlermiş
İki ay işkencedende betermiş
Şükürler olsun atlattık o derdi
Çekilen hasretlik yok olup bitti
Akşam olur giremezsin yatağa
Tel açarsın sırasıyla uşağa
Az kalmıştır artık sabah şafağa
Artık görülecek rüyalar gitti
Çekilen hasretlik yok olup bitti.
Dediğim hasretlik iki ay sürdü
Alıp gitti tam iki yıllık ömrümü
Çok şükür mevlam yüzüme güldü
İşte o çileli günler geçtide gitti
Çekilen hasretlik yok olup bitti.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
İşte geldi ağustosun son demi
Bitti aşkla gürünümün gündemi
Közyok gayrı ateş söndü küllendi
Artık vedalaşma zamanı geldi
Toplandı eşyalar doldu valizler
Kaysı,dutlar bitti kaldı cevizler
Torun torba artık yolumuz gözler
Onlara ulaşma zamanı geldi.
Tüm eşyalar kargolara dağıldı
Elde sade birtek çantalar galdı
Şimdi yolumuz Malatya havalanı
İstanbul’a uçma zamanı geldi.
Sağ selamet bu sezonu geçirdik
Ağız tadıyla Eylül ayınıda getirdik
Eş dost neşe ile yazı bitirdik
Dönüşe el açma zamanı geldi.
Sözeri baharı bekleriz gayrı
Dokuz ay dostlardan kalırız ayrı
Size Özlem duyar garibin bağrı
Dostlara kavuşma zamanı geldi.
Şair:Süleyman Özpınar. Sözeri.
Gürün’ü sorarsan serin yayladır
Geleni güldürür giden ağlatır
Hele bir sorayım nasıl hal hatır?
Sabah gitsem akşam göresin gelir.
Yazlık,kışlık aynı bana yetersin
Herkesi gurbetten sana çekersin
Çözemedim sırrı nasıl bir yersin
Hem hayal hem rüya göresin gelir.
Dolu zaten almaz,boşlarsa dolmaz
Atılan ilmikler yerini bulmaz
İstenen imkanlar elinde olmaz
Geldim amma geri dönesin gelir.
Bir iş için davetiye verildi.
Tansiyon yükselip sinir gerildi
Geldim amma mecburiyet gibiydi
Kısa günde geri gidesim gelir.
Memleket ateşi içimde sönmez
Gürüne seslendim bir bana gelmez
Ne kadar uzakta olsam farketmez
Uzaktan uzağa sevesin gelir.
Sözeri sözünden sakın ha cayma
Sevgili dostlarım kusura bakma
Acı söz söylemek hiç sevmem amma
Gürüne söz edeni dövesim gelir.
Şair:Süleyman Özpınar Sözeri.
09,09,2022,Cuma.
Git sen artık işim vardır
Türlü çeşit düşüm vardır
Gencecik bir yaşım vardır
Git sen artık bul dengini..
Baban dilsizede razı
Ne sazı var nede nazı
Değişiklik olsun bazı
Git sen artık bul zengini..
Kırk senedir ne verdinki
Akıl almaz bu teklifi
Ziyan ettik seneleri
Git sen artık bul keyfini.
Baba anam gelsin dedi
Baban dilsizide sevdi
Saman üstü arpa verdi
Git sen artık bul sevgini
Felekten bir gün istedim
Terse gider tüm işlerim
Gerçek olsun gör düşlerin
Git sen artık bul zevkini..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
İnsana rahatlık batarmış bazan.
Gidip cezasın çekermiş azan
Gürünüm diyerek özle her zaman
Dondun işte çıkamıyon yataktan.
Ama benim ısuçum ne?
Bana dedilerki biz güründe
Kısa kol gömlekle geziyoz yeminle.
Yaz geldi daha ne bekliyon gelsene.
Hemen geldim indim gürüne.
Acilen kabanı valizden çıkarıp giydim.
Hele çok şükür titremeyi unutmamışım.
Eve geldim sanki derin dondurucuya girdim.
Evde soba yok yakayım.
Isınacak bir bişeyler aradım.
Hele elektrikli battaniye yakaladım.
Gerçekten sevindim.
Yatağı onunla ısıtıp içine girdim.
Yarın oldu bir yağmur bir fırtına.
Çarşıya varana kadar o yağmur indi sırtıma.
Koşarak vardım biz kısa kolnan geziyoz diyen arkadaşın yanına.
Hani lan gürüne yaz geldiydi?
Kısa kolnan geziyordunuz
Bak ben donuyom gördüğün gibi
Valla ben yalan söylemedim.
İnanmazsan isbat edeyim.
Dedi ve başladı soyunmaya.
Önce kabanı çıkardı
Daha sonra kazağı
Gerçekten kazağın altında kısa kol gömlek vardı.
Dedi bak gardaş yalanım varmı demezmi.
De gelde gülme hadi.
Şair. Süleyman Özpınar.Sözeri.
28.06.2022.
Kimse tanımıyo emmi dayısı
Tesbiti yok belli değil sayısı
O kadar azmışki şehir ayısı
Bela gelip seni buluyo gayri
Trafiğe çıksan geçit vermezler
Bunlarda bir Allah kulu demezler
Aracı üstüne doğru sürerler
Bela hep ensende soluyo gayri
Bir yerde aslandır bir yerde kedi
Bu dünyada bilmem ne ise derdi
Her meclise varıp postunu serdi
Bu ayılar sabrı yokluyo gayri
Davulnan beraber çıkar silahlar
Sadece densizlik işte o kadar
Dağa çıksın artık şehirdeki ayılar
Çocuk değil büyük korkuyo gayri
Pikniğe gidersin çöpten geçilmez
Bunların cinsi ne ırkı seçilmez
Kendiden başkasın gözleri görmez
Ormanlar ayıyla doluyo gayri
Evde çoluk çocuk hanımı döver
Azını doldurup garibe söver
Yarab bunlara bir insanlık gönder
Bu ayılar artık çok oluyo emmi.
Şehirde müziği son sesi açar
Ağzından köpüklü salyalar saçar
Bir sağa bir sola makaslar atar
Bu yüzden nice can yanıyo emmi.
Görenler kudurmuş köpektir sanar
Seni küçük görüp tepeden bakar
Söz ile ağzından salyalar akar
Herkese mikroplar saçıyo emmi.
Bunca güzellikten örnek alsalar
Geç kalmadan doğru yolu bulsalar
İnsanlık aşkına damga vursalar
Evrim geçirseler noluyo emmi?
Özpınar ayıyı sevmiyo artık
Bakışları faul sözleri zılgıt
Seneler boyunca seyirci kaldık
Etrafı ayılar sarıyo emmi..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.01.06.2022.
Bu gün bizim êller duman.
Halların sormaya geldim.
Hasret kokar buram buram
Hasrete doymaya geldim.
Şurda üç beş günüm galdı
Gözler uzaklara daldı
Kalpler hasretinle yandı
Dostları görmeye geldim:
Canımın cananı yurdum
Bir kış boyu hayal kurdum.
Uçan guştan seni sordum
Üçbeş ay kalmaya geldim..
Gidiyorum yollar uzun.
Orda gardı yavrum guzum
Burda geçsin bu yıl yazım
Dostları sarmaya geldim.
Şai:Süleyman Özpınar.SÖZERİ.04.0705.2022.
Onbir ayın sultanıyım
Senede birtek bir ayım
Ben sizlere doyamadım
Gidiyorum hoşça kalın.
Seneye kalan canlarla
Beraberiz sağ olanla
Şimdilik bana elveda
Gidiyorum hoşça kalın.
Bir aylık misafir oldum
Aradımı sizde buldum
Yedik içtik memnun kaldım
Gidiyorum hoşça kalın..
Şair.Süleyman Özpınar.Sözeri.30.04.2022
Yine ağlıyor kaysılar
Sanki gözler oldu Pınar
Tomurcuğa yağdı karlar
Dilsiz canım nolur kurtar
Sarıldılar bir birine
Ağlıyorlar kaderine
Yağdı karlar üstlerine
Yandı canım nolur kurtar.
Her gecemiz bir işkence
Bu ne haldir abur beşte
Gece eksi beş derece
Dondu kanım nolur kurtar.
Duada hep ellerimiz
Solmasın şu güllerimiz
Hebadır tüm emeğimiz
Bitti halım nolur kurtar.
Açan çiçeklerim yandı
Kapalı olanlar kaldı
Nisan onbeş bu ne haldı
Duadayım nolur kurtar.
Şair.Süleyman Özpınar.
Sözeri.
Hep doğduğum köy aklımda.
Başımı şöyle bir yastığa koyduğumda
Eskilere gidip düşünüyorumda
Bağını bahçelerini ,O güzel insanlarını
O ince ve zarif sedasıyla ezan okuyan topal hocayı
Minaresi dahi olmayan camimiz vardı
Ama her tarafından sular akan kuş cenneti gibi bir mekandı.
Cami kapısının önünde ezan okur
Köylüye sesini duyurmaya çalışırdı.
Yanı başında bir su değirmeni
Onunun taş üzerinde şıkırdayan şakşakı kendi başına bir ahenkti
Etraftaki kuş sesleri.Değirmen oluklarından akan su sesleri
Değirmene un üğütmeye gelen müşterilerin kaba kaba sohbetleri,Sanki bir orkestra gibiydi.
Değirmen müşterileri kimisi çovallar üzerine uzanmış uykuda
Kimileri değirmenin önündeki ulu dutun başında.
Yükledin omzuma dünya derdini.
Ağzımın tadıyla gülemez oldum
Aldım gözlerimin asil ferrini
Düny güzelliğin göremez oldum.
Gurbet elden gurbet ele savruldum
Kendi yağım ile piştim kavruldum
Küçük yaşta iken köyden ayrıldım.
Zevki sefasına doyamaz oldum.
Hem öksüz hem yetim bir yaşam sürdüm
Koşturmakla geçti o kadar ömrüm
Hayatın her çeşit cilvesin gördüm
İyisin gıymatın bilemez oldum..
O eski neşeli günlere noldu?
Bulbüller yurduna baykuşlar kondu
Damla damla derken şelale oldu
Akan göz yaşlarım silemez oldum.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.08.04.2022.
Ben köyümü istiyorum
İsteyene sal denizi
Can dostlara gidiyorum
Al başına çal denizi..
Benim akan sularım var.
Çocuklar don ile dalar
Senin deniz adam yutar
Ara şimdi bul denizi.
Tatil için deniz seçtin
Boş ver köyü deyip geçtin
Sen yavruna ömür biçtin
Ara şimdi sor denizi.
Sözeri'ysem budur sözüm
Kan ağladı iki gözüm
Deniz sana dönmem yüzüm.
Her gün kalbe kor denizi
s.özp.
Gökten iyilik güzellik yağarken
Şemsiyeyle sokaklara çıkarlar
Hatır gönül damla damla düşerken
Son hızıyla çadırına kaçarlar..
Dostluk kardeşlik sağık inerken
Herkes birbirine candan bakarken
Selam verip yüze gerçek gülerken
Bunlar kendi çıkarına bakarlar.
Askerlik bitimine 8 ay kala izine geldiğimde seni nışanlayalım askerden geldiğindede evlenirsin dediler bende tamam dedim. Kız aramaya başladık.Dayımın kızını istedik.Bu daha okuyacak evlenmeyi düşünmüyo dediler.Başka birine soruldu olmadı.Ayşe yengemin annesi dediki ben bir kız biliyom ama çok küçük verirlermi bilmem dedi..Ayşe yengem dediki gidip bi görelim dedi.Bir bahane uydurup gidip gördük.Bende onayladım ama benim izin zamanım doldu.Sadece iki günüm kaldı.
DEVAMINI OKUDünyamız küçülüp ceplere girdi
Saklı gizli yoktur hepisi bitti
Bebeden al artık binbir haberi
Muhabirler çoktur herkes cin gibi..
Zamane derlerdi eskiler bize
Büyük konuşun karışma söze
Köpek saldırmışsa gelme göz göze
Ben onu yaşadın hatırımda dün gibi..
Senelerce gitti yalnız bıraktı
Dünya küçük dedim işte isbatı
Kaybolan izi google aradı
Çıkıp geldi yanıma gonca gül gibi..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.24.03.2022.
Dil etkili bir silah gibi
Vurup öldürüt
Sever güldürür
Mevamın mırasıdır
Tatları alsın deyi
Tatlı söz etsindeyi
Bazan olur kobra gibi
Dokunursan zehir saçar
Dokunazsan dilin açar
Kemiksiz bir organdır
Her tarafa kıvırtır
Bazan baş ağrıtır
Bazan yılanı yuvadan çıkartır
Uzatırsa çoğu yalandır
Hepsi asıl sahibine bağlı
İdareci sahibinin aklı
Konuşmadan iyi düşün iyi
Sonradan suçlama dili
Dilim sürçtü deme bari
Mevamin verdiği dili
İyi kullan incitme insan kalbi..
Hayatınızdan,saygı,huzur,sevgi
Sağlık ve mutluluk hiç eksik olmasın.emi...
Saygı dolu SELAMLAR..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
Şiirinhası.22.03.2022.Salı.
Yarın diyerek
Yarına fazla güvenme
Yarın çok uzak olabilir belkide
Bu gün bizim için çok değerli
Bu günün kıymetini bilmeli
Gelecek yarınlara güvenmemeli
Hepimizin taşıdığı bir candır
Ölüm dediğin bir andır.
Ne zaman gelir
Ne zaman gidilir
Orasını Allah bilir
Zaman belli değildir
Onun için bu gün bize
Çok çok kıymetlidir
Bu günün kıymetini bilmek gerekir.
Yapacağın işini yap
Alacaklarını al
Vereceğini ver
Seveceğini sev
Sayacağını say
Söylenecek sırların varsa söyle.
Güvendiğin birine
Gitmesin seninle
Yarın söylerim diye
Yarına güvenme
Yarın çok uzak olabilir.
Belkide..
Şair:Süleyman Özpınar.SÖZERİ.
Şiirinhası.16.03.2022.
Memleketin havasından suyundan
Kaçıp giden toprağından utansın.
Memleketim değerlidir canımdan
Kaçıp giden Türk'lüğünden utansın..
Her dağında ayrı çiçekler açar
Bunları görmeyen mertlikten naçar.
Toprak ana her yiğide kucağın açar
Kaçıp giden mertliğinden utansın..
Memleket denince selam durulur.
İsmini duyarsın Kalbin kavrulur.
Çevre düşman dolu tuzak kurulur.
Kaçop giden erkeklikten utansın.
Özpınarın kaynak damarı Türk'dür
Türklüğümü inkar etmem çok şükür
Çekip giden kandan şüphe duyulur
Kaçıp giden yiğitlikten utansın..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
Şiirinhası:14.03.2022.
Köy yolları yine dolu karmola?
Eşeklerle gelip giden varmola?;
Yorulunca göllücede birmola
Veripte mangal yapan varmola.?
Sözeri merakı bitmez dünyada
Araştırıp sorar bazan mevlaya
Cevap vermez hüda,sorar kuluna
Sorulara cevap veren varmola?
Kaldıysan kör zindanlarda.
Duvarlardan tutunda gel
Varsa aşkın sende sevda
Biraz kalbe dokunda gel..
Ölesiye seviyorum
Günü güne ekliyorum
Kollar açık bekliyorum
Seven kalpten yokolma gel
Bu dünyaya böyle bir halar oldu
Ne sır varsa ağzı gevşeklere sor
Kim nezaman hangi mirasa kondu
Ortada boş gezen zevzeklere sor.
Bu dünyanın ehvalını halını
Cüzdanı kabarık ense kalını
Herşeyden habersiz neme lazımcı
Koltukta beslenen yavşaklara sor..
Bu dünya bildiğin geniş bir hangar
Gelen giden belli böyle kurallar
Nerde sığınacak yakın bir han var
Kar altında üşüyen eşeklere sor
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.
Hâlimi arzettim en kısık sesle
El açıp yalvardım dardayım işte.
Hep seni görüyom hayal ve düşte
Şu sözlerden anla dardayım işte..
Koşup bana geleceğin kısa yol
Tüm hizmetin için bekleyen kul
Ömür boyu saracak açık bir kol
Olmak için sana buradayım işte..
Rus askerleri Kiev yolunda.
La bizim uşaklar yokmu orda?
Çalışsın parmaklar bigisayarda
Yağdırın bombayı kafalarına.
Yok olup gitsin şerefsizler
Bunlar hep mazlumu ezerler
Haklıyı savunup kolladık bizler
Yağdırın bombayı başlarına.
Türkiye 15 sene coştu şahlandı
Pandemiye kadar lale devri yaşadı
Pandemi gelip eli kolu bağladı
Sade bizler değil dünya ağladı..
Allahtan gelen dert bizleri vurdu
Yönetimler durdu üretim durdu
Birde töredi fırsatçılar kurdu.
Mutfakta garibim ana ağladı.
Alıştı millet müsriflik çoğaldı
Bir aile üç beş araba aldı
Bu musluk hep böyle akacak sandı
Koşmaktan yorulan baba ağladı..
s.özp.
Masamdaki şarabımı
Çevir yönün görmeden gel
Senden önce ayıbımı
Hep yüzüme vurmadan gel..
Aklar düşmüş saçlarımı
Bazı beyaz suçlarımı
Sensiz akan göz yaşımı
Mendil alıp silmeden gel..
Biz insanız olur bazan
Beşer şaşar aşkı yazan
Bahar dersin belki hazan
Mevsim sözü vermeden gel..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.16.02.2022.
Ananın gittiği gün hiç unutulurmu.
Tam 60 yıl oldu.
Halen tam tarihi hatırlamıyorum ama ramazanın son günüydü.
Arife deriz hani. Yarın bayram diye sevinirdik çocukken.
Ama ben hiç yarın bayram diye sevinemedimki
O zamanlar çocuktuk ya büyüyünce hiç unutamadımki.
Hiç sevemedim arife günlerini.
Yarın bayram denildiğinde bir sancı girer kalbime.
İşte o günden beri alışamadım ana hasretine.
Güzel anam. Ne kadar zormuş sensizlik.
O senin gidişine ben daha yeni girmiştim
12-13 e. Şimdi bak geldi taaa 73 e.
Halen ana acısı var ana hasreti var içimde.
Hiç yalanım yok. Anasızlık çok zor çok.
Bak yine tutamadım göz pınarlarımı.
Sızmaya başladı şakaklarıma doğru
Ne yapayım engel olamıyorum bu sızıntılara.
Çünkü sığmıyorum kimselerin dizinin dibine veya kucağına.
Ağır geliyorum kimse taşıyamıyor
ANA. Sen yoksunya.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin hası.09.02.2022
Kış gelince köy yolları kapanır
Mal davarla dolar avul ve ahır
İşte böyle yaşam böyle bir kahır
Böyle bir hayatı bilmezlere sor..
Bizim işlerimiz zevki sefadır
Sanki bir mutluluk sanki bir aşktır
Bizim yediğimiz helal bir aştır
Haram lokma ile doyanlara sor
Bahar gelir dağlar taşlar yeşerir
Her köşede tosun torba eşinir
Gelin kızlar kırda güller devşirir
Böyle bir hayatı görmezlere sor..
Alışanlar çalışmadan yemeye
Her gün süslü püslü giyip gezmeye
Kimse söz edemez benim köyüme
Böyle bir hayata girmezlere sor
Gerçek hayatı biz yaşarız burada
Bazan çıkan çatlak seslere kanma
Bizler bu hayatla mutluyuz amma
Bizle dalga geçen gerzeklere sor..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri=
Şiirinhsı.04.02.2022
Kırık çıkık olmuş bütün organım
Uzakta olsanda sorsaydın beni
Üşüdüm cananım yoktur yorganım
Gelipte sım sıkı sarsaydın beni,,
Senin için elim hergün duada
Tek umudum sendin yalan dünyada
Gündüz hayalinle gece rüyada
Bir kerede olsa ansaydın beni..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHsı.22.01.2022
Hiç kuşkun olmasın evlat
Yolumuz değişmez bizim
Dimdik ayakta bu ecdat
Başımız eğilmez bizim.
Yakamız yamuk olsada
Paçamız bozuk olsada
Şükürler olsun Mevlama
Mayamız bozulmaz bizim..
Kan ile yuğrulmuş vatan
Albayrak altında yatan
Gelip geçmiş bütün atam
Kanımız bozulmaz bizim..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.22.01.2022
Zor gününde gelip kapını çalan
Varmı yoldaş varmı gelde bir söyle?
Dar gününde sana kucağın açan
Varmı sırdaş varmı sorda bul söyle..
Bu dünyada gardaş gıymatı bilen
Yiğit aslan gibi kükreyip gelen
Gardaşı uğruna can feda eden
Varmı gardaş varmı hele bir söyle?
Gardaşlık denince gelipte geçme
Onda olan sevgi bitmeyen çeşme
Elalem içinden buldunsa seçme
Varmı birbaş varmı hele gel söyle..
Canlılardan nefret almamak için
Dünyada nefessiz kalmamak için
Özgürce sırt sırta yaslanmak için
Varmı dağtaş varmı bulda bir söyle..
Özpınarım akıp çağlar giderim
Her insandan insanlığın beklerim
Aradığım yoktur budur kederim.
Gerçek dindaş varmı görde bul söyle..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.09.01.2022
İyi kütü bir gün gelip geçti.
Kimileri mutluluktan uçarken.
Kimilerimizinde ciğerini delip geçti.
2021 gitmek üzere hazırlığın yaparken.
2022 de taze gelin gibi ata binerken.
Bir düşünce sardı bizleri,
Daha henüz gelmeden.
2021 yılı sanki bir kabus gibiydi.
Tüm etrafımız bize düşman kesildi.
Her köşeden bir olay patlak verdi.
Ama allahıma şükürler olsunki
Devletimiz ve milletimiz
Hepsinin üstesinden geldi.
Kimseye fırsat vermedi.
İnşallah yeni yılımızda
daha güzel şeyler olacak.
Tüm bu acılar sarılacak.
Bizleri düşman bilenler kıskanacak.
Kıskançlıklarından
hepsi orta yerden çatlayacak..
Hele daha o hainlerin iyi günleri.
2023 seçimleride yaklaşırken
Muhalif partilerin hırçınlığı artarken
İktidar olama hevesi başladı şimdiden
Biz şiirin hası olarak bunlara gülüp geçerken
Bir bakmışınki yeni yıl çıka gelmiştir.
Bu kacaman bir aile topluluğu edasında,
Nice güzel yıllara inşallah.
Bende bir (ŞİİRİN HASI )
Süleyman Özpınar olarak.
Gelecek 2022 yılınızı
canı gönülden kutlarım.
Herkese ayrı ayrı sevgiler sunarım..!
Senelerdir içimizden geleni,
Sevinç ve kederlerimizi.
Beraber okuduk,beraberce yazdık.
Asla bir birimizin kalbini.
Ne incittik nede kırdık.
Yapılan güzel hizmetleri,
Söylenen güzel ve anlamlı sözleri,
Tebrik ettik ve beğendik.
Yanlışımız olduysa anında düzelttik.
Özür dilemesinide bildik.
Ve işte bu günlere kadar geldik.
Herkese,herkeslere kocaman,kocaman tebrik...
Sağlıklı,huzurlu ve mutlu günlere.
Nice,nice güzel senelere...!
Saygı değer güzel gardaşlarım...
Şair:Süleyman Özpınar.
Bu bizim aşkımız geldi nazara
Kimin gözü tuttu getirin bana
Kış kıyamet beni koydu mezara
Üşüyom paltomu getirin bana..
Yürüdü kepçeyle mezr eşmeye
Kim seyreder seni gitsen çeşmeye
Her taraf buz tutmuş Umut düşmeye
Umutsuz olurmu getirin bana..
Dışarda uğultu içeri sessiz
Her taraf karanlık etrafım ıssız
Burda durulurmu ekmeksiz aşsız
Yanıyom suyumu getirin bana...!
Nefesim yetmiyo insaf yok kulda
Ezildi kollarım yatmakla solda
Sensiz kalmak artık haramdır bana
Geliyom tabutu getirin bana..
Özpınarım coşmuş duydum sesini
Doldurup uzatın bakır tasını
Kaldırım üstümden mezar taşını
Kalkıyom Umut'um getirin bana...!
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.15.12.2021.
Şu günler artık şaşırdık
Terse yüzmeye başladık
Çarşambayı cuma sandık.
Tekbir ile niyet aldık.
Bilmem haller nicolur ?
Kader her gün sille vurur
Artık bizi mevla korur
Varmı çare nedek artık.?
Başla Özpınarım söze
Bir dert verdi Mevlam bize
Dünyayı getirdi dize
Bize düşer çekmek artık.
http://www.siirinhasi.com/siirler/sasirdik-2490.html
Şair Süleyman Özpınar..(Sözeri)
Şimdi kimse kimsenin tabağına dokunamaz.
Lokmasına el uzatamaz.
Eskiden kaşıklar bir aile bireyine yeteri kadar olmazdı bazen.
İki kardeç bir kaşıkla değişerek yemek yerdi.
Kimse kimseden iğrenmez ,kimse kimseden tiksinmezdi.
İşte o zaman ne bağışıklık kaygısı olurdu nede antikor.
Virüslerin tümü bizden korkardı.
Çünkü bizde öyle bir vücut savunma sanai vardıki…!
Şimdiki bizim askeri savunma sanai ğibi
Akıncı,TB2,TB3,DİHA,İHA bunların hepsi vücutta sabitti.
Vücuda hiçbir Mikroorganizma girmek değil yaklaşamazdı
Anında imha eder etkisiz hale sokardı.Şimdi zerre kadar virüs tüm insanlığı çökertti
Çinden,Almanyadan Virüs getirip
Şu kıymetli bedenlerimize enjekte ediyoruzki
Bağışıklık kazanalım ,Antikorr oluşturalımda
Vücudumuza yönelik Mikroorganizmalarla savaşıp yok etsin diye..
Vay yavrum vay vay vay Geldimiz hale bak..
Êl êlin eşeğini şarkı söyleyerek arar
Onlar ne kadar ölen olsa onu kar sayar.
Bu virüsler bakteriler mantarlarda vücudumuzun teröristleridir.
Fırsat kollarlar,o fırsatı buldumu saldırırıp vücudu çökertmeye uğraşırlar
O nun için kendi antikor ve bağışıklığımızı kendimiz yaratmamız gerekir.
Tıpkı 5060, 70 yılları gibi.
1955—1960 yıllarına gittim.
Görünce bu resmi.,.
Çünkü yaşadık biz o günleri.
Sobamız böylede değil tenekedendi..
Sabah kalk hava buz gibi.
Dışarısı ıslık çalan kar fırtına ve tipi
Kiminin ayağında yamalı bir yün çorap.
Kimside bulamazdı yok çorabı
Koltuğunda bir tezek.
Veya bir tutam kırılmış çırpı
Oda yoksa birkaçtane yalangı kökü..
Dalında dırıldan anamızın elinde diktiği bir çanta.
O çanta içinde buruşmuş bi defter ve günün kitabı..
Hatırlamıyorum hiç silgimiz olmadı..
Beş sınıf bir oda içinde.
Hemde tek öğretmenle..
Kara tahtamız vardı ama
Tebeşir nerde?
Hafta sonu tebeşirlik dediğimiz bi yer vardı
Öğretmenimiz ordan beyaz yumuşak bir taş getirtirdi.
Onunla yazardık.
Yazardık silecek silgi bulamazdık.
Eski çoban keçesi bulur silgi yapardık.
Yollar ve okul etrafı topraktan ibaret
Yağmur yağar çamurdan çıkılmaz
O çamurla sınıfa girilmez.
Gelirdik çeşme başına yarım saat o mincik ellerle
O ayakkabı yıkanırdı.
Ayakkabıyı yıykayıncaya kadar
O eller patlıcan gibi morarırdı.
Sınıfa varana kadar nefesimizle ovlar
Sonra koşardık sobanın başına
Ovalardık ellerimizi.
Isınıncaya kadar.
Isınınca sızlardı
Ne oldunu anlamazdık.
Bu gün yine güneş batmak üzere
Tamda gelmiş ufkun son demine
Şurdaki kalan kısacık ömrüme
Sende gider ayak takıyon çelme..
Bağrımıza bastık güneşim dedik
Tüm uzuvları açıp bağrına serdik
Sabah olsun deyi sizi bekledik
Bir günümü daha çalıyon işte.
s.özp.
Millete ne hayır böyle zevzekten
Ana banada su ver diyene bak sen.
Daha dün çıkmıştı eller tezekten
Üzümü çatalnan yiyene bak sen..
Git geriye nerden geldiğin ara
Hele bir sor o ana babana
Bir aşkla bakardın kara şalvara
Bir karış etekle gezene bak sen
Baba çarık giyer anansa şalvar
Nasıl geldik bura mevlana yalvar
Ta tahtalr eksik yada bir hal var
Ana baş bağına gülene bak sen..
Eşek yoktu çarşı pazar gitmeye
Bir gün çalışırdık birtek ekmeğe
Donun yoktu ayağına giymeye
Hiç bişey beğenmez güzel bak sen..
Özpınar arayıp kaynağın bulur
Geldiğimiz yeri unutma nolur
İsyan eder köyde yediğin bulgur
Kahvaltıda kahve sevene bak sen..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.02.12.2021.
Çok insan yaşadı bunları bizimle.
Çok ders çalıştık gaz lambası önünde.
Komşulara giderdik elde fenerle..
Nice anıları var saklıdır sizde
Feneri tutan şahıs önde giderdi.
Fener rüzgar vurunca bazan sönerdi.
Ayaklarımız çamurlara girerdi.
Hatırladın değilmi o günler nerde ....'
s.özp.
Ben dokunurum her tarafa
Yeterki kimse dokunmasın bana
Buralarda bulunan kuru otlara,
Daşına toprağına
O göklere kadar uzanan kavaklarına.
Buz gibi akan turkuaz rengi sularına
Ben dokunurum gardaş
Başka dokunmak isteyenler varsa?
Hiç çekinmeden dokunsun
Dokunun bak bişey olmaz valla
O kenardaki demir korkuluklara
Köprüden geçerken tahtalara.
Kenarlardaki kurumuş kaysılara.
Aşağıya doğru inin bataklıklara
Kokular içinde kalmış kamelyalara.
Kirden artık bar tutmuş tahtalara
Bataklık haline gelen yeşillik alanlara
Dokunun hiç korkmayın nolacak ya.
Burun deliklerinizi açmadan ama.
s.özp.
Kırdığın kalbin sesini
Yalnızca Allah'ım duyar
Artık bundan ötesini
Hissetsende seni yakar..
Geldinse yalan dünyaya
Değer ver tüm insanlığa
Bağlan güzelim vatana
Burda ataların yatar.
s.özp.
Muhtar bir köyün orta direği.
En ufakta devlet birimi
Ama çok büyüktür yapacağı işleri
Kendi çapında uğraş verir köyünde
Muhtar devletin asil temeli
Muhtar deyipte gelip geçmemeli
En basit devlet birimi
Olarak gözükür halkın gözünde
Ama çok yanlış bir düşünce
Köyünü en iyi o tanır
Nerde ne eksik vardır
Tüm eksikler beyinde toplanır
Yetkili mercilere taşınır
Köyünü köy yapar ve yaptırır.
İstediği işileride elde etmişse
Öyle keyif yoktur ağada beyde
İmkanlar dahilinde
Ve elinden geldiğince
Koşar koşturur her yöne
Hep hizmet için vardır köyüne
Allahım güç kuvvet versin sizlere
Selam olsun saygı değer muhtarlar
Sizler baş tacısınız o güzelim köylerde..
s.özp.
Derlerki yok kalemin dili
Yok olduğun kim söyledi?
Kalem hiç susmazki
Kalpten geçen her şeyi
Beyaz kağıt üzerine döken
Nakşedip ölümsüzleştiren
Yine kalem değimi?
Kalem unutmaz
Kalem yalan söylemez
Kaleme yandaş denemez
Ne istemişsen
Ne yazmak istemişsen
Onu yazar onu konuşur.
Bu konuşan yine kalem değilmi?
Kalemin dili yoktu hani?
Yalansız söylenen sözler
Segiyle bakan gözler
Hatada kızaran yüzler
Her toplumda rabet görür.
Gönül arasındaki köprü
Kalpler olmayın törpü
Kollarsan adet ve örfü
Her toplumda hürmet görür.
s.özp.
Bakarmısın şu dünyanın haline?
Oturup iki lafın belini kırmadan
Tam iki yaz gelip geçti aradan
Bilmem asrın modası koronadan
Bilmem değişen fikir yapılarından.
Durum acı her ne ise
Adına ne deriz bilememde
Allah sonumuzu hayreyleye.
Öyle özledimki
O eski günleri
O güzellikleri
İnsanlar eski insanlar değil sanki.
Bakış değişti
Görüş değişti
Gülüş değişti
Gülse bile yalancıktan sanki
Foto alırken yalancıktan gülersinya hani
İşte öyle..
Şair:Süleyman Özp.
ŞiirinHası.23.11.2021.
Kimisi aç kimisi tok
Senin benden haberin yok
Açlıktanda ölenler çok
Senin bundan haberin yok.
Kalem buna mecbur kaldı
Emeklinin canı yandı
Bıçak kemiğe dayandı
Senin bizden haberin yok..
Faturalar aldı gitti
Birinci gün maaaş bitti
Hey Allahım bu ne dertti
Bu dertlerden haberin yok
Tepki sözler hepten azdı
Çoval değil elin ağzı
Kulakları doldurası
Bu sözlerden haberin yok.
Bu Özpınar acı söyler
Gece uykularım böler.
Şehre indi bütün köyler
Bu köylerden haberin yok..
Şair.Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.23.11.2021.
Garipsen gelen çiğner giden çiğner
Betona serilmiş hasırlar gibi
Eziksin gelen biner giden biner
Eğeri sırtında katırlar gibi.....!
Kullanı kullanı cengeri çıkmış
Senelerce dibinde ateşler yanmış
Elle tutulacak hali kalmamış
Kalayı silinmiş bakırlar gibi..
Yerin yurdun yoktur mekan belirsiz.
Her ağız konuşur diller kemiksiz
Baş eğip gidersin sessiz ve dilsiz
Başı boş salınmış nahırlar gibi..
Koşmuşum yabanda ekmek peşinde
Çocuklar görünür bazan düşümde
Atmışın mitili han köşesinde
Besiler mekanı ahırlar gibi..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.23.11.2021.
Nasıl anlatsamki seni
Ozanlarda türkü köyüm
Seni söyler sazım teli
Romalarda övkü köyüm..
Ben işte o köyde doğdum
Güzelliği orda buldum
Ben gurbetçi nasıl oldum?
Bu gün,yarın,dünkü köyüm.
Koşar herkes ekmek için
Herkes gibi gülmek için
Mutlu yuva kurmak için
Yolum bura düştü köyüm
Özpınar kaynağım orda
Ruhun sende beden burda
Sana kavuşmamız zorda
Çok uzaksın çünkü köyüm.
s.özp.
Gurbet êlin hapisinden
Kurtulması ne güzeldir
Toprağında kur bir düzen
Yan yatması ne güzeldir.
Korona'nın sitresinden
Kavurucu güneşinden
Küllük gibi nefesinden
Korunması ne güzeldir..
Çekilmiyo büyük şehir
İnsan seli sanki nehir
Yediklerin çoğu zehir
Köy doğası ne güzeldir..
Git bahçende kafa dinle
Her ağacın altı gölge
Yap enseni şarkı söyle
Kahkahası ne güzeldir..
Özpınardan bir tavsiye.
Atlayıp gitsen köyüne
Halı gibi çim üstünde
Kahvaltısı ne güzeldir..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.09.11.2021.
Bu bedene neler olmuş?
Kan çekilmiş beniz solmuş
Tahtadan tabuta konmuş
Tanımıyom ben kendimi
Ne beni ,nede bedeni..
Hele bir bak garip hala
Uçan kuşlar konmuş dala
Ötüşerek yapar dua
Tanımıyom ben kendimi
Ne beni ,nede bedeni..
s.özp.
Şöyle bir bakıyorum gözucuyla
Deniz mavi,gökyüzü denizden mavi
Bulutlar serpilmiş ardı ardına
Sanki denize inecek gibi
Sahil taşlık kayalık
Denize iniş engebeli
Etrafta martılarda yok
Başka sahiller gibi.
Sade bir sessizlik var oralarda
Ardı ardına denizden yükselen
Dalga kükremesi
Birde rüzgarın sesi
Birbirine karışmış
Ahenkli bir doğa eseri..
Gerçekten seyretmeyi değerdi..
Şair:Süleyman Özp.
Şiirinhası.08.11.2021
Gece gündüz çüt sürerdi
Bir alemdi bizim sılo
Tarlayı eker biçerdi
Bir reçberdi bizim sılo..
Çok tavatır at binerdi
Dik yokuşları severdi
Gevrek gevrekte gülerdi
Çok güleçti bizim sılo
Uçan kuşa cırıt atar
Sağa sola caka satar
Genç kızların bağrın yakar
Bir ateşti bizim sılo..
s.özp.
Sevabi bilmeyen asil günahkar
Cennetliğim deyip caz eder olmuş
Aslını bildiğim bazı güruhlar
Bakın ardımsıra söz eder olmuş..
Yalakalık için el etek öpen
Emredilen yere hız ile giden
Ardım sıra gölge olarak gezen
Benim düştüğüme haz eder olmuş.
Hafızamda yoktur çoğu simalar
Geride kalansa sade anılar
Beraber geçen o güzel zamanlar
Geçip gitti eski dost ve gardaşlar.
Bir gardaş gibi büyüdük o köyde
Baksan şimdi her birimiz bir yerde
Yolda karşılaşsak tanınmaz bile
Çekip gitti eski dost ve yoldaşlar..
Şu kalbimin dili olsa
Ben değilde o konuşsa
Kalpte yangın çıktığında
Dile gelip bir haykırsa
Ben susardım o konuşsa.
Yanar içeriden yanar
Gören kızıl pınar sanar
Bu ömrümün sona kadar
Dile gelip bir haykırsa
Ben susardım o konuşsa..
Özpıar'ın özüne bak.
Ateş yansın közüne bak
Kalp dillensin sözüne bak
Dile gelip bir haykırsa
Ben susardım o konuşsa..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.03.11.2021
Bu dünyada sevmek sevilmek
Ne kadar muhteşem bişey.
Hayatı sev,yaşamayı sev
İnsanları ve canlı olan herşeyi sev
Ve aynı zamanda Sevil.
Sevilmeyide iyi bil
Tek taraflı sevmek
Bir ifade değildir
Hem sev hem sevil.
İşte o zaman hayat güzeldir..
s.özp.
Özlemişim memleketi
Yüzelli gün kaldı işte
Hiç sevmiyom bu gurbeti
Gönlüm hasret doldu işte..
İçim yanar aklım şaştı
Gün geçtikçe sabrım taştı
Bu telaş hep Gürün aşkı
Hasretin kalp deldi işte..
Hadi be Selim usta
Şu alev almış korlara
İki kanat atsana
Bak sosu bol olsun ha
Hani bende reflü varya
Nolur acı katma sosuna
Şöyle bol kepçeden Sevgi
Yeteri kadar mutluluk
Sağlık sihhat katarsın en çokta
O zaman lezzeti daha bol olurda
Yanına sade bir salata
Sadece domates ve salatalık olsun
Maydonozu doğrayıp
Üstüne birde limon sıkma
İkisinide sevmem
Biri sulandırır
Diğeri sinirlendirir
Bu ikiliyi istemem tabağımda
İki dilim Kavun
Ve beyaz peynirde olsun yanında
Eksiksiz tam bir sofra olsun be usta
Saki rakı nerde ya...? !
Karanlıkta benmi göremiyom yoksa?
Hadi afiyet olsun
Herşey tamamsa
Aşkımıza yudumla..
Şair:Süleyman Özp.
Şiirin hası.16.10.2021
Şaşırdım yolumu gidemiyorum.
Gir bağrıma yolum tarif etsene
Ne yöne giderim bilemiyorum.
Gir koluma yönüm tarif etsene.
İçiyorum sanki gençlik çağımda
Hayalin gezinir solum sağımda
Anlatsan ne renkti güller bağımda
Sar bedeni gülüm tarif etsene..
Rehberim ol son zamanlar önümde
Taht kurmuştun benin yalnız gönlümde
Tek seni sevdim bu dünya ömrümde
Nasıl sensiz ölüm tarif etsene?
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.12.10.2021
Ne kadar yüksekten uçarsanda
Ne kadar hızlı koşsanda
Son durak aynı
Ne benden ileri
Ne benden bir metre geri.
Hep aynı derinliği.
Kimisi bir ekmek fazla yemiştir
Kimiside bir göynek fazla giymiştir
Birisinin yakası kolalı
Birisininde yakasından yamalı
Ne farkederki?
Hepsi göynek değilmi.
Son giyilen göyneklerimizde aynı.
Üç yerinden sıkıca bağcıklı
Renkler açık beyaz koton bez
Rütbe farketmez,
Diploma geçmez.
Mevki makamı göz görmez.
Bunu bilmek yeterli.
Hayat değildir ebedi
Bir gün son olduğunu bilmeli
Ve bu yalan dünya elbette fani
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.09.10.21.
Saygı değer güzel insan.
Keşke seni bu kadar yakından tnımasaydım.
Facebooktan o insanı ağız tadıyla güldüren
Bazı yerlerde oturup düşündüren
Yazılarını okuyup çekim yaptığın
Birbirinden harika resimerini seyretseydim..
Beni böyle kısa zamanda terk edeceğini bilemezdim.
O benim bahçenin önünden geçerken korna çalışın
Kolay gelsin kirve diye seslenişin.
Halen kulağımda çınlar bilesin..
Hep gelip beni bahçedeki kulübede ziyaret ederdin.
Beraber yemek yer çay içerdik
Hemde gelmiş geçmişleri yadederdik.
Senden önce gelirdi ayak seslerin.
Ardından ev sahibi diyerek seslenişin
Çok hoşuma giderdi bilirmisin.
Nazikçe ayakkabını dışarıda çıkardıp
Küçük tabüreye sekilenirdin..
Beni hiç yalnız bırakmadın ıssız bahçemde
Sadece İlhaminin yaramaz keçileri.
Koyun kuzulardan gelen çan sesleri
Ve karşı kayadan gelen kınalı keklik sesleri
Vardı ezelden.
Gelip beni şenlendirdin.
Bir gardaş acısı gibi geldi bana
Senin bu talihsiz gidişin.
Size Allah’tan rahmet dilerim
Ruhun şad mekanın cennet makamını
Peygamber efendimize komşu eylesin..
AMİİİN..
S.Özp.
Öfke bir tufana bezer
O an sakin olmak gerek.
Geçerken çok kalpler ezer
Asil hâlim olmak gerek..
Vurur kırar verir zarar
Düşünmeden verme karar
Sbırsızlık neye yarar?
Sabra hakim olmak gerek.
Sakin ol şeytana uyma
Fırtına dindikten sonra
Akıl başa gelir amma
Sonuç salim olmak gerek.
Özpınarsın hızlı akma
Akarken etrafın yıkma
Her olmaza kafa takma
Gerçek alim olmak gerek..
Şair:Süleyman Özp.
ŞiirinHsı.27.09.21.
Dost gözüküp asla olmayın yılan
Kollar sarılır hep asil dostlarnan
Yesin ciğerimi tam insan olan
Gezip tozma bile sarhoş ayyaşnan.
Dünya telaşesi deyip koşmaktan
Acıkmışsan hele otur yavaştan
Çökelek üstüne bir dalda soğan.
Sarıpta yumul be yufka lavaşnan.
Her yöre taş kayasıyla anılır
Yelli kaya yelleriyle tanınır
Daşlı yatak daşlarıyla şanlıdır
Yöre hep tanınır toprak taşıynan.
Kırmızı dereye baksan kızarır
Bozyokuşun toprakları bozarır
Hacıpınar büllur suyu nazlanır
Bana mekan olmuş sanki aşiyan.
Şair:Süleyman Özp.
Şiirin Hası.26.09.21..
Mahallemin en yakışıklısı.
Sevdiğim güze insan.
Karayağız delikanlı.
20 yaşlarına değmiş siyah sakallı.
Herşeye ramen çok çalışkan.
Cana yakın ve saygılı.
Akıllımı akıllı.
Gündüz okula gider akşamları markette yardımcı.
Eve gelir yorgun ve bitkin hiç umrunda değil.
Yine işine devam. Hem okur hem çalışır.
Ailesine yük olmadan. Yine aynı tempo işine devam.
Durmadan yorulmadan kara yağız delikanlı. Geldi çattı askerlik çağı. Evlilikte geçmez değil aklının ucundan. Çünkü güçlü kuvvetli ve Dişli. Hep övgüyle bahsederim sanki bizden birisi gibi. Candan severim Hasan’ı. Mevlam açık etsin yolunu ve bahtını. Kara yağız delikanlı. htını. Kara yağız delikanlı.
s.özp.
Senin kıymetini bilenler bilir.
Hele bir ah çeksen yağların erir
Aklına gelende kırılır zincir
Koymuşsa kafaya aynı gün gelir..
Hayeller kurupta rüya görmüşse
Eskileri ilmik ilmik örmüşse
Beşle çarpıp on parçaya bölmüşse
Bırakmaz yarına aynı gün gelir..
Gurbet yakar bağrı ateşi sönmez
Düşünür sılayı hiç yüzü gülmez
Buluşacak günün fırsatın vermez
Dost basar bağrına aynı gün gelir.
Şair:Süleyman Özp.
ŞiirinHası.23.09.21.
Yıllar boyu hem çizdim hemde yazdım
Elimden tutacak dostu bulmadım
Bazı gün eledim bazanda kazdım
Baba toprağımdan tadı almadım..
Köpek gibi yapıştın paçamıza
Ot basacaktı sanki postumuza
Kelepçe vurdun iki kolumuza
Êl gibi kocaman rızkı almadım..
Özpınarın gözesini tıkadın.
Gelecek rızk kapısını kapadın
İsyan etme damarları yokladın
Şahsımıza layık hakkı almadım.
Tanımadım köye girdim.
Sessiz naralarla dolmuş
Hani benim kerpiç evim
Beton binalarla dolmuş..
Bizim bu haneye nolmuş
Gül kalmamış hepsi solmuş
Koru komşu tüm yok olmuş
Tanınmaz simalar dolmuş..
Her çeşit meyveler vardı
Hani ondan eser varmı?
Güzel köyüm sanki barmı?
Her köşe boş şüşe dolmuş..
Eski sazan balık hani?
Gözükmezdi ırmak dibi
Göl yerlere koy sepeti
Sabah balıklarla dolmCAN KÖYÜMuş.
Sebze meyve ev dolusu
Ovayı sarar kokusu
Sanki parfümer deposu
Artık acılarla dolmuş.
Şair:Süleyman Özp.
Şiirinhası.22,09.21
Hasetlik yok kalpler temiz.
Köy olarak bir aileyiz
İçimizde yok pis nefis
Ata vermiş terbiyemiz
Deriz rahmetler eylesin
Dili dönen kul söylesin..
Eskileri hep bıraktık
Kalpten kolkola takıldık
Dedikodu yoktur artık
Kim söylemiş yok farklılık
İster Ahmetler sölesin
İster şevketler söylesin.
Hepimiz olduk birimiz
Birimiz olduk hepimiz
Güzelliktir hedefimiz.
Söz verdik asla dönmeyiz
Maşallah de göz değmesin.
İtiraz varsa söylesin?
Biz ezelden gardaş idik
Bir leğenden çorba içtik
Sevgi saygı yüce dedik
Bunu bizde kanun bildik
Kimse gücenip gülmesin
Eskiler bilir söylesin..
Özpınarsan suyun temiz
Şefkatın var derya deniz
Bu günlere şükür deriz
Mevla verir bizler yeriz.
Şükür demeyen gelmesin
Yanlışım vamı söylesin?
Şair Süleyman Özp
Şiirinhası.22.09.21.
Balkon serin kahve konur
Canı dara vermeden gel
Babam görür hal nice olur
Ay buluta girsinde gel..
Parolamız aynı olsun
Kuş dalına uçup konsun
Atılan ok hedef bulsun
Yayı fazla germeden gel..
Bizde adetler böyledir
Hatalar yüze söylenir
Dilden dile hep dillenir
Koru komşu görmeden gel..
Kulağımda ayak sesin
Uzaktan aldım nefesin
İnan çokta özlemişim
Fazla ara vermeden gel.
Şair Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.22.09.21.
Hayatı sevmenin en güzel yolu
Daima dostuna açık tut kolu
Hepsi yalandır dünyanın sonu
Sağlıkta dostuna açık tut kolu..
Kapanan kapıyı açıp girersin
Her canlı kuluna selam verirsin
Sen bu dünyada daim değilsin
Onun için dosta açık tut kolu
Hakiki dostlarla çıkmışsan yola
Hızır olur gerçek dostların sana
Her dost ihtiyaçlı açık bir kola
Hiç kapatma dosta açık tut kolu..
Özpınar akarken sessiz sedasız
Bazı dostun çıkar densiz vefasız
Bir Allah kuluna deki faydasız.
Yap onada dua açık tut kolu..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.22.09,.21
Beş gardaşın dördüncüsü
Bir yetmiştir boy ölçüsü
Ekin derip çütler sürdü
Engüzel bir köyde doğdu
Sazcığaz'lı Halim oğlu..
Bak anlattım toprak dağı
Alem bilir nesil bağı
Araştır sor tüm ecdadı
Bu garip o köyde doğdu
Sazcığaz'lı Halim oğlu..
Gurbet êle göçüp gittim
Bir çok çileleri çektim
Aslımı inkar etmedim
Bu aşık o köyde doğdu
Sazcığaz'lı Halim oğlu..
Kimi sever kimi sevmez
Değer verin kıymet bilmez
Buda bizim köylü demez
Silemezsin orda doğdu
Sazcığaz'lı Halim oğlu..
Yazdan yaza geliyordu
Oköyünü seviyordu
Sizi gardaş biliyordu
Çünkü o can köyde doğdu
Sazcığaz'lı Halim oğlu..
Özpınar asıl kaynağım
Eşim dostun dayanağım.
O köy benim süt kaymağım.
Bu garip o köyde doğdu
Sazcığaz'lı Halim oğlu..
Şair: Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası..22.09.21.
Tam çocuklar yetişmeden
Daha neydi yaşın babam?
Saçlarına ak düşmeden
Neydi bu telaşın babam ..?
Yaşın daha yeni elli
Beş çocuktan iki evli
Anam senden önce gitti
Seni çekti aşkın babam
Taşlar yerini almadan
Kollar bedeni sarmadan
Hayat çizgimiz sormadan
Gittin olduk şaşkın babam..
İleriydin canımızdan
Biz razıydık bamızdan
Bir gecede aramızdan
Kuş olupta uçtun babam..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.22.09.21.
İstersen aç bak yürek yaralı
O geçen günlerin yarası kaldı
Küf tuttu sensizlik gunler sayfası
Tomurcuk güllerin posası kaldı.
Yolların karışık bana çok uzak
Sana varan yollara kurmuşlar tuzak
Bütün engelleri kırasın heyhak
Koskoca yılların sevdası kaldı.
Bağladın kollarım çözemiyorum
Sen yoksan yanımda gülemiyorum
Yollarım kör zindan göremiyorum
Ak olan günlerin karası kaldı..
Kuş olupta uçamadım yanına
Sen olsydın can katardın canıma
Hız versen damarda donmuş kanıma
Sana kavuşmanın çabası kaldı.
Özpınar suyundan yüreğin kandı
Şindi soğudumu bünyenin harı
Bedene yükledin bu ahuzarı
İşte o günlerin sızısı kaldı..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası..22.09.21
İşte imkan var elde
Haydi gençler aşıya.
Pandemiye vur sille
Haydi gençler aşıya.
Şifa gelmiş kapıya.
Tek çare aşı kaldı
Bu mikroba vur taşı
Akıtma gözden yaşı
Haydi gençler aşıya.
Çare gelmiş kapıya.
Kırma devlet babayı
Ağlatmayın anayı
Devlet vermiş onayı
Haydi gençler aşıya
Kısmet gelmiş kapıya
Bana gelmez demeyin
Ona fırsat vermeyin
Aylenizi germeyin
Haydi gençler aşıya
Derman gelmiş kapıya.
Bu mikroptan hepimiz
Korunmaktır çaremiz
Çare aşı biliniz
Haydi gençler aşıya
Şansın gelmiş kapıya.
Gençler sizden ricamız
Gidip yaptır aşınız
Devlet başta tacımız
Haydi gençler aşıya.
Hayat gelmiş kapıya
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.29.08.21.pazar.
Yiğit desen Derya deniz.
Gürün dolu insan piri
Soyu asil kanı temiz
Güründe var insan piri
Yiğitlerin harman yeri
Gel gürüne haydi haydi....!
Bir yürek var mangal gibi
Güzeller var sanki peri
Hepsi gardaş dayı emmi
Gürün dolmuş insan piri
Yiğitlerin harman yeri
Kal güründe hayli haydi. ....!
Davul zurna her gün çalar
Çirtik çalıp oynar kollar
Gelip gören kral sanar
Güründe var insan piri
Yiğitlerin harman yeri
Kal güründe haydi haydi....!
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.12.08.2021.
Hep iyi tarafından baktım olaylara.
Hep aynı yöne baka baka.
Hem kireçleme hem boyun fıtığı oldum valla.
Ters yöne bakacam bundan sonra.
Belki düzelir gardaşla.
Denemek bedava derler
Aslı vamı acaba?
Şimdilerde denemek iyice moda.
Baba evladına eş bulur.
Düğün dernek yapar.
Paralar döker saçar.
Aradan birkaç ay geçer.
Evlat babaya gelir.
Sevgiden bir haber cahil insanlar
Gözlerim içine bakıp yaktılar
İki yılda biten onca kitaplar
Sayfa sayfa açıp yakıp attılar…
Daha yeni ondört onbeş yaşımda
Sevgi duman duman aşk var başımda
Sanki o gün gibi durur karşımda
Kalpleri birlikte söküp attılar..
Aşk duman olurken sevgi kül oldu
Açmadı gülümüz tomurcuk soldu
Boş kalan kalbimiz dert ile doldu
Müsveddeymiş gibi dürüp attılar..
Şair .Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası .01.05.2021.
Sorgulasan yetmiş yılı
Şaşırtırsın hele hele
Kucakladık bunca halkı.
Anlatsınlar hele hele..
Sayılı gün kaldı vaktım
Dönüp bir ardıma baktım
Eşe dosta selam çaktım
El sallarlar hele hele..
Dün gelmiştik bu gün gittik
Her gönüle güller diktik
Dünyadan bir resim çektik
Poz verdiler hele hele.
Nerde kaldı onca varlık
Hep beraber tekbir alıp
Haklarını helal yapıp
Söz verdiler hele hele…
Zaman tüneline girdim.
Gidemezsin dar dediler.
