ÇARŞIBAŞI DERESİNDE YAŞAYANLAR

06.06.2018


ÇARŞIBAŞI DERESİNDE YAŞAYANLAR

 

1956-1976 arasında bir zamanlar

Bu dere mahalleyi ikiye böler.İki tarafın yollarıda oldukça dar.

Bizim taraftan hiç araç gitmez .

Karşıdan tek araba zor geçer.Böyle bir hali vardı o zamanlar.

Burası güzel komşuların yaşadığı mekandır.

Biz tam orta yerlerdeyiz.Karşımızda mahalle çeşmesi.

Biraz yukarda birde çorak pınar vardı.

Kimsenin evinde çeşme yoktu o zamanlar.

Herkes suyunu bu çeşmelerden alırdı

 

HERGELECİ HÜSEYİN

 

Tam bitişiğimizde hargeleci Hüseyin Hacı Alinin kardeşi.

Mahallenin keçilerini yayardı.

Uzun yıllardaN komşuluğumuz olduğu için

Bir merhabamız vardı.

Ben bizim evden çıktım çarşıya giderken

Oda evinin önünde duvarın dibinde oturuyordu tanıdım.

Geçerken selam verdim nasılsın Hüseyin abi dedim .

Şöyle dönüp dik dik bir baktı.Sanane dedi .

"Ben şaşırdım tabi."

"Kendimi tanıtmaya çalıştım ama faydasız."

Ben uzaklaştım arkadan halen bağırıyordu.

Yürü yürü anca gidersin diyerek .

Meğer kafayı sıyırmış zavallı.

Allah rahmet eylesin.Mekanı cennet olsun.

 

AŞIK MEVLÜT AMCA

 

Bu derenin başlangıç yerlerinde Aşık Mevlüt amca vardı.

Ulu camının çay bahçesini çalıştırırdı.Çok şakacı ve bazanda

Orjinal küfürleri vardı.Tam karşı dükkanda berber

Ninet abi vardı.Şimdiki Hulusini dükkanının oralardaydı.

Ordan seslenirdi mevlüt amca bir çay gönder demli olsun. ..!.

üç şekerli yanına limonda koymayı unutma sakııın...!

Önce dinler dönüp bakar,bakar.bakar.

Yardırmaya başlardı.Şöyle bir Gürün lügatıyla,

Ulan senin içeceğin çayın ............................bip.

Zaten amaç onu o gıvama getirmek

ve konuşturmaktı.Oğlu yadigar devametti daha sonraları.

İsimleri yanlış hatırlaya bilirim lütfen düzeltin..

 

BEKÇİ HASAN ABİ

 

Bu bizim mahalle çeşmesinin yanı başında bekçi Hasan Akyıldız abinin evi vardı.

Gece geç saatlarda mahalle ile çarşının birleştiği dere, kenarına gelir.

Asasın hanının köşesinden.

Mahalleye doğru uzun uzun düdük çalardı.

Herkes kendisini bir düdük sesiylede olsa,

Güvende hisseder rahat rahat uyurdu.

Allah rahmet eylesin .Mekanı cennet olsun.

Şimdi aynı yerde çocukları yaşıyo Allah selamet versin.

Hepside güzel insanlar.Yazları gittiğimde

Bir araya gelip sohbet eder komşuluğu pekiştiriz.

Selam olsun hepisine.

 

AŞCI HOCALAR

 

Sanırım isimleri Ahmet ve Mehmet kardeşlerdi.

Yanlış hatırlamıyorsam.

Büyüğü hemde camide imamlık yapardı sanki öyle hatırlıyorum.

Çorak çeşme üstünde Aşcı hocaların bahçesi ve evleri vardı.

Çarşı içinde çok güzel bir et lokantaları vardı.

İki kardeş çok nefis yemekler yapıp Gürün halkına sunardı.

Gürün kalbur üstü şahıslar ve memur kesimi hep ordaydı.

Orda sabahleyin bir et suyu içmek bile harikaydı.

Allah rahmet eylesin ruhları şadolsun.

 

HURREM ÖZPINAR

 

Bizim evin karşısında

Hurrem Özpınar'ın amcamın evleri vardı.

Etrafı taş duvarlarla çevrili.

Bahçe içerisinde iki katlı şirin bir evleri vardı.

Kış aylarında onlar ya bize gelir yada biz onlara

giderdik.Oturup gece yarılarına kadar sohbet eder yer içerdik

Onunda hemen derenin bitiminde

Babam Halim Özpınar'la ortak manifatura üzerine mağzaları vardı.