Geçen günden tekmil verdim.
Bazı yollar har dediler.
Gençliğimi görem dedim.
Geçmiş günü öne serdim.
Bir gün olsun görmek derdim.
Bak aynaya gör dediler.
O gençliğin hatrı varsa.
Bu garip bir nasıl kulsa.
Tüm gençliğin sizden sorsa.
Aç kalbine sor dediler.
Geçen zaman geçip gitti.
Mum gibi eriyip bitti.
Burda torpil sökmezmiki.
O birazcık zor dediler.
Bir gece ansızın gelebiliriz.
Ne zaman demişsek kesin gelmişiz
Orayı terketsin bütün şerefsiz
Biz kan dökmeye hevesli değiliz
Yurtta huzur olsun rahat bir düzen.
Nerde bir can darda o bizi üzen.
Çekip gitsin burdan kan içip gezen
Dost üzgünse biz neşeli değiliz.
Süleyman Özpınar.
22.01.2021.
Kalpten bağlı gardaşlarız
Sizlerle gurur duyarız
Değer yirmidört ayarız
Gürün’lüyüz biz buradayız..
Üye yirmi üçbin oldu
Güzel insanlarla doldu
Gerçek sohbet burada buldu
Gürün’lüyüz biz buradayız..
Cığıl cığıl gençlik doldu.
Boş dallara kuşlar kondu.
Emmi dayı bizim oldu.
Gürün’lüyüz biz buradayız..
Toprağımın adı başka.
Yoldan geçen gelir aşka.
Sen tacımsın benim başta.
Gürün’lüyüz biz buradayız..
Bu gün babamı gördüm rüyamda.
Bizim köydeki eski samanlıkta.
3-4 kişi oturuyoduk kimlerdi yok aklımda.
Dönüp bir baktım kapıya
Babam çıktı karşıma.
Sanki boyu uzamış eğilerek girdi içeriye.
Sağ tarafta lamba anahtarına uzandı
Ya ne oturuyonuz karanlıkta
Diyerek lambaları yaktı.İçeri bir aydınlandı.
Ben hemen kalktım ayağa
Koşup sarıldım bababamın boynuna.
Sıkı sıkı sarıldık ikimizde bir birimize..
Biraz eğildi boyum anca yetişti.
Sıvazladım sırtını öptüm yanaklarından.
Belliki çok sevinçliydi,o kadar güzel gülüyorduki
Babamı sağlığında bu kadar hoş güldüğünü görmemiştim.
Kendi kendime diyorumki ulan koronayı unuttuk
Bu kadar yakın olup birde öptüm babamı
Diyerek kendimi suçladım
Korona o kadar içimize işlemişki
Rüyalarımıza kadar giriyo artık.
O arada uyandım.Saata baktım 7.30 namaz vakti.
Kalkıp abdestimi aldım ,namaz kıldım.
İçimde bir sevinç bir mutluluk sanki gerçek gibi
Çünü babam sağlığında bana böyle içten ,
Böyle sıcak sarılıp öpmemişti.
O bizin çocukluk ve gençliğimizde
Malisef hayat ve yaşantı böyleydi.
Baba evlatla ,evlat babayla şimdiki gibi
İç içe ve sarmaş dolaş değildi.
Şair :Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası 04.01.2021.
Kimisi trafik kimisi kalpten
Hepsine bahane bulunur gider.
Çaresi bulunmaz ince bir dertten
Herkese dualar okunur gider..
Hepimiz sonucu toprak ve mezar
Kimisi kör kurşun kimisi nazar.
Artık kazada yok, kepçeler kazar
Herkese bir kusur bulunur gider.
Kimse kabullenmez gelen ölümü
Hiçe sayar yaşadığı ömrünü
Unutmayın bu gün ile dününü
Biri nala biri mıha vurulur gider.
Kim ağa kim paşa burada seçilmez
Her istenen şeye gücün erişmez
Tüm uğraşlar boştur sonuç değişmez.
Tahta bir tabuta konulur gider..
Geldin niye geldin diyen varmıdır?
Geldin sığmadınmı mekan darmıydı?
Şimdi giderkende bırak zılgıdı.
Her kula bir sela okunur gider..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.01.01.2021.
Say istersen otur şurda.
Yanlış insan çıkmaz burda
Bazı zevzeklerden başka.
Yanlış insan çıkmaz burda
Al listeyi baştan başa
İster çıkart ister topla
Bazı gerzeklerden başka
Yanlış insan çıkmaz burada.
Biz buraya deriz gürün.
Dünü neyse aynı bugün
Böyle memleketle öğün
Yanlış insan çıkmaz burada.
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.27.12.2020.
Çürük senle beraberse
İyi olman fayda etmez.
Ellerin eline değse
Gelse lokman çare yetmez.
Kasada bir çürük elma
Zamanında alıp atma
Benim elmam vardı sanma.
Kalan varsa zaten yenmez.
Değerli insan değeri
Dosta tutar hep feneri
Dizinde kalmışsa feri
Vur alnından zarar gelmez.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.27.12.2020.
O eski dostluklar yok olup bitti
Dünki atalarla birlikte gitti
Şimdi herkes olmuş bir kurnaz tilki
Tilkiden dostlukta ancak böylolur
Ben başladım bu beyleri öğmeye
Bey başladı yüzün gözün eğmeye
Tilkiyi tutmuşlar sütün emmeye
Süt verecek hayvan yüzden bellolur..
Nesildemi bu fark,yoksa bizdemi?
Biri bana bunu anlatsın nolur.
Baştan sona herşey değişti sanki.
Beynimiz çalışmaz aklımız durur..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.24.12.2020.
Giden yıla güle güle demedim.
Tüm milleti ezip geçti gordünmü?
Azraildi böyle sene görmedim
Hepimize zehir saçtı gordünmü?
Teneke çalarım gitsin ardından.
Bu sene ismini duyman ağzımdan
Ne istedin bunca masum insandan
Tufan gibi gelip esti gordünmü?
Nerde zulüm varsa alıp getirdi
Savaş,kış.kıyamet,deprem yetmedi.
Getirdi pandemi denen illeti.
Bütün dünya dize geldi gordünmü?
İkibin yirmi değilde kabusdu.
Millet bu yılın elinden kan kustu
Herkes saklanıp zor kurtardı postu
Nica insan bağrı deldi gordünmü?
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.22.12.2020.
Köyde bir eşeği ödünç alanlar.
Son model araba beğenmez oldun.
Çoluk çocuk hepsi lüks hayat yaşar.
En yakın akraba beğenmez oldun.
Şüşeden sinekli şarap çekenler.
Kalkıpta sağda solda çemkirenler
Çıkmışlar balkonda wiski içerler.
Artık ana baba beğenmez oldun..
Küllükte debelendin hiç unutma.
Bu sözleri duyup hemen somurtma.
Kabuğunu beğen pişmiş yumurta
Şimdi köy kasaba beğenmez oldun..
Nerden geldiğini çok iyi düşün.
Nankör olma köşe döndüysen bu gün
Seni bu hale getirenle öğün..
Şu gül vatana beğenmez oldun
Pandemi zamanı durdu beyinler
Mevsimde göç eden kuşlar ağladı
Her şeyi unuttuk gülmedi yüzler
Dünyada yaşayan kullar ağladı...
Ne zengin tanıdı nede fakir'i
Ne yaşlı bıraktı nede bakir'i
Para desen nedir?oda el kiri
Göklere uluyan kurtlar ağladı..
Öyle bir dert geldi evren perişan
Herkese ders veren euro dolarnan
Bir dirhem virüs'e kul köle olan
Dünyaya hükmeden dolar ağladı.
Çin+ Amarika piç katır doğurdu
Tüm dünyaya dönüp tekme savurdu
Buda insanlığı yaktı kavurdu
Başlarında olan yular ağladı.
Bu nasıl bir acı dağlar ağladı
Ana,baba,bacı dostlar ağladı.
Kimsesiz kalınca yollar ağladı
Hijyende zorlanan sular ağladı.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.20.12.2020.
Çok değerli arkadaşlarım.
Yazmaya başlamadan evvel
şunu peşin söylüyorum.
Ben bir partili falan değilim.
Avukat asla değilim.
Ben nacizane amatör bir şairim..
Sayın bahçeli pandemi zamanında,
Askıda ekmek diye bir kampanya başlatalım dedi.
Bu bizim çok eski bir geleneğimizdir.
Buna karşın her kafadan bir ses geldi.
Dalga geçenler oldu .
Yazık ve çok ayıp.
Yüreğinde olan ekmekten ziyade,takım elbise
Bir çift ayakkabı,Bir tane gömlek.
Pirinç,nohur vs mercimek asar
Sizinde yüreğinizde varsa eğer bir tutam sevgi,
Bir avuç muhabbet.
Bir dirhem saygı,
Birazda merhamet asın.
Sevgili gardaşlarım biz bize yakışanı yapalım.
Şu ateş çemberi içinde olduğumuz günlerde
Vatanımıza sahip çıkalım.
Oynanan oyunların farkına varalım.
Aklımızı başımıza alalım.
Karanlık güçlere yardımı bırakalım
Devlet hainlerinin değirmenine su taşımıyalım.
Sevgiler saygılar sağlıkla kalın..
Süleyman Özpınar.2020
Ufkuma doğan güneşim
Yetiş yandım sen nerdesin
Seslendim bitti nefesim
Yüce dağım sen nerdesin?
Görem dedim göremedim
Derdin neydi bilemedim
Hiç yanına gelemedim
Gönül bağım sen nerdesin?
İçim yanar söyleyemem
Ağlar kalbim eğleyemem
Sevgi ölçümü diyemem.
Yetiş yandım sen nerdesin?
Süleyman Özpınar.
Başbaşa ol doğa ile.
Meydan oku pandemi'ye
Ayrılmışsan emekliye
Şehri bırak gel köyüne.
Güzel yaşa kalan ömrü
Büyük şehir ömre törpü
Kokla köyde gerçek gülü
Şehri bırak gel köyüne.
Yaşın kemaline ermiş
Çoluk çocuk yerin almış
Sayılı günlerin kalmış
Şehri bırak gel köyüne.
Köyle kol kola yürürsün.
Gülmeyen yüzün güldürsün
Köyde yaşam sen ömürsün.
Şehri bırak gel köyüne.
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası..15.12.2020.
Bakarım komşuya derin of çekse
Ben onun derdine yanar biterim.
Yedi yabancılar bir çile çekse
O msum haline bakar biterim..
Varise bir yerde haksızlık yapan
Hasiyet şerefin parayla satan
Benim korkum varsa sade yaratan
Haksızın yüzüne çarpar geçerim...
Kul olanlar Allah için kul olur
İnsana kul olanlarsa kör olur
Kula kulluk yapmak hayli zor olur
Bunları sayfandan siler geçerim..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.14.12.2020.
Şöyle ağız tadıyla dertleşecek.
Kalmamış gardaşlık diller yok olmuş..
Tel açınca bana alo diyebilecek
Kalmamış yoldaşlar teller yok olmuş
Konuşup kahkaha atıp gülecek
Her konuda dem vurup tat verecek
Günü gün edip biraz eğlenecek
Kalmamış sırdaşlar günler yok olmuş.
Sen ezeli çocukluk arkadaşım
Şunu bilmelisin canım gardaşım
Sıkılacak el bulmak için dolaştım
Kalmamış dostlarım eller yok olmuş
Kır çiçekleri doluydu dağlarda
Dolaştığımız tüm bahçe bağlarda
Her gün uğradığım hacıpınarda
Gül ağaç kalmamış güller yok olmuş.
Gurbetten gelince beni görecek
Gardaş edasıyla koşup gelecek
Beni kucaklayıp candan sevecek
Kanatlar kalmamış,kollar yok olmuş...
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.11.12.2020.
Köyüm köyüm haşin köyüm
Bağın bahçen yeşil köyüm.
Benim için altın köyüm.
Toprak ile taşın köyüm.
Göçen gitmiş memleketten
Haz duyarım ben görmekten
Farkın yoktur bir cennetten.
Sende her gün aklım köyüm
Benim köyüm Sularbaşı’m
Orda buldum can yoldaşım
O toprakta var göz yaşım
Sen çocukluk aşkım köyüm.
O çamurlu yollar bitmiş.
Yollarına taş döşenmiş
Güzel hizmetler verilmiş
Her kul hizmet katsın köyüm.
Emek veren kul sağolsun.
Biri bin kattan çok olsun
Bunu artık herkes duysun
Gelen sahip çıksın köyüm.
Köyüm görücüye çıksın
Gelip gören hayran kalsın
Gürün Sivas bir şey yapsın
İlk ışığı yaksın köyüm.
Olsun ikinci GÖKPINAR
Bunu şahsım size sunar
Önlerinde cesur MUHTAR
Sel olupta taşsın köyüm.
Gitmezsen kimse çağırmaz
Tok aç halinden anlamaz
İstemezsen umru duymaz
Her kapıyı çalsın köyüm..
Okuyan bana gülmesin
Bu bir rüyadır demesin
Dili dönen kul söylesin
Gerçek yerin alsın köyüm.
ÖZPINAR’ım hep çağlarım
Yıllardır hayal kurarım
Görmesem kalpen yanarım
Gerçek cennet olsun Köyüm…
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.07.11.2020.
Bu gün aralık 1 dedi
Kar,kış kapıları çevirdi.
Yasaklarda ardı ardına geldi.
Ama ne yapsın bu durumda yetkili?
Mesafe,Hijyen Maske dediler.
Yalvardılar yakardılar rica ettiler
İyilikle söylenen lafı sözü kim dinler.?
Maske leri takmadılar.
Yanlarına alıp kolda taşıdılar
Kahvelerde gizli okey oynadılar
Hamde nargile pofpofladılar
Toplanıp ayin yaptılar
Salonlarda ölüme tekme attılar
Dışarı çıkıp ordaki alınan tüm virüsleri
Eşe,dosta,masum güzel insanlara sattılar
Bölesi ahlaksızlıkları
Şerfsizlikleri
Terbiyesizlikleri
Vurdum duymazlıkları bilinçli olarak yaptılar.
Bu tür insanlar,insanlıktan nasibin almamışlar
Bunlar...!
İnsanlıktan,
İyilikten.
Nezaketten
Naziklikten ne anlar?
Bunlara Hindistan Devleti gibi.
Uygularsın kaba kuvvet.
O zaman hizaya gelirler belki.
Riske atmazlar bu kadar
Masum ve günahsız milleti...
01.12.2020
Gel ağlama bu acıya
Kalbimizi deldi gitti
Kollar takılmış kancaya
Ciğerimiz yaktı gitti.
Tutamıyom göz yaşımı
Alıp gitti gardaşımı
Gardaş değil sırdaşımdı.
Kahpe felek çaldı gitti.
Çaresiz bu derdin sonu?
Bu giden gardaş tabutu
Bağlamışlar eli kolu
Bize ateş saldı gitti.
Çekmek zormuş demek kolay
Daha yeni bitti balay
Kol kola çekmiştik halay
Aklı burada kaldı gitti.
Bu gün bize düştü ateş.
Bak ağlıyor bacı gardaş
Dostlar ile gel helealleş
Bu ocakta yandı gitti..
Panemi diyerek geldi
Gelip ciğerleri deldi
Azraille ortak sanki
Canımızı alıp gitti..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.29.11.2020.
Sayın arkadaşlar bir yanlış anlamayı
Düzeltmek için bu yazıyı yazıyorum.
Bir şair hep kendi yaşadıklarını,kendi aşklarını
ve kendi hayatını kaleme almaz,
İşte bunu çok iyi bilmemiz gerek.
O günün şartları neyi gerektiriyor
veya o gün neyi düşledi.neyi hayaledip özledi.
O temalara uygun şiirler veya yazılar yazar.
Bazı tanıdık bildik dostlarımdan
Bazı tepkiler alıyorum.
ÖRNEKLER.
Ah fakirlik diyorum.
Ben aşka doymadım diyorum..
Çarık giydim dolak sardım diyorum
Keçe giyip davar yaydım diyorum.
Daha nice nice örnekler.
Sen bu değilsin neden yazıyon derler..
Neticede zaten bu bir şiir .İçinde yer yer realite,abartı,mizah,kurgu
Vs.unsurları da barındıran.
Her bir dörtlüğü ayrı ayrı ,
Değerlendirip eğlenip güle bilirsinizde..
İŞTE BEYLE
s.özp.
İşte geldi yine bahar.
Gör atanı gel Gürün'e
Her tarafta güller kokar.
Gör vatanı gel Gürün'e.
Koronadan kurtulalım.
Hasret kaldı hep kollarım
Doyası bir sarılalım
Aç kolları gel Gürün'e
Çoluk çocuk bahanetme.
Sudan bahaneler örme
Bu senede deniz görme
Kap çantanı gel Gürün'e..
Her yöreden dostlar geldi
Göçmen kuşler suya indi
Her köşemiz cennet şimdi
Kur sofranı gel Gürün'e
Gökpınardan suyun aksa
Huzurlusun karnın toksa
Hiç kalacak yerin yoksa_?
Kur çadırı gel Gürün'e.
Her gün bize baş tacısın
Abi gardaş ve bacısın.
Hahçemizde gül ağaçsın
Gör hatırı gel Gürün'e.....!:
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.04.11.2020.
Yürü doğru yolda yürü
Kurt kapacak kalma geri
Her köşede şeytan şerri
Yurt batacak kalma geri.
Hainler sardı köşeyi
Altında bomba döşeği
Namluya sürmüş fişeği
Kır kol bacak kalma geri..
Vur doğruya düşer eğri
Yardımcımız Melek Peri
Bize derler Türkün pirri.
Ölüm olsa dönmez geri..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.28.10.2020.
Yürüyorum yalpa yalpa
Duvarlara çarpa çarpa.
Görüpte sarhoştur sanma.
Dengem bozuk detay sorma.
Haberim yok yaşmı gitti?
Şarjmı gerek pilmi bitti?
Bilmiyorum aklım yitti.
Düzen bozuk detay sorma.
Kafada poroblem kurma
Her sözüme dudak burma.
Develere kaldı hurma
Yiyen bozuk detay sorma.
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.28.10.2020.
Bu dünyada zaman dolar.
Belki bu gün belki yarın.
Son dersiyin zili çalar.
Belki bu gün belki yarın.
Hiç aklına gelmedimi?
Duymadınmı tembihleri?
Net bir gün yok denmedimi?
Belki bu gün belki yarın.
Yönünü Allaha çevir
Hesap verme günü gelir
Zamanını Mevlam bilir.
Belki bu gün belki yarın.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.21.10.2020
Adını daşlara yazdım.
Geçerken okunsun dedim
Tam zirvede cana kıydım.
Çığlığım duyulsun dedim
Bunca yılın sevdasıyla
Çırpın hayat kavgasıyla
Ben bu aşkın davasıyla
Ağır mahkum oldum dedim..
Cezam ağır biliyorum
Ölümüne seviyordum
Zaten her gün ölüyordum.
Ölüm bire düşsün dedim...!
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.19.10.2020.
Gençliğimizde kavaklıklarda
Tohma çayı kenarlarında
Derdelan şarabı içerken
Bardak bile bulamayıp.
Tepeye hondiklerken
İşte o zaman derdikki
İçiyorsam vardır bir sebebi.
Lan bizim sebebimizden ne olurki?
Ya bir kırık meselesi.
Yada gençliten gelen efelik sesi.
Şimdi bu koca koca adamlara ne demeli?.
Nasıl göze alır içipte ölmeyi?
Yahu bu sizde bulunan can
Ne kadar beleşki.
Göz göre göre.
İstiyorsunuz ölmeyi?
Yoksa bu can bilinmez bir yerden
Size mirasmı geldi?
Anca miras malları
bu kadar kolay harcanır
Değeri çok önemli değilki
Gelen paraya bakılır.
Sevgili arkadaşlar
Bu can Allahın bize bir emaneti.
Bu emanete yapmayın hıyaneti
Allah tiryakilere ikrahını
Birazda versin sabrını.
Bunu yapan şerefsizler...!
İçkiye sizde katmayın zehirler...!
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.17.10.2020.
Bunların hepsi
Gürün'ün gülleri.
Büyüğü küçüğü
Yüzde doksanı gürünlü
Gürününde gülen yüzleri.
Birçoğunu kaybettik.
Bazılarının cebinde yok metelik.
Kiminin ayakkabısı delik.
Kimisinde var sadece bir terlik.
Bunlar yardanın emaneti bizlere.
Kimilerininde anıları var hepimizde
Bir pala mahmut veya Behzat dede.
Mesala divane Hacı Mehmet emmi.
Kimse unutamaz Corcu Halil'i.
Bunlarda gürünümüzün gülen yüzleri.
Kaybettiklerimize Allah rahmet eylesin
Şu an hayatta yaşayan güllerin
Ömürlerinin uzun sağlıklı olmasını dilerim.
Önce Allha.sonra Gürün halkına
Emanet olsunlar derim..
Saygılarımla.
İnsan insanı insanca sevmeli
Sır verdinse ona sırdaş demeli.
Atılmışsa artık dostluk temeli.
Uzak durma artık yaklaş demeli.
Bizler bu dünyaya geldik geleli
Hep gardaşız ezelinden ezeli.
Varmı şu dünyada aşktan güzeli
İnsan sevdiğine can baş vermeli..
Aldık silahları giydik miğferi
Aynı topraktadır anlımız teri
Hep beraber gördük hainden şerri
Bunarada artık gardaş demeli.
Biz bizi tanırız ademden beri
Her insanın kalpte ayrıdır yeri.
İnsanlığı yayan insanlık piri
Bunların hepsine paydaş demeli.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.08.10.2020.
Eli yüzde geçti bayak.
Canilerden yemiş dayak.
Kendiside yalın ayak
Êle diken olan çocuk..
Dudağımda hecelerim.
İsmin neydi bilemedim
Katran rengi gecelerin
Izdırabın çeken çocuk.
Ah be guzum sen ağlama
İsyan etme yaradana
Bu bir sınav insanlığa
Doğru yolu seçen çocuk.
Ana işkenceden bezmiş
Sınırları zorla geçmiş
Açlıktan nefesler bitmiş
Son suyunu içen çocuk.
Dünyanı bumu daralttı?
Vurdu hayatın kararttı
Onuda Allah yarattı
Bırakın yaşasın çocuk.
Sanki rüyadan uyandı.
Emeği bulduğun sandı
Üstüne mermiler yağdı
Tek kurşunla ölen çocuk.
Onun suçu doğduğu yer
Obir sabi bulduğun yer
Dua edip şükürler der
Bu dünyadan göçen çocuk.
Kahbe millet ocağında
O an Yunan toprağında
Anasının kucağında
Son nefesin veren çocuk..
Suriyedeki baskılarla göçe zorlanan
Önce gelip Türkiyeye sığınan.
Daha sonrada Avrupa yollarında kalan.
Çocukların övkülerini konu alan
Dörtlükler…!
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.05.10.2020.
Bu hainler hiç bitmedi.
Sanırım zamanı geldi...
Yaşım geçti yetmişleri
İnşallah sonları geldi..
İyi gitmez hoşlarına.
Gelecek var başlarına.
Düştüler korku telaşa
Onların tımarı geldi..
Bunların son çırpınışı..
Sahip bağlasın yuları.
Bak hazır bizde ahırı.
Yepyeni yuları geldi..
Üzülme sen efe oğlu.
Onlarında tuzu koktu.
Çok yakında gelir sonu.
Mevlamın tufanı geldi...
s.özp..
Terör odaklarından yardımlar bekler
Sıkıyı görünce bak motorlar tekler.
Türk geliyor deyince göçünü yükler
Topuk değsin popoya kaçın erkekler.
Bir söz vardırki bizde hiç unutulmaz.
Êl âlem hacatıyla ustalık olmaz.
Pehlivanın şalvarı uşgursuz olmaz.
Toplayıp şalvarıda kaçın erkekler...!
Vur Azerbaycan vur ta sonuna kadar.
Gitsin geriye virüslü yarasalar.
Türk toprağında sizin ne işiniz var.?
Çek arabanızıda kaçın erkekler..
Şair Süleyman özpınar..
Şiirin Hası.30.09.2020.
Ta ezelinden ayrılmaz ikliyiz.
Biz hem Azeri hemTürkiye'liyiz.
Dosttan öte bizler eski kardeşiz.
Biz hem Azeri hemTürkiye'liyiz.
Azerbaycan korkma biz sizinleyiz..
Uykudan uyanda bak etrafına.
Hele kimler var senin karşında.
Sen ne gezersin komşu toprağında.
Biz hem azari hemTürkiye'liyiz.
Azerbaycan korkma biz sizinleyiz..
Hele bir bak gardaşım biz burdayız.
Kollar uzun kim darda biz ordayız.
Unutma Osmanlı torunlarıyız.
Biz hem azeri hemTürkiye'liyiz.
Azerbaycan korkma biz sizinleyiz..
Terör uşağından medet umanlar.
Görmedinmi yarı yolda kaldılar.
Türkiye eski Türkiye sandılar.
Biz hem Azeri hemTürkiye'liyiz.
Azerbaycan korkma biz sizinleyiz..
Arkalarına bakmadan kaçtılar
Şimdide sizemi gelip sığdılar?
Gördük nice nice Ermenistanlar.
Biz hem Azeri hemTürkiye'liyiz.
Azerbaycan korkma biz sizinleyiz..
Şu yalan dünyaya geldi geleli.
Cefalar içinde giden kullar oy.
Yaşları kemale erdi ereli.
Aşkını saramayan kullar oy.
Gurbeti alladında pulladın.
Genç yaşımda gurbet ele yolladın.
Şu dünyada ben aşkıma doymadım.
Bu gurbette heba oldu hallar oy.
Oy dedikçe oyuluyor ciğerler.
Hep günler boyunca haberler bekler.
Bazan durur yürek bazanda tekler.
Bu hasrete dayanacak canlar oy.
İç özpınar suyundan aşkına doy.
Gül bahçene fide dikersin her boy
Fidelerin diplerini derin oy.
Meyve versin çiçek açan dallar oy...
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.26.09.2020.
Bu dünya çok kalleş oldu.
Çarpmasınlar sizi oğul.
Her canlı bir ateş oldu.
Yakmasınlar sizi oğul.
Bulutları yoldaşın bil.
Yıldızları gardaşın bil
Melekleri sırdaşın bil.
Sıkmasınlar sizi oğul.
En ufak bir zorda bile.
Hep atalar sözün dinle.
Sarıl mevlamın ipine.
Sarkmasınlar size oğul..
Özpınarda bir babadır.
Bundan size hep yalvarır.
Bazıları bir yılandır.
Sokmasınlar sizi oğul..
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.15.09.2020.
Arkadaşlar bitti tatil sezonu.
Şiirler yazmanın zamanı geldi.
Toplandı sermaye işlendi konu.
İşte şimdi yazı harmanı geldi.
Gezdik memleketi dostları gördük.
Temelin atıpta duvarın ördük.
Korona engeldi uzaktan güldük.
Göz feriyle dizin dermanı geldi.
Herkese selamlar gurbet êlinden.
İyiki varsınız düşmez dilimden.
Altı yıldır beraberiz sizinlen.
İşte o yılların devamı geldi.
Tüm arkadaşlarıma
Sevgiler sunuyorum.
Allaha emanet olun,
Sağlıklı günler diliyorum.
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.10.09.2020.
Yok elimde imkan, olsaydı eğer..
Memleket taşına basar gezerdim.
Bir elde kalemim birinde defter..
Memleket aşkını yazar gezerdim.
Çakılı mercandır,toprağı altın.
Birkaç dörtlüklerle olursa katkım.
Gurur duygusuyla yücelsin bahtım.
Tohma göleğinde yüzer gezerdim.
Memleket sevdası işlemiş kalbe.
Çare ararım tüm sezdiğim derde.
Sevdasına yanıp gezdiğim yerde.
Beynimde derdini çözer gezerim .
s.özp.
Dedo Çok güzel olmuş video,
Yapanların ellerine seninde yüreğine sağlık
Öpüyorum ellerinden
Güzel yürekli koca yürekli babam....!
*****
Çok teşekkür ederim oğlum.
Öpüyorum gözlerinden guzum
Benim ilk göz ağrım
İlk evlat sevgisini sende tattım.
Sen böldün uykularımızı.
Gece yarılarında.
Salıncak ta yoktu o zamanda
Hemde bir çarşaf arasında.
Sallardık seni saatlarca
Uyanıpta ağladığında.
Ben bir ucunda annen,bir ucunda.
Bakar bakar gülüşürdük gözünü açtığında
Mutluluğumuzun ilk meyvesi.
O meyveyi yemesekte
Damakta hissederdik o lezzeti
Büyük bir huzur verirdi seni sevmesi.
İki aşkın arasına ilk sen girdin farkındamısın.
İki sevgiyi sen kıskandın
Girdin aramıza.
Ben elimi uzattığımda vurdun el uçlarıma.
O minicik pamuk gibi parmak uçlarınla.
Büyüdün şimdi sen öyle sanıyorsun amma
Sen hâlâ o küçücük bebeğimsin.
Benim gözümde hiç büyümemişsin.
Aynı hiç eksilmemiş olan sevgin.
Boynuma dolanan o minicik ellerin.
Hep aynı o günkü gibi bunu bilesin
Allah sizlerin acısını bana göstermesin.
Yüce mevlamdan tek dileğim.
Seni seviyorum..
Baban.....
Kızlar hep ağlarlar gelin giderken.
Yeterki Ucunda ölüm olmasın.
Yüz güler baba evine dönerken.
Yeterki kırılmış gönül olmasın.
Uçup gitsin kursun yuvalarını.
Mutlu yaşasın ay ve yıllarını
Hiç unutmazlar bacı gardaşını.
Yeterki kırıcı sözün olmasın..
Süleyman Özpınar.
Kartal idik olduk serçe.
Uçuyoruz gündüz gece.
Çoluk çocuk emredince.
Yürüyoruz ince ince.
Bunlar bizim kaderimiz.
Dayanmıyor yüreğimiz.
Bitti artık direncimiz.
Düşüyoruz günden güne.
Yaş ulaştı seksenlere
Teslim olduk Cahillere.
Hasret kaldık eskilere.
Gülüyoruz bu hallere.
Yardım edin diye el açan
Bir lokmaya muhatcolan.
İşte bunlar yemende ,
Yaşamaya çalışan
iki insan.
Hemde müslüman.
Bunları gör Türkiye'yi beğenmeyen.
Açlık var,yoksulluk var diye nara atan
Celep horozlar gibi her yerde çırpınan.
Etrafa devlet ve millet hainliği saçan
Zavallılar,bakın bakında bunlara.
O hamile gibi senden önce giden.
Göbeğinden utan..
Keşke sende insan olsan .
Bu insanlara el uzatsan.
El uzatamıyorsan .
Her şey için zırvalıyan.
Keşke o çeneni tutsan..
s.ö
Bir zamanlar Sivastan bir takım yetkili kişiler
Bizim köye gelip.
köyü örnek köy yapmak istiyoruz demişler.
Devlet sizden bir lira dahi istemiyecek
korkmayın diye yalvarmışlar.
O zamanın köy yetkilileri .
muhtarı azası vs hepten karşı çıkarlar.
Bunu o zaman kabul etselerdi şimdi sularbaşı
Gükpınardan dahada güzel
çevrede en değerli bir köy olacaktı.
Yazları yerli yabancı turistlerle dolacaktı.
Gürün ayarında şirin bir hal alacaktı.
Biz hep böyleyiz dereyi görmeden paçaları sıvarız
Gökpınar suyu elden giderken.
Termik santral darende sınırları içine yapılırken.
Kimsenin gıkı çıkmadı
Kanal boyu gürün arazileri
bu sudan istifade etmeli şartını alamadılar.
Santralden bir gelir payıda gürüne olsun diyemediler.
Şimdi herkes gökpınar sahibi,gökpınar sevdalısı oldu.
Gökpınara dokunmayın....!
Senelerdir dokunan olmadı neoldu?
Bir pazar gidiyon oturacak yer yok.
Dinleneyim diye gidiyon
tansiyonun tavan yapıyo geri geliyon.
Ya bırakın dokunsunlar.
Oraya bir şehir kurmazlar korkmayın.
Kimseyede peşkeş çekmezler.
Ne güzellik yapılırsa Gürün içindir.
İlk önce adam gibi bir yol yapılsın.
Etrafı genişlertip oturma alnlar yapılsın.
Öndeki yeşil alan o eski kokmuş bataklıktan kurtarılsın..
Herkese sevgiler ,selamlar.Allaha emanet olun.
En başta sağlıklı olun
herşey hakkımızda hayırlısı neyse o olsun.
İstemezuk diye diye.
Kone kaldık işte öyle
Ne yapalım açık söyle
Asırladır köyüm böyle.
Köprü yapsan ağaç kesme.
İhale ver peşkeş çekme.
Su bağlama aksın çeşme.
Bu nasıl bir zihniyetse.
Senede bir kere gelmez.
Gökpınarım nerde bilmez.
Cennet yapsan gözü görmez.
Yak mangalı küle üfle...
Faydan yoksa zarar verme
Boş laflarla dostun germe
Çok soğuktur göle girme.
Yak mangalın bak keyfine.
Bu Gökpınar hepimizin.
Altında ne var tepkimizin.
Bilmem bu konuda bana katılırmısınız arkadaşlar?
Bu televizyonda çıkıp çok bilen olarak konuşanlar
65 yaş üstü insanların hepsini yatalakmı sanarlar.
Mevlüt okutan,balon uçuran.maskesiz dolaşanlar.
65 yaşın altı sorumsuzca davranıp virüs saçanlar.
65 yaş üstü insanları aylardır şamar oğlanı yaptılar.
65 yaşa izin verildi.şimdide gurcalamaya başladılar.
Gidip memleketteki eşine,dostuna ,toruna sarılırlar.
65 yaş üstünü ne zannediyo bu zavallı insanlar?
Gidiyolar ama orda hastane yoksa ne yaparlar?
Gözümün içine baka baka aynen böyle diyorlar
Bizde bir kişi için avrupaya uçar,ambulans uçaklar.
Bunu düşünemeyecek kadar cahilce konuşanlar.
Bunlar konuştukça benim tansiyonumu çıkardılar.
Hanım en iyisi kapat televizyonu benim uykum var...
Şimdi bulmuşlar bedavadan ,
Böyle cennet gibi vatanı.
El kadar bebe affetmez
Bu vatana hainlik yapanı.
Bir karış toprağını değil
Bir çakılını yaban ele satanı.
Kim olursa olsun tanımam
Evlat,Emmi,Dayı,Babamı..
Didişmeyi bırakın bre gafiller.
Bak elin ovalayıp durur.
Etrafta sürü sürü köpekler
İşte sizde şimdi akılı olun
Olmazsanız bize çökerler.
Şu an korkumuz yok
Yedikleri taşı iyi bilirler.
Hani eskiler şöyle derler.
İti döğme korkut o yeter
Ama biz korkutup dövdük.
Bilmem buna ne derler.
Boş ver ne derlerse desinler.
Biz vurmaya devam edelim.
Suriye akıllandı biraz sanırım.
Şimdi Libya'da kaldı aklım.
Hafteride bir güzel haklıyalım.
Şöyle bi Ak Deniz turu atalım
Hastaneler artık tamamlandı .
Yollar,tuneller köprüler açıldı
KORONA'da ufak ufak yol aldı.
Hele birde yakın zamanda,
Kanal İstanbulu bir açalım.
Dünyanın ağzını açık bırakalım.
Önce içerdeki devlet hainlerini
Daha sonra dıştaki hainleri
Göbek ortasından çatlatalım.
Yeterki biz birlik olalım.
Birbirimizin ellerinden tutalım.
Hayranı oluruz tüm dünya'nın.
Gelin bizimle beraber olalım.
Diyerek Avrupa bize yalvarsın.
Ben ufukta onu görüyorum.
Sade bir vatandaş olarak
Bir taraf olmadan söylüyorum.
Türkiye artık eski Türkiye değil.
Aştı yeniledi her konuda kendini
Yıktı parçaladı beton bendini.
Yağmurdan doymuş seller gibi.
Önünde artık kim durabilirki.
Sene iki bin yirmi üçtür hedefi..
Şair:Süleyman Özpınar.
3o.05.2020.ŞiirinHası.
Bir yaz mevsimi.Temmuz
ağustos aylarıydı sanırım.
Günlerden cuma.
Gürün tohma çayı kenarı
Bir binanın ikinci katı.Dört kafadar terzi.
Çalışırken bu pazar neler yapalım.
Sorusu aklıma geldi.
Dediler bu hafta sonu gökpınara gidelim.
Benim öyle bir memleketim varki.
Dünyalar verseler değişmem seni
Kement'le bağlanmış köleyim sanki.
Çarmığa gerseler değişmem seni..
Dağında yetişen tek bir çiçeği.
Taş başında öten yavru kekliği.
Göleğinde yüzen yeşil ördeği..
Kanıma girseler değişmem seni..
Hiç gelemedik o gençlik yılından.
Gelmeye fırsat yok ah ile vahtan.
Baktım yarım asır gitmiş aradan.
Bizide gurbete attı yaradan..
Çileyi kendimiz seçtik aslında..
Kablunbağa gibi evim sırtıma.
Diyar diyar gezdik gençlik çağında.
Hep yanıp dolaştık Vatan aşkıylan..
Sabır diye diye yandık aylardır.
Sabır taşında bir direnci vardır.
Belayı başımıza veren mevladır.
Mevalam vermişse bilki kaldırır..
Yalnız biz değiliz dünya diz çöktü..
Göklere uluyan kediye döndü.
Değişti bu koca dünyanın yönü..
Bilmem şimdi yönü hangi yanadır?
Etrafın çevirmiş hep ulu dağlar.
Burayı mevlamız bizlere saklar.
Bizde doğar gidip yadele akar
O şimdi üzgündür hemde stemkar.
Sahip çıkamadık şu güzelliğe.
O zaman Gürün uyurdu herhalde.
O güzeli alıp kaçtı Darende.
O şimdi üzgündür hemde stemkar
Gökpınara nasıl sitem ederiz?
O cana can katan lakin dilsiz.
Onu yadellere veren bizleriz.
O şimdi üzgündür hemde stemkar
Şair:Süleyman Özpınar.
15.05.2020.Şiirin Hası.
Bal yenmiyor çok şireli.
Evlere virüs gireli.
Üç ay doldu aşk göreli.
Evlere virüs gireli.
Yatak yorgan ayırdılar.
Hanım koca yabancılar.
Akşama başlar sancılar
Evlere virüs gireli.
Görüşmeler sanal oldu.
Sevişmeler hayel oldu.
Öpüşmeler rafa kondu.
Evlere virüs gireli..
On sekizlik bekar olduk.
Uzaklardan bakar olduk.
Gölgelerden korkar olduk.
Evlere virüs gireli..
Şair:Süleyman Özpınar.
11.05.2020.Şiirin Hası.
Bakan gözler bir dost arar.
Bir dostluk var akla zarar
Kol açılır beden sarar
Sara bilsen ömrün uzar.
Haydi dostlar geri dönün.
Gel gör tanı bura Gürün.
Hele birde gelip görün.
Bir yıl kalsan ömrün uzar.
İkinci kuşaklar gelsin.
Bura ata yurdum desin.
Isbanaklı çörek pişsin.
Bir koklasan ömrün uzar.
Sen bilmezsin baban bilir.
Gürün dersen yağı erir.
Petekte bal akala gelir.
Baldan tatsan ömrün uzar.
Yık bendini ak ÖZPINAR.
Suyun gözesinden kaynar.
İçenler hep zemzem sanar.
Bir tas içsen ömrün uzar..
Şair:Süleyman Özpınar.
11.05.2020.ŞiirinHası.
Banane sizden.
Êlden alemden.
Sizin telveli kahvenizden,
Sağa sola caka ve cilvenizden.
İnan burda ben yorulmuşum
Bağdaş kurup oturmuşum.
Şöyle ağız tadıylan,
Söğüt gölgesinde otururken
O buz gibi ayranı içerken.
Başka kimseyi görmem.
Êller oturmuşsa ,
Yaldızlı koltuğunda
Muhabbete dalmışsa ,
Ağızlar ulaşmış ta kulakta.
Hiç ilgimi çekmez.
Yalandan kahkaha.
Banane onların muhabbetinden.
Ben duvar dibinde çömelip.
Bir dostla beraber.
İki cor'un belini kırarken.
s.özp.
Unuttuk şöyle ağız tadıyla.
Güle bilmeleri unuttuk.
Kahkahalar atarak evin halkıyla.
Cibelmeyi,söz etmeyi unuttuk.
Akşam olunca sofra başında.
Gecikmiş atası yetmiş yaşında.
Bir lokma rızkı var o gün aşında
Oturupta gözlenmeyi unuttuk.
Bunların hepsi korona'dan önceydi.
O günler nede güzel günlerdi.
Toplayıp hapsetti bütün milleti
Dışarıda gezmeleri unuttuk.
Bakıyorum hepsi kaldı mazide.
Siz durun ben ağlarım herkes yerine.
Daha açmamış domurcuk güle.
El uzatıp koparmayı unuttuk.
s.özp.
Bu millete akıl sır ermez oldu.
Çok büyük işleri başarmış sanki.
Aynada aşgarın göremez oldu.
Modanın peşinden koşarmış sanki.
Eğerki kıllanmak modaysa şimdi.
Sahne fet eder komşunun biri.
Pek zayıf gençliğin halve gidişi.
Ne yapacağını şaşırmış sanki.
Yokmu giyinmenin normal ölçüsü?
Çarşaf peçe oldu bayan örtüsü.
Gençlik,yaşlı,hemde köylüsü.
Hepsi birbirine garışmış sanki..
Şair Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.02.05.2020.
Gece ayak sesine kulak veren.
Anında hissedip ona dur diyen.
Göğsünü cephede hedefler eden.
Toprağı için can veren askerim.
Günlerce sıcak yatak görmedin.
Bir gün olsun sıcak çorba içmedin.
Sen gece demedin gündüz demedin.
Bayrağı için can veren askerim.
Ben siz gibi Türk ve türk oğluyum.
Sizler varken derin çıkar soluğum.
Sen nöbetteyken ben huzur doluyum.
Sancağı için can veren askerim.
Karlar diz boyu sen yine cephede.
Kaşlar çatık eller hazır tetikte.
Sevdiği yol bekler beben beşikte.
Vatanı için can veren askerim.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin hası.02.05.2020.
Şu gürün’ün sevdasıyla aşkıyla.
Bu garip’te yanıp gitti desinler.
Hiç gerek yok fazlasına coşkuya.
Bir garip’çe gelip geçti desinler.
Yazıp çizdi Gürün için her şeyi.
Göz önüne serdi bağı bahçeyi.
Ayırmazdı asla gündüz geceyi
Mum gibi eriyip bitti desinler
Böyle gerçek bir dost bildi bizleri.
Hep gülerdi dosta bakan gözleri.
Zıpkından acıydı bazı sözleri.
Birkaç kalbi delip geçti desinler.
Özpınardan suyu içer kanasın.
Susuz kalma güneş vurur yanarsın.
Tomurcuksun hiç açmadan solarsın.
Bu zorluğu bilip seçti desinler.
Şair:Süleyman Özpınar.
01.05.2020.Şiirin Hası.
Dilim düzgün dönerek,
Selam vere bilmişsem.
Gelişini görerek
Aşkla bakıp gülmüşsem.
El açıpta mevlama ,
O an şükür demeli..
Ya Allah’ım diyerek,
Oh ,yerimden kalkmışsam.
Sağ salimce gülerek,
Ayak üstü kalmışsam.
El açıpta mevlama ,
Sana şükür demeli..
Aldığım yemeğimi.
Hiç yerlere dökmeden.
Çektiğim nefesimi.
Tekrar geri verirken.
El açıpta mevlama ,
Sana şükür demeli..
Akşam gir yatağına,
Sabah salim kalmışsan.
Huzur dolu kalkıpta.
Uykuların almışsan.
El açıpta mevlama ,
O an şükür demeli..
Yenilen nimetlerin,
Tatlarını almışsan.
Söylenen tüm sözlerin.
Tam eksiksiz duymuşsan.
El açıpta mevlama ,
Yarab şükür demeli..
Şair:Süleyman Özpınar.
29.04.2020.Şiirin Hası.
Yıllar geçti bir temaşa.
Bu kalbim hep boş giderim.
Aha geldim son yaşıma.
Gözüm dolu yaş giderim.
Dokunmayın sol yanıma.
Bu can dayanmaz sacıma.
Vedalaştım baş tacımla.
Gitsemde birhoş giderim.
Ateş söndü doldu baca.
Azrail takınca kanca.
Haber saldım eşe dosta.
Gelmezse sarhoş giderim..
s.özp.
Gürün'ün hep eski halini
Hayellerim sanki bir rüya gibi.
Nedenini pek bilmem ama,
Şimdi bizlerde evde karantinada.
Eski yeni hayal kurmakta.
Ne hale koydun bizi.
Ulan şerefsiz korona....!
Hasret goydun eşe dosta.
Uzaktan bakar olduk çoluk çocuğa.
Bürünüp geldin görünmez bir postla.
Hiç tanımaz zengin veya fukara.
Allahım nolur yalvarırım sana
Başımızdan gitsin artık bu bela..
s.özp.
Köy yemeklerim nerde?
Sosyeteye teslim olduk.
Son halimiz görsen anne.
Hazırlara teslim olduk.
Eskilerden ne galdıki?
Hep beraber gitti sanki.
Hani tatlı,nerde ekşili .
Makarnaya teslim olduk.
Hani ekmek hani kete.
Katıksız ye kerte kerte..
Şimdi hanım oldu körpe.
Bakkallara teslim olduk
Pişer tavana asardık.
Üstüne sofra kaplardık
Biz o tada hasret kaldık.
Fırınlara teslim olduk.
Rüya oldu un helvası.
Dünya değen un çorbası.
Her lezzete beş basardı
Pizalara teslim olduk.
İçli köfte gitti gelmez
Yapmasını gençlik bilmez.
Çörek bize selam vermez.
Bazlamaya teslim olduk.
Ekşili köftemiz noldu?
Kurutulmuş kemik boldu
Üçgen mantı gelmez oldu.
Tarhanaya teslim olduk..
Özpınar bunlarla doydu.
Son durağı gurbet oldu.
Hani eski tatlar noldu.
Boş tatlara teslim olduk.
El cebine yetişmeyen.
Densizlere git korona
Yeyip yeyip gevşemeyen.
Domuzlara git korona.
Teröre dostum diyenin
Cambaz ipe un serenin.
Devlet'e zarar verenin.
Damarına gir korona.
Ahıra girip musuruna baktım
Az önce bıraktığım yemi hemen bitirmiş.
Bana doğru masumane bakıyordu.
Lan ne zaman yeyip bitirdin hemen dedim.
Abooo sadece bu bir cümleyi konuştum.
İnek dile geldi sanki gudurdu.
Açtı ağzını yumdu gözünü.
Ağzıma tıkadı bütün sözümü.
Saydırdıda saydırdı.
Ey vicdansız insan evladı diyerek başladı..
Bir düşünsen sizde hiç utanacak yüz varmı?
Danalıktan kurtulup geldim ergenlik çağına girdim.
Bundan sora neler ,neler verdim .
Sayayım istersen ?.
Bir yavru verdim aile ocağına.
Kovalar dolusu süt verdim coluk çocuğa.
Bir avuç ot versen kalktın başıma.
Üstüne üstlük birde gütürüp koştun kara sabana.
Akşam eve geldim aç karnına.
Kovayı alıp geldin yine süt sağmaya.
Sağdın sütü önce zıkkımlandın.
Kalanınıda yoğurt çaldın.
Kilolarca peynir yaptın.
Yoğurt yayıp topak topak yağ çıkarttın.
Bahçe gübreni bizden aldın.
Biraz yaşlanıp çaptan düşüncede etlik yaptın..
Param prça parçaladın.
Her parçamdan faydalandın..
Eti yedin dua dahi etmedin.
Patımı bağırsağım deşip döktün.
Her parçamdan ayrı yemek yaptın.
Kafadan kellepaça ,yanına beyin salata.
Etli kemikten haşla.
Bağırsaktan mumbar dolma.
Boynazlardan bıçak sapı ,
Postumuzdan ayakkabı.
Kuyruğumdan at’a kamçı.
Kemiklerden boya oje,
Tırnak bile yarar işe.
Sade sağlam kaldı arka derken….!
Birde pöçük çıktı meydana.
Pöçüğümüde yedirdiniz halka .
Pöçük için millet girdi kuyruğa.
Allah islah etsin sizi .
Allah kurtarsın sizin elinizde bizi ..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.16.04.2020.
İki oda evin olsun.
Kış olsada git köyüne.
Bir kanepe soba konsun.
Boş kalsada git köyüne.
Köyde güzel yeri seçin.
Bir kaç külek tahıl ekin.
Böyle kara günler için.
Kar yağsada git köyüne.
Yerleşmeniz şart değildir.
Önemli olan temeldir.
Gençler dönmeye engeldir.
Hiç nazlanma git köyüne
Yine İstanbulda TOKİ 2020 yılı
sosyal konut çekilişleri yapıldı.
Ne yazıkki sonuç hep aynı.
Malisef karşımızdaki yazı
Noter huzurundaki çekilişte hak
kazanamadınız.mesajı ,
Artık bu çekilişlerden ümidimiz kalmadı..
Çevremdeki hiç bir kimseye çıkmadı.
Bu konutlar kime çıkıyo bilmiyoruz.
Ama bizim son yaşlarda en azından bir
Ben demiyom valla Sayın Seyit
Hocam asıl hikayenin özü hocama aittir
.Bu illetin ismi Korona değil Kör anaymış.
ÇİN bunu anca bu kadar türkçeleçtirmiş.
Covit 19 a da Cavit demişler.Bunlar
Çine türkiyeden gitmişler.Kör anayla oğlu cavit.
ULAN KORONA
Senin iki gözün kör ola
Korona madurları olduk
Kaldık dört duvar arasında.
Girdiğimiz karantinada
Bir ayı geçgin zamanda.
Kendimizi evimizde izole ettik.
Bu günde güzel bir hava farkettik
İşte bir hafta sonunda.
Güneşi.gördük şükürler olsun Allaha.
Balkondan etrafı seyrediyorum.
Şimdide sokağa çıkma yasağı var
Anca beraber kanca beraber .
Haydi hep beraber dediler
İki gün olsun oda yeter
Gerçekten özlemişiz dışardaki havayı.
Ama bu geçen bir aylık zamanı
Yeterli bulmadık mikrobun önünü almaya
Hele bir müddet daha
Devam diyecez evde kalmaya.
Herkese sağlıklı günler .
Saygıyla mayalanmış
Sevgiyle yoğrulmuş.
Kucak dolusu
Gerçek dost selamı var.
Değerli dostlar..
s.özp.
Nice kara günler gelip geçti be
Şu 70 yıllık ömrümde.
Teker teker göğüs gerdik hepsine.
Saymak mümkünmü bir düşünsene?
Demiştik işte bu yıllarında doğanlar,
Artık birer yürüyen tarih oldular.
Muhayyet olun bu nesile.
Kırmayın,incitmeyin hür yaşasınlar.
Ama sanki bu kitleyi hedef aldılar.
Hem korona virüs hemde insanlar.
Belediye araçları bedava dediler.
Her yaşta kişilerin güzüne battılar.
Bedava kartı bastık yamuk baktılar.
Bakarkende karnından homurdandılar.
Vay kara günlü gardaşlar.
Her şeyi gördük ve yaşadık.
Çeşit çeşit darbe yaptılar.
Bir sizden bir bizden deyip astılar
Asala,pkk yaratıp nice genci vurdular.
Yarım asırdır bir çare bulamadılar.
İşte 2018-2019 a kadar
Bu iki yılda şükür kökünü kazdılar
2 yılda üç yılda bir seçim yaptılar
Hükümet yıkıp hükümetler kurdular.
Aç koydular susuz koydular.
Uzayıp gitti ardı ardına kuyruklar.
Çeşit çeşit soğuk sıcak savaşlar.
Her yörede şiddetli depremler.
Toprak altında çığrışarak ölenler.
Anasız babasız kalan bebeler.
Tüm evlatlarını kaybetmiş ana babalar.
Hele 2020 ninde her yıldan başka bir farkı var.
Bu yıla girelide başımızdan eksilmedi belalar.
Görmediğimiz bir nusibet vardı bu yılda.
Başımıza musallat oldu birde Korona.
Allah sonumuzu hayır eylesin.
Bundan daha kötü bela vermesin.
Elden bişey gelmiyor dua edelim..
Herkese sevgiler selamlar.
Herkese sağlıklı günler dilerim.
Evde kalıp güzel günler bekleyelim.
s.özp.
İstanbul'da yine sevimsiz bir hava var.
Birazda şiddetlice esen rüzgar.
Sıkı cam aralarından içeriye sızar.
Bizlere çeşit çeşit ıslıklar çalar.
Bazanda güler kahkahayla.
Oda bizimle dalgasın geçer.
Hani bizi hapeylediya korona.
Vay be gülünç oldu.
Göklere uluyan insan oğlu.
Ufacık bir mikrop bizi esir aldıya.
Hani koca dünya.
Bu hususta.
Aciz kaldıya.
İşte rüzgarda onun için gülüyo valla..
Trump çıkıp dünyaya nutuk çekerdi.
Sağa sola akıl verirdi.
Hele avrupa,
Her gün bizimle dalga geçerdi.
Bu arada bazı şimarıklarda,
Kendi kendine cibelirdi.
Bu can ne gadar datlımış.
Dünya pustu.
Konuşan diller sustu.
Herkes kabuğuna çekildi.
Bu arada Çin işi bitirdi.
Şimdi dünyaya seyirci.
Es be deli boyraz es biraz şiddetli.
Al götür başımızdan.
Bu Korona denen illeti.......!
S.Özp.Şiirin Hası.2020.
Gürünü özleyen gelsin.
Gül koklama zamanıdır.
Bir sıla-i rahim dersin..
Dost yoklama zamanıdır.,
Tohma çayı akar gider .
Gürün'ü ortadan böler.
Bahar geldi açar güller.
Tam koklama zamanıdır..
Ey saygı değer millet.
Mademki başımıza geldi bu illet.
Nolur pes etme sabret
Sabır her derdin ilacıdır.
İşte buda bir çeşit savaştır.
Düşman kurşunundan insan nasıl saklanır?
Cepheye siper kazıp ardına saklanır.
Sende evini sper gibi kullan.
Sanırım cepheden daha rahattır.
Suyu tasarruflu kullan diyenler..!
Şu karanlık günde sizi kim dinler.
Tedbiri önceden alsaydın beyler.
Millet can derdinde sizi kim dinler.
Dört tarafın denizlerle çevrili.
Size vermiş mevla akıl fikiri.
Ufku görüp almadınsa tedbiri.
Bu günler geçince sizi kim dinler.
Hayırlı sabahlar güzel dostlara.
Şu an itibarıyla İstanbul'da .
Öyle bir hava varki.
Adeta kâbus gibi.
Bizlerin bırakın parklara gitmesini.
Camdan baksan keser nefesini.
Korana vüsünden daha tehlikeli.
Balkona çıktım zor görüyom 50 mt öteyi.
Devlet yetkililerinin sözünü dinlemeli.
Bak ne diyo tüm devlet büyüklerimiz
Kaybetmeyelim siz bizim yaşayan tarihlerimiz.siniz
Çok şeyler var sizlerden öğreneceğimiz.
Unutma en güzel yaşanacak yer kendi evimiz..
Evinde kal üzme görevlileri.,
65 yaş üzeri Ahmet emmi Mehmet emmi.
Bak Devletimiz seviyo bizleri...
Herkesese sağlıklı ve vürüssüz günler.
Selamlar sonsuz sevgiler.
Allaha emanet olun.
s.özp.Şiirin Hası.2020.
Ayak altı oldu izzet ve onur.
Biz niye böyleyiz bilsek ne olur?
İnsanlık bozuldu yolları çamur.
Tertemiz yollardan gitsek ne olur.?
Tövbemiz kabul eyle yaradan.
Edep,haya,șükür kalktı aradan.
Ayrı düștük eski kültür töreden.
Artık aklı bașa alsak ne olur.?
Hızla gelip ÇİN'i yakıp kavurdun.
Anayı kızından ayırdın virüs.
Küllerini tüm dünyaya savurdun.
Dostları dostundan ayırdın virüs..
ÇİN'ler tutup avrupaya yolladı.
İran sonu kapımıza dayandı.
Gelip bizden yirmi otuz can aldı.
Yaşlıyı parklardan ayırdın virüs.
Yunanistan akıllı ol bu günlerde.
Mırıldanıp durma kendi kendine..
Devamedersen bu çatlak seslere.
Türk askeri gelip aklını alır.
Ben sadece bir kere derim.
Bir gece ansızın gelir.
Senin dersini verir.
Hiç olmaz haberin..
Bulgura unu özenle katarız.
Kurutulmuş kemikli et atarız.
Sulanmış sumak ekşisi sıkarız.
Gürün'de ekşili köfte yaparız.
Bir of çeksem çarşıbaşın yıkarız
O köfteler tek tek elnen yaparız.
Her birine gerçek sevgi katarız..
Gürün'de köfteyi böyle yaparız...
Şu korona vürüsünden tehlikeli.
Kobra yılanından daha zehirli.
Felaket tellallığı yapan.
Bir kova suda kıyamet koparan.
Sürekli halkı galyana getiren.
Toplumu korku ve paniğe sevk eden,
Utanmadan yalan haber yapan
Bir sürü insancıklar var aramızda.
Lütfen bu tip kişileri konuşturmayın.
Git onları sana baban anlatsın.
Geçmiş için ceza ödeme oğul.
Eskiyi en büyük atan anlatsın.
Senin aklın yetmez o güne oğul.
Yurdumdaki öbek öbek topraklar.
Köşesinde sessiz sessiz duranlar
Bir santim toprağın sahipleri var.
Senin aklın ermez dününe oğul..
Nice yiğitlerim verdi canları
Her damardan aktı orda kanları..
Karıştı toprağa parmak kolları.
Yüreğim dayanmaz görmene oğul.
Sende aynı devri devam edesin
Hep gülen bir ülke koyduk gülesin
Asla gönlüm razı gelmez bilesin.
Bir çakılın dahi vermene oğul....!
S.Özp.2020.Şiirin Hası.
Yeşil Gürün'ümün yeşili noldu?.
Betonda sığırcık ötmüyor artık.
Eskiden meyvemiz nasılda boldu.
Çatılarda meyve bitmiyor artık..
Ey mübarek dostum,güzel insanlar.
Ataların düşün yapma bu kadar.
Yapılanı görsün mezardan kalkar.
Hiç kimse yalanı yutmuyor artık.
Türk'lerle asla uğraşma
Girer başınız belaya
Bağından tezip azana
Kendini dev sanana
Mevlam tokatını vurur
Şimdiyse yılan kaçanlar.
Göklerde leylek ararlar.
Yoldan geçenden sorarlar
Noldu o euro,dolarlar.
Yalvarsanız onlar bulur...
Yirminci yüz yılın aydın kadını.
Bilmemki bu hale sokan kocamı?
Yoksa basit kalbur altı hocamı?
Kadın dediğin az özgür olmalı.
Nolur girmeyin o kara çarşaflara.
Kadın kadınca çıksın sokaklara.
Örnek olsun gelecek genç kızlara
Kadın dediğn az özgür olmalı.
Şu günde vara yoğa twit atan.
Hep bom boş konuşur sözü kurtaran
Hiç haberleri yok ne halde vatan.
Anlamaz bunları günü kurtaran
Sarmış ateş çemberi kapımızı.
Wampir olmuşlar emecek kanımızı.
Şehitler kurtaracak şanımızı.
Kahramanmı şimdi dünü kurtaran
İçte düşman dışta düşman.
Yok dünyada bize bir dost.
Çıksın düşman sahte posttan.
Hep sırtlarda sahte bir post.
Ocak yanar,baca tüter.
Bu dünya herkese yeter.
Herkes bir ucundan çeker.
Her insanda sahte bir post.
Topraklar çok suluysa,
Biz ona balçık derdik.
Söz veripte cayana.
Herhalde gancık derdik.
Doldu şimdi gıvırtan.
Hayatı boyu yalan.
Kendini nohut sayan.
Aslında kapcık derdik.
FİRİKTİR AZCIK DERDİK
Topraklar çok suluysa,
Biz ona balçık derdik.
Söz veripte cayana.
Herhalde gancık derdik.
Doldu şimdi gıvırtan.
Hayatı boyu yalan.
Kendini nohut sayan.
Kişiye kapcık derdik.
Dikkat etmez sözüne.
Saygı yoktur özüne.
Gereksiz çemkirene.
Bağcıksız boncuk derdik.
Öter basmaz firene.
Uymaz adet törene
Yerli yersiz gülene.
Firiktir azcık derdik.
Şair:Süleyman Özpınar. Şiirin Hası.24.02.2020.
Hep yeyip içer,yedikçe kudurur.
Bu garip kanmaya suyu bulamaz
Herkesin koynuna deper doldurur.
Bu garip tandıra çonu bulamaz.
Deper doldurup kazanı taşırır.
At,eşek,araba dağdan aşırır.
Şimarır ne yapacağın şaşırır.
Bu garip ovada yolu bulamaz..
Kaç gündür kafamı kurcalayıp duruyordu
Yazdım paylaşamadım bekledi günlerce
Yeni bir moda töredi millette.Video partisi diye .
Meraklı o kadar varki..Aslında herkes giriyo Youtube..
İstediği şarkı türküyü bulup,çalıp oynuyo gönlünce
Bilmem bu güzel arkadaşlarım neyin peşinde.?
Kimse deli demez sakın korkma
Kendi kendine konuşanlara
Bir bakıyon arkandan birisi saydırır
Hemde ana avrat dümdüz gaydırır.
Sen dönüp bakamıyon bile arkana..
Hani Yusuf korkusu varya
Ne kulaklık gözüküyo nede mikrofon .
Çok ufacık yaşlardan.
Tutamadım hızımı.
Anasının koynundan.
Alıp kaçtım kızını..
Vat vay vay vay o güne.
Haydi gelin düğüne.
Oynayıp mest olalım.
Kafaları bulalım.
İstedim vermediler.
Aşk nedir bilmediler.
Dertleri çözmediler.
Çalıp kaçtım sazımı.
Vat vay vay vay o güne.
Haydi gelin düğüne.
Oynayıp mest olalım.
Kafaları bulalım.
Boynumu öne eğdim..
Derdimi sorun dedim..
Kimselere demedim.
Yanıp biten sızımı
Vat vay vay vay o güne.
Haydi gelin düğüne.
Oynayıp mest olalım.
Kafaları bulalım...
Süleyman Özpınar.Şiirin Hası.
Tersinden anlar lafı.
Olsan adamın hası.
Kalbide taştan katı.
Bak işte ordan kapı.
Yürü git burdan gıcık.
Çeneniz her an açık.
Motorun soğusun acık.
Sanırım aklı kaçık..
Gelipte bir güle bilsen bahçemde.
Solan güllerimiz canlanır gülüm.
Aşkla bir tur atan yoktur çevremde.
Dondu kanlarımız dardadır gülüm.
Sen yoktunya hep bozuldu dengemiz
Pranga var ayaklarda görseniz.
Gelip bir kere olsun deh deseniz.
Duran bütün atlar şahlanır gülüm.
Ah o günler ah o günler.
O günler burnuma tüter.
Rüya oldu eski günler
Rüya görsem yine yeter.
O günlerde Ana vardı .
O günlerde Baba vardı.
Koru komşu hala vardı.
Rüya görsem bile yeter..?
Balkona çıkıp aşağıdaki peysaja ilişti gözlerim.
Çocuklar koşturuyo çığrışıyo
Havuz kenarında banklarda oturan gençler
Kızlar ve erkekler dikkatimi çektiler
Bende 60 Sene öncelere o gençlik günlere gittim
Her anılar hayalimde canlandı birer birer
Bizim çocukluğumuzda ve gençliğimizde televizyon,bilgisayar,
Çeşit çeşit oyuncaklar akıllı cep telefonu,tabletler,
bisikletler,model model arabalar göz alıcı giyisiler,
apuk sapuk modellerde vücuda verilen o çirkin şekiller,
yüzü gözü gıldan gözükmeyen gençler
hele hele çeşit çeşit pozlarda çekilmiş resimler hiç birisi yoktu ...
Ama şunu iyi hatırlıyorum.huzur,mutluluk vardı,
Elimizde var olanları paylaşmak.
Bir göze batmayan kılık kıyafet tarzımız
Günlük traşını olurdu dağdaki çobanımız
Bir çeki düzen verirdi kendine Arkadaşlarımız
Bir büyüğüm görüp bana üzülür diye
.İşte onun için çok özlüyorum bu çeşitleri görünce
O günkü çocukluğuma .Keşke geri döne bilsem.
Öyle bir imkan olsa diyorum
Birkaç günde olsa ,O günleri yaşaya bilsem.
Kocaman mutfak bıçağını alıp O küçücük ellerimle deleme yapıp
ucuna nal mıhı çaksam.Çamurdan gildik yapsam içinede keçi kılı katsam..
O babamın aldığı cizlavit marka gara lastiğide ilk günü koynuma alıp yatsam. .
Mutluluktan uçar gibi kardeşimle aynı yer yatağında beraber sarılıp yatsam.
Anamı babamı ve o günde yaşayan güzel insanları görsem.
Onların bir bayram havasında sırayla ellerini öpsem.
Çok şeylermi istemiş olurum bilmem.?
Hayatınızdan sevgi, saygı,huzur ve mutluluk hiç eksik olmasın.
Güzel gardaşlar.
Huzur dolu keyifli zamanlar...
http://www.siirinhasi.com/siirler/kosemde-otururken-2350.html
Şair Süleyman Özpınar.Sözeri.Şiirin Hası..
Tandıra vurdum kete.
Hoyla diloy diloy loy.
Süsledim kerte kerte.
Hoyla diloy diloy loy..
Gel beraber yiyelim.
Gel berabey yiyelim.
Oynayıp güle güle..
Hoyla diloy diloy loy.........
Kur sofrayı karşıya.
Hoyla diloy diloy loy..
Geç halayın başına.
Hoyla diloy diloy loy..
Biraz halay çekelim.
Biraz halay çekelim
Hoplayıp güle güle.
Hoyla diloy diloy loy..
s.özp.
Dayanamıyorum seyrine
Daha çokmu o günlere?
Aha şurda ne kaldıki.
Aslında iple çekiyoruz işte..
Canımız sağ olarak görsek o günleri.
Yeşersin herk edilmiş tarlalarda ,
Görelim yemlikleri.
Kengerleri,
Açılıp gidelim çala doğru
Köyümü terk ettim iyolur sandım.
Bir anda kalbimin sesine kandım.
İzmire gelince köyümle yandım.
Yayla keş özledim orda yatsaydım..
Yılanhüyük bir yazının yüzünde.
Şimdi burcu burcu tüter gözümde.
Orda olsam nolur azık belimde.
İtlerimle birlik davar yaysaydım
Tok ne bilir aç isanın halinden.
Her söz çıkabilir kemiksiz dilden.
Çıkıp sallıyor her biri bir telden.
Fakirin halini varmıdır bilen...??
Ellerin keyfine diyecek yoktur.
Hasta acı çeker başında doktor
Hayatı parmakla oynatan çoktur..
Garibin derdini vamıdır bilen..
Geldim aha gidiyorum.
Size kalsın zalım dünya.
Vampir oldun emiyorsun
Damla damla kanım dünya.
Yetmiş yılı boş harcadım.
Saygı duydum el bağladım.
Bir gün beni anlamadın.
Bırak tadın alım dünya.
Durgun durgun ak işte böyle ,
Çağlayıp gireceksin,
Güzel insanların gönlüne.
Can vereceksin,
Aşk vereceksin ,
Huzur vereceksin,
Ömür katacaksın
Güzel insanların ömürlerine..
Çiziyorsan kendi hayat çizgini.
Düşürme elinden sakın kalemi.
Başkası çizmesin hayat çizgini.
Puşt tutar o zaman senin dizgini.
Sen gidersin belli değildir yönün .
Sen halen hayat çigin ile öğün.
İş işten geçince sen hemen döğün.
Puşt çizer sendeki tenin rengini.
Bizim yaşadığımız yıllar güzel yıllardı.
Aynı pecereden bakmayan nesil töredi
Her çocuk birbiriyle bağışıklık kazandı.
Bak üfürükten hastalanan nesil töredi.
Ah gardaşım ah anlat anlat bitiremezsin.
O güzel günleri geriye getiremezsin.
İki gardaşı bir yatakta yatıramazsın.
Dokunduğuna dokunmayan nesil töredi.
Kenetlenmiş eller bırakmam seni.
Kırk senelik dostum Gürün'lü gibi.
Sarılıp karışmış beden ve teni.
Soğanla çökelek dürümü gibi.
Kırk senelik aşkım Gürün'lü gibi.
Gel hele sevdiğim yanıma otur.
Ben seni sevmemin sebebi çoktur.
Tadına doyulmaz tarifi yoktur.
Bağımın kabarcık üzümü gibi.
Bir bilinmez denklem çözümü gibi.
Arkadaş uzun senelerdir İstanbuldaydı.
Burdan sıkılıp tekrar gürüne taşındı.
Vurrmuş vurmuş Gürün ayazı.
Şimdi üşümüş basıyo avazı
Bizler alışmışız taa önce.
Dolaşırdık gündüz gece.
Ayazı kışı sanki eğlence.
Unuttuk zaman geçince.
Bu kış sende alış üzülme..
Hiç eşşeğe binipte ço dememişler,
Eyer vurup at binip deh dememişler
Hayatında tarla nedir görmemişler
Tarlaya ekilen buğday dermemişler
Ekmenin kıymetini ne bilsin gençler.
Galıcı ele alsa kılıç zanneder.
Elliği görse gerçek havuç zanneder.
Bele önlük bağlayıp saçmamış bider.
Kim kimseler kalmamış boşalmış köyler.
Ekmeğin kımetini ne bilsin gençler..
Dokunmayın kara kışın keyfine..
Şom ağızlar kar yağmaz bu sene
Yağmur yağmaz kuraklık olacak desede.
Mevla ne yacağını bilir, gerek yok üzülmenize
Ne güzel bi haber Hayırlı olsun
Devamı gelir inşallah.KAR bereket,
Avrupa asyayla birleşsin dedi.
Herkes kahkaha ile gülmedimi?
Sanırım bunlarda kafa yediler
Öyle bişey olmaz demedilermi?
Kanal İstanbul bize ihanetmiş.
Bunlar bilim adamında çok bilmiş.
Yunanlar kendi haritasın çizmiş
Gelip alacakmış demedilerm
O eski günleri yaşayanın
Yok o günleri unutma şansı.
Kanımıza işlemiş,
Damarlarda dolaşır her günün anısı..
Kulaklarda çınlar
O günlerdeki o seslerin tınısı.
Memleketi için herkes,
Ah çeker derindir acısı.
Ah o günler,ah o güzel günler.
Şerefsizlik moda olmuş kol gezer.
Sevgi,saygı,şreften hani eser.?
O asırda mutlu yaşadık bizler.
Torunları bilmem ne günler bekler.
Bir sihirli deynek düzeltir belki.
Herkes etrafına hasımdır sanki.
Birbirini yerken görümce elti.
Çocukları bilmem ne günler bekler.
Hayatın gerçekleri böyle..
İnsanlar kendi hayatını ,
yaşayamadığı için mutsuz.
Hep birileri mutlu olsun diye,
koşturmaktan yüreği yorgun..
Kendileri üzgün ve gece gündüz uykusuz.
Koşuşturmaktandır hep benzi solgun.
Bazı gün aç bazı gün susuz..
Ömür biter işte öyle...!
İyi kütü bir gün gelip geçti.
Kimileri mutluluktan uçarken.
Kimilerimizinde ciğerini delip geçti.
2019 gitmek üzere hazırlığın yaparken.
2020 dE taze gelin gibi ata binerken
Bir düşünce sardı bizleri,daha henüz gelmeden.
2019 yılı sanki bir kabus gibiydi.
Gürüne gidecek günleri
Hemde iple çekiyoruz
İşte o gelecek tarihleri.
Canımız sağ olarak görsek
O güzel günleri.
Yeşersin herk edilmiş tarlalarda ,
Görelim yemlikleri.kengerleri,
Açılıp gidelim çala doğru
Kırmızı topraklarda çiçeğin açmış
Gocadık gardaş, gocadık daha nolacak.
Bende sandım dert büyük çaresiz kalmışsın
40 yaş hayatın en güzel yaşındasın .
Gençlikte deli dolu hayatı anlamazsın..
Yaşlanırsın yaşadığın hayattan zevk alamazsın.
40 yaşın tadını başka yaşlarda asla bulamazsın..
Allah,sağlık sihat,huzur ve mutluluktan ayırmasın...
Her şiirde ayrı ayrı hatıralar saklıdır.
İnsana satır satır izler bırakır.
Unutmak istersin unutamazsın.
Silmek istesen silemezsin.
Üzeri hafiften kapalı olsada,
O anıları yazmaya devamedersin.
Çünkü yüreğin onu ister.
Sende zaten dünden meyillisin.
Gerçek dost olarak bildiğim,
Zehirli yılanlar sarmışım.
Kalbi açıp sırlar verdiğim.
Zehirleyip giti yanmışım..
Kavun olsa belki koklardım.
Yüze bakıp nasıl tanırsın.?
Kalbe girdim çok zor çıkarsın?.
Eleyleyip gitti kanmışım?
Kış aylarında sen bir efsane,
Sen bambaşka bir değersin
benim gözümde.
Atarsın odunu,
tutuşturduğun saniyede.
Başlar müzik sesleri.
Kulak kabartırsın seslere
Çıtır çıtır gelir nameleri.
Tavana vuran oynak ışık renkleri.
İnsanın ruhunu okşar gibi.
Kıpır kıpır olur vücudun tenleri.
Teket teker yok olup gitti.
Bitirdik gardaş bitirdik.
Hepsini birlikte elbirliği ile bitirdik.
Ne güzeldi be beraberce yiyip içerdik.
Anamız bakır kazanla bir pestikan
çorbası yapardı.
Hemde çamurdan yapılmış ocak üstünde.
Altınada bir kucak tezek kayardı.
O yemek yavaş yavaş pişerken.
Ortaya birde yer sofrası kurardı.
Ben köyüme gidiyorum.
Sağ selamet kalın dostum.
Hepinizi özlüyorum.
Mutluluğa varın dostum
Otur şura bağdaşı kur.
Mızrap'ı bam teline vur.
İşlesin kelbime nolur.
Yanık yanık çalın dostum.
Gaz lambası ışığında uyumanın tadını.
Sabah şafağında kalkıp işe giden kadını.
Toprak ile sıvanmış kara kovan balını
İşte bu bahşedilen güzellikler gıymatını.
Bilmeyenlere bu dünyada yuh derim yuh....!
Yersin at,eşek yerine dana,kuzu etini.
Kadife koltuklar değmez senin sekini.
Hiç takmazsın bankada senedini çekini.
Bilirim sen beslersin köyde öksüz,yetimi.
Beslemeyene bu dünyada yuh derim yuh.
DOSTUM
Bağlama sesini duydum.
Senin sesi aldım dostum.
Sn nefesle sana koştum.
Susmayasın sakın dostum.
Otur şura bağdaşı kur.
Mızrap'ı bam teline vur.
İşlesin kelbime nolur.
Yanık yanık çalın dostum.
Her yörede var mekanın en güzeli.
Unutma sakın bu êldeki bizleri..
Gezip,gör,ye,iç yoktur kefen cepleri
Biraz düşün bak,bunlar gardaş sözleri.
Şunu bilki bu dünya fanidir fani.
Kimse görmedi gidip geri döneni..
Sıkma ye paranı,yok kefen cepleri
Biraz düşün bak bunlar gardaş sözleri.
Nice yiğitler gelip geçti.
Bu palavarın altından.
Ayakları hiç eşiğe değmedi.
Arıstağa ulaşırdı boyları.
İnan çok asil soydan geldi .
O yiğitlerin soyları.
Atlayıp eşikten oturdular sekiye.
Bu yiğitler mevladan bize hediye.
Seçtiler mekanı Sivas êlini.
Gel nolursun doğal kalam.
Hanım derki modern olam.
Bütün doğallığa selam.
Ben istiyom ben ben olam.
Tavuk,balık elle yerim.
Böyle daha güzel derim.
Hanım çatal bıçak alır.
Yarı yemek çöpte kalır.
Alıp minder yere korum.
Ot yastığa uzar kolum.
Harmanda dövene öküzler koştum.
Yaba elde azık gözleyen oldum.
DİRGEN'i'alıpta haymalar vurdum.
Ah köyüm diyerek sızlayan oldum.
Tırpanlarla nice yoncalar biçtim.
Burma kalıcıyla burmalar büktüm.
Her şeyi bırakıp gurbete göçtüm.
Bunların hepsini bilmeyen oldum.
Ne bekleyen anamız kaldı
Nede dağ gibi güven veren babamız.
Bizimki sadece memleket aşkı
Unutamadığımız ve kara sevdamız.
Yaşayan bekleyenimiz olmasa dahi
İşte orda yatar tüm atalarımız..
Onun için her daim doğduğumuz o yerler
Ordaki bizim için kutsal sayılan topraklarımız. .
Bizim vaz geçilmez en büyük baş tacımız.
Her yaz gidip o atalarımızın
Kabirlerini ziyaret ederiz.
Onları çok bekletmeyiz...
Tüm sağ olan annelere
Hayırlı ömürler diler,
Saygılar sunarım.
Kaybedilen annelerin
Mekanları cennet olsun derim..
Çünkü ANNE denilince
Akan suyun durduğunu biliriz.
ANNE diye bir ses duyduğumuzda
Yanar,kanar ve sızlar içimiz.
http://www.siirinhasi.com/.../anne-ne-guzel-bi-kelime...
Süleyman Özpınar..ŞiirinHası.
Nolurki şimdi o manyak geberse.?
Gebersede yerine ben geçsem diye..
Onun gibi nice şerefsizler var geride
Bir gitsede yerine ben geçsem diye..
Ona hilal değil yakışır demir haç
O itin yerini boş bırakırlarmı hiç ?
Hep o günü bekler bir sürü vatansız p..ç...
Gebersede yerine ben çöksem diye..
Su işte böyle içilir ilk kaynağı gözeden.
Bakıp görsün yeni nesil eskileri bilmeyen..
Atalarımız hep böyle içti dağda taşta gölekten.
Biz sütleride böyle içtik ağaç köylekten.
Biz köylüyüz,,biz takmayız inceliği zarifi.
İşte böyledir biz anadolu yiğidinin tarifi.
O saçlar boşa dökülmedi değilmi?
Kelinde sevdalısı var seven sevene.
Nica insana gayretle derman verildi.
Kelinde sevdalısı var seven sevene.
Çok gücenirim kel kafalara gülene.
Kelide bir körüde bir,seven gönüle
Bakma êle güne ben aşığım kelime,
Kelinde sevdalısı var seven sevene.
On arap devletinin başkanı bedeli .
Bir Azerbaycanın bayan millet vekili..
Sizinle gurur duyar yüce Türk milleti..
Selam olsun sizlere Azerbaycan devleti...!
Bu yazıyı okuyunca yüzleri kızarır belki..
Araplarda hiç kızaracak yüz varmıki ??
Tek karşı çıkanlar Katar ve Somali.
Diğerleri bizi kınamaktan hiç çekinmedi.
Biraz geç kalsaydım İmdat tavukları pişirecekti.
Bu canlı olarak yaşadığım bir hikaye .
Şimdi aklıma geldi..
Halkalı yeni doğan mahallesinde kaldığımız
zamanki bir hikaye bu hemen kısaca özet
anlatayım.Bir sabah erkenden
Hayatın virajları aynı bağırsak dereden.
Yaya olarak sularbaşına giden.
Bir garibin yürüyüşüne benzer.
Ah be gardaş bu asırda emekliyen,
Kendini bir boşlukta hisseden?
Neder?
Nere gider?
Hangi esnafın iş yerinde pinekler?
Bir gider .
İki gider.
Üçüncüde yamuk bakar sana bakan gözler.
Sende rahatsız olursun mecburen.
Gardaş işte buda benim bir eğlencem.
Şiir olmasa hastalık gitmez içimden.
Dert olur,kütle kütle ur bağlar hemde çaresiz.
Şiirde alıştı bana zaten.
Her an koşar gelir peşimden.
Şiir bensiz ben şiirsiz.
Kopamayız biz artık bir birimizden.
Bizim ömürde işte böyle gider.
Bir günde selada ismin geçer..
Dinleyip duyanlar vay be derler.
Bakarsın bir mecliste adın överler.
Bir bakarsın ağzını köpürderek söverler.
Bu hayat böyledir işte gardaş.
İnsanlarla birlikte,yanar dönerler..
Şair:Süleyman Özpınar.
Saygı değer atam sen nerdesin?
Vatanım darda insanlar darda .
Çok uzaklardasın bizi görmezsin.
Doymazlar burda yobazlar burda....!.
Hep kan ağladık bir asır boyu.
Yurduma değer bilmezler doldu.
Cumhuriyetin bet benzi soldu
Şahbazlar burda aymazlar burda..
Kiminin açlıktan gırtlağı kokar.
Kimisi lokmayı rakıyla yutar.
Kimi para için devletin satar
Öyle hal almışki taşımaz kantar.
İnsanlar oldu artık ip cambazı
Kimi zurna çalar kimide sazı
Tırnağın varise başını kaşı
Herkes odunu şahsına yontar.
Dostluğa özen gerekir..
Şakası yok bu gerçektir.
Dost kaybetmek çok basittir.
Dost kazanmak bir servettir ..
Hakiki bir dostun olsun.
Çaylarda sıcacık dolsun.
Bu gün varsın yarın yoksun.
Bas frene dünya dursun.
Kızlar yarın anneliğin adayı.
Erkeklerse babalığın adayı.
Sizler nasıl saydıysanız atayı.
Evlattan hiç beklemeyin fazlayı..
Bir dönüpte bakarmısın arkana?
Kendin ne ekmişsen kendi tarlana?
Ektiğin biçersin farklı arama.
Evlattan hiç istemeyin fazlayı.
Yanlışlıkla tanımışım ben seni.
Özür dilerim nolur affet beni.
Birdaha olursa keserim dili.
Yakamı bırakta bul sen dengini..
Yanlışın yanlışı oldu bi kere
Bunları bağladım benim kadere
Tüm bunları yazdım beyez deftere.
Yakamı bırakta bul sen dengini..
Takmayasın kafana,
Şapkadan başka.
Bayansan eşarp ve toka
Hayat her şeye değer.
Geri kalanı boşveeer....!
Relax ol,kendini üzme.
Ne sen beni ,
Nede ben seni.
İnsanlığın hiç kaybetme.
Şayet yol çetinse ertele gitme..
Trafik yoğunsa birazcık bekle.
Çorba çok sıcaksa kaşığa üfle.
Her derdi çözülmez azaptır etme..
Çözülmez düğümü kesip atarsın.
Bitmeyen işse yan gelip yatarsın.
Çok sıkışırsan bırakıp kaçarsın.
Her yola dönülmez uzaktır deme..
Üşüyen insan omzuna.
Örtünmeye şalım kalsın
Aynı güzergah sonunda.
İnsanlığa yolum kalsın.
İşte o haz bana yeter..
Bir köşede çıram yansın.
Ben gidince adım kalsın.
Her toprağa kökler salsın.
Kökle birlik dalım kalsın.
İşte o haz bana yeter..
Bizim gümüşlükler kırıldı düştü.!
Param parça olup dağıldı yürü.!
Orayı bırakıp gelmek çok güçtü.!
Gelip geçti rüzgar sanıldı yürü...!
Adalardan geçiş şuğul kanyonu.
Buz gibi gökpınar yapar banyonu.
Memücü başından karşı terzioğlu
Dağdan dağa adım atıldı yürü..
Gürünü anlat bana.
Ben gölerimi yumduğumda,
Nasılda şimşek çakardaı.
Şuğul tarafından yağmur yağdığında..
O yağmur damlacıkları toprakla buluştuğunda,
Nasılda kokardı?
Buram buram Gürün tadında….!
Anlat sen anlat.
Bakma benim gözlerimin kapalı olduğuna..
Ben seni duyabiliyorum.
Bu gün çocukluğum geldi aklıma.
Hemen ipi bağladım ceviz dalına.
Yakışmamışmı bak Allah aşkına ?
Sallan,takılma bu dünya malına...!
Zamanım olmadı zamanla buna.
Beni atan olmadı daldan dala.
Atamadım doyasıya kah kaha.
Sallan,aldanma bu dünya malına,..!
Vur hayatın ensesine silleyi.
Ağlaya bildiği kadar ağlasın.
Hiç bırakma eğlenmeyi gülmeyi.
Zorlaya bildiği kadar zorlasın.....!
Biz yaşamak için geldik dünyaya.
Fırsat vermeyin merdiven olmaya.
Sen devamet ta kalbinden vurmaya.
Horlaya bildiği kadar horlasın....!
Bizim evin yolu fazla yokuş olmasada
adamı birazcık terletiyor.
Çarşıdan yürüdüm
ama gölgeleri kovalamayıda
hiç ihmat etmeden.Kuru bir yaz sıcağı,
güneş o parke taşlarını öyle ısıtmışki
taşlar adeta yanıyo.Tepeden güneş ,
yerden parke taşları ,hani derlerya
yumurta koysan pişirecek derecede.
Alnımdan sızan o terleri sağ elimin
işaret parmağı ile sıyırıp döküyorum.
Yaz güneşi bizim sırtımıza
ezelden beri hiç doğmadı.
Mevla sanırım doğuştan bizim
kaderimizi böylemi yazdı?
Hep aynıdır,baharı görmeden kış gelip çattı.
Yemek bulup sofraya oturur oturmaz
Çocuklar et sanıp foradaki
kırmızı yamayı kaptı.
Un dersen zaten evimizde
eskiden beri bulunmaz.
Lazım olmadığı içindir herhaldeki.
Çocuklar üşümesinler diye
Bu baharda öyle bir geliş gelki..
Hayatımın dönüş noktası gibi.
O seni özlediğim günleri.
Sensiz geçen ve sen diye
Sızlandığım seneleri.
Bir anda unuttursun hepsini..
Canımın içi.
Öyle bir sarılsınki şu bedenim.
7.4 şiddetinde 0,46 saniye içinde.
Marmara depremi gibi.
Yer yerinden oynasın.
Güründe bir zaman yaşarsın .
Bu bir tür bağımlılıktır aslında.
Önceleri farkına varamazsın .
Bir bakarsın Gürün düşer aklına.
Bir daha unutamazsın.
Daha sonraları
kemirmeye başlar. içten içe
Aynı fındık kurdu gibi.
Her Gürün lafı geçtiğinde.
Sen daha kedi olmamışsın.
Baksen faremi kovalarsın.?
Sen oyuncakla oynarsın..
O işlerede anan baksın..
Sen daha ciksin sadece cik.
Noldu ağzındaki o emzik.?
Bırak bu işleri hadi git.
O işlerede baban baksın..
El ayak çekilip yalnız kalınca.
Lambaya püf deyip beden soyunca.
Benden uzak baş yastığa koyunca.
Renkli hayellere dal benim için..
Elbet bir gün he der o deli gönül.
Gelipte bir gece kal benim için.
Aşkı yaşayalım kıskansın bülbül.
Bırak bu hasreti gel benim için..
Yazları çılgın deliyim.
Sevince alkış gibiyim.
Yanımdadır en sevdiğim.
Aşkına yanmış gibiyim.
Türlü daldan dala uçan.
Her mevsimde yelken açan.
Gece gündüz kanat çırpan.
Gaflete dalmış gibiyim...
Karadoruk karadaşın kekiği
Her gün hatırlatır bana sizleri
Sularbaşı topaktaşın kekliği
Her gün hatırlatır bana sizleri.
Telin yapar ısbanaklı çöreği.
Çayboyunda yenir içli köftesi
Gurbette garibimin dert çekmesi.
Her gün hatırlatır bana sizleri..
Hızla akar yıkar döker etrafı.
Tohma çayı gider bulur Fırat'ı
Anımsatır şirin ile Ferhat'ı
Koşar gider bulur aşkı Fırat'ı.
Aşkı için yırtmış tepe dağları
Asırlar atlayıp geçmiş çağları.
Ardınada takmış dere çayları.
Aşar gider bulur aşkı Fırat'ı..
Gelip dizimin dibinde otursan.
Dudak duaları okur be gülüm.
Aklar düşmüş saçlarımı okşasan.
Bu dertler dermanı bulur be gülüm.
Bu gün bir ağrılar sardı kalbimi
Çok özledim seni hemde evimi.
Uzanıp tut artık benim elimi.
Al götür evimde öldür be gülüm.
Kızıyla beraber köyüne ata yurduna gelmişlerdi
İndi kız arabadan şaşkınlığını daha fazla gizleyemedi.
Bu ayağımın altındaki topak topak şeylere baksana.
Bunların adı nedir anne söylesene?
Anne nasıl ifade kulanacak şimdi o çocuğa.
Kızım onlara daş derler çoğu yerlerde.
Sen farketmedinmi hiç izlediğin dizilerde?
Çok gördüm ama bu kadarını ilk defa.
Seni hor kullandığım için özür dilesem.
Allah aşkına bana doğruyu söylermisin
Hataların hepsini yüreğimden dinlesen..
Soruyom acaba tekrar bana dönermisin??
Ah ulan gençlik seni birdaha bula bilsem.
Senin ayaklarına kapanıpta diz çöksem.
Yalvarsam sarılıp boynuna doyası öpsem.
Son bir kere daha sorsam bana gelirmisin ??
Aşığım ben bu Gürün’e deli gibi aşığım.
Daşına ,toprağına,
Bir kaysı dalında öten kuşuna.
Yerlerde gördüğün çörüne çöpüne.
Bakkalda çökelik dolu küpüne.
Çobanın keçiden sağdığı ,
bir cingil keçi sütüne.
Aşığım ben aşığım Gürün’ün her şeyine.
Kahvede oturan Hasan emmiye,
Altı aydır hapsolduk içerde.
Dört duvar arasında,soba başında
İşte bu gün güzel bir hafta sonu var dışarda.
Hava güneşli,her yer cıvıl cıvıl serçe sesleri.
Tamda gezilip kış yorgunluğunu atma zamanı.
Bu kış uzun ve kasvetli geçti.
Hem kar kış hemde bir seçim süreci.
Herkesi yordu ve birazcıkta gerdi.
Bir insan arıyorum,
Yüreği şöyle kocaman.
Bir tosun yüreği kadar olan
Hemde üç beş kişiyi doyuran.
Her derde deva olmalı
Hayatımızdaki insan.
Dar günde yanına varıp,
Omzuna yaslanılan.
Acılarını paylaşan,
Gürünlü olupta kim bilmez.
Bahçelerde halayın en güzeli çekilir.
Halayın sonunda sinsin oynamaya geçilir.
Sonra gidip kız evinden gelin alınır.
Keklik pınarına kadar gidilir
İşte halayın kıralı orda çekilir.
Naralar atılır silahlar sıkılır.
Geri dönüldüğünde gatıklı çorba hazır.
Etli bulgur pilavı yanında gelir ve düğünü bitirir.
Anlayana anlarsa büyük bir ders.
Ta baştan başa yapılan zaten ters.
Hak etmedi Gürün bu kadar sitres.
Yapılan hem ayıp hemide abes.....!
Rakip kaybetmedi edenler etti.
Çok şükür istenen şekilde bitti.
Daha başta sonuç belli ve netti.
Neden harcandıki bu kadar nefes?
Keşke gelip bir gün benim misafirim olsaydın.
Buralara daha yeni bahar geldi.
Karlar erimeye başladı.
Küçük dereciklerde cığıl,cığıl su sesleri.
Karın kalktığı yerlerden rengarenk uçları.
Kendini göstermiş kar çiçekleri.
Biraz daha ilerlerden navruz toplardın.
Demet aralarına kardelenler koyardın.
Nasılda geldi ta uzaklardan,
O nergis kokuları.
Bizim merdiven birkaç basamak kaldı.
Bu rüzgarda eskisi gibi esermi
Bizim yaşlara gelen gardaşlar yandı.
Buda hastane kadar uzun sürermi
Görmek kısmetmidir o dağı tepeyi.
Meydanda kalmasın bu seçim sözleri.
İcraat çok zor ama kolay söylemi.
Şu son yaşlarda sevindirin bizleri.
Sorma gardaş onu sorma bizlere..
O zaman tertemiz,saf ve biçare.
Şimdiki aklım olsaydı bikere.
Kıyarmıyım hiç o servet bedene..
Kanı beş para etmeyen adamı.
Kafa çekip eşşek gibi yatanı.
Adam ettik onu verdik mekanı.
Vur tekmeyi gitsin hizmet neyine..
Cumhur ittifakı vardı ne oldu ?
Çöpten savrulan kül göze dokunur.
Gürün'e gelince rafamı kondu?
Şimdi Gürün'de dil kalbe dokunur.
Düşünmezmi buna meydan verenler?
Yapmayın rakipler size gülerler.
Gürün'de bu gardaşlığı gerenler.
Akortta olsa el tele dokunur.
Tahtadan yapılırdı eskiden beşik.
Sajda ısınırdı sıcacık höllük.
Ağzımızdaki tülbentten emzik.
Sağ salim işte bu günlere geldik
Hep ahşap ve doğallarla büyüdük biz oğul
Tek odada yanan teneke sobam.
İçinde tezekle dolardı kovam
Üstünde pişerdi çörek ve çorbam.
Yanımda yatardı o garip anam.
O güzellikleri hep beraber gördük biz oğul..
Sabah işe giderdik önümüzde eşek.
Paçamızada gara bir şalvar giyerek
Sırtımızdaki çizgili dırıldan göynek.
Hep elimizden tutardı yardımcı melek
O günlerde hür ve özgürdük biz oğul
Yinede o günlere derim binlerce şükürler.
Ne güzel ahenkliydi o geçen günler.
Akşamları herkesi gezerdik ellerde fener..
Rüzgar vurunca arada bazanda söner.
O karanlık,çamurlu yollarıda yürüdük biz oğul.
Hiç umrumda olmazdı bütün yollar bizimdi.
Her gidilen yerde dostluk güzeldi.
Dut kurusuyla beraber ceviz yenirdi.
Çocuklar çocuk büyüklerse büyük idi.
Her kişi kendi yerini çok iyi bilirdi..
Hep o güzel insanlarla büyüdük biz oğul..
Özpınarda artk eskidi eskileri severiz
Hep o günleri özler o günleri överiz
Onun için hep eski şarkıları söyleriz
Yeniler konuşur biz sadece dinleriz .
Buralardan göçümüzü artık yükledik biz oğul.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.06.10.2020.
Bazı zaman ağlamak istemezsin.
Lakin akan suyuda kesemezsin.
İşte o anda nasıl çaresizsin?
Gülmek istersin ama gülemezsin.
Açık yollar çatal çatal.
Her isteyen gitsin ordan.
Kuran demiş değil masal
İnanmayan açsın kuran
Ben Sezeri buldum yolum.
Bende sizin gibi kulum.
Hep aynıdır sağım solum.
Artık yüzüm gülsün burdan.
Babamın rızası ile dükkana Mustafa Töngür diye bir arkadaşı ortak aldım.Bu şekilde koşturma arasında aradan 6 ay geçmişti.Babam dediki çocuklar bu vaziyette olmaz bu eve bir bayan şart biz bu şekilde yapamayız dedi
DEVAMINI OKUEwt ne demiştik ,Gürüne taşındık.
Ama bizim eşyaların hiç birisi,
Bu taşındığımız yere uymadıki.
Bizde hiç burdakilerin kullandığı
eşyadan yoktuki.
Hepsi yerde seriliydi.
Ah ah ! keşke öyle bişeyler şimdide olsa.
Cam kenarlarını ahşap sedirler
(Makat) dolaşsa
Sedir üstünde ot yastıklar dizilse duvara.
Yastıkların üzerinde desen desen,
Bırak yağsın. sakın bu güzelliğe dokunma...!
Aşkına kavuşsun dağlar,
taşlar ve kapının önündeki ağaçlar.
Bilirsin senelerin hasireti vardır onlarda.
Hemen doyulurmu senelerce hasret olan aşklara?
Bırak yağsın bahçede çiçeklerin üstüne üstüne.
Her birisi benzesin birer taze geline.
Dokunsun hasretinin ince,zarif tenine.
Burdan göremiyorum seni.
Yağmur değil bir şıvgın.
Bulutlar yere inmişler sanki.
Bulutlarında garazı var bize.
Kapatmışlar aramızdaki mesafeyi.
Odam sıcacık ama dışarısı buz gibi.
Camlarda buhar yapmış.
Bak camlara yazıyorum ismini..
Bir fikrim var bak şimdi.
Kendini bir adam sanan zavallı.
Her daim karşımda fazla bulaşır.
Asildir bildiğim sığır çobanı.
İkide bir çıkıp cazla bulaşır.
Kimseyi incitip kırmak istemem,
Taştaşa değsede kinlik besemem.
Cahil bir, sözlerini eslemem.
Basar damarıma zorla bulaşır.
Saçların ağarıp tellerin dökmüş.
Fani yıllar bizden neler götürmüş.?
Eller nasır tutmuş,belin bükülmüş.
Deli yıllar bizden neler götürmüş.?
Anne baba vardı herkes başbaşa?
Biz yola çıkmıştık sekiz gardaşla.
Dört gardaş kalmışız döndüm arkamda
Dertli yıllar bizden neler götürmüş.?
Yola yürür uzakları göremez.
Kim ne sorsa ona cevap veremez.
Ağız tadıyla şöyle içten gülemez.
Eski yıllar bizden neler götürmüş.?
Ben en çok neyi seviyorum bilirmisin?
Yarını,yarından sonraki.
Galecek güzel günleri.
Boş ver artık dünleri.
Veya evelki günleri.
Hatta geçen seneyi.
Onlar artık hepsi kirlendi.
Bak bu gün daha pazartesi
Beklenen bahar nihayet gelir ve tekrar bahar işleri başlar.
İlk önce bahçelere girilir.Yeni dikilecek meyve fideleri dikilir.
Bahçelerin otları ve kış mevsiminin yapmış olduğu tahribatlar onarılır.
Yıkılmış masdaba duvarı varsa yapılır.
Asvalttan geçen yolcu otobüslerine
Hiç el salladınmı?
Şöyle içten tatlı tatlı gülerek.
Hemde camdan bakanlara el sallarken
Gazete işareti yaptınmı?
Otobüste fazla gazete varsa atarmısın derken
Tarzanca hareketler yaptınmı?
Camdan atılan gazete sayfa sayfa savrulunca etrafa.
60 sene evvelki yaşadığımız hayattan aklımda kalanların
Bazı özeti sayın bunları,Gardaş biz 1950-1960 ları yaşadık.
Artık o zamanlar savaş yoktu ama fakirlik vardı,kıtlık vardı.
Harkes karını zor doyururdu.kendi çabası ve gayretiynen.
Ekip biçecep bağı bahçesi,tarlası varsa rahat yaşardı.
Bu hazırlıkların hepsi kış için.Bizde kışlar çok çetin geçer.Öyle karlar yağarki bazan bir hafta boyu aralıksız devameder bir metre boyu yağardı. Ündüzden evin içine kürekler konurdu sabah kalkıp papıyı acınca gök yüzünü göremezsin kapı dolmuş.Tulel yapıp dışarı
DEVAMINI OKUBende çok yalvardım Allahıma.
Nolur al getir benim anamı.
Ğıysin o divitinden çiçekli fistanını.
Ardından bakıp ,bakıp ağlasam.
Koşarak yetişsem ona tutsam eteklerinden.
Gözyaşlarımı silsin o eteğin bir köşesiynen.
Artık siması dimağımda kalmadı.
Yüz hatlarını unuttum.
Nolur bir dönüp baksaydın..!
İşte o ovaya koçunu alan gelmiş.
Bütün köy orda.Helvalar pişmiş .
Koçlar boyanmış.Her koçun
boynozlarına süsler takılmış.
Yeni çobanlar gelmiş.
Söğütlerin altına sofralar kurulmuş.
Orda bulunanlar kurulan sofradan
yerken herkes kendi davarının içine kendi
koçlarınıda bıraktı.Koçlar kendi keyfine bakarken.
Ağalarda yeni çobanlarıyla anlaşmayı sağlarlar.
Daha yaylaya çıkmadan Bizim çoban
Mustafa bir akşam davarı alıp geldi.
Sayıp ağıla doldurdu ama davardan birtane eksik var.
Hemen etraftan Garoyu aradı oda yok.
Bizim yüksek dama çıkıp garo,garo diye bi seslendi,
O yaylada yaşamak bir ömür.
Mis gibi hava ,buz gibi su,
Tere yağı,kaymak,süt,peynir.
Hemen bir köşeye
4 tane taş konup Ocaklar yakılır.
Hamur yuğrulur.
Bazlamalar pişer yağlanır.Kuymak yapılır .
Herşey taze kendi ellerinle yapılan ve doğal.
İnsan taş gibi olur valla.Bu işin
Burası SİVAS ın Gürün İlçesi merkeze bağlı
nadide köylerinden Sularbaşı köyü..
Allah buraya her güzelliği vermiş verdiği kadar.
Su dersen derya deniz.Yolu güzel,
İlçeye sadece 9 km her taraf yeşiller içinde.
Bizim mahalleye Han önü derler.
Eskide orda bir han varmış
Doğudan gelen kervanlar ve yolcular bu
handa yatıp dinlenirlermiş. İsmini ordan
Benim kalemim vardır dostum vardır.
Ama darılmak yok küsmek yok bizde.
Benim sözlerim vardır,nazım vardır.
Üç beş oy için yan çizmek yok bizde.
Sanmayın bunları hariçten gazel.
Burda oyun yoktur kendisi yadel
Boşamı işlendi o kadar dantel.? ..!
Emekle atılan ilmek çok bizde.
Şöyle bir avuç sevgi kırıntısı kaldıysa içerde.
Unutmamışsın demektir.
Hiç boşuna çibelme.
Ben bilirin seni,
Sen ne hınzırsın sen.
Hemen silipte atamazsın o yürğinden.
Belli,belli öyle bakıyorsunki
Uzak köşelerden.
Burda yok artık parti falan.
Kişidir ön plana çıkan.
Bir Nisan'a gülerek bakan.
NAMİ ÇİFÇİ Gürün'e başkan..
Gürün'de daha iş bitmedi.
Bir dönem daha Nami Çifçi.
Hedefler daha çok ileri.
Gürün'de başkan Nami Çifçi.
Değirmen bizim hemen bahçenin karşısında.
Bu bahçenin adı KELOK orası bizim yazlık
evimizdi yazları oraya taşınır hava soğuyana
kadar orda kalırdıK
Ekinler dağdan iner ama İşte bundan
sonra bir başka macera daha başlar..
Bu ekinler dağdan indikten sora düvenlerle ezilip
samanla buğdayı bir birinden ayırma işlemi süreci başlar.
Günlernen düven denen 80 cm genişliğinde
Sonra köyün ne gibi sorunları var onlar konuşulur.
Ayranlar içilirYanında gavurga ,dut kurusu ,
ceviz elma gibi yiyecekler yenir.
Bir kısım daha gençlerde alt köşede
altı kol dediğimiz bir kağıt oyunu kurarlar.
Ama iddialı öyle boşuna kürek çekme yok.
Bizim köy Gürüne 8 km uzakta 4 tarafı dağlarla çevrili.
Ortası yemyeşil Bağ bahçe şirinmi şirin yeşiller içinde bir köydü.
Üst tarafı ulu kayalıklar.
O kayalıklar alt kısmında GÖZ dediğimiz yerden bir su doğar.
Tertemiz berak bir su ,Köyü tam ortadan bölerek.
Bizim köyün bitimiden sazcığaz suyunu geçer
Telin köyünün sarı kaya denen şelaleden dökülür.
Biz köyde çok kalabalık bir aile idik
Son zamanlarda tam 18 kişi bir
evde yaşıyorduk.
Onu iyi hatırlıyorum.Babam
Güründe bir manıfatura ve
çeşitli ürünler
karışık olan,mesela gara lastik hemde
soğuk kuyu gıslavet gibi markalar
üzerine mağzası
Ölürsem katilim sensin.
Bunu dünya alem bilsin.
Söylen beni vuran gelsin...
Bu ızdırap artık bitsin........
Seslen beni vuran gelsin..!
Yakındaysa koşup gelsin......!
Adana,Ağrı,Afyon,Artvin dolaştım.
Amasya ,Adıyaman'dan sordum Sivas.
Seksen bir ilin seksenine ulaştım.
Ben her ilde seni aradım be Sivas..
Ankara,Antalya,Aydın’mış demedim.
Balıkesir,Bilecik yemek yemedim.
Sen başkaymışsın gıymatını bilmedim
Seni daha iyi anladım be Sivas..
Şu hayatta her gün yokluk içinde koşan
Görki nice candostlarım vardır hayatta.
Mutlu olmayı bilmeyen bir garip insan.
Görki nice yurttaşlarım vardır hayatta....
Yaşantı lale devrini geriye getirdi.
Kullar bolluktan şaşırıp bir hoş delirdi.
Har vurupta harman savuranlar özenti.
Görki nice evlatlarım vardır hayatta...
Hiç unutulurmu içte kalan hatıra.
Azmı çanak tuttuk öküzlerin bokuna.
Yandık kavrulduk sıcak güneş altında.
Asla silinmedi hepsi bir bir aklımda.
Haydi kabadan diyerek çıkardı nara.
Birde iskemle birde minder vardı altımda.
Sürülen ya buğday harmanı yada arpa.
Sürülmeyle bitmezdiki kocaman hayma.?
Verin benim gençliğimi.
Dedim ama vermediler.
Ne evre'den geçtiğimi.
Sormasınlar dünya değer.
Pişmanmısın asla hayır.
Her yaşın bir aşkı vardır.
Kimi soğuk kimi hardır.
Dardolsakta dünya değer.
Güler yüzle yenilen bir acı soğan.
Şu asırda varmıki öyle bir adam??
Yürüyüşler değişmiş vermez bir selam.
Sanırsın yandan geçen bir kobra yılan..
Niye böyle olduk biz,böyle değildik.
Kimlerin hain bakışına yenildik?
Biz, izzet ,ikram insanlığı bilirdik.
İnsanlık ayak altı,olmuştur inan..
Memleket havası,suyu ve dostları,
Terapi kadar etkili ve şifalıdır.
Bir yerde ağrınız varsa,
sakın ola ağrı kesici almayın.
Aç bir Gürün'lüye telefon 10 dakika sohbet et.
Ne baş ağrısı kalır nede mide sancısı.
Benim en etkili ilacımdır .
Aynı zamanda baş tacımdır.
Camış gibi olmuş dönmüyor ense.
Gözü yaşlı sabır diler herkese.
Sağa sola köpük saçarken bile
Yalandan ağlarken düşünür kese
Allah için Allah diyen galmadı.
Çıkar için dua eden çoğaldı
Allah bir gün vurur size tokadı.
Haberin olmadan dökülür kese..
Biz köyde kendi oyuncağımızı kendimiz yapardık.
Telden çember ve onu sürmek için
birde düzenek yapar ardında saatlarca koşardık.
Sağlam ağaçtan deleme (topaç)yapardık.
Ucuna çakmak için mıh arardık.
Sade mıhınan kalsa birde sağla ip gerkirdi.
Söğütün ince dalından düdük.
İnsan suyu bağlar tamda yoluna.
Birde bakarki gelmiş ömrün sonuna.
Hayatın düzeni böyle,gitmez zoruna.
Mevlam o kadar ömür vermiş kuluna.
Bu dünya bir yalan dünya sonunda
Tüm zorluklar binmiş onun omzuna
Her yapılan dua allah yoluna
Mevlam ölçüp vermiş ömrü kuluna..
O ne şimdi Gürüne karmı yağdı?
Örtememiş bile daşı toprağı.
Şöyle gitte gör 40 yıl önceki karları.
Valla dağı taşı sanırsın yutardı.
Yol kalmaz iz bulunmazdı.
İnsanlar evinden dışarı çıkamazdı.
Tuvaletlerin yolunu bulup tuvalete çıkamazdı.
Tuvaletler o zamanlar dışardaydı
Beynimden ağrılar böğrüme indi.
Öyle acınacak halemi geldik ?
Yoksa bu dünyanın sonumu geldi.?
Artık gidilecek ânamı geldimk.?..
Dokunmayın bana böğrüm ağrıyo.
Böğrümün sancısı kalbe vuruyo.
Çekemez karşımda bana gülüyo.
Artık gülünecek halamı geldik ?
Özpınar’dım gümbür gümbür akarken.
Köpürüpte sağı solu yıkarken.
Netez sıra geldi daha çok erken
Artık göçedecek çağamı geldim.?
Şüleyman Özpınar.23.12.2018.ŞiirinHası..
Öyle güzelki durup bakışları.
Nolursunuz vurmayın tavşanları.
Şu güzelliğe insan hiç kıyarmı?
Yalvarırım vurmayın davşanları.
Bir davşan etiyle karın doyarmı?
Kalbimi yakıyo dökülen kanı..
Artık hiç sevmiyom siz avcıları.
Yazıktır vurmayın o davşanları..
Bu soruna artık nolursunuz bir çare,
Bu iş için gelecek o altın ses nerde?
Girmeyin şu bağ,bahçe yeşilimizin içine.