Gürün halkının çoğunluğu gelip ordan

alış verişini yapardı.

 

TURAN AMCA

 

Bizden bir sokak aşağıda Turan amcalar vardı.

Nerden almış o lakabı bilmem ama Ture derlerdi.

Ama gerçekten baba adamdı.

Üç oğlunu hatırlıyorum birde kızı vardı.

Ben yaşta olan Ergün ve kız kardeşi

Nuhube ile bizim bahçeye gelirlerdi.

Köylüler köyden gelirke eşekle gelir.

Çarşıda işlerini bitirinceye kadar,

bizim bahçeye getirip bağlarlardı.

Bizde Ergün Nuhube birlikte eşeklere binerdik.

Ergünle ben bazan düşerdik ama Nuhibe bizden daha

sağlam binerdi eşeklere.

Allah rahmet eylesin Mekanı cennet olsun.

 

TOPAL MEVLÜT EMMİ

 

Hemen üst kısmında Terzi oğlu Dağına yaslanmış

Topal Mevlüt amcanın evi vardı.

Bize akşam oturmalarına gelirlerdi.

İki amcam babam birde topal mevlüt amca 

Bir kişi daha bulurlarsa benide alıp altı kol 

kağıt oyunu kurarlardı.

Kızının biri bizim köyde evli olduğu için

bizleri akraba gibi gürür hep ailecek gelip giderlerdi.

Oğlu Yalçın ve İsrafil vardı.İsrafil benimYaşlarımda idi.

Geçen yaz karayar düzlüğünde bir arkadaşa giderken

yolda birilerine rastladım.

Selam verdim dönüp güldü

Yanıma yaklaştı bişeyler anlatmaya çalıştı.

Ben tanımadım ama o beni tanıdı.

Ama kendini tanıtma imkanı yok

ayakta zor duruyo hemde konuşamıyordu.

Bu arada Benim arkadaş Turan Gedik gelip durumu anlattı .

Bu adam işte o Topal Mevlüt amcanın oğlu İsrafil.

Bir hastalık geçirip bu hale gelmiş.

Bana sarıldı ve göz pınarları dolup boşalmaya başladı.

El,kol hareketleriyle o eski günleri anlatmaya çalıştı.

Tekrar vedalaşıp ayrıldık.Allah şifalar varsin.

 

TAHSİN ÖZPINAR

 

Yine karşıda Tahsin Özpınarın evi vardı.

Onunda çarşıda av malzemesi üzerine bir dükkanı vardı.

Benim öz halamın oğlu.Dünya tatlısı bir adamdı.

Evlatları olmadı.kendilerine bir erkek evlatlık aldılar.

Büyüttüler askere göderdiler bizim köyden

Hanımı Nuriye ablanın akbarından biriyle evlendirdiler.

Boy boy çocukları ve mutlu bir yuvaları oldu.

İsmini garip koymuşlardı .ama kendisi garip değildi

Tahsin abinin ölümünden sonra işine el koyup

Devam ettirdi ailesine ve Annesine kucak açıp

Haayatlarına devam dedi ALLAH razı olsun.

Hayatta başarılı olsun öpüyorum onu gözlerinden..

Tahsin abiye Allah rahmet eylesin.Mekanı cennet olsun.

 

GÜNEŞLİ İBRAHİM EMMİ.

 

Tam derenin Çarşıya inecek son sırada Güneşli İbrahim amcaların evi vardı,

Kocaman bir bahçe içinde görkemli iki katlı.Kapısının önü odun pazarı.

Her Gürüne gelen eşeğine odun yükleyp getirir burda satardı.

Şimdi gördüm çardaklar yapılmış.yeşil çimler ekilmiş.

Etrafı gül fidanlarıyla çevrilmiş.

Derenin üstüde buraya kadar kapanmış.

Keşke bu dere üzeri yukarıya kadar kapansaydı.

Yukarda oturanlarda gözetilip sayılsaydı.

Keşke evlatları kimi kaymakam kimileride

Bakan olsaydı.Belki hepsi kapanırdı.

Yüzlerce komşumuzun gönlü kazanılsaydı..

Daha güzel olmazmıydı??

 

Şair:Süleyman Özpınar.

07.03.2018.Çarşamba.




Bu şiirin her türlü telif hakkı kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin almadan kopyalanması 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına göre suçtur.