Güründe dağ taş gırılıp bittimi be...!
Atalarımızın yetiştirdiği meyvelerin suçu ne?
Bitiyor artık yeşil Gürün'ümün yeşili soldu.
Dalı göklere ulaşan cevizlerimiz vardı hani noldu?!
Sene 1965-1966 yaz ayları.Şatır
Abbas selamınayküm hısım diyerek dükkana geldi.
Elinde bir siyah kumaş.
La bunu bana bir şalvarlık aldım .
Halim emmimden emme bu gun dike bilinmi dedi?
Bende dedim koye hemen değilde
biraz geç dönersen olur deyip,
Ölçüsünü aldım.Kapının yan tarafına oturdu.
Aşağı eski hükümet binasına doğru bakıyo.
Şimdi bazıları yakışanı değilde,
Yapışanı sever gibi.
Herkes ırmak olmaktan usanmış
Sanki bir gever gibi.
Kulağada bir cıngıl takarmış,
Büyük bir hüner gibi.
Erkeklikten istifa etmişte,
Hatunluğa döner gibi.
Vay dinine yandığımın dünyası.
Önünde duran kırk elli yumurta.
İşte bu garibimin ekmek parası.
Kelimeler yetersiz kalır yutkunursunya
Bir kelime konuşamazsın zorlansanda.
Düğümlenip kalır boğazda.
İşte bu fotoğrafı gördüğün anda.
Geri dönüp beyfendiye şöyle bir baktım.
Donuk vaziyette bir zaman kaldım.
Bakışına gurban,ey güzel anam
Birtek resmi bize hatıra kalan ..
Cennet köşesine gidip bir yaslan.
Bütün dertler biter işte o zaman
Mekanın cennet olsun ey güzel ana.
Hayatı yaşayıp gelmişin sona .
Gittiğin mekansa gerçek bir dünya.
Yekün detler biter işte o zaman.
Eskiden insanlar 1940 -1950 yıllarında,
Köyünden çıkıp başka bir il
ve ilçeye kolay gidemezmiş.
Hele hele gençler askerliğini
yapıp gelinceye kadar asla.
Bizim köyde Abubekir emmi ile
( kel Abubekir )
Murtazanın memmet emmi vardı
komşu ve akrabamız.
Bunların Askerlik pusulası gelmiş.
Bu kadar güzellik hepsi bir arada.
Dağda ,taşta bayırda.akşamı ve sabahında.
Her ihtiacın bir eşek sırtında.
Hayat ne güzel ahanda burda.
Banane zam gelmiş
elektriğe bilmem doğal gaza.
Irgalamaz beni ne muhtar nede ağza.
Umurumda bile değil vekilin maaşı.
Meclis lokantasında yediği ucuz aşı.
Açarım çıkınımı
Allah ne verdise bulurum bir pınar başı.
Karlar altında sen daha güzelsin.
Tanımadım gelinlikmi giymişsin.?
Kar altından çiçeklerin yeşersin
Biliyorum sen bir ömre bedelsin...!
Havalar bulutlu etrafın sisli.
Aşk ile eserdi rüzgarın sesli.
Bu güzel kokular karanfil sanki.
İsterim günlerim o köyde geçsin.
Severek yapmak,ondan haz almak en güzeli.
Yalnızlara yoldaş,
Sevdiğim güzel insanlara gardaş,
Akranlarıma gerçek arkadaş.
Bunlara ben mecburum.
Çünkü ben insanım.
Bunları yapmakta insanlığın zaten gereği.
Gardaş yine hazanmı geldi ?
Benim bağım bahçeme?
Örtünmüş yeşillerin üzeri
Altın sarısı rengine.
Çünkü onlarda bilir
Sonbaharın ardı kar olur
Kendilerini o kıştan
Gizlemek biraz zor olur..
Varsın gelsin Gürün'e
O hazan günleride.
Sonbahardan sonra
gelir zaten kışın haberi.
Kışın ardından gelen
Nefis ilk bahar değilmi?
O seslenir bize
dön sılaya dön,
Gürüne gel deyi.
İşte yaz geliyor bak deyip
toplar başına tüm gurbetçileri...!
Selam olsun Gürün'den gurbet êline
Gardaşlarım gelsin sıla-i Rahime....
Şair:Süleyman Özpınar
Şiirin Hası.15.11.2020.
Vay be Anam o gece hiç uyumazdı.
Gece yarısına kadar bulaşık
yalaşık uğraşılır,
Ev işleri bitince un elenir.
Daha sonra kocaman teştle
hamur yuğrulurdu.
Mayalanır üzeri sofrayla örtülüp
ekşimeye bırakılırdı.
O arada tandır temizce hazırlanıp yakılırdı.
En az bir veya iki aylık ekmek pişer
Soğuduktan sonra sırıklara takılırdı.
Bak yine sana döndüm İstanbul.
Dolaştım Akdeniz kıyılarını adım adım.
Yine sende olan o lezzeti bulamadım.
İşte ondan dönüp geliyorum sana İstanbul..
Sen bir başkasın benim dimağımda.
Hayalimsin bir uçtan bir uca Marmara.
Seyrine doyum olmayan çamlıca.
Gözlerim senle, hayal dünyasında istanbul.
Doğal gaz gelmiş,
Şuğul vadisinin hizmetleri bitirilmiş.
Açılışlar yapılmış.
İnan uçuyorum sevinçten.
Benim güzel memleketimden,
Böyle haberler duymak ne kadar güzel değilmi?.
Bunları duyunca insan gurbette
daha bir başka seviniyo inanki.
Çünkü her ne kadar kendisi gurbette olsada .
MEMLEKETE HİZMET
Gürüne doğal gaz gelmiş,
Şuğul vadisinin hizmetleri bitmiş.
Açılışlar yapılmış.
İnan uçuyorum sevinçten.
Benim güzel memleketimden,
Böyle haberler duymak ne kadar güzel değilmi?.
Bunları duyunca insan ,
Gurbette daha bir başka seviniyo inanki.
Çünkü her ne kadar kendisi gurbette olsada .
Hep orada geçer hayelleri.
Gece başını koyar yastığa,
Hatırlar şöyle bir oralarda geçen güzel günleri..
Dalar uykuya,rüyalarda unutmaz memleketini
Hep gurcalar durur o eski defterleri.
Çünkü hep o topraklarda kalmış atası,
Ecdadı aile büyükleri.
Nasıl unutsun ?
Güzel bir haber duyunca nasıl sevinmezki?
Hayırlı olsun .
Kutluyorum emeği geçen herkesi,herkesleri..
Bu aralarda birde duysamki.
Bitti bitti artık Gürün devlet hastanesi...!
Çıkmış sokaklarda nara atıyor ,
Gürünün delisi.
Ne kadar çok sevinirim bilmemki?
Süleyman Özpınar..11.23.2018.Şiirin Hası.
Evet bundan her eve gerekli.
On liraya çıkarsalar benzini.
İster çulla bin ister semerli.
Ne yağı biter nede benzini.
Zincirleme kaza asla yapmaz..
Parçalar kırmaz motoru yakmaz.
Bir hatası var farları yanmaz
Ne yağı biter nede benzini.
Ben hiç benden yukarlara bakmadım.
Yukardakini asla kısganmadım.
Ben beni tam sevenlere adadım.
Bu na şükür deyip işime baktım..
Herkes kendi yerin iyi bilsin dedim.
Kendimi dev aynasında görmedim
Omuzları merdiven kullanmadım..
Çıkarken hep kendi gücümle çıktım.
Dokunma keyfin herkese dert olsun .
İstemezin derdi bitmezki dostum.
Çekemeyen bırak biraz kahrolsun.
Keyfim iyi ,hiç kimseyi takmadım.
Süleyman Özpınar.
23.11.2018.Cuma.
Çok kalamadım zaten güründe.
Birkaç gün gökpınar şuğul sadece.
Tanıdık yok candan bir dost nerde?
Tekrar geri dönmek zorundasın.
Ama gurbet kolaymı sanki ordada çok zordasın.
Bir görün okul ve hastane kantinleri.
İnan dışardaki fiyatların üç dört misli.
Efendim çok yüksekmiş kira bedeli.
O aile birliği ne yapar?ortaklar sanki.?
Kira değil kalmamış insani vicdanlar.
En ucuz olması gereken yer buralar.
Hele hava,alanı deniz araçları elyakar.
Resmi belgeli soyguncu mekanlar sanki
Güründe lisemiz yoktu biz orta okulu bitirdik.
1969 öğretim yılı başında Gürün lisesi açıldı.
Bizlerde ilk öğrencileri olarak kayıtımızı yaptırdık.
Bu arada okula zehir tohumu saçan bazı hocalarda gelmişti.
Sağ sol çekişmeleri başlatıp,o gardaş gibi geçinen masum saf ve tertemiz gençleri bir birine düşman etti.
Biliçli bilinçsiz aşırı tartışmar tabiki sonuç kaba kuvvet.
İşte o sıralarda birlik ve beraberlik bağları çatırdamaya başladı Aynende devametti.
Okulu bitiren her birisi bir memlekete dağılıp gittik.
Kimisi askere kimisi gurbete.
Kimisi yüksek tahsile.
Bizde evlilikten sonra gurbeti seçtik.
Gittik ama tam gittik.
Ardıma dönüp bir baktımki aradan tam 25 sene geçmiş.
Seneler bir birini kovalarken.
Ben gurbette ezim ezim ezilirken.
Benim ana yurdum benim içimde hiç ölmedi..
Hatta uykulara dahi dalmadı.
Oraların özlemi ve unutulmaz tadı.
Dimağımdan asla gitmedi.
Ama hep çektim içimde o hasreti.
Sonunda tak etti.
Karar verdim gitmeye o güzel yurduma.
Oranın güzel insanlarına.
Ağaç dallarında öten tüm kuşlarına.
Minicik serçelerine.
Yüksekten uçan kartallara.
Ceviz dallarında ciyaklayan kargalara..
İnan hepsine hepsine göresim gelmişti.
Sonra atalarımın mezarlarıda ordaydı.
Çok özlemiştim anamı babamı.
Dedim acep bula bilirmiyim mezarlarını?
Silinmişmidir mezar taşındaki isimleri?
Çünkü aradan tam kocaman 25 yıl geçti.
İstanbul oto gardan otobüs hareket etti.
İçimde bir sevinç birde ürperti.
Hiç uyumadın, o gece bitti.
Kayseriyi geçtik şafak vakti.
Pınar başı uzun yayla,
Ben bir oturuyom bir ayakta.
Tek tek bakıyom levhalara.
Gürüne ne kadar kaldı acaba?
Ziyareti geçip yaklaştık mazı kırana.
Yerimden kalkıp geldim en önde hostes koltuğuna.
Sanki ben uçuyordum ama utandım sevinç çığlıkları atmaya. .
Başladım garip garip sağa sola bakmaya,
Yol kenarında görebildiğin insanlara..
Acaba göre bilirmiyim bir tanıdık sima.
Nihayet gelip indim Gürün otogarda.
Mezarlıklar otogara yakın bir mesafede olduğu için.
Dedim önce gidip mezarlıkta anne babamı ziyaret edeyim.
Eve gitmek işi daha sonra.
Doğru gittim anne babamın mezarları başına.
Silinmemiş isimleri kolayca buldum onları.
Sarıldım mezar taşlarına.
Dertleşip,koklaşıp konuştuktan sonra.
Dönüp baktım şöyle etrafımdaki mezar taşlarına.
İsimleri okudum sıra sıra.
Hepsi,hepsi tanıdık.
Ya komşumuz,ya dükandan müşteri ,yada akraba.
Okuyup üfledim hepsinin ruhuna.
Dönüp geldim şehir merkezine,
Öğle namazı yaklaştı.
Ulu caminin önünde oturdum bir sandalyeye.
Gelen oturdu etrafıma,
Masalar doldu ezan okunana kadar.
Her gelip sandalye ve banklara oturanları
Süzüyorum alıcı gözle.
Ayrıca caminin içine girenleride kaçırmayıp bakıyorum.
Ne yazıkki tanıdığım sima sadece birkaçtane.
Ama mezarlıktaydım daha bir saat önce.
Ordaki mezar taşlarını okuduklarımın hepsini tanıdım.
Ama burda oturdum saatlarca.
Bir candan tanıdık ne yazıkki bulamadım.
Ben eskiden Gürün halkının hepsini,
Ana baba yedi ceddini tanırdım.
Ya şimdi?
Ama bu suç benimmi?
Yoksa kaderimmi?
Anca gurbet êlde buldum ekmeğimi.
Bir dönüp baktım ardıma 25 yıl olmuş geleli.
Bir gidip göreyim diye geldimki.
Ne beni tanıyan kalmış nede benim tanıdıklarım.
Kimisi ölmüş ,kimiside benim gibi çekip gitmiş.
Ben gelirken orta okullu olan çocuklar,
Torun torba sahibi olmuş.
Sima değişmiş,
Yapı değişmiş..
Şair:Süleyman Özpınar
25.06.2018.Pazartesi.
Kağıt kalem bir numaralı ilaçtır insana.
Reçetesini yazarım ama okuyana.
Bakın bunu asla unutmayın.
Yatarken dahi baş ucunuza
Bir kalem bir de defter bırakın.
Sinirlendin.Hemen çalışma masana.
Tüm öfkeni ve hırsını,
Masanın üzerinde duran ,
Hafta sonu sinamaya giderdik.Bir EMEK sinamas birde KALE sinaması vardı.
O zamanlar yonguç ailesi çalıştırırdı.Bakımlı tertemiz bir mekandı.
Eski bir kiliseyi sinama yapmışlardı hemde düğün salonu olarakta kullanılırdı.
Sayısı bellisiz arkadaşlarımızla.Mutluluk dolu kahkahalarımız.
O tohma sağlı sollu her taraf bahçelerle doluydu.
Bir ucu şuğul ortası çayboyu.
Uzar gider bulur Telin Tıhmın sonunu.
Şimdi bakıyorum bir hallar oldu.Katliam yapılır gibiydi sanki bu
Büyüdük artık orta okula başladık.Kendimize güven biraz daha gelmiş olmalıki,
Gezmelere çıkardık Gürün sokaklarına Hayal ederdim böybe yürürken.
Kimler gelip geçti bu sokaklardan.Gör kimlerin ayak izleri kaldı bu kaldırımlarda.
Eski bayramlarımız vardı.
Çoğu evler gittiğimizde bozuk para verir lokum tutardı.
Bayramlarda o lokum kadar tatlıydı.
Akşam oturmalarına giderdik.Cevizler kırılıp kuru durlarla yenirdi.
Anamızda ocakta kavurga kavrurdu.
Yaz tatilinde okul haşlığını çıkarmak için çarşıda bişeyler satardık.
O zamanlar Çarşıbaşı deresinin üstü açıktı.
Eski sebze pazarından eski kütüphaneye yakın bir ahşap köprü vardı.
O köprü çıkışı köşesinde karpuz tezgahı açmıştım..
Hiç arayıp sormadan gelip bulayım.
Önce bir işin ehlisinden yanayım
Bir günlük değil haftalarca kalayım.
Gurbetçileri çekmesini bilelim.
Müstakil konut yapalım,otel değil.
Doğaya uygun eski tarihe eğil.
Çokta aşırısına vermeyin mêyil.
Pratik denklem çözmesini bilelim..
Şöyle bir düşünüyorumda,
şu kaybettiklerimizi çok çok fazla.
Bunların hepsini hafızam zor toparlar.
Sonunda sığdıramıyorum sayfalara.
Bir kere şunu iyi biliyorumki güzel olan
her şeyi kaybettik.
Hele hele şu her derde derman olan
Herkesin derdine koşturan o eski insanları.
Şu öküz altında buzağı aramaktan.
Her arı kovanına çomak sokmaktan.
Etek öpüp el yalamaktan.
Parasıyla din satmaktan.
Çıkarı için dindar olmaktan
Yüze gülüp arkadan kuyu kazmaktan..
Tutmak yerine çelme takmaktan.
Sivas'ımızın her ilçesi güzeldir.
Her ilçeyi orada yaşayan bilir.
Lakin Gürün'ümüz bir başka güzeldir.
Ama biz olmuşuz gurbet ele esir..
Aklıma gelende yüreğim ezendir,
Her sabah reyhan kokusuyla esendir.
Gel artık yeteeer diye bana seslenir..!
Varam gidem görünce nasıl sevinir...
Gökpınarı ben eskiden çok severdim
Ama yanılmışım bu defa şoke etti beni.
Buna bir daha inandımki
At Binicinin altında güzel kişnermiş
Bunu en son gittiğimde öğrendim.
Sebebi saklı kalsın sonra söylerim.
Gardaş gökpınar denilince işte orda durulur.
Çünkü orası Gürün ilçesi için en büyük gururdur.
Her yerde gurur duyarak adını duyurduğumuz.
Ne gözelde demiş şu cümleyi diyenler.
Çok paraya gerek yok,yaşamayı bilenler.
Birde hayatta insanları insan diye sevenler.
İşte bu yalan dünyaya layık olup gelenle..
Selam olsun tüm güzel insanlara.
Hayatı hayat gibi yaşayanlara..
Afiyet olsun hayatını yaşa be gardaş.
Fasülyeler toplanıp.Cevizler çırpıldı.
Kışlık Elmalar Armutlar derildi.
İğdeler döküldü,Bağlar bozuldu.
Son kalan hasatlar toplandı.
Domates ,salatalık,
Kabak ,patlıcan,ne kalmışsa bahçe bağlarda.
Artık hazan mevsimi
Yapraklar sarardı renkler değişti..
Yeşil çimler üzerinde ayrı bir desen oluştu.
Artık kış geleceğinin haberin verdi.
Sağ selamet Eylülde geçip gitti
Mahallemin meleği sanki.
Beyinin ismide Şerafettin guçca.
İkiside nasıl bulmuşlar birbirlerini?
İkiside dünya iyisi.
Yüce mevlam veriyo herkesin dengini.
Biz yazlıkçıyız,birkaç aylığına gideriz genelde.
Temmuz aylarında gideriz
Gürün yalnız istanbul sivas tanıtımı değil.
Her yere,her konuya damga vurur.
İyi bilinsinki vuruyorda.
Ama şöyle bir babayiğit çıkıpta,
Gürün'e bir damga vuramadı.
İşte ona yanıyom ta buralarda.
Biz okurduk ama gerçekten herkes iyi okurdu
Sınıfta kalırız diye bir derdimizde yoktu.
Diyeceksiniz nasıl yani?Bak anlatayım.
Korkulu tek dersimiz vardı matamatikti,
Çünkü o derse Bekir İncegöz gelirdi.
Çalışmak zorundaydık.Sıkıysa çalışma..
Türkçeye Aslan bey gelirdi,Bir Allahın adamıydı.
Hiç bir öğrenciyi kırmaz ve üzmezdi.
Kimi kıraç yılanı gibi sinsi.
Düşmanı iyi tanıyo dikkat.
Bunlar Avrupa'yla ABD cinsi.
Her fırsatta bize dalıyo dikkat.!
Kimileri vardır kana susamış.
Aslan,çakal bir birine karışmış.
Biriside var soyguna alışmış.
Herkes bir köşeye konuyo dikkat.!
Sabahın ilk şafaklarında yürüdük yola.
Oralar soğuktu mevsim son bahar olsada.
Biraz çise düşmüştü üstümdeki yorgana.
Kalkıp yola yürüdüğümüz anda
Üşümeye başladık sanki serindi hava.
Ne tarafa gidecez bir yol göster be usta?
Ulan niye geldikki buralara şimdi?
İlk yola çıkarken böye dememişlerdi.
Az iş çok para,bol bol gezme denmedimi?
Vay be..azmı oynadık beş taşı duvar diplerinde.
Beştaşın en güzelini arardık ırmak diplerinde
Akan sular güzellik katardı taşların güzelliğine.
Şimdikiler oynamaz bu oyunu,elbisem toz olur diye.
Bir o bahardan bir bu bahara.
Koşup durduk işte bu arada.
Bizler ne kadar hızlı koştuksa.
Yine fukara yine fukara..
Bu nedir dersen ekmek arama.
Hayat ucundan taki sonuna.
Her gün zıpladık daldan dallara.
Kalbi fukara beyni fukara.
Aha gidiyorum Sivas êlinden.
Artık Sivas êli sizlere kalsın.
Sesini duyarım sazın telinden.
Bu aşkın sevdası sazlara kalsın.
Bu geçen günleri unutmayalım.
Bu yazda bu kadar vedalaşalım.
İşte burda son noktayı koyalım.
Aşkımız gelecek yazlara kalsın.
10 sene koyüne gidemeyen gelin
Gomşusuna anlatıyor Sivas'tan döndükten sonra.
Daha hâlen gözleri çakmak çakmak dolarak,
Sanki o an ve o günleri
tekrar yaşar gibiydi anlatırken.
"Gız bu bayramı eyle gozel geçürdukki bir gorsen.
Herif bir akşam yalunuz otururken dediki,
Gel bu bayram koye abam gile gidek dedi.
Bir sevündüm,bir sevündüm.
Gahıp herifin boynuna darıldum gız valla.
Gürün ilçesinde bulunan bu caminin yapım tarihini belirten bir bilgiye rastlanmamıştır. Ancak, yapı üslubu ve bezemesine dayanılarak XIX.yüzyılın son yıllarında yapımına başlandığı anlaşılmaktadır. Cami Nafiz Bey’in yardımları ile 1922 yılında tamamlanmıştır.
DEVAMINI OKUGardaş ne ırmak kalmış nede deresi.
Şimdi oyun sahası bulun nerede?
Baktım yok eski çocuklardan birisi
Hepsi düşmüş dijital oyun peşine
Tüm çocuklar birlik kol kola gezerdik
Bir ekmek varsa üç beş kişi bölerdik.
Vancının gölde beyaz donla çimerdik.
Şimdi betonlar kaldı torun bebeye....!
KÖRELMİŞ YARALARI DEŞME
Gardaş ne ırmak kalmış nede deresi.
Şimdi oyun sahası kurun nerede?
Baktım yok eski çocuklardan birisi
Hepsi düşmüş dijital oyun peşine.
Tüm çocuklar birlik kol kola gezerdik
Bir ekmek varsa üç beş kişi bölerdik.
Vancının gölde beyaz donla çimerdik.
Şimdi betonlar kaldı torun bebeye....
Kavakları gören ulu çınar sanardı.
Gölgesinde bir garip düğün yapardı.
Kesip sattılar,şükür oda kalmadı.
Sebep olanlar kimse sorun birine.
Bak eskiden Gürün'üm işte böyleydi.
Her bahçeden gelirdi türkü sesleri.
Orda olmasak dahi üzer bizleri..
Oksijensiz havayı buldum Güründe
Küllenmiş yaraları deş be gardaşım.
Sızlayacaksa bir gün evvel sızlasın.
Yeni jenerasyonlar hakkın arasın..
Eski yeşillikleri koyun yerine.......!.
Hep yeşillik altıydı oyun sahamız.
Ömürler harcamış rahmetli atamız.
Şimdi gelip görseler yırtar yakamız...
Buna sebep olanı bulun bizlere..
Gürün'ümde okunsun Şiirin Hası.
Yeşili öldürdüler tutarız yası.
Hep Gürün hasretiyle bekleriz yazı.
Gönül kırık olmasın malum gözlere..
http://www.siirinhasi.com/siirler/korelmis-yaralari-desme-2192.html
Süleyman Özpınar.21.09.2018.Şiirin Hası.
İşte yine geri dönüş başladı.
Biraz hüzün birazcıkta gözyaşı
Sağlıkla beklerim gelecek yazı .
Gitsemde aklım hep orada kaldı..
Söz konusu olan işte burası.
Kolaymı ayrılmak derin yarası.
Kimine komşu kiminin amcası.
Toplanıp kapıya elin salladı..
Bizler vatan,vatan diye melerken.
Vatan gurbetçiyi soymak peşinde.
Her haliyle başımda tac ederken.
Onlar bir kan bulup sormak peşinde..
Sıla aşkı için bahar bekleme.
Pişman olmasınlar koşup gelince.
Herkes hasretken sila-i rahime.
Her aslan payını kapmak peşinde.
Şimdi bu dedikleriniz olunca artık.
Türkiye olacakmı güllük gülüstanlık,?
Düzelecekmi bu ince ağrılı hastalık?
Bitecekmi herkesteki varolan yalakalık?
Derlerki yakında bu siyasiler gidecek.
Çekilen çilelerimizde böylece bitecek.
Çok güzel günler var bir gün gelecek.
Her şey biter ama,sanırım kalır yavşaklık.
Lütfen yapmayın.
Gurbetçi gardaşlarımıza turist gözüyle bakmayın..
Ne yapıpta daha fazla soyarım diye can atmayın.,
Bu yapılanların farkında değiliz sanmayın..
Tüm gardaşlar bunun farkında.
Bak siz pişman olursunuz sonunda.
Bu insanlar hep koşuyorsa baba yurduna.
Sila-i Rahim deyip geliyorsa.
Aşkın gözü görmez
Kulakları sağırdır.
Sızıları hiç dinmez.
Yarası çok ağırdır
Sadece kalbi çarpar.
Hep o sesi dinler.
Umrunda bile değildir.
Yoldan gelip geçenler.
Senin vicdan gerçek vicdan olsaydı.
Sana bakıp sana karşı çıkardı.
Bunu mezardaki deden duysaydı.
Ordan kalkıp sana tokat çakardı..
Babanızsa gardaş gibi sevdiğim.
Aynı tabakta çok çorbalar içtim.
Ben kötü niyetli insan değilim.
Olsam zaten kanun yolları vardı.
Halkını sorarsan olmuş tek vücut.
Bunların hepside Gürün'de vardır.
Kalpleri altından dilleri yakut.
Bunların hepside Gürün'de vardır.
Ne hoş ağustosda yorganla yatmak.
Sabah şafağında yataktan kalkmak.
Vücudun zindeyse,beyin dinç olmak.
Bunların hepside Gürün'de vardır.
Gardaş biz uzaklarda olsakta.
Atalarımızın ayak izleri var..
Göz yaşlarımız var oralarda.
O gözüken topraklarda..
Ayrı ayrı anılarımız var,
Her karışında.
Hemde birkaç değil sayısızca..
Hiç unutulurmu be gardaş??
Abooo ağzım sulandı
Kaysı yiyesim geldi.Altın sarısı sanki ,
Ne güzel rengi....!Acep bir gün?
Bu zalım gurbetlik
Bitermi?Bu ayaklar, Çıkıp o dallardan,
Kaysı dökermi??Sağlık olsun
Hele şu bahar ,
Sağlıkla bir gelsin.Hiç durmam.
Hemen giderm.Şöyle kaba taslak,
Bir hesabettim.
Gardaş kafaya koymuş Malatya .
İnsan kıyarmı şu güzel tohmaya.
Üstten şöyle doyulmazki bakmaya.
Nasıl gider yadellerde coşup akmaya.
Bizde toprak yokmu?akıp sulasın.
Önüne devlet baraj türbünler yapsın.
Köyümüze bereket güce güç katsın.
Sevgi versin aşk versin kuru tarlaya.
Artık sabır,sabır çatladı sabır taşı çatladı.
Tabi onunda bir dayanma gücü vardı.
Ağzımızdaki otuz iki dişten sadece biri kaldı.
O biride aslında işe yaramazdı .
Onun içeriden canı alındı.
Sadece görüntü ve kökü kaldı.
Damak için kanca yapıldı.
Aboo adam o yün döşek yün yorgan
çif kişilik yastıkta
yatmayı nasıl istemez??
Köye gidecen ev taştan ve kerpiçten.
Damın kapamasıda ardıç tersikten.
Duvarlar çamurla sıvanmış.
Dargınlık yoktu.
Çünkü herkes birbirine tutkundu.
"Kırgınlık yoktu.
Büyük insanlar hemen aracı olurdu.
"Arsızlık yoktu .
Herkes ar damarına sahip olurdu.
"Hırsızlık yoktu.
Herkes şükürle yerdi bulduğunu.
"Şan vardı.
Dağlar kadar ulu herkes ulaşamazdı.
Gardaşım git 45-50 yıl öncelere.
Şöyle gerilere gidip bir düşünsene.
Giden zaman,giden hayat
o kıymetli ömür.
Dakikası dahi geri gelmiyor .
Ama zamanında insan bunu bilmiyor.
Mademki ben geldim bu dünyaya birkere.
Kazık çaktım bu düyanın temeline.
Çalış,uğraş,didin sanki ölümüne.
Artık bulmak çok zor
çoukluğumuzu
Belki kalmıştır kalıntıları.
Güzel geçen tatlı anıları.
Gezindiğiniz her yerde
bulursunuz onları.
Çok aradım bende
çocukluğumu
Ve çocukluğumdan kalanları
Ahır tavanında buldum
Soruyolar benden,tarif etmeli değilmi?
Burası bizim Gürün ilçesinin gözdesi.
Gurbet êllerde sıkılan gurbetçi
burda alır nefesi.
Siz yeterki ulaşın bizlere,
çok kolaydır tarif etmesi..
Doğal yaşam parkı GÖKPINAR burası.
Buranın üzerinden uçan göçmen kuşları dahi..
Burda durup bir zaman konaklar.
Arkadaşlar lütfen akıllı olalım.
Öyle şunu istemeyiz bunu istemeyiz.
Meclise falan giremez,feşmeken giremez.
Sadece biz gireriz bizden başkası giremez.
Yok öyle bir dünya.
Biz ne diyoruz ???
Burası Türkiye.
Alevisiyle ,Sünisiyle,Lazıyla Çerkez'iyle.
Abaza'sı Romen'iyle,Kürt'iyle.Türk'iyle
Kuzular koyuna burda karıştı .
Ana kuzu birden bire meleşti.
Buna akıl ermez bu nasıl işdi?
Her kuzu anayla buluştu gördüm.?
Ananın kokusu sarar etrafı.
Her guzu koklayıp buldu anayı.
Her işin erbabı ulu mevlayı.
Bazı unutanlar olmuştu gördüm...
Sevgili arkadaşlar can dostlar.
Şu güzel ülkemdeki güzel insanlar.
Bir seçim havası vardı geçip gitti.
Ve aynı zamanda herşey bitti.
Şimdi artık sevgi,saygı,şefkat vakti.
Herkes kucaklasın birbirini.
İşine gücüne eş ve dostuna sarılsın.
Seçim heyecanı ile insanlar kalp kırmış olabilir.
nutun artık o günleri.
Seneler bir birini kovalarken.
Ben gurbette ezim ezim ezilirken.
Benim ana yurdum benim içimde hiç ölmedi.
Hatta uykulara dahi dalmadı.
Oraların özlemi ve unutulmaz tadı.
Dimağımdan asla gitmedi.
Ama hep çektim içimde o hasreti.
Sonunda tak etti.
Karar verdim gitmeye o güzel yurduma.
Biz bir abi değil bir baba kaybettik.
O bizim herşeyimizdi.
Biz beş erkek kardeşin en büyüğü
Mevlüt abimdi.
Üçümüz daha çocuk yaşlarda.
Hem öksüz,hem yetim kaldık.
Mevlüt abim bakıp büyüttü bizleri.
Askere gönderdi,
12..06.2018..Salı kara gün.
İŞTE O GÜN YETİM KALDIM.
Galiba melekti sanki insan ötesi.
Şu dünyada zor bulunur öylesi.
Çok yüceydi bende onun gölgesi
Kalbe çakılıp kaldı gardaş sevgisi..
Tüm çevrene güzel insanlık saçtın
Özpınar ismiyle bir çığır açtın.
Bize baba olup bağrına bastın
Ruhun şadolsun Gardaşın yücesi.
Rahmet alsın baştan ayağa vücut.
Bırak yağsın yağmur tenin üstüne.
Vücudun arınsın ihtiyaç mevcut.
Bir damla düşmeden açma şemsiye?
Korkmayın eritmez yağmur suları..
Güneşi görünce çıkar buharı.
Unut eskiyi bırakın nazları..
El elden tutup koş sular üstünde.
Silahı bırakın artık...!
Kalemi kullan silah yerine kalemi..!
Şu an yetmiş yaşına geldim.
Ne çantamda ne dilimde silah taşımadım.
Sadece bir defter bir kalemim.
Birde her dosta gülen gözlerim
Birde silgimi hiç yanımdan ayırmadım.
Fazla yenilen aş
Ya karın ağrıtır yada baş.
Dememişmiydi atalarımız?
Her şeyin azı tatlı,değilmi gardaş.?
Verin benim siyah beyaz televizyonumu.
Tek kanal olsada bana yetiyordu.
Sabahleyin istiklal marşı ile açılsın.
Gece yarısı saat 12 de kapansın.
İsdiklal marşıyla
Bayrağımız çekilsin arşa
Bazan kaysın,bazan karıncalansın.
O siyah beyaz ekranımız
O karda kışta fırtınalarda
Çıkıp çatıda anten çevririz
Vallah onada razıyız .
Acansları güzel olsun.
Doğru olsun.
Hayırlı haberler versin.
Felaket tellalı olmasın.
Bazı gereksiz kişiler,
Ekrana bağdaş kurup oturmasın
Ağzını köpürde köpürde
Gereksiz şeyleri anlatmasın.
Öyle sağa solada gıvırtmasın.
Şair:Süleyman Özpınar.
07.06.2018.Şiirin Hası
Bilgi ve ilgi dağarcığımı kirleten ülke ve insancıklar.
O kutsal topraklara laik olmayan yaratıklar.
Kendilerini müslüman sanıp.
Aslında hıristiyan kucağında oturanlar.
Ve hep onların fikirlerini savunanlar.
Ey.! saç,sakalı beyaz gocaman emmi.
Hep muzurlukla uğraşırsın öylemi?
Şeytanlık yaparsın sen dünyada hemi?
Taşlanıncada sakın gocunma emi...
Haksızlığı görüp haklıydı dedinmi?
Şeytana uyup haramları yedinmi?
Her çeşit sahtecilik yapıp geldinmi?
Ateşlerde yanarken bağırma emi..
Bunu 50 senedir söylüyom.
Bu gurbetçi gardaşlara inanmadılar
Gürünümüz cennet gibi diyorum.
Toprak ile gayadan cennetmi olur diyorlar.
Gürün en güzel memleket diyorum.
Gittik bir güzellik görmedikki diyorlar.
Ama onlarda haklı
Kime ne diyemki.
Onlar o toprakta doğmamışki.
.
Elleri öpülesi büyükler..
Hiç kıymeti bilinmediler.
Hepsi ebediye göç ettiler.
Atanıza sahip olun gençler...!
Kaybettikten sonra eyvah deme.
Gidip toprağına yüzün sürme.
Sadece rüyalarında görme.
Sağken kıymetini bilin gençler..!
Gardaş orası hep Çakşur deresi.
Gürün'lü değilse zordur bilmesi..
Tatmamışki burda dutu pekmezi.
Çakşuru hiç tanımamış sorarlar.
AĞ'in suları akar Çakşura doğru.
O suyu içip nice yiğitler doğdu.
Seneler geçtikçe hepsi yok oldu.
Bak şimdi sahipsiz kaldı buralar.
Gardaş biz 1950-1960 ları yaşadık.
Savaş yoktu ama fakirlik vardı.
Bula bilen yünden çorap örerdi.
Yırtılan yerleri çıtıma yapılıp giyilirdi.
Yada yama yapılırdı .
Yamalı giymek ayıp değildi.
Yada yama yapılırdı .
Yamalı giymek ayıp değildi.
Ayakkabı yerine deriden çarık vardı.
Onlarda delinince çarpana koyardık.
Çizme yerine ince deriden işlenmiş,
Hemde musmutlu çocuklar gibi.
Sanki içimden birileri,
Durma sende koş haydi,haydi...!
Diyerek gelen çığlık sesleri.
Bazan her halimde,bazan yollarda.
İçim içime sığmıyor be usta.
Bakıyorum gök yüzüne doğru.
Gurbetçi gardaşlarım yaz gelende düşer yollara.
İstanbul'dan diğer şehirler veya ankara.
Yani istigamet Gürün,yol bu düzergahsa?
Sessiz sakin,bazan uyur mahmurlaşır.
Kayseriyi geçtikten sonra,bir telaş alır.
Bir sağ cama bir sol cama sık sık bakınır.
İşte tam o esnada bu tabela göze takılır.
Dünyaları değer köyde yaşantı.
Ayaklar toprakta,beslenir beyler..
Hayatın unutulmaz güzel yanları.
İşte buralarda yol alır beyler.
Oksijen doğal sebze çeşnisi.
Buz gibi su akar sokak çeşmesi.
Oturup o sudan bir tas içmesi..
Sanki zemzem gibi şifadır beyler.
Seni kare,kare görmek ümüdüm
Nerden baksam seni bir başka gördüm.
Beni hatırla asırlık ömrümdün.
Nerden baksam seni bir başka gördüm.
Tırmanıp gitsem memücü başından.
Ta meco emminin üzüm bağından.
Yada çıksam Terzioğlu dağından.
Nerden baksam seni bir başka gördüm.
Karatepe şehitliğin zirvesi.
Çakşurda maşatlığın tepesi.
Çayboyu gökpınar yolun ensesi.
Nerden baksam seni bir başka gördüm.
Bir ablamız derki.
Bu bizim ilçemiz olan Gürün.
Ne güzel bir yer ne güzel bir mekan.
Her gittiğin yerde gururla öğün.
Toprağı bereketli insanları verimli.
Herkes bir birine sanki kenetli.
Elinde sazı konuşturan ozanları
Her temayı dile getiran yazarları.
Dağa taşa kurda kuşa dil verip söyleten.
Her köşesini nakış nakış işleyen.
( Bir kişinin sözüne karşın söylenen sözler.)
O zaman siz beni hiç tanımamışsınız.
Bu zamana kadar aslında
çok geç kalmışınız.
Çekmeye çalışsanızda siyasete bulaşmam.
Hele,hele Gürün'lü veya başka
dostlarımla asla zıtlaşmam.
Bulaşıcı nefesle yakından koklaşmam.
Bir kişi cahilse asla tartışmam.
Çünkü sonuç alamam.
Korkma şiir şairin elinde bozulmaz.
Çocuk anasının kucağında ağlamaz.
Ağlarsa zalim elinde ağlar hiç susmaz.
Oda evlat sevgisi ne ondan anlamaz.
Bilirsin Şairler şiirlere anadır...!
Bir yavru gibi kanat altında saklanır.
Her davadan berat eder sonra aklanır.
Ana yavrusuna asla leke kondurmaz.
Gürün deyince aklıma gelenler.
Bahçelerde yapılan o düğünler.
Düğünlerde çekilen çeşitli halaylar.
Halaydan sonra oynana sisinnle.
Sinsinde kızışan bazı yumruklar.
Her ağaç altında kurulan masalar
Ve kilolarca yenilen elma armutlar.
Düğünlerde pişen çeşit çeşit yemekler.
Köyümün dikenli gındık keveni.
Gelip şehirlerde süs olmuş emmi.
Harmandaki kırık dişli düveni.
Gelip baş köşeye gurulmuş emmi.
Bizim köy toplanıp şehire gelmiş
Halılar yok olmuş kilim serilmiş.
Elliklerde duvarda,ekinmi dermiş?
Sanki bunlar bize darılmış emmi.?
Gurbetçilerin hasretinden yandığı.
Gürün dediğimiz yer işte burası.
Tadına daha doymadan ayrıldığı.
Gürün deyip tadına doymadığımız yer,
işte burası ...!
Taştan mağraları var Çarşı başında.
Nice anılar saklar zerre taşında.
Burası bir deryadır başlı başına.
Bir kadını severken eğerki.
Sardığın zaman zarif bedeni.
Kalpler atıyorsa halaç tokmağı gibi.
Dört göz bir birine bakıyorsa
Kadın sevinç çığlıkları atıyorsa
İşte iki aşkın gerçek birleşimi.
Gerçek aşk,gerçek sevgide işte bu..
Bu dere mahalleyi ikiye böler.İki tarafın yollarıda
oldukça dar.Bizim taraftan hiç araç gitmez .
Karşıdan tek araba zor geçer.Böyle bir hali vardı o zamanlar.
Burası güzel komşuların yaşadığı mekandır.
Biz tam orta yerlerdeyiz.Karşımızda mahalle çeşmesi.
Biraz yukarda birde çorak pınar vardı.
Kimsenin evinde çeşme yoktu o zamanlar.
Herkes suyunu bu çeşmelerden alırdı
Gençlik bir modaya doğru yol aldı.
Verdiğin selamı alan yok oldu.
Neler oldu bilmem herkes kıllandı.
Adam gibi tıraş olan yok oldu...
Sanki tüm herkes bunlara özendi.?
Normal insanmı yoksa teröristmi?
Bunu ayırmaya imkan varmıki?
Bakınca tanıma imkan yok oldu.
Allah razı olsun gardaşlarım
Beni hiç yalnız bırakmadınız.
Sizler iyiki varsınız.
İyiki benim sayfamda ve arkadaşımsınız.
Hem yanımdasınız yoldaşımsınız.
Hem yanımdasınız,hem yoldaşımsınız.
Şu bir eli cebinde,
Bir diğer eliyle.
Biriyle tokalaşan beylere.
İnan bayılıyorum be.
Sanki sana bişeyler söyler gibi.
Varya işte bu pantolonumun cebi,
Oralardan aşağıda görüyom seni
Der gibi.
Gürün'ümüz şelaleyi ne yapsın ?
İçerde sevecek birşeyler vardır"
Öyle çok lüks şeyler êllere kalsın...
Sizlere verecek birşeyler vardır..!
Gurbetçi arkadaşlarımız derki.
Neden bizimde denizimiz yokki?
Bunları derkende üzgündü sanki.
Bizlere yetecek birşeyler vardır..!
Dobra insanları kimse bozamaz.
Yapmacıksa zaten bize yakışmaz.
Kirli su bizim hamura karışmaz.
Çünkü saftır,hainlikte bulunmaz,
Teyzeoğlu..
Allah razı olsun senden tezeoğlu.
Ben seviyom insan,insan oğlunu.
Vursalar zincire iki kolumu..!
Yinede severim kimse tutamaz..
Teyzeoğlu..
Neyin peşinde koşarsınız sapıklar.
Zeytin dalını protesto yapanlar.
Mehmetcik dağda kendi evde yatanlar.
Size ne batıyo ey densiz insalar.
Seneler boyunca ben oldum tarafsız.
Artık sinir gerindi taraf yaptınız.
Sizinde birazcık olsaydı katkınız.
Bu yapılanlar hepsi yersiz insanlar.
Bizim köyümüze karlar yağardı?
Eskilerden artık zerre kalmadı
Eserdi fırtına her yer dolardı.
İyilik düşünen hamle kalmadı..
O karlar yağar bereket gelirdi.
Mevla her kuluna kısmet verirdi.
Her köşesi delik delik delindi.
Bozdular doğayı denge kalmadı.
Bana diyorlarki sen madem buraları çok seviyordun,
Niye gittin gurbet ellere
Ewt ,Hiç bir kimse isteyerek,yerini,yurdunu eşini,dostunu,
Yan tarafta her gün selamlaştığı komşusunu.
Karşı tarafta Asim emminin her sabah öten horozunu.
Ayşe teyzelerin geceleri çemkiren bocusunu.
Sadece aradan yıllar geçer,
Gerçek dost eskimez.
Dost neye benzer bilirmisin?
Gerçek dost tuza benzer.
Yaraya dökersin acıtır.
Ama iyileştiren özelliği vardır
Kalsın kuytu köşelerde.
Günlerce hatta senelerce.
Asla kokmaz ve ekşimez ...
İnanmıyorsan bak tadına lezzetine.
İlk günkü tazeliğinde..
Orda Bir köy var,çok,cok uzaklarda.
Şimdi nasıl özledim,bu karda,kışta.
Olsun,yinede giderim,belki yakında.
Taze ekmek gibi kokarsın burnuma...!
Köyüm.
Niye bekleyemki gelecek baharı
Hiçmi görmedik biz yağmuru karı?
Aylarca çekemem ben bu ahuzarı.
Defne çiçek gibi kokarsın burnuma.
Köyüm.
Bu günlerde hâlimi,
Hiç sorma be usta.
İnsanın sağlığı sihati.
Yerinde değil neşesi yoksa
Gözüne kimse gözükmezki.
Ne öbürü nede bu yalan dünya.
Gerçekleri sorarsan böyle be usta.
Varsa yoksa içerdeki derdi.
Başka bişey yok umrunda.
Bir garip kuş niçin?
Bir dal arar yükseklerde?
Konup sığınmak ve dinlenmek için
Şöyle rahar sakince.
Birde yem olmak var kaderde.
Ya kartala ya şahine.
Uçar iken gök yüzünde.
Küçük olmak,zayıf olmak
Yıllar aldığın vgeri vermiyor artık.
Kader diyerek bizde derde dalmayız
Teker teker gidene dualar ettik
Daş basar bağrımıza közde yanmayız.
Ruhun şadolsun ey güzel gardaşım
Yıllara bende sitemkarım kanmışım
Yılların renkli günlerine dalmışım.
Yıllara güvenip hayale dalmayız.
Mevlanın emrine hiç karşı gelinmez elbet.
Diyelimki bundada artık vardır bir hikmet.
Valla bakıyom iyiye gitmiyor vaziyet..
Hep buna şükür diyelim kopmasın kıyamet.!
Kızak kaymadan geçtik kardan adam yapsaydık.
Bari torunlarla bir kar topu oynasaydık.
O karlar içinde yatıp bir yuvarlansaydık.
İşte o zaman çıkardı keyifli bir lezzet...
Her insan bir çeşit delidir.
Delilikte çeşit çeşittir.
Sıralamak kolay değildir.
Sıralayan ani delirir...!
Akıllı dünyada zor yaşar.
Zır delirip kafaya sıkar.
Yada kendini damdan atar.
Bu dünya tez kafa yedirir.
Yıl deyipte gelip geçmeyin
Tam tamına365 gün yapar.
Koşturursun seneler seneleri kovalar.
Aşınır ayakkabılar ,
Gittiğin onca yollar.
Hiç farkedemezsin
Öyle çabuk geçerki zamanlar.
Bir bakmışınki emeklisin
Göz açıp kapayıncaya kadar.
Kendini boşlukta hissedip
Çekilirsin köşene.
Aradan bir kaç yıl geçmeden
Her tarafın seslenir
Oturduğun yerden ayağa kalkarsın
Belden ses gelir.
Başını kaşımak istersin koldan ses gelir
Konuşmak istesen kendini bilmez kuldan ses gelir.
Çıkarsın dışarı ayağın takılıp düşersin yoldan ses gelir.
Ulan yaşlılık sana ne denir.?
Ah bir bilsem neler diyeceğim,hep dolanır dilime
Emekli oldukya işi bıraktık kapandık köşelere.
Benzedik bodruma atılmış paslı demire.
Ne eyer'e yakışırız artık nede semer'e.
Oturduğun yerde dalarsın hayal ile eski günlere.
Kepçeyle alırsın sığmaz,dökülür yarısı yerlere.
Kazana koyarsın dolmaz,bir lokmacık kalır dibinde.
Gülmeye başlarsın kendi kendine.
Dersin acaba kafa gittimi artık bizde?
Alır bir düşünce.
Rüyadan uyanmış gibi silkinmek istersin.
Ben bu değildim neden bu haldeyim?
Ey kendine gel kendine.
Kendini kapıp koyverme.
Bak ömürden gitti yine bir sene..
2020 Hayırlara olsun vesile.
Sağlık.huzur.mutluluk getirsin
Devletimize ve bütün milletimize.
Her insanın içinde bir çocuk yaşar.
O hiç yaşlanmaz.
Seninle güler,seninle ağlar.
Şayet o çocuğu kaybetmişsen.
Huzurun kalmaz.
Çocuklar gibi sevinemezsin.
Kahkaha atıp gülemezsin.
Anacığım güzel anam.
Tam elli yıl oldu sizleri kaybedeli.
Bak yine zehir gibi bir kış geldi.
Sabah yağmur çiselerken,
Bir baktım akşama kar geldi.
Hemde çok soğuk hava buz gibi.
Topraklar ıslak ve nemli.
Belkide çok sevindin bu günlerde.
Gençliğimde kurduğum hayellere.
Gitmek için sanki artık geç kaldım.
Bana açılan yüksek pencereye.
Yetmek için sanki artık geç kaldım.
Menzilde gerekli mesafelere.
Tırmanması güç olan tepelere.
Sırtta dolaşan örme küfelere.
Binmek için sanki artık geç kaldım.
Rahmet getiren yeşilleri talan ettiler.
Şimdi onlarda gelip yandan,yandan geçerler.
Yeşil yerine beton yığınları diktiler.
Rahmetlerse,kıymet bilinen yere düşerler.
Eskiden karlar yağardı bir adamın boyu.
Bereket vardı tahıl doldururdu siloyu.
Herkes toplamıyor ekini tarlada koydu.
Emeği korutmazmış,yoldan geri dönerler..
İşte o varya o lezzeti
Hiç bir gıdada bulamazsın.
Ne arının yaptığı balda.
Nede son bahar çisesini yemiş
Kıpkırmızı misket elmada.
O lezzet bir başka.
Allah'ım ona öyle bir tat vermişki....!
Bu lazzeti tatmış olan,her canlı.
Genelde insanlar buna.
GÜRÜN BU
Gürün Sivas'ın bir ilçesi ama,
Bir çok şeyleri benzemez Sivas'a.
Mesela mevsimi.
Bakmayın şu anda yüzü azgın oluşuna.
Biraz dağlarının başı dumanlı.
Yolları buzlu etrafı karlı olduğuna.
Sivas'ta çıkarsın dışarı
Kış boran,diz boyuda kar yağar.
Gürün'e gelki sanki ilk bahar.
Ta Şuğul kanyonundan başlar.
Tâki Telin'i geçip Tıhmın'a kadar.
Sanki bir Malatya havası var.
Onun için meyvesi sebzesi,
Hele hele o kehribar rengi kaysısı,
Sanki bal sızması.
İşte bu güneşli ve güzel havası,
Sanki malatya gibi olsada
Yiğittir,merttir,
Yerine göre çelikten daha serttir.
Özü yufka,misafir sevendir.
İşte bu damarıda tam çekmiş.
Yiğido gillerdendir.
Yerine yurduna,Devlet'ine ve vatanına,
Eğerki el uzatan,yanlış yapanlar varsa.
O zaman tıpkı benzer bir aslana.
İşte ben bu yüzden hayranım.
Gürün halkına,güzel insanlarına..
Kükrer topyekün aynı anda.
Beşikte yatandan,eli bastonlusuna.
İmkan yok önünde kimsenin durmasına.
Ucunda ölüm olsada...!
http://www.siirinhasi.com/siirler/gurun-bu-2117.html
Süleyman Özpınar.Şiirin Hası.
Hep sana yazdım.
Okurkende seni okudum.
Dudaklarım titreyerek.
Sanki sana daha çok yaklaştım.
Nefesini yüzümde hissederek.
İşte o his vadı içimde.
Ellerin sanki ellerimde.
Dudaklarım dilim her yerde.
Sarmaş dolaştı senle.
Bu şiiri yazarken.
Sen benim köyümü gördünmü?
Hiç yolun düştümü oralara?
Beraber gezmek isterdim senle.
Hemde el ele.
Ta üst taraftan başlayıp,
Dağını taşını en ücra köşelerini bile.
Bir memleket aşkı varki benim içimde.
O memleket yakar,yakar savurur beni.
Uçuşur küllerim dolaşır gök yüzünde.
Karışır bulutlara kaybolup gider.
O benim memleket'im üzerinden geçerken bile.
Yağmur damlaları dahi kavurur beni.
Akşam yatağa istanbul'la yatar,
Sabah yine İstanbul'la,
Uykudan kalkar.
O kadar büyüdünki İstanbul.
Koca bir devlet kadar..
Türkiyenin doğusu,batısı her köşesi.
Sana hepsi aşık sanki.
İyi kütü bir gün gelip geçti.
Kimileri mutluluktan uçarken.
Kimilerimizinde ciğerini delip geçti.
2017 gitmek üzere hazırlığın yaparken.
2018 de taze gelin gibi ata binerken.
Bir düşünce sardı bizleri,daha henüz gelmeden.
2017 yılı sanki bir kabus gibiydi.
Hey dostlar,dinleyin şair gardaşı.
Şu isteğim bu gün yapsak olmazmı?
Boş verelim şimdi yağmur ve kışı.
Et altına soba yaksak olmazmı?
Haydiyin gidelim küçük bahçama
Dolaşıp çevrinip dönsek akşama.
Balık ızgarayı koysak mangala.
Günümüz gün edip gelsek olmazmı?
Hey be koca usta,ruhun şadolsun.
Mekanın cennetlerde tahtını kursun.
Ruhun için her el yükselsin dua okusun.
Sen bir dehaydın,sen unutulmaz bir Allah kulusun.
Usta burası bir devri alem dünyası.
Kimi gelir,kimi gider ,kalır unutulmaz anısı.
Ben Gürün'ü senelerdir yazıp çizdim.
Her derdini sorunu ortaya serdim.
Kırk dört yıl önce oraları terkettim.
Yarım asır boyunca tüğlendi dilim.
Biz hep böyle gördük böylede biliriz.
Hepimiz birimiz,birimiz hepimiz.
El eleyiz,birlikteyiz beraberiz.
Bu güzellikler hiç bozulmasın derim.
Gürünümüze bakmayın öyle kötümser.
Halaylarıyla,İnsanlığıyla,
Havası suyu toprağıyla.
Dağı,taşı, Dalda öten bayguşu dahi güzel öter.
Ormanı kalmamış,ulu kayalar ve taşlar.
Her birisinde geçmişe dair anılarımız yatar.
Kiminin başında keklikler ,
gakguvak deyip şarkıya başlar
Musmutlu bir kış günüydü.
Mevlüt guçcamlara gidiyordum.
Güneş vurmuş o beyaz karlar üstüne.
Pırıl pırıl pırıldıyordu.
Dağ taş ve yürüdüğüm yolların hepisi.
Ama benim kalbimde pır pır ediyordu.
Çünkü onların evi önünden,
TAHA AKGÜN Tuttuğunu Koparan.
İsmini Tarihe Yazdıran Adam.
Boyuna Posuna Künde'ne Gurban.
Resmini Stada Kazdıran Adam...!
Hayırlı Uğurlu Olsun SiVas'a
Sayın Cumhur Başkanım Sen Çok Yaşa.
Layık Görmüş Bu İsmi Stada.
İsmini Dünyaya Tanıtan Adam...!
Hiç tatmadığım tadı,lezzeti ondan aldım.
Onun için diyorumki o varya o benim ilk aşkım.
Ve benim belalım.
Bafradır onun adı,
Benim ilk göz ağrım.
Henüz daha 13 olmamıştı yaşım.
Karizmaya yok asla diyecek.
Hep asık surat değil gülersin
Sima derseniz daim gülecek.
Haber vermeden nere gidersin
Ne güzel bahçe çocuk eğlesin
Bir oda sen dayreye bedelsin
Allah gülerek kalmak istesin.
Maşallah deyin nazar değmesin
Gidip göreceksin dünya gözüyle
Gürün anlatmakla,yazıp çizmekle,
Gelip birkaç gün gezmekle.
Bitecek,geri dünüp gelecek bir yermi?
Ben yarım asırdır anlatmaya
Portresini çizmeye,
Çlıştım ama nerdeeeee...!
Yavşaklar büyüdü.
Artık bit oldu.
Gayri sırtımda gezinir
Bit olmadan önceleri,
Koltuk altında gizlenir.
Ben tanırım onların 7 ceddini.
Daha yakın zamandır
Benim bedenimdeydi.
Bir yerde yüz yüze veya sanalda.
Bir köylümü gördüğümde,uzaklarda olsada
Sanki bir gardaş görmüş gibi seviniyorum.
İşte bu sırrı senelerdir çözemiyorum.
Çocukluk anılarım orada kaldı.
O yıllarda tüm aile bireyleri ordaydı,etrafımdaydı.
Kasım ortalarına doğru,havalar çok soğudu
Sanki gürün'e kış gelir gibi bir hava görünüyordu.
Kimisi baltayı almış omzuna.
Kimileri odunu dolduru vermiş çovala.
Omuzlarında taşıyorlardı taa odunluğa.
Odun kıymetli,odun zerafetli.omuzda taşınmalı
Yıllar yılları kovaladı ardı ardına.
Daldık geçim derdine,varamadık farkına.
Göremedik ne olup ne bittiğini
Vay be Kaya larda öten keklikleri.
Sırtında heybe ile giden eşşekleri.
Yufka ekmek arasına dürülen çökelikleri.
Herşeyi bize özlettin gurbet
Bu nasıl oldu her tarafa serpildik.
Bu nasıl bir çileye girdik?
Gitmedik ne kaldı ey yüce dostum
Bir kuru canımla sırtımda postum.
Babamız giderken ardından koştum.
Üstünde tonlarca toprakla buldum..!!
Kazdım ellerimle kavuşmak derdim.
Göz yaşım sel oldu toprağa serdim.
Çekilmez hasretin banamı verdin?
Babam sana yandım yandım kavruldum..
Kalbim sona kadar açık.
Gürünlüysen gel gardaşım.
Sorar isem bana yazık.
Gürün'lüysen gel gardaşım..
Kimliğinde Gürün varmı?
İster boran ister karlı.
Sona kadar açık kapı.
Gürün'lüysen gel gardaşım.
Şu Gürün halkının yüzüne
Bağına bahçesine,Çevresine ve çehresine
Sen baktın senelerce gözlerinin içine
Hemde sessizce.
Mâsum çocuklar gibi akıp giden Tohma Çayı.
Acaba dedim sana destek olurmu Hurman çayı?
Gidip sordum yetkili ağızlara
Oda gitmiş elimizden yok bize bir fayda
Gardaş süte birde sen gat mayayı.
Yoğurtmu bozuldu yoksa davarmı
Köylüm bize gözel yoğurt yapardı.
Yoğurtmu bozuldu yoksa hayamı?
Ekşiyip kokuşmuş durur raflarda.
Çoğu Bize yakışmayan kaplarda.
Atmazlar çöpe,tarih geçmiş olsada..
Yoğurtmu bozuldu yoksa insanmı?
Yüksel Türtük derki.
Eskiden sadece kışlar sağuktu.
Şimdi insanlar soğuk,kalpler sağok
her şey menfaat beşerin ilahı olmuş,
Bu gidiş nereye böyle insanlar..?
Diyerek sormuş..
"
Ewt aynen öyle oldu ne yazıkki .
Herkes çıkar peşinde yarışa girdi..
Baktım yüzlerine vardı bir gariplik.
Giyinip kuşanıp bir meclise gelmiş.
Hepsinin giyiminde bişeyler eksik.
Hiç biri saygı gömleğini giymemiş.
Sanki iki düşman var karşı karşıya.
Kendin ol artık olma kimseye kukla.
Hepisi uzak kalmış sevgi saygıya.
Hiç biri aydın gömleğini giymemiş.
Başkasının değilsin,benim şehidim.
Yetti bunca hasretlik gelsene guzum.
Sen benim herşeyimdin aslan yiğidim.
İki yıldır bekledim sen gelmez oldun...!
Her kapı çalanı sensin sanıyorum.
İçerde bir ateş varki yanıyorum.
Hasretin bitirdi içten kanıyorum.
İki yıl oldu beklemekten yoruldum.
Bakınca sima tanıdık geldimi?
Bir anda hatırlamadım ismini.
Tohmada hiç beyaz donla çimdinmi?
Bizim günümüz hep orda geçerdi.
Randevu yerimiz bile oraydı.
Parkımız,aşkımız güzel alandı
Yaş günü mumları orda yanardı.
Bir devirin mekanı viran edildi...!
Üstadı bu gün rüyamda gördüm..
Ben simasını bilmezdim birileri söyledi.
Bak Attila İlhan'da burda diyerek.
Dönüp baktım arkama.
Onu gördüm,daha başkalarıda vardı yanında.
Ama hatırlamıyom onları.
Yaklaşıp hoşgeldin dedim.
Kendimi tanıttım.
Şu sahte,yalancı dünyadan
Hangi baba gitmediki ?
Daha sevgisine doyamadan.
Ansızın bizi terketti...!
Meledik kuzular gibi ardısıra...
Ama hiç duymadıki.
Eskiden bizim ahırlar vardı.İçerisi herçeşit hayvanlarla dolardı.
En baş köşeyide At'lar kapardı.Sırayla dizilirlerdi.
Öküz,Eşşek,Dana ,Sıpa İnekler kapıya yakın olurdu.
Sağım yapmaya kolaylık olsun diye.
Herkesin önünde musurları Musurda bağlı idi bağları.
Eminönü cami çiçekciler tarafta.
Tuvaletler kapısında,baktım bir curcuna.
Dedim bir bakayım ne var acaba?
Orda bir kadın bağırıyo.
Bırakın valla billa binmem ben ona.
Ona bineceme s.....rım dona
Bizlerde adet böyledir gardaş.
Yer sofrasında yiyenler gelsin
Yere oturanlar kurar bağdaş.
Herle çorbası içenler gelsin.
Sebze çorba benim favorimdir
İsterseniz onu her gün getir.
Herkes bayılırdı zengin Fakir.
Damak zevkine uyanlar gelsin..
3 Mart 1924 tarihinde
Atatürk’ün desteğiyle Şer’iye ve
Evkaf Vekâleti kaldırılarak yerine
Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.
Anayasal kuruluşlardan biri olan
Diyanet İşleri Başkanlığının
Anayasa’mızın 136.
maddesinde kuruluş amaçları
şöyle belirlenmiştir: “
Vay be köyde birde bilir kişi olmuş.
Asırlık sahipsiz tarlaları hazineye yazdırmış.
Bazı yerleride kedi hanesine aşırmış.
Hani çok bilirya olmuş köyün ağası.
Bir evi bir küllüğü vardı sağlığında babası.
Şimdi senin olmuş bütün köyün deresi.
Oralar kimindi bilir köyün hepisi.
Gardaşım dökülen gazelleri toplamış.
Kavakların kuru dallarını doğratmış.
Çayırda yaban tezekleri çovallatmış.
Sanırım bu kış bize lazım olacakmış..
Ruslar şeyimizi keseceklermiş bizim
Pardon yani gazlarımızı diyecektim.
Şeyimin ucuna geldi geldi diyemedim.
Sanki bizim eskilerde gazımız varmış.
Hep dikat etmişim hayatta buna.
Ne zaman ağzımdan o cümle çıksa.
Mutlaka değiyor dudak dudağa.
Bir kelime iki hecedir BA-BA....!
Bebelerin dilde ilk söylediği.
Evlatlar yaslanır güven direği.
Ailenin elinde el feneri.
Çocukların gündüz gecesi BABA..!
Kalemin yazmışsa silinir gider.
Kader yazısını bedenin çeker.
Yerleşip kök salar kanserden beter.
Kader bacaları dumansız tüter.
Bu kaderi yazan kalemler hani?
Biliyorlar artık bu dünya fani.
Gidenin önünde set olamanki.
Karşı gelinmez amansız beter.
Müzikle uğraşmak,
Nefes almak.
Yemeyip içmeden herşeye doymak.
Dünyadaki tüm tat ve zevklere ulaşmak.
Ufuklara doğru kucak açmak.
Sonunda ulaşıp,beraberce yol almak..
Her yol ordan geçer.
İbrikti abdest aldı atalarımız.
Sonra güğüm oldu, sırtladı sobamız.
Alümİnyum yapıldı bakırlarımız.
Onda kaynıyorar şimdi çay sularımız...
Üstten su damlacığı düşer sobaya.
Cızırdar dolaşırlar hepsi ardardına .
Güğüm kaynayıca başlar fokurdamaya.
Sıçrayan su olur sanki bir orkestra..
Size sesleniyorum okul yöneticileri,
Ve aynı zamanda sayın öğretmenleri
Çocuklar kendileri zaten öğrenir
Sizin öğreteceğiniz çoğu şeyleri.
Siz onlara yeterki önce öğretin öz güveni
Ah ah ! keşke öyle bişeyler olsa.
Cam kenarlarını ahşap sedirler (Makat) dolaşsa
Sedir üstünde ot yastıklar dizilse duvara.
Yastıkların üzerinde desen desen,
Kızlarımızın el emeği göz nuru işlemeler olsa.
Gırletler dizilse köşelere.
Culfa çizgili kilimler serilse yerlere
Yakaladığım güzel günlerim.
Arkalarda kalmasın isterim
Hep önümde yürüsün benim.
Daha mutlu ve içten gülerim
Mutluluklar asla unutulmaz.
Bu bir sırdır her zaman bulunmaz.
Öyle para pulnanda satılmaz.
Onu buldumu kalpten gülerim.
Üç gün boyunca gurbet sıla ile buluştu.
Bir vesile,dost dost ile buluştu.
Kırk senelik arkadaşlar birbirine kavuştu..
Önderlik eden ,emeği geçen herkese tşkler.
Geleneksel 8. İstanbul Sivas Günleri son bulmuş..
GÜRÜN Yenikapı'da beş yıdızı haketmiş.
GÜRÜN'den seneler önce kopup gelmiş.
Dalı,kökü,yaprağı,meyvesi.
Aynı bir doktor,doğru yenmesi
Sanki güzellik uzmanı gibi.
Böğürtlende bizim dağ meyvesi.
Beyaz tonlarda çiçekler açar.
C vitamini şifalar saçar.
Kalp ve damarlarda çok rol oynar.
Alıçda bizim dağın mevesi.
Bu kalbur sanırım tarih olmuş gibi.
Çürümüş dökülüyor artık dibi.
Yama yapmışlar dibine çiçekli bezi.
Gör ona kaçtane atanın elleri değdi..
Harmanlarda arpa buğday eledi
Kazıkta asılı senelerce bekledi.
O kasnağa nice güzeller elledi
Kimbilir kaç bebeye höllük eledi.
Anamın etrafı bir cepane gibiydi..
Mermisi ve silahı asla bitmezdi..
Sofra başında TAHTAKAŞIK'lar,
Anında yapışırdı ellere.
Ama bizde çok yaramazdık be..
Bir deli BOYRAZ eser,
Şu yakın senelerde.
Sivas Gürün çevresinde.
Eser geçer yüreklere yüzlere.
Işık gelir fer gelir seni gören gözlere.
Neşe saçar,sevinir onu çekenler nefesine.
Es deli BOYRAZ es
Senin faydan herkese..
Vekil demek mecliste oturup
parmak kaldırmak,
Hazır bulduğu yemeklere
lokma bandırmak.
Her şeye he diyerek,
seçmenleri kandırmak.
Vekil demek,
vekilim demek değildir gardaş...!!
Bak işte İstanbul
Vekili,bu gördüğün vekilim.
Pişman olursun bu tarihi sakın unutma.
Çağrı,Sayılsın bu Gürün'lü gardaşlarıma
Gürün'lüler 6-7-8 Ekim yine yenikapıda.,
Sivas'lılar günü var şenlik var işte orada.
Hep birlikte Yenikapıda olalım gardaş..!
Gürün'lü gardaşlar istanbul'a gelecek.
Hepsine hoş geldiniz diyelim gülerek.
Onlar bizim misafirimiz başka ne diyek.
Misafir perverliğimizi göstermek gerek.
Yazlarıda bizler ordayız diyelim gardaş..!
Memleketimiz bir deryadeniz.
Kıymetin bilene tavsiyemiz.
Zamanında çalış yatmayınız.
Gezmekle bitmez bu ülkemiz.
Karı kocalar büyük bir aşkla.
Çalışıp sağken emekli olsa.
Altındada orta bir araba.
Ömür sona kadar gezersiniz.
Sonra pişman olursun demedin demeyin.
Eğlencen olur dört duvar içinde evin.
Başkası yönetir,tain eder kaderin.
Artık tükenmişsen ben o ömrü neyleyim ?
Elin,dizin tutup gözlerinde görürken,
Bu dünyada henüz kıral gibi yaşarken.
Yaşadığın günün zevki sefa alırken.
Hiç yaşamamışsan ben o ömrü neyleyim.?
Şu iğde çiçeklerini görünce,
Kokusunu genzimde hissettim.
Resimde olsa,sanki gerçekmiş gibi.
Derin derin içime çektim.
Çünkü o iğde kokusu arasında,
Gürün'ün kokusuda var.
Bizim çocukluğumuzda dellal'lar vardı.
Eskiler bilirde,hatırlamaz yenileri.
Duyduk duymadık demeyin diyede sonuna eklerdi.
O nefesi yettiği yere kadar ulaşırdı.
Bizde yeni teknoloji lerle gücümüzün yettiği yere kadar,
Ulaşa bildiğimiz yere kadar ulaşmaya çalışırız
Nikahı kıyan zengin yada fakir.
Nikahı hasan kıysın yada Zakir.
Nikahı kıyan memurede olsa farkedermi?
Hadi sende kıy nikahları muhtar emmi.
Nolacak kıybe sana zahmet.
Lan kim kıyarsa kıysın yani.?
Hep beraber sözleşsek.
Gurbetçiler tümü birleşsek.
Gürün'den dolmuşa binsek.
Olmazmı söleyin gardaşlar.?
Göllüceye varınca insek.
O buzgibi sudan içsek.
Sonrasını yaya yürüsek.
Olmazmı söleyin gardaşlar.?
Bunlar bir varlıktır,
bir servettir sayın vekilim.
Gittiğiniz yere
neşe katan ve güzellik veren.
Gülmeye hasret kalmış
insanları güldüren.
Tabiki bunlar
babadan,dededen,ecdattan gelen.
Bunlar bir varlıktır,
bir servettir sayın vekilim.
Mazlumun yanında hazır kıtayım.
Arsızın kalbine vicdan sokayım..
Zalimlere burdan selam çakayım?
Her gerçeği çekinmeden yazarım...
Ben ne okyanusum nede hazarım.
Her kalbe akan hayrat Özpınarım.
Sade bu yüzden kazılsa mezarım.
Her gerçeği çekinmeden yazarım...
Gizlice neler neler yapanlar ,
Hem sağa sola caka satanlar
Toplumda bunu kınamasalar.
Ah birazcıkta dürüst olsalar.
Ne bulurlarsa gaz gibi yutarlar.
Fazlası varsa elde tutarlar.
Bunlar haramdır diyen softalar,
Kendileri için mübah sayarlar.
Çokmu ağır geldi ,gardaşım bu sana.
Her şeyde hayır vardır üzülme buna.
Çıkar dünyası oldu artık bu dünya.
Tanıdık bildik değil gardaş olsada.
Mal mülk önemli değil canın sağ olsun.
Buda sana artık bir us pahası olsun.
Onu teşhir ettin bütün köyde duyulsun.
Suçluluk duygusuyla o döner sana..
Seslensem burdan Avrupa
Asya Amarika ÇİN'e
Hep saklanıp durmayın
o karanlık inlerinizde.
Biz burda FİLİSTİN,IRAK,
SURİYE,ARAKAN derkene.
Tıkalı kulaklar,konuşmazlar
birtek kelime.
Her tarafta müslüman kanları
oluk oluk aksa bile.
İşte orda atıldı.
Bu aşkın asıl temeli.
Sanki Gökpınardan almıştı,
O gözler bu güzel rengi
Mavi ile turkaz karışımı,
Daha bir başka olmuş güzelliği.
İlk olara teknede tanıdım onu.
Son geleceğim günlerde
Yapa yalnız binerken yunus tekneye.
Sıra bekliyordum bende
El etti bana.
Sevdik kardeşim
sevdik hepsini sevdik
Kimine nur yüzlü dedik.
Kimine saygı değer.
Kimine muhterem.
Hepsi ne çıktı bilemem
Gürün benim ölümüne sevdiğim
Sanki bir parçası gibi canımın.
Ayrıca baba ocağım,
Atalarımın yurdu,Ana kucağım.
Oranın daşı toprağı dahi bana ilham verir .
O tek katlı evleri.
Önünde yeşilin her rengiyle
süslenmiş bahçeler.
Yeşili dahada yeşil yemyeşil olsaydı,
Ben nice gençler gördüm ulu dağları aşan.
Tek aşkı için şimşek olup kalplere çakan.
Kimi dolu dizgin giderken kimisi rehvan.
Adam,adamsa yanlış yapar sorular soran.
Öfke insana daima bir bela getirir.
Öfkeyle yerinden kalkan zararla oturur.
Az değil insandan çok şeyler alıp götürür.
Ondan öfkeyle kalkanların önünde durmam.
Bokudüz veya.Fılakkada derdik,
Oynadık usanmadık bu oyundan
Köşe bucak sal daşları arardık.
Aynı oyuna dağdan,harmandan.
Akşam karanlığa kadar oynardık
Hep oynadık ama hiç usanmadık..
O günleri her noktasıyla unutmadık
Tüm oyunlarımız doğal ve doğadan.
Herşeyin bir zamanı vardır ,
O zamanı takip edeceksin
Kaysıyı tam kurutmadan ,
Daha firikken yiyeceksin.
Tavukları kocamadan,
Daha ferikken keseceksin.
Kuzuyu yaşını doldurmadan
Daha lokum gibiyken keseceksin.
Sayın Belediye Başkanı Nami Çifçi daha ilk başkanlık için kolları sıvadığı zamanlar.
İstanbul'a geldiler ve kendilerini tanıtıp yapacakları hizmetleri ve gerçekleştrecekleri
projeleri anlatmışlardı .
Dilime artık tesbih oldu bu cümle.
Oturmuş koltuğa dreksiyon elinde
Sanki kaçacak araba bırakı verse.
Giderken bağırıyo görüşürüz enişte.!
Misafirim geldiler İzmir'den beri.
Güler yüzle karşıladım ben sizleri.
Bir eksiksiz yaptım olan hizmeti.
Giderken bağırıyo görüşürüz enişte.!
Gürün turist bölgesi olsun
gurur duyarız .
İnşallah dahada ilerler
tam turistik olur onur duyarız.
Ama bu mahsülleri yetiştiren
köylerdemi turistik oldu?
Gürün köylerinde nasıl
yer olmaz gardaş.?
Hele bir gör o eski can
biten bostan yerlerini.
Hayırlı yolculuklar Gürün'e söyle selamı.
Tam isabet Gürün'e gitme zamanı.
Günlerden Cuma yaz mevsiminin son ayı
Daha bitmedi dalında sapsarı kaysı.
Yeni yeni çıkmaya başladı yaz elması.
Dut'lar hafif hafif sarardı
Bitmesin dağın taşın şenlikleri.
Gardaş nolur vurmayın keklikleri.
Duymaz olduk ovada keklik sesleri.
Gardaş nolur vurmayın keklikleri....!
Kayalardan gelir gakkuvak sesleri.
O bir ahenktir süsler bütün köyleri.
Burdan selamlıyorum dostlar sizleri.
Gardaş nolur vurmayın keklikleri....!
Hayatımızda en önemli faktör nedir?
Sağlık,sağlık.sağlık.
Sağlık için ne lazım?
Sağlıkçı lazım değilmi?
Ne yazıkki işte o bizde yok.
Yaz tatili için Gürün'deyim.
Kollarımda bir kızartı,çok aşırı birde kaşıntı oluştu.
Hafta sonu devlet hastanesi acile gittim.bir krem yazdılar.
Gürün deyip gelip geçmeyin.
Zengin çok zengin,
Türkiye devleti kadar zengin.
Eli açık,bonker,sessiz ve sakin.
Vur ensesine,al ekmeğin.
Sesi çıkarsa namerdim.
Gerçekten doğru bana gülmeyin.
Bakın biz küçücük bir ilçeyiz.
Ama ne kadar büyük zenginiz.
Hiç bir komşuya asla yok demeyiz
Gürün üvey evlat mı?
Sorunlarıyla neden kimse ilgilenmez.?
Köy yolları neden halen asvaltlanmaz?
Gürün haklarına neden sahip çıkılmaz?
Bizim ilçemizde doğup büyümüş,
Bizim çamurlu yollarımızda koşup yürümüş?
Bizlerle ağlamış bizlerle gülmüş.
Çalışıp yorulduktan sonra,
O haymanın gölgesine uzanıp dinlenmek.
Dinlenirkende lafın belini kırmak varya.
Dünyalar değer be.
Şeker tadında lezzetli.
Taze ekmek gibi kokusu var.
Halen gitmedi genzimden
Burun direklerimi yakar durur.
Ah,ah o günleri kim unutur.
Bu gün her yer yandı,yanıyor Allah.
Mevla her ne yaparsa güzelin yapar.
Bizde o ateşle piştik elhamdülillah.
Kimin ne ihdiyacı varsa onlara koşar.
Sıcaktan dalda yeşil yapraklar yandı?
Ramazan boyu serinliğin acısın aldı.
Dağtaş bağ bostanlar yağmura kandı
Barajlar dolmuştur kaynaklar coşar.
Çok karmaşık bir dünya.
Şöyle dönüp bir bakıyorsun arkana.
Kimse kalmamış,tanıdık bir sima.
Ya bir yaşlı Ana,
Yada Baba.
Kalmış köşede ya ağır hasta,
Yada yatakta..
70 senelik bir hayatta,
Zor çok zor gerçekten zor.
Bunu laf olsun diye söylemiyorum.
Bir bayram gelir gurbette
elini öpecek adam ararsın.
Şöyle boylu boyunca sarılıp,
sırtın sıvazlayacak,dost ararsın.
Ne yazıkki çok zor,bulamazsın.
Sen geniş bir aile isen
işte o zaman biraz daha şanslısın.
Gürün bir sevda,Gürün bir aşktır.
Kıymetini bilene.
Gürün'lü olmak bir ayrıcalıktır.
O sefayı layıkıyla sürene.
Silinmez oraların aşkı sevdası ta içerden.
Geçen yaz Gürün'e gittiğimde.
İki tavuk aldım kımızı hemde.
Bana iki yumurta verdiler günde.
Tere yağıyla pişirip yedim afiyetle.
Gidene kadar yumurtasın yerim.
Giderkende keser kendisin yerim
İlk defa aynen böyleydi benim fikrim.
Ama plan değişti zaman geçtikçe.
Akşam karanlığı,saat dokuzdan sonra.
İçmeden geldik,hepimiz leyla.
Leyla deyince Leylam geldi aklıma .
Düştüm o dik yokuş,karanlık yollara.
Tam yaklaştım kapıya.
Şöyle bir baktım camlara .
Ne lüx yanıyor nede bir lamba.
Dedim heralde gitmişlerdir bir komşuya.
Beklerim dedim o kafayla.
Allah birlik ve beraberliğinizi daim eyleye
Şu zor ve beraberliğe
ihtiyaç olan dar günlerde.
Sayın Bakanım İsmet Yılmaz Beyle,
Sayın Osman Boyraz Vekilim'le.
Sayın Başkanım Temel Beyle,
Haydi hep beraber
GÜRÜN için hizmete.
Bir Gürün'lü olarak
gurur duyuyoruz sizlerle.
Hep beraber omuz omuza .
Bizler köylü çocuğuyuz.
Oralarda o dağlarda yaşadık.
Hep o gülleri,
O çiçekleri kokladık.
Her çiçeğin içimizde yüreğimizde,
Bir anısı bir tınısı vardır...
Gardaş sayfama hoş geldin.
Sefalar getirdin.
Nice anılarıda beraberinde,
getirdin...!
Ese emminin torunu.
Hasan abinin oğlu.
Diğer taraftan Hüseyin dayım
Emiş Aba ,Emine teyze
Senin ataların varya onlar işte
Öyle insanlar varki.
Doğuştan hayatında vardır.
Bu kaderin bir mecburi cilvesi.
İşte onun adı akrabadır.
Bazılarıda varki sonradan hayatına katılır..
Bunada arkadaş denir.
Hakiki dost denir..
Ama kardeştende ötedir.
Allah canın almasın
Hele çabuk gelsene
Anan baban duymasın
Gece kaçıp gelsene..
Gözüm kaldı yollarda
İçim yandı aşkınla
Fistan kalmış çantada.
Bırak kalsın gelsene..
Ben artık sevemiyorum istanbul seni.
Eskiden çok çok güzeldi tadı lezzeti.
Herhalde bizim kimlik kağıdı eskidi.
O güzellik artık bize haz vermiyorki...!
İstanbul gençlikte harika bir şehirdi.
Gezmekle koşuşturmakla asla bitmezdi.
Bizler ekseninde dönen bilyeler gibi.
Artık neyinden haz alacağım bilmemki?
Saçcağaz sonrası sarıkaya, telin'dir.
Sanki nikah için hazırlanmış gelindir.
Oraları gezerken hep içim ezilir .
Burda güzelliğe doymak mümkün değildir.
Ne güzelde seyredersin ata yurdunu.?
Özledin köşelerin havasını suyunu.
O taş duvarları unutamadın doğrumu?.
Hiç buraları unutmak mümkün değildir..
Şu mutluluğa baksana.
Şimdi sor bunlara
O mutluluktan birazcık kalmışmıdır acaba?
Ağızlara baksana
Hepsinin ta kulaklarda
Haykırıyorlar kulak çınlatırcasına.
Umurlarındamı dünya?
Şair'i mutlu eden şey nedir?
Sadece bakıp geçmek değildir.
Beğenilerle yorumlar alınır.
Beğeni ve yorumlar yüceltir.
Yazının içeriğini görmeden .
Sadece adet yerini bulsun diyen
Beğenmiş olmak için beğenen
Yüzeysel bakan için geçerlidir.
Kazancımız helaldir alnımız teri.
Koşturmakla Erimiş gözümün feri.
Her karış toprağında ayaklar izi..
Bastığımız topraksa mutleder bizi
Gardaş êlin iyilerinden bizene.
Kendi kötülerimiz bize şahane.
Êllerin her köşesi olsun darphane.
Kuru ekmek soğansa mutleder bizi.
Hepimiz Asırlarca uyuduk,uyutulduk
Zaten burası yalandır diye.
Sağolsunlar daha bizler çocuktuk
Verdiler narkozu bize..
Narkozdan uyanıpta bir türlü kurtulup
Gelemedik kendimize..
Onun için köle olduk
Fakir olsakta inan hiç bir gün aç kalmadık.
Çocukluğumuzu gururla aşkla yaşadık.
İki gardaş sarılıp bir yatakta yatardık.
O gece mutluluktan kuşlar gibi uçardık..
İyiki o günleri hep köyümde yaşadık
Sonra insanlığın tam kıymetini anladık.
Yenilerde onu bulmak için çok aradık.
Yazık hiç birinde arananı bulamadık.
Türk halkına unutulmaz anı bıraktın.
Cennet olsun ahirette senin mekanın..
Biliyom asırlar geçse unutulmazsın.
Vur DİBİNE deyip sonu acı bağladın...
Neyidi gardaş derdin ne oldu sana
Bir tufandı sanki geldi ardı fırtına..
Hiç acımadı felek o gençlik yaşına.
Gittin başına bir beyaz tacı bağlattın.
Yeşili yok edenler yok olsun,
Demiyeceğim.
Yok olmasın yaşasın.
Yaşasınki .
Yeşilsiz yaşamak neymiş anlasın.
Çocuklarıyla oturup serinleyecek,
Bir ağaç gölgesi dahi bulamasın.
Yansın,yansın hep yansın.
Dalından koparıp bir meyve ,
Dahi yemek nasibolmasın.
Tam on çılgın genç işte ordalar.
Bira ile dolu yanımızdaki fıçılar.
Kafa çakır gökte uçuşuyor naralar.
Ne güzeldi be o gençlikteki yıllar..!
Ewt doğru 1973-1974 yaz aylar.
Hepisi tığ gibi yakışıklı delkanlılar.
Şimdi hepsinin bem beyez saçlar.
Arkalarından koşan torun torbalar.
Gardaş senin eserin hiç unutulmadı.
Gülhani dostların sana asla doymadı.
Evin duvarı dahi eserlerin sakladı.
Alın yazın,senin asla hatan olmadı.
Ruhun şadolsun Ayvalı sesisin dostum.
Biliyorum her gün tozlu yollarda koştun.
Acelen neydiki gardaş bir anda sustun?
Hep çalıp söyledin gamın tasan olmadı..
Bahçivanl açan gülünden
Güzel sesleri bülbülden.
En sıcak sevgi gönülden.
Yiğitlik yiğit sözünden.
Lezzet bulurmuş be dostum..!
İyi dost sevenlerinden.
Eren mucizelerinden.
Akar sular geverinden.
Her köy kendi şivesinden.
Lezzet bulurmuş be dostum..!
Defterde boş sayfamı açarım.
Sayfayı yırtarcasına yazarım.
Yazarken korkar elde kalemim
Çünkü öfkemi kalamden alırım.
Kimileri oturup ağlar için için.
Kimileri bağırır yolar saçın başın.
Dokunmayın ona miziğin açsın
Tepinsin odada oynasın bakalım..
Seneler seneler
gidipte gelmeyesin seneler.
Her köşede bekleşen kim olduğu
belli olmayan,
Ne yapığını kendileride
bilemeyen serseriler.
Sene 1970 lerden devam eden
berbat çileler.
Her tarafta uzayan kuyruklar.
Benim iş yeri Sultanahmet'teydi.
Yakın bakkala sorardık sigara ne zaman gelir?
Şu bekarlık sultanlıktır
diyenlere ben şaşıyorum.
Bu nasıl bir sultanlık,
Neyin sultanlığı?
Birisi çıkıp anatsada dinlesek.
Kadındır bir evin sultanı.
Evin süsü,çeşnisi,neşesi,akar çeşmesi.
O evin bereketi,gülen yüzü.
Hele birde çocuk varsa.
Koca okyanusları geçtik
Küçücük dereye gelince tökezledik.
Göğüs göğüse nice hainlerle çarpıştık.
Hiç bu kadar şehitler vermedik.
Çeşitli silahlar yaptık.
Göklere insansız uçan Heronlar saldık.
Dost ile siyaset yapmayın gardaş.
Dostluğa gölgeler düşer sonunda.
Dost ile oturup dertlerin paylaş.
Kırıcı sözlerin kaçar arada.
Dilde kemik yoktur bilemezsiniz.
Dil yarası artık silemezsiniz.
Eski dostluk tadı bulamazsınız.
Pişmanlık çaresiz kalır sonunda.
.
Gidip yâre selam söyle.
Gurbet benim mekan olmuş.
Sensiz günler geçmez böyle.
Gurbet yalan makam olmuş.
Hayel kurdum kaçtı uykum.
Rüyada koştum yoruldum.
Kafayı taşlara vurdum.
Gurbet hançer çakan olmuş.
Yüksek dalları üzerine eğdirdim.
Gölge olsun Gökpınar senin üstün
Buz gibi suyun ılımasın istedim.
Karpuz çatlatan değilmi senin ismin?
Tariflere tam uygun Cennet burası?
Gürün'de doğanların günlük rüyası.
Suların zemzem huzur verir havası.
İnsan rahatlatan değilmi senin ismin
Bu bozkır arasındaki şenliklerin
Bize vermiş mevla bu güzelliklerin.
Saymakla bitmez Gökpınar özelliklerin.?
Göz kamaştıran değilmi senin ismin.?
Burda ötüşü dahi farklı kurbaların
Ayrı bir renktir benekli balıkların.
Ördekler süzülüp gider kanatların
Güzellik taşıyan oldu senin ismin
Rabbimin lütfu bağışlamış Gürün'e
Doğal yaşam parkıdır demişler ismine.
Yetiş gardaş sende doldur boş testine
Güründe hayat bulan oldu senin ismin
Dalgıçlar yüzer yosunlar arasında.
Ne güzel bir dünyanız var kaynağında
Seyrinize doyulmuyor kamerada
Geleni hayran bırakan oldu ismin.
Özpınar kaynar kayaların dibinden.
Kalbimde tesbih,düşürmem dilimden.
Seninle sevişmeden gelmem Gürün'den.
Karpuz çatlatan değilmi senin ismin..
Süleyman Özpınar.
22.04.2017.CTesi.
Bizden size selam ola.
Böyle güzel insanlara.
Mevlam size nasibetsin
Nice zengin sofralarda...!
Mahalle yassıca tepe.
Sofralar serilmiş yere.
Afiyet olsun sizlere.
Selam Sayın kaymakama...
Gürün'de Etler daha önce
Çarşıbaşı Deresinin ırmağa dökülen
son ucunda.
Bulunan mezbahada kesilir,
Daha sonra mühürlenir.
Hangi kasaba hangi etler
gidecekse belirlenir.
Rahmetli Etci Meco
Emmiye teslim edilirdi.
Meco Emmide et taşıma
özelliğinde tahtadan yapılmış
Üstü gancalı şahrasıyla eşeğine yükleyip,
Avazın çıktığınca bağırdında noldu?
Şimdi obanıza bak kimler kondu?
On altı nisanda devran son buldu.
Çekip gidin size yakışanda buyudu.
Attığınız çamurların izi bile kalmadı.
Gelen taşlarla Evet'ciler şahlandı.
%51.4 evetle yeni yasa taçlandı.
Geçip gidin size yakışanda buyudu.
ANNE
Sen bir ateştin anne içimde har...!
Asla söndüremez tonlarca karlar.
Sen yoksan bu dünya ne işe yarar?
Oturdum ağladım sabaha kadar...!
Dün seni rüyamda görmüştüm anne
Saçların tarayıp örmüştün anne.
Uyanıp düşündüm ölmüştün anne
Oturdum ağladım şafağa kadar...!
Süleyman Özpınar.
13.04.2017.Çarşamba.
Taşı toprağı söğütleri kavağı.
Karşı tepelerde kalmış,
birkaç kök üzüm bağları.
Yıkık dökür gözüken
kaya mağraları.
Ta hititler'in ev olarak yapıp
bizlere bıraktığı.
Ve o mağralarda senelerce
hayat yaşadığı.
Asırlar boyu el değiştirmiş
Gürün toprakları.
Sonunda olmuş
Sivas'ın bir numaralı kazası.
Şimdi benim aşkım,benim sevdam orası.
Göz bebeğim,alnımın yazısı..!
Sivik taşın olsam toprak damında.
Ordan seni seyreylesem yeterdi.
Penceren olsaydım oda camında.
Sen giderken el eylesem yeterdi.
Ta tabanda temel taşın olaydım.
Ömür boyu omuzumda duraydın.
Ih demeden senelerce taşırdım.
Bana dönüp gülebilsen yeterdi..
Çocuk olan ev dağınıktır
O evde normal bir yaşam olduğu
İşte o zaman anlaşılır.
Her taraf koltuk,masa sandelye
Her şey yerli yerinde
Bilki sevgi ve şefkat eksiktir o evlerde.
Arkadaşlar şunu iyi bilinki,
Bir şair'in yazdıkları,
Hep kendi yaşadıkları,
Değildir tabiki..
Şair'in Gördükleri,
Duydukları,Okudukları
Atalarımız ne de güzel söylemiş. "
Aslan yattığı yerden belli olur demiş.
Biz çevremiz hakkında nasıl güzel düşünüyorsak ,
Düşündüklerimizide hayatta uyguluyorsak,
Çevremizin de öyle güzel olması gerekir.
Soluduğumuz havanın, içtiğimiz suyun,
Gezdiğimiz yerlerin temiz olmalı malum,
Buda bizim sağlığımıza verdiğimiz önemi belirtir.
Bunları nisbeten yapıyor ve uyguladığımızı sanırım
Sularımızın bol olması bizim topraklarımızın
Diğer ilçeler arasında değerinin yüksek olması anlamına gelir.
Gelecekte su kavgaları su krizleri hattâ
Bazı çıkacak savaşların su savaşları olabilir
Doğal kaynaklarımızın en önemlilerinden
Biri olan sularımızın korunması,
Bizim asli görevlerimiz olmalıydı.
Ne yazıkki işte biz o görevimizi hakkıyla yapamadık".
Bu hatada,daha önceki mülki amirlerimiz,
Ve o zamandaki üyüklerimizin .
Kendi topraklarımızdan çıkan sularımızın,
İlk kullanma hakkını dahi alamamışlar
Başkalarına vermekte sakınca duymamışlar.
Malisef geleceği fazla düşünmemişler
Son pişmanlık fayda etmez.
O hakkı almaya çalışsakta artık güç yetmez".
Bari elimizde kalanlar varsa bunu görelim,
Kalanların kıymetini bilelim
Sevgili Gürün’lü hemşerilerim..!
Süleyman Özpınar..
30.03.2017.Perşbe.
Bir kısmı alıntı.
Bahçemize bahar gelmiş.
Gelen hayat yaşar burda
Meyveler hep çiçek açmış.
Damarda kan coşar burda..!
Mangal keyfi ızgaralar.
Üşüyene sobada var.
Tüm yeşillik doğal bunlar.
Gören gözler şaşar burda.
Can dostlarım,gardaşlarım
Yazdığım yazıları,taşlamaları.
Her telden şiirler ve hicivleri
Okuyup veya okumadan beğenileri,
Bazı beni yücelten ve
metiyeler dizen dostlarımı.
Canı gönülden kutluyor
sevgilerimi ve saygılarınmı sunuyorum.
Ah,ah o lamba camı silen değerli eller.
İnan dünyalar,dünyalar değer.
Nineler, Analar, Kızlar Gelinler.
Nefesleriyle üfleyip,
"Ey gidi koca adam..!!
Göçüp gitti çay demini almadan..!
Özü sözü doğru o güzel insan...
Hiç şakasız geçmezdi yanımdan.
Güle güle git eeey koca adam..!
"Vay canım arkadaşım.
Şimdi bu gün ilk Cuma'n.
Hepsi senin için yaplan duam.
Sen rahat uyu o kalbinde dolu nurlarnan...!
Şimdi orda olmak var,anasını satayım.
Buz gibi sulara dalmak var anasını satayım.
Oraya yerleşip kalmak var anasını satayım.
Buralarda artık hayat çekilmiyo gardaşım...!
Ewet doğru kime iyilik yaptımsa.
Kötülüğü görürsün bir fazlasıyla.
Kimlerin elllerini sıkı tuttunsa.
Hasret kalırsın o tuttuğun koluna.
Kim senim ekmeğinle karnı doyduysa
Isırmak için sarılır bacâğına.
Kimlere sarılıp sırtın okşadınsa.
Hep o dolaşır ayağıyın altında.
Dünyada susmasın asla ezanlar.
Ecdadı teslim alır bu şeytanlar.
İnmesin gök yüzünden al bayraklar.
Susmasın eli kalemli ozanlar.
Biri değil soruyorum hepsine
Bre yezitler bilmemki gastınız ne?
Ne oyunlar döner Türk'ler üstüne?
Her eksiyi görsün Tarih yazanlar.
Her sabah o ılık rüzgarı bağrıma essin.
Şu yalancı dünyada duyuluyarsa sesim.
Cürret eden varsa çıkıpta değildir desin.
Bizim gardaş bizim ne varsa hepiside bizim.!
Şu Çırpınan yüreğimdeki onulmaz dertler
Ava giden tazı ,kapıda haykıran itler
Her kaya başında bir kuzu bir oğlak meler
Bizim gardaş bizim ne varsa hepiside bizim.!
Kayseri'den malatya'ya varana kadar.
Bu hudutlar arasında Gürün ilçe'miz var
Bizim bütün ecdadımız bu toprakta yatar
Bizim gardaş onlarda bizim hepisi bizim...!
Gürün seni çok özledim çok,
Türkiyede nice güzel yöreler gezdim.
İnan Gürün'den güzeli yok
Belkide ben göremedim.
Gülerler bana hep böyle deyince.
Ya huzur buluyorum orada ben huzur...!
Ben Gürün'e gelince.
Buralarda bir tılsım var sanki
Çekici bir güç var burya beni
Toprağında,taşında suyunda,
Üst sallanır,alt yaylanır,
Sallama bel hasar alır.
Bu nasıl bir kıvırmaktır?
İnsan birazda arlanır....!
Bağı kırmış boğa gibi
Savuruyor rüzgar tipi
Bunlar kopartmışlar ipi
O sizi yoldan çıkartır ....!
Genç dediğin neye benzer bilinmi?
Bostan sularken gever yaparsın.
O gevere su bağlarsın.
Su deli gibi,çağlayıp gider.
Bir o tumba vurur bir diğerine.
Her çukuru doldurup,
Yumuşak ve alçak bulduğu yerden,
Taşmaya zorlar.
Gürün beni,
Ben gürün'ü çok sevdim
Gurbet beni,
Ben gurbeti sevmedim.
Eser durur,
Aşağı yeli lodos'u.
Gürün'de dokunan şallar bizimdir.
Basmadan kırılan dallar bizimdir.
Her günü gurbette kullar bizimdir.
Dönüşü olmayan yollar bizimdir.
Hayatın gerçekleri çilesi budur.
Bu millet ne yapsın çaresi yoktur.
Ekmeğinin peşine gidenler çoktur.
Köprüsü olmayan yollar bizimdir.
Eskiden Gürün'ün her mahallesi gibi
Çakşur gençleri gezip tozmayı
Çakşur da içip nara atmayı
Severlerdi.
Yine bir gün Çaksur uşakları
Güle oynuya eve gidermiş.
Hanımıda bunları görünce
Onlara imrenmiş
SAYIT EMMİ
Eskiden Gürün'ün her mahallesi gibi
Çakşur gençleri gezip tozmayı
Çakşur da içip nara atmayı
Çok severlerdi.
Yine bir gün Çakşur uşakları ,
Güle oynuya eve gidermiş.
Sayit emminin hanımıda bunları görünce ,
Onlara bakmış bakmış imrenmiş.
Onları öyle mutlu mesut halde görünce .
Sayıt emmiye dönüp demişki,
La Sait sen Çakşurlu değilmisin demiş ?
Bir yolda sen eve böyle neşeli,
Kahkaha atarak gelsen nolu yani demiş
Sayit emmi o an hiç ses etmemiş.
Sayıt emmi birgün sonra içmiş,içmiş,
Tam küfelik olmuş..
Evin yolunu zor bulup eve leyla gibi gelmiş
Tabi ilk içtiği için bağırmış,çağırmış
Kırıp dökmüş evi berbat etmiş.
Hanımı Sayit emmenin vaziyete bakmış demişki.
Aman Sayıt gözünü sevim,
Gubanın olurum
Nolursun sen yine pınar önü uşağı ol
Çakşur uşağı olmak sana hiç yaramadı demiş..
http://www.siirinhasi.com/siirler/sayit-emmi-1981.html
Süleyman Özpınar.13.03.2017.P.Şiirin Hası.
Kaynak:Cahit yadak.
Biz şairiz güzel dostum
Bana insan olan gelsin
Din mezhebi kime sordum.?
Bana insan olan gelsin..
İster batı ister doğu.
Hepiside Allah kulu
Sormam tuttuğu yolu
Bana insan olan gelsin..
Beraber eşeğe binip giderken.
Bakışıp göz göze öpüşmedikmi?
Söğütler dibinde mola verirken.
Oturup diz dize sevişmedikmi?
Günlerimiz böyle geçmesi için.
Gözler bir birine gülmesi için.
Aynı yastıklarda ölmemiz için.
Biz birbirimize söz vermedikmi?
Kalem ile yazdıklarımı,
Keşke dilimle söyleye bilsem.
Lal olur dilim.
Senin gözlerine bakınca.
Vücudum karıcalanır.
Dudaklar dudağa yapışır.
Sadece bakarım.
Gözlerim konuşur.
Gardaş burda hangi birileri yazılır.
Birini yazıp diğerleri nasıl dışlanır.
Bunlar sanki Ali'nin evlatları gibidir.
Birini yazsam bir diğeri kesin incinir.
Her kelimesi her cümlesi deryaydı.
Senelerca korkusuzca çaldı çığırdı.
Daha çok semiştirki mevlam tez aldı.
Aklıma gelende dilime şarkın dizilir.
Bir zamanlar bir lider vardı.
Mavi gömlekli.
Mangal yürakli.
Bir şapkası vardı,
Sekiz köşeli,
1957 de ilk defa,
Millet vekili seçilmişti .
Parfüm doğadan,yeşil kekik.
Şarkı türkü ötüşen keklik.
Anadan doğma gelir mertik.
Çükü bizler Sivas'tan geldik...!
Vaz geçmeyiz tere yağından.
Suyum dağdan soğur pınardan.
Ateş çıkar çelik pazıdan.
Çünkü bizler doğadan geldik..!
Aha şu mart ayında
Çok güzel bir hafta sonu var İstanbul'da.
Daha martın dördü
Sıcaklık 14 derece gördü.
Gök yüzü pırıl pırıl güneşli.
Herkes biryerlere kaçmakta.
Bunalmışlar kış boyunca.
Yazlığı olan yazlığına,
Olmayanlar ormanlara.
Yada belediye parklarında.
Gürün benim için bir derya deniz.
Ne gezmekle ne yazmakla
nede hatırlamakla
Mümkün değil bitirmemiz.
Her ne kadar uzaklarda
,gurbetlerde olsakta biz.
Hep oralarda,o kuytu
sokaklarda geçer hayellerimiz
Tüm sırları saklar
Ne zaman sevinsem,
Ne zaman üzülsem,
Ne zaman sevsem sevilsem.
Kimselere anlatamam derdimi.
Tasamı,kaygılarım ve çekincelerimi
Hep odur beni dinleyen,
Hep bana gülen.
Allah rahmet eylesin êy dünya tatlısı.
Nurlarda yatasın cennet olsun mekanı.
Yaşarım helalet gürüne olan hakkını.
Yaşar bu gün gürün senin için ağladı.
Gürün güllerinden bir dal daha kırıldı.
Sen güzel insandın,sen dünya tatlısı
Komşumdun çarşı başında anılar kaldı.
Yaşar bu gün Gürün senin için ağladı.
Geldiğin yolları unutma gardaş.
Yok ise yanında yol bilen yoldaş.
Yol vermez sana hiç,iniler dağ taş.
Ölsende mutlu ol.yol için savaş.
Ol kendin gibi özenme kimseye.
Sen dönmüşün zaten yönün kıbleye.
Uzanmak istiyorsan gök kubbeye?
Ölsende mutlu ol,kul için savaş..
Yetkili birimler neden görmezin.?
Gerekli bilgiler fetva vermezsin
Sizlerdemi aynı yolda gidersin.?
Allah bu kulları islah eylersin.
Zihinsel gelişme geride kalmış
Bizim bilmediğimiz şeyler varmış.
Her tarafı cahil dindarlar sarmış.
Allahım bunları islah eylersin.
O ses aldı beni benden.
Köyümün su değirmeni.
İç dünyama huzur veren.
Köyümün su değirmeni.
Su akışı baş döndürür.
Akar hızla daş döndürür
Gece gündüz un üğütür.
Köyümün su değirmeni..
Nerde o eski zaman?
Ateşler sönük sinsi bir duman.
Yok,yok artın o dizlerdeki derman.
O düz duvara tırmanan.
Bacaklar bir birine dolanan
Keyifler,buruk buruk.
Hey gidi günler hey..!!
Belli-bellidir,bizim kariyer'imiz.
Ama siyasi yönden sahipsiz.
Sanki öksüz,sanki bir yetimiz.
Bunu takmaz hiç bir ferdimiz.
Çünkü GÜRÜN'lüyüz biz.!!
Her kurumu kontrol eden kurumlar
Tarihi yazanlardan hesap sorsunlar.
Hain düşüceler varsa ordan alsınlar.
Tarihleri doğru yazalım dostlar.
Tarihleri doğru alsın torunlar..!
Gönülden sev..
Göz ile sevmek başka,
Gönülden sevmek daha bir başka.
Göz ile sevmek ,
Sanal alem gibi dir
Gönülden sevmek,
Bal ile badem gibidir.
Seveceksen sev gönülden.
Geçen günler hep ömürden
Hiç bir fayda yoktur dünden.
ZAMANLA ANLIYOR İNSAN
Tezek dolu olur kışın sobamız.
Sabun kokulu yün yatamız vardı.
Zor olsada orda yaşam tarzımız.
Yanımızda eş dost canımız vardı.
Çok küçücük olsada evlerimiz.
Kocaman gümbürderdi yüreğimiz .
Çoluk,çocuk en büyük acdadımız.
Çevremizde candan sevdamız vardı.
Mis gibi kokardı kendi kokumuz.?
Kalbimizde hisdi beden dokumuz.
Yurdu terkettik,gurbette çoğumuz..
Orda vatan denen aşkımız vardı.
Özpınar yünden yorganda büyüdü.
Bizim köy çevrede tekten köyüdü.
Hep kulağımda çınlar ata öğüdü.
Aynı yoldan devam ahtımız vardı.
Şair:Süleyman Özpınar.
12.02.2017.Şiirin Hası.
Her bedeni süsler dallar.
Beden toprak için ağlar.
Dalları yapraklar sarar
Kökler solar hepsi solar.
Kök uzanıp suyun arar.
Bulamazsa kalbi yanar.
Bedensiz dal neye yarar?
Beden dönüp köke bakar.
Aldı sazı ele ozan kuruldu bağdaş.
Saz dile geldi böylece konuştu gardaş.
Dostlar ehvalini sordular yavaş yavaş.
Ozanlar gelip Sivas'ta buluştu gardaş.
SERDARİ çok fakir ailenin çocuğu.
Kangırandan kayıp etti bir tek kolunu
Köylerinde okuyup yazmakda yoğudu.
Tek kolla sazın teline vurmuştu gardaş.
Tüm belediye başkanlarına çağrı.
Şu her insanın her anadolu uşağının özlem duyduğu.
Hobi bahçeleri projesini ciddiye alsak.
Her semtlerde yaygınlaştırsak.
Hele hele emekli arkadaşlarımıza,Eğlence bulsak.
Evde küflenip oturmaktan turtarsak
Gerçek aşk nasıl be?
Anlatayım bak dinle.
Duygular oynamaya başlamışsa
Mesela her tarafa,
Havanıza diyecek yok o zaman.
Dışarda fırtınalar essede.
Siz nefes nefese..
Her şey o eskide kaldı demeyin.
Eski anılarınızı hatırlayıp özleyin
Sonuna kadar her yolu deneyin
Doğduğunuz kapıyı açarak gelin.!
Bu bir sila-i rahimdir unutulmasın.
Ayak basığınız yerin hatrı kalmasın
İçerde bir alev kalıp hep yanmasın
O aleve bir kova suyu saçarak gelin..
Beni ben yapan,
Beni Türkiye'ye tanıtan,
Yanlışım olduğunda yüzüme çarpan
Her güzel şiirlerimde,
Güzel paylaşımlarımda alkış tutan.
Güzel dileklerde bulunup,
Güzel yorumlar yazan.
Bazı insanları birkez görürsün
Sarılıp alnından öpesin gelir.
Bazıların binbir kere görürsün.
Her görüşte aman diyesin gelir ..
Her mecliste aynı,asla değişmez.
Sazan gibi atlar,fırsatın vermez
Sözlerini topla,on para etmez
Her defa geriden,gülesin gelir...
Bana diyorlerki.
Sen bu Gürün'ü ne çok seversin neyi varki?
O günlerin anısı o kadar çokki.
Bine yakın şiirim var
Birinde değinmezsem mutlaka bir diğeri.
Eskilerle o günlerle ilgili.
Hiç yazmakla bitermi.?
Yazarkende hiç eskimemiş gibi sanki.
Dimagımızda durur,
Arkadaşlar lütfen eşlerinize iyi davranın.
Biriniz birinizi kaybettiğinizde.
Pişman olmayın.
Çoğu insan gördüm kıymet bilmeyen
Bir zaman sonra kafasıyla duvarlar döven.
Aaaah şimdi yanımda olsan,
Özür dilesem,ayaklarını öpsem.
Gardaş Gürün dağları değilmi oralar.?
Senelerdir hasret kaldı kara topraklar.
Elli yaş üzeri olan çok çok iyi hatırlar.
Gece bir kar yağardı sabaha kadar..
Sabah kalkardık gözükmezdi çatılar..!
Açmaya zorlasanda açılmazdı kapılar.
Sular buz tutmuş akmaz olmuş pınarlar
Yumurta gibi dururdu ilk bahara kadar..
Alsana yalnızlığa çözüm olan,
En etkili formül ve en etkili bir ilaç ,
Eğer istersen.
Sadece bir defter birde kalem.
Hiç eksilmesin masa üstünden.
Tabii Ki şiir diliynen..
Müslümanın müslümanla savaşı
Mutlu eder bize karşı düşmanı.
Hep devam eden akıl tutulması
Çöküşe mahkum her savaş sonrası...!
Artık uyanın hey müslüman kullar..!!
Bize hain düşman tuzaklar kurar
Bizi savaştırıp sevinçle bakar
Bunlar müslümanrın baş belası..
Dün dündür,bu gün bu gündür.
Bu meşhur bir sözdür.
Rahmetli demirelin incilerindendir.
Dünkü solcular
Cumhureyetciler ve Atatürkcüler
Çoğunluğu bu gün nerdeler?
Ama haklılar.
Zaten yaş ileri, ileri gittikçe
Aklımızıda götürüyor beraberinde.
Eskiden benden beni aşardı.
Hükmederdi dışarı,dışarı.
Onu kimse tutamazdı.
Tutupta kimseler gem vuramazdı.
Şimdiki kalan akla baksana
Yenge deriz ama aslında bir ana
Öyle bir kalbi varki değer cihana.
Senelerce beraber kaldım yanında
Baktı büyüttü bizleri ana hazında.
Üç bekarlar kaldık öksüz ve yetim
Ne zaman ana özlesem yanına gittim
Çok duasını alıp ellerinden öptüm.
Doğru yola yürüdüm Ondan duayla.
Yağmur yağar mis gibi kokar bağlar
Çiçekle dolardı ormansız dağlar
Hayalimde gündüz,gece rüyalar
Akıldan çıkarmı güzel topraklar..
Gardaş özledinmi demek ne demek ?
Memleket havasın içime çekmek
Sebze meyvesini kopartıp yemek
Hiç kısmet saklarmı güzel topraklar ..
Hiç doyarmı insan ana yurduma.
Razıyım ben soğuk kar ve kışına.
Birkaç odun fazla salla sobana.
Odunsuz coşarmı güzel sobalar
Ben unutamadım varmı unutan.?
Okul yolları diz boyu çamurdan.
Tepeden girer su çıkar çoraptan.
Çamurda kalırdı güzel ayaklar.!
Bizler orda doğduk yaban değiliz
Her haliyle güzel köyüm severiz
Unutmayız burdan her an özleriz
Köyde kaldı eski güzel anılar.!!
Şair:Süleyman Özpınar
ŞiirinHası.25.01.2017.
İnsanın doğup büyüdüğü,
Yerin değer üstünlüğü
Kimisiyle canciğer olup,kimisiyle küstüğü.
Yazın sıcağında yanıp.
Kış gelince üşüdüğü.
Dünyada bu kadar güzel olan
İnsanı rahatlatan ortam varmıdır be?
Kimi sokaklarda kahkaha atıp güldüğü
Kimisinde yalnız yürüdüğü.
Hüzünlenip üzüldüğü
Tembellikte bir sanattır.
İnsana neler neler öğretir.
Tavsiyede bulunur adeta ders verir.
Susayınca su isteyin.
İçtikten sonra geri alsın.
Yemek hazırlanınca masa sana gelsin.
Sen kalkıp masaya gitmeyesin.
1960 lı yıllar ortası.
Ben hem okuyorum hemde karpuz satıyom yazları.
Tezgah Eski kütüphane karşısı dere kenarı.
Arkadaşlar toplanır gelirler akşamları.
Tezgahın yanında yatarım bekliyom hanı.
Biraz otururlar laflarız .
Duyduk duymadık demeyin,
Sigarayı bıraktım.
Dualarınızı beklerim !!
Valla delikanlı haklı.
Gardaş gözün aydın.
Büyük başarı.
Bir arkadaş böyle yazıyordu sevindim.
Keşke tüm dostlarım böyle yapsaydı
Sevindirmeseydi sigara pazarlayan alçakları .
Aşkı gibi sever nefesi çok olanları.
Daha çocukken yapar aşıları
Bunu şimartanlarda şerefsiz para babaları
Adamlarda paradan başka yok düşünce ve duyguları.
Belirli devlet ve kişilerin oyunları.
Dünya nüfuzu çoğalmasın,
Sigaradan eceli gelmeden ölsün yarısı
Ölsünki,refah içinde yaşasın
Geride kalanları.
Duydunuzmu plan ve poroğramı?
Ah ulan BAFRA ile YENİCE .
Ömrümü yediniz senelerce.
Hep o günlere gidiyom sizi görünce.
Herkes sıra ile nefes nefes çekince.
Mutluluktan uçardık okul tuvaletlerinde...!!
Benim yakama bir sarıldı işte o senelerde .
Tam 47 sene karısıymış gibi kullandı.
Sonunda posamı çıkardı.
Gırtlağıma bir cani gibi yapıştı.
Baktıki bizde artık nefes falan kalmadı.
Bir paçavra gibi fırlatıp attı...
Süleyman Özpınar
22.01.2017.Pazar.
Kapalı göz daşa toslar.
Uyanalım gelin doslar
Düşmanlar elin ovalar
Bir olalım gelin dostlar.
Düşman çoktur arkadaşlar
Aynı olsun bütün yollar
Ayrılırsak kurtlar kapar
Bir olalım gelin dostlar.
Bir küçücük mutluluk istiyorum
Hiç yaşamadım şimdiye kadar
Çok kocaman olmasın
Sadece bana yetecek kadar,
Hep o gün var aklımda
Münasip gören olursa
Bende gülerim belki.
Sabah akşam boş kahvede oturur
Sende fazla çalışırsan seninde olur
Olsaydı bunlarda azıcık onur
Çok kazananı siz yermeyin nolur...
Sevindirme çevrede düşmanları
Diken üstü duran aziz vatanı
Ey güzel yurdumun güzel insanı
Gereksiz konuşup germeyin nolur..
Dibi gözükmüyo yakın bakmaynan
Düşünmeden kendin kaldırıp atan
Komşuya bakıp hasetle çatlayan
Böyle zavallıyı sormayın nolur..."
Mazlum malın çalıp haleldir diyen.
Sille vurup ekmek alınmış elden,
Ölüme razı beleş varsa kefen.
Buda bir adamdır demeyin nolur..
Milleti soğan gibi soyanları
İhaneti vazife sayanları
Kraldan daha çok kralcıları
Karşıma çıkarıp övmeyin nolur..
http://www.siirinhasi.com/siirler/sorma-nolur-1939.html
Süleyman Özpınar.
18.01.2017.Çrşamba.
Şöyle dönüpde kapıdan baktı.
Yüreğini ta içerden yaktı..
Aklım ermez bu nasıl biraşktı.
Oğlanın yanına gaden kaçtı.
Aklında aşkın acısı kaldı.
Galıcınan ekinler biçerken.
Yoncalıkta burmalar bükerken.
Goca tasınan ayran içerken.
O garşıdan gelipte geçerken.
Ayaklar orda çakılı kaldı...
Ewt kar/ Yağar erir ve su olup akar.
Ama geride kalan nice hatıralar
Tuvellerde şekillenir renklenir
O sanat aşıklarına
Daha ayrı bir haz verir
Tat verir.
Nice hatıra defterlerinde.
Nakış nakış işlenir.
Ahmet emmi köye gramofon getirdi.
Köylü sırayla etrafa dizildi herkes
Ahmet emmi bozulan iğneyi değişti.
Atılan iğne başına üşüştü herkes
Diyeceksin bozuk iğne ne işe yarar?
Hazır modul sopaların ucuna çakar.
Modulu yiyen eşek attan hızlı koşar.
İlk defa hazır modulu görmüştü herkes.
Şikayetim var,
Dinleyin dostlar.
Uzun yol otobüsleri
Vicdanı olmayan firmalar.
Her mola yerinde
Her yolcuyu kısmeti kadar soyarlar.
O al bayrağıma dokunacak elleri.
Kırarım kibrit çöpleri gibi.
Bu ne cesaret,bunlar kim?
Bunlar kimin itleri?
Çileden çıkartmasınlar,
Şu asil, duran milleti .
Bizler asla sızlatmadık
Atalarımızın kemiklerini.
Başladılar yine çemkirmeye
Sağa sola salya dökmeye
Bak yine sana çok havadislerim var ana
O en büyük oğlun varya.
Hani söğütleri budarken bacağınıda budayan.
Şu anda iyi ama
Biraz zorlanıyo nefes alırken.
Çok özlemiş seni,ne zaman senin lafın geçse,
Hemen boncuk boncuk yaşlar sızıyı gözlerinden.
Onunda selamı var öpüyo ellerinden.
Bak Deden ta uzaklardan gelmişti.
O güzel yavruyu göreyim deyi.
O kara gözlerden öpmek istedi
Guzum zaman geçti gelsene gayri.
Bu aileye hoş geldin ömerim
Görmeye gelenden yokur haberin.
Allah sana sağlıklı ömür versin
Görmesekte olur bekleriz seni.
Birazcık inelimde bahçeye
Kar topu oynayalım diye
Az sonra zor geldim kendime
Nefesi tez toparladım neyise.
Önce savruyo gözüne gözüne
Sonra ağzıyın üstüne üstüne
Mecelin kalmamış yürümeye
Hala daha kar topu peşinde.
"Çok sevdiğim bir arkadaşa merhaba dedim.
"Merhaba mesajını gören arkadaş.
"Hanımını kaybetmiş
"Baş sağlığı diledikten sonra
"Sanki aklınıda hanımla beraber kaybetmiş.
"Başladı konuşmaya tutana aşkolsun,
"İçi yanmış.
Sakın unutma kaval ve sopanı.
Şayet bilmiyorsan davar yaymayı.
Almazsan yanına kurtçul kangalı.
Kim tutar sürüye dalan kurtları.?
Varsa dağarcıkta saklı yemeği
Ver dostlara yoğurt dolu cingili
Çıkıyorsan dağa sırtla keçeni.
Topla ağıllardan çoban davarı.
Elazığ baskil ilçesinde doğmuş,
Gerçek Türk kahramanı gakkuş,
İzmir Adliye'sinde görev almış.
Nöbeti sırasında Adliye
Bir saldırıya uğramış.
Son mermisi kalana kadar,
Türkiye yol geçen hanı sandınız.
Başkalarına hizmet ederken uyanmadınız
Yanıldınız.
Çara çakala inandınız.
Baltayı taşa hayladınız.
Kandırıldınız.
Hiç aklınıza gelmedimi
Bir gün olur yer bizleri
Bu Türk'ler
Demediniz.
Yıllar yılları kovalarken gençlikte.
Mitili gurbet ile serdim efendim.
O zamanlar bizlere dünya toz pembe.
Bir karışık girdaba girdim efendim.
Üstü üstüne gelen etkin darbeler.
Ne yöne koştuysamda gelip enseler.
Hep yüzüme kapandı açık perdeler.
O sayfadan hepsini sildim efendim.
Bir çarşıbaşı deresi vardı.
Tam orta yerden bölerdi çarşıyı.
Bir tarafta sebze pazarı
Diğer tarafta belediye binası.
Alt kısmında halk kütüp hanesi
Yanı başında ULU cami.
Üst köşede asasın hanı
Cuma günleri at,eşeklerle dolardı.
Bir çoğunu Haydar emmi
Dereye indirip nallardı.
İşte bu Ebemizin,Anamızın yaptğı un aşı
Ortasındakide bol tere yağı ve,
Çiğ süzme dut pekmezi.
İnan o pekmez baldan lezzetli.
Tavada yağ eridikten sonra
O pekmezden bir kase yağın üzerine dökersin
Yağınan beraber bir takla atnca indirirsin
Güneşin doğuşu bile farklı.
2017 sanırım güzel olacak.
Bak kuşlar dahi erken kalktı.
Daha canlı dahada parlak.
Biz daha söz böyle başlarken,
Bir haber geldi Orta köyden.
Terör yine can aldı erkenden
Elimde kaldı su dolu bardak.
En acıklı bir yıldı,bitiyo artık.
Sanırım nihayet gerilerde bıraktık.
Tam son kuyruğuna doğru yaklaştık.
Sanki bir kabus gibiydi.
Gelip çöreklendi ülkeye,
Gitmek bilmedi.
Nice yğitlerimizi yedi.
Bizim bir askerimiz yakıldıysa?
Titizlikle araştırılıp doğrulansın.
Hep birlikte Türkiye olarak karar alınsın.
Ne EL Bab'ı ne Şam'ı .
Suriye kökten yakın gitsin.!
Hiç olmazsa dertler bitsin.
Acımız dinsin.
Nice aşıklara şiirler yazdım.
Mâsum bakışlardan aşkını sezdim.
Kör düğüm atılmış bağları çözdüm.
Kırık kalbe kaynak yapanlar gördüm.
Aha bu gözlerle ben neler gördüm
Üç günlük yollara bağrımı sürdüm.
Engel olan varsa,onlara sövdüm !
Pişmiş aşlara soğuk su katanlar gördüm.
Sizler yenisiniz galiba bizim Sivas'da?
Daha yeni kış geldi buralara
Kar olsun şüyle diz boyunca
Rüzgar başlasın acıklı,acıklı ıslık çalmağa
İşte o zaman bak sen sivasın tadına
Buranın sovuğu hem ilaç hem dopink
Ah babalar,babalar sessizce giderler
Sağlığında kıymetini bilemeyenler.
Kaybettikten sonra kafaları dank eder.
Zaman geçtikce ciğeri delerde geçer.
Elinizde baston idi başta şemsiyen.
Bedava korumanızdı candan yürekten.
Sokaklarda yalnız ürkek,ürkek gezerken
Omuzlarına kabuslar çökerde geçer.
Bak yine bir karlı günde,
Hemde karalı günde.
İçimiz ezik.bayraklar inik,
Yetimlerin boynu eğik,
Suratlar asık.
Her yerlerden oluk,oluk kan akıyor
kan,kan ,kan akıyor...!!.
Yanı başımızda Halep,
Gözlerimizin içine baka,baka ölüyor.
Kimisi aç,kimisi susuz,
Gelsene kara gözlüm gelsene.
Seni seven aşığı birkez sorsene .
Ağlattın,gözyaşım dönüştü sele,
Gelde şu göz yaşlarını silsene..!
Aylar karıştıda senelere eklendi.
Her gün doğuşunda yolun beklendi.
Karanlıklar bastı kapadılar kepengi
Şu kanatlarım altına gelip girsene..!!
İki gündür görüyorum,yönümü çevirip bakamadım .
İki satır şuraya ruhun şadolsun diye yazamadım.
Ellerim titredi,bir türlü kendimi toparlayamadım.
Tüğlerim diken,diken sonunda bu satırları karaladım.
Allahın takdiri ne yaparsın,bizden artık dua bekler.
Onu şimdi alıp bağrına bastı,yanındaki melekler.
Emrah'ın yazısını okudum dayanmazdı yürekler.
Allah rahmet eylesin,ruhun şadolsun güzel aslanım..
Bizim gençlikte genelde yollar bozuktu.
Olsun,zaten bizimde arabamız yoktu.
Araba alacak kadar parada yoktu.
Ama yollar yürümeye gücümüz çoktu.
Bizim gençlikte çimdiğimiz yer suluktu
Zaten evlerde akan çeşmemizde yoktu
Aslında evlerde çeşmeye gerek yoktu
Mahallede çeşme musluğu yok oluktu.
Ankara garında bir katliam yapıldı
İki bomba ardardına aynı patladı
Belirmede seksen altı can alındı
Ülkemiz kan ağlıyor içimiz yandı.!!
Ankarayı kana bulayan el kırılsın
Siyasiler birleşsin tek bir ses çıkarsın
Şu an koltuk sevdasını sona bıraksın
Akıllı olun her yanı düşmanlar sardı.
Kim ne derse desin.
Ben Gürün'ün sevdalısı,deli divanesi .
bir Ana,bir Baba,şefkâti
Dolu üreğimde benim sevgi yumağım.
Akıl eğlencem,aşk bağım.
Şu an 66 yaşadım.Hep aynı,hiç eksilmedi
Yaş ilerledikçe biraz daha yükseldi,
İçimdeki Gürün sevgisi.
Toplandık dost arsında bir arkadaş
Dedi gel hele yanıma doğru yaklaş
Oturdum tam yanına,kuruldum bağdaş
Al şu sazı beraber çalalım gardaş?
Dostum hadi biraz sende saz çalsana.
Bir saza baktım,birde karşı adama
Senelerdir düşerdi benim aklıma
Haklısın ama artık çalamam gardaş
Dut yiyen doktor istemez
Vucuda mikrop giremez
Sırrını kimse çözemez.!
GÜRÜN'de yetişir bunlar
Başka dutlara benzemez.!
Damlara sermişler pekmez.
Parmakla yemeyen bilemez,
Lezzeti damaktan gitmez.
GÜRÜN'de yetişir bunlar
Başka dutlara benzemez.!
İnsana evi kadar huzur veren,
Rahatlatan ve mutlu eden
Varmı acaba başka böyle bir mekan?
Gerçekten harika.
Diyeceksinki en hoş tarafını anlatsana.
En başta bir kere
Açık büfe.
Hele ömür noldu, derdin ne?
Ne çok telaşlısın acelen ne?
Çok telaşın sonu gider ecele.
Birazcık nefes alıpta dur hele.!
Seni yoksa bir kovalayanmı var?
Sana günlük hesap soranlarmı var?
Yoksa burada artık yerinmi dar ?
Ne koşarsın birde bana sor hele.!
Kol kanattır evlada,
Ana'yla baba
Eğerki ikiside hayattalarsa
Devlet kuşu konmuştur başlarına.
Tüm evlatlara.
Gölgesinde serinleyecek,
Ulu bir çınar.
Kadınların olmaz dünü bugünü
Kadınlarındır senenin 365 günü
Hep hizmetle geçer kadının ömrü.
Gönüller sultanı bahçemin gülü.
Kadın dediğin kara kovan balı gibidir.
Bir lokma tadarsın, vücuduna start verir.
Rahatlar,gülümser,çılgın ise sakinleşir.
Huzur verir,haz verir,yemeğine tat verir..
Bu adalet hemde merci.
Hepsi koparmış zinciri.
Kuduz olmuş köpekleri.
Kopart gitsin kellesini.!!
Uçak tankla gelenlerin
Halkı düşman görenlerin.
Buna emir verenlerin.
Kopart gitsin kellesini.!!
Her insan,her canlı,
Birilerini veya bişeyleri,
Daha çok sever.
İllaki senin sevdiğini,
Sevmek zorunda değildir.!!
Sen bakınca havayı güneşli,
Dünyayı toz pembe,
Herkesi neşeli,
Herşey yerli yerinde,
Ama her yer karanlık
Toz duman benim gözümde.
Hayat çekilmez zehir gibidir.
Her göz aynı ,
Görmek zorunda değildir.
Kulaktan kulağa oynadınmı hiç?
Oynayan iyi bilir.
Biri yanında duran insanın kulağına eğilir.
Derki hiç
Öbür yanındaki şöyle anlar p..ç
Bir diğeri k..ç
En sona varana kadar olur s..ç
Olarak biter.
Her kulak aynı duymaz ,
Aynı duymak zorundada değildir.
Bir güzel görürsün çeşmeye giden,
Bir görüşte aşık olursun hemen ,
Hemde karşılığın görmeden.
Bir başka genç görür aynı güzeli
Hiç kıpırdamaz onun hisleri.
Her kalp aynı çarpmaz nedendir?
Çünkü,aynı çarpmak zorunda değildir.!
Süleyman Özpınar.
04.12.2016.Pazar.
Güneş vurmuş baksan karlar üstüne .
Davul zurna yakışır,Canım GÜRÜN 'e
Karlı bahçelerinde halay çekmeye.!
Kalkın gidelim artık Aşkım GÜRÜN'e
Nedir artık bu gurbet Allah aşkına?
Hasret kaldık be ekmeğine aşına.
Bem beyaz tüllerini takmış başına.
Ne güzelde yakışmış Nazlım GÜRÜN 'e .
Mustafa Kemal Atamız,
Şöyle demişdi.
Köylü milletin efendisi...!!
Hani köylü milletin efendisiydi?
Ne köyü kalmış nede kendisi.
Köyleri terketmişler,
Şehirli olmuş hepisi.
Ne çift süren kalmış,
Nede harman savuran
Ne ekmek pişiren var,
Gardaşım sen gerçek müslümanlığını
Ne kadar ve nasıl namaz kıldığını.
Allahıma göster,din ve imanını
Bana göster sadece insanlığını.
Bilmiş gözükme bilmediğin şeyleri
Ölçerek konuş,meclisinde sözleri.
Tahsilin hiç ilgilendirmez bizleri
Sevmedim senin sergilenen tarzını.
Biz asla olamayız adam falan.
Hep bekleriz başımıza bir çoban.
Her şeyi sorarız, isteriz ondan.
Yahu senin hiçmi çalışmaz Kafan?
Bir birey olarak uğraş verseler.
Hep birlikte tasarrufa girseler.
Baştakilerin borusu çok öter.
Sen kendiyin nefesi kadar Zorlan.
Burası bizim SİVAS'ımız
Bizden başkası sahip çıkamaz.
Hiç bir soysuz burda barınamaz
Dil uzatamaz.
Kimse yan bakamaz,
Uzaktanda olsa laf atılamaz.
Çünkü bizim topraklarımız.
Bize miras bıraktı atalarımız.!!
Herkes ona karaoğlan diye çağrır.
Çakı gibiydi,Tuttuğunu kopartan
Yolda yürürken dahi,
yerinde duramayıp zıplayan.
Henüz daha 15 yaşlarında,
Yeni yeni bıyıkları terlemiş
Kara kaşlı,kara gözlü,giyinmeyi çok seven,
Şu anda bazı semtlerde hizmete başlamış
İnşallah İstanbul trafiğini rahatlatır.
Hemde ekonomiyide rahatlatır.
Döviz artışlarını durdurur
Plot bölge olarak Başak şehir seçilmiş.
Ne güzel,masrafsız .boyasız,cilasız,
Zincirleme kazası yok.
Milli servet gideri azalır
Algısı yok,vergisi yok,
Muayenesi yapılmış,
Eksoz pulu yapışmış,
Kızdığına köpek diye bağırma.
Kangalların gidiyor çok zoruna.
Gördüğün köpeği kangaldır sanma.
Kolay ulaşılmaz bizim kangala.
Nankör değildir ha asla ve asla..
Ne çakala benzer,nede sırtlana.
Dost düşmanı tanır tek bakışla..
Kimse bulaşmaz bizim kangala.
Kayseri'yi geçince gelir pınarbaşı
Ta oralardan burnuma kokarsın Gürün.
Ziyaretide geç bulursun mazıkıranı
Uzaktan bakıncada güzelsin Gürün.
Malatya'nın Darende sınırındadır
İki dağın arasında gizli saklıdır
O kaysıların varya baldan tatlıdır.
Her bahar beni çekersin Gürün.
Önündeyken yalaka
elin ovalar boyun büker.
Utanmasa sarılıp elin ,
yüzün ................öper.
Başka meclise varınca
horoz olup durmaz öter.
Ulan iki yüzlü
arkadan konuşan
şerefsizler !!!
Ahanda çingene sobası
Bendede var aynısı.
Ama bir mahallenin sevgilisi.
Arasanın birisi
Hiç eve gelmez elden ele dolaşır
Genelde sonbahara doğru.
Her taraf odun dolu
Ablaların yaptığı gayet doğru
Niye harcasın mutfaktaki tüpünü.
Sarar sarmasını
Doldurur dolmasını
Kafaya takacaksan bu dünyada sorunu.
Evi bulamazsın kaybedersin yolunu.
Her soruna hele bir şöyle salla kolunu.
Mevlam büyüktür darda goymaz gulunu.
Yalan dünyaya geldinki yaşamak için.
Noldu bu kadar hayatta kahrolmak niçin?
Hayatın tadını al ama,haramdan kaçın !
Allahım büyüktün çözer,bütün sorunu..
Eski karlar aklına gelse.
Şöyle doldursa sokakları tepeleme.
Evlerden tunel yapıp çıkıla bilse.
Ne güzel olurdu be.
Damlara çıkıp,hoplardık koca kürtüklere
Yuvarlanarak inerdik
Hemde burnunu çekerek.
Zoraki gülümsemek,
Ne kadar zor değilmi?
Ben bilirim o sızıyıda
İşte o baba.
Ben 67 yaşındayım gazeteci denilince
Ben hep şunu gördüm,
Bizim Türkiye'mizde
Hükümeti eleştirir.Yaptığı hizmeti çekiştirir
Devletin gizli bir sırları veya gizli yapmak istediği varsa
Duymasını istemediği yerlere yetiştirir.
Bu işlerle uğraşır.
Ta uzaklarda yaşayan yabani öküzler.!!
Hep beraberce bize diş bileyen köpekler.
Kenetlenmiş birbirine eller ve yürekler.
Siz bu bağı çözemezsiniz be şerefsizler.
Bizden15 temmuzda almadınızmı dersi?
Hepisi yılan gibi,zehir saçan hemde sinsi.
Hani ne oldu,ileride gelecekti ikinci?
Gördünüz Türk'ü,gelemezsiniz be şerefsizler.
Gardaş ben o sazı çala,çala acır parmağım.
Bazan kavaklıkta,bazan kenarında ırmağın.
Sağır sultan dahi duydu benim acı feryadım.
Gürün'de bizim yetkililere bunu duyuramadım.
Dedim gardaş nolur kesmeyin armut elmayı
Teker,teker kestiniz bak hiç yeşilimiz kalmadı
Dutlarımızın başına delikanlılarımız zor çıkardı
Gürün'e geldim tadımlık olsun dut bulamadım.
Çalışmak kutsaldır,Allah katında.
En büyük ibadettir dedi Nebi ,
Rızık kazanmaktır çalışma.
Helalinden ekmek getirmektir çocuklarına.
Muhanete muhtaç olmamaktır
Alın teriyle kazanmaktır.
Çevreyin senle gurur duymasıdır.
Ne güzel bir mahallemiz vardı.
Herkes birbirinin yardımına koşardı.
Ta üst köşede muhittin hoca
Karşısında muhacir Mehmet amca
Hanımı Zühre bacı,
Eşref emmi,Zeynep bacı.
Bahçeye gitmek için indim durağa.
Bir emmi oturuyordu bankta.
Selam verip oturdum yanına.
Şöyle dönüp bir baktı.dedi mehaba.
Hemen ardından sordu nerelisun?
Dedim Sivas'lı
Tüm müslüman alemine hayırlı Cumalar !!
Hayırlısıyla bir cuma daha gördük gardaşlar.
Her duayı okuyan dudaklar.
Semaya açılan eller.
Allah ismini bırakmayan diller.
Hep yüce mevlayı arar.
Sevgiler saygılar
Devletimize ve milletimize,
Huzur ve sağliklar.
Dilerim versin Allahım...!
Bu insanların kendi memleketini
ve nerden geldiğini,.
Saklayanlara ben şaşıyorum.
Birazda kızıyorum.
Neden şu anda yaşadığı şehrin ismini verirlerki?
İstanbul'luyum......
Bak hele,kocaman bir yalan.
Neden Ana,Baba ve atalarıyın doğup büyüdüğü.
ve senide oralardan alıp götürdüğü.
Memleketiyin ismini vermiyorsun?
Neden utanıyorsun?
Küçükmü görüyorsun?
Halbuki bizim Türkiye'mizin,
Hiç bir köşesi utanılacak bir yer değildir.
"Her köşesi benim göz bebeğimdir..
Ben nasıl utanırım memleketimden.?
Hemde ezilip büzülürüm ismini verirken.?
Evet ben SİVAS'lıyım....!
Hemde Gürün ilçesinden.
Ta 43 yıl önceden,
İstanbul'a yerleştim.
Ama hiç istanbul'luyum demedim.
Ben memlketimin ismini gururla söyledim.
Bulunduğu şehri memleketi olarak görenler?
Öyle mutlu oluyorsa yine söylesinler.
Ama asla ve asla ..!
Ata yurdunu hor görmesinler.
Ata yurdunu erkekçe,
Eveleyip gevelemeden,
Söylesinler mertçe...!
Süleyman Özpınar.
10.11.2016.Perşembe.
Bakıyorum hazan gelmiş benim Gürün'e
Kuru gazelin dahi güzel şair gözüyle
Kış gelince örtünürsün bem beyaz örtüyle
Tüm mevsimlerin güzeldir şair gözüyle.
Yazların başkadır senin baharın başka
Taş kalpli insanı sen getirirsin aşka.
Bağırsak dereden Fettahağa yokuşa
Bütün semtlerin güzeldir şair gözüyle.
Bir gün bakmışın kapanır sayfa.
Tükenmiştir bir yaşam daha.
Kapanır gözler.
Tükenir sözler.
Dağılıp gider.
Takip edenler.
Ama Şiirin Hası aynı yerinde.
Her Dostuna her kesime.
Atamızı anıyoruz saygı ve özlemle.
Dünyanın takdirini kazanan büyük adam
Seni unutanlar utansın atam .!!
Biz öyle bir hale geldikki şu devirde
Daha bir yıl önce ne yaşadığımızı unutan.
Büyüklerimize çamur atmayı marifet sayan.
Babam Gürün çarşı başındaki
Topal Mevlütten bir eşek almıştı
Adamdan azmaydı sanki.
Önceden adammışda evrimden sonra,
Eşek olmuş gibiydi.
Boz renkte,temizmi temizdi
Baltanın sapı kırılmış,köreldi ağzı
Kütük kıra,kıra hâli hölü kalmadı
Şimdi artık nostaljikmiş süs gibi kaldı
Ne güzeldi her günün bir anısı vardı.
Öyle keskindiki olursun sakal traşı
Her kütük baltalanmaz, çalıştır başı
Esirgeyemedik,vurduk baltaya taşı
Çok yazık,elimde kaldı,yamılmış sapı.
Behzat emminin oğlu mehmet emmininde kendiden
Eksik yanı yok yani
Mehmet amca (Serçe )birgün istanbul'dan gelirken.
tıhmınlı hacı mehmet abinin otobüsüyle
Düzcede mola vermişler.
Yiyin gardaş yiyin zaman variken.
Ana dişler,tat ve lezzetini alırken.
Dizler tutup sizi menziline taşırken.
Yiyin gardaş yiyin el,ayaklar tutarken.!!
Yemediğin malı nidecen gardaş
Kaldıysa malın yapılmaz paydaş
Bir birine düşerler bacıyla gardaş
Yiyin gardaş yiyin canlarınız sağıken.
Ekşili köfte hemde gazannan.
Gürün'de anam yapardı.
Hemde etlik tosun kesilmiş.
Kemikli etleri ayrılıp bir gazanda gavrulmuş.
İplere dizilip bir bezle sarılıp kiler tavanına asılmış.
Aha o gurt burnu gimi inmiş aşağıya
Gırmızıynan boyamışlarya.
Sivas'ın tam alt ucunda
Etrafını çevirmiş.Kayseri,K.Maraş,Malatya.
GÜRÜN derler oranın adına.
Hani bir an gelirki darlanırsın
Canın sıkılır,
Morelin sıfır.
Başın dumanlıdır.
İşte o anlarda yaslanacak bir omuz.
Yada seni candan dinleyecek dostunuz.
Yanınızda olsun istersiniz.
Hikmet sabah kalkıp bahçeye iner.
Biraz yeşillik toplar,tavukları yemler.
Siyah beyaz sevimlide bir kedisi var
Oda peşinde gezer.
Nere adım atsa oda beraber.
Şu anda Şairler evi GÜRÜN kitabı bana ulaştı
Küflenmeye yüz tutmuş,Çok kıymetli değerlerimizi.
Tozlu garflardan indirip
Karanlık köşelerde kalmış şahsiyetleri ve eserlerini .
Araştıran,tüm bilgilrini toplayıp şu kitapta toplayan.
Sevgili dostlarım.
Gününüz güneşli,kalbiniz neşeli,
Sağlıklı bir hafta başlangıcının ertesi
İşlerinizde başarı,
Büyükleriniz her zaman ve herkesin baş tâcı.
Evinizde,beyninizde,devletimizde,dirlik ve huzur.
Dokunmayın benim kapıma.
Kilidim kapıda asılı kalsın
Sakın kırmaya kalkışmayın
Bırakın öylece kapalı kalsın.
Açmayın kapalı penceremi
Dokundurmayın kirli elleri
Silmeyin o kan lekelerini
Bırakın,bırakın lekeli kalsın.
Sivas'da diyorlar,her yer soğuk
Gardaş,İstanbul daha soğuk
Sizin hiç değilse güzine sobalarınız var
Malisef bizim o güzel sobamızda yok.
Bizde kombinin ayarını açtık.
Ama nerdeee o güzellik
Kafam iyi oluşundan.
İsmin uçtu bu aklımdan
Sen Aslım'sın diyemedim.
Sen aşkımsın diyemedim
Kara kaşlım diyemedim.
Sen benimsin gel nefesim
Nere istersen gidelim.
Seni dünya kadar sevdim
Diyemedim,diyemedim
Seni sevdim diyemedim
Selam olsun eşe dosta
Duvardaki duran posta.
Şu alemde kim dardaysa
Selam olsun onlarada..
Bu dünyanın kökü yalan.
Hani varmı direk kalan?
Tüm dünyada nefes alan.
Selam bütün canlılara.
İlk doğuş yeri.
Gövdeli etekleri
Börklü köyünden çıkar.
Aygır gölü,Alibey suyu,kevenli dereden,
Kaynarca'dan,Karanlık dereye geçer.
İnce su köyü,keşlik gölyerine iner.
Ben Gürün'e gitmek istiyorum.
Çünkü Gürün bana gelmiyor.
İlk bahara kadar bekliyorum.
Halen İstanbul'da çile bitmyor..
İple çekiyom bahar gelsene.
Ne surat asıyorsun gülsene.
Özleyenler var gidip görsene.
Hasretlik derdini bilmiyorki.
Çok şey bilen dinlemesini bilendir.
Biri konuşurken susar, edeptendir.
Konuşulanlar sona kadar dinlenir.
Konu dinlemeyide değmesi gerekir..
Kurtulun artık şu kopya çekmekten.
Avrupaya falan özentiden .
Herkes uzaklaştı artık kendi özünden.
Bedenini hainlerden,
Geleceğini zalimlerden,
Korumaya çalışan meyve ağaçları.
Onlarında kalmamış insan oğluna,
Güveni ve inancı.
Boya istemez, Cila istemez.
Buzda kaymaz, Su geçirmez..
Nerde giyersen giy farketmez.
Giy top oyna . Düğüne git,
Geç halay başına.
Zıplaya bildiğin kadar zipla.
Bakarmısın şu zerafetli duruşa.
Bir asrı geçti hâlâ uygun modaya.!
Bu resimleri çok iyi ettin koydun.sayfana.
Tablo gibi resimler baksana.
İlerde daha çok lazım olur sana.
Bakar bakar gururlanırsın bu anılarına..
Hemde hatıra kalır çocuklarına.
Şiirin Hası
Gürün aşığı
İçimde canlı
Toprağı taşı
Akıllar şaşar
Dalgalar coşar.
Sel olup taşar
Gözümün yaşı.
Ben bayılıyorum yaz günlerine.
Cığıl,cığıl yurdun her köşesi
Kuş sesleri,Su sesleri,çocuk sesleri.
Karışıyor birbirine.
Hepsi birbirinden neşeli.
Dışarda kalan yatak aramaz,
Yalın ayak çorap aramaz.
Damı aksa perişan olmaz
Hiç bir canlı aç kalmaz.
Aldım başımı gidiyorum
Tabiki ayaklarımda benimle beraber
Yüreğim nereye sürükler
İşte onu bilemiyorum.
Belki ücra bir köşe
Belkide dönüşü olmayan yere
Belki baş döndürücü uzak şehire
Belkide kimse olmayan sakin bir köşe
Kısmet,bilmem nereye?
İkinci ders ingilizce
GÜRÜN orta okuluna yeni atanmış
Yakışıklı,siportif genç bir hoca
Günaydın diyerek kibarca girdi
Arkadaşlar bu gün
Sözlü yoklamalar yapıyoruz
Ben seni topraklara vermezdim canım
Onun için mezarın kalbime kazdım
Ben yaşadıkça sende aynı yaşarsın
Bensiz nasıl yaşarsın ona şaşarım.
Göğsümde çarpıyorya buna kalp denir.
Kaldırıma döşenen kilit taş değil.
Gözlerden akan kandır kan bu yaş değil.
Sensiz nasıl yaşanırsa ben bilirim.
Buralarda herkes kaçırdı keçileri .
Buldum diyen yalan söyler
Aşan gitti tepeleri
Gördüm diyen yalan söyler.
Şu durumda herkes kafaları sıyırdı
Kim tanır keçileri sığırı
Kimse bulamıyo evindeki kapıyı
Buldum diyen yalan söyler
Oku iyi kötü yanlış doğru.
Yanlışları okumazsan.
Doğrunun daha doğru olduğunu
Nasıl anlayacaksın.
Oku ufkun açılsın.
Oku ömrün uzasın.
Konuşacak,anlatacak söz bulasın
Zaten akıllı telefon cebinde
İhtiyacın yok kimseye
Gardaş çok şanslısınız size nemutlu.
Karlar yağmaz oldu,köyün yoktu huzuru.
Gardaş bizim pınarlar hepten kurudu.
Gökten bereket yağardı herşey boludu.
Davarlarımız taşıma suyla sulanır oldu.
Kimileri yüzlerce derine kuyular vurdu.
Kimi boşuna uğraştı kimisi suyunu buldu.
Dağları yırtarak akan eski akarlar noldu?
Bazıları sahipsiz sandı Sivas'ı
Yiğitlerin hep teker teker harcandı.
Tüm çıkarların elinizden alındı.
Geri alacak yiğitler pasif kaldı.
Bir gün o yiğitlerin çıkarda gelir
O kayıpların hepsini geri alır.
Eski günlerin gibi adınız şandır.
SİVAS'ım asla namertlerin olmadı .!!
Sivas benim göz bebeğim
Gurbet elde özlediğim.
Dünyada tek memleketim
Kalkın Sivasa gidelim
"Fırına kelle verelim.
Kelleyı kırıp yiyelim.
Kalede çayın içelim
Birazda keyfin sürelim.
Hayırlısıyla bir CUMA daha,
Nasibetti bu gözlere
Tüm müslüman kardeşlere
Ve sevgili dostlarıma
Hayırlı olsun insanlığa .
Allah'ım Sağlıklı olarak nice.
Cuma'lar göster bizlere.
******AMİİN******
Gerçekten bu evlat nedir?
Bunun tarifini kim yapabilir?
Bunu anlata blilmek için
Nasıl cesaret edebilir?
Evlat öyle bir varlıkki,
Anne Baba'nın gözünde.
Bağrına basarken bile
Ödün kopar ödün
Bir tarafını incitirim diye
Bırakırsın elini
Dost'lar ile düşmanlar garıştı beyler.
Bunları ayıklama zamanı geldi.
O kirli yakalara yapışsın eller. !
Puşt'ları ayıklamanın zamanı geldi.!!
Kimse kayırma sapı samandan
Yaşları kurudur diyerek yakmadan
Çıkar için birilerini satmadan
Hırt'ları ayırmanın zamanı geldi.
Koşarak gelmiştim bu aşk çeşmesine.
Çantada kaldı vereceğim hediye.
Gelmiycektinde oynadınmı benimle?
Gözlerim çeşme oldu döndüm geriye.
Avuç avuç aşk çeşmesinin suyunu.
İçtim bekledim uzaktaki yolunu.
Su bahane gözetledim yol sonunu.
Göremeyince artık döndüm geriye.
Gürün'de olmak var şimdi
Tamda ceviz dökme mevsimi
Onlarda hafiften firik olsun,
Kurusu değil.
Onun bir başkadır tadı,lezzeti.
Hedik zamanıda daha geçmedi.
Ölüm ne zengin tanır,ne fukara.
Zengin ölürken Güvenme malına.
Yatak serip üzerine yatsanda
Alıp götürecek seni mezara.
Kimileri para,malın kölesi.
Bitti bu yalan dünya çilesi.
Bir değeri yok ecel gecesi.
Sermaye hazırla ölüm sonuna.
O sarmalara ellerinle dalacan .
İçli köfteye,çatalda batırmıyacan.
Hiç bir şeyi düşünmeden yumulacan.
Arada parmaklarıda az yalayacan.
Dur hele gardaş bana sanki bişeyler oluyo.
Ağzıma hoş lahana sarması tadı geliyo !
Arada bazanda biber turşusundan
Ayranada üç beş tane buz atacan
Yemek yemenin tadını çıkaracan.
Ama yeter artık,valla patlıycam..
Doğanın kanunu hep aynıdır.
Günü dolanı toprak bağrına alır.
Doğan müsade edildiği kadar büyür,
Daha sonra günü gelen ölür.
Bu ikilinin arasınada
Kalan zamanada,
Bu dünyada ömür denir.
Bu zamanı tamamlayan gider.
Kalanlarsa hayata devam eder.
Ve gelecek o günü bekler.
Size doğan güneş kimine batar.
Hemde ağır onulmaz yara açar.
Hep güneşi kapatmayı amaçlar.
Karanlıkta bırakmaya çabalar.
Bunu sen daha yenimi farkettin?
Hele dur daha neler göreceksin.
Sen doğru ol onları nedeceksin?
Bırak göklere merdiven kursunlar.
Bir tek kök fasülye.
Yetti bütün aileye
Bak sen Allahın hikmetine
Her şey onun elinde
Biri bin yapar isterse
Örneği burda,gör işte
Bir tek kök fasülye.
Eşler mutfaktada birlikte olmalı
Beraberce sarma sarmalı
Dolma doldurmalı.
Salata yapmalı.
Biri tuzunu atarken
diğeride limon sıkmalı
Arada bir göz göze bakışmalı.
Nolur bu tertemiz insanları
Daha doğrusu gerçek müslümanları
Korkudan öyleki
Zavallılar yaşamaktan vaz geçmiş sanki..
Yapmayın be gardaşlarım
Siz hayatınızı yaşayın
Hayatınızdan haz alın.
Bakmayın siz bunların densiz lafına.
Nerden geldiği bellimi?
Kimin eğittiği bellimi?
Uzun saplı bağlama gibidir.
Üç tane üstte
Ortada iki
En altta yine iki
Tam yedi telli
Aralarda bam telleri.
Her teli başka çalar.
Ayrı ayrı notalar
Hatırlarmısınız bir Muzaffer abi vardı
Kışın kocaman kar kuyusu kazardı,
Karları o kuyuda toplardı
Yüzüne saman saçıp,
yaza kadarda saklardı
O kardan dondurmasın yapardı.
Parayı babadan kapan çocuk
Muzaffer abiye kadar koşardı.
Mutluluk nekadar güzel ,
Ne kadar hoş bişey değilmi?
Sadece küçücük bir gülücükle başlar,
Veya tatlı bir tebessümle.
Ayaklar sanki hafifler
Uçar gibi basar yerlere.
İçinde bir kıpırtı başlar
Adeta herkese karşı.
Yanından geçen insanları ,
Almış köpeğini,çıkmış belediye parkına.
Kendi köpeğinden yavuz vardım farkına
Sen sus,Köpeğin havlasın Allah aşkına.
Şimdi bir işler açacaksın benim başıma.
Dedim pisletmesin köpeğiniz çimleri.
Dedi bu olay hiç ilgilendirmez sizleri.
Kılıç gibi keskin olarak sıraladı sözleri
Adeta bir panter gibi dikili verdi karşıma.
Gidenin yolu açık olsun
Engellersem aşk olsun
Gitsin insansa mevlasın
Değilse belasın bulsun.
Giden ağam gelen paşam
Giden ardından koşmam
Buda belki benim saçmam
Kızmayın bana nolursun
Gerçek müslüman olmaz her gördüğün arap'tan.
Gösterirmisin nerde o müslüman?
Mesela Sudi arabistan.
Onuda Allah bilir nasıl bir müslüman.
Haberi bile yok etrafından.
Olsa bile sesi çıkmaz göt korkusundan.
Davar sürüsüyle farkı olmayan.
Bakın iyi bakın şimdide
HURMAN çayı gidiyor elimizden
Hemde sessizce.
Yine bir komşu şehire.
Bizim ihtiyacımız yok böyle şeylere.
Alsın faydalansınlar bişey diyen yok canım.
Bizene.
Ayrılıktır hayatta en büyük acı
Ne bibere benziyor nede zehire
Eczanelerde bulunmuyor ilacı
Hadi gözümün nuru çabuk gel hele.
Dayanamam senden ayrı kalmaya
Gittin gideli gözüm kaldı yollarda
Ne aşkım diyen kaldı,nede merhaba.
Hadi seneler oldu çabuk gel hele.
O çobanlığa can kurban.
Öyle bir imkan banada verseler.
Bir gün olsun evde durmam.
Desinler banada çoban.
Oh ne güzel sırtımda abam.
Elimde sopam.
İki gardaş oturdular yan yana
Bir yıl önce dertleştiler saatlarca
Hasret kalıp amcamıda aldın yanına
Şimdi artık çok mutlumusun
ey Baba?!
Doğum günün amcam ile kutladın
Amcam ile sana hasraetliğim yolladım
İkinizede vallah bu dünyada doymadım
Amcama kavuştun huzurlumusun
ey Baba?!!
Mevsimler şaşırdı,kullar şaşırdı
Herkesin gittiği yol nerde şaşırdı
Ağaçlarda zamansız çiçekler açtı
Söyle gardaş şaşırmayan kim kaldı?
Aylardan Eylül son bahar geldi
Görünce demeyin bu neyin nesi
Mevla bilir yapacağının en iyisini
İkinci meyvesini vermeye kalktı.
Bal idim artık akmaz oldum
Gül açmıyor kokmaz oldum
Eşe dosta yön verirken
Hiç birşeyden çakmaz oldum.
Kalbim kavruldu seni ilk görünce.
Damarıma girip kan olup aktın.
Dudaklarımdan sım sıcak öpünce.
Uyandım rüyadan ciğerim yaktın..
Taht kurdun artık şu yalınız gönlüme
Ömürler kattın kısıtlı ömrüme.
Her an koştum penceremin önüne
Buğulu camlara ismini yazdım.
Merhaba sevgili dostlarım
İlk önce herkesin kurban bayramını,
canı gönülden kutlarım.
İki aylık ayrılıktan sonra,işte yine burdayım.
Korkmayın hic bir yere kaybolmadım
Sadece tatil amaçlı,
iletişim araclarınıda coğu zaman kapadım.
Televizyon açmadımBayram ve Cuma şiirleri
Gurbet sılayı çok sevenler için zor.
İçten yanar sönmeyen alev ve kor.
Gözler yaşlarla dolu dudaklar mor.
Gurbeti gurbette olanlara sor..!
Gurbeti yurt için yananlara sor
Bir gün güldüm ise yarın ağladım.
Selam olsun size candan dostlarım.
Hep bu gurbet elde gezdim dolaşdım.
Gurbeti gurbette solanlara sor.
Gurbeti gurbette olanlara sor.
Nasıl güvenem yalancı dünya ben sana.
Garip ocağı söndürüp kül etmedinmi?
Hiç unutmadım daha dün gibi aklımda.
Mazlumu şerefsizlere kul etmedinmi?
Fakiri fakir yapıp,zengini şişirdin.
Zengin sofrasını dolup,dolup taşırdın.
Onları kuş tüğü yataklarda yatırdın.
Bizi bir eşek sırtnda çul etmedinmi?
Bana derler Halimoğlu
Gurbetlerde halım noldu
Bağım bahçem viran oldu
Gelip kuzgun kuşlar kondu.
Aşığıyım sevgisiyim
Ben köyümün delisiyim
Bende böyle birisiyim
Nolur makül görün bunu
Seneler boyunca çaldım çığırdım
Avazım çıktığ kadar haykırdım
Yapmayın uyanın,
Bu kadar saf olmayın
Bu insan bir hain
Çeresindekileride birer vampir sayın
Her biri bir köşeyi kapmış
Kanımızı emiyorlar bakın
Yollar yapardık kürek kazmayla
O yolda yürüdük çarık dolakla
Bir çoval tuz için üç gün yollarda
Yata kalka gelirdik dağda hanlarda.
Bir çift öküzü olmayanlar vardı
Birine öküz birinede eşeğini koşardı
Bir yogan döşekte üç gardaş yatardı
Yer yatağında yatardı anayla baba
Bu dünya bir alem gelde gör hele
Çoğuna bir hal oldu bozuldu denge
Ben kıyamazken elimdeki deyneğe
Kapı bocuları benzedi kuduz köpeğe.
Senelerce yonca arpa kattım yemine
Her gün sırtına bindiğim eşekler bile
Beni görünce sevinçten gelirken dile
Seninki eşek tekmesinden dahada öte.
Sen uyu,uyu karadeniz
Hiç bişeyden habersiz
Gelmiş üç beş çakal densiz
Tüm ülke olarak nöbetteyiz.
Vur dalganı,dalganı
Besle martı garganı
Kaldır kaldırda bak kafanı
Ne haldedir ülkemiz?
Seni gidi İsrail tohumu seni
Girdin topraklarımıza
Yuvalanıp yerleştin
Kabak çiçeği gibide açtın
Her yöne uzadı dalların
Yer altına,örümcek gibi kök saldın.
Sinsi sinsi kurnazca yaklaştın.
Her istediğin devletlere kadar ulaştın.
Hey gidi kara deniz
Dünyada yok eşiniz
Bahçe duvarına çarpar
Dev gibi gelen dalgalar.
Çığlık çığlığa etrafta uçuşan martlar
Gagalarla söylenen o güzel şarkılar
İnsana huzur ve mutluluk aşılar.
Her güzelliği ayrı,ayrı vermiş Yaradan
Yeşili,mavisi, sarısı.
Hele ,hele o tertemiz insanları.
Yalnız bir çok eksikleri var
İşsiz kalmış delikanlıları
Neden yok iş sahaları
Neden yoktur fabrikaları
Gözü dönmüş yamyamlar
Sen nelere kadirsin yarabbi
Daha düne kadar
Fetö nün ipine sarılanlar
El pençe divan duranlar
Onu kutsal biri sayanlar
Şimdi nasılda demokrat oldular
Sivas Gürün'den yürüdük yola
Son hızla geçtik Suşehri Zara
Aman allah Mesudiye Ordu arası
Sanki bir Allahın belesı
Bu yollardan geçtik gece yarısı
Bu yollar üzerinde bulunan
Köyleri ve kasabası
Şimdiye dek neden, hiç sesiniz çıkmadı?
Allah bir insanın sağlığını bozmasın
Dert verip dermanını aratmasın
Mevla kısa zamanda versin şifasın
Yanlış gözle bakan kullar utansın
Sadece düştüm ,dizim sakatlandı
İşte şimdi tanıdım gerçek dostları
Gardaş dediklerim kesti selamı
Acıyıp selam veren dostlar utansın.
Sana zarar veren her canlıyı
Ağaçsa dalını
İnsansa dilini
Kesmen gerekli
Sessiz kalırsan dayı
Zindan ederler hayatını
Verme,verme kimseye o fırsatı.
İleri görüşlü anne babalar
İncitmeyin çocukları
Hür yaşasınlar
Korkutmayın onları
Her olur olmazdan
Caddelerden sokaktan,
Çardan çakaldan,
Birinin işini yapana kadar
Senden daha iyisi yoktur
İş bittikten sonrada etraflar
Yüzüne bakan birisi yoktur.
Doğru söze ne diyen olur
İyilik yaptın karşılığı budur
Geçer karşına it olup ulur
Hayatta bunlar gibi çoktur
Gerek yoktu korkmamıza
Asırlardır çok it sürüsü çıktı karşımıza.
Bunlarda ellerinde her türlü silahlarla
Tanklarla ,toplarla.
Bedenleride ezerek geçtiler
Üniformalı köpekler
Ama yine korkmadık
Ayaklar çarıklıydı o adamların.
Başları şapkalıydı babaların
Yüzleri sakallıydı delikanlıların
Herkeste bir kucak bıyık vardı o zaman.
O bıyıklardan adam asılırdı
Sıfır numara makinayla olurdu traşları
Makinalar çoğu zaman kasmez yolardı
Ah diye bağırmaz çok aldırmazdı
Dünyayı dolaşsam senle kol kola.
Ne parada gözüm var nede pulda..
Sevişmek istiyorum dudak dudağa.
Kaçamak kesmiyor, kalsan sabaha.
İçimdeki fırtına boran yapıyor.
Gizli bir kol gelip beni sarıyor.
Boranlar etkisiz içim yanıyor.
Götürüp bırakın buzlu sulara...
Hazan oldu hazan oldu
Kaderimi yazan oldu
Kepçe gibi gezip durdu
Son durağım kazan oldu
Bir gün evde üç gün dağda
Bir gün tarla bir gün bağda
Hayat bitti boğuşmayla
Mutlu günler bozan oldu
Bizim zamanımızda gerçekten söz vardı
Çekten, senetten,noterden dahi sağlamdı
Söz insan ağızdan sade bir kez çıkardı
İşte o söz namus ve şeref sayılırdı.
Eski atalarımızın hepisi öldü
Giderlerken şerefide alıp götürdü
Atalarımız hep bu kadarmı nankördü
Yeni nesil bakıp hiçmi örnek almadı
Irmak kenarı açmış gonca gülleri.
Şuğul kanyondan gelir akşam yelleri
Hava karardı herkes çekmiş tülleri..
Sevda bu perde açılmadan gidermi?
Nere gidersem kalbim Gürün'de atar.
Görenler diyorki burası kel dağlar
Kelinde aşkına çok insanlar yanar
Başı kelse sevdalısı hiç bitermi?
KELİNDE VAR SEVENİ
Irmak kenarı açmış gonce gülleri.
Şuğul kanyondan gelir akşam yelleri
Hava karardı herkes çekmiş tülleri..
Aşık tül açılana kadar gidermi?
Nere gidersem kalbim Gürün'de atar.
Görenler hep diyorki bune kel dağlar
Kelinde aşkına çok insanlar yanar
Başı kelse artık sevdalar bitermi?
Aslında bir aşktır, buda bir tılsımdır.
Resmini görmek bile içim ısıtır.
Bu güzelliğe kel demek çok ayıptır
Kelinde çok aşıklar,vardır seveni.
Rüyada gördüm bir koyun birde keçi
Sarılıpta boynuna öpesim geldi.
Buda nasıl bir aşktır bu nasıl sevği.
Ordan kokular bura kadar gelirmi?
Çok gücendim bu dağlarıma gülene.
Kelide bir körüde,seven gönüle
Bakma êle güne yangınım Gürün'e
Ocakta ateş yok bacalar tütermi?
Delikten fare çıksa görür bu gözler.
Yaramaz insanları mağralar gizler
Her taraf bozkır mağra bizde ne gezer?
Hiç bu yöreden teröristler törermi?
Yanlışı saklamaz Gürün'de bu dağlar
O terörist biriyse anası ağlar.
Çakal yaşarsa burda yiğitler paylar
Gürün bura başka horozlar ötermi
şair:Süleyman Özpınar.12.09.2016.Şiirin Hası
Unuttuk mayamızın özünü.
Yeni yetişenlerin durumu dahada kötü.
Bizler yalın ayakla dolaştık, toprak yollarda.
Evin dış kapısını açtığımızda,
Ayaklarımız tanışırdı toprakla.
Bir çocuk,tam altı yaşlarında,
Vurdu talan savurdu gurbet êllere.
Sanki benzedik kafesteki bülbüle
Bülbül güle hasret bizde Gürün'e
Elbet bir gün gelirde biter bu çile..
Sırtına geymişte basmadan fistan.
Türküler söyleyip ediyor bostan
Uzaktan dinliyor sesine hayran
Ah boyuna posuna diline gurban
Güneş vurmuşda telemiş kaşın
Rüzgar esintisiyle savrulur poşun
Poşu açılınca gözükür boynun
Bembeyaz gerdana tenine gurban
Sallama sen çevre komşu
Bitermi sokakların puştu
Yandan bakan bile coştu
Çekinme kız giy sen kotu.
Sakın bakma sağa sola !
Çeşme başında ver mola
Görsün seni bakraç kova
Çekinme kız giy sen kotu.
Bu ne güzellik be?
-neler sakladın o güzel yüreğinde?
bunca belanın içindeyken
bunca çirkinlikler gölgesinde
etrafında bu kadar çöplükler varken
buda ayrı bir güzellik işte
.orda toprak eksilmez yinede
Şükürler olsunki ulu Rabbime
Bir bayram daha yaşattı bizlere.
Oda gelip geçti fırtına gibi
Önce ramazan
Bayram geldi ardından
Bir yaş daha götürdü bu arada
Geride kalan ömrümüzden.
Şimdi oralarda olmak vardı
Satmışım dünyanın anasını
Çok koşturan ne götürdü?
Hepsi 3-5 metre beyaz örtü
Ömrünü verip senelerce çalıştı
Neyi varsa kadir kıymet bilmeze galdı
Bir pazar sabahının ilk ışıklarında.
Dinlenmiş bir beden,
Zinde bir beyinlen
Duramaz yatağında.
Tuvel onu beklerken.
Hemen fırça,daha sonra,
Oğul sakın kimseye yanlış yapma.
Senelerce doğru adım atsanda
Bin kere doğru kapıları çalsanda
Tek yanlış kalır insanların aklında.
Bende o dumanı çok üfledim her yandan.**
Bir zaman geldiki kesti beni dermandan **
Bâzan burundan,dudaktan, bâzanda yandan**
Bir güç ayıramadı bu zehirli dumandan**
Bir zaman gerçek acayip güzel keyf verdi **
Sonra ayaklar taşımadı bu bedeni.**
Pişmanlık başladı artık iş işten geçmişti**
Nidem bize,kaderi böyle yazmış yaratan**
Dilim dönmüyorki bişeyler söyleyem
Elim varmıyorki bişeyler yazam
Paylaşayımm sizlernen.
Dil durdu,kalemde sustu
Çünkü tüm Türkiye ağlıyor
Hep yürekler yanıyor
Her yüreği olanın yüreği kanıyor.
Bir dikene dahi şu güzelliği veren Allahım
Sen büyüksün yalvarırım.
Şu başımıza musallat olan terörden
Her yanımızı sarmış şerefsizlerden
Kendi içimizdeki yerli malı hainlerden
Oğlum sınav nasıl geçti?
Sen girdinya içeri
Benim gözlerim hep o kapıdaydı
Hep bekledim seni.
Ne sordular kolaymıydı?
En baba soruları neydi?
Yetenekti baba yetenekti
Valla sen beni deli edcen.
Gız benim koyümü nidecen ?
Abo yoksa bizemi gelcen?
Ansızın haberde vermeden.
Allah canın almasın emi...!
Valla gudurttun gız sen beni.
Hep cilve dolu,seni seni.
Artık duramıyom gulmekten.
Güllerinde gözleri vardır
Aynı ismi gibidir güller
Hep insana gülerek bakar
Çoğu insandan daha güzel bakar
Hem bakarken kinle,nefretle bakmaz
İçindeki nefreti g
özleriyle üzerine kusmaz
Her oltaya atlayan sazana.
Bedava mezar bulup yatana.
Deveyi hamuduyla yutana..
Ne diyem gerdaş söyle ne diyem?
Dertliyem gardaş vallah dertliyem ...
Siz Ordu yollarına çıktığınızda
Guzum meledim ardınız sıra
Tabi sizler duymadınız ama.
Kaç gündür göz pınarlarım kurudu
İçerlere girip gizli gizli ağlarken
12 sene önceki yalan gelir gibiydi
Telli duvaklı gelin giderken ..
Her insanın bir yürek yarası,
Kimseden habersiz gizli sevdası
Yapmak istediği,istekleri ve arzuları
Gece gündüz hasretleri
Beklediği ,ümitleri.
Birde her an kurguladığı,
Hayelleri vardır tabiki.
Bunları kendinin harici,
Hiç kimse bilemezki...!
Bakma bu duruşa,masum sessizce.
Şeytani arzuları var içinde
Seneler boyunca koştum peşinde
Şimdi pişman,ben restini görünce.
Kimse vaz geçilmez değil unutma.
Bende insanım tak etti canıma .
Sen ayrı ben ayrı,herkes yoluna.
Pişman olma bak herşeyi düşünde
İnsan oğlunun doğasında hep bu yatar
Herkes birbirine atar tutar.
İnasanlık niye böyle oldu bilemem?
Ben kimseye kolay kolay diş bilemem
Ama bir bakarsın keçiler kaçar
Aracılar zor tutar.
Aslında ülkemiz çok güzel
Hepimize fazlasıyla yeter
Yaptığı iyilik kadar taşlanır
Merhametliyse hep dışlanır
Allah tarafından,bazan sınanır
Fakirse zaten zenginler kullanır
Yeterki pofpofla çok hoşlanır
Küçük dağları kendi yaptığını sanır
Bitlenirse,ne eş tanır nede dost tanır.
İnsan olan utanır,azcıkta arlanır.
Ben sabretmesini bilenim
Sonuna kadar sabrederim.
Çünkü hatrı vardır bazılarının.
Birisi benden desteksiz,
Hemde suskun ve sessiz.
Arkadaşlar
ben köyümü çok,çok çok özledim.
Aha bunları yazarken
gözden yaşlar süzerim.
Elimde değil
orda geçti çünkü en tatlı günlerim
Köydeki taaa
12,13 yaşlarıma kadar giderim.
Bizlere ilham veren.
Bağrına basınca gerçek seven
Yürüyeceğimiz doğru yolu gösteren
Gidilecek yol haritamızı çizen.
Bizimle ağlayıp bizimle gülen
Her dar günde koluma giren
Sarılıp boynuma oğluum diyen.
Dutlar dalında güzel olduğu kadar
Damakta alınan tadı daha güzeldir.
Dalda durana sadece gözler bakar.
Damakla Tadılsa bir başka özeldir
Seni gördüğüme nasıl sevindim
Merhaba halaoğlu Halis gardaşım
Ulan hayat şimdi ben sana ne diyim
İnsanı eşinden dostlarından ayırdın.
Eskiden bir köyden diğer köye varırdık
Eşeklerle gidip hatır gönül alırdık
İcabında günlerce yatılıda kalırdık
Bu eskileride bizden alıp kaldırdın.
Bizim eller ah o unutulmaz eller.
Gitti artık gelmez o güzel günler.
Soba önünde duran naylon leğenler
Gitti artık gelmez o güzel günler.
Hele şu melek gibi anama bak
Bir elinde sabun,birinde saplak
Rahat durmazsan iniyo şaplak
Bitti artık gelmez o güzel günler.
Evet simsiyahtı,
Uzaktan bakınca giyisilerimiz.
Beyaz yakalıkların altındaki.
Misler gibi sabun kokulu önlüklerimiz.
Ama pırlanta gibi parlak,
Kuş tüğü kadar yumuşaktı,
O küçücük kalplerimiz.
Bitmedi halen yaşıyor onlar,
Daha o günkü gibi asil neslimiz.
Sahibinin taşladığı kediye.
Her çocuk taş atarmış ANNE
Eğer sen atarken görmüşse.
O bükülmez bileği
Evin orta direği
Gönlümün tek meleği
Ateşim ve harımdır,Kadın.
Hem halı hem hasırdır
Bilinmeyen bir sırdır
İnsanlığı şaşırtır
Tek aşkına çapkındır,Kadın
Partiler teröre karşı dik durun bari.
Rahatlasın artık Türk milletinin kalbi.
Herkes sizlerden işte bunu bekledi.
Hiç azıtamazdı dağ,taşın boş itleri..
Haydi,haydi unutma biz Türk milletiyiz.
Hep bir ağızdan haykırıp titretmeliyiz
Bize boyun eğdirecek hangi şerefsiz?
Hiç kime boyun eğmişki bu Türk milleti.
Orda saklı bir cennet var,
Bu suyun derinliklerinde
Durgun durgun akar
Diplerden kaynayan sular.
Kaynak etrafındaki kum tanecikleri,
Adeta hep beraber dans eder.
Taze gelin gibi süzülür,
Su yüzeyindeki,
Ah bir temiz sayfa
Açabilseydim bu ayda
Dertleri dermana,
Ellerim duaya,
Kaldırıp aça bilseydim.
Yuvadan kendi arzumla
Yeni dizilmiş kanatlarımla
Cennetin yollarında
O kutsal topraklarında
Kanatlanıp uça bilseydim.
Dertlerime dertler kattı
Ekmeğimi zehir yaptı
Düştüm elimden tutmadı.
Nankör bir insan evladı.
Düşerken çelmesin taktı.
Ekmeğim elimden kaptı
Yaktı ciğerimi yaktı
Nankör bir insan evladı.
Oturup ağladım dertlerim için
Gereksiz sözlerle kalbim incittin
Dünyalar verirdim gözlerin için.
Gereksiz sözlerle kalbim incittin.
Şunu bilki içim acıyor içim
Belki geçicidir belkide felcim
Teşhisi belirsiz bilinmez derdim
Gereksiz sözlerle kalbim incittin.
Hep bana diye yontuyorsa keserin.
Beyin yoksa korkuluktur bedenin.
Bu dünyada yoksa birtek eserin.
Aklına yandım sana adam diyenin.
Kılamadıysan iki rekatlık namazın?
Ben değil,senin verilecek hesabın.
Bu müslümandı densin ise maksadın?
Varmı sana gelipte bir selam veren?
Bazı kendini bilmez dangalaklar.
Şiir sanıp defter kitap karalar
Ağzından etrafa salyalar saçar
Sade işi belden aşağı sallar.
Adam oldum sanıp konuşanlar.
Etrafa hep tepelerden bakanlar.
Karşısınnda görse dili duranlar
Büyüğüne küfrü hüner sanırlar.
O kadar canisin,küstahsın ve nankör.
Soyun sopun kökten kurusun terör
Yaptığın zulümleri dönüpte bir gör
Yedi ceddin it olup ulusun terör.
Guzuları ayırdın yine anadan
Bari korksan seni yaradan Allah'tan
İnsan diye yarattı seni yaratan
Hangi millet iti'sin sorulsun terör..
Gel dinle şu üsdadını
Eline almışın basdonları
Kalbindeki genç yaşları
Sen tutamazsın Dayı.!!.
Söyler Şair Şiirin Hası
Açılsın kulağıyın pası
Oyuna göre istek sazı
Sen çalamazsın Dayı !!
İşte aha burda hayat var
İnsan gibi yaşamak var
Dostluk var akrabalık var
Dost dosta bağlılık var
Yediğin yemeğin tadı
İçtiğin suyun kaynağı
Gerçek bir sevgi bağı
Her insana yakınlık var
Dünyamız çok güzel aslında .
İçinde insanlar olmasa.
Hadi yaşa uysa kurala.
Doğa dengesini bozmasa.
Kimisi yer altını deşer.
Kimisi yeşil koymaz keser.
Bu dünya hepimize yeter .
İnsanlar dengesiz olmasa.
Kadın kara kovan balı gibidir.
Bir lokma tadarsın, start verir.
Rahatlar,çılgın olsada sakindir.
Huzur verir,yemeğine tat verir..
İncitmek yok onu sevmek yakışır.
İnsanın gururu,başın tacıdır.
Kolunda kadın lokmayın tadıdır.
Başta anadır,sana evlat verir..
Gardaşım ben Sıvas'ın Gürün ilçesinde doğdum.
Çarşı başı deresinde uzun yıllarım geçti.!!
Şimdide geldim buralarda bir gurbetçi oldum.
Sen memleket deyince benimde içim eridi.
Ben Gürün'e Sularbaşı Köyünden göçüp geldim.
Yirmi üç yaşına kadar oralarda eğlendim.
Benim gözümle busun böyle bakarım
Duruşunda harika,sende gardaşım.
Kocaman yürekli canım arkadaşım
Ben dublemi tek,tek susuz atarım
Tökezleyen olursa ellerinden tutarım
Tebessüm edene selam çakarım
Aşk ateşiyle siğaramı yakarım
Ben bu dünyanın anasını satarım.
Bir öpücük aslında dünyalar değer
İster doğadan gelsin isterse dilber
Dil döner, insan ömrü uzayıp gider.
Az değil bu,çok şeyler ifade eder.
Harcadıkça çoğalır yücelir hisler.
Çoğaldıkça zaten o harcanmak ister.
Öpücük harcanmayı daha çok sever.
Aşk ve sevgi bereketli paraya benzer.
Onları gerçek dost bilirler
Hatta çok yakın akraba derler
Zenginin yanına varır,
İstese inan canını verir
Allah kahretsin yok yapacak bişeyler.
Yapışmış ensesine garipti,fakirdir,
Saygılıdır,hürmetkardır
Onlar dalgasını geçer
Garibimde onlarla beraber güler..
Anam o beşikte salladı beni
Sıcacık öllüklere beledi beni
Yörek bağlarıyla bağladı beni
Hep kulağımda o söylenen ninni..
Asla gece demedi gündüz demedin
Hiç ellerini yüreğimden çekmedin
Zarar vereceklere fırsat vermedin
Anamın gölgesi hep üzerimdeydi.
Mardin Nuseybin'de kuruldu hain pusular
Şehit kanlarıyla sulandı işte bu topraklar
Kahraman mehmetcikler işte yine ordalar
O zalimlerin hepisine kan kusturacaklar.'''
Nice israfiller,Fehmiler nice Oktay,Sezginler
Türk askeri şahadet şerbeti içip geri gelirler
Ne millet olduğu belli olmayan kör cahiller
Sizinde sonunuz geldi it sürüsü soysuzlar.!!
Yükseklerden atsan beni
Koş ardımdan tutsan beni
Yaka paça kapsan beni
Çıldırtası öpsen beni.!!
Seni,seni,çapkın seni
Dudakların üstü benli
Sarı saçlı buğday tenli
Çıldırası öpsen beni.!!
Geri döneceksin sandım
Yolları gülle donattım
Açık bıraktın kollarım
Ben sana hiç doymamıştım
Leylim,eylim,leylim,leylim
Nerde kaldın ey sevdiğim?
Düven sürdük öküzlerle unutulurmu?
Çatal iskembe vardı üstündede bir çul.
Tenekeyle tuttuk öküzlerin bokunu.
Elimde uzun bir meses ucunda modul.
Tepemize öğle vakti güneş vururdu.
Gavurga gibi kıpkırmızı kavrurdu.
İşi bitiren zevkle harman savrurdu.
Ambarlarımız zahire dolardı bol bol.
Aklıma gelende içim sızlıyor
Yaz geldimi Gürün'halkı bahçelere çıkardı.
Sabah kahvaltılarını işte orda,
Dut ağacının altında yapardı
Akşam ailelerin hepsi orda toplanırdı
Gardaşım o nasıl duruş o nasıl bakmak
İki kaş arası olmuş sanki kızıl ırmak
Burunla istiyon bir yerleri bombalamak
Her şey düzelir üzülme olura bırak.
Nazar oldu sana ülke
İşten çıkmış gider eve
Hedef bu gün sivillere
Başın sağolsun Türkiye.!!
Yine şerefsizler vurdu
Ankara'ya kan savurdu
Yasa boğdu güzel yurdu
Başın sağolsun Türkiye
Artık sana kırıldım ey yalan dünya.
Mazlumu zalimlere kul etmedinmi?
Doğruyu söyleyince bana yan bakma.
İyi gören gözlere kül ekmedinmi?
Bizler ekmeğimizi zorla yutarken.
Sende gelip üstüne zehir katarken.
Sana kul olmuşların elin tutarken.
Zalımların aşını bal etmedinmi?
Elden birşey gelmez bu dünya fani
Bu köyü köy yapan ulu atalar hani?
Eski haliyle kalsaydı herkesler kani
Geceyi gündüze katan babalar hani?
Harıklar akar ovayı kütür kütür sulardı
Her köşemiz sebze,meyve dolardı
Arılar uçuşurda gülden güle konardı
O çamurla sıvanmış kovanlar hani?
Ewet eşsiz harika bir köyümüz var
Güzellik istemiyor içindeki insanlar
Girişimci, mangal yürekli olamadılar
İşte bu yüzden gördüğün beton yığınlar.
Bu şikayetim köyüm sularbaşı'ndan
Orda ne bir bahçem ve nede bir tarlam
Benim çabam bir yabancı geldiği zaman
Gelip gördüklerinde hayran kalsınlar.
Oy ben senin şu duruşuna
Gözlük camı altından bakışına
Her halinle mutlu oluşuna
Nasıl Nasıl hayran olmam nine?
Güzel tebessümlü mimikler
Tepsiyi tutan öpülesi o eller
Çizgili bir şalvar
Kimimiz çobandık koyun otlardık.
Can ile ciğerden koparak geldik.
Kimimiz tarladan ekin toplardık.
Galucu duvara asarak geldik...
Uzak gidip gurbet ile sarıldık
Hepimiz bir darma dağım dağıldık.
Bazı günler güldük bazan ağladık.
Bağrımıza daşlar basarak geldik.
Kim isterdi yurdu terke bıraktık..
Ana yurttan uzak kalmak hastalık
Keyfimizden değil ekmek aradık.
Gözümüz arkada bakarak geldik.
Bahçelerde nice koştuk eğlendik.
Deli dolu gençlik çağı köydeydik
Dağda yatıp zılgıtları söyledik.
Bizler ziyaretten aşarak geldik !!
Dönüşü olmayan kararı verdik.
Artık ekmeğimiz burada dedik
Getirip mitili gurbete serdik.
Helal ekmeğimiz banarak yedik.
Şair:Süleyman Özpınar.
02 .02 .2016 .Salı.
Kalemin hiç susmasın
Acı tatlı hiç ayırmasın
Geçmişte güzel günleri
Sevinçlerini
El ele tutuşup gezdiklerini
Gürün'den ayrılır gurbet severek
Sanki toprağından nefret diyerek
Çekip gider kahkahayla gülerek
Geliyorum gurbet gayret diyerek.
Gürün bir aşktır,aslında bir sevda.
Gürün'dür başımda tatlı bir bela.
Hasreti Gürün'e ulaştır mevla.
Her günü güzeldir,gidek diyerek.
Deniz gözlüm ,bal dudaklım,ilk aşkım
Gel seni bedenimden çalıp gitme
Gün yüzlüm,ey güneşim sıcaklığım
Kalbime ateşinden döküp gitme.
Ahım oldun,seni çektim içime
Alın yazımsın, bu yazımız silme
Kendi gelen değil mevladan dikme
Bedenimi kökünden söküp gitme.
Kükremiş geliyor benim Mehmedim.
Bu toprak emanet benim atamın.
Sahip olmak değilde yan bakanın
Celladıyım üzülme duy vatanım.!!!!
Bu emanete ihanet yapmayın.
Hainlere kutsalım bırakmayın.
Atalar kemiğini sızlatmayın
Ben burdayım üzülme duy vatanım..
Korkma korkma şehit vermekten
Birimiz gider bini gelir peşinden
Bu ülke miras bize dedelerimizden
Soysuz çakallar ala bilirmi bizden?
Duy,duy duyda gururlan Türkiyem .!!!
Bu gün 26 Şubat 2016
Nihayet GS Avrupayada havlu attı.
Artık gidip herkes evinde yatarmı?
Yatarken yan duvarlara biraz kafa çakarmı?
Kalacisi olmayan tek galeye gol atarmı?
Sanki betondan bir orman yaptınız?
Yaşadığımız güzelim kentleri
Demirler yığarak tüm kapattınız
Güneşi görebilen her yerleri.
Kaldırdılar çatıdan kremitleri
Ziftlerle sıvadılar tepemizi
Kararttılar tüm ğeleceğimizi.
Sıkıp gırtlağı kestiniz nefesi.
Herkes hayran işte bu sese.
Herkese nasibeder inşallah.
Çoluk cocuk yetiştirmek
Onları okşayıp sevmek
Ne güzellikler vermiş Allah
Özlemişsen eğerki memleketini
İnsan oğlu artık gerçek kuş misali
Sabah uçsan,akşam evine dön geri
Mutlu et hem dostunu hemde kendini,
Hadi diyelim üç saatın yolda geçer
Dokuz saat sana dolu dolu yeter
Dünya fanidir habersiz geliir geçer
Uçur sevinçten dostu seni seveni,
Hatırla hele bir eskileri
Hem Gürün hemde çevresini
Ben istemiyorum anlatmak,
Hatırla o güzel,mutlu ,
Ahenkli geçen günlerini.
Yine git gurbet ellere ama buraları hatıla.
AKINCILAR kelkit çayı ile canlıdır.
Tonlarca elma,şeker pancarları vardır.
ALTINYAYLA karatonos dağa yaslanır.
DİVRİĞİ demir madenle nasibin alır.
SİVAS bizim,Ebediyyen bizimle kalır !!
DOĞANŞAR meşhur balları yenilir.
Diğer gelirleri genelinde tarımdır.
GÖLOVA kızıl dağı yastık yapmıştır.
Ay çiçeği ve tarımda kısmeti handır.
SİVAS bizim,İlçeleriynen bizimle kalır !!
Yine ağladı Sivas'ım
Çamlıça benim toprağım.
Şehit düşmüş bir gardaşım.
Ağların Türkiye'm ağlarım.
Şehidim ABUZER DOĞAN
Gürün şehidine yanan.
Nura gargeylesin mevlam.
Ağlarım şehidime ağlarım.
Lütfen siper alın,saklanın bir yerlere
Şöyle orjinal bir kaç küfür edecemde
Güzel dostlarım,zarar gelmesin sizlere
Hayatta insanı rahatlatan
Oooh diye bilecek kadar mutlu yapan
Bir teknik var benim bildiğim.
Küfür demişler onada.
Ana dedim hiç sesimi duymadın
Ana senin varlığına doymadım
Sana doyuncaya benle kalmadın
Uçup gittin birdahada dönmedin.
Dudaklar çatlak,eller çamurlu
Kazancı helal kendi gururlu
Yalan dünyadan çoktur umudu
Bakış anlamlı hemde gururlu.
Yanmış güneşle esmermi esmer
Dört yavru ana babayı bekler
Yarulmuş beden dökülür terler
Yorgun olsada yine gururlu.
Yalan dünya sanmayın cani
Ele geçmez bir ânı dahi .
İyi bilin bu dünya fani.
Alıpta gider bir gün âni...!
Sağlığında sahip çıkmayıp hep irdeler
Her evlat ataların mutlaka kaybeder
Sonunda dövünür,başlar vah ile tühler.
Bu evlatlar ataları sağken nerdeler?
İş işten geçer sonra kafası dank eder...
Ne olurdu sağken elden tutsaydın?
Sarılıp boynuna elin öpseydin?
Hayırlı evlat sırasına girseydin?
Arkanda bir dağdı şimdi nerdeler?
Soysuzlar, şerefsizler yine gudurdu
Ciğersizler ciğerleri yakıp gavurdu
Otobüsler yakıp yıkıp küller savurdu
Ulan gerçekten sizi bir anamı doğurdu?
Yazın güzel kışın güzel.
Gölün güzel taşın güzel.
Senden ayrılıp giderken.
Ardımdan bakışın güzel.
Oy aşkım gök pınarım oy !!!
Senin için ağlarım oy !!!!!!
Kurudu göz pınarım oy !!!
Senden ayrı kalırım oy. !!!!
Gündüzleri kaçamak çarşıya indiğimde
Görürdüm camekanlar içinde
Kıp kırmızı
Durup seyrederdim
Çok süslü görünürdü gözüme
Eve gelip hayalini kurardım
Bunlardan banada alan olurmu diye
Çocukluk işte
Akşam teravih namazına giden abilerimi
Gece yarılarına kadar beklerdim..
Gırcoğ İsmail emmi
teravih namazına gider.
Bizim gözel emminin
Muzip Mustafası bunu takip eder.
Varıp arkasına oturur.
Ama boşuna oturmaz.
Büyük dikenli
bir kevenide zulada götürür.
İsmail emmi secdeye gidince.
Gel gidelim buyad ellerden.
Ama yüreğini alda gel.
Gittiğini kimse bilmeden.
Gece karanlığa kalda gel.
Şayet gece yola çıkmışsan.
Gökte yıldızları sayda gel.
Eğerki yollarda sapmışsan.
Kızıl ırmak suya dalda gel.
Sen bir başkaydın kız
Bir renk cümbüşü gibi,
Aklımda kalan anıların
Aradan çok yıllar geçti
Acaba o yılları bazan sende hatırlarmısın?
Daha el değmemiş çiçek açmamıış ,
Küçücük bir tomurcuktun.
Biz saldık davul zurnayla
Siz getirdiniz tabutlarla
Şehit oldu kahramanca
Al bayrağını sarıp gider..
İnsan isen insan sevil.
Aşk yalınız kadın değil.
Sade ALLAH için eğil.
Aşk yalınız kadın değil.
Ana aşkı,Baba aşkı.
ALLAH aşkı Kuran aşkı.
Dimağımda her gün tadı..
Aşk yalınız kadın değil..
Ben aşığım tümdoğaya.
Püsküller boynunda nazar değmesin
Götürüp püskülün aşkına versin
Etrafında kahramanca eştirsin
Yolun açık olsun yağazım benim.!!!!
İstanbul uzayıp gitmiş
Çatalca'yıda geçmiş
Ulaşmış silivri'ye
Paralı yolların kalmış
Taa iki tellide
Bundan sorumlular kim?
Bu insanlar nerede?
İstanbullu cezalımı heeey
Büyük şehir belediye
Her vatandaş paralı gidiyor evine.
Moda her yıl değişim öyle sürer
Bu yılın modası kırmızı,beyaz gider
Seneye moda temiz insanlık
Bir diğerinde şeref hasiyet
Temizlensin eski şerefsizler
Hadi güzelim yap bir mucize.
Bak kuşlar dahi geldi dile.
Hadi susma konuş sende.
Sımsıkı sarıl şu bedene.
Bakarak şu gözlerimin içine
Haykırarak ( seni seviyorum)
Deyiver be
İşte bu kadar,
Sadece iki kelime...
Bırak, bırak yağsın
İster kar,isterse yağmur.
Suriye bir taraftan Ruslar bir taraftan
Bir başka maskeye bürünmüş
Ermeniler her taraftan.
Bu kadar verilen can
Bu kadar akıtılan kan
Nasıl temizlensin?
Bırak ,bırak yağsın.
Bizim köyde deleme derdik.
Ceviz ağacından elimizle yapardık.
Günlerce bir eşek mıhı arardık.
Eğeyle ucunu düzeltip delemeye çakardık.
Sıra gelirdi ona göre ip bulabilmek.
Önce gider anama yalvarırdık.
İyiki eski resimler kalmış,
Tozlu raflarda saklanmış
O ketum albümlerde,
Bakıpta gururlanırız şöyle.
Kendi kendimize.
Derizki vay be.!!!
Bir zamanlar neydi ?
Şu köşede oturan dede.
Fettahağa yokuşu gelir aklıma.
Sanki hazan geldi bizim bahçe bağlara
Bizimle doğan aynı çağlara
Teker teker düşmeye başladı
Tutunamayıp dallara.
Şöyle dönüp bir baktım, ardıma
Ahmet'ler,Ali'ler,Adem'ler
Hepsi göçüp gitmiş ardı ardına
Ya arkadaş, yada bir akraba.
Demişlerki bu dünyaya
Artık elveda.
Birde baba var baba
Şam babası değil
Gerçek bir baba
Sırtında yırtık bir aba
Sekiz köşeli şapka başında
Bıyıklar burulmuş
Geldi zıpkın gibi hayata girdi
Nice ciğerleri delipte geçti
Terse çevirdim bütün cepleri
Birini yatırdım kaldı diğeri.
Hayatımız kartmı oldu sanki?
Cüzdanlar kartla doluyo gibi
Dışı çevremizi yakar içiyse bizi
Günümüz hepsi kart peşindeydi..
Kimler yanlış yapmadıki ?
Şu yalancı dünyamızda.
Kimler aşka tapmadıki ?
Şu yalancı dünyamızda.
İlk adımı yanlış attım
Hayatımı pula sattım
Dert üstüne derler kattım
Şu yalancı dünyamızda.
Sen ben ikiliyiz asla bölünmez.
Yanan volkanları yağmur söndürmez.
Kör kütük aşklar nasıl bilinmez ?
Ömür olduğunca bu aşk tükenmez.
Tabağımda lokmaları bölüştük.
Yatağımda canlı canlı öpüşdük.
Karşılıklı rüyaları görmüştük .
Rüyalarım bana Yalan Söylemez..
Hakkın yarattığı her ikiside
Erkek,dişi ayrımı yok bizim meclisimizde
Biri Baba'ysa diğeri Anne
İki can olarak bu dünyaya gelmişse
İster Rizeli ister Cizreli
İster Ankaralı ister Mardinli
Hepisi bizimdir Lazı,Çerkezi
Türk'ü ,Kürdü,Alevi Sünni
Elazığ'ın Gakgoşu,Erzurum'un Dadaşı
Sivas'ta yiğidolar,Trakyada Romanlar
Hepisi baş tacı
Sivas'ın yaylasında
Yatsaydım kollarında
Çalsı davullar zurna
Doyamam halayına
Oy Sivaslım Sivaslım
Bakışına hastayım
Kollarını aç bana
Dolanayım boynuna.
Bekliyorum geç kalma.
Yer ayırdım koynumda..
Hani nikah memuru
Uzatmıştıda sana mikrofonu
Kocalığa kabül edyormusun diye sordu
Sende he dedinya
Ayağıma yöneldin daha sonrada
Bir anda kendimi orman içinde buldum.
İçimde sanki karakış fırtınası.
Soğukta titreyen yalnızlığımı.
Zor ısıtırdı belgırat ormanları
Hiç düşünmedim sonrasını
Çıkardım cebimden çakmağımı
Önce cıgaramı,
Görüpde küçümseme
Tabakla dolu turşu
Zaten yetiyor onun duruşu.
Yayıktan çıkmış koyun yoğurdu.
Yanında özenmiş çalkama,
Dizilmiş bardaklar sırasıyla.
İçimdeki duyguların hepisi sensin.
Kalbimdeki sevgilerin debisi sensin
Kadehimdeki rakımın mezesi sensin
Şu yazdığım şiirlerin namesi sensin
Oh ne güzel hayat bu
Buldun sıcacık baba yurdunu
Etrafında çiçekleri kokladın
Cam kenarına huzur ile yaslandın
Dışarda kış ister fırtına
Kimin umrunda
Asla bir dostunu düşmanına
Satmaz kimseyi benim Sivas'lım
Namertliği şerefi şanına
Katmaz ölsede benim Sivas'lım.
Yapar kendine yakışan tarzı
Sözleri olsada biraz farklı
Doğru insanların öz gardaşı
Yakmaz adamı benim Sivas'lım.!
Buda sana gelsin
Dikkat buyur dörtlüğe
Benim bildiğim yiğitse
Boynunu bükmez
Gençsin sana yakışmaz
Boynu bükük gibisin
Benim gözümle.
Dik dur be.
Umman denizlere doğru açılmak
Kuşlarla hep yarışmak var içimde
Çıldırıncaya kadar aşkı yaşamak
Sevgi çığlıkları atmak var içimde.
Sev evrende yaşayan tüm insanı
Can ile canan deyip elden tutanı
Dünya dediğin bir sevgi harmanı
Seveni baştacı yapmak var içimde
Benimde bir köyüm var.
Tam ortasından ırmaklar akar
Etrafına bak sırf kel dağlar
Ne ormanı nede yeşili var
Her tarafın sarmış ulu kayalar
Bahar yağmuruyla
Bir gün aniden çıkıp gelsene.
Eski anıları anlatırız
Tozlanmış albümü indirir
O deli zamanların resimlerine bakarız
Hem biraz gülerdik
Eskiler gibi
İşte aradığımız
Özlemleriyle yandığımız
Eşi nadir harika manzaramız.
Rüzgarlar duvarlarda
Kendi zevkince çalışmış
Kendi zevkince fırça, tuvelini kullanmış.
Manzarasını ustaca işlemiş
Nakış nakış bakarmısın sanata
Çatılara kadar ulaşmış
Yaparken bu ustalığı
Hiç korkma gardaşım
Ferah tut kalbini
Yıkamaz hiç bir Allahın kulu bu Memleketi.
Asırlar boyu nice çakallar diş biledi
Uzaktan ,yakından.
Türkleri tanıyan tanımayan
O tren kaçtı artık son hızla gider
Daha çocuksun gençliğin heder
Dönüp ardına bakmadan ömürler biter
.Geride sadece temiz adın kalsada yeter.
Tayip küçük hasta çardakta yatar
Hikmet kesim domuzlara korkuluk yapar
Ben kamerda bunları bir araya toplar
AHMET kardeşte bizlere hohut firiği üter
Vay dünya vay daha dün gibi bunlar
Tarlalardan her türlü sebzeyi toplar
Her çeşiti eşitleyerek koliler yapar
Nerde ihtiyaçlı varsa onlara koşar.
Senin ile yaptık ciğer ızgaraları
Kanatlar soslayıp üflemiştik mangalı
Beraber adımladık köyümdeki tarlayı
Beraberce aşındırdık nice yolları
Üzüm ekmekle belediye parkında
Etli ekmekler yenirdi ara sırada
Bonkerdi güzü yoktu parada pulda
Beraberce kıskandırdık nice kulları
Bir can bir cananı gerçek sevmişse.
Hep ardında çılgın koşması gerek.
Canan Can'a eğer ümüt vermişse.
Aşkı için köle olması gerek..
Dünya nimetin ayağına sermeli.
Beraber bahçeden güller dermeli.
Kölesi olduğu gözle sürmeli.
Aşkını doyası öpmesi gerek..
Allahım bu nasıl bir dünya?
Bu nasıl asır.?
Erkeği özeniyor bayanlığa.
Bayanların hepsi kısır.
Çoğunun içinde yoktur çamaşır.
Çıkar caddeye sağa sola sırnaşır
Gidip çamur gibi insanlara bulaşır
Bir işe yaramaz aylak,aylak dolaşır.
İşçilerin hepsi ağlıyor,babasız kalmış
Sizin gibi bir baba daha gelmemiş
Siz gelip çocukların erken terketmiş
Musatafa Koç gerçekten aslan yürekmiş
Dost diyerek başınızı yasladığın
Başınızı okşuyor gibi aldınız.
Sanki ölçü alıyordu anlamadın
Başınıza çoraplar ördü şaşdınız.
Kuzu koyun otladınmı?
Soğan ekmek yiyen çocuk.
Hatır gönül topladınmı?
Her acıyı çeken çocuk.
Yünden yorgandamı yattın?
Sabah kalkıp soba yaktın
Sağa sola caka sattın
Ayak donsuz gezen çocuk.
Kar güzelliktir .
Kar berekettir.
Kar temizliktir.
Kış gelende.
Yurdun her köşesine.
Metrelerce yağsa keşke.
Şu arsızları,
Namussuzları,
Katilleri,
Cahilleri,
Boşa geçen her gün
Ömürden geçer
Bir günün dahi,
Kıymetini bilmeyenler
Aslında yazık eder.
O bir güne boş ver diyenler
Zamanı gelince kafa dank eder
Şu yalancı kahbe dünyada
Elim tutup, gözlerimde görürken
Şu dizlerim varya şu dizler
Bahar gelince koyunlar yavru yapardı
Anamda onlardan avuz sağardı
Onun kendine has
Bir lezzeti,bir tadı vardı
Kuzulara avul köşesine
İnce çubuklarI yan yana dizilir cığ denen
Küçük bir evcik yapılırdı.
Otlaklar çok uzak değildi
Hemen yakındaydı
Anamda arkamdan beni takip ederdi
İlk çıktığımız zaman kuzular
Otlamaktan çok zıplamayı severdi
Bizim hoşumuza gider,
Anam kahkahayla gülerdi
ağım bitince guzuları emiştirirdik
Her guzu gidip anasını bulurdu
Buda Allahın bir hikmeti
Yabancı kuzu gelince ana tekmelerdi
Arardı kendi yavrusunu,
Buluncaya kadar melerdi
Buda bizim emektarlardan.
Hep yolumun üstündeydi
Hiç unutmam.
İşi olunca piyasaya çıkardı
Akşama son durağı yine buraydı.
Ey gidi koca adam
Hep böyle oluyor
Bu yalan dünyada yaşayan
Böyle kurmuş düzeni
Biz kullarını yaradan
Gelir dünyaya bir çırpınış bir telaş
Kim özlemezki vefalıysa evlatlar.
Elli sene anasız geçen o yıllar.
Sanki daha dün gibi içerim yanar,
Göz pınarlarım dolar dolarda taşar.!!
Ne kadar acıymış ardından ağlamak
Sağken varmış boynuna sıkı sarılmak
Gençken nerde onu düşünecek idrak
Sonunda dank eder,akılsız kafalar. !!
Bir köyümüz vardı
Uzak çok uzaktaydı
İsmide gökçeyazı
Bizi değilde tüm ataları
Param parça yapıp dağıtmıştı
Babam sağolsun bir ev aldı bize
İlçenin mahallesinde
Köyümde doğdu bak bu adam.
Kendisinden çok dosta yanan.
Her peteklere çomak sokan.
Buda böyle bir ,deli adam....!
Her dostunu arayıp bulan.
Ayrı ayrı selamlar salan.
Boyundan büyük işe dalan.
Harap derenin seli adam...!
Demiri iki kişi karşılıklı döverler
Ateş karşısındeki küle terler dökerler
Alın teridir alın o küle dökülenler.
Onlarda tarih oldular eski demirciler.
Demirciler demiri demirlerle döver.
Birisi kızarırken soğuk tokmaklar iner.
Körük yok kömüre kompresörler üfler.
Onlarda tarih oldular eski deri körükler.
20.asra geri gidesim geldi.
Gelinlerimiz damadat evine giderken,
Ata binerdi.
Bir kişi atın gemini tutar
İki kişide üzengiden tutup göz kulak olurdu
Gelinlerimiz gıymatlıydı.
Benim 20.asra geri gidesim geldi.
Düğünlerimiz tam 3 gün sürerdi.
Cumadan başlar pazar akşamı sonlanırdı,
Yeşilhalılarla kaplanmış gibi
Bahçelerde düğün hazırlığı yapılırdı
Kerpiçler üzerine kalaslar konarak
Büyük bir alan çevrilirdi.
Valla ben özledim 20.asrı
Hepimizin her ailenin birer köyleri vardı.
Kendi köyümüzden başka köylere
Veya ihdiyaç teğmini için şehire
Atı olalan atlarıyla yoksa eşeğiyle
Yolculuğa çıkardı
Öküzleri,boyunduruğu,
samıları,samı bağları,
Elinde mesesi
Arkada birde köylü atamızı gürseydim.
Elinde eldiveni,başında tiftik şapkası.
Güneşten kurumuş çarığı
Tabanı delinmiş deliklere koymuş çarpanayı
Dudak ucunda külleri uzamış acı bir cığarası.
Bereketli geçen günlerimiz
Çelikten kuvetli bileklerimiz
Bitmeyen şefkat dolu sevgileriniz
Cennette geçen tüm rüyalarınız
Hepsi sizinle olsun din gardaşlarımız.
Gökte dolaşan bulutlar
Hep analar için ağlarlar
Ağaçta ötöşen kuşlar
Tek analar için ağlar
Eskiden bizim bir köyümüz vardı.
Orda bizim atalarımız yaşadı.
Yeni nesil ordan dağıldı,
Her yöreye,her illere,her devletlere saçıldı.
Ama bunları yeni nesiller unutmamalı.
Arada bazan hatırlanmalı.
Valla ben özledim 20.asrı artk.
Bostanlarımızı kendimiz yapardık.
Yazın eker biçer toplar,
Kış gelincede ağız tadıyla yerdik
Ahırlar dolusu malımız davarımız vardı
Anam sabah kahvaltı saatında ahıra giderdi
Pinden taze taze yumurtalar alıp gelirdi.
Yumurtaları tere yağıyla yapardı
Tavaya koyunca cazır cuzur eder
Mis gibide kokardı
Benim 20.asra geri gitmek,
Geliyor sanki içimden artk
Fukaraydık bazan aç kalırdık
Gara lastik bulamaz çarık giyerdik
Tarlaları kara sabanlarla sürer
Tohumları önümüze önlük bağlar
Avuçlarımızla saçardık tarlalara
Verimliydi,bereketliydi
Çokta gıymatlıydı.
Şu karşıda oturmuş bardağına çay dolduran
(Kel) Abubekir Amcanın oğlu Ahmet Küçük.
Odun kırmış yorulup oturmuş.
Bir bardak çay içmek için.
Ben kendi bahçe kapısından içeri girdim.
Resmini aldım hala haberi yok.
Kafayı kaldırıp bir baktı .
Geldi ufaktan biraz fırtına yaptı
Camdan şöyle uzanıp sadece baktım
Beş dakika sürmeden güneşler açtı
Nasıl kar yağışdı bende anlamadım.
İnşallah daha gerisi çok bol olur
Şu mikroplar biraz ölüpte yok olur
Herkesler dolaşıyor hastane doktor
Kırk gün oldu ben bir çare bulamadım.
Hava kirli insanlar dahada kirli
Çok hoşta gitmiyor insanlığın derdi
2015 yılı tüm insan alemin gerdi
2016 da gerçek olsun umutların.
Bu gün son gece iyi kötü bitti artık
Yarın için 2015 le birlikte vedalaştık
2016 ya adım atmak için hazırlandık
Huzur içinde olur inşallah kulların.
Herkese huzurlu, mutlu bir yıl olsun
Her eve neşe,şefkat bereket dolsun
Devlet,Asker,Yöneticiler sağolsun
Ömür boyu duaya açık kollarım..
Ne güzel eski anılar bunlar,
öyle değilmi?
Tam 30 yıl olmuştu,
ben buraları terkedeli .
İşte ta o günlerden hatırlıyorum,
güzel memleketim ben seni.
Birtek dostu tanımaz olmuşum,
tekrar dönüp geldimki.
Bu ne kadar acı bir şeymiş?
Yaktı,yaktı benim içimi
Benmi istiyorum toprakmı çekti.
Bırak her şeyi yaş yetmişi geçti.
Şimdi bir tarafı seçmenin vakti.
Ya Gürün ya gürbet seç artık haydi...
Hafta sonu canım gürün'ü ister..!
Baba vallah sen bir delisin derler.
Her birisi başka lafları söyler?
Göresin geldiyse kaç artık haydi..
Yazık oldu,nereye gitti bunca hatıra
Araki bulasın yenimi geldi aklına..?
Kırdık,yaktık eski anılarımız hunharca
Bak,işte bazı resimlerde kaldı burada !
Ey densizler nal rahatsızmı etti sizleri
Asvalta yakındı hemde ahşaptı evleri
Hâlen kulaklarımda o melodik sesleri
Nal ve kamçı sesleri artık daldı şarkıya.
Tatlı bir yokuştur Gökpınar yolu
Dağlara can verdi suların kolu
Bu kıymeti bilsin her insan oğlu
Herkesi çağırır Gökpınar suyu.
Seyri doyumsuz gölünde yüzerken
Bu güzel köşeyi zevkle gezerken
Her gece aklımda yatayım derken
Kalmıyor gözümde bir yudum uyku
Terzi Mehmet Küçük vardı
Sularbaşı köyünden.
Allah rahmet eylesin.
Bu tüm Gürün güllerini dükkana toplardı
İbo,Çödü.Eryaşar,Yunus gibi
Gürün güllerini
Sene 1961 yaz tatili.
Köyde kendi bahçemizde kuzu otlatıyorum
Köy bekcisi yanıma geldi.
Gel bakim lan esolessek yolda gelirken,
Hep bostanlara zarar vermissin deyip,
Bana bastı tokatı
Ben çocuğum tabi
Sene 1973 sıcak bir yaz günü
Vakit akşam üstü
Kayın pederlerden geliyoruz.
Onlar yassıcatepede tarafında
Hanım kolumda.
Yeğenimle kayınımda yanımda.
Yuonus komutan gözüktü karşıda
Her gün ekrana bakıp çarpıyor kalpler
Bu günde verdikmi teröre şehitler
Diyerek kalp üstünde duruyor eller
Her gün anamız ağladı artık yeter.
Ankara kana bulandı yine eylem.
Başımız sağ olsun,ağlama Türkiye'm.
Şereffsiz terörle Türk'evuramaz gem
Her gün anamız ağladı artık yeter.
Ey gülsoy ailesinin temel taşı, direği
Yüzü temiz ruhu temiz kocamandı yüreği
Kırmızı eti şiş kebap yapıp yemeyi
Tüm ecdat bu kardeşlerden öğrendi.
Yalnız gürün değil o yoldan geçeni
Hayran bıraktınız doğu batı bütün milleti
Nam saldınız yaydınız o güzelim lezzeti
Birisi İbrahim biri Adil işte bu iki kardeşti.
Halen aynı ortamda yaşayan gardaşlarımız var.
O günleri yaşayan insanlarda huzur var.
Mutluluk var,insanlık var
Küçüğe Sevgi var,Büyüğe saygı var.
Anane var,örf ve adet var
Hiç o günler unutulurmu.?
Gülüşüne vay hayranım
Duruşuna ben kurbanım
Bizimle aynı harmanda
Ah benim köylü kadınım
Parmakta takılı ellik
Ayağında naylon terik
Beraber ekinler biçtik
Ah benim köylü kadınım
Hacı amcaya herkes deli Hacı derlerdi
Aslında asla deli değil o bir divane idi
Elinde tesbihi omuzunda birde kendiri
Adım adım dolaşırdı GÜRÜN şehrini.
Hamaldı ama taşıyacak yük bulamazdı
O zamanlar herkes kendi işinin hamalıydı
Elinde yükü olan görünce hemen alıp taşırdı
Para almaz siz bana dua edin o yeter derdi
Dünya varmış birde yokmuş
Bu dünyada hayat zormuş
Bahçedeki güller solmuş
Sen bari selamatmısın?
Yürümüş üste zorluklar
Bel bükük düşük omuzlar
Dize çıkmış tüm çamurlar
Sen bari selamatmısın?
Bu gece rüyamda gördüm Kazım amcamı.
Bir yerde yemek yeniyordu kalabalıktı
Oradan bir ses duydum Kazım Amcada burdaydı
Ben bardak alma bahanesiyle çıktım dışarı
Gerçekten oda yemek masasındaydı
Heyyyyt dedeye bak dedeye
Sırtını vermiş toprak berklere
Torunlar kapmış minderleride
Kendisi kalmış kuru yerlerde.
Dedelerin kaderi budur koçum
Atmışını geçen toruna maymun
Çocuklarla oynamadın bir oyun
Torunla debelen tozlu küllerde.
Koca bir asıra vurdun bir damga
Kimi zaman göz yaşıyla ağlatın usta
Bazan mekana sığmaz oldu kahkaha
Mekanın cennet olsun sen büyük usta.
1950 lerde Muhsin Ertuğrulla tanıştın
Aynı yıllarda tüm rollerini kapmıştın
1998 lerde devlet sanatcısı unvanı aldın
65 yılda 200 oyunda sen büyük usta
Hep gördüğümüz aynı manzara
Kimi pirzolasını koymuş mangala
Kimileri içileceğin yığmış masaya
Sadece seyre dalmış fakir,fukara.
Toplum olarak şu yaz aylarında
Bazan bağda, bazan açık kırlarda
Bunları hiç düşünmeden masumca
Hepimizde düşüyoruz aynı hataya.
Ne bir zibil bırakır nede bir hışır.
Ne bulursa affetmez zulaya taşır.
İşi çok olan varsa başların kaşır.
Herkesi soydun yine doymadın Aşır.
Gece gündüz elleri cepte dolaşır.
Ne samanlıklar kalır nede bir ahır .
Ocaklık şayet boşsa dalmıştır tandır.
Aha oralardan ne aradın Aşır.?
Esmeri sevsem sarışın küser
Sarışın desem kumral ah çeker
Kumralı seçsem kızıl çok şeker
Dört karışımdan bir duble yeter.!!
Biz karşılıklı iki kişiyle kollarından tutardık .
Damın bir ucundan diğer ucuna kadar sallardık.
Uzaması için birde kendir ile bağlardık.
Damda Loğ çekerkende zevkten uçardık
Eskiden beri aşk dolu yüreğim.
Kökten yaktın biraz kalsın demedin.
Savurdun külümü talan eyledin.
Dibe daldın biraz kalsın demedin.
Yüreğine sağlık yürekten sevgin.
Vurdun yüreğime acı söyledin.
Eski yâreleri hep tazeledin.
Kaşı çattın biraz kalsın demedin.
Acı unutulmaz içerde saklı
Hep üstlerde durur sanki baş tacı
Külleri açarsan duyarsın acı
Hep açtın birazda kalsın demedin.
Doğuşta yazılıp okunur ferman
Ah çekerken çıkar acı bir duman
İnsan için aşk yanan bir harman
Kibrit çaldın biraz kalsın demedin..
Aha bu yılıda sağlıkla gerilerde bıraktık
Ne kaldıki son kuyruk yarısına tırmandık
Nice zorluklar atlatıp, nelerle uğraştık?
Şükrolsun zor yılın sonlarına Yaklaştık.
Her yanımız çemberler gibi sarıldı
Hepisi düşman oldu dostlar kalmadı
Gerçek dost olarak Azarbaycan kaldı
Onlara sonsuz teşekkürler yolladık.
İnsan unuturmu doğduğu köyleri?
O zaman kaybedersin öz benliğini.
Hatırlamaz orda geçmişini ceddini.
Herkes nasıl,nerden geldiğini bilmeli.
Köyünü unutan bir köylü olurmu?
Köyüyün içmedinmi bir tas suyunu?
Merak etmedinmi eski geçen soyunu?
Herkes nasıl,nerden geldiğini bilmeli.
Sivas'ın rüzgarları her gün essede.
Ensemizi hafif yalayıp geçsede.
Saçları okşar gibi gelir bizlere.
Sanki gardaş olduk hiç gitmez biryere.
Eser gardaşlardan ta kaleye kadar.
Yerlerdeki tüm karları önüne katar.
Nefesi uzun zevkle ıslığın çalar.
Uyarı verir bütün çevre köylere.
Tövbe de hocam,daha yolun başında.
Nica hatıralar bırakmışındır o geldiğin yollarda.
İllaki ucu yanık aşk mektupları olmasada.
Çook ilginç şeyler vardır sizin dağarcıkta.
Hancı sarhoş yolcu sarhoş demiştin
Çaldın çağırdın isyan ederek gittin
Daha nice tele vurup söz diyecektin
Bu koca dünyayı sen erken terkettin
Şimdi olsaydın neler neler söylerdin
Sen gideli ne fırtınalar esti göreydin
Nice anaları ardın sıra melettin
Yürü çoban sürüde kurt var demiştin
Döktün meyvelerimi yerle bir ettin.
Çatlayana kadarda oturup yedin..
Eskiler için bir teşekkür etmedin.
Çektin baltanıda bedenim kestin?
Ben daha yeni onbeş yaşına girdim.
Yirmibeş sene daha meyve verirdim.
Benimle senin bilmemki neydi derdin.?
Çektin baltayı beni yerle bir ettin..
Kaybedince hiç bulamazsın arama.
Sağlığındaki olan tadı lezzeti.
Ben doyamadım onbeş yılda babama .
Bırakma öpün o koca elleri.
Kaybettim onu,tam oldu,elli sene .
O yanan ateş halen durur içimde.
Çok kar yağdı ikimizin üstüne.
Dumansız ateşler hâlen sönmedi.
Aynı yastıkta kocayın derdik eskide
Çünkü başlar aynı yastığa konurdu
Nasıl oldu ne oldu baktım bir gece
Aynı yastık bölünmüştü ikiye
Bir metre boylarında uzunluğu
Yüzünde bir kılıf
Dokunmayın kapıma
Kilidim asılı kalsın
Birdaha bakmam arkama
Bırakın kapalı kalsın.
Açmayın penceremi
Kuşlar camdan uçmasın
Kapat kapat perdeleri
Seni başkaları görmesin.
Gazanda pişen çele
Hemde kuzu etiyle
Amanda bir gözelki
Gel hele bir gel hele.
Bir öpücük vehele...!
Tandıra vurdum kete
Sajın üstünde kömbe
Ayranla bir gözelki
Gel hele bir gel hele.
Bir öpücük vehele...!
Hani okulu bitirip gittikten gayri.
Nasıl oldu reddedip terkettin beni.
Düşün köşede beklediğin günleri.?
Bahçe duvarlarından sordum ben seni..
Her çeşit zorluklarla buluştuğumuz.
Çardakların altında seviştiğimiz.
O sabahlara kadar öpüşdüğümüz.
Bahçede kaysılardan sordum ben seni.
Gürün'e yaz geldi gel dediler
Hemen çıkıp geleceğim ne bilsinler
Bende kapıldım, çok heves ettim
8 kasım pazartesi Gürün'e gittim
Oraya bir vardım buz hane gibi
Ordakiler o havaya alışmış tabi
Vücut artık temiz havaları unutmuş
Eğzoz dumanıyla kan kardeş olmuş
Genelde baharın koşarım sana
Her mevsimi sanki bal ayın Gürün
Gece uykularda rüyadır bana
Bahçnde çekilen halayın Gürün.
Sallarını parka gibi kullandık
Şallarını mendil yapıp salladık
Kimi zaman fular diye bağladık
Hangi güzelliğin sayayım Gürün.
Özpınarın aşkı sensin dünyada
Gündüz hayalinde gece rüyada
Gelen hayran kalır gürünüm sana
Bende gelip sende kalayım gürün.
Bir gün aç ,bir gün toksanız
Bu gün varız yarın yoksanız
Bu hayatı nasıl yaşıyorsanız
Hepisini boş ver, sona bakınız.
Yaşantımız olmuşsa tarımar
Dağlarda boran içerimde har
Hele bak ahir çıkınında ne var
Hepsini boş ver,sona bakınız
Ah ah eskiden sevgiliye mektup yazılırdı
O mektubu sevgiliye ulaştıracak
Birde posta aranırdı.
Götürüp kendi elinle verecek yürek nerdee?
Hep o zamanlar utanmalar vadı
Küçük kardeşi ayarlanırdı
Daha sevgiliden önce.
O ESKİ TANIDIK
Sabah kalkıp çarıkları bağlardık.
Dağda taşta koyunları otladık.
Getirip havşada sütlerin sağdık.
Makinayla sütten kaymak ayırdık.
Onlarla beslenip onlarla kandık.
Dökülen kaymağa parmak salladık.
O ortamdan ayrılıp gurbette kaldık.
Bu sanal alemde seyrine daldık.
Şair: Süleyman Özpınar.
24 Kasım 2015 Salı.
64. Hükümetin Ülkemize
Milletimize hayırlı uğurlu olmasını
Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum.
Ayrıca yeniden MSB Bakanı olan
Gürün'ümüzün Medarı İftiharı Sn İSMET YILMAZ'ı
Yaz gelip geçti,geldik kış aylarına.
Bakıp durursun Terzi oğlu dağına.
Başlar gayri gurbette kısmet arama.
Tuz basar bu gurbetlik her gün yarama.
Doldu çovalım kilitledim ağzını.
Azığım hazır bağlamışım çıkını.
Taktım dalıma can yoldaşım sazımı.
Yine çıktım zalım gurbetler yoluna...
Sayın istanbul büyük şehir belediye başkanı.!!!
Artık hiç yakışmıyor İstanbul sokaklarına
Bu yakışıksız çarpık çurpuk kaldırım taşları
Yakışıyomu istanbulun şöhretine, şanına.?
Yazık şu yollarda giden cocuklu analara
Yazık eli bastonlu, yaşlı gezen insanlara
Allah yardım etsin özürlü gardaşlara
Tehlike onlarla beraber her adımda
İşe giden insanda gömlek giyecek
Ütülü kalmamışsa kendi ütüleyecek
Ütü sesinden rahatsız oldum diyecek
Başka değil ben bu bayana çüş derim.
Kocası eve gelir yemeği yoktur
Sormaya kalkışma bahane çoktur
Bu aşk artık buz dağından soğuktur
Nolur şu yakamdan artık düş derim.
İşimizdi düz duvarlara tırmanmak
Ana babadan çok dayaklar yedik
Az gelirdi bir güzele bağlanmak
Daldan dala uçan kuşa benzerdik.
Hem deli hemde deli kanlıyken
Dünyayı hep toz pembe sanarken
Kendi kazancımız midemize inmezken
Dalga dalga coşan suya benzerdik.
Bazı arkadaşlar sanki Gürün'e doğalgazın gelmesine
razı değiller gibi.
Yoksa banamı öyle geldi.
Öyle birkaç yazı okudum.Gerçekten üzüldüm.
Doğalgaz rahatlık,güzellik.temizlik.çağdaşlık saya bildiğin kadar say.
Bazı gün insan yerinde duramaz.
Oturup doyası içesim gelir.
Azgın sular gibi coşar tutulmaz.
Kanatlı kuş gibi uçasım gelir.
Çekin gardaş çekin sivas halayı.
Takmayın etraftan yamuk bakanı.
Salla mendilini,patlat naranı.
Artık susuz duble atasım gelir.
Bak şimdi kaldık yapa yalınız
Ahmet kardeşten artık ayrıldık
Üç kişiydik aniden düştü sayımız
Ne güzel şendik yavaş yavaş azaldık
Biz bir birimize sarılalım sıkıca
Beraber yiyip içtik güldük yıllarca
Şükürler olsunki yüce mevlaya
O sayede biz birbirimize bağlandık.
Yoklama yapılıp adın okunsun.
Bir gün çağrılırsın haberin olsun.
Aklanıp temiz tabutuna konursun.
Rüyadır sanırsın haberin olsun.
Atmışını geçtin geldi yetmişin.
Başına toplanır dostun kardeşin..
Bir baktınki kapanmıştır güneşin.
Yalnızca kalırsın haberin olsun.
Tak tak başlar oymaya
Ceviz dalında garga
Sanki babasından galma
Vay şerefsiz kel garga
Biz Güründe sade üç arkadaşdık
Arkadaştan da ileri sanki gardaştık
Daha neydi yeni atmışları yaşadık
Ecel aldı senide gardaşsız kaldık.
Öğle saatlarında haberin aldım
İnanmak kolaymı şakadır sandım
Ahmet sonunda bize bunuda yaptın
Çekip gittin bizide gardaşsız kaldık
Çocukken ordaydım,toprağında oynadım
Meyvelerin yedim ,tatlarına doymadım
Irmak göleğine beyaz donla atladım
Yaban ellerinden bezdim sana doymadım.
Yayla evlerini teker ,teker dolandım..
Kavalların çalıp hoyratların söyledim.
Adım adım dolaştım çevrede köylerin
Yaz boyunca gezdim amma doymadım.
Kurdaleler bağlayıp saldım hediye
Zaman uzadı beni özlersin diye
Saklarsın bunları unutulmaz hanende
Kırmızı gülde bıraktım koklarsın diye.
Gidip dişini fırçalarsın banyoda
Sifon niye çekilmedi diye bağırır
Ben gelmeden kendi gider komşuya
Sende bura gelesin diye çağırır.
Ömür yapıcı değil ömür törpüsü
Vallah ne asvaltı belli nede köprüsü
Ne seveceği belli olur nede öpüşü
Çok geçmeden sakal saçlar ağarır
Öyle bir DÜNYA istiyorumki
Mutlu olsun bütün insanlar
Birbirlerini sevsinler.
Birbirlerini kırmasınlar
Huzur içinde yaşasınlar.
Öyle bir ANA istiyorumki
Evladı sımsıkı bağırlarına bassınlar
Öyle bir BABA istiyorumki
Hırsızlaları, arsızları,namussuzlar
Ben sevemedim o beni sevdi
Koşar gelir her fırsatta öperdi
Birde ses çıkartırki şılap deyi
Sanki manda göle sıçar gibiydi.
Parmak gibi kalın kalın dudaklar
Elma gibi kıp kırmızı yanaklar
Yakaladığı her köşede mıncıklar
Birde gelişi varki uçar gibiydi.
İşte o kürsüye çok girip oturduk
Belden aşağı fırın gibi ısıttık
Nice çerezler sofrası kurduk
Tabaklarla çekirdekler çıtlattık.
Dut kurusu,çedeneyle gavurga
Yanında misget,hünkar elma
Sonunda başlardı kahkaha
Karşıkinin ayakları gıdıklardık.
İster Alevi ister sünni veya ermeni
İnsansa beni ilgilendirmez mezhebi
Dinlerim dudaktan çıkan sözleri
Beni fazla bağlamaz bundan ötesi.
Ben insanı insan diye severim
Yeterki araya fitne fesat girmesin
Tüm insanlğa aynı bakar gözlerim
Göz kırpışı aynı,Farklı değil öpmesi.
Benzeri bulunmaz güzel vatanım.
Geldi bahçelere yine hazanın?
Düşen yaprağına destan yazarım .
Yaprağı koynumda saklar gelirim..
Gazeller dökülmüş kahve,sarılı.
Üstünde çekilir SİVAS halayı.
Hasretim toprağın yağmuru karı
Kışın karadan adam yapar gelirim.
Her mevsim güzeldir benim gözümde.
Bahar,yaz mevsimin, kışın, güzünde.
Herkesin anısı dolu özümde.
Hep sırayla dostları koklar gelirim.
Hep baharın gelince sana gelirim.
Yaz boyunca senle sefa sürerim.
Kış gelende damda karlar kürerim.
Son bahar hasatın toplar gelirim..
Herkesin doğduğu toprak kutsaldır.
Arı gülü toplar hedef kovandır.
Bütün dostlar gelip orda toplanır.
Bende durmam burda koşar gelir.
Süleyman Özpınar.07.10.2015.Şiirin Hası.
http://www.siirinhasi.com/siirler/essiz-vatanim-1583.html
Nice saldırganların nefesin kestik
Bizler çok tufanlar atlatıp geldi
Ulu dağlar yakın olsun istedik
Zirveye ulaşıp ezeriz dedik.
Demokrasi var başka şey istemez
Tepede olanlar altı ezemez
Türk evladı sıkıntıya gelemez
Allah der engelleri yıkarız dedik.
Demokrasi var başka şey istemez
Tepede olanlar altı ezemez
Türk evladı sıkıntıya gelemez
Allah der engelleri yıkarız dedik.
Aşk aşığın gözlerini kör eder?
Yolda duvarlara çarparak gider
Aşk yüreğe vura vura pelt eder
Son raporunu böyle sunar eksper.
Kokusu var insanları mesteder
Buna yetmez sözlükteki cümleler
Aşkın kitabını yazmak isterler
Kalemler aşınır dolar defterler.
Ey rahmetli behzat dede..!
Şöyle yaşı 55 -60 ın üstünde olupta,
Acep sizi hatırlamayan varmı Gürün'de?
Ulu cami karşısı umum tuvalette,
Hep konuşurdu kendi kendine.
Giderdin ufacık bir su dökmeye,
Ayağında Çakşurda dokunmuş
Şaldan şalvarı ile
O tepe ardında bir köy vardı
Oralarda arkadaşım yaşadı
Doğuştan şen ve şakacıydı
Bizlerle hep el ele dolaşırdı.
İsmin Kavak yolların çıkılmaz
İnsanları güzel vede hatırnaz
Arkadaş sen Mete Korkmaz
Nerdesin buralar sensiz kaldı?
Şehidim FEHMİ al bayraklara sarıldın
Ciğerimizi yaktın güzel evladım
GÜRÜN değil ülkemizi ağlattın
Ruhun şadolsun Cennet olsun mekanın.!!!!
Senin bukadar hırsın nedir be kasap
Seni gören canlılar ağlar birisi gülmez
Bir elinde satır diğer elinde masat
Bulduğu canlıyı keser fırsatın vermez.
En büyük düşmanı canlı gezendir
Bir kısmı böğürür diğerleri meleşir
İnsan ne kadar cani olsa insafa gelir
Hiç birine imtiyaz yok asla dinlemez
Uzaktan kumandayla giden araba
Sinyal kesilir gider toslar duvara
Ne yetim fayda görür nede fukara
Kumandaya güvenip çıkmayın yola
Ekmeğimin ortağı oldu benimle
Evimize bir hırsız fare dadandı
Vay şerefsiz fındık kuyruksuz fare.
Sanki benimle çalışıpta kazandı.
Buğday çovalını dibinden delmiş.
Yedi sülalesini toplayıp gelmiş
Yediği buğday kadar geri pislemiş
Çovalı bir çektim çoval elimde kaldı.
Köklerimiz tinciklerimiz
Dallar ve kollarımız
Her tarafa uzansada
Her daldan güneşini alsada
Her damardan suya kansada
Biz bedende birleşiğiz.
Yahu biz neyi bölüşemiyoruz?
Hepimize yeter bizim güzel yurdumuz.
Şimdiye kadar tüm atalarımız.
Bu ülkede kardeşler gibi yaşamış.
Gülecek zaman gülmüş
Ağlayacak zaman diz dize oturup ağlamış.
Dudaklar herşeyi söyletir .
Onuda yöneten yürektir .
Güzel insan güzel sesverir .
Yürekteki güzelliktendir.
Yürek suskunsa dudak suskun
Bülbül şaklamaz sular durgun
Dilimiz dönmez kalem yorgun
İleri mevki kudrettendir.
Elli sekiz dir Sivas plakamız.
Sivas toprağı ana vatanımız
Gürün bizim yiğitler mekanımız
Kessen kırmızı beyazdır kanımız.
Buraya Sivas iç anadoluda.
Boyun eğmez asla namert uğruna
Düşman giremedi Sivas yurduna
Karışık yok safkandır ecdadımız.
Yanmazsın korkma ateş harında
Tandıra hamuru vurun tavında
Boş dönmekte var düşman avında
Son değil gideceksin yine yarında.
Dik dur düşmana eğme boynunu
Düşmanında olsa öğren soyunu
İçme her gördüğün kuyu suyunu
Zehirli atıklar olabilir kuyuda.
Bir komşumuz vardı
Tam manasıyla insanın hası
Lakabı Çam Mevlüt
Heybetli ve yiğit adamdı
Heybetinden adam korkardı
Zaten lakabınıda ordan almıştı
Hey gidi Veysel Emmi
Han önünden maltepesine nara atardın
Kocaman bir aile topluluğunu
Ayakta tutardın.
İki hanımdan sekiz çocuğu
Bir birine bağlayan
Efsane adam.
Kara yazıları yazdım kara tahtaya
Geleceğim dedi gelemedi yine bu hafta.
Sevgiliyin çehizleri kaldı sandıkta
Senidemi aldı kara toprak bağrına.?
Nice bakkal emmilere yalvardı
Kuyruklara girerek gazlar aldı
Gazı alıncada hemen tamammı?
Bu defada gidip fitilini arardı.
Ah yoksulluk senin gözün kör ola
Elimde lamba giderdik ahıra
Çok goresim geldi güzel anama
Ben çalışırken o ışık tutardı.
Ekmek parası için çıktık binbir hayelle.
Senelerimiz geçti esir olduk gurbete.
Öylede goresim geldiki tandır ekmeğe.
Tandıra Hayali patates gömdük gurbette.
Kazanda pişiyor ah bilsen çeşit yemekler.
Nasılda bir kokuyor yokmu,nerde yiyenler?
Anamın yaptığı yumuşak yünden minderler.
Mimderleri rüyamızda gördük gurbette
Korona vürüsü hiç yaklaşa bilirmi?
Dudağı uçuklar görsün şu güzelliği
O Patatesleri hiç soymadan
Yasla Yufka ekmek arasına
kabuklarıynan,...
Hani analarımızın yaptığı
misler gibi kokan
Taze çökelik varya ,
Karıştırılmış çörek otuylan
Üzerine iki dalda yeşil soğan.
Azıcık tuz,bir çimdikte pul
biber,Üzerinde iyi gider
Tüm analara,kaybedilenlere
Allah rahmet eylesin.
Nur içinde yatsınlar.
Sağ olanlara ,sağlık sihat,
Uzun ömürler versin.
Değeri ve yeri ölçülemeyen
Güzel annelerin kıymeti,
Daha sağken,
Hayatta yaşarken,
Gürün'e giden her insana,
Gürün bağımlılık yapar.
Gurbetcileri Gürün'e çeken,
Farklı bir sihir var.
Ama neden nedir,
neresidir hangi meziyetler,
Bir türlü çözemedim ben,
bunlar,acaba neler bilenler varmı?
Bir hevestir sardı yeni gençliği.
Sanki bitti eski nesil erkeği.
Bakıyorum etrafa hepsi küpeli
Saçlar buket bağlı kalça sitreçli.
Arkadan bakma o kesin yanıltır
Geç önden bak bir kucakta sakaldır
Nerden geldi bu nasıl bir modadır?
Saygı duyarımda, fazla değilmi?
Top olasın çoluk çocuk sana depsin
Paspas olasında her kapıdan geçen sana bassın
İt olasında herkes seni kapılara bağlasın
Ey terör !
Deve olda boş kalanlar seni yağlasın
Eşek olki köy gençleri ağaçlara bağlasın
Davul olda çomak seni her gün tokmaklasın.
Ey terör.!
Yoncalığın cılgayolundan geçip ilerle şöyle
Bahcivan Aslanı bulacaksın.
Ne arasan bulursun onda.
Domates,soğan ,patates,patlıcan,biber ve çele
Aldık ların toplayıp getireceksin eve.
Yapacaksın gavanozlar dolusu menemen ve salça.
Biberle patlıcanları dizeceksin iplere.
Asacaksın pencere demirlerine...
Düşmandan yoldaş,
Eşkiyadan gardaş,
Pintiden paydaş,
Olurmu gardaş.?
Serçeden leşci,
Hırsızdan bekci,
Kasaptan sünnetci,
Olurmu gardaş.?
Bak iyi bak,
Orda o koltukta oturan,
Pala bıyıklı kocaman adam,
İşte o gördüğün benim babam.
Elleri nasır tutmuş,
Bitmezki anlatmayla nerden gireyim
Gidip sizlerde yaşayın orada derim
Çıkıp komşuları biraz dolaşsam dedim.
Yan tarafta Coşkun Yusufa geldim.
Aynı ana babadan olan çocuklar
Bunların hepisi aynı olamaz
Birisi sokakta köpek kovalar
Diğeri oynamaya oyun bulamaz
Allah öyle yaratmışki bunları
Ayrı ayrı her birinin huyları
Biri soyup soğana çeviriyo kulları
Diğeri soyacak soğan bulamaz.
Düğünlerde Sinsindir..
Tepecikte kayısı,y.sazcığazda üzüm
,tozluyurtta lahana,sarıcada elma,
telinde pekmezdir..
Yoncalığın cılga yoludur
ömerin ağıdıdır
İstanbuldan köy,düsseldorf tan sıla,
otlukiliseden şehir olmaktır.
Zemheride borandır..
Tepeciklilerle Fatmadervişlilerin tatlı kavgasıdır..
Her insan,
Her daim bir bahaneye sığınır
Bir bahanenin kuyruğuna sarılır
Bişeylerin arkasına,
Saklanmaya çalışır..
Bir yıldız daha kaydı.
Kimileri sevmezdi nedir bilmem maksadı?
Bana bir yanlışı veya zararıda olmadı.
Bilmiyorum kimin ekmeğini çaldı?
Kimin işini elinden aldı?
Kimi aç veya susuz bıraktı?
Ankara garında bir katliam yapıldı.
İki bombada ardardına patladı.
İlk belirmede seksen altı can aldı.
Ülkemiz kan ağlıyor içimiz yandı.!!
Ankarayı kana bulayan eller kırılsın
Siyasiler birleşsin tek bir ses çıksın
Şu an koltuk sevdasını sona bıraksın
Akıllı olun her yanımızı düşmanlar sardı.
Yoksa seni adaletmi terketti?
Tahta masalarda bırakıp ğitti
Cıgaranla sen baş başa kal hadi
Var aramızda kara bulut dedi?
Pekiya o zaman senin derdinne?
Bu kızgın bakış o hırçın öfkenne
Ali şu gerçeği bana dehele
Benden sana yoktur hiç umut dedi?
Köyler hiç özlenmezmi güzel gardaşım?
Orda galdı çocukken, akan göz yaşın.
Nerde yaşarsan yaşa köyün baştacın.
Çeker ordaki yatan tüm ataların.
Evet her yaşanan yer kendi vatanın
Ama çok farklı köyündeki toprağın
Bir iz kaldı çamura basan ayağın
Kokusu var her yerde güzel anamın.
İnşaat ustası mustafa amca vardı.
Gürün'de herkesin evini yapardı.
Üvey kardeşi mahmutta yanında çıraktı
Bu ikisi kötü köye(Osmandede)
Bir avul yapmaya giderler.
Yan havşada bir horoz var,
Ne his kaldı ne söz kaldı dilimde.
Ruhlarımız bitti iki bedende .
Son gün sus bari,kırıcı söyleme.
Söylesende biter söylemesende.
Nallayıp sürdü bana at,katırı.
Unuttu geçmişte gönül hatırı.
Madem aldın ele keskin satırı.
Bilesende keser bilemesende.
Bak şu etrafına bir kez dünya gözüyle
Nelere şahit olursun bilsen nelere?
At o gözlüğü çıkart durmasın gözünde
Düşürme dilinden tesbih olsun dilinde.
Her şeyin sonunu düşün birde şükür de.
Bunu düşünemdik, asırlar boyu.
Ne kadar kolaylıkmış bize hey komşu.
Eşyalar doldur al yanına çocuğu
Nur içinde yatsın,kim bulduysa bunu.?
Lüks hayat olmuş benim güzel köyüme
Bahçede ne topladın doldur terkine
Yükle bunların hepsini birtek eşeğe
Üstüne sende bin tut evin yolunu.
Irmaklar gibi çağladım
Yayla yayla dolaştım
Senin aşkın ile yandım
Kız aşkın birhoş dediler.
Geleceğim hep ızdırap
Ne rakı var nede şarap
Benim suçum nedir yarab?
İçmeden sarhoş dediler.
Arkadaşım Mehmet'e telefon açtım.
Hoşbeşten sonra bişeyler sordum.
Sizin mahalle ismini değiştirmişler
Nasıl beğendinmi diye latife yaptım
Meğer yarasın dokunmuşum.
Dertleri deşildi o anlattı ben dinledim.
Asırlardır bizler Çakşur biliriz.
Ne olduda ışıtan oldu bilmeyiz
Olsun biz yinede Çakşur deriz...
Harıkbaşına doğru yürüdüm,
Fettahağa yokuşuna varmadan
Bir başka sokaktan geri döndüm,
Asaf Çoban Anadolu Lisesi önünden
Tekrar şairler evi yolundan çarşıya indim
Bu aralarda hepsi eski yapı tarih kokan
Bakmaya doyamadığım
Bunların artık son çırpınışı
Mağra devri artık kapandı
Hepiside başlarına yıkıldı
Şimdi mezar devri başladı.
Türk milletini anımsa ,yokla aklını....!
Hani vardıya eskiden büyük Osmanlı.
Bak arkadan gelenlerde mehter takımı.
Vur be Allah aşkına vur bunlar şimardı..
Afrin,Münbiç deme vurun sonuna kadar.
Kazdıkları hendek itlere olsun mezar.
Amarika'da beraber gelse ne yazar....!
Vur be vur Allah aşkına bunlar şimardı.
Bir kalbi çalınca hırsız dediler.
Bir kapı çaldım zamansız dediler.
Islık çalıyordum densiz dediler.
Başka ne çalıp söyleyem abiler?
Dayak çalıyordum yobaz dediler.
Alkışa başladım yersiz dediler.
Kerpiç çaldım bu samansız dediler.
Başka ne çalıp söyleyem abiler?
Seneler boyunca çekmiş cefayı
Onurum gururum saygı dehası
Özü,sözü doğru ciğer yarısı
Bak geliyor babaların babası..!
Beş evladı onur,sırtında yükü
Birer ton olsalar güer o yüzü
Ağır yükler olmuş onun sefası
Bak geliyor babaların babası.!
Dünya nereye gidiyor varmı bileni?
Hepisi olmuş yamyamların süzmesi.
Şeytanlara ters giydirilen çizmesi.
Çiğneyip gidiyor eşi dostu milleti.
Ne insaf kalmış, nede sızlayan vicdan
Tek düşünce hakim, bir dolu cüzdan.
Malı değerli namus vede canından.
Her biri satıyolar para için şerefi.
Tüm eş dost,akraba,arkadaş,
Ve din gardaşlar.
Birlik beraberlik ve kardeşlik ,
İçinde nice bayramlar.
Görüş, konuş uzun zamandır
Görüşemeyen müslümanlar.
Sıla-i Rahim yap,git yanlarına.
Kavuş atalarına.
Sökülmez iplerle şu ağzımı dikseler.!
Kaş gözle anlatırım daha neler neler
Bağlasalarda gözlerime siyahi bezler.
Mimiklerim ne söyleyeceğini yinde söyler.
Eeey eski Gürünlüler.!
Nerde o vancı nın gölünde ,
Beyaz donla çimdiğiniz günler?
Hiç destursuz bahçelere daldığınız günler
Meyveleri dalından topayıp yediğiniz günler.
Şimdi ne bahçeler kalmış nede o göller.
Daha size çook şikayetim var eli öpülesi beyler.
Bahçelerden söküldü bütün meyveler.
kaysılar, elmalar ,dalları göklere değen cevizler.
Onların yerlerini almış beton Ucube evler.
Sanki kırıldı Gürün'de bitti o kadar dağlar tepeler?
Gelip birde bahçelere balıklama girdiler..
Hele birde 18 uygulaması deyip geldiler
Bağı bahçeyi param parça ettiler.
İşte bu bağı bahçeyi bırakıpta gidenler
Bu işlere birazcık aklı erenler
Büyüklerin kemikleri sızlar deyip isyan ettiler.
Şimdi o atalar gelip bu halleri görseler
Bu hale koyanların yüzlerine bir okka tükürselar.
Ama şunu iyi bilinki,bu böyle gitmez ve biter.
Bundan sonraki nesil ,nesil gelecekler.
Büyük küçük beşikteki bebeler
Gürün'ü bu hale sokan beyler
Sizin için hiç hoş sözler söylemezler.
Bahçeler değer kazandı diyenler
Gürün bahçeleri ,güzelliğinden
Neler kaybetti onu bilemiyenler.
Üstüne üstlük birde imar verdiler.
Oh ne güzelde ettiler
Tüm güzel insanlara sevgiler .
Saygı değer GÜRÜN'lüler.
Şair:Süleyman Özpınar.
19 Eylül 2015 Cumartesi.
Her köşelerinde ayak izlerim vardır.
Perde arasından bakan gözlerin vardır.
Ölümüne sevmek akdi sözlerin vardır.
Bedenine aşk yazdığım kavaklar tanır.
Gürün senin aşkın bende başka başkadır.
Bu aşk yeni değil çocukluğun aşkıdır.
Her kişi gider arkada kalan anıdır,
Elli yıl evvel yaşayan çocuklar tanır.
Karayar mahallesinide gezdim.
Bazı hoş resimler çektim
O anda bir abla çıkıverdi kapıdan
"Niye buraların resmini çekiyon gardaşım?
Dedim hasret kalan
Gurbette olan
Gardaşlarımız var görsünler dedim
Yıllarca taşıdım onu dudakda.
Bir gün olsun ayırmadım yanımda.
Sanki benle nikahlanmış cıgara.
Bıraksam birlik olacak yatakta..
Meğer pusu kurmuş bana aklınca.
Şutladım onun fikrine bakınca.
Ama tabi bünyede kalan hasarla.
Şükrolsun dedik artık bu kadara..
Ayağıyın kokusuna gurban olayım
Guzum sen yoksan burda niçin durayım
Sana kıyanı ahirettede olsun bulayım
Alnının ortasından tek kurşunla vurayım.
Bunlar cesaret, akıl, fikir gücüyle
İlçede medeniyet hizmet kültüre
Kavuşturmak gayreti ve emeliyle.
Hizmet yarışına girmişler Gürün'de
Birisi Kayseri, komşularımızdan
Diğeride gelmiş, Kahraman Maraş'tan
Biride evladımız, bizim topraktan
Dikkatle bakın, Gürün bu üçlüye.!!
Bu yavrulara kıyan hainler kahrolsun.
Tek tek değil ,inlerinde hepsi yok olsun
Şehitlerimize rahmet diliyorum, ruhu şadolsun
Şu anaların göz yaşları artık son bulsun.
Bakarmısın ben şu yolu tanıdım,
Benim doğduğum evin yoluydu.
Şimdi yıkıp viran etmişler.
Yeniden evler yapmışlar.
Aha solda gözüküyor bak.
Tam yolun sonuna doğru .
Mümkünmü bakamadım doyası.
Sanki için dilim,dilim parçalandı...!..
Halen koltuk sevdası için inatlaşmayın.
Bir birinize yabancı gözleriyle bakmayın.
Bu ülke bizim başkalarının sanmayın.
Birleşin,birleşin nolursunuz geç kalmayın !!
Siyasiler,siyasi liderler size bu sözler !!
Sizlerin hepinize artık yükseliyo nefretler.
Sağ,sol orta,kenarla yürüyemez bu işler.
Birleşin,birleşin zaman dar oyalanmayın.!!
Sac üstünde ısbanaklı çörek yağlarsın.
Mangal ateşine yelpazeyi sallarsın.
Sabah erkenden gidip dutlar toplarsın.
Uzun sürmez buraya sende alışırsın.
Her gelip geçen Gürün'lüyüm diyemez.
GÜRÜN'ün ne özellikleri var bilemez.
Yufka ekmek versen çökeliği düremez.
Uzun sürmez buraya sende alışırsın.
Şimdiki aklım olsa,taşırdım sırtımda.
Anca seni kaybedince,dank etti kafa
Anası sağ gençler,bu sözü atma rafa
Çok sevgili var ama,yok ikinci ana.!
Gerçeği söyleyen kimseye.
Söz ulaşmışsa menzile
Söz olmaz o söz üstüne
Layıktır insan övgüye
Güzel söz için ne denir?
Güzel konuşan kimdir?
O yedi cihanda nadir.
Layıktır insan tebriğe.
Her insanın bir hikayesi bir geçmişi var.
Hayat ırmağı hiç bir dakika durmaz
Hep kıyıları yalar, çağlar kimi köşeleride yıkar
İnsanlarda işte orda yol alırlar
Bazan o yol sanki meçule doğru kayar
ALLAH kavuştursun tüm evlatları anaya !!
Bu aşkı bir analar bilir birtekte baba.
Evlat aşkı asla benzemez başka bir aşka !
Nice aşklarımızı feda ettik biz bu vatana.
Alın yazısıysa silemezsin alnımdan
Hiç kimse kaçamaz onun uğrundan
Ne evlattan vaz geçilir nede vatandan
Bayrak için ölmüşsem anacığım ağlama.
Darendeli kemalin bir münübüsü var
Her gün gürüne gelen yolcuları taşır. İyide para kazanır.
Bir gün kambur Mustafanın abisi Yakup'nan otururkek,
Gürün Çamlıca köyünden.
Yalnız birazda zekadan fakır
Her gün şafak vakti kalkar
Yaya olarak mudafardan aşar
Gürüne gelip akşama kadar,
Dilencilik yapar.
İlk tercihim oldu,boz yokuş dedim.
O mevkide suyu bol akar gördüm.
Götürdüm kepçeyi imara girdim.
Sıfırdan bir bahçe yapmak istedim.
Neden nasıl aşık oldum toprağa?
50 yıl geçti yeni düştü aklıma.
Özlem duydum ana baba yurduna.
Toprağımı gidip işleyecektim.
Akşam mehtabını ufukta seyre dalmıştım
Yanda gevezelik başladı susarlar sandım
Susunda birazcık motorunuz soğusun dedim
Bizim motor suyla çalışıyo yanmaz dediler.
Buda bir lafmıki? hele bak lafın bilmezler.
Çoraba alışmıştık artık, donu giymezler.
Birdaha konuşmamıza fırsat vermezler.
Bu araba gider artık durmaz dediler.
Ecdadınız sizden kalıcı hizmeti bekler.
Size metiye dizer beşikteki bebeler.
Her hizmetin yolculuk sonu cennette biter.
Yetkili mülki amirlikler olsun seferber.
GÜRÜN şuğuluna gardaşlık olsun beraber.
Turistik mekanlar olmayı GÖZ'de hakeder.
Hep birlikte olupta yürümemiz gerekir.
Önce birilerinin kulağına bişeyler fısıldanacak
Ve irkilerek kalkacak.
Yavaş yavaş kafalar kurcalanacak.
Yetkili merciler işte o zaman uyanacak.
Her köylü bir birine kucak açacak.
İşte o zamanda fitil ateş alacak.
Bizler bilmezdik,televizyon,telefon.
Sabah mahmurca uykulardan kalkardık.
İnceden ince,çalınırdı gramfon.
Pazar tezgahındaki naraya kaldık.
Artık hayalmi hırçın delikanlılık.?
Petekteki işlenmiş oğul balıydık.
Söz verdimi saniye şaşmaz damlardık.
Saatlara razıyız aylara kaldık.
Doğup büyüdüğüm yer güründür gürün
Köyler içinde namın salmıştın köyüm
Orada geldi geçti çocukluk günüm.
Son gördüm seni yetim sanmıştım köyüm.
Köyümün dağlarında kartallar vardı
Yüksek kayalar bulup yuva yapardı
Semada uçarlarken takla atardı
Şimdi domuz elinden bıkmışın köyüm.
Bayrama bir hafta kala,
bir heyecan başlardı.
Genelde bayanlarda,
ev temizliği baştan sona
Bayram tam yaklaşır,
çıkılır sokaklara.
Tertemiz süpürülürdü,
herkes kendi kapısını.
Temizlik biter geçilir tatlı faslına.
Yufkalar açılıp baklavalar yapılır
Çok eskilere gidiyorum.
1955.60 lara göz gezdirıyorum
Gürün'lü hemşerilerimi izliyorum.
Bu günlere sanki örnek görüyorum.
Çok özledim seni vatanım !
Varıp öpsem toprakların.
Alıp geldim yavrularım
Görmek için tüm dostlarım.
Fatih, Dilek el eleydi
Sakın incitmeyin bebeyi
O göremez hiç kimseyi
Unutma anlat tüm anıların.
Cumanız mübarek gününüz aydın.
Güzel insanlara sonsuzdur saygım
Her kul için esirgeme Allah selamın.
Gülerek bakan gözler sağolsun..
Bugün günlerden mübarek cuma
Günahsız kulların çaresiz koyma
Bir kürek çimantu tekbirde tuğla
Din duvarına dizen eller sağolsun.
Orucu bitirdik Bayram sırası
İstanbul Esenler otogar burası
18 Temmuz saat 14 Gürün rotası,
Sızlıyordu artık hasret yarası.
Aha gidiyorum sılaya doğru
Saya saya bitti günlerim doldu
İki kere mola bir takım uyku
Bir baktım esiyo Gürün havası.
Vatandaşa ne oldu?Hepsi gerildi
Herkes unutmuş güzel günleri
Şaşırmış yulunu sorar evini.
Çöllerde dolaşan divane gibi.
Ne hale geldik nasıl şaşırdık
Patlamaya hazır pimleri açık
Kaşları çatılmış suratlar asık.
Yıkılmış duvarları virane gibi.
Göremezsin böyle renkli bitki dokusu
Dağlarını doldurmuşmuş koyunla kuzusu
İstanbul şehrinin bende olsa tapusu
Şu hayata değişmezdim işin doğrusu.
Keşke herkes senin gibi çoban olsaydı
Dağlar taşlar benim yurdum,obam olsaydı.
Önümde sürü sırtımda abam olsaydı
Kokmuş ciğere dolardı kekik kokusu ..
Ayak sancısı azmış yatıyordu.
Sevgi dolu aşklarla bakıyordu.
Sağ ayağın birazcık aksıyordu.
Sanki anam kalkmışda geliyordu.
Derdi çok var ama dermanı yoktu.
Beş tanede erkek evlat doğurdu.
Öleli tam elli seneyi buldu.
Sanıyom anam halen yaşıyordu.
Bakın,bakın bizim çöplüklere
Ekmağimiz,emeğimiz ne halde
Şöyle birde bakın açlıktan ölenlere
Yazıktır,günahtır,ayıptır yapmayın beyler.
Sanıyorum bir lokanta artığı bunlar
Onun bir lokmasına muhtaç insanlar.
Onu atarken biraz sızlar vicdanlar.
Öyle çöpe ekmeğimizi atmayın beyler !!
Bu yalnız sizin sanmayın be körler!
Bu bir milli servettir, bilsin bireyler.
Bu kadarmı zengin bunu dökenler
Bu devran devam eder sanmayın beyler.
İçim sızladı ordan gelip geçerken
Çok açlar gördüm çöpten seçerken
Bu bir müsrifliktir yapmayın lütfen
Bir kurumla anlaşıp onları saklayın beyler
Gerek varmı sorgu suvala?
Veya sahte sapan pozlara.
Gururlu gerçek,yiğido'ysa.
Asla girmez yalan dolana?
Anamızdan tam mert doğduk biz
Biz namı değer sivas'lıyız
Asla girmez düşmanlarımız.
Ayak basmadı topraklara
Ne olduda azaaldı tüten bacalar?
Halen yaşıyomu köy sahibi ağalar?
Aynı hizmete devammı marabalar?
Alın teri buram buram kokanlar
Kaldır Allah aşkına şu uzun meşeleri.
Kesildi benim ordan gelen sabah güneşi !
Neden göremiyorun ordaki güzelliği.
Doğru söyle ana başıma birhalmi geldi
Geliyordu arada kaçamak sızıntılar.
Onları kapadı esen soğuk rüzgarlar.
Sanki etrafımı karlı boranlar kaplar
Doğru söyleyin bilmediğim bişeymi geldi
Hayatın çilesini çektim azalmaz.
Bu nasıl bir hayat gülesim geldi?
Kime dert yanam halim anlamaz
Bunların derdinden göçesim geldi..
Düşündüm sonradan çare o değil
Herkese oruçsa banada kandil
Davullar vurulsun elimde mendil
Halayın başına geçesim geldi.
Para peşinde koşa koşa yorulduk
Bulamadık nereye gitsek kovulduk
Bizim kaderimizmi fakirmi doğduk?
Bindin sırtıma inmiyorsun yoksulluk.!
Bir ömür boyunca hep sordun kanımız
Dermanım bırakmadın kaldı posamız
Şurda kalmıştı bir sıkımlık canımız
Onuda almak istiyorsun yoksulluk.!!
Mübarek olsun Cumanız
Eller açılmış kabül olsun duanız
Allahım kimseyi bırakmasın kuransız
Bozmasın birliği,bozulmasın yuvamız
Allahım dert verip,bırakmasın dermansız
Allahım zalimleri goyma cezasız
Dinle müminin zılgıdı
Göklere çıkmış çığlığı
Yakmışlar anayı kızı
Durmak bize yakışırmı ?
Her yanımız ateş dolu
Bağlanmış elleri kolu
Müslümanın kötü sonu
Durmak bize yakışırmı?
GÜRÜN'ümüzün gururu,
Milli Savunma Bakanımız
Sn. İSMET YILMAZ beyin,25.dönem,
Meclis Başkanlığına seçilmesi.
Devletimize,milletimize ve de
Sivasımıza hayırlı olsun
ALLAH utandırmasın.
İstanbul'u hiç sevmedim.
Ekmek deyip çıkıp geldim.
Ama beni mecbur ettin.
Çekip sinende erittin .
İstanbul...!
Her cefayı sende gördüm.
Törpüsü oldun ömrümün.
Gurbet ilde hep süründüm.
Ömrümün yarısını götürdün.
İstanbul. ..!
Açtık ellerimiz
Duada dillerimiz
Herkese hayırlı,
Olsun CUMANIZ.
Muhdacı kimsesiz
Dertliyi dermansız
Yünümüzü kıblesiz
Bırakma rabbim.!!
Güllüceden geçince çatal pınarı.
Yıkılmış harap olmuş yayla damları.
Merra halne gelmiş buğday tarlası.
Oralarda sürmediğim tarlamı kaldı.
Kartal kayaya doğru çıkalım dedik.
Sularbaşına ordan bakalım dedik.
Bütün köye bir selam çakalım dedik.
Ayak basmadığımız taşlarmı kaldı.?
Aha burda ne hale düştük gelhele.
Gülmelere hasret kaldık gurbette.
Arar bulamazsın melhem der
Nefesine hasret kaldık gurbette.
Avuçla gözeden suyuna kandık.
Elimizde lokma yemeğin bandık
O geçen günleri bir rüya sandık.
Ülkemize hasret kaldık gurbette.
Hey koca adam !!!
Kaldır başını derin uykulardan
Kükre ,kükre büyük kahraman .!
Hiç bir örnek almamışlar.
Sizin gibi eşsiz babadan.
Bir haber sor etrafından?
Evimize neden geldi kimin haberi var
Küçücük burnu, ağzı,incecik kollar
Kırmızı yanak, öpülecek dudaklar
Ağlayıp duruyor sabahlara kadar.
Kapı açılır dalar içeri.
Oturacak bir koltuk arar gözleri.
Bir telaş bir telaş sanki kovalıyo birileri.
Geçer arka taraflarda bir koltuğa,
Kurulu verir beyefendi.
Kural,nizam bilmeyen
Trafik kurallarını her yerde ihlal eden,
Seni her an kaza yapmaya iten
Son sürat sol şeritte giderken
Özpınardın akar bazan coşar çağlardın
Yüksekte dağların sevdasına dalardın
Ölüye rahmet okur sağını kollardın
Sen unutulmaz koca bir çınardın,BABA.
Bir uyana bilsen babaların babası
Harabe olmuş bağ bahçe buğday tarlası
Bırakıp gittiğin koca servet mirası
Neresine baksan kahrından ağlarsın,BABA.
Burda artık bitmiş hayat
İstanbul'da hayat berbat
Beton yığınları kat kat
Tüm insanda aynı feryat
Kurtuluş geri dönüşte
Anahtarı vardır sizde
Kavuşturun bir çözüme
Her fukara aynı feryat
Baba denince akan su durur
Saygı yoluna sevme uğruna
Babalık büyük üstün onurdur
Evlat yolunda çevre uğruna
Başım dik benim güvenim sağlam
Arkamda var kocaman bir babam
Farkı yokturki çınardan dağdan
Güven yolunda gölge uğruna.
Yan tarafın tezek bahçede koyun
Ayağında şalvar sülündür boyun
Merheba diyecem bilmiyom huyun
Kız sen nerelisin?nerdedir köyün ?
Gülücükle gamze dudakta beni .
Pembeler içinde bembeyaz teni .
Ben buraları bilirim görmedim seni .
Kız sen nerelisin?nerdedir köyün ?
İlk telaş bayanlarda başlar.
Önce her tarafta bir temizlik kampanyası
Camlar silinir, kilimler silkelenir
İçerdeki temizlik bitince dışa çıkılır
Herkes süpürür sokakları.
Burdaki niyet şart unutma sakın
Bir dilim ekmekle bir yudum çayın
Masanızda her şey tamamdır sayın
Bu ayda herşey, taşacak yarın..
Allah emri yerine getirmek için
Arzuları uzak götürmek için
El açıp karşına oturmak için
Her mümin kul sana koşacak yarın.
Ömrümün 20 yılında
Bu ışıklar vardı
İdare,fener,gaz lambası
Son zamanlarda lüx yanardı
Oda ağır misafir olduğunda.
Ben hala arıyorum o tadı
Bulmak mümkünmü ?
En tatlı komşumuzsun sen Gülüzar teyze
Çıkıp gelir bahçe kapısına nefes nefese
Girer içeriye bir telaşla
Ne oldu hayırdır.
İşmi var Gülüzar Teyze?
Tam deli çağlarımda.
Çıktı karşıma
Ben henüz 17 yaşında
O dahada çıtır 16 sında
Bayılırdım alıcı bakışlarına
Arada göz kırpışlarına
İşte o yavru ceylana
Allahına kadar aşıktım Allahına !!
Sanki bir avcı gibiydim arkasında.
Keşke hep çocuk kalsaydım
Anamın ellerinden tutup bırakmasaydım.
Hep anamın ninnilerin duysaydım
Babamın o korkusuz ve güven dolu ,
Gözlerine baksaydım.
Kapı gıcırtısına dahi ,
Kalkıp şıkır şıkır oynasaydım
Bir ekmeğim olsa
Üç beş insanla
Yarım simit olsa
Bir kaç gardaşla
Seni bir canlıyla
Paylaşmam asla.
Yılların güzel aşkını çiğneyip ezme.
Ellerim koynumda bırakıp gitme
Yalvarırım aşkım gel beni üzme
Kollarım boynunda bırakıp gitme.
Teker teker papatyalar saymıştık
Bir biribizin dizinde yatmıştık
Dağlarda beraber guzu yaymıştık
Guzuları dağlarda bırakıp gitme.
Tırpanlarla nice yoncalar biçtim.
Burma kalıcıyla burmalar büktüm.
Demirden gazguçla çiğdemler söktüm.
Yine dağda çiğdem sökmek isterim.
Sabah öküzleri önüme kattım.
Belimde önlükle tohumlar saçtım.
Tahtadan elliği parmağa taktım
Kalıç elde ekin biçmek isterim.
Merdiveni yürüyüp girdim ofise
Yığılıp kalmışım masam üstüne
Ne oldu anlamadım vurdu yerlere
Bir ateş bastırdı birde titreme.
Bir anda gül gibi sararıp soldum
El ayak tutmuyo perişan oldum
Yalvardım doktora bir çare bulun
Gerçekten muhtaç kaldım çareye
Köyde yaşıyorsan,köyün tadı bitermi?
Allah oralara vermiş sonsuz lezzeti.
İnan dünyalar değer küllük tezeği.
Gardaş nolur eyi bilin o kıymeti.
Yalnız yazı değil kışıda gözeldir
Hazan olursa daldan düşen gazeldir.
Her bakış bana bir anıyı çözendir
Ömrüm sona kadar unutmam seni .
Noldu burdan Fevzi emmi'nin meşur hamamı?
Keşke o mekan tarih kokusuyla kalsaydı
Viran olupta gitmiş. bize anısı kaldı
O göbek taşında nice damatlar yıykandı.
Herkes beklerdi düğün yada bayramı
Her mahrem gelinde atardı,orda türbanı
Burda ne kazan yeri kalmış,nede külhanı
O hamamda nice kirli ahlaklar yıykandı.
Dışarda yanarsın güneşte terler.
İçte doğal klima sizleri bekler.
Kışın sımsıcaktır yazda serinler.
Nerde eski yapı kerpiçten evler?
Beton yığnları içinde kaldık
Çoluk çocukların sözüne kandık
Kışları donduk ,yaz gelince yandık
Nerde eski yapı topraktan evler?
Doyduğun sandılar anasına guzular..
Buğdaylarımızı kapcığından soydular.
Katliam yaparken acep kime sordular?
Topraktan köklerimizi ayrı goydular..
Daha yeşilim âniden uzadı boyum.
Başakları doyrurken kurudu suyum.
Susuzluktan büküldü bu kuruyan boynum.
Saplardan başaklarıda ayrı goydular !
ALLAH yakın nazarından
Koru dostun gazabından
Korkum yok düşmanımdan
Ben gelirim haklarından ..
Ah,ah güzel anacığım
Şu çatıda buldum
Sakladığın iğleri
Buldum buldum ama
Keşke bulmasaydım
Bulduğumda bir kez daha yıkıldım.
Ünlü karikatür ustası
Her çeşit mizah yazarı
Dün hayatını kaybetti
Uzun yılıar sanat hayatında
Şimdiye kadar nicelerin şahsına
Resimler çizdi,üzdü bazılarını
Ah gejgere imkan varmı seni unutmaya?
Ahırlardan azmı gübre taşıdık ahbunluğa
Bacaklarımız yamıla yamıla
Abilerimden biri önde ben arkada
Gücüm yetmez kollarım sanki uzardı
Ver elini öpem nine.
"Çok tuz ekmek yedik senle.
"Davarları sattılar hadi neyise,
"Ne gerek vardı köylerinide terketmeye.
"Ne bir delikanlı kaldı,nede bir genç kız köyde.
"Bunlar geri dönermi nine?
Dönerler vefalı dostum dönerler,
Ama ne seni nede beni görmezler.
Şu an ben böyle köşelerde
Selam olsun
İki güzel insan
Biri kaymakam
Diğeri başkan
Yapılan hizmetlere
Şu güzel gülüşlere
Gürün insanı işte
Bu ikiliye hayran
Benim gibi uzakta olan
Güründe bir karış toprağı olmayan
Hâlâ güzeldir o eskiler,
Benim aklıma geldi o günler.
Düştüm yollara ,
Tırmandım dağlara
Ne bulduysam söktüm yedim onları
Yülme ,yemlik çiğdem,pürçekli
Her insanın içinde saklı kalır
Bunlar bizim çiğdemlerimiz
Bunları görünce nefsi çekenlerimiz
Onlar bizim veli nimetimiz:
Onlar bizim sermayemiz.
Şu geverin akışına
Huzur veriyor insana
Gölge gelmiş söğüt altına
Git oturda hayat yaşa.
Çiçekler açmış elmada
İğde kokar baştan başa
Vallah kokuştuk burada
Git orada hayat yaşa.
Bir yaşamdır böyle sürer
Kimi zaman kalp törpüler
Aşkı söyler hep türküler
Ömür işte böyle biter.
Yaşadığım dünya yalan.
Biz değiliz bunu bulan..
Atalardan miras kalan
Zor geliyor hep gerçekler.
Şu ırmagın akışını?
Hiç sonunu gören varmı?
Şu gözlerin bakışını?
Buna aklı eren varmı?
Uyku gelir görmez gözüm.
Bunun adı küçük ölüm.
Türlü çeşit rüya gördüm.
Hikmet sırrı çözen varmı?
Hep el ele oldum eşim dostumla.
Yorgan istemem üşüyüp donsamda.
Hiç üşümedim, sırtımdaki postumla.
Boyun eğmedim zorda kalsamda.
Kavruldum kendi yağım suyumla
Yamuk insan olmadım ben soyumda
Kendi metiyem için çıkmam ortaya.
Bir tas su istemem darda kalsamda
Bunlar şimdiye kadar nerdeydi?
Bir anda her yörede türedi
Başa bir takke, sırta bir cüppe,
Ayağa bir takunya ,giyen camide
Kimisi gerçekten saygı değen
Kazma eşer kürek temizler
Kazma kırar, söker kürek seyreder,
Kürek kazmayı kardeş gibi sever
Kazma oyunbozanlık eder
Kürekle hiç uyuşmaz fikirler
Kazmalar sözden anlamaz
Balta odun kırar vurur beline beline
Böler ortadan ikiye.
Çünkü o bir balta
Bunun için yapılmışsa
Ne yapsın başka?
Sessiz, sakin kendi halinde.
Hafif hafif esen bir rüzgar
İnsanın ruhunu okşar.
Sen konuşmazsan asla konuşmaz
Seslanirsen aynısını yankılar.
Merhametlidir, yufka yürekli
Komikmi komik. makaranın tam ustası.
Tez düşünüp ,anında cevaplayan,
Tekrahmalı Halil emmi.
Güründe onu tanımayan yok
Genellikle mülki amir camiası
Köyde biriyle yine ağız dalaşı yapar
Karşıdakine ana avrat sayar.
Tekrahma köyündeler.
Keşif biter,
kar kış köyde kalma icabeder.
Gelip yine Halilde misafirler.
Yatsıya kadar yerler içerler
Yatma vakti gelir.
Hakim bey derki.
Halil bak senden,
öyle bir yatak istiyomki,
Hiç daha gaz değmemiş olsun.
Tekrahma köyünde keşif var
Köye gelen kim olsa Halili arayıp bulurlar
Hiç misafir görmez muhtar
Hakimle Halil kapıdaki sekide otururlar.
Halilin hanımı ahıra gitmiş inekleri sağar
Halilin hanımı yün çırpar,
Celilin hanımına seslenir,
gızların birini gönder hele
Celilin gelin olacak kızı var onabiraz yün verecek
çehizine yastık falan yapsın diye.
Halil 165 cm boylarında
Kapı komşusu Celil'de 2 metre boylarında.
Celil kapı önünde oturuyo Halile seslenir,
Gel la iki lafın belini gırah hele.
Halil Celilin yanına varır ,
Celil ayağa kalkar, Halil kendinin koltuk altında kalır.
Uçma becerisi olmayan bazan uçarlar.
Her uçanda kendisi uçtuğunu sanırlar .
Aslında bir kavağın gölgesinde yatarlar.
Kalkınca hepsi kendi gölgeleri sanırlar...
Hep kanadı olan uçacakmış sanmayın
Böyle söyleyenlerede sakın kanmayın
Uçamıyorsan hemen angaraya uğrayın
Angarada kanatsızlara kanat takarlar...
Sabah kalkıp çocuğun yatağı başına vardım
Hadi oğlum geç kaldık, kalk işe gidelim dedim.
Yorganı dahi açmadan bana soruyo
Oğlum bu gün cumartesi.
Ha o olmadımı?
He olmadı sen başka bir bahane,
Bul oğlum.
Aha yine şeçim geldi bakarım
Uzaktan uzağa süzer kararım
İş yapana değil asla sözlerim
Buna layık olan hepsine derim?
Dünyalar vaatle çıkar meydana
Murçla sökülmez yapışır koltuğa
Gösteriş sığınır Peygamber,Allah'a
Böyle sahtelere müslimmi derim?
Ne olursun nazlı bebeğim
Sıkı tut bırakma elimi !
Kollarında mutlu öleyim
Bakarken kaçırma gözleri !
Papatyalar sevgiyi aşkı çağırır,
Gel gel hele.
Yaprakları teker teker koparır,
Gel gel sev diye.
Dağları taşları ovayı kaplar,
Sarı sarı çiçekleriyle.
Ortasında Salih emminin fırını vardı.
Bir avuç kıyma
İki biber bir domates, alan koşardı.
Ardından tavalar,tepside baklavalar.
Kıymalı ,ısbanaklı ,yumurtalı ekmekler
Doğru Salih emminin fırına.
Hey gidi günler.
Haydar Töngür soba yapar
Şerefsizler etrafı sarmış değilmi?.
Şerefse memleketten sürgün edildi.
Bazısı birden dışa vurdu rengini:
Ne işin vardı burda deyipte gitti..!
Bak yüzüne belli insanlığın farket.
Hepiside aynı birinde yoktur asalet.
Ölmüş insanlık kalmamışki merhamet.
Atasıda aynıydı göçüpte gitti.
Ana kendi şiirdir yazmak istemez.
Sayfa sayfa okusan yinede bitmez.
Anlatmaya kalkışsam sayfalar yetmaz.
Ana değerini cihazlar ölçemez...
Ana gören akan su saygıya geçer.
Anaya sert yükselen tutulur diller !!
Ana evladı cennet yolunda gözler.
Her şeyden geçilir anadan geçilmez.
Sendemi küstün bu dünyaya?
Göçüp gittin ansızın.
Bunca sevenlerin bırakarak ardında.
Sizi kim unuta bilirki ?
Bu kadar anılarla.
Demirciler çarşısı belediye binası
İkisinin arası
Çok popüler şirin bir çaşıydı
Necati Alpaslan tam köşe başında
Turgut Ata tüpcü Emin Ata
Gelirdi herkes derman aramaya,
Eczacı Kaya Canbaya.
Yahudiler çarşısıymış ezelde
Hiç nasibi yoktu geçen güzelde
Gelenek,görenek, katı Gürün'de
Güzele doyamadan oldu virane.
Baş köşede kasap Sadıklar vardı
Ovanis eşek semerini yapardı
Şükrü ustalarda abim çırakdı
Kırış Talat nam salmıştı Gürüne
Eskiden sebze pazarıydı burası
Tam ortasında bir çeşmesi vardı
Sırasıyla dizilmişti esnafı
Katip Ali kenar derede
Çarşının maskotu
Bir tarafta Mehmet Efe,
Sevdiğim bilmem neyidi senin derdin?
Mutluluk yerine hayatımı gerdin.
Yatağına gelmeden uyuyu verdin.
Yatıp giden avrada avratmı derim?
Kahveleri pişirip köpüklenmeden.
İçerkende dudakta höpürdetmeden.
Davullara vurupta gümbürdetmeden.
Geçip giden hayata hayatmı derim?
Sevda yanığı asla kabuk bağlamaz.
Üzeri hep açıktır kanıda durmaz.
Hep içeri kanarda dışarı vurmaz.
Alev alev yanarken külüde olmaz.
Hep içimde yanıyor dumansız yangın.
Küllerimi savurdun vicdansız çılgın..!
Ben taraf değilim asla,
Partimde olmaz.
Kalbim bırakmaz.
Çünkü ben bir şairim.
Herkese her insana,
Eşit mesafede.
Yalvarırım dostlar size
Kurudu hep akar göze
Mevlam layık gördü bize
Bütün kullar azdı diye.
Hayvan severmiş
Hayvan sevmek
Hayvanla beraber kalmak,
Çevredekileri rahatsız etmek
Çoluğu cocuğu korkutmak,
Alirıza emmi bir köye gidip misafir olur.
Eskiden soba falan yok sadece bir köşede yanan ocaklar vardı
Herşey onunla yapılır önündede ısınılırdı.
Alirıza emmi ile ev sahibi yan yana otururken,
Onunla kafalar kaşlar yarıldı.
Nice komşuların camı kırıldı.
Komşu Hacı dayı fena kızardı.
Peşimizde sokak sokak taşlardı.!!
Bizlerde çıkardık harman yerine .
Evlere uzaktı beş yüz metire.
Vururduk gözüne ocak metliğe.
Oynardık ama gerçekten sakattı.
Genelde şöyle başlıyo sözler.
Bayanlar ilgi alaka bekler,
Peki ya erkekler neyi bekler?
Otobüs yoksa tren mi bekler?
Başımızın üzerinde gezerler..
Varsa tüğ yolarlar teker teker.
Aslında çok sadıktır erkekler.
Eğer kadir kıymeti bilseler.!